25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 KASIM 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Orman yağmasına karşı bitük çağnsı İstanbul Haber Servisi - ' Orman Mühendisleri Odası • Marmara Şubesi Başkanı Prof.Dr.Ertuğnıl Acun, or- manlaraı hızla özelleştirildi- .- ğine dikkat çekerek, artık 'gerçekçevregönüllüJeri'nin bır araya gelip bir 'kurtuluş savaşı' başlatmalan gerekti- ğini söyledı. Ormanların bir ulusun ortak malı oldugunu , ve ancak devlet eliyle koru- nabileeeğinı vurgulayan A- CUTL orman yagmasında dev- letı ele geçiren siyasilerin peşkeş çektiklerini savundu. İstanbul Cniversitesi Or- " man Fakültesi öğretim üye- 1 si de olan Ertuğrul Acun, or- man özelleştirilmesıne dik- kat çekmek amacıyla dün Tank Zafer Tunaya Kültûr Merkezi'nde bir toplantı dü- • zenledi. Acun, 5 aylık 55. hükümet zamanında orman özelleştırmesine hızla de- vam edildığini belirterek şimdiden 3 milyon 600 bin dönüm arazinın, 'köylüyeta- run arazisi olarak sablacağı' gerekçesıyle özelleştirmeye c alındığını kaydetti. Acun, bu arazilerin hiçbir parçasının köylülere verilmeyeceğini, bunun büyük bir kandırma- ca olduğunu anlattı. Acun, ormanlann özelleş- tirilmesinin Anayasa'ya da ' aykın olduğunun altını çize- " rek. "Ancak her şeyi çok gü- zel kitabına uyduruyorlar. - Üniversitelere,siyasilere,hat- ta yargıya etki edebiliyorlar. Vaİafüniversiteleri arazileri- nin dev letten nasıl alındığı ise ;- bunun en çarpıcı örneğidir" dedi. Üniversıte kurmak ge- rekçesıyle orman özelleşti- rilmesinin başını Koç Hol- ding'in çektiğini öne süren Acun. TEMA Vakfı ve Do- ğal Hayatı Koruma Derne- ğı' nın bu yağmaya hiç ses çı- karmadığına da dikkat cekti. *" ÖDP İstanbul 11 Örgütü " de, Istanbul'da vakıfüniver- sitelerine yapılan binlerce dönümlük orman tahsisiyle ılgili bir yağmanın gerçek- leştirildiğini belirterek bu- gün Sanyer Kaymakamhğı önünde saat 12.30'da bir fo- rum gerçekleştirecek. Hal Miidürlüğü'nde yolsıızhık istanbul Büyükşehir Belediyesinde yeni bir skandal gündeme geldi zuk olduğu ve bazılannın sicil du-tstanbul Haber Servisi - istan- bul Büyükşehir Belediyesi Su Ürünleri Hal Müdürlüğü'nde ni- san ayında ortaya çıkanlan yol- suzluk olayı, Büyükşehir Beledi- yesi'yle ilgili yeni bir skandalı da- ha gündeme getirdı. Yolsuzlukla ilgili yargılamalan süren Hal Mü- dürü Mehmet Irmak'ın daha ön- ce müdür olarak görev yaptığı Millı Eğıtim Basımevi'nde ben- zer suçlamalarla yargılandığı ve hakkında bir yıl kademe ilerleme- sinın durdurulması cezası bulun- duğu ortaya çıktı. Davanın tek tu- tuklu sanığı muhasebeci Hasan Demirel'in "kasten adam öMür- mek" suçundan sabıkalı olduğu, üçüncü sanık İbrahim Yavuz Za- lübğhı'nun ise güvenlik soruştur- ması arşiv araştırmasmın olum- suz çıkması nedeniyle Bahçeliev- ler Belediyesi "ndeki memuriyet görev inden aynlmak zorunda kal- dığı belirlendi. Geçen nisan ayında Su ürünle- ri Müdürlüğü adına Vakıflar Ban- kası Valideçeşme Şubesi'nde açı- lan hesaba, aynı banka şubesınde- ki tETT hesabından 25 milyar li- ra para aktanldığı ve bu paranın çekilerek başka bankalarda açı- lan özel hesaplarda repo edildiği belırlenmiştı. Su Ürünleri Hal Müdürlüğü'nde patlak veren ola- yın tüm sanıklannın sicilinın bo- rumlan uygun olmamasma kar- şın memur olarak atandıkJan or- taya çıktı.Olayın tek tutuklu sanı- ğı muhasebeci Hasan Demirel'in. daha önce hava astsubay çavuş olarak görev yaptığı sırada "kas- ten adam öldürmek" suçundan • Yolsuzlukla ilgili yargılamalan süren Hal Müdürü Mehmet Irmak'ın, daha önce müdür olarak görev yaptığı Milli Eğitim Basımevi'nde benzer suçlamalarla yargılandığı ve hakkında bir yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası bulunduğu ortaya çıktı. hüküm giydiği ve bu nedenle or- duyla ilişkisinin kesildiği belir- lendi. Balıkesir Ağır Ceza Mah- kemesi'nce verilen 6 yıl 8 ay ağır hapis cezası Yargıtay tarafindan 2.8.1991 tarihinde onanarak ke- sinleşen Demirel'in, nasıl beledi- yeye memur olarak alındığı bilin- miyor. Davanın ikinci sanığı ve olay tarihinde Su Ürünlen Hal Müdü- rü olarak görev yapan Mehmet Ir- mak'ın sicili de temiz çıkmadı. Irmak hakkında, daha önce görev yaptığı Milli Eğitim Basıme- vi'ndeki Müdür ve Müdür yar- dımcılığı görevlen sırasında '"iha- lede usuisüziükyapmak"."bir fir- maya haksız kazanç sağlamak", "kurumu zarara uğrafmak" ve "kurumun olanaklannı kişisel çt- kaniçin kullanmak" suçlanndan sonışturma geçirdiği ve bu ne- denlerle hakkında "bir yıl kademe ilerlemesinin durdurulması" ka- ran verildiğı ortaya çıktı. Irmak bu suçlardan yargılandığı İstan- bul 4. Asliye Ceza Mahkeme- si'nde ise delil yetersizliğınden beraat etti. Mahkemenin 24 Ka- sım 1994 tarihli bu karan temyiz edilmedığinden kesinleşti. Olay tarihinde müdür yardım- cısı olarak görev yapan Su Ürün- len skandalının üçüncü sanığı tb- rahim Yavuz Zarifoğlu'nun ise hakkındaki güv enlik arşiv araştır- ması olumsuz geldiği için Bahçe- lievler Belediyesi'ndeki memuri- yet görevinden 1993 yılında isti- fa etmek zorunda kaldığı belir- lendi. Memuriyet görevinden is- tifa etmek dunımunda kalan Za- rifoğlu'nun Su Ürünleri Müdür Yardımcıhğı görevine nasıl geti- rildiği ayn bir muamma. Mankenler göz kamaştırdı Deniz Tüney Ajanst, 1998 kataloğunda yer alan mankenleri, dün ajansta düzenlediği bir toplantıyla tanıtö. 38 kadın v« 52 erkek olmak üzere toplarn 90 mankenin yer aldığı kataloğun tanıtımında. Ela Yümaz, Esin Çelik, Elif Can ve Özlem koldaş adlı Tiirk fotomodellerin yanı sıra, Flarah ve Ayumi adlı ya- bancı mankenler de yer aldı. Toplantıya aynca Best Model of Turkey '97 yanşmasının birincisi Kenan İmirzaboglu da kanldı. Her gün onlarca kişinln öldüğü trafik kazalarının önlenmesi için yeni yöntemler deneniyor Uykusuz sürücüler testle belirlenecek tPEKYEZDANİ Türkiye'de her yıl binlerce kişinin ölümü- ne neden olan "trafik canavarTnın önüne geçilmesi için İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü öğretim üyeleri tarafindan yeni bir yöntem geliştırildi. Yöntem uygulanmaya başlanırsa, trafik kazalannın nedenleri ara- sında önemlı yer tutan "uykusuz ve yorgun sürücükr". "madde tayin uzmanlan n nın (MAT) yapacağı 12 adımlı testle belirlene- bilecek. Trafik kazalanru önlemek arnacıyla Amerika Ulaştırma Bakanlıgı'nca yıllardır uygulanan yöntem, Türkiye'ye de taşınıyor. İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Öğ- retim Üyesi Doç. DT. Gökhan OraL uyku- suz şoförlerin ölümcül trafik kazalanna y- ol açtığını belirterelc, sürücünün araba kul- lanmakta gerekli ruhsal ve bedensel yeter- liliğini ölçen nöropsikiyatrik testlerin Tür- kiye'de uygulanması için çahşmalarabaşla- dıklannı söyledi. Kazalann önlenmesinde sürücünün ara- ba kullandığı anda dalgın, uykusuz ya da hasta olup olmadığının kontrolünün, alkol kontrolünden daha önemli olduğunu belir- ten Doç.Dr. Oral, »öz konusu testlerin uy- gulanması sonucunda, sürücünün araba kul- lanmak için gerekli ruhsal ve bedensel ye- terliliğe sahip olup olmadığının anlaşılaca- ğını bıldirdı. Bunun için halen ABD Ulaş- tırma Bakanlığı tarafindan uygulanan prog- ramı Türkiye'ye uyarladıklannı belirten O- ral, testleri uygulayacak olan madde tayin uzmanlannın, sürücünün dikkat, hafıza. ka- rarverme.akılyürütme gibi yeteneklennin yerinde olup olmadığını ölçeceğini ve gere- kirse sürücüyü yola çıkmaktan men edece- ğini söyledi. Oral. MAT uzmanlannın aynı zamanda. sürücünün uyuşturucu bir madde alıp almadığını. eğer almışsa bu maddenin smıfını dahı behrleyebılecek özellıkte ola- cağını vurguladı. Söz konusu testlerin yak- laşık 15 dakika sürdüğünü belirten Oral, testlerin uygulanış bıçıminin trafik polisle- nne 80 saatlik eğitim sonucunda ögretilebi- leceğini belirtti. Kazalann meydana gelme- sinde özellikle otobüs. TIR gibi ticari araç şoforlerinin, maddi kaygılar nedeniyle uy- ku sınırlannı zorlamalannın büyük etkisi ol- duğunu sa\Tinan Oral. ABD'de bu yıl yapı- lan bir araştırmada, kamerayla izlendikleri- ni bilen 80 TIR şoföründen 45 tanesinin ka- meraya rağmen, araç sürerken en az 6 daki- ka uyuduklannın tespit edildiğini söyledL SEVİGEN^DEN ANAP^A ELEŞTİRİ 'ŞişliBelediyesi'nde tarihin en büyük yolsuzluğuyapıldı' • CHP'li Sevigen, Gülay Aslıtürk'ün partisi ve belediye başkanlığından istifa etmesini değerlendirirken, "ANAP, Aslıtürk'ü ihraç ederek sorumluluktan kurtulamaz" dedi. Sevigen. Içişleri Bakanı'nı, valiyi ve savcılan göreve çağırarak Şişli Belediyesi'nin işlemlerine el koymasını istedi. İstanbul Haber Servisi - Bakanı'nı. İstanbul Vali- CHP Merkez Yürütme Ku- si'ni ve savcılan derhal gö- rulu (MYK) üyesi ve İstan- bul Milletvekili Mehmet Sevigen. Cumhuriyet tari- hinin en büyük yolsuzlu- ğunun Şişli Belediyesi'nde yapıldığını öne sürdü. Se- vigen, "AÎSAP, Aslrtürk'ü ihraç ederek sorumluluk- tan kurtulamaz" dedi. Se- vigen, Içişleri Bakanı'nı, istanbul Valisi'ni ve savcı- lan derhal göreve çağırdı ve belediye işlemlerine el konulmasmı istedi. Şişli Belediye Başkanlı- ğı'na vekâlet eden Cemil Can Bıçakçı, belediyeden e\Taklann götürüldüğüne ilişkin iddıalan yalanlaya- rak, "Buradan hiçbirbelge kaçırılamaz. Bir belgenin 30 yerde sureti bulunur" dedi. Mehmet Sevigen, Gülay Aslıtürk'ün, partisi ANAP'tan ve belediye başkanlığından istifa etme- siyle ilgili olarak dün CHP Şişli tlçe Merkezi'nde bir basın toplantısı düzenledi. Son yerel seçimler önce- sinde Gülay Aslıtürk'ü Ça- talca belediye başkamyken apar topar partisine trans- fer ederek Şişli'den aday gösteren Mesut Yılmaz'ın da sorumlu olduğunu be- lirten Sevigen, "ANAP,As- utiirk'ü ihraç ederek so- rumluluktan kurtulamaz" dedi. ANAP'ın, Cumhuriye- tin temellerini dinamitle- yen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile Şişli'de de D- SP'li meclis üyeleriyle iş- birliği yaptığını belirten Milletvekili Sevigen, Tür- kiye kamuoyunun bütün bu gelişmeleri yakmdan bildiğini söyledi. tçişleri reve çağırdığını kaydeden Sevigen, 24 saatin geç sa- yılacağını, belediye işlem- lerine el konulmasını iste- di. CHP Şişli tlçe Başkanı Dursun Çaftı da, ANAP' ın şimdiye kadar 'ayyııka çı- kan' yolsuzluklara göz yumduğunu iddia ederek, Aslıtürk'ü ihraç ederek so- rumluluktan kurtulamaya- caklannı söyledi. Aslıtürk'ün bir televiz- yon programında yapılan işlemlerde CHP'li meclis üyelerinin de olduğu sa- vunması anımsatıldığmda Çaltı, 37 meclis üyesinin sadece 6'sınm CHP'li ol- duğunu, üstelik yolsuzluk- larla ilgili iddialan da CHP"lı üyelerin gündeme getirdiğini belirtti. Yeni belediye başkanı atanmcaya kadar Şişli Be- lediye Başkanlığı'na vekâ- let eden Cemil Can Bıçak- çı da, başkan seçimi ger- çekleştiriİinceye dek görev yapacağını söyledi. Bıçak- çı, "Görevime başladım. Şişii'nin fotoğrafinı çekiyor. tespitler yapıyorum" dedi. Belediyeden evraklann götürüldüğüne ilişkin iddi- alar üzerine Bıçakçı, "Şu anda belediyenin borç ve alacaklan çıkartılıyor. tş- lemleri durdurduk. Ben hukukçuyum. buradan hiçbir belge kaçırılamaz. Gülay Aslıtürk'ün öyle bir handikapa düşeceğini san- mıyorum"dedi. Bıçakçı, belediyeyi, Başbakan Mesut Yılmaz'ın eniştesi. ANAP Şişli tlçe Başkanı YiğH tkiz'in yö- nettiğine ilişkin iddialann da doğru olmadığını söyle- di. Bahk haünde gece başlayan hareketlilik sabaha kadar sürer. Balıklar müzayede ile satılryor. (Fotoğraf: UĞUR GÜN YÜZ) Bafağı tutan sataıı kazanıyor AYKUT KÜÇÜKKAYA tstanbul'un bahk merkezi Kumkapı Balık Ha- h'nde balığı tutan da dertli satan da. Balıkçı es- nafi tezgâhtaki balık fiyatlannın pahah obnasını Su Ürünleri Balık Hali'ndeki toptan fıyatlann yüksekliğine bağlarken, sektördeki pastanın ara- cı kurumlar arasında paylaşıldığrnı öne sürdüler. Su Ürünleri Balık Hali ya da bilinen adıyla lCumkapı Balık Hali'nde denizin zahmetini çeken balıkçılar ve balığı tezgâhlarda halka satan esna- fın çok yönlü sorunlan bulunuyor. Balıkçılar, ba- lığı tutanın değil, aracı kurumlar. kendi deyimle- nyle "kabzunal" ve ikinci el, yine kendi deyim- leriyle "madrabaz"lann yönettığini belirtiyor- lar. Balıkçı esnafı Su Ürünlen Hali'ndeki aracı kurumlardan birkaçınm sektörü ele geçirdığini belirterek, aracı kurumlann balık daha hale gel- meden balığı ikinci ele sattıklannı öne sürüyor. Balıkçı esnafı 1 milyona alacaklan balığı madra- bazlardan daha yüksek fiyata aldıklannı, bunun da tezgâhtaki balık fiyatına yansıdığını vurgulu- yor. Su Ürünlen Hali Müdür Yardımcısı Şevket Demirkaya, tezgâhtaki balığın pahalı olmasının kendilerinden kaynaklanmadığını iddia etti. Akdeniz Balıkçısı Enis Şanh, sabah 08.00'de işe başlayıp akşam saat 22.00'ye kadar çalışttk- lannı ıfade ederek "Balıkta parayı kabzunallar- la, madrabazlar kazanıyor" dedi. Kumkapı Balık Hali'nde balık fiyatlan: Hamsi: 200-250 bın tstavrit: 350^00 bın Çinakop: 400-500 bin Palamut: 750 bın (tane) Lüfer: 650 bın (tane) Barbunya: 2-2.5 milyon Tekir: 600-800 bin Uskumru: 300 bin-1.5 milyon Mezgit: 400-600 bin ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Fedakârlık Fedakârlık, bizım kuşağın yaşantısının aynlmaz bir parçasıdır. Hep fedakârlık yaptık. Kimi zaman başka seçeneğimiz olmadığından, kimi zaman da başka seçenekleri, hem de çok cazip seçenekle- ri 'teperek'. Bizim fedakârtığımız. almış olduğumuz 'yan- //?'(!) terbiye ve eğitimin bir sonucu idi. Tüm ço- cukluğumuz ve öğrenciliğimiz boyunca; bize, top- lum çıkarlarının bireysel çıkarların önünde geldiği öğretilmişti. Fakir fakat onurlu ve gururlu bir ulu- sun çocuklarıydık. Bunun huzur ve mutluluğunu duyardık. Atatürk'ün aydınlık yolunun ödünsüz izleyici- leri idik. Ülkemizin tüm sorunlarını teker teker çö- zeceğimızeemindik. Ülkemizin sorunlan çözüldü- ğü zaman, bizim sorunlarımız da çözülmüş ola- caktı. Tabii aramızda, bireysel çıkarların toplum çıkar- larının önünde geldiğine inanan kimi 'sapıklar'Ç) da vardı. Ama bunları adam yerine bile koymazdık. (Laf aramızda, ben böylelerini hâlâ adam yerine koymuyorum...) 27 Mayıs öncesindeki bir ay boyunca, sürekli 'korsan gösteriler' peşindeydik. Lise çağlarınday- dık. Korsan gösten lafını falan da duymamıştık. Ye- ni açılışı yapılan İstanbul Belediyesi binasındaya- pılacak bir NATO bakanlar kurulu toplantısı için, bi- zim evin terasında Almanca protesto pankartlan hazırlamıştık. "Menderes'/n istifasını ıstiyoruz" başlıklı pankartımızın fotoğrafinı bir Alman dergi- sinde görünce, inanılmaz derecede mutlu olmuş- tum. Zaten aynı gün o dergi toplatılmış ve dağıtı- mı yasaklanmıştı. Bambaşka şeyler anlatmaya niyetlenmişken, 'nostaljinin' kanatlarında uçmaya başladım. Oy- saki hiç böyle bır niyetım yoktu. Fakat 1957 yılın- da doğan bir 'harika çocuk' bana 27 Mayıs'ı öğ- retmeye çalışınca ve "27 Mayıs'ın ayrıntılannı anımsadığını" ıleri sürünce, bu türden 'takılmala- ra' engel olamıyorum. Ve bunları okuduğum za- man, "Acaba"diyorum, "gülsekmiağlasakmı?.." Galiba her şey "Atın, atın, eski çoraplarınızı atın... "çığlıklarıyla başladı. Oysakı o zamanlar ka- dınlar naylon çorapları kaçtığı zaman 'çektiririer- di.' Atmak nereden çıktı? O dönemlerde ayakka- bılara en az bir kez 'gizli pençe' yapılırdı. Gömlek- ler yedek yaka ve kol ağızlanyla satılırdı. Yıpran- dıklan zaman değıştirılirlerdi. Zaten çoğu memur- lar 'yıpranmasın' diye, kolluk takarak çalışırlardı. Terziler bir pantolon ya da elbise diktiklerinde, iler- de yama yaparken kullanılması için, artan kumaş- lan da geri verirlerdi. Birdenbire her şey hızla değişmeye başladı. 1961 Anayasası'nın özgürlük ortamı içinde sorun- larımızın çözüleceğini zannederken; önce 1971 12 Mart muhtırasını yaşadık. Ardından 'Kıbns Ba- nş Harekâtı'run gururunu yaşayamadan, iaelimizi büken bir 'ambargo' ve ardından ariarşi ve terör geldi. Şaşkırfâ dÖnmüştük. Ib&ı Günümüz gençlerine inanılmaz geliyor, ama 24 Ocak 1980'de bir Amerikan Doları 35 liraydı. Ka- raborsada 50 liraya alabilırdiniz. Ancak öyle bir devalüasyon yapıldı kı bir dolar 70 lira oldu. "Do- lar fiyatıyla sık sık oynamamak" gerekçesi ileri sü- rülüyordu. Aslında bu tam bir 'şofc'tu. Ve o şok, o gün bugün sürüyor... O gün bugün; toplumun belli kesimlerinden fe- dakârlık bekleniyor ve o 'belli' kesimler, tasarru- fa zorlanıyor. Ve çoğu kezzorunlu tasarruflarlayaratılan 'kay- nak' şuna buna peşkeş çekıliyor. Bir süre sonra, 'belli' kesimlere bır nefes alma süresi tanınıyor. Ve daha sonra bir fedakârlık daha isteniyor. Hiç bit- miyor bu. Ürettiğimizden daha fazlasını tüketiyoruz. Fa- kat fedakârlık; tüketenden değil, tüketemeyenden isteniyor. Kimi aklı evveller, "Ücretlere ve ürünlere zam yapmayalım" diye akıl öğretiyorlar. Ama "Devlet tahvillerine faiz ödenmesin " diyen yok. Tam tersi- ne, "Rant gelirierine belli bir oranda vergi koya- lım" denildiğinde yer yerinden oynuyor. Oysaki enflasyonun ana nedenlerinden biri bütçe açığı. Ve devlet bütçesinın yüzde 4O'ı bu tür ödemeler. Bu toplumun emekçi kesimleri, yıllardır inanıl- maz fedakâriıklar yapıyor. Sonuç ne oldu? Sınıflararasındaki uçurum büyüdü. Orta sınıf or- tadan kalktı. Bir banka, "Cebinizdeki para kadar değil, kre- diniz kadar harcayın" diye reklam yapıyor. Bir yazar, "Cebinizdeki parayı iyi kullanırsanız çalış- manıza gerek kalmaz" diye ahkâm kesiyor. Tüm bu 'çılgınlıklar', tüketim toplumu aşamasına gel- diğimizi ileri süren süper zekâlılann belirlediği ekonomik politikaların sonucunda ortaya çıktı. Şimdi toplumdan gene fedakârlık isteniyor ve bu fedakârlığı gene cebren yaptıracaklar. Adam başına 50 Amerikan Doları'na yemek yenen lokantalarda ve bunlann içinde bulunduğu otellerde yapılacak toplantılarda, 'fedakârtığın' nasıl yaptırılacağı tartışılacak ve belirlenecek. Ve sabahın köründe, sırtındaki mantonun yeterince ısıtmadığı vücudunun titremeleri içinde servis arabasını bekleyen solgun benizli işçi kız, bu 50 doları kazanabilmek için iki hafta çalışacak. Ve bu işin adı "eşit fedakârlık" olacak... Ne kadar 'hain' bir tuzak bu?.. Yardımın yansınm sivil toplum kuruluşlarına, iç huzursuzluktan etkilenen kişi ve topluluklara verilmesi istendi ABD Kongresi'nden Türkiye'ye koşııllu yardım VVASHINGTON (AA) - ABD Temsilciler Mec- lisi'nin ardından Senato da Türkiye'ye 1998 mali yılı bütçesi çerçevesinde verilecek ekonomik yar- dıma koşul getiren dış yardım yasasını kabul etti. Washington'un BM ve IMF gibi "etküı" uluslara- rası kuruluşlarla ilişkilerine darbe vuran yasa, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın da sert tepkisine yol açtı. Amerikan Kongresi'nin her iki kanadının, yasa tasanlannda uzlaşıya vanlması amacıyla oluştur- duğu ortak komite, bir süre önce Türkiye'ye veri- lecek Ekonomik Destek Yardımı'na (ESF) koşul getirmeyi kararlaştırmıştı. "Türkiye'nin içişlerine müdahale" diye nitelenen koşulda şu ifadeler yer alıyor: "ESF yardunmm en az yansı, demokratik kurumlann güçienmesi için çauşan hükümet dışı özel kuruluşlara, iç huzursuzluklardan etkilenen kişi ve topluluklara. bölgesel sorunlann banşçı çö- zümü ve bölgesel ekonomikgelişmeye katkı için kul- lanılacaktır." Bu koşul tasanya Temsilciler Meclisi'nin Tah- sisler Alt Komitesi tarafindan konulmuş, komite, genel kurul ve ortak komite düzeyinde de tasan- dan çıkanlmamıştı. Bu ifadeler, dış yardım tasan- sının Senato versiyonunda yer almamasına karşın Ortak Komite tarafindan aynen korunmuştu. Böy- lece kabul edilerek Beyaz Saray 'a yollanan yasay- la Türkiye'ye savunma kredileri (FMF) olarak 150 milyon dolar veriliyor ve 40 milyon dolar olan ESF'nin de yansı koşula bağlanmış oluyor. Türk hükümeti geçen yıl Kongre'nın. ESF yardımına "Ermeniler ile ilgili'' koşullar getiımesiyle tarihte ilk kez Amerikan ekonomik yardımını tümüyle reddetmişti. Türk hükümeti bu yıl da Temsilciler Meclisi Tah- sisler Alt Komitesi'nin ESF yardımına koşul ekle- mesine karşı çıkmış ve bunun kabul edilemeyece- ğini bildirmişti. ABD yönetiminden, yardımın ko- şulsuz verilmesi için çaba göstermesı de istenmiş- ti. Kongre tarafindan kabul edilen 12.8 milyar do- larlık yasa, ABD'nin BM ve IMF'ye olan borçla- nnı ödemesi ve yükümlülüklennı yerine getirme- sini de engelliyor. ABD'nin, Irak'a karşı uluslararası camianın des- teğini aradığı bir dönemde. Amerikan Kongre- si'nin bu davramşı küçük gruplann talepleri ile et- nik ve dar önyargılann "Amerikan ulusal çıkarla- rının önüne çıkması" olarak değerlendinliyor. ABD Dışışlen Bakanlığı Sözcüsü James Rubin "Paramızı ödemeyeceğimizin sinyalini vermek, BM'deki gücümüzü ve etkinliğimizi etküiyor. Fon- lan vermemek Irak diktatörü ile mücadele yetene- ğimizi etkileyecek" dedi. ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright ve Hazme Bakanı Robert Ru- bin, dün gece iki saat boyunca Kongre liderlerini ikna etmeye çalışmalanna rağmen başanlı olama- dılar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear