Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
15KASIM 1997 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 17
TURKİYİ
Istanbul
Edırne
Kocaeli
Çanakkale
Izmir
Manisa
Aydın
Denizli
B
B
B
B
B
B
B
B
18
15
20
20
25
18
22
19
Zonguldak PB 20 Antalya
Sinop
Samsun
Trabzon
Giresun
Ankara
Eskişehir
Konya
Sıvas
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
18
17
17
18
18
16
18
15
A 21 Kars
Adana
Mersin
Dıyarbakır
Şanlıurfa
Mardin
Siirt
Hakkâri
Van
A
A
A
A
A
A
PB
PB
2b
23
22
23
19
17
17
12
PB 13
Yurdun batı kesimleri
çok bulutlu, Marmara ve
Ege yağmur yer yer sa-
ğanak yağışlı. dığer yer-
ler az bulutlu ve açık,
doğu kesimleri sabah
saatlennde yer yer sislı
geçecek. Hava sıcaklığı
batıda artacak doğuda
değişmeyecek, rüzgâr
güney ve batı yönlerden
hafrf yağış anında orta
kuvvette esecek.
Oslo
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
ti
B
B
Y
Y
Y
B
Y
b
4
6
9
7
00
12
10
Münıh
Berlin
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Pıoma
Atina
B
Y
Y
-<
Y
Y
Y
Y
6
11
13
8
15
16
16
18
7 Milano Y 15
ASTA
Moskova
Aşkabat
Almatı
Taşkent
Bakü
Bişkek
Tiflis
Kahire
Y
A
PB
PB
Y
A
PB
A
8
12
6
15
12
11
10
25
Şam 22
Parçalı bulutlu Sıslı Buljtlu t Çok bulutlu p Yağmuriu
W W
Karlı Sulu kar h Gök gûrültülü
G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
pı" konulu panelde ağlamaklı bir ses, yaşaran göz-
lerle, "Yargıya güvenmiyorum" diyor.
Hızını alamıyor, sözüne garip bir ek yapıyor:
"Hiçbirsebep göstehlmeksizjn Yüce Divan ile teh-
ditedilenbenim".
Vay canına; hatuncağız "hiçbir sebep gösteril-
meksizin" Yüce Divan'a gönderilecekmiş!
Inanıhr gibi değil. Gerçekleri saptırmanın bu den-
li dik âlâsı olamaz.
TBMM Araştırma Komisyonu'nda ortaya çıkan
ve gazetelerde yayımlanan belgeli bilgili şaibeli öy-
külerin kahramanı hertıalde siz veya biz... Ama on-
lar değil. Evet yazılanlar Şaibe Hanım'la üstün ye-
tenekli kocasının marifetleri değil.
Şaibe Hanım, Mesut Yılmaz'ın dediği gibi "so-
nunun yaklaştığını gördükçe" bunalıma giriyor Ha-
ni, ünlü öyküdeki enişte gibi, "ne yaptığını bilmi-
yor".
Düne kadar sağlam bir zemin üzerinde yürüdü-
ğüne inanan Şaibe Hanım, "bağımsızyargıda he-
sap vermekten" söz ediyordu. Baktı ki sulartersi-
ne akıyor. "Yargıya güvenmediğini" söylemeye
başladı ve gün gelir. bağımsız mahkemelerde be-
raat edemezse, yargıyı da suçlayacağının işaret-
lerini bugünden veriyor. Kadın kurnaz!
Gülay Hanım "temizim" diyor veAllah'tandoku-
nulmazlığı yok. Hakkında araştırma yapılır, gerçek
ortaya çıkar.
Amma, ya Şaibe'cik. Kişisel sorunlann ağırlığıy-
la düştüğü çukurdan siyasal yoldan ve dokunui-
mazlık zırfııyla çıkmayı düşlüyor.
Ne ki, bu iki örnek; gerçekten bilgili, gerçekten
her açıdan ahlak sahibi kadınlanmızın "siyasete
özenmelerini" engelliyor. Oysa engellememeli.
TBMM'nin ve her milletvekilinin üzerine düşen
gölgeyi kaldırmak için dokunulmazlıklann sınırian-
dırılması, Susurluk'tan yolsuzluğa değin birçok ko-
ı nuda yargıya gitmeyi bekleyenleri koruyan zırhın
; kaldınlması gerekiyor. Ne çare, yasama organı, bu-
gün yann diyerek hemen her gün kaytarıyor.
Hükümetin kafası
TBMM Başkanı Hikmet Çetin, sağduyuyu ses-
lendiriyor. Halkın TBMM'ye olan güvenini yeniden
sağlayabilmek için dokunulmazlık sorununun bir
an önce çözülmesi gereğini sürekli anımsatıyor.
Tabii, dinleyen olursa... Particiliği, kişisel yarar-
ları kapı önünde bırakarak gerçek görev diye so-
runa sanlan partiler ve milletvekilleri bulursak!
Iktidar partileri ANAR DSP ve DTP'nin Meclis'te
bu soruna ağırtıklannı koymamalarındaki neden-
leri anlamak olanaksız. Üstelik, CHP de tam des-
tek vetmeye hazır, DYP ise kaçamayacak nokta-
"jda.
Neden sonuç alınamıyor? Partilerin acaba baş-
ka hesapları mı var?
TBMM'de kafalar kanşık.
Istenilen hedefe varabilmek için önce fikirde ve
eylemde birliktelik gerekiyor.
Oysa, sürekli değiniyoruz: Sadece MecHs'te ya
da siyasal ortamda kafalar kanşık değil. Öncelik ve
ivedilikle kafası kanşık hükümetimiz kendini bir dü-
zene koymak zorunda.
Başbakan Yardımcısı Ecevit, "özelleştirmenin
askıya alındığı"nı söylediği gün, Başbakan nefes
nefese "Yok böyle bir şey" diyor.
Özelleştirmeden, özellikle dağıtım santrallarını
satın alarak otuz-kırk yıl ceplere cukka para dol-
duracak olanlar, Ecevit'e yükleniyor ve borsadaki
son gün inişi bu söyleme bağlıyorjar. Oysa, borsa
hafta başından beri tepetaklak! Özal'ın kopyayı
sânisi devletlû Güneş Taner'imiz ise, özel sektör-
de 4 ay zam yapanı "açıklayacağı"nı bangır ban-
gır bağınyor. Başbakan Yılmaz, "Amman borsa"
deyip, Taner'i de yalanlıyor.
Susurluk olaylarında çetelerin başı ve tek so-
rumlu gibi gösterilmek istenilen "Yeşil" için Baş-
bakan "Öldürülmüş olabilir" diye kaygan bir ifade
kullanarak kamuoyunu yine kargaşaya itiyor.
RP, koro halinde Cumhuriyet Başsavcısı'na,
TSK'ye sadece bütçe komisyonunda değil, he-
men her yerde söylemediğini bırakmıyor.
Karşılanna dikilip irdelemelerini, hakaretlerini
ağızlarına tıkayana rastlanmıyor.
Hükümetin kafası kanşık dediğimiz zaman, bir
alay savunma, yalanlama.
Işler iyi gidiyormuş.
> Bu gidiş iyi ise, iyi!
Soysal: Rakaııılar
Ersümer'i yalanlıyor
AYKUT
KLÇÜKKAYA
Kamu Işletmeciliğini
Geliştirme Merkezı (Kİ-
GEM) Başkanı. DSP Zon-
guldak Milletvekili Müm-
taz Soysal. özelleştirme
kapsamında olan enerji
santrallannın "peşkeşçekü-
diği'* iddialannı doğruladı.
Soysal. Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Cum-
hur Ersümer'in verdiği ra-
kamlarla. ıhalelerdeki satış
rakamlannm çeliştiğini
söyledi. "Rakamlaryalan
söylemez
r
diyen Soysal,
özelleştirmeler konusunda
DSP- ANAP arasında çı-
kan anlaşmazlık için "Ben
Bülent Ecevit'intavnnıbil-
miyonım, ancak Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı
Cumhur Ersümer'in karşı-
sındayun"dedi.
Hükümene özelleştir-
meyle ilgılı DSP-ANAP
arasında ortaya çıkan görüş
aynlığına ilişkin sorulan-
mızı yanıtlayan DSP Mil-
letvekili Mümtaz Soysal.
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Ersümer'in, "Bu
özelleştinnelere ilişkin bir
aksaklık söz konusu değfl-
dir. Bize bu santrallan peş-
keş çeldyor, diyorlar. Büfün
hidroelektrik santrallan
satmavacağız. Uygun olan
barajlan tespit ediyoruz"
açıklamasını gerçekçi bul-
madı.
Soysal, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı'nca
"işletme hakkı devri" yo-
luyla özelleştirilen termik
santrallann ihalelerindeki
satış rakamlannın Ersü-
mer'in söyledikleriyle çe-
liştiğine dikkat çekti. Soy-
sal. büyük bölümü yasal
hükümlerin devre dışı bıra-
kılmasıyla gerçekleştirilen
özelleştirmelerde devletin
milyarlarca dolar zarara
uğratıldığını kaydetti. Soy-
sal, ANAP-DSP arasındaki
görüş aynlığı ile ilgili ola-
rak yaptığı değerlendirme-
de ise "Bülent Ecevit ile Er-
sümer arasında fikir aynh-
ğı var mı bilmiyorum ama
benünle Bakan Ersûmer
arasında fikir aynuğı var"
dedi.
Ekonomiye özelleştirıne darbesi
• Baştarafı 1. Sayfada
olmadığmı söyledi. "Hükümetimi-
zin yakm zamanda sonuçlanacagı-
na inandığım çahşmasıyla, özelleş-
tirıne, hem hızlanıp yaygınlaşacak
hem de kamuoyunun beklentileri-
ni karşılayacaktır" diyen Ecevit,
özelleştirme politikalanntn yanlış-
lannı şöyle sıraladı:
"Önceki hükiimetlerin bile bile
ladesçi davraıuşlan yüzünden, özel-
leştirme kararianndan çoğu yargı-
dan geri dönmüştür. ÖzeUeştirme
İdaresi'nde yülardır beklemeye
aknmış olan KİT'ler sürekli kan > i-
tirmiştir. Bazı ÖzeUeştirme uyguia-
malan, verimliliği ve üretimi artb-
racak yerde arazi spekülasyonuna
dönüşmüştür. Bazı özeUeştirmele-
rin de astan yüzünden pahalıya gd-
miştir. Vlne önceki hükümetler dö-
neminde özelleştirmelerden çoğun-
da işçi haklan çiğncnmiştir ve işsiz-
liğin artmasına yol açılmıştır; yöre
halkının ve girişimcilerin kaühmı-
na da olanak sağlanmamıştır"
Ecevit, sıraladığı aksaklıklann
55. hükümet döneminde önlenme-
ye başlandığını belirtirken, buna
örnek olarak da, Kurtalan ve Yeni-
ce'deki özelleştirme uygulamala-
nnda yöre halkına ve girişimcilere
öncelik verilmesini gösterdi.
Güneydoğu'da Şanlıurfa, Gazi-
antep, Van ve Ergani, Karadeniz"de
Ladik. Trabzon fabrikalannı ala-
rak iki bölgede de sektörün yüzde
50'den fazlasını ele geçiren ve
özelleştirilecek bazı kuruluşlara da
talip olan Uzanlar'ın sahibi oldu-
ğu înterstartelevizyonunda. önce-
ki akşam yapılan yayınlarda Ece-
vit hedef alındı.
Ecevıt'in konuştuğu zaman bor-
sanın düştüğü ve bu nedenle ko-
nuşmaması gerektiği yönünde yo-
rumlu haberlere yer veren lnterstar
televizyonunun sahibi, Ecevit'in
örnek özelleştirme uygulaması
olarak gösterdiği Kurtalan'daki çi-
mento fabrikasına talip olmuş, an-
cak alamamıştı. Ecevit, Cumhuri-
yet'e yaptığı açıklamada da, bazı
medya kuruluşlannın tepkisinin
anımsatılması üzerine "Feşkeşçek-
meyi önlemeyeçahşüğımızı fark et-
tilerherhaWeTl
dedi. Ozelleştirme-
ye karşı bir şey söylemediğini kay-
deden Ecevit. "BiryandandaTür-
kiye'njn çıkannı düşünmemiz la-
zun değil mi? Koalisyonun öbür ka-
natian da uvgulamadaki ciddi sa-
kıncalan biliyorlar. Onun üzerine
bir komisyon kurulmasını karar-
laşürdık. Aksine özelleştirmeden
gelecek kaynaklara önem veriliyor,
onlann verimli çalışmasını istivo-
nız. Biz de birçok şeyi özelleştirdik,
ama onlar toplumda tepki yarata-
cak şeyler değfldi, marinalar gibi"
diye konuştu.
KJGEM'dendestek
Kamu İşletmeciliğini Geliştirme
Merkezi Vakfı (KİGEM) Genel
Sekreteri Üter ErtuğruL ÖtB Başka-
nı UğurBayar'ın yasanın kendileri-
ni özelleştirmekle yükümlü kıldığı
yönündeki sözlerine tepki göstere-
rek "ÖzeUeştirme Kanunu. özeUeş-
tirmeyi yükümlü kümamaktadır.
Kamu giderlerinde azalma ya da ve-
rimlilik arnşı amacıyia ÖzeUeştirme
y-apılabilir, demektedir. 'İlla her şe-
yi sat' demivor kanun" dedi. Ana-
yasa Mahkemesi'nin iptal kararlan
doğrultusunda geri ahnması gere-
ken 27 Kasım 1994-9 Nisan 1997
tarihleri arasında yapılan özelleştir-
melerin hiçbirinde yabancı alıcı ol-
madığı. bu nedenle "ulusbrarasıbir
ilişldnin7
' de söz konusu olmadığını
vurgulayan Ertuğrul. şunlan söyle-
di: "Sayın Bayar, asl niyetini itirafet-
miş veTürldyıe'yi yeniden kapitülas-
yon cenderesine sokmaya niyetli ve
kararfa olduğunu acıklanuştır. İmti-
yaz konusu Türkiye için vazgeçil-
mezdir.'Bunda ne var canım' diyen-
lerin flkokul 5. sınıf tarih, devrün ta-
rihi kitaplannı okumalan yeteıüdir.
Yap-işlet kanunu da Anay asa Mah-
kemesi'nin daha önceki kararlan
çerçevesinde kesinlikle anayasaya
aykındır. "Ben yaptım oldu" demek-
le bu iş olmaz."
Ertuğrul, özelleştirmelerle ilgili
açıklamalara göre borsanın inip çık-
masına ilişkin soru üzerine, "Türld-
ye'de borsa var mı? Varsa ben bümi-
yorum" diye konuştu.
Başbakan 'İhracat Koordinasyon Toplantısı'nda konuştu
Yılmaz istikrar programına destek istedi
Ekonomi Servisi- Başbakan Mesut Yılmaz, çıkar
sağlamayan herkesin, hazırladıklan 3 yıllık istikrar
programına destek vermesi gerektiğini söyledi. Tür-
kiye Ihracatçılar Meclisi (TIM) ve Dış Ticaret Müs-
teşarlığı (DTM) tarafmdan düzenlenen 'İhracat Ko-
ordinasyonToptantea'nda konuşan Yılmaz, 3 yıllık is-
tikrar programının birinci yıhnda enflasyonu yüzde
50'ye, daha sonra yüzde 20'ye ve 2000 yılında da AB
ülkeleri ortalamasına düşürmeyi hedeflediklerini söy-
ledi.
Bu hedefin ıddıalı görülebileceğini, ancak yapısal
tedbirlerin birlikte uygulanmasıyla gerçekleştirilebi-
leceğini kaydeden Yılmaz, enflasyonun düşürülmesi-
ni samimiyetle isteyen herkesin antienflasyonist prog-
rama destek vermesi gerektiğini bildirdi. Yılmaz şun-
lan söyledi: "Enflasyonun düşürûlmesini isteyen, bun-
da samimi olan, enflasyondan çıkar sağlamayan her-
kes ve her kurum bu programa destek vermeli. Birisi
çılap da enflasyon düşürulsün, ama eroeklilik yaşı de-
ğişmesin diyorsa samimiyeti sorguianmalı. Birisi deçı-
kıp enflasyon düşürulsün, ama ÖzeUeştirme yapılma-
sın diyorsa hay^al âlemindedir. Hepsi bir arada yapu-
mah"
Toplantıda konuşan Devlet Bakanı Işın Çelebi de,
istikrar programının başansı için dış kaynak girişinin
artması gerektiğini söyledi. TlM Başkanı OkanOguz
da, hükümetin enflasyonla mücadeleyi birinci öncelik-
li olarak ele almasınm memnuniyet verici olduğunu
belirterek bu konuda hükümete her türlü desteği
vereceklerini söyledi.
Özefleştirme Idaresi KİT'leşti
BANİISALMAN
ANKARA - Kamu lktisadi Teşeb-
büslerini ^KİT) özelltştirmek üzere
kurulan Özelleştirme Idaresi Baş-
kanlığı (ÛİB), partizan kadrolaşma-
dan payını aldı. Istihdam ettiği kişi
sayısı 300'ü aşan ÖlB'de, bazı sek-
reterler ile vaiz Sait Yüce uzman
kadrosuna alındı. ÖİB, temizlik iş-
lerini verdiği Orpaş'ın elemanlan-
nı, hizmetli, memur gibi çalıştıra-
rak taşeronlaştırma gerçekleştirdi.
ÖİB Başkanı L'ğur Bayar, bir
KlT'te 1600 kişi çalışması gerekir-
ken 6 bin kişinin aiindığmı belirte-
rek. "Bu kadar insanu KÎT zarar et-
tiğüıde, onun hesabını vermeyecek
manük aldırabilir. Sadece kâr man-
nğıyla çauşan işletmeler bu ülkeye
bir favda getirir. Kârlı olan KTTIer
ise özel sektöre verildiğinde zaten
çok daha kârlı olacaklar demektir"
diye açıklama yaparken, idarenin
personel sayısının 300'ü aştığı öğ-
renildi.
Petrol-Iş'in 1995-1996 yıllığına
göre. özelleştirme öncesinde çalı-
şan her 100 kişiden 54"ü işini kay-
bederken, ÖlB'dekı sdrfeterler nzf-
:l
man ya da uzman yardımcılığına ge-
tirilip, yerlerine yeni sekreterlerin
alındığı öğrenildı. UfukSöviemez'in
ÖlB Başkanlığı döneminde sekre-
terliğini yapan Esin Uygur'un, Baş-
kan Yardımcısı HalukBüyükbaşın
sekreteri Birgül Katrana'nın, OtB
Başkanı Uğur Bayar'ın başkan yar-
dımcısı olduğu dönemde sekreterli-
ğini yapan Figen Yılmaz'ın. Proje
Grup Başkanı Sami Ölmeztoprak'ın
sekreteri DflekTeksin'in, DYP'li
Şevki Erek'in özelleştirmeden so-
rtımlu devlet bakanlığı döneminde.
sekreterlik yapan Filiz Ergeçgil'in
ve eski ÖlB Başkan Yardımcısı Er-
can Öz'ün sekreteri Yasemin Bele-
noğhı'nun, yine ÖtB Başkanı Uğur
Bayar'ın sekreterliğini yapmış olan
Fi^n Ceyian'ın ve eski Personel
Daire Başkanı Ahmet Arpacı'nın
uzman ya da uzman yardımcısı kad-
rolanna atandığı belirtildi.
TURBAN Genel Müdürlüp'ne
aldınlan bazı kişilerin kadrolannın
da ÖtB'ye aktanldığı ileri sürüldü.
Özelleştirme uygulamalanna karşı Türk-İş de devreye giriyor
Bayram Meral: Rezaletin daniskası
IŞIKKAIVSU
ANKARA - Özelleştirme
uygulamalanna karşı Türk-
Iş de devreye giriyor. Türk-
Iş Genel Başkanı Bayram
Meral. "ÖzeUeştirmelerde
sat, kapat kurtuL birüerini
zengin et manbğuıdan vaz-
geçilmelidir" dedi. Meral,
özelleştirme uygulamalan-
nın gözden geçirihnesi, ül-
ke. toplum ve çalışanlar ya-
ranna formüller üretilmesi
için peşpeşe toplantılar ya-
pacaklannı, siyasilerle te-
mas kuracaklannı açıkladı.
tptal edilen kimi özelleş-
tirme uygulamalanna iliş-
kin yargı kararlarının yerine
getirilmemesinden yakınan
Türk-lş Genel Başkanı Me-
ral, "Yargı böyle bir karar
vennişse, bu ÖzeUeştirme
uygulamalannda muüaka
bir usulsüzlük, ülkenin men-
faatlerine a> kınlık, beüi ki-
şilere peşkeş çekflmesi anla-
mında bazı tespttkr vardır.
Her sozlerinde hukukun üs-
tfinlüğünden söz açan ikti-
dar sözcükri ve siyasiler,
eğer >argı kararlannı uygu-
lamazlarsa, inandıncı ve
gerçekçi olamazlar. Bu ka-
rarlar uv gulanmakistenmi-
yorsa, iktidann bilinçli ve
sistemli biçimde ülkenin bi-
rikünlerini birilerine peşkeş
çekmek için tezgâh kurdu-
ğundan kiışku duyulabilir'*
diye konuştu. Yargı kararla-
nnı uygulamamanın "key-
rıük" olduğunu vıırgulayan
Meral, şunlan söyledi:
"Builerini zengin etnıeye
dönük ÖzeUeştirme uygula-
malan konusunda demok-
ratik tepkinıizi ortaya koyu-
yor, yöresel mitingler yapı-
yoruz. Ama. olay kördövü-
şüne döndü. Biz ÖzeUeştir-
me ile halkın birikünleriyle,
vergileriyle yapdmış kamu
kuruluşlannın yağma, talan
edilmesine karşıyız. OzeUeş-
tirmenin, sendikasızlaşUr-
ma, toplumu örgütsüzleştir-
me için kullanılmasına kar-
şıyız. O kurumlarda çauşan
işçilerin kazanılmış haklan
konusunda güvence istiyo-
ruz. Saülmak istenen kuru-
luşlann çoğu kâıiannı kat-
ladılar. Niçin satnoruz biz
bunlan? Bunlardan kurtul-
mak için mi? Burada çab-
şan işçUerden kurtulmak
için mi? Yoksa, devlet eUyle
birflerini zengin etmek için
mi? Oradan alacağu üç-beş
kuruşla ekonomiyi düzhığe
çıkartacağın için mi? Tansu
Çfller dhordu ki. 1 kunışu-
nu bile bütçeye yama yap-
msn-acağım, veniyabnm ya-
pacağun. Bir tekyere çivi ça-
kümadı. Bugünkü iktidar
da a> nısını yapıyor. Binlerce
insanı sokağa atarsanız, za-
ten insanlar yeterince işsiz,
ülkeyi sosyal padamaya doğ-
ru götürürsünüz. Bunu yap-
sa yapsa sorumsuz deviet
adamlan yapar. Halkına, ül-
kesine saygısı olmayan. gü-
nünü gün eden siyasetçUer
>apar. Eğer özelleştirme ile
istihdam artacak, teknoloji
yenilenecek, iş güvencesi
dört dörtlük sağlanacaksa.
siyasi iktidarla ve diğer siya-
silerle orurur. bunlan konu-
şuruz. Türkiye"de böyle bir
manbk, sistem yok. Ben sa-
tiyonım, diyor. Devlet satip
da parasım alsa iyi Parasını
da alamıyor. Rezilliğin da-
niskası."
Bugünkü özelleştirme
uygulamalanna halktan ve
çalışandan büyük tepki gel-
diğini anlatan Ba>Tam Me-
ral, şöyle konuştu: "Saym
Bülent Ecevit bu tepkiyi
görmüş olmalı ki, özelkştir-
melerin kısmen durdurul-
duğunu açıklamıştır. Ama
bu geçici bir tedbirdir. Kab-
cı bir önlem almak laam.
Oturup siyasilerle bu saüsla-
n yeniden gözden geçirmek
lazun. Bir sürü yer iptal edfl-
di, bunlar için ne yapılması
gerekir, ondan sonra ne ya-
pılması gerekir,bütün konu-
lann tarOşılması gerek. Ça-
hşanı da, çabşüranı da. ül-
keyi de rahatlatacak bir olu-
şumu nasıl sağlanz? Bunu
oturup tartişmamız lazım.
Yoksa, yağmadan herkes
bir şey götürmeye başlar.
Devlet eliyle zengin olmayi
amaçlayanlar ortahğı sar-
dL"
Meral, gelecek hafta ger-
çekleştirilecek bir basın top-
lantısı ile konfederasyonun
özelleştirmeye ilişkin gö-
rüşlerini dile getireceğini, 2
Aralık'ta yapılacak başkan-
lar kurulu toplantısında ko-
nunun aynntısıyla tartışıla-
cağım belirterek. Türk-lş'in
özelleştirme uygulamalan
konusunda yeni formülleri
iktidar ve siyasilerle tartış-
makta kararlı olduğunu söz-
lerine ekledi.
Genelkıırmay'dan uyarı Istanbul'a iki fiyath ekmek
I Baştarafı 1. Sayfada
düşürüleceği'' kaygısını taşıdığı öğrenildi.
HAVAŞ'ın, öldürülen kumarhane pat-
ronu Ömer Lütfü Topal'a satışımn da,
"ABD elçiliginden gelen yazıyla" durdu-
rulduğu ileri sürüldü.
ÖlB'den üst düzey bir yetkili, Sanayi
ve Ticaret Bakanı Yalım Erez'in, "yeni-
den yapılanma" adı altında bakanlıkta
başlattığı çahşma kapsamında, tüm ka-
mu kurumlannın ÖtB eliyle satılmasını
öngören 4046 sayılı yasanın devre dışı
bırakılabileceğini belirtti. Yetkili, "Bu
çalışmanın amacı SEK.4, TÜGS.\Ş, TE-
KEL ve şeker fabrikalannı ÖzeUeştinne
tdaresi'ne vermeden sarmak. Elektrikte
de öyle. Enerji Bakanlığı'nın satma yet-
kisi yok. Yetki olmadığı için de adına bu
sefer kiralama dediler" dedi. Anay asa
Mahkemesi'nin Telekom'un satışını ip-
tal gerekçeleri arasında "ÖİB bünyesin-
de kurulacak komisyonun etki altında ka-
labileceği" hükmünün yer aldığım \Tirgu-
layan yetkili, elektrik dağıtım santralla-
nnın özelleştirilmesi için TEDAŞ'ta
oluşturulan komisyonun, Enerji Bakan-
lığı'nın etkisi altında hareket edebilece-
ğini söyledi.
Zirai Donatrm Kurumu'nun 8-9 ay ön-
ce yaklaşık 5 trilyon liralık arsa satışı
yaptığını söyleyen yetkili. "Kime, hangj
kurala göre saüyorsunu/? Bunlann hep-
sinin satışı ay kındır. Ama kimse 4046'ya
göre satıhnadı diye dava açmadı ya da
orada kurulan komisyonlar yasaya aykı-
n diye de da\a açıünadı. Bövlece satışlar
bitti" açıklamasını yaptı. Özelleştirme
Idaresi'nden ayrılan görevlilerin 2 yıl
özelleştirilen kuruluşlarda çalışamaya-
cağını vurgulayan yetkili, "Eski özeUeş-
tirme görevlilerinden holdingde çalışan-
lar var. Holdingin ÖzeUeştirme yoluyla al-
dıği şirketine müdahale ediyor. CeneUik-
le hoMingler ona vefa borcu varsa alıyor-
lar" diye konuştu.
Istanbul Haber Servisi -
Istanbul'da uzun süredir
devam eden ekmek zam-
mı tartışmalan, yoksul
yurttaşlara kalitesiz ek-
mek karanyla sonuçlandı.
Karara göre, ekmeği 30
bın liradan yemek isteyen
yurttaşlar, ikinci sınıf ka-
litesiz ekmek satın almak
zorunda kalacaklar. Nor-
mal ekmeğin fiyatı ise 20
Kasım'dan geçerli olmak
üzere 35 bin lira oldu.
tstanbul Esnaf ve Sa-
natkârlar Odalan Birliği,
Fınncılar Odası, Ekmek
İşverenleri Sendikası, Is-
tanbul Büyükşehir Bele-
diyesi, Istanbul Ticaret
Odası, Bakkallar Oda-
sı.Toprak Mahsulleri Ofı-
si. Sağlık Müdürlüğü, Sa-
nayi ve Ticaret Müdürlü-
ğü temsilcileri, dün Istan-
bul Valisi Kuthı Aktaş'ın
başkanlığında ekmek fi-
yatlanyla ilgili bir toplan-
tı yaptı.
Toplantıda alınan karar-
lara göre 3 5 bin liraya satı-
lacak birinci stnıf francala
ekmek, birinci ve ikinci tip
undan yapılacak ve 225
gram ağırlığında olacak.
Uçüncü tip undan 225
gram ağırlığında üretilecek
ikinci sınıf somun ekmek
ise 30 bin liradan satılacak.
20 Kasım Perşembe günü
başlayacak uygulama çer-
çevesinde, bakkal ve fınn-
cılara 2 tip ekmeği de bu-
lundurma zorunluluğu ge-
tirilirken ekmeklerin eti-
ketleri 4077 sayılı Tüketi-
cinin Korunması Kanu-
nu'na uygun olacak.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
I Baştarafı 1. Sayfada
neyine karıştı. Türkiye için de sürekli sorun olma-
ya devam ediyor.
Güneydoğu sınırımızda mazot ticaretinin dur-
ması, bu tür gerginliklerde faturayı ilk ödeyen ül-
kenin de adresini gösteriyor.
Saddam'ın ABD'nin kitle imha silahı uzmanla-
nnı casusluk yaptıkları gerekçesiyle sınırdışı et-
me kararı almasınm ardından gerginlik daha da
artarken, Ankara dün arayış içindeydi. Akşam
saatlerinde Başbakan Yardımcısı Bülent Ece-
vit'in değerlendirmesi şöyleydi:
"Birşekilde devreye gimnemiz gerekiyor. Bu ih-
tiyacı ben de duyuyorum. ABD Genelkurmay
İkinci Başkanı geldiğinde, Kuzey Irak'ın bize ne-
lere mal olduğunu söyledim. ABD'nin 1990 'dan
beri uyguladığı politika çöktü. Ama yerine yeni
bir politika konmadı..."
Ecevit, şu aşamada Saddam Hüseyin'le tema-
sı düşünmüyor.
Irak'ın Ortadoğu'daki konumuna birkaç pence-
reden bakmak gerekiyor. Görünen gerginliği ka-
zıdığımızda attından şu çıkar:
ABD, Sad(dam)sız yapamaz...
Başta Irak olmak üzere Basra Körfezi'nin çev-
resinde ciddi bir "Şii" etkinliği var. Bu güçlerin öz-
lemi iran...
Irak'ın güneyi tümüyle Şii. Körfez Savaşı'nın
sonrasında güneydeki Şiiler Iran'la bir olup Sad-
dam'a ait ne varsa yıkmışlardı. Saddam dururma
hâkim olunca da intikamını almıştı.
Güneyde, Iraklının Iraklıya yaptığını ABD yap-
mamıştır desek yeridir.
Özetle ABD için, adı Saddam olmasa bile Sad-
dam tipi biri en ideali. Batı'nın bölgede demok-
rasi değil, "abdokrasi" istediğini söylemeye ge-
rek yok. Bu ucube sözcüğü ister "AB"üen kesin,
ister ">ASD"den... iki "/cu/"lanıma da açık...
Suud ailesiyle Sabah ailesinin yönettiği Suudi
Arabistan'la Kuveyt "dünya ailesinde", Sad-
dam'lı Irak "demokrasi düşmanı"...
Irak'ı kim silahlandırdı?
Batı...
Şimdi kim silahsızlanmasını istiyor?
Batı...
Henüz kesin kanıtlar yok ama, Batı hâlâ Irak'a
ambargo altından silah satmıyorsa enayilik edi-
yor demektir.
Saddam'ın bir güvencesi de bu. Fransa ve
Rusya, Irak'ın yeniden inşası için şirketleri sıva-
mış durumda. Gerçi biraz daha yıkılırsa daha çok
ihale olur ama, Irak'ı tümüyle cansız bırakmak da
olmaz...
Saddam gidici! "__
Durumdan en çok etkilenen Türkiye'ye döner-
sek. Körfez Savaşı'na bizim açımızdan damga-
sını vuran slogan şuydu:
Bir koyup üç alacağız...
Körfez Savaşı'ndan bu yana Türkiye'nin kay-
bının 30 milyar doları bulduğunu ve bunun açık-
lanan resmi rakam olduğunu düşünürsek, yeni
krizlerin sonuçlan daha iyi anlaşılır.
Kuzey Irak'ın denetimsizliğinden kaynaklanan
terör artışını da hesaba katarsak zararımızı raka-
ma dökmek güçleşir.
Güzel bir atasözümüzdür:
"Komşu komşunun külüne muhtaç..."
Bölgemizde bu söz, "Komşuyu kül eden kom-
şusudur" gibi düşmanca bir anlama büründü a-
ma, Türkiye'nin ne olursa olsun Irak'la dengeyi
gözetmesi gerekiyor.
ABD'nin "terörist" ilan ettiği yedi ülkeden üçü
olan İran, Irak ve Suriye'yle komşuyuz. Ülkelerin
kaderini coğrafya belirliyor.
Türkiye'yi bu komşulardan koparıp başka bir
coğrafyaya taşıyamayacağımıza göre, bölgede
ilk aramamız gereken şeyin diyalog olduğunu gö-
zardı etmemek gerekiyor.
ABD'nin peşine takılmanın Türkçesi şu olur:
"Kriz varsa kerizi bizden..."
Bir noktanın daha altını çizelim. 1990'ların ba-
şında Saddam için, "Her an gidici" deniyordu.
Bush'tan Özal'a kadar Körfez Savaşı'nın tüm
kahramanları değişik biçimlerde sahneden çekil-
di.
Ama Saddam ayakta...
Saddam gerçekten gidici, bu gidişle ikibinli yıl-
lara kadar gidici...
PENCERE
I Baştarafı 2. Sayfada
Yok canım..
Oynanan oyunun adı:
'Bile bile /âdes'tir.
10 Kasım 1995 tarihli ve Clinton imzalı "ABD
Milli Güvenlik Stratejisi" adlı belge açık ve seçik-
tir:
• "ABD'nin milli güvenliği için küresel ekonomi-
ye gereksinme vardır." Bu nedenle bağımsız eko-
nomiyi sağlayan 'ulus devlet' ABD milli güvenliği-
ne ters düşüyor.
• "ABD Milli Güvenlik Stratejisi"ne göre savaş
doğaldır; askeri müdahale, öteki devletlerle birlik-
te yapılamadığı zaman, tek başına gerçekleştirilir.
(Amerikan savaş biriikieri şu anda Basra Körfe-
zi'nde, savaşın eli kulağında...)
Amerikalı açıkça ne söylüyor:
"Dünyanın ABD'nin liderliğine gereksinimi var-
dır. ABD dünyanın herbölgesine ilgi duymaktadır."
Al sana emperyalizmin AmerikancasıL
Altında gençliğinde vietnam Savaşı'ndan kaçıp
saksofon çalan Bill Clinton'ın imzası var.
MGK'ye bizde çatanlar, bu ise ne diyecekler bi-
lemem!... Yeni mandacılar, Türk ordusunun Kuzey
Irak'a girmesini eleştirip, Amerika'nın Irak'a müda-
halesine alkış tutanlardır.