18 Mayıs 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25KASIM1997SALI OLAYLAR VE GORUŞLER Eğitimdeki Başarı Öğretmenle Olacaktır MUSTAFA GAZALCI EĞİT-DER G«. BŞL CHP PM üyesi 1 2 Eylül 1980 darbesini ya- panlar önce öğretmene **gü- nünü" gösterdiler, sonra da Ögretmenler Günü'nü açık- ladılar. Bir yandan öğretim birliğini bozdular, laikliğe aykın bir şekilde dın derslerini zorunlu olarak anayasaya koydular, bir yandan da Atatürk'e sığınarak onun millet mek- teplerinde başöğretmenliği üstlendiği 24 Kasım tarihini Öğretmenler Günü ola- rak duyurdular. Gerçekten de öğretmenlerin toplum- la birlikte kutladıklan bir gûnü yoktu. O sıralarda Uluslararası Çalışma Orgütü (1LO) ve Birleşrniş Mılletler Eğitim, Bi- lirn ve K.ültür Örgütü'nün (UNESCO) "Oğretmenlerin Statûsü TavsyesP'niıı kabul edildiği 5 Ekim 1966'nın yıldö- nûmü henüz Dünya Öğretmenler Gûnü olarak kutlanmıyordu. Öğretmen örgüt- leri, öğretmen okullan, 16 Mart öğret- men okullannın, 17 Nisan Köy Enstitü- lerinin kuruluş günlerini kutlamakla ye- tiniyordu. 12 Eylül faşizmi: işçiler ve gençlerin yanı sıra öğretmenleri, öğretmen örgüt- İerini de peşinen suçladı. lki yüz bin üyelı Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneğı'nin (TÖB-DER) 84yöneticisi "gidiörgütve sınıf egemenliği kurmaya çakştıklan" gerekçesıyle tutuklandı. Ankara Sıkıyö- netim Komutanlığı Asken Mahkeme- si'nde haksız cezalara çarptınldı; örgü- tün bugünkü değeriyle trilyona varan malvarlığına el kondu. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 1989'da da, ilk davada bulunamayan 19 yönetici yargı- lanarak aklandı. Böylece aynı konuda iki ayn karar ortaya çıktı. Bu hukuk skandalının düzeltilmesi, TÖB-DER mallannm öğretmenlere geri verilmesi için yapılan başvurulardan bugüne de- ğin sonuç alınamadı. 1943 'te kurulan tlkokııl Öğretmenle- ri Sağhk ve Sosyal Yardım Sandığı'nın (İLK.SAN) 12 Eylül'den sonra işleyişin- deki demokratik yapısı değiştirildi. De- ğişikliğe göre işbaşına gelen yöneticiler, öğretmenlerin aylıİdanndan sandığa ke- silen paralarla arsa ve araba ticareti yap- tılar. Bu işleri yapanlann yolsuzluklan, usulsüzlükleri saptandığı için Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi İLKSAN'ın 22 yöneticisi hakkında çeşitli cezalar ver- di, bu cezalan yargıtay onayladı. tLK- SAN'ın anasözleşmesinin demokratik yapıya kavuşturulması ve sandık yöne- timine özgürce seçilmiş öğretmenlerin gelmesi için yapılan başvurular da so- nuçsuz kaldı. Yine 12 Eylül'de binlerce öğretmen tutuklandı, sürüldü. mesleğinden atıldı, Sıddık Bilgin gibi işkenceden yaşanunı yitirenler oldu. Şimdi düşünelim, öğretmenin malı- nı. canını alacaksınız, örgütünü dağıta- caksınız, sonra da kendisine sormadan, yapılan hatalan düzeltmeden 'gününü kutiamasTnı isteyeceksiniz. "Eliöpüle- si" diyerek onu avuttuğunuzu sanacak- sınız!.. 12 Eylül'ün olumsuz izleri henüz geç- memişken -Hoş hâlâda geçmedi ya- öğ- retmenler, dağıtılan örgütlerini yeniden toparlamak için 1988'de EĞİT-DER'i, 1990'da da sandıklannı kurdular. Yine baskılarla karşılaştılar. Ama onlar yıl- madı. Bugün hâlâ yasası çıkmamasına karşın ülkemizde güçlü bir kamu sendi- kacılığı varsa bunda öğretmenlerin ön- cü payını unutmamak gerekir. 1984-1991 tarüıleri arasında öğrenim özgürlüğünün ve can güvenliğinin sağ- lanamadığı Doğuve Güneydoğu'da 152 öğretmen yaşamıru yitirdi. Geçenlerde Mersin Tarsus'ta görüldüğü gibi öğret- menler yurdun çeşitli yerlerinde kuşku- lu biçımde öldürüldü. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi son yıllarda Milli Eğitim Bakanhğı (MEB), üniversite, yüksekokul bitiren herkese öğretmenlik kapısını açarak mesleği ya- raladı. Ülkemizde, ilk öğretmen okulunun açıldığı 1848 yıhndan bu yana öğret- menlik uzmanlık isteyen bir meslek ola- rak kabul edilir. Çağdaş bütün ülkeler- de de bu böyledir. Hiçbir yenilik. nite- likli eğitimle insan kişiliğini, toplumu geliştiren öğretmenin yerini tutmamış- tır. Bu yüzden her şeyden önce ögretmen yetiştirme işini yeniden ele almalıyız. Bu konuda yüz elli yıllık küçümseneme- yecek bir birikımimiz var. Öğretmen okullan, köy öğretmen okullan, eğit- men kurslan, Köy Enstitüleri, eğitim enstitüleri, yüksek öğretmen okullan gi- bi basanlı öğretmen yetiştiren okul ör- neklerimiz var. Budeneyimlerden yarar- lanıp bugünün gereklerini de göz önü- ne alarak öğretmenyetiştirmeye başlan- malıdır. Üniversitelerimizin eğitim -fa- külteleri arasında öğretmen yetiştirmey- le ilgili bir eşgüdüm yoktur. Son 15-20 yıllık YÖK. döneminde gereksinim ö\- çüsünde, nitelikli öğretmen yetiştirile- meyeceği anlaşılmıştır. Köy Enstitülerinin arsa ve binalan üzerinde açılan öğretmen lisesi ve öğret- men Anadolu liseleri var. Bu okullar te- mel alınarak ve süreleri uzatılarak öğret- men yetiştirmede yeniden kullarulabilir. MEB ile üniversitenin işbirliği zorunlu- dur. Sınıf ve dal öğretmenleri planlama- sı gereksinime göre yapılabilir. Eğer ögretmen yetiştirme işi yeniden ve hızla ele alınmazsa bu yıllarda yapıl- dıgı gibi öğretmen olarak yetişmemiş kişileri daha uzun yıllar sınıflara soka- nz. Sonuç olarak deriz ki yılda bir kez alı- şılmış sözlerle öğretmenleri ö\Tnek, so- runlan çözmez. Eğitimin her aşamasın- daki başan, kesintısız sekız yıla bağla- nan umutlar ancak öğretmenle gerçek- leşir. Gerçekten öğretmenliği önemsi- yor, çocuklanmızın, gençlerin gelece- ğini düşünüyorsak gerekli adımlan at- malıyız. Bu konuda ILO ve UNES- CO'nun tavsıye ettiğı ve dünyanın ge- lişmiş ülkelerinin kabul ettiği kararlara uymalıyız. Bu kararlann kimileri şunlar- dır(_*): "Oğretimin ileriemesinin büyük ölçü- de öğretmen kitlesinin eğitsel ve meslck- sei niteliklerine bağiı oMuğu kabul edil- meüdin" "Öğretmenlik mesleği hak ettiğı ka- musal saygınlığı görmelidir." "Oğretim üyelerinin kamu hizmeti sağladığı bir meslek olarak düşünülme- üdir." "Öğretmenlerin çalışma koşullan, eğitimin en yüksek derecede etkinliğini sağlayacak nitelikte olmalı ve öğretmen- lere, kendilerini tümüyle mesleksel uğ- raşlanna adama olanağı vermelidir." "Öğretmen örgütlerinin eğitim polı- tikasımn hazırlanmasına katılmalan ge- rektiğini kabul etmek gerekir." "Öğretmenlerin mesleksel yetiştiril- mesi alanında, eşgüdümlü. sistematik ve sürekli bir araştırma, araştırmacılar arasında uluslararası planda işbirliğini ve araştırma sonuçlannm değiş tokuşu- nu içermelidir." "Geleceğin öğretmenlerinin yetişti- rilme gereksinmesini karşılamak için, yetkili makamlar bu yetiştirmeyi yete- rince çekici kılmalı ve uygun kurumla- nnda yeterlı sayıda yer sağlamalıdır." "Tüm öğretmenler genel, özel ve pe- dagojik formasyonlannı bir üniversite- de ya da benzer düzeyde bir yetiştirme kurumunda, ya da öğretmen yetiştirme alanında uzmanlaşmış bir okulda edin- melidirler.'" . " Yetkililer ve öğretmenler. öğretimin nitelik ve içeriği ile eğitim tekniklerini belli bir yönteme göre iyileştirmeye yö- nelik hizmet içınde yetkinleştirmenin önernini kabul etmelidirler." " Öğretmenlerin hizmete alınma poli- tikası öğretmen örgütleriyle işbirliği ya- parak hazırlanmalıdır." (*) ProJ. Dr. Mesut Gûlmez Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi (1996ILO-UNESCO Ortak Belgesi) ARADABİR MUHSİNE HELtMOĞLU YAVUZ Bunca Acı, Özlem, Umut... Eşber, "Akrep"\n "Hayata ve Aşka Dair" bölü- münde şöyte diyor: "öyle&turmuş duruyorduk, bir okyanusun kıyısında. özgür bir sonsuzluktu as- lında kenannda durduğumuz. Sevgiyle geleceğe adamıştık varlığımızı. O gelecek, ikimizin değildi sadece. Sonsuz kalabajıklardık. Sevgimiz ikimize de yeterdi, onlara da. Öyle oturmuş duruyorduk, sonra kalktıkyürüdük. Tarih miydi ne..." Kimsenin geleceği, tek başına kendisinin ola- maz elbette, sevgisi de iki kişilik... Olmamalıdır daha doğrusu.... Eşber, bunu çabuk fark edenler- den. Aynca, başkalanna yapılan haksızlığın acısı- nı, utancını da kendi yüreğinde duymayı bilen ger- çek ınsanlardan. Yazı dilini de çok iyi kullanıyor. Akrep oyununun çoğu yerlerinde oldukça duyar- lı, şiirsel bir anlatım egemen. Lemi Bilgin de bu acı dolu şiıri, yüreğinde duyarak oynuyor. Altan da ikind mahkûm tiplemesinde çok başantı. Le- mi'nın ne denli titiz, duyarlı, değerli bir sanatçı ol- duğunu yakından biliyorum. Aynca, bu oyunda- ki "özel" durumu, onu daha bir duyarlı kılmış. Eş- ber, dayısının oğlu olduğu için, onun yaşam biçi- mini, düşüncelerini, davranışlarını, jest ve mimik- lerini hiç zorlanmadan, büyük bir doğallıkla yan- sıtıyor. Dahası acılarını, özlemlerini, öfkelerini ve umutlannı yüreğinde duyabiliyor. Yoksa, sesinin rengiyle ağlayarak ve gözlerinden süzülen gerçek gözyaşlannı da özgür bırakarak oynadığı o son bölümde, bütün salonu da kendisiyle özdeşleş- tirip, ağlatabilir miydi... Bu sahnede. hücre komşusunun, henüz tutuk- luyken, daha hüküm giymeden götürülüp asıldı- ğını ve artık orada olmadığını bildiği halde, ona şöyle sesleniyordu: "Beni duyuyor musun... Ci- nayeti gördüm. Ben bu cinayetin görgü tanığı- yım. Beni duyuyor musun... Çok utanıyorum. Bu utancı ömrüm boyunca taşıyacağım ve hep bu utançla yaşayacağım. Bunlan görmezlikten ge- len insanların yerine de utanıyorum. Uyuyor mu- sun... Yorgunsun, biliyorum... Sen, şimdi uyu..." Işte, seyircilerde oluşan "kitlesel duyahılık" da tam bu noktada doruğa ulaşıyor ve yaş olup göz- lerden boşalıyordu. Insanlar biraz da kendi yaşamlannı zehirieyen vebirtürlü kurtulamadıkları "akrepler"\n ruhların- da yarattığı yıkımlara ağlıyorlardı. Sahnede gör- dükleri, bu duygulann dışavurumunun bir parça- stydı... Yoksa, bu akreplerin zehirleri çok derin- deydi ve tüm bedeni sarmıştı. Işte insanlar, Eş- ber'in Akrep'inden hareketle, ruhlanndaki bu zeh- ri gözyaşına dönüştürüp akıtmak için ağlıyorlar- dı. Ayrıca, birinci mahkûmla seyirci arasında, bü- yük oranda bir "empati" (kendisini karşısındaki- nin yerine koyma) gerçekleştirildiğini de gözlem- ledim. Öyle ya, deniz seviyesinden çok daha aşa- ğılarda olan, "yerinyedi katdibinde"k\ bu hücre- lerde görmeyen (fizik olarak) bir insan, bir başına, nasıl böyle yıllarca kalabilir ve aklını, ruhunu sa- katlamadan böylesine dipdiri, böylesine yiğitçe, yaşamını kaldığı yerden ve hiç yılgınlık gösterme- den, daha bir yüreklice sürdürebilir. Kendisi, "Bel- leğimdeki şiirleri ve türküleri eskitmeden, idare- li bir şekilde kullanarak" diyor. Yani bir başka oza- nın deyişiyle, "Dışarda deli dalgalar/ Gelirduvar- ları yaiarl Bizi bu sesler oyalarl Aidırma gönül al- dırma, gönül aidırma" diyerek. Bu konuda Lemi de, Eşber'le arasında geçen şu konuşmayı anlattı. Lemi, Eşber'e "Yıllarca, bir başına, daracık bir hücrede yatarken, gözlerinin görmemesi bir avantaj olmalı. Görmeyen bir in- san, hiç değilse, kendisini çevreleyen duvahan ve o berbat ortamı göremez. Böylece, içinde bu- lunduğu fiziksel ortam da hiç değilse görsel ola- rak, onu çok fazla etkilemez" demiş. Bunun üze- rine Eşber de bu oyuna kaynaklık eden şu olayı anlatmış: "Hücredeyken, gardiyanların benimle konuşmaları yasaktı. Bir gün, yine her zamanki gibi,yemek tabağımı hücre kapısının altından iten gardiyan, birden kapının kilidini açıp içeri girdi ve sert bir cisimle duvara vurup çıktı. Ne olduğunu sorduğumda da 'Akrep' deyip gitti. öldürdün mü diye bağırdım. Cevap vermedi. Bu durumda, görmeyen bir insanın çaresizliğini düşünebiliyor musun... Artık, yorgan yüzüme değse, akrep di- ye fıhayıp kalkıyor ve heryerde akrep anyordum." Ve Lemi, anlatımın tam bu noktasında Işte birin- ci perde" demiş. Oyunun sonunda birinci mahkûm, okuyamadı- ğı mektuplarını havaya fırlatıyor ve "Bunca acı, özlem, umut bu mektuplara sığarmı?" diyor... ÇORLU İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1997 1413 KAMBİYO SENETLERİ (ÇEK, POLlÇE VE EMRE MUHARRER SENET) ÜZERİNDEN HACİZ YOLU İLE YAPILACAK TAKİP TALEPLERlNDE ÖDEME EMRlNtN İLANEN TEBLtĞI Alacaklı ve varsa vekılinm adı. soyadı ve ikametgâhı: trfan Er- gün, Değirmenköy'Sılıvn. Borçlunun ve varsa kanunı temsılcı- smın adı, soyadı ve ikametgâhı: Ahmet Demır, Ertuğrul Mah. Meseret Sk. 27 '3, Tekjrdağ Alacağın Türk parası ile tutan, faız ve mıktan veislemeyebaşladığı gün 130000.000-TLasılalacak 218.400.000 - TL ışlemış faiz 348.400 000.- TL alacağın takıp tanhınden ıtibaren işleyecek yüzde 84 reeskont faizı, ıcra mas- raflan ile tahsılıdır ' Senet \e tanhı 22.12.1995 \adelt 45.000.000.-TLMıkveyine25 1 1996vadelı85 000.000-TL'lık 2 adet senet Yukanda yazılı adresınıze çıkanlan ödeme emn bı- la teblıg döndûgunden ve zabıta manfetıyle de adresınız tespit edılemedığınden ışbu ödeme emnnın ılanen tebhğine karar ve- nlmış olup, vTikanda yazılı borç ve masraflan ışbu ılan tarihin- den ıtibaren yasal on günlûk sûreyle 10 gün ılavesiyle 20 gün içınde ödemetuz. takıp dayanagı senet kambiyo senedi nıteliğine haız değilse keza takıp dayanagı senet altındakı ımzanın sıze ait olmadığı ıddiasında ısenız yasal 5 günlük süreye 5 gün ılavesiy- le 10 gün içınde açıkça bir dılekçe ile Tetkık Mercu Hâkımlığrne bıldirmeniz, aksi takdirde kambiyo senediodfiki imzanınsizden . sadıf ofanuş sayılacagk ırazanızı haksız yere ınkâr ederseniz se- nede dayanan takıp konusu alacağın yüzde W u oranın&para cezasına mahk0um edılece|ınız, borçlu olmadığınız veya bor- cun ıtfa ve>a ımhal edildiği veya alacağın zaman aşımına uğra- dığı hakkında veya yetki itirazınız varsa bunu sebeplen ile bırlık- te yasal 5 günlük süreye 5 gün ılavesiyle 10 gün içınde Tetkik Mercıi Hâkımliği'ne bir dılekçe ile bikürerek ıhrazınızın kabulû- ne daır bir karar getırmediğinız takdirde, cebn icraya devam olu- nacagı. itiraz edilmedığı ve borç ödenmedığı takdirde 10 günlük yasal süreye 10 gün ılavesiyle 20 gün içinde 74. madde gereğın- ce mal beyanında bulunmanız, bulunmazsanız hapıs ile tazyık- olunaeağınız, hiç mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykın beyanda bulunursanız hapıs ile cezalandınlacağınız hususu borç- lu Ahmet Demır'e ılanen teblığ olunur. 23.10.1997Basın: 50945 MUHABBETP7 A ŞAHİN „ METİN _ EMRE T , KEMAL AYDIN KARATAŞ SALTIK KAPLAN A 1-AC1Y1 SAR EYLEDILER 2-YABANCI 3-SUDA BAUX > \N GİT>ER [FFTTEN MAMRUM OLAN B 1-YANDIRnORSUN 2-HASTADLŞTTM VBIS DERD1M S \R 1D\ 4-D1NLEYIN 4GALUİ » E N FELECICORDÜM »-SARAYlfOLir TEL: 0212. 527 52 61 FAX 0212. 513 50 87 BOZACAADA KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 1993,19 Esas. -1995,30 Karar. Davacılar Atanaş Malamatın ve arkadaşlan vekılı Av. N'ejat Hamlaabaşı tarafından davalı Hazine aleyhine açılan kadastro tespitıne itiraz davasının yapılan açık yargılaması sonucunda açılan davanuı reddine ılişkın mahkememızden venlen 18 7.1995 tarih ve 1993 19 esas, 1995 30 karar sayılı ilamı davacılardan Vasıliki Arolalu, Yanı Sayranoza'ya teblığ edilemediğınden işbu karann gazete ile ılanen teNiğıne karar venlmekle ış- bu ılanın gazete yayımından ıtibaren 15 gün sonra teblığ edilmış sayılacağı Teblıgat Kanunu'nun ılgüı hûkmü gercğmce ilan olunur. Basın: 50982 PENCERE -ı Öğretmenin Yeniden Doğuşu... 24 Kasım "öğretmenler Günü "dür. Çoktan beri unutulan öğretmen bu yıl anımsanır gibi oldu. Çünkü "8 yıllıkzorunlu eğitim" gündeme girince, yönetim hizaya geldi. . . Yeterlimi?.. - ' . Hayır... Ne öğretmen şıp diye yetişir, ne de '8 yıllık zo- runlu öğretim' bir ya da beş yılda meyvelerini ve- rir. Kırk yılda yıktığımtzı bir yıtda yapmak olanaksız- dır. Batı uygariığının ardında iki yüzyıllık Aydınlanma felsefesinin öğrenim süreci var. Ya Türkiye'de?.. Biz medrese öğrenimini 1924'te yıktık; ama, irti- ca çok partili rejimle hortladı; öğretmen düşmanlı- ğı başladı. Neden? • Avrupa'da sanayileşme devrimi burjuva smıfını yaratmıştı. Burjuvazi, fabrika ve banka demektir. 1923 Türkiyesi'nde ne fabrika vardı, ne ulusal ban- ka, ne de burjuva sınrfı!.. Peki 'cumhuriyet, laiklik, demokrasi'; en kısa deyişle 'Aydınlanma Devrimi' çorak Anadolu'da nasıl tohumlanacaktı?.. Kültür devrimiyle!.. Kültür Frenkçe'de ekip biçmek demek!.. Anado- lu'da yetişen genç kuşaklan kültür devriminin eği- tim çarkından geçirebilirsek, cumhuriyete ve de- mokrasiye açılışın "yeni insan" kişiliğindeki değişi- mini sağlayabilirdik. Türkiye Aydınlanmasrnda sa- nayileşme, bu süreçte altyapısını oluşturacaktı. Gazi ne diyordu: "öğretmenler!.. Gelecek kuşaklar sizin eseriniz olacaktıri.." 1923 Devrimi özgün bir modeldir, öncelikler ve sonralıklar bakımından, Anadolu Aydınlanması, Ba- tı'dakınden farklıdır. Cumhuriyetin öğretmeni Tür- kiye'de dünyadaki ömeklerden daha değişik btr iş- lev üstlendi. Okullardaöğrenciye Rousseau, Dtde- rot, Voltaire ve daha başka aydınlanmacılann bel- letilmesi, çağdaş uygarlığa uzanan yolda öğretim seferberliğinin önceliğini vurgular. Bugün ıslam coğrafyasında demokrasiye en yakın toplumun Türkiye olması rastlantı değil... • Çok partili rejime geçtikten sonra özgürlükleri karşıdevrim politikasının araçlan gibi kullanan tu- tucu ve gerici güçlerin yükselttikleri öğretmen düş- manlığı boşuna değil... Cumhunyetin öğretmenine düşmanlıkta, sağcı partiler irtica ile işbiriiğine gir- diler. Kültür düşmanlığı azgınlığa dönüştü, öğret- men dövüldü, aşağılandı, sürüldü; öğretmenin def- teridürüldü. 12 Eylül faşizmi bu süreçte bir aşama- dır. Medrese öğretimi çok partili rejimde hortlatıldı... Pekı, iş işten geçti mi?.. Hayır... Devrim ve karşıdevrimin gelgitlerinde yaşayan Türkiye, çağdaş bir atılımı yapabilecek güçleri top- lumun yapısında banndınyon yeter ki o güçlerin el- leri kollan bağlanmasın!.. TÖS {Türkiye öğretmen- ler Sendikası) 27 Mayıs devriminden sonra kurul- muştu; 12 Mart karşıdevriminde kapatıldı" Öğret-' menler yeniden örgütlenmek için TÖB-DER (TürW- ye Öğretmenler Demeği) çevresinde birieştiler. 12 Eylül faşizmi TÖB-DER'i de kapattı. Bu kez Eğitim- Sen kuruldu. TÖS'ün 70 bini aşkın üyesi, 535 şu- besi vardı; bugün Eğitim-Sen'in 120 bin üyesi var. Yakiaşık 450 bine erişen öğretmen ordusu örgüt- lenmeye çabalıyor. 8 yıllık zorunlu öğretimi bu or- du başanya ulaştıracak... Öğretmenler Günü, 1997'de, buatılımın arifesin- de kutlandı... Bayram yakındır. KÜÇÜK SAHNE SADRİ ALISIK TİYATROSU 1UKMSMARLADK 2 BÖLÜM Yazan Srfım tleri Yöneten Alrye Uzunatâğan Dekor Duy^u Sağıroğlu Kostüm Çdpan llhan Oynayanlar Çelptn llhün, Nurselı İia Koksal Engur, Aytaç Otiuna ıı liıCuma 23.15IC.tısi 18OO-21.15fPaıar 15.00 8 ve 9 Aralık Tarihlerınde Alakov Yunus Emre Kültür Mrk.'nde Td: 661 38 95 Saat: 19.00 ve 21.15'de Bıletlmma. Taksrm Mrriez, Suadıyt, Kumelı, Akmerkcz Vakkarama'krıia, AKM'itvt Akmerkez Sht ımia^asmJusahlmaküdır Tel.: 0212 292 39 19 RESİM ve HEYKEL MÜZELERİ DERNEĞİ YALÇIN SADAK R e s i m T a r i h i Her teartcsi 14.30 -16.30 Tel : (0212) 249 39 94 Bakırköy Sanat Galerisi "ARMON1" Resim Sergisi 29Kasım-14Aralık'97 Salıh ACAR Mine ARASAN Prof.Dr. Nahz ÇAMUBEL Tankut BİLGE Gülden KUT Kemal ALPAĞAN Nıho! GÜRES NihatYAVAŞ Habib GEREZ Neriman OYMAN Atılla AKBATUR Nilgün TÜZÜNTÜRK Ahmet RZA Şebnem ALADAR GÜZEL SANATLARA HAZIRLIK RESİM SANAT TARİHl ÇOCUKLARLARESİM HERYAŞGRUBUNAYÖNELIK GRUPLARLA HAFÎAİÇİ-HAHASONU KayiUanma devam etmettedir. Istanbul Cd No 88 Bakırköy / Tel (0212) 572 43 36-572 82 64 TİYATRO BAKIŞ ..Ataturkucanlandırantıyatro sahnelerînın büyük ustası Haluk Kurtoglu dıyebılirım ki hayaltnın oyununu oynuyor Etdogan SEVGİN SABAH 14.11.1997 Oaat UckuzJıtırbe: YönetenHakan Altıner Müzik: Cem idiz AKATLAR KÜLTÜR MERKEZİ Zcytinoğlu C^d. No : S Tel : 282 57 80 NEIL SIMON ÇIPLftK KOMEDI i DULUÎ.I Türkçesı: Betül MARDİN Yöneten: Cöksel KORTAY Göksel Kortay • Alp Cyken - Ö2)em Savaş - Hakân Gerçek EFESANATEVİ OrOkbr Cd. Bahçeler Sk No: 20 Mecidiycköy Tel: 212 94 82 246 35 89 247 36 34 îerence Mc Nally MARIA CALLAS 13.19.2C &ra!,kS«t 21 Çarşjmba / Perşembe / Cuma 21.00 Cumartesi 15.00-21.00 Pazar 15.00 Biletler : GİSELER ve VAKKORAMALAR 17-18 Kasım Saat 19 00-21 15 Yunus Emre Kultür Merkezı Tel 66138 95 24-2S Kasım 1-2 Aralık Saat 19 00-21 15 Harbıy c Kenter Tıyatrosu Tcl. 246 35 89 Galeri * ilanlarınız tf İçin: S i 293 89 78 | (3hat) Nutuk un Okıtnusunun 70. Vılı Nedenıylc Mustafa Kemal Atatürk NUTUK Yaıumayan: Musfik KENTER 23K3sırn Saa' 15 GI 6-7 Aralık Saal 15 00 CANSEN ERCAN Resim Sergisi 22 Kasım - 20 Aralık '97 . Ihlamur Yotu No 10 O 2 Td 10212)2319087 Teşvfcye-IST I! 00-11 00 atnı opfaır ISIII! CİLEIISİ BILES OCAL Resim Sergisi 21 Kasım-17 Arahk'97 te gûnû lanç lwrg«n 1100-19 00 an» açıM» btlâalCd BtaTiraPaynHo 2D6K 2D 203 Beyoğlu-İsanbHİ Ttlffar 10212) 24515 08 AGUSTOS KÜLTÜR MERKEZİ "Dünden bugüne intemet bağlantısı" COMPU MEDDAH Oyunlaştıran ve oynayan CAN DOÖAN "AYAKÜSTÜ-to^i " IJDoo " o 'rL Her Çaışamba SaatîO 00 de Beyoğlu Muammer Karaca Ttyalrosunaa Oyun MeHerını tıyatro gışesınden lemın edebılırsınn Rezervasyon ve toplu sahş çn Tel 0 2t2 249 03 47 Gışe Tel 252 59 35 aiiç 21.00- 24.00 arası CD i. \r Q2Ü.\ nû.% 1.00- 24.00 i Türk Sanat Müziği Fasıl'ıGazelecı Efol Decnek Sok. No 15/A Beyogkj-ISTANBUL Rez.: (0212) 252 47 S7 (AOas Sıneması Çıkışıj HER PERŞEMBE ı II U Çarjamba Cuma Cumartesi SONAT & ORHAN Orukdy RezTel: 0212-236 63 42 Tiyatro İlanlarınız İçin (0212)2938978(3hat) EYÜPİŞ MAHKEMESİ HÂKİMLİĞt'NDEN Dosya No: 1997/194 Davacı Turhan Kaçar ve- falı Av. Hıdır Akkaya tara- findan davalı Hıkmet Oğuz aleyhine mahkememize açı- lan tazmınat davasının Da- valı: Hıkmet Oğuz - Kışla Cad. Paşmakçı Sitesi No 342 Topçulardst. adresi meçhul kaldığı, davetiyelere ve zabıtaya yazılau yazı ce- vaplanndan anlaşılmış ve davalıya 7201 sayılı tebligat kanununun 28. ve mûteakjp maddelen gereğince ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş, verilen karar gere- ğince duruşmanın bırakılcfa- ğı 25. 12.1997 gûnû saat 10.30'da mahkememizde hazır bulunmanız veya ken- dima bir vekılle temsil ettir- meniz, aksi takdirde yoklu- ğunuzda karar venleceği, dava dılekçesı yerine kaim olmak ûzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 51668 SAMSUN1.ASIİYE HUKLTC MAHKEMESİ'NDEN Davac\ Emme Gül vekiİ! Av Refik Motal tarafindan davalı nûius ıdaresı aleyhine açıtmış bulunan gaiplik dava- sının soounda: Da\anın kabu- lü ile davacı Emıne Gül'ün babası olan ve Bayburt mer- kez Kurbanpınar köyü kütûk 49'da nûfiisa kayıtlı Alı ve Hatıce'den olma 1322 do- ğumlu Yakup Gül'ûn M. >a- sasmm 32. maddesi gereğİDce gaıplığıne karar venlmış olup ılanın karar tebhğinekaım ol- mak üzere ılan olunur. Basın: 52882 SARIYERSULH HUKUK HAKtMLİĞt Sayı: 1997/1070 Mahkememizin 1997 / 1070 Esas 1997 / 1056 Karar sayılı ilamıyla Adana, Merkez, Reşat- bey, aile sua 18, cüt 38/02, sıra 107'de nüfu- sa kayıtlı Sakıp ile Tür- kân'dan olma 24.9.1970 doğumlu Ömer Metın Sabancı'nın babası Sa- kıp Sabancı'nm velayeti altına alındığı hususu ilan olunur.Basın: 53109
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear