18 Mayıs 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18KASIM1997SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Neşe Erdok'un sergisi bugün Yapı Kredi Kâzım Taşkent Sanat Galerisi'nde açılıyor Resimden îzleyiciyi gözlüyor.•.• "Belki daha karamsar ve trajik bir bakış açım var. Son resimlerimin değişmiş olduğunu söylüyorlar, öncekilere göre çok canlı buluyorlar, ama dikkatle bakıldığında, yine o kadar neşeli olmadıklan görülebilir. Resmin içinde hiciv bile var." AHU ANTVIEN Neşe Erdok'un resimlerinde, günlük yaşamın tanıdık manzaralannı izledik yıllarca. Vapur, tren, otobüs yolculukla- n, her gün kanştığımız kalabalıklar, is- kelede simıt satan çocuk, mahallenin ke- disi... Kent yaşamının bir tür günlüğüy- dü Erdok'un resmi; yazannın dünyasmı ortaya koyan, kışisel belleğinden süzülen bir günlük. Yapı Kredi Kâzım Taşkent Sanat Galerisi'nde bu gün açılan sergisi ise, ağırlıkh olarak kentten uzakta bir ya- şamın tortulan: daha ışıklı. daha renkli. daha kalabalık ve hareketli resimlerin- den oluşan bir Gölköy günlügü... - Resimlerinizde günlük yaşam sahne- teri betimliyorsunuz; oysa"sıradan 'ın öte- sine uzanan, bdki salt sezgisel bir biçinı- de izJeyiciye ulaşan bir atmosfer var pek çoğunda, resmi gündeliğin ötesine götü- ren o duygu ne olabilir? Benım bakış açım aslında, çünkü aynı görüntülen başkalan da göriiyor. O ba- kış açısı, benim hayata yaklaşımımı. ruh- sal durumumu ortaya koyuyor, belki da- ha karamsar ve trajik bir bakış açım var. Son resimlerimin değişmiş olduğunu söylüyorlar. öncekilere göre çok canlı bu- luyorlar, ama dikkatle bakıldığında, yine o kadar neşeli olmadıklan görülebilir. - Peki neden? Neşeli olmak güzel bir şeydir, ama hü- zünlü olmak da güzeldir!.. (gülüyor) Dün akşam Boğaz'dan geçtik. ay çıkmıştı ve tuhafbir tül gıbi bir grılık çökmüştü ken- tin üzerine; Istanbul'un rengi gri aslın- da... O grilik, o tül her şeyin üzerinde ge- ziniyor, her şeyı başkalaştınyor. - Ama sizin resminizdeld duygu ya da atmosfer hüzün değiL_ Resmin içinde aslmda hıciv bile var. Ama se\ ecen yaklaşan bir hicivci tutum. Ironik, alaycı bir tutum değil. - Betimlediğiniz günlük yaşam sahne- lerinde, zaman zaman şaşırncı durumlar sergiliyorsunu? ve resmin içinde, ideyici- nin o duruma verdiği 'dıkkati' mudaka paylaşanbir figür bulunuvor._ îzleyieî tu- valde, kendi tepkisini de izleyebiüvor. Söz- gelimi 'Otobüste' resmindeki hasta ço- cuk ve yabancının ona bakışu. Evet, bunu çelişki yaratmak için yapı- yorum. Sözünü ettiğimiz resimde, dikkat ederseniz çocuğun durumu çok abartıl- mış. çok vurgulanmış. Çocuk dramatik bir şekilde yatıyor. öbür fıgürün suratın- da ise aslında olayın trajikliğini biraz yu- muşatan bir şey var... Hayretle bakıyor, ama durumu yumuşatan bir ifade bu yi- ne de. Bu tavır. bir yabancılaşma da ge- tiriyor tabii. resim içinde resim duygusu yaratıyor. - Bir yandan da resme derinlik katrvor, izleyiciyi resmin içine çeki yor_ Ben üçüncü boyutu da daha çok orta- çağ resimlennde görülen, art arda dizi- len planlarla elde etmeye çalışıyorum. Yoksa açık-koyu anlamında. mesela Rembrandt'vari! bir üçüncü boyut anla- yışı yok bende. - Iki aynasıvar resimlerinLrin, birisi var olan bir gerçek göriintüyü. öteki izleyici- nin ruh haUne bağb olan, farklı algılan yansıüyor._ Öyle olması gerekli değil mi? Çok an- lam bulunmalı. bir tek anlamda hapset- memek lazım. Ancak çok çeşitli anlam- larçıkanlabıliyorsa iyi bir resimdir aslın- da. Bazı eserlerin yanına'açıKtama koy- malannı ve tek bir anlama hapsetmeleri- ni olumsuz buluyorum. yenı eserlerde bi- raz bunu eleştiriyonım. Eserle ilgili baş- ka bir şey düşünemez mıyim ki? - Sizin bazı resimlerinize de çok farklı yorumlar getirmek olası. Bir masal mı yoksa gerçek mi ikilemi uyandıran 'Ça- dır' başhkb bir resminiz var. bir tecavüz sahnesini aklagetiriyor,öteyandanyuzü- nü eUeriyie kapabnış adamın haü çok ya- rulticı. resimde bambaşka bir öykünfln anlauldığı duvgusunu uyandırabiliyor_. O resim aslında bir tecav üz sahnesi de- ğil. Hatta birisi hiç beğenmemiş ve ahla- ki açıdan bana biraz sitem ermişti. Ger- çekte o çadır olayını yıllarca önce yazın tatile gittiğim Podima adlı bir köyde. ge- ce zifiri karanlıkken, orada bir inşaatta çalışan ışçilerin çadın içinde yanan ışık- tan esınlenerek yapmıştım... Müthiş ışık- lı bir biçim olarak görünüyordu çadırlar. Ama ben o ışıklılığı veremedim aslında. Resimde amacım o işçilerin resmini yap- mak değil. kadın ve erkek arasında hıs- sedilen bir ruhsal durumu ortaya koy- maktı. - Yapı Kredi sergisinde de yine ilginç yeni bir ömeğüıi göreceğimiz otoportre- leriniz, size dair ruhsal bir şifre olarak al- gılanabilir. ÖzeHikle o irkiltici otoportre- niz, 'Perçem Düştü Kel Gozüktü"de,ölü- me dair bakış açınızla ilgili ipuçlan \eri- yorsunuz— Aslında tek gerçek olan şey, ölüm. 'Perçem Düştü Kel Gözüktü' bunun et- kilerini yansıtıyor, evet. Ağabeyim çok genç yaşta öldü, bu konuyu onunla çok konuşmuştuk... Resimde görülen o ayak- lan suya ermek olayı, ınsanın dünyayla ilgili düşüncelerinde zaman zaman biraz gururlanması. bazı şeylere tepeden bak- masına karşılık bütün onlann bir gün sı- fırlanmasını yansıtıyor... Çok eşitleyici bir şey aslında ölüm. O zaman ayaklan- nız suya eriyor as'.ında... Perçem düşme- ye gelince. benim resimlerimde sık sık görülür saç kesme olayı. - Evet, birçok resminizde karşımıza çı- kıyor- Beni çok etkileyen bir fılm izlemiş- tım; bir köylü kızı manastıra girip rahi- be oluyordu, saçlan kesiliyordu önce, böyle bir tören vardır bıliyorsunuz. Saç- lann kesilmesi. insanm hiçbir süsünün ya da kendisıy le uğraşacak hiçbir şeyınin kalmamasını simgelıyor: Insan süsleni- yor, saçmı yapıyor, ama aslında bunlann hepsi gerçeklerin allanıp pullanması bir anlamda. Bunlar gidince gerçekten ken- dinizle baş başa kahyorsunuz. - Sözünü ettiğimiz otoportrak bir de sanki ötü bir kedi vsnh_ •"" Ölü değil. biraz cılveleşen bir kedi o, çelişkilı bir bıçımde ortaya koymuştum. dört ayağı havada... Demek ki benim cil- veleşen kedim ölü gibi görünüyor! - Belki otoportreoin kendisi irkfltici ol- duğu için, küni izlevici resimdeki espriyi yakalayamıyor_ Bazı resimlerinizin epey ürkütücü olduğunun farkında mısınız? Yok, aslında ben ürkünç olduğunu zan- netmiyorum resimlerimin... Yani ürkü- lecek bir resim yapayım diye yola çıkmı- yorum! Ama söylediğiniz doğru, bazı iz- leyiciler gerçekten ürküyorlar. Rimba- ud'nun şiirinden yaptığım bir resim var, ölü birisi otlar çiçekler arasında yatıyor. Sergilendiği galeride bazı izleyiciler bu resmi çok sert buldu. Ama Rimbaud'nun şiirinde de öyleydi; çok güzel bir doğa parçasını anlatıyor, hava çok çok güzel. böcekler, kuşlar, otlar, çiçekJer ve orada birisi uyuyor ama sonunda ölmüş birisi olduğunu anlıyorsunuz... - Konunuz hep insan oldu. ama resmin içinde insanın bir diğer gözlemcisi var bep: Kediler_ Vegeneldegöz gözegeteme- diğimiz insan ftgürlerine karşın, kedikr genelde hep dışan bakryorlar, izleyiciye_ Kedılen aslında çok sevıyorum. Re- simdeki kedilenn ben olduğunu düşüne- bilirsiniz... Kendımı biraz o şekilde so- kuyorum galiba resme. Ama bunun dı- şında, kedılen hem bıçim olarak hem ha- reketleriyle çok 'resme geür' bir hayvan olarak görüyorum. Hemen havası deği- şiyor kedinin, birdenbire çok mutlu oy- narken uyuyuveriyor. Biçim olarak da çok hareketli. Süreklı tedirgin, uyurken bile kulaklan oynuyor. Ve çok özgürler... - Kedinin en çok bu özelligi mi cezbe- diyorsizi? Tabii... Gölköy'de bir kedi var. adı Is- mafl. benım kedim ama hiç sevdirmiyor kendıni, yemek verince alıyor, ama bu- güne dek elimi süremedim. İstediği za- man çekıp gidiyor. Gitmek olayı güzel aslında. - Onun için belki resminizin ana tema- lanndan biri de yokuluk» Tabii, bir tTen ıstasyonunda oturmak ısterdim doğrusu. Belki bir gün. Her şe- yi bırakıp binıp gıdebilmeli insan hayat- ta. Benim zaten eşya gibi şeylere bağlı- lığım yoktur, sahip olduğum bir şeyi he- men verebılirim. O anlamda fazla bağla- nm yok. - Günümüz figüratif ressamlan ara- sında sizin resminizk yakın duran, İngi- Bz sanatçı Paula Rego'nun resmi konu- sunda düşündüklerinizi sormak istiyo- rum. tzk>iciye a>nı atmosferi hissertiren iki ressam obnanıza karşın onun kayna- ğı masallar, sizin kaynağımz >aşam_ Paula Rego'yu bana ilk defa Ozer Ka- baş söyledi: sonra bir resmini AKM"de açılan bir Ingiliz ressamlar sergisinde gördüm. Rego'nun resminin masalsı bir ^yönü var, hayal gücünü o yönde çalıştı-^ ' nyor. Geçenlerde bir kitabını satın aldım, onun figürleri benden daha farklı. daha robüst fıgürler. Modelden çalışan bir res- sam... Köpek kadınlar diye çok ilginç bir seri resim de yapmış. Başta soyut çalış- mış, Arshile Gorkv'vari bir sürrealızmi var. Bir de çok ılgimi çekti, üç çocuğu var, dinamik bir kadın! IlkKaragöz okulu açüdıKültür Servisi - Türkı- ye'nin ilk Karagöz Okulu 15 Kasım Cumartesi günü Is- tanbul'da açıldı. Bugün Ço- cuk Vakfi Külturevi'nde eği- time başlayacak olan okulun açılışında, katılımcılann yaptığı kısa konuşmalann yanı sıra ustalar konuklara "Salıncak" adlı Karagöz o>-ununu sundular. Törenin sonunda Çocuk Vakfi Kültü- revı binası içindeki "Tacet- tin Diker Karagöz Tasvirleri w Kukla Sergisi''nin açılışı gerçekJeştırildi. Törende açılış konuşma- sını Çocuk Vakfi Başkanı Mustafa Ruhi Şirin yaptı. Karagöz'ün. mılli kültürü- müzün öz evladı olduğunu belirten Şirin, halkımızın ta- rih boyu süregelen eğlence geleneğine bakıldığında en önemli fotoğrafın Ortaoyu- nu, Meddah ve Karagöz'den oluştuğunun görülebileceği- ni belirtti. Şirin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Daha önceleri Karagöz kurslan vmûi. Bizim gerçek- teştirmek istediğimiz ise nıi- ni bir konservatuvar eğitimL Bu arada Devlet Tiyatrola- n'nın da Karagöz kursu aç- ma>a karar verdiğini öğren- dik, Amacımız, egitime kan- lan öğrencileri ustalannın yanına çırak olarak yctistir- mek, bu sanatla dünya>a uzanan bir köprii kurmak.". Şirin"den sonra söz alan Karagöz Okulu Genel Sanat Yönetmenı Taeettin Diker de Karagöz'ün Çocuk \'ak- fı'nda mekân bulmasmdan duyduğu mutluluğu dile ge- tirdi. Diker. konuşmasını şöyle noktaladı: "Ben >illar yılı Karagöz'le yattım Kara- göz'le kalktun. Eski ustalan tanıdım. Şimdi de onlardan bana kalanJangenç kuşakla- ra aktarmak için burada> ım. Karagöz'ün öldüğünü söyle- yenlere sakın ûıanmayTn.". Törenin üçüncü konuş- macısı ise Uluslararası Göl- ge Oyunlan ve Kukla Oyxın- lan Merkezi'nın (Unima) kurucusu ve ikinci başkanı Orhan Kurt idı. Kurt, özel- likle kadınlann okula gös- terdikleri ilgiden çok mem- nun olduklannı ve öğrencı- lerin çoğunluğunu da kadın- lann oluşturduğunu belirtti. Törene kahlmak \ e Kara- göz Okulu projesine destek vermek için Istanbul'da bu- lunan Hollanda Karagöz Kurumu kukla sanatçısı Henk Rotermundt da en bü- yuk amaçlannın Karagöz'ü tüm dünyaya tanıtmak ve bir Karagöz enstitüsü kurmak olduğunu belirtti.tlk mezun- lannı mart ayında verecek olan Karagöz Okulu'nda Ta- eettin Diker. İhsan Dizdar, Rauf Alüntak. Orhan Kurt, Metin Özlen, Ünver Oral, Erol Kesldn, Haşmet Ze>- bek, Yalçui Akçav. Fikret Terzi, MazharAnacan, Cen- giz Özek, İbrahim Sadri Se- üm Naşit, ErolGünaydın,Şi- nasiÇelikkol, Dr. Robert An- hegger^ Mualla Eyüboğlu, Necat Oznacar, Etham Ruri Üngör, Doğan Dikmen, Reha Sağbaş, Prof. Dr. Metin And. Prof.Dr. Cevat Çapan, Ah- met Kabakh, A. Tlıran Ofla- zoğlu, Recep Aluç ve Mev- lütOzhan öğretim üyesi ola- rak görev yapacakJar. Robert Wilson, Marguerite Duras'nın 'Ölüm Hastalığı'nı tiyatroya uyarladı Rıılüar değil, bedenler bulıışuyor • Lucinda Childs ve Michel Piccoli'nin rol aldığı, bir adam ve bir kadının birkaç gecelik buluşmalan üzerine kurulu olan oyunda zaman. mekân ve karakterler bütünüyle belirsiz. Wilson, söze dayanmayan, izleyiciyi zorlayan, ağır tarzını koruduğu oyununda görsel bir şölen yaratarak, 'sahnelenen yapıtm dans mı, tiyatro mu olduğu' konusunda tartışmalara yol açıyor. KültürServisi-Amerikalı yönetmen Robert Wilson, Londra'daki sanatseverlerle Fransız tı- yatro sezonu etkinlikleri kapsammda buluşu- yor. Geçen yıl aramızdan aynlan Fransız yazar Marguerite Duras'nın 'La Maladie de la Mort'(Ölüm Hastalığı) başlıkJı romamnı tiyat- roya uyarlayan Wilson" ın yorumu, gürüldeyen dalga sesleri ile birbirinden aynlan yedi bölüm- den oluşuyor. NVilson, söze dayanmayan, izle- yiciyi zorlayan ağır tarzını koruduğu oyunun- da görsel bir şölen yaratarak. 'sahnelenen ya- pıün dans mı, tiyatro mu olduğu' konusunda tartışmalara yol açıyor. Bir adam ve bir kadı- nın birkaç gecelik buluşmalan üzerine ku- rulu olan oyunda zaman, mekân ve karak- terler bütünüyle belirsiz. Üçüncü tekil şa- hısla başlayan oyun ikinci tekıl şa- hısla so- na ererken 'adam' ve 'kadın'ın isimleri bile açıklanmı>or. Hiç bir zaman ve mekâna ait ol- mayan bir odada buluşan adamla kadın sonun- da birbirlerinin bedenlerine ulaşsalar da ruh- lannı buluşturamıyorlar. Oyun bo>xınca izleyi- cinin dikkatini sürekli ayakta tutan nokta da, adamın elde etmek istediği kadma 80 dakika boyunca sahip olamaması. Lucinda Childs ve Michel Pkcoli'nın rol aldığı oyunun arka de- korunda soyut. ekspresyonist tablolar ile gök- yüzü ve denize açılan bir kapı kullanılıyor. 0>Tinun müzikleri ise Hans Peter Kuhn imza- sınj taşıyor. Lucina Child, platin rengi saçlan ve kuyru- ğu sahne ortasına kadar kendisine eşlik eden elbisesiyle siren sesleri eşliğinde çıkıyor sah- neye. Kadının heykelimsi soğukluğu, erkeğın siyah rahip giysili silindir siluetiyle bir zıtlık oluşturuyor sahnede. Oyunculuğundan çok bir dansçı ve koreograf olarak oluşturduğu sözsüz kariyeriyle tanınıyor Childs. Sanatçının dans yetenekleri VVilson'ın koreograf iyi zenginleştirmesinde oldukça önem- li rol oynuyor. İlk olarak 1976 yı- lında bir araya gelen Wılson ve Childs, daha sonra 1978'de de 'I vvas sitting on my Patio'da bırlikte çalışıyor. Fransız sinema ve tiyatro sanatının önemli isimlerinden Michel Piccoli ise ilk kez bulu- şuyor Robert Wilson'la. 70 yaşındaki sanatçı o>ıın için teklif aldığında çok şaşırmasına kar- şm hemen kabul ediyor rolü. Oldukça farklı bir sanat geleneğini temsil ettiği için Wilson- Childs ikilisine uyum saglayıp sağlayamaya- cağı konusunda büyük endişeler duymuş baş- langıçta. Childs'ın devinimlerine nasıl uyum sağlaya- cağını. genç bir dansçı gibi görünmeye çalışan yaşlı bir adama benzeyip benzemeyeceğini sor- muş uzun süre kendisine. Oyun üzerine yazılan bütün yorumlar Pic- coli'nin endişelenmesine hiç de gerek olmadı- ğını gösteriyor. Yumuşakhğı ve canlılığı bü>-ük bir uyumla birleştiren sanatçının oyuna bir baş- ka katkısı da palyaço mizahı ile Chılds'ın oyu- na getirdiği soğukluğu yumuşatması. u Bu isimsiz kişilcrin Idm olduğunu biz de bU- miyoruz" diyor Michel Piccoli, "Duras'nın ya- pıü, çok kesin bir üslup kullanmasına karşın ol- dukça gizemlL Yapıt gerçek dışı olmasma kar- şın oldukça somut Her şey çok sıradışı. Bu ne- denle sürekli sorular sonıyorsunuz kendinize." Lucinda Childs ve Michel Piccoli, Robert VVilson'ın oldukça titız bir ışkolik olmasına karşın birlikte çalıştığı sanatçılann görüşlen- ne büyük önem verdiğini ve oyunu neredeyse birlikte kurguladıklartnı belirtiyor. Oyun. bir adam \ e kiraladığı bir kadın ara- sında geçen olaylan konu alıyor. Kadın bir fa- hişe olduğunu inkâr ederek. adamın isteğini o- nun ölmek üzere olduğunu fark ettiği için ka- bul ettiğini söylü>or. Hastalığm ne olduğu da oyundaki bütün un- surlar gibi belirsiz. En büyük belirsizlik ise ka- dının bir ölüm meleği olup olmadığı. Childs, canlandırdığı kışınin kim olduğunu kendisi- nin de bilmedığini belirtirken, bu bölü- mün VVilson tarafından izleyicilerin ka- takılmasını engellemek için özellıkle açık bırakıldığını söy- lüyor. VVilson, Duras'nın sıradı- şı metninin çok daha ağır ve so>-ut bir boyuta taşıyor el- bette. Sanatçı artık oyunla- n üzerine yapılan yorum- lann 'biraz ağır olmuş' cümlesiyle başlamasına da alışmış. İlk olarak beş yıl önce Peter Handke tarafından sahneye ko>Tilan 'Ölüm Hastalığı 1 ile uzun bir turneye çıkmayı tasar- lıyor. Hına yönleriyte Andre Gkle' M Kültür Servisi - Hacettepe Ünıversıtesi'nın 30. kuruluş yılı nedenıyle "Çeşitli yönleriyle Andre Gide" başlıklı uluslararası bir sempozyum düzenleniyor. Hacettepe Ünıversitesi Eğitim Fakültesi Fransız Dili Eğitimi Bölümü'nün, 20-21 Kasım tarihleri arasında gerçekJeştireceğı sempozyuma, Fransa'nın ve ülkemizin çeşitli üniversitelennden Fransız edebivatı ve Gide uzmanı bilım adamlannın yanı sıra, Fransız Caen Ünıversitesi'nden araştırmacı- yazar ve Gide uzmanı Prof. Dr. Alain Goulet de katılacak. Goulet, Fransız Büyükelçiliği ve Fransız Dışışleri Bakanlığf nm destegiyle Türkiye've ilk kez gelıyor. Sempozvıım. 20 Kasım'da Dil ve Tarih-Coğrarya Fakültesi Farabi Salonu'nda saat 10.00'da. ıluncı gün Ankara Fransız Kültür Merkezi Sinema Salonu'nda yine saat 10 00'da başlayacak. Halay' Antatya'da • Kültür Servisi - Refik Erduranın "Halav" adlı o>aınu, tstanbul Bü>Tİkşehır Belediyesı Şehır Tiyatrolan'nın her a> Antalya Kültür Merkezı'nde bir oyun sahneleme programı kapsammda 19 Kasım'da Antalyalı sanatseverlerle buluşacak. Tûrkıye'nın değişik kesimlerinin yaşama ve insan ılışkılenne bakışlannı sorgulayan oyun, doğu-batı değerlerini ortak paydalarda ve ülke gerçekliğinde değerlendinyor. Erol Keskin'in sahneye koyduğu Halay'dâ sahne tasanmını Feyza Zeybek, giysi tasanmını Canan Göknil. dramaturgluğu da Hilmı Zafer Şahin üstleniyor. Oyunda Mehmet Çerezcıoğlu, Müge Akyamaç, Rozer Hubeş, Mehmet Bulduk, Ergun Üğlu, Berrin Akdeniz, ve Süeda Çil rol alıyor. ABCV'de sanat tarihi konferans dizileri • Kültür Servisi -Ayşe ve Ercüment Kalmık Vakfi (AEKVj 1 Ekim'de başladığı yenı dönem desen ve boya resim kurslan çerçevesinde sanat tanhı konferanslanna da başladı. Konferanslar her aym binnci ve üçüncü perşembe günü saat 16.30-17 00 arası AEKV'nin Sarayarkası Sokak No 35-37'deki merkezinde yapılacak. (Bilgi için 245 02 70) Ankara Devlet liyatrosu Ben Feuerbactı' ile İstanbul'da •Kültür Servisi- Ankara Devlet Tıyatrosu. Tankred Dorst'tan Selma Ergın'ın dilimıze çevirdiğı, Ayşenıl Şamlıoğlu'nun yönettiğı, 'Ben Feuerbach" adlı ovun 25, 26. 27, 28, 29 Kasımtarihlen arasmda AKMOda Tıyatrosu'nda Istanbullu seyırcılerin beğenısıne sunacak. Uzun süre sahneye adım atmamış bir tiyatro sanatçısının, yeni bir oyunda rol almak üzere tiyatroya dönüşüyle birlikte başlayan olaylan anlatan oyun. yaratıcılık. normal ve sıradışı temalar üzenne kurulu. Oyunda Selçuk Yöntem. Eray Eserol ve Zernn Epikmen rol alıyor. Oyunun, sahrıe ve gıysı tasanmı Gfll Emre'ye, ışık taSârımı ise Tevfik Cenker'c aıt. Artium Sungur Sanatevi'nm 5. yıl müzayedesi perşembe günü •Kültür Servisi-Artıum Sungur Sanatevi, kuruluşunun 5. yılında düzenledığı müzayedede büyük bölümünü klasik dönem resimlerın oluşturduğu 200'e yakın yapıtı satışa sunuyor. Müzayede Harbıye Askeri Müze Kültür Sıtesi Sergi Salonu'nda 27 Kasım Perşembe akşamı saat 20.00'de başlayacak. Resımler aynı gün, aynı mekânda saat 10.00'dan itibaren sergilenecek. Atatürk'ün bir sandalda çektirdiği fotoğrafıyla açılacak olan müzayedede. ağırlıkh olarak Türk resim sanatına damgasına v urmuş klasik dönem ressamlann yapıtlan yer alacak. Yunus Emre'de Azeri esintisi • Kültür Servisi-Azen ressam Muhammed Orucov'un resim sergisi, 25 Kasım'a dek Yunus Emre Kültür Merkezı'nde sergilenecek. Resimlerinde Azerbeycan'm yöresel karakterlerini, doğasmı ele alan Orucov'un aynca natürmort. peyzaj ve nü çahşmalan da bulunuyor. Özdemir Yemencioğlu'nun sergisi • Kültür Servisi - Ozdemır Yemencıoğlu'nun sergisi Izmir Başak Sigorta Sanat Galerisi'nde sürüyor. 1948 yılında Balıkesir'de dünyaya gelen Yemencıoğlu, Balıkesır Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Müdürü olarak yaptığı görev in ardmdan 1986'da Avusturya Hükümeti'nin verdiği bursla Salzburg yaz akademisinde Raımund Gırke ile 1991 'de de kendi olanaklanyla yine Salzburg yaz akademisinde Jurgen Bötcher Stravalde ile çalıştı. Çalışmalarını halen Balıkesir'deki atölyesinde sürdüren sanatçının sergisi 28 Kasım'a dek izlenebılir. BUGÜN • İSTANBUL DEVLET OPERA VE BALESİ saat 20.00'de 'Midas'ın KulakJan'nı sahneliyor. • ÇEKÜL GENÇLİK BİRİMİ etkinlıklen kapsammda Prof. Dr. Muhibbe Darga'nın 'Hıtıtler' başhkh semineri saat 18.30'da İTÜ Taşkışla 109 nolu odada izlenebılir. • AKSANAT'ta 12.30 ve 18.30'da laser-disc'ten Mussorgsky konseri izlenebilır • 'PİCASSO VE MODELLERİ' ile 'M4TİSSE VE ODALnCLART başlıklı sergi kapsammda düzenlenen slayt gösterisi ve galen sohbetlen kapsammda saat 18.00'de Gül Coşkun'un sohbeti izlenebilır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear