25 Mayıs 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUnlYET 25 KASIM 1997 SAL1 10 KULTUR PORTAL DİKMEN GÜRÜN Tîyatro Kıuiütim'ıuıı ardmdanTOBAV'm 15-16-17Kasımtarihlerin- de Kültür Bakanlığı'nın katkılanyla Mer- sin'de düzenlediği Türkiye Ti yatrolar Ku- rultayı'nda açılış konuşmalannı TOBAV Başkanı TamerLevent, Mersin Valisi Şe- nol Engin ve Kültür Bakanı İstemihan Ta- lay. Mersin Kültür Sarayı'nda yaptılar. Konuşmalan çalışma sürecine geçiş izle- di ve pek çok asıl sorun öncelikle çeşitli komısyonlarda ardından da genel kurul toplantısında gündeme getırildi, tartışıldı. Üçüncü günün bitiminde de vanlan ortak kararlar bir sonuç bildirisi ile açıklandı. Her komısyondan iki temsılcınin katılı- mıyla hazırlanan bu bıldıride altı çızilen bir nokta 1990'da Nârnık Kemal Zey- bek'ın bakanlığı sırasında düzenlenmiş olan kurultay sonuçlanna bakarak bu kez alınan kararlann hayata geçirilmesi yö- nünde somut adımlar atılması gereğinin vurgulanmasıydı. Aynı şekilde. Fikri Sağlar'ın bakanlığı döneminde, 1991 'de. Mersin'de TOBAV ve MEKSAV'ın birlikte düzenlediği "Ti- yatro Yönetimi ve İşletmedlik sonmlan" semineri de bellek tazeleme açısmdan bu- rada belırtilmelidir. Özetle, 15-17 Kasım tarihleri arasında Mersin'de gerçekleştirilen kurultayda ya- pılan çahşmalann, getırilen sağlıklı eleş- tirilerin. tartışılan önerilenn kâğıt üzerin- de kalmaması, çalışmalann nasıl bir ge- lişim çizgisi içinde olduğunun irdelenme- si ve izlenmesi gerekliliği, katılımcılann ortak görüşüydü. Gerek komisyon rapor- • 15-17 Kasım tarihleri arasında Mersin'de gerçekleştirilen kurultayda yapılan çalışmalann, getirilen sağhklı eleştirilerin, tartışılan önerilerin kâğıt üzerinde kalmaması, çalışmalann nasıl bir gelişim çizgisi içinde olduğunun irdelenmesi ve izlenmesi gerekliliği katılımcılann ortak görüşüydü. lannda. gerekse genel kurul göiüşmele- rinde bu husus üzerinde ısrarla durulma- sı, kurultaya katılan sivil toplum örgütle- ri arasında iletışim kurulması zorunlulu- ğunun vurgulanması ve örgüt üyelerinin oluşturacağı. alanlan belirlenmiş küçük komisyonlarda yeniden bir araya gelme istemi, katılımcılann aynı temel noktada buluştuğunu gösteriyordu. Tamer Levent açılış konuşmasında. "Bizlerbukuruitay- da kendi kaderimizi kendimiz tayin etmek için bir araya geldik" diyordu. Dinamik bir yapılanma için gerekli mekanizmala- ra işlerlik kazandırmak amacıyla gerçek- leştirilen bu gırişimin böylesine geniş bir katıhmla desteklenmesi ve her alanda ye- ni bir yapılanmaya yönelik koşullann üze- rinde önemle durulması. geleceğe yöne- lik olumlu işaretler veriyor. Umanz bu işaretler kısa bir süre sonra sılikleşerek gözden kaybolmaz. Sonuç bildirisinde kendi gruplan adı- na imzası olanlar, Prof. Dr. Nurhan Ka- radağ. Seçkin Servi. Ahmet Mümtaz Tay- latuYılmazOnav.Oğuz Tunç. Sündüz Ha- şar, Ahmet Gülhan, Etnre kovuneuoğlu. E>r. Türel Ezki, trfan Kuruüzüm. Prof. Dr. Murat Tuncay ve Turhan Karakaş'tı. Bildinde özetle şu noktalar üzerinde du- ruluyordu. • âlanın sanatsal mücadelesinde, bir yandan tiyatro sanatımn demokratikleş- mesi, öbür yandan ülkenın demokrasi kül- türüne gereken katkıyı sağlaması. tiyatro sanatımn yaygınlaşması ve toplumca vaz- geçilmez ihtiyaç düzeyine gelmesinde ve tiyatro sanatçılannın çalışma hukukunun iyileştirilmesinde örgütlülük gereklidir. Bu örgütlenme, meslek bırliği, odalar ve alanın özgün ışkolunun kabul ettırilmesı çabasıyla sendıkalarbiçiminde olmalıdır. • Clkemizdekı tiyatro yapılannın tü- münü kapsayacak alanlarda yasal düzen- lemelere gidilmek üzere, 'Türktiyatro ya- sası' çalışmalanna hız verilmelidır. • Tiyatro sanatımn özgürce yapılabil- mesi için, bir oyunun sahneye çıkmadan önce hiçbir biçimde yasaklanmaması, sahneye çıktıktan sonra da mahkeme ka- ran olmadıkça oyuna müdahale edilme- mesi sağlanmalıdır. • Tam ödenekli tiyatrolar, dünyadaki ömekleri gibi, bağımsız birimler işleyişi- ne kavuşturulmalıdır. • Ödenekli tiyatrolann yasal olarak özerkliğe kavuşturulması ve özerk statü içinde yeniden yapılanmalan sağlanma- lıdır. Bu amaçla, bu konuda bugüne ka- dar yapılrruş çalışmalann ışığmda hazır- lanacak 'deviet tiyatrolan yasa taslağTnm ivedilikle gündeme getirilerek yasalaştı- nlması sağlanmalıdır. • Özel tiyatrolar. tiyatro eğitımi veren fakülte ve yüksekokullann tiyatro bölüm- leri ve amatör tiyatrolar, proje bazında ka- mudan fınans ve destek almalıdır. Bu des- teğin toplamının arttınlması ve mutlaka özerk bir komisyonca. siyasal değişiklik- lerden etkilenmeyecek bır ışleyişle, sağ- lıklı kriterlerle dağıtılması gerçekleşme- lidir. • Tiyatro sanatı yerel yönetimler ara- cıhğıyla yurt genelinde yaygmlaştmlma- lıdır. Bu amaçla, TBMM'de görüşülmek- te olan "yerel yönetimleryasasrna gerek- li ekler yapılmalı ve Kültür Bakanlığı ara- cıhğıyla yetkili makamlara ulaştınlmalı- dır. • Çocuk ve Gençlik Tiyatrolan'nın, yaş gruplan dikkate alınarak tiyatro içinde başlı başına bir uzmanlık dalı çerçevesin- de ve pedagojik danışmanhktan yararla- narak gerçekleştirilmesi gereklidir. • Ulusal ve uluslararası tiyatro festi- vallerinin, sempozyumlann ve seminerle- rin yaygınlaşarak sürmesi için kamu kay- naklan, bu oluşumlara ihtiyaçlan oranın- da açık tutulmalıdır. • Tiyatro eğitimi veren okullann ko- numlan, yapılanmalan, ders programlan gibı temel ölçütlenn saptanması; sorun- lann ve çözümlerin tartışılması amacıyla kapsamlı bir tiyatro eğitimi kurultayının toplanması gereklidir. • Bir "ulusal tiyatro belgetik merkezT kurulmalıdır. • Sanatsal kalite sonunda tiyatro sanat- çılannın meslek onunı açısından otokont- rol çabalannı, özellikle meslek örgütleri aracılığıyla yürütmeleri bır ihtiyaç haiine gelmektedir. • Görsel ve yazılı medya organlannda, yayın saati ya da sayfa adedine oranlı bir yüzdenın kültür-sanata aynlmasına yöne- lik yasal uygulamanın gerçekleştınlmesı sağlanmalıdır. • Kurultayın sonuç bildirisinde yer alan kararlann gerçekleştırilmesi aşamalannı denetlemek ve kurultaya katılan sıvil top- lum örgütlen arasında iletişimi sağlamak üzere. söz konusu örgütlerin temsilcilen- nin katıldığı bir ızleme komıtesı oluştu- rulmalıdır. Ayşe Erkmen 'den 'PFM-1 ve Diğerleri' Kültür Servisi - Ayşe Erkmen. bır sü- redır gerçekleştırdıği 'mayın' temalı iş- lenn sonuncusunu Maçka Sanat Galeri- sı'nde sergilıyor. Erkmen'in bu dizisinin ilk çalışması. 1996'da Berlın'de sergilen- miştı. Erkmen'in Berlin'deki ilk çalış- ması, La Fayette mağazasının vitrininde, sütunlar üzerinde konumlanmış ahşap mayın modellennden oluşuyordu. Erk- men 1997'de. bu modellerin seramıkten çoğaltımını gerçekleştirdi ve bunlan Kunsthalle Reckhnghausen'de sergiledi. Aynı sergıde, yapının cephesinde Erk- men 'uı mayınlannın büyük boy fotoğraf- lan yer aldı. Ayşe Erkmen 'mayın' temalı dizisinin üçüncü aşamasını ise animasyon tekniği ile gerçekleştirilen 6 film çalışması oluş- turdu. Münster Heykel Projesı kapsamın- da Vvestphalisches Landesmuseum'da sergilenen bu fılmler. Nevv York Apex Art C.P. Sanat Merkezı'nde. "DazzteGra- duafly" adlı sergide de göstenldi. Nevv Y- ork'taki sergide, aynı zamanda, mayın de- senleri işlenmiş beyaz fayanslar da yer alıyordu. Ayşe Erkmen'in 'mayın' bağ- lamında kattığı yeni bir öğe olan bu fa- yanslar, sergi salonunun ofıs mekânında, zemınde ve duvarlarda konumlandı. Ayşe Erkmen, Maçka Sanat Galeri- si'nde 25 kasımda açılacak son sergisin- de. hem Nevv York sergısinde kullandığı fayanslara yer venyor hem de tek bir fil- me dönüştürdüğü animasyon çalışmala- nnı sergiliyor. Fayanslargalen mekânın- daki nışlerde yer altrken. fılmin video gösterimı. galerinın ofıs işlevi taşıyanbö- lümünde gerçekleşiyor. Erkmen'in 'PFM-1 ve Diğerteri" başlıklı sergisi 3 O- cak 1998'e dek açık kalacak. ÎDOB'tanyeni bir pmdüksiyon: 'Tosca' operası Kültür Servisi- tstanbul Devlet Opera ve Balesi bu sezonun ilk yeni prodüksiy- onu olarak 29 Kasım"da başlayarak G. Pucdni'nin ünlü operası "Tosca"yı sah- neliyor. Fransız oyun yazan Vfctorien Sardou'nun "La Tosca" adlı oyununun başrolünde Sarah Bernhardt'ı izledikten sonra etkilenip bestelemeye karar veren Puccinrnın 'İbsca* operası, ilk kez Ro- ma'da sahnelendıği 1900 yılından bu yana dünyanın bütün büyük operalann- da sıklıkla yer alan. çok sevilip beğenilen bireser. Metnini Giacosa-lllıca ikilisinin oluşturduğu, konusu Cumhunyetçilik ve bağımsızlıkla yakında üintili 'Tosca' op- erasını \fekta Kara sahneye koyuyor. Op- eramn ana teması, görevi bir düzeni hakça korumak olan bir devlet görevlisimn bu yetkiyi kötüye kullan- masıyla ilgilı. Fiat-Tofaş, Siemens ve Efes Pilsen'in katkılanyla dekor \e kostümleri Al- manya'dan özel olarak getinilip tstanbul Devlet Opera ve Balesi'ne armağan edilen 'Tosca'nın iki konuk sanatçısı da İtalyan orkestra şefi Vntonio Pirolli ve ünlü dekoratör Michael Scott îstanbul seyircısınin 15 yıllık bir aradan sonra tekrar buluşacağı 'Tosca' operasının bu yeni prodüksiyonunda bu kez Tosca rolünü soprano Zehra Yıldız oynuyor. Dığer başrollen Süha Yıldız ve Cemalertin Kurugüllü ile Seyit Ahmet Yıldız ve Suat Ankan dönüşümlü olarak paylaşıyorlar. Korosunu Gökçen Ko- ray'm çalıştırdığı ve ışık düzenini Ahmet Deme'nin hazırladığı 'Tosca'da ABİhsan Onat, BülentAtak,Şamil Gökberk, Sevan Şcncan. Ahmet Yazıcı, Kevork Tavityan, Erkan Tezcan, Gökhan Ürben ve Cemal Ozfiratötekı rolleri paylaşıyorlar. Renoir için özel turistik tıırlar Şikago Sanat Enstitüsü Renoir'ın aile albümü niteliğindeki yapıtlannı sergiliyor • 'Izlenimci' Fransız ressam Pierre Auguste Renoir' ın 'Renoir'ın Portreleri ve Çağın tzlenimleri' başlıklı sergisi 4 Ocak'a dek açık. Portreîer sanatçının 60 yıllık resim yaşamının biçem ve teknik olarak tüm aşamalannı yansıtıyor. ÖZGENACAR Bugûnlerde, Amerikan gazetelerinın pazarlan yayımladıklan turizm eklerin- deki reklamlarda, ülke içindeki pek çok uçak şirketı ve seyahat acentesınin Şika- go'ya özel turlar düzenkdikleri dikkati çekiyor. Turlann ortak bir adı var: "Re- noir'a uçuyoruz." Turlann nedeni "izte- nimd" Fransız ressam Pierre Auguste Renoir'ın (1841-1919) portrelennin Şi- kago Sanat Enstıtüsü'nde sergilenmekte oluşu. Düşünebiliyor musunuz, Amerika'nın dört bir köşesinden insanlar, tonlarca do- lar harcayıp saatlerce uçarak bir resım sergisi için 48 saatliğine Şikago'ya gidi- yor. Şu anda tstanbul'da Pkasso ile Ma- tisse'in resimlerini -mütevazı ölçülerde- kıyaslayan bir sergiyi bırakın başka kent- lerden, acaba tstanbul'dan ne kadar sa- natsever görmeye gitti? Serginin en önemli özelliği, Renoir'ın sadece portrelerinden oluşması. Eleştir- menler bu sergi hakkında "Renoir izte- nimriligp yüz kazandırdı" divorlar." Re- noir'ın Portreleri ve Çağm fzJenimleri' 7 adıru taşıyan sergi 4 Ocak'a kadar açık kalacak. Ozel ve kamu koleksiyonlann- dan geçıci olarak sağlanan 65 portre, da- ha önce Ottovva'da Kanada Ulusal Gale- risi'nde sergilenmişti. Bundan sonra ser- ginin hazırlanmasında önemli katkısı olan Texas Kimbell Sanat Müzesi'nde son kez açılacak. Portreleri arasında kendi eşi ve çocuk- lan -ikinci çocuğu Jean ünlü bir smema- cı oldu- ressamın galericisi Madam Ge- orges Charpentier ile iki çocuğu, ünlü '20.yüzyüın en son başanlı sergisi' nde İki kız kardeş (Tvvo Sisters) 1881 ressam Moner de bulunuyor. Ressamın son müzayedelerinde yedi sıfirlı dolarlar- la rekor kıran, örneğin "Tekne Partisin- deOğle YemeğF' gibi çok kişıli portrele- rinden başka, müzenin kendi koleksiyo- nundan "Fernando Sirkinde Akrobat- lar", "İki Knkardeş." gibi başköşe tab- lolannın yanı sıra "kendi portresi" de sergide yer alıyor. Portreler, Renoır'ın 60 yıllık resim ya- şamının biçem ve teknik olarak tüm aşa- malannı ve gelişmelerini yansıtıyor. Portreler, 19. yy. Paris'indeki sanatçı, ak- raba, müşteri, galerici, arkadaş, tanıdık çevTesi ile bir yerde Renoir'ın "aifcalbo- mü" özeıliğini taşıyor. Portrelerinde ışık, renk ve içerik ile iz- lenimciliğin başyapıtlannı veren Reno- ir, "izienimcUiğin sona ermekte olduğu" kaygısına kapıldığı günlerde "Ne çizebi- ' liyor ne boyayabiliyorum. Sanki kilitlen- dim'" diyordu. Eleştırmenler, Renoir'ın portrelerinın, ressamın sanatsal yaşamı- nın daima odağı olduğunda birleşiyor- lar. Renoır. 1881 'de italya'ya yaptığı bir yolculukta Rönesans ressamlannm us- talıklanndan etkilenip tekniğini de kla- sik sanatçüar gibi geliştirdi. Degas, Se- urat ve Cezanne gıbı ızlenimci ressam- lann yanı sıra kendi eksiklerini gördü. Güney Fransa'da son dönemlerini ge- çırirken "iş samtındanyeni ktasikçffiğe" yöneldi. Bu noktada kendisim Pkasso ve Matisse gibi genç avant-garde sanatçıla- nn çizgisinde bulduğunda bir öğrencisı- ne söylediği "tnsan elleri ile değil kalbi Beresimyapar" sözleri ile gerçekte ken- disini tanımladı. Amerika'da yayımlanan sanat dergı- leri vle gazetelerin kültür sayfalannda Re- noir' ın izlenimci portrelerinden 20. yy' ın en son basanlı sergisi diye söz ediliyor. Serginin. galeri ve müzayedelerde Re- noir tablolanna önemli değer ve talep ar- tışına neden olduğu da bildiriliyor. Müze, ABD'nin dört köşesinden uça- rak Şıkago'ya^elen zıyaretçilere; hemen hemen her gün. Renoir hakkında düzen- lediği özel konferans ve sempozyumlar- la gerçek bir kültür ve sanat ziyafeti çe- kiyor. Ziyafetin karşılığmda, serginin harca- malannı karşılamak amacıyla enstitü, tüm Amerikan müzelerinde uygulanan yönteme de başvurmaktan geri kahnı- yor. Renoir'ın tablolanndakı bayanlann mücevherlerinden ya da giysilerindeki desenlerden esinlenilerek yapılan anı eş- yası, afişler, kartpostallar, takvimler mü- ze mağazasında pazarlanıyor ve kapışı- lıyor. Kanada Ulusal Galerisi Renoir'ın iz- lenimci portrelerini 384 sayfalık bir ka- talogda topladı. Ciltlisi 55, ciltsizi 30 do- lara satıhyor. Aynca Şikago Müzesi de kendi koleksiyonundaki Renoir'myapıt- lannı içeren bir başka Renoir kitabını 18 dolardan satışa çikardı. Derviş Zaim'in filmi son bir ayda yurtdışında 3 festivalde 6 önemli ödül aldı TdbuttaRövaşata ödüle doymuyorKültür Servisi-Ilk filmi 'Ta- butta Rövaşata' ile yurtiçi ve dışında birçok ödülün sahibi olan Derviş Zaim'e son ödül Italya'dan geldi. CinemaGiova- ni Festivali kapsamında Jüri Özel Ödülü'nü Rus yönetmen Alexej Balabanov'un 'Brat' ad- lı filmiyle paylaşan Derviş Za- im, aynca Halk Ödülü'nü de al- maya hak kazandı. Yurtiçinde aldığı ödüllerin ardından son bir ay içersinde yurtdışında katıldığı üç festi- valden tam altı ödül kazanan 'Tabutta Rövaşata', Türk sine- masının dünyaya tanıtılması açısından çok önemli bir mis- yonu yerine getiriyor. Geçen hafta Jüri Özel Ödülü ve Halk Ödülü'nü aldığı Torino Film Festivali'nde birinciliği Ameri- kalı yönetmen JîD Specher'in 'Ooclovatchers' adlı filmine kılpayı kaptırdı. Halk Ödü- lü'nü, halk jürisi, "Günlükya- şamın sürdüriihnesine dair bir öyküyü retorik değil hayati bi- çimde anlatabüme kapasitesi" gerekçesiyle verdi Tabutta Rö- veşata'ya. Festival süresince İtalyan basınından 'B Manifes- to', filme ve Zaim ile yapılan söyleşiye geniş yer ayınrken 'La Repubblica' da ödüllerin açıklanmasından bir gün önce 'Tabutta Rövaşata'yı favoriler arasında gösterdi. Çerez parasına sinema tzleyiciye sunduğu çok sayı- da ve değişik ülkelere ait film- lerle saygın bir festival kimliği- ne sahip olan Torino Film Fes- tivali'nin uzun metrajh yanşma bölümünde Tabutta Rövaşa- ta'nın en önemli rakibi olarak gösterilen ve bu yıl San Sebas- tian Film Festivali'nde Zabelta- gi bölümünün galibi olan trlan- dalı yönetmen Paddy Breath- nach'ın 'I wentdown' isımli ça- lışması, önceki başanlannı bu kez yineleyemedi. Öte yandan bu yıl Tokyo Film Festivali"nden birincilikle dönen tranlı yönetmen Parviz Shahbazi'nın 'Mosafare Jamıb' adlı filmi, 'Tabutta Rövaşa- ta'nın ardmdan mansiyona la- yık görüldü. Bir ay içersinde Fransa'dan dört, Italya'dan iki ödül kaza- nan Tabutta Rövaşata, dünya- mn büyük festivallerinden da- vet almaya devam ediyor. ABD'nin önde gelen gazetele- rinden 'The New York Times' ve 'HeraMTribune' filmle ilgi- li çok olumlu eleştirilere yer verdiler. The Nevv York Times, "İstanbul'da bir tutunamayan: Çerez parasına sinema" baslı- ğıyla ikinci sayfada dört sütu- na verdi^i resimli haberde, film için "Ulkelerinin ekonomik hamlesinden sonra geri planda kaunış Türklerle ilgili cesur bir film, yabnlan paranın a/Jığına karşm sinemasal geri dönüş ola- rak bir rekor tarabilir" ifadesi- ni kullandı. Yazıda aynca "Ta- butta Rövaşata birçok yabancı festivalde gösteriliyor. Bu. bir Türk filmi için ender rastlanan bir du rumdur.Temavesinema- sal tarzolarak fıhn, Bisiklet Hır- sızlan ve savaş sonrası dönemin yeni gerçekçi fUmlerini arumsa- tryor. Filmi, lineer olmaktan uzak tutan kurgu. yönetmenin Amerikan bağımsız sinemasın- dan ve Fransız yeni dalgasından etkifcndigini gösteriyor" denil- di. Selanikte yanşıyor Tabutta Rövaşata şu anda 30 Kasım'a dek sürecek olan, bu yıl Avrupa'nın kültür başkenti olarak kabul edilen Selanik'te düzenlenen Selanik Uluslara- rası Film Festivali'nde Türkiye adına yanşıyor. Tabutta Rövasata'nın aldığı diğer ödüller ise şöyle; 1996 Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde En lyi Film, En lyi Erkek Oyuncu, En lyi Se- naryo, En lyi Kurgu, Ankara Film Festivali'nde En lyi Erkek Oyuncu, 1997 Îstanbul Film Festivali'nde Ulusal Yanşma Jürisi Özel Ödülü, Fibresci Ödülü, 1997 Orhan Murat An- burnu Ödülleri Yılmaz Güney Jüri Özel Ödülü, En lyi tkinci Film Ödülü, 24-2 Kasım tarih- leri arasında düzenlenen Mont- pellier Akdeniz Sineması Fes- tivali'nde Altın Antigon yanş- masında Mansiyon, Akdeniz Eleştirmenleri Ödülü ve aynı festivalde gayri resmi bir ödül alan Güzel Sanatlar öğrencile- rinin verdiği En lyi Film Ödü- lü, StYAD ödüllerinde En lyi Erkek Oyuncu, 7-15 Kasım 1997 Uluslararası Amiens Film Festivali'nde Asya Filmleri ka- tegorisinde Netpac (Asya Sine- ması Tanıtma Ağı) örgütünün oluşturduğu Özel Jüri Ödülü, 15. Torino Film Festivali'nde Jüri Özel Ödülü ve Halk Ödülü. YAZIODASI SELİM İLERİ Üç Oyun Dünyanın büyük kentlerinde 'sanat olayı' niteliği taşıyan eserler özellikle televizyon aracılığıyla kamu- ya bir an önce tanıtılıyor, ulaştınlıyor. Bizde aldınş- sızlık hüküm sürmekte. Onca televizyon kanalı var da, bu kanallann hiç- birinde 'tiyatro 'yu gerçekten tanıtacak, sevdirecek izlence yok. Denecek ki şu ya da bu kanalda tiyat- roya aynlmış şu ya da bu programlar var. Var ama sıra savmak tarzında. Dostlar alışverişte görsün tar- zında. 'Televizyon tiyatrosu' olmayan birçok kanal. Ti- yatroyu küçük kentlere, kasabalara, köylere taşı- mak ülküsünü hiçbiri edinmemiş. Bugünkü yöneti- cilerinin böylesi ülküleri olabileceğini düşünmek bi- le saçma. Oysa îstanbul sahnelerinde birbirinden güzel eserler oynanıyor şu sıralar. Ayn tarzlarda, ayn an- layışlarda, ama birbirine yakın başanda, tiyatronun uçsuz bucaksız dünyasına bizi alıp götürebilecek eserler. Üçünden söz açmak istiyorum: îstanbul Devlet Tiyatrosu'nda Nâzım Hikmet'in 'Kurtuluş Savaşı Destanı' Kuvayı Milliye sahne üze- rinde yaşatılryor. Ergin Orbey'in gerçekleştirdiği bu yapımı bir buçuk saat boyunca soluk soluğa izle- dim. Devlet Tiyatrosu'nun çok güçlü oyunculan adeta bir oratoryo havası içinde bizi büyük bir şairin kale- mine alıpgötürdüler. Onlann ölçülü, dengeli, drama- tik edalaria beslenmiş seslendirişleri tek sözcükle olağanüstüydü. Kuvayı Milliye'nin müzik çalışmasını, bugüne dek eserierini dinlememiş olduğuma üzüldüğüm Can Atilla gerçekleştirmiş. Yan oratoryo, yan sözsüzo- yun özellikleri taşıyan, bir yandan da usta oyuncu- lann duru Türkçe'leriyle göz kamaştıran Kuvayı Mil- liye'ye Can Atilla'nın müziği de doğrusu derin an- lam katıyor. Müziğin tıkır tıkır işleyen ahengini bozmamak, şi- irde o ahenge denk zamanlamayı bulmak için oyun- culann harcadığı çaba ise aynca saygıyla vurgulan- malı. Izlediğim ikinci oyun Tiyatro Istanbul'un sahne- sinde Sanat'tı. Gencay Gürün çapında bir tiyatro tutkununun bize yaşattığı bir şölen oldu. Sanat, öy- le sanıyorum ki bu mevsimin sözü en çok edilme- ye değer oyunlanndan. Bir defa tecimsellikten böylesine uzak -ama bir yandan da hayat kadar sahici- bu oyunu 'özel' bir tiyatronun sahiplenmesi her anlamda şaşırtacaktır izleyiciyi. Güç koşullar altında ayakta durmaya ça- lışan özel tiyatrolar zaman zaman böylesi gözüpek- likleri izleyiciye sunuyoriar. Ikincisi, hayat kadar sahici Sanat, inanılmaz gü- zellikte bir oyuncu performansını gözler önüne se- riyor. Herkesin değişik seçimleri olacak: Kimimiz Cihan Ünal'ın, kimimiz Cüneyt Türel'in, kimimiz Can Gürzap'ın oyununu daha çok seveceğiz. Bana gehnce, her üç oyuncuya hayran kaldığımı belirtmek istiyorum. Yalnız Can Gürzap'ın oyununu sanki daha çok sevdim. Sanat anlayışının, sanat beğenisinin arkadaşlannca ne ölçüde benimsendi- ğini ölçüp biçerken, ille benimsenmesini handiyse 'empoze' ederken öylesine etkileyiciydi ki, bir za- man sevgili Can Gürzap'a daüp gittim. .^ • Var olup olmadığı bıle kuşku uyandınr 'beyaz' bir resim çevresinde dönenip duran Sanat, dediğim gi- bi, hayatın kendisine açıiıyor, bize çok yalın anlatıl- mış çok karmaşık ruh süreçlerini yansıtırken, haya- tımızı da aktanyor. Izlemedinizse, bir an önce izle- yin derim. Gencay Gürün'ün bu zor eseri her kesim- den izleyiciye 'ulaştıran' incelikli rejisini özellikle vurgulayarak... Üçüncü oyun, Tiyatrokare'nin 'yeniden' îstanbul seyircisine sunduğu Bir Kadın. Bir Kadın daha ön- ce ŞehirTiyatrolan'ndaoynanmış, çoksevilmişti; a- ma ben görememiştim. Willy Russetl'ın eserini Semra Karamürsel 'pı- nltılı' bır Türkçe'yle çevirmiş. Sahnede tek başına Ayşe Kökçü. Öylesine sıcak, içten oynuyor ki, se- yirciyle öylesine özdeşleşiyor ki, benim izlediğim gün (geçen pazar), önce hanım seyirciler, derken beyler birer ikişer oyuna katılır hale geldiler... Ayşe Kökçü, televizyondaki ünü ne olursa olsun, besbelli, tiyatrodan asla caymayacak bir sanatçı. Kuvayı Milliye ne yazık ki unutur olduğumuz, öğ- renmekten uzaklaştığımız Kurtuluş Savaşı'mızı dile getiriyordu. Sanat yepyeni ve eşsiz biryalınlıktı. Ro- mantizmin gerçekçilikle kaynaştığı Bir Kadın ise in- sanın içini ısıtan bir oyun. Her birinden apayn mut- luluklar duydum. Takvimde İz Bırakan: "Sözcukler, zamanın soldurduğu, hemen de yok ettiği bir şekilden gelıyor.. geride yalnızca bir hayal kalmış..." Nathalie Sarraute, Çocukluk, (Gülse- ren Devrim çevirisi) Can Yayınlan, 1997. Aralık aynda liyatrokare • Kültür Servisi - Nedım Saban'ın yönetimindeki Tiyatrokare, altmcı yılında da birçok oyunla tiyatroseverlerin karşısmda. Ergun Hiçyılmaz'm araştırmalanndan yola çıkarak Nedim Saban'ın oyunlaştınp sahneye koyduğu ve Toron Karacaoğlu'nun başrolünü oynadığı 'Zeki Müren İçin Bir Demet Yasemen' isimli müzikalin Avrupa turnesi bir süre için ertelendi. Müzikal, aralık ayının ortasma dek cumartesi 21.00, pazar 15.00 ve 19.00 saatlerinde tTÜ Maden Fakûltesi'nde sahnelenecek. Ayşe Kökçü, 'Bir Kadm' isimli komediyi cumartesi 21.00, pazar 15.00'te Tiyatrokare'nin Şişli'deki salonunda sahneleyecek. Willie Russel'm yazdığı ve Çetin Ipekkaya'mn orjinal rejisinden yola çıkarak hazırlanan oyunun sanat koordinatörlüğünü Engin Gürmen, reji asistanlığım ise Murat Öncül üstlenmiş. Tiyatrokare'nin 'Unutulmayan Oyunlar Dizisi' 11 aralıktan itibaren Defne Yaüıız'ın sunacağı iki tek perdelik oyunla sürecek. BUGÜN ~~ • AKSANAT'ta saat 12.30 ve 17.00'de laser- disc'ten Çaykovski konseri izlenebilir. <* • ANTİK PALACE'da saat 18.00'de Gül 'İ Coşkun'un Picasso ve Matisse'in sanat tarihindeki yerleri, kullandıklan teknikler gibi konular üzerine gerçekleştireceği sohbet izlenebilir. • GÖÇERLER FÖTOĞRAF KULÜBÜ'nde saat 19.30'dâ Necip Sevindik'in Istanbul'u konu alan 'Kent ve Insan' dia gösterisi izlenebilir. • ÇEKÜL GENÇLtK BİRÎMİ etkinlikleri kapsamında saat 18.30'da iTL' Taşkışla 109 nolu odada Prof. Dr. Veli Sevin'in katılacağı 'Frig ve Lidya-Midas ve Kroisos'un Dünyası' konulu seminer izlenebilir. • CRR D. ULUSLARARASI İSTANBUL MİSTİK MÜZİK FESTÎVALİ kapsamında saat 19.30'da 'The Shirley Wahls Gingers' topluluğu izlenebilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear