Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18KASIM1997SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Neşe Erdok'un sergisi bugün Yapı Kredi Kâzım Taşkent Sanat Galerisi'nde açılıyor
Resimden îzleyiciyi gözlüyor.•.• "Belki daha karamsar ve
trajik bir bakış açım var. Son
resimlerimin değişmiş
olduğunu söylüyorlar,
öncekilere göre çok canlı
buluyorlar, ama dikkatle
bakıldığında, yine o kadar
neşeli olmadıklan görülebilir.
Resmin içinde hiciv bile var."
AHU ANTVIEN
Neşe Erdok'un resimlerinde, günlük
yaşamın tanıdık manzaralannı izledik
yıllarca. Vapur, tren, otobüs yolculukla-
n, her gün kanştığımız kalabalıklar, is-
kelede simıt satan çocuk, mahallenin ke-
disi... Kent yaşamının bir tür günlüğüy-
dü Erdok'un resmi; yazannın dünyasmı
ortaya koyan, kışisel belleğinden süzülen
bir günlük. Yapı Kredi Kâzım Taşkent
Sanat Galerisi'nde bu gün açılan sergisi
ise, ağırlıkh olarak kentten uzakta bir ya-
şamın tortulan: daha ışıklı. daha renkli.
daha kalabalık ve hareketli resimlerin-
den oluşan bir Gölköy günlügü...
- Resimlerinizde günlük yaşam sahne-
teri betimliyorsunuz; oysa"sıradan 'ın öte-
sine uzanan, bdki salt sezgisel bir biçinı-
de izJeyiciye ulaşan bir atmosfer var pek
çoğunda, resmi gündeliğin ötesine götü-
ren o duygu ne olabilir?
Benım bakış açım aslında, çünkü aynı
görüntülen başkalan da göriiyor. O ba-
kış açısı, benim hayata yaklaşımımı. ruh-
sal durumumu ortaya koyuyor, belki da-
ha karamsar ve trajik bir bakış açım var.
Son resimlerimin değişmiş olduğunu
söylüyorlar. öncekilere göre çok canlı bu-
luyorlar, ama dikkatle bakıldığında, yine
o kadar neşeli olmadıklan görülebilir.
- Peki neden?
Neşeli olmak güzel bir şeydir, ama hü-
zünlü olmak da güzeldir!.. (gülüyor) Dün
akşam Boğaz'dan geçtik. ay çıkmıştı ve
tuhafbir tül gıbi bir grılık çökmüştü ken-
tin üzerine; Istanbul'un rengi gri aslın-
da... O grilik, o tül her şeyin üzerinde ge-
ziniyor, her şeyı başkalaştınyor.
- Ama sizin resminizdeld duygu ya da
atmosfer hüzün değiL_
Resmin içinde aslmda hıciv bile var.
Ama se\ ecen yaklaşan bir hicivci tutum.
Ironik, alaycı bir tutum değil.
- Betimlediğiniz günlük yaşam sahne-
lerinde, zaman zaman şaşırncı durumlar
sergiliyorsunu? ve resmin içinde, ideyici-
nin o duruma verdiği 'dıkkati' mudaka
paylaşanbir figür bulunuvor._ îzleyieî tu-
valde, kendi tepkisini de izleyebiüvor. Söz-
gelimi 'Otobüste' resmindeki hasta ço-
cuk ve yabancının ona bakışu.
Evet, bunu çelişki yaratmak için yapı-
yorum. Sözünü ettiğimiz resimde, dikkat
ederseniz çocuğun durumu çok abartıl-
mış. çok vurgulanmış. Çocuk dramatik
bir şekilde yatıyor. öbür fıgürün suratın-
da ise aslında olayın trajikliğini biraz yu-
muşatan bir şey var... Hayretle bakıyor,
ama durumu yumuşatan bir ifade bu yi-
ne de. Bu tavır. bir yabancılaşma da ge-
tiriyor tabii. resim içinde resim duygusu
yaratıyor.
- Bir yandan da resme derinlik katrvor,
izleyiciyi resmin içine çeki yor_
Ben üçüncü boyutu da daha çok orta-
çağ resimlennde görülen, art arda dizi-
len planlarla elde etmeye çalışıyorum.
Yoksa açık-koyu anlamında. mesela
Rembrandt'vari! bir üçüncü boyut anla-
yışı yok bende.
- Iki aynasıvar resimlerinLrin, birisi var
olan bir gerçek göriintüyü. öteki izleyici-
nin ruh haUne bağb olan, farklı algılan
yansıüyor._
Öyle olması gerekli değil mi? Çok an-
lam bulunmalı. bir tek anlamda hapset-
memek lazım. Ancak çok çeşitli anlam-
larçıkanlabıliyorsa iyi bir resimdir aslın-
da. Bazı eserlerin yanına'açıKtama koy-
malannı ve tek bir anlama hapsetmeleri-
ni olumsuz buluyorum. yenı eserlerde bi-
raz bunu eleştiriyonım. Eserle ilgili baş-
ka bir şey düşünemez mıyim ki?
- Sizin bazı resimlerinize de çok farklı
yorumlar getirmek olası. Bir masal mı
yoksa gerçek mi ikilemi uyandıran 'Ça-
dır' başhkb bir resminiz var. bir tecavüz
sahnesini aklagetiriyor,öteyandanyuzü-
nü eUeriyie kapabnış adamın haü çok ya-
rulticı. resimde bambaşka bir öykünfln
anlauldığı duvgusunu uyandırabiliyor_.
O resim aslında bir tecav üz sahnesi de-
ğil. Hatta birisi hiç beğenmemiş ve ahla-
ki açıdan bana biraz sitem ermişti. Ger-
çekte o çadır olayını yıllarca önce yazın
tatile gittiğim Podima adlı bir köyde. ge-
ce zifiri karanlıkken, orada bir inşaatta
çalışan ışçilerin çadın içinde yanan ışık-
tan esınlenerek yapmıştım... Müthiş ışık-
lı bir biçim olarak görünüyordu çadırlar.
Ama ben o ışıklılığı veremedim aslında.
Resimde amacım o işçilerin resmini yap-
mak değil. kadın ve erkek arasında hıs-
sedilen bir ruhsal durumu ortaya koy-
maktı.
- Yapı Kredi sergisinde de yine ilginç
yeni bir ömeğüıi göreceğimiz otoportre-
leriniz, size dair ruhsal bir şifre olarak al-
gılanabilir. ÖzeHikle o irkiltici otoportre-
niz, 'Perçem Düştü Kel Gozüktü"de,ölü-
me dair bakış açınızla ilgili ipuçlan \eri-
yorsunuz—
Aslında tek gerçek olan şey, ölüm.
'Perçem Düştü Kel Gözüktü' bunun et-
kilerini yansıtıyor, evet. Ağabeyim çok
genç yaşta öldü, bu konuyu onunla çok
konuşmuştuk... Resimde görülen o ayak-
lan suya ermek olayı, ınsanın dünyayla
ilgili düşüncelerinde zaman zaman biraz
gururlanması. bazı şeylere tepeden bak-
masına karşılık bütün onlann bir gün sı-
fırlanmasını yansıtıyor... Çok eşitleyici
bir şey aslında ölüm. O zaman ayaklan-
nız suya eriyor as'.ında... Perçem düşme-
ye gelince. benim resimlerimde sık sık
görülür saç kesme olayı.
- Evet, birçok resminizde karşımıza çı-
kıyor-
Beni çok etkileyen bir fılm izlemiş-
tım; bir köylü kızı manastıra girip rahi-
be oluyordu, saçlan kesiliyordu önce,
böyle bir tören vardır bıliyorsunuz. Saç-
lann kesilmesi. insanm hiçbir süsünün
ya da kendisıy le uğraşacak hiçbir şeyınin
kalmamasını simgelıyor: Insan süsleni-
yor, saçmı yapıyor, ama aslında bunlann
hepsi gerçeklerin allanıp pullanması bir
anlamda. Bunlar gidince gerçekten ken-
dinizle baş başa kahyorsunuz.
- Sözünü ettiğimiz otoportrak bir de
sanki ötü bir kedi vsnh_ •""
Ölü değil. biraz cılveleşen bir kedi o,
çelişkilı bir bıçımde ortaya koymuştum.
dört ayağı havada... Demek ki benim cil-
veleşen kedim ölü gibi görünüyor!
- Belki otoportreoin kendisi irkfltici ol-
duğu için, küni izlevici resimdeki espriyi
yakalayamıyor_ Bazı resimlerinizin epey
ürkütücü olduğunun farkında mısınız?
Yok, aslında ben ürkünç olduğunu zan-
netmiyorum resimlerimin... Yani ürkü-
lecek bir resim yapayım diye yola çıkmı-
yorum! Ama söylediğiniz doğru, bazı iz-
leyiciler gerçekten ürküyorlar. Rimba-
ud'nun şiirinden yaptığım bir resim var,
ölü birisi otlar çiçekler arasında yatıyor.
Sergilendiği galeride bazı izleyiciler bu
resmi çok sert buldu. Ama Rimbaud'nun
şiirinde de öyleydi; çok güzel bir doğa
parçasını anlatıyor, hava çok çok güzel.
böcekler, kuşlar, otlar, çiçekJer ve orada
birisi uyuyor ama sonunda ölmüş birisi
olduğunu anlıyorsunuz...
- Konunuz hep insan oldu. ama resmin
içinde insanın bir diğer gözlemcisi var
bep: Kediler_ Vegeneldegöz gözegeteme-
diğimiz insan ftgürlerine karşın, kedikr
genelde hep dışan bakryorlar, izleyiciye_
Kedılen aslında çok sevıyorum. Re-
simdeki kedilenn ben olduğunu düşüne-
bilirsiniz... Kendımı biraz o şekilde so-
kuyorum galiba resme. Ama bunun dı-
şında, kedılen hem bıçim olarak hem ha-
reketleriyle çok 'resme geür' bir hayvan
olarak görüyorum. Hemen havası deği-
şiyor kedinin, birdenbire çok mutlu oy-
narken uyuyuveriyor. Biçim olarak da
çok hareketli. Süreklı tedirgin, uyurken
bile kulaklan oynuyor. Ve çok özgürler...
- Kedinin en çok bu özelligi mi cezbe-
diyorsizi?
Tabii... Gölköy'de bir kedi var. adı Is-
mafl. benım kedim ama hiç sevdirmiyor
kendıni, yemek verince alıyor, ama bu-
güne dek elimi süremedim. İstediği za-
man çekıp gidiyor. Gitmek olayı güzel
aslında.
- Onun için belki resminizin ana tema-
lanndan biri de yokuluk»
Tabii, bir tTen ıstasyonunda oturmak
ısterdim doğrusu. Belki bir gün. Her şe-
yi bırakıp binıp gıdebilmeli insan hayat-
ta. Benim zaten eşya gibi şeylere bağlı-
lığım yoktur, sahip olduğum bir şeyi he-
men verebılirim. O anlamda fazla bağla-
nm yok.
- Günümüz figüratif ressamlan ara-
sında sizin resminizk yakın duran, İngi-
Bz sanatçı Paula Rego'nun resmi konu-
sunda düşündüklerinizi sormak istiyo-
rum. tzk>iciye a>nı atmosferi hissertiren
iki ressam obnanıza karşın onun kayna-
ğı masallar, sizin kaynağımz >aşam_
Paula Rego'yu bana ilk defa Ozer Ka-
baş söyledi: sonra bir resmini AKM"de
açılan bir Ingiliz ressamlar sergisinde
gördüm. Rego'nun resminin masalsı bir
^yönü var, hayal gücünü o yönde çalıştı-^
' nyor. Geçenlerde bir kitabını satın aldım,
onun figürleri benden daha farklı. daha
robüst fıgürler. Modelden çalışan bir res-
sam... Köpek kadınlar diye çok ilginç bir
seri resim de yapmış. Başta soyut çalış-
mış, Arshile Gorkv'vari bir sürrealızmi
var. Bir de çok ılgimi çekti, üç çocuğu
var, dinamik bir kadın!
IlkKaragöz
okulu açüdıKültür Servisi - Türkı-
ye'nin ilk Karagöz Okulu 15
Kasım Cumartesi günü Is-
tanbul'da açıldı. Bugün Ço-
cuk Vakfi Külturevi'nde eği-
time başlayacak olan okulun
açılışında, katılımcılann
yaptığı kısa konuşmalann
yanı sıra ustalar konuklara
"Salıncak" adlı Karagöz
o>-ununu sundular. Törenin
sonunda Çocuk Vakfi Kültü-
revı binası içindeki "Tacet-
tin Diker Karagöz Tasvirleri
w Kukla Sergisi''nin açılışı
gerçekJeştırildi.
Törende açılış konuşma-
sını Çocuk Vakfi Başkanı
Mustafa Ruhi Şirin yaptı.
Karagöz'ün. mılli kültürü-
müzün öz evladı olduğunu
belirten Şirin, halkımızın ta-
rih boyu süregelen eğlence
geleneğine bakıldığında en
önemli fotoğrafın Ortaoyu-
nu, Meddah ve Karagöz'den
oluştuğunun görülebileceği-
ni belirtti. Şirin, sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Daha önceleri Karagöz
kurslan vmûi. Bizim gerçek-
teştirmek istediğimiz ise nıi-
ni bir konservatuvar eğitimL
Bu arada Devlet Tiyatrola-
n'nın da Karagöz kursu aç-
ma>a karar verdiğini öğren-
dik, Amacımız, egitime kan-
lan öğrencileri ustalannın
yanına çırak olarak yctistir-
mek, bu sanatla dünya>a
uzanan bir köprii kurmak.".
Şirin"den sonra söz alan
Karagöz Okulu Genel Sanat
Yönetmenı Taeettin Diker
de Karagöz'ün Çocuk \'ak-
fı'nda mekân bulmasmdan
duyduğu mutluluğu dile ge-
tirdi.
Diker. konuşmasını şöyle
noktaladı: "Ben >illar yılı
Karagöz'le yattım Kara-
göz'le kalktun. Eski ustalan
tanıdım. Şimdi de onlardan
bana kalanJangenç kuşakla-
ra aktarmak için burada> ım.
Karagöz'ün öldüğünü söyle-
yenlere sakın ûıanmayTn.".
Törenin üçüncü konuş-
macısı ise Uluslararası Göl-
ge Oyunlan ve Kukla Oyxın-
lan Merkezi'nın (Unima)
kurucusu ve ikinci başkanı
Orhan Kurt idı. Kurt, özel-
likle kadınlann okula gös-
terdikleri ilgiden çok mem-
nun olduklannı ve öğrencı-
lerin çoğunluğunu da kadın-
lann oluşturduğunu belirtti.
Törene kahlmak \ e Kara-
göz Okulu projesine destek
vermek için Istanbul'da bu-
lunan Hollanda Karagöz
Kurumu kukla sanatçısı
Henk Rotermundt da en bü-
yuk amaçlannın Karagöz'ü
tüm dünyaya tanıtmak ve bir
Karagöz enstitüsü kurmak
olduğunu belirtti.tlk mezun-
lannı mart ayında verecek
olan Karagöz Okulu'nda Ta-
eettin Diker. İhsan Dizdar,
Rauf Alüntak. Orhan Kurt,
Metin Özlen, Ünver Oral,
Erol Kesldn, Haşmet Ze>-
bek, Yalçui Akçav. Fikret
Terzi, MazharAnacan, Cen-
giz Özek, İbrahim Sadri Se-
üm Naşit, ErolGünaydın,Şi-
nasiÇelikkol, Dr. Robert An-
hegger^ Mualla Eyüboğlu,
Necat Oznacar, Etham Ruri
Üngör, Doğan Dikmen, Reha
Sağbaş, Prof. Dr. Metin And.
Prof.Dr. Cevat Çapan, Ah-
met Kabakh, A. Tlıran Ofla-
zoğlu, Recep Aluç ve Mev-
lütOzhan öğretim üyesi ola-
rak görev yapacakJar.
Robert Wilson, Marguerite Duras'nın 'Ölüm Hastalığı'nı tiyatroya uyarladı
Rıılüar değil, bedenler bulıışuyor
• Lucinda Childs ve Michel Piccoli'nin rol aldığı, bir adam ve bir kadının
birkaç gecelik buluşmalan üzerine kurulu olan oyunda zaman. mekân ve
karakterler bütünüyle belirsiz. Wilson, söze dayanmayan, izleyiciyi zorlayan,
ağır tarzını koruduğu oyununda görsel bir şölen yaratarak, 'sahnelenen yapıtm
dans mı, tiyatro mu olduğu' konusunda tartışmalara yol açıyor.
KültürServisi-Amerikalı yönetmen Robert
Wilson, Londra'daki sanatseverlerle Fransız tı-
yatro sezonu etkinlikleri kapsammda buluşu-
yor. Geçen yıl aramızdan aynlan Fransız yazar
Marguerite Duras'nın 'La Maladie de la
Mort'(Ölüm Hastalığı) başlıkJı romamnı tiyat-
roya uyarlayan Wilson" ın yorumu, gürüldeyen
dalga sesleri ile birbirinden aynlan yedi bölüm-
den oluşuyor. NVilson, söze dayanmayan, izle-
yiciyi zorlayan ağır tarzını koruduğu oyunun-
da görsel bir şölen yaratarak. 'sahnelenen ya-
pıün dans mı, tiyatro mu olduğu' konusunda
tartışmalara yol açıyor. Bir adam ve bir kadı-
nın birkaç gecelik buluşmalan üzerine ku-
rulu olan oyunda zaman, mekân ve karak-
terler bütünüyle belirsiz. Üçüncü tekil şa-
hısla başlayan
oyun ikinci
tekıl şa-
hısla so-
na ererken 'adam' ve 'kadın'ın isimleri bile
açıklanmı>or. Hiç bir zaman ve mekâna ait ol-
mayan bir odada buluşan adamla kadın sonun-
da birbirlerinin bedenlerine ulaşsalar da ruh-
lannı buluşturamıyorlar. Oyun bo>xınca izleyi-
cinin dikkatini sürekli ayakta tutan nokta da,
adamın elde etmek istediği kadma 80 dakika
boyunca sahip olamaması. Lucinda Childs ve
Michel Pkcoli'nın rol aldığı oyunun arka de-
korunda soyut. ekspresyonist tablolar ile gök-
yüzü ve denize açılan bir kapı kullanılıyor.
0>Tinun müzikleri ise Hans Peter Kuhn imza-
sınj taşıyor.
Lucina Child, platin rengi saçlan ve kuyru-
ğu sahne ortasına kadar kendisine eşlik eden
elbisesiyle siren sesleri eşliğinde çıkıyor sah-
neye. Kadının heykelimsi soğukluğu, erkeğın
siyah rahip giysili silindir siluetiyle bir zıtlık
oluşturuyor sahnede. Oyunculuğundan çok bir
dansçı ve koreograf olarak oluşturduğu sözsüz
kariyeriyle tanınıyor Childs. Sanatçının dans
yetenekleri VVilson'ın koreograf iyi
zenginleştirmesinde oldukça önem-
li rol oynuyor. İlk olarak 1976 yı-
lında bir araya gelen Wılson ve
Childs, daha
sonra
1978'de
de 'I
vvas
sitting on my Patio'da bırlikte çalışıyor.
Fransız sinema ve tiyatro sanatının önemli
isimlerinden Michel Piccoli ise ilk kez bulu-
şuyor Robert Wilson'la. 70 yaşındaki sanatçı
o>ıın için teklif aldığında çok şaşırmasına kar-
şm hemen kabul ediyor rolü. Oldukça farklı bir
sanat geleneğini temsil ettiği için Wilson-
Childs ikilisine uyum saglayıp sağlayamaya-
cağı konusunda büyük endişeler duymuş baş-
langıçta.
Childs'ın devinimlerine nasıl uyum sağlaya-
cağını. genç bir dansçı gibi görünmeye çalışan
yaşlı bir adama benzeyip benzemeyeceğini sor-
muş uzun süre kendisine.
Oyun üzerine yazılan bütün yorumlar Pic-
coli'nin endişelenmesine hiç de gerek olmadı-
ğını gösteriyor. Yumuşakhğı ve canlılığı bü>-ük
bir uyumla birleştiren sanatçının oyuna bir baş-
ka katkısı da palyaço mizahı ile Chılds'ın oyu-
na getirdiği soğukluğu yumuşatması.
u
Bu isimsiz kişilcrin Idm olduğunu biz de bU-
miyoruz" diyor Michel Piccoli, "Duras'nın ya-
pıü, çok kesin bir üslup kullanmasına karşın ol-
dukça gizemlL Yapıt gerçek dışı olmasma kar-
şın oldukça somut Her şey çok sıradışı. Bu ne-
denle sürekli sorular sonıyorsunuz kendinize."
Lucinda Childs ve Michel Piccoli, Robert
VVilson'ın oldukça titız bir ışkolik olmasına
karşın birlikte çalıştığı sanatçılann görüşlen-
ne büyük önem verdiğini ve oyunu neredeyse
birlikte kurguladıklartnı belirtiyor.
Oyun. bir adam \ e kiraladığı bir kadın ara-
sında geçen olaylan konu alıyor. Kadın bir fa-
hişe olduğunu inkâr ederek. adamın isteğini o-
nun ölmek üzere olduğunu fark ettiği için ka-
bul ettiğini söylü>or.
Hastalığm ne olduğu da oyundaki bütün un-
surlar gibi belirsiz. En büyük belirsizlik ise ka-
dının bir ölüm meleği olup olmadığı. Childs,
canlandırdığı kışınin kim olduğunu kendisi-
nin de bilmedığini belirtirken, bu bölü-
mün VVilson tarafından izleyicilerin ka-
takılmasını engellemek için
özellıkle açık bırakıldığını söy-
lüyor. VVilson, Duras'nın sıradı-
şı metninin çok daha ağır ve
so>-ut bir boyuta taşıyor el-
bette. Sanatçı artık oyunla-
n üzerine yapılan yorum-
lann 'biraz ağır olmuş'
cümlesiyle başlamasına
da alışmış. İlk olarak beş
yıl önce Peter Handke
tarafından sahneye
ko>Tilan 'Ölüm
Hastalığı
1
ile uzun
bir turneye
çıkmayı tasar-
lıyor.
Hına
yönleriyte Andre Gkle'
M Kültür Servisi - Hacettepe
Ünıversıtesi'nın 30. kuruluş
yılı nedenıyle "Çeşitli
yönleriyle Andre Gide"
başlıklı uluslararası bir
sempozyum düzenleniyor.
Hacettepe Ünıversitesi Eğitim
Fakültesi Fransız Dili Eğitimi
Bölümü'nün, 20-21 Kasım
tarihleri arasında
gerçekJeştireceğı
sempozyuma, Fransa'nın ve ülkemizin çeşitli
üniversitelennden Fransız edebivatı ve Gide uzmanı
bilım adamlannın yanı sıra, Fransız Caen
Ünıversitesi'nden araştırmacı- yazar ve Gide uzmanı
Prof. Dr. Alain Goulet de katılacak.
Goulet, Fransız Büyükelçiliği ve Fransız
Dışışleri Bakanlığf nm destegiyle Türkiye've ilk kez
gelıyor.
Sempozvıım. 20 Kasım'da Dil ve Tarih-Coğrarya
Fakültesi Farabi Salonu'nda saat 10.00'da. ıluncı gün
Ankara Fransız Kültür Merkezi Sinema Salonu'nda
yine saat 10 00'da başlayacak.
Halay' Antatya'da
• Kültür Servisi - Refik Erduranın "Halav" adlı
o>aınu, tstanbul Bü>Tİkşehır Belediyesı Şehır
Tiyatrolan'nın her a> Antalya Kültür Merkezı'nde bir
oyun sahneleme programı kapsammda 19 Kasım'da
Antalyalı sanatseverlerle buluşacak. Tûrkıye'nın
değişik kesimlerinin yaşama ve insan ılışkılenne
bakışlannı sorgulayan oyun,
doğu-batı değerlerini ortak paydalarda ve ülke
gerçekliğinde değerlendinyor. Erol Keskin'in sahneye
koyduğu Halay'dâ sahne tasanmını
Feyza Zeybek, giysi tasanmını Canan
Göknil. dramaturgluğu da Hilmı Zafer Şahin
üstleniyor. Oyunda Mehmet Çerezcıoğlu, Müge
Akyamaç, Rozer Hubeş, Mehmet Bulduk,
Ergun Üğlu, Berrin Akdeniz, ve Süeda Çil rol alıyor.
ABCV'de sanat tarihi
konferans dizileri
• Kültür Servisi -Ayşe ve Ercüment Kalmık Vakfi
(AEKVj 1 Ekim'de başladığı yenı dönem desen ve
boya resim kurslan çerçevesinde sanat tanhı
konferanslanna da başladı. Konferanslar her aym
binnci ve üçüncü perşembe günü saat 16.30-17 00
arası AEKV'nin Sarayarkası Sokak No 35-37'deki
merkezinde yapılacak.
(Bilgi için 245 02 70)
Ankara Devlet liyatrosu Ben
Feuerbactı' ile İstanbul'da
•Kültür Servisi- Ankara Devlet Tıyatrosu. Tankred
Dorst'tan Selma Ergın'ın dilimıze çevirdiğı, Ayşenıl
Şamlıoğlu'nun yönettiğı, 'Ben Feuerbach" adlı ovun
25, 26. 27, 28, 29 Kasımtarihlen arasmda AKMOda
Tıyatrosu'nda Istanbullu seyırcılerin beğenısıne
sunacak. Uzun süre sahneye adım atmamış bir tiyatro
sanatçısının, yeni bir oyunda rol almak üzere tiyatroya
dönüşüyle birlikte başlayan olaylan anlatan oyun.
yaratıcılık. normal ve sıradışı temalar üzenne kurulu.
Oyunda Selçuk Yöntem. Eray Eserol ve Zernn
Epikmen rol alıyor. Oyunun, sahrıe ve gıysı tasanmı
Gfll Emre'ye, ışık taSârımı ise Tevfik Cenker'c aıt.
Artium Sungur Sanatevi'nm 5. yıl
müzayedesi perşembe günü
•Kültür Servisi-Artıum Sungur Sanatevi,
kuruluşunun 5. yılında düzenledığı müzayedede
büyük bölümünü klasik dönem resimlerın oluşturduğu
200'e yakın yapıtı satışa sunuyor. Müzayede Harbıye
Askeri Müze Kültür Sıtesi Sergi Salonu'nda 27 Kasım
Perşembe akşamı saat 20.00'de başlayacak. Resımler
aynı gün, aynı mekânda saat 10.00'dan itibaren
sergilenecek. Atatürk'ün bir sandalda çektirdiği
fotoğrafıyla açılacak olan müzayedede. ağırlıkh olarak
Türk resim sanatına damgasına v urmuş klasik dönem
ressamlann yapıtlan yer alacak.
Yunus Emre'de Azeri esintisi
• Kültür Servisi-Azen ressam Muhammed
Orucov'un resim sergisi, 25 Kasım'a dek Yunus Emre
Kültür Merkezı'nde sergilenecek. Resimlerinde
Azerbeycan'm yöresel karakterlerini, doğasmı ele alan
Orucov'un aynca natürmort. peyzaj ve nü çahşmalan
da bulunuyor.
Özdemir Yemencioğlu'nun sergisi
• Kültür Servisi -
Ozdemır
Yemencıoğlu'nun sergisi
Izmir Başak Sigorta
Sanat Galerisi'nde
sürüyor. 1948 yılında
Balıkesir'de dünyaya
gelen Yemencıoğlu,
Balıkesır Devlet Güzel
Sanatlar Galerisi Müdürü
olarak yaptığı görev in
ardmdan 1986'da
Avusturya Hükümeti'nin
verdiği bursla Salzburg
yaz akademisinde
Raımund Gırke ile 1991 'de de kendi olanaklanyla yine
Salzburg yaz akademisinde Jurgen Bötcher Stravalde
ile çalıştı. Çalışmalarını halen Balıkesir'deki
atölyesinde sürdüren sanatçının sergisi 28 Kasım'a
dek izlenebılir.
BUGÜN
• İSTANBUL DEVLET OPERA VE BALESİ saat
20.00'de 'Midas'ın KulakJan'nı sahneliyor.
• ÇEKÜL GENÇLİK BİRİMİ etkinlıklen
kapsammda Prof. Dr. Muhibbe Darga'nın 'Hıtıtler'
başhkh semineri saat 18.30'da İTÜ Taşkışla 109
nolu odada izlenebılir.
• AKSANAT'ta 12.30 ve 18.30'da laser-disc'ten
Mussorgsky konseri izlenebilır
• 'PİCASSO VE MODELLERİ' ile 'M4TİSSE VE
ODALnCLART başlıklı sergi kapsammda
düzenlenen slayt gösterisi ve galen sohbetlen
kapsammda saat 18.00'de Gül Coşkun'un sohbeti
izlenebilır.