Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 1 EYLUL1995 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Düşâel Söyleşi II
MELİH CEVDET AJVDAY
O-Nerdekalmıştık?
Ben - Geçen haftaki konuşmamızın
sonuna doğru sen bilim saygısının bizi
düşünmemeğe ıttiğini söy lemiştın.
0 - Buldum şimdi. Dinsel inancaben-
zetmiştimbılim saygısını. Yinelemek ge-
rekırse, biz dinsel inanç. çıkar kaygısı ve
bilim saygısı yüzünden düşünmeğe gire-
miyoruzbirtürlü.
Ben - Ötekıler anlaşılıyor da, bılim
saygısının düşünmeği neden, nasıl önle-
digı biraz kapalı kaldı.
0 - Birörnekle anlatmağa çalışayım...
Bütün memelı hayvanlann yavrulan. do-
ğar dogmaz analannın memesıne saldı-
nyor. Nasıl bıliyor memenin nerde oldu-
ğunu ve bu memeden süt akacağmı? Bu-
na "içgüdii'dıye yanıt veriliyor. Bız de
"Tamam,anlaşıkir diyoruz. bu bilimsel
termin karşısında saygıdan selâma du-
ruyoruz. Ama içgüdü denilen doğuştan
bilgi nerede. nasıl oluşmuştur. artık bu-
nu düşünmüyoruz. Buna karşılık Pla-
ton'un kkalar (ilk örnekler) kuramına
sıra geldi mi. "Nedemek?" diye soruyo-
ruz. "nerdeymiş bu ilk örnekler? Biz bu
kJealann bUgisini nerde ne zaman edin-
mişiz?" diye sormadan edemiyoruz.
Çünkü felsefı söyleme alışık değiliz, ona
saygımız yok. Oysa bilimler felsefi söy-
lemden kaynaklanmıştır. soru sorulmuş-
tur. Oysa biz soru sormayız, yanıt bekle-
riz sadece. Bu yüzden de tekniği bilim
sanmak çok işimize geliyor.
Ben - Teknik dedin de aklıma geldi:
BİZİTTI gazetenin "BiUm-Teknik'' eki
okurun çok ilgisini çekiyor. Saklayanlar
var bu eki. Bunu da düşünmeye karşı bır
olay sayamazsın ya!
O - Bilim-Teknik eki, yeni ve müthiş
bir kuşak yetiştirdi; öyle ki, herkes her bi-
limden anhyon Evrenin oluşumundan
tut, hekimliğe kadar. Bılimlerin getirdi-
ğı bu büyük aydmlık içinde düşünmeğe
olanak var mıdır? "Büyük patlamadan
ohışrauşevren"deyiveriyorlar, hayran ve
ınanmış, "Nerdeoİmuşbu patlama?" di-
ye sorarsanız, "Evnende" yanıtını veri-
yorlar "Neymiş o patlayan?", "Madde."
"Demek evren de madde de daha önce
vanrnş!" "Efendim?" Bilimin hapı za-
rarlıdır. Bilimleri anlamak. bilimlerden
sözetmek kolaylastı.
Ben - Yoksa şaka mı ediyorsun?
O - Nasıl istersen öyle yorumla!
Ben - Bilimleri anlamanın cağımızda
kolaylaştığını söylemek yanlış olur sanı-
nm. Bence gerçek bunun tam tersidir.
Eskiden sağduyunun eşit paylaşılmış ol-
duğuna inanılırdı, o zaman bilim de sağ-
duyuya dayanıyor ve sağduyuy a sesleni-
yordu. Oysa bugün bilimsel veriler sağ-
duyumuzu aşıyor. Bu \ erileri gereğince
izleyebilmek için bize yeni bir mantık
gerekli.
O - Bizı düşünmekten uzaklaştıran ne-
denlerden biri olarak "çıkarcıhk"tan sö-
zetmiştim ya. buna "beteşçilik" de diye-
bilirız. Hiçbir hazırlığa, çabaya gerek
duymadan bılimlerin yeni gelişmelerini
edinivermek de işte bu beleşçiliğin yeni
görünümlerinden biri. Müziğin, resmin.
şiirin tadını almak, bilimlerden sözetme-
nin verdiği üstünlüğün gurunınu duy-
mak için de beleşçilikten yararlanmağa
bakıyoruz. Düşûrunege ne gerek var!
Ben - Bize özgü bir hastalık mı bu?
O - Yok canım... Bak, sanabirkitapge-
tirdim; bunuokumanı salık veririm: Prof
toanna Kuçuradi'nin yazdığı "Nietzsche
veİnsaıTadlıkitap.
Ben - Okudum. çok gûzel bir kitap.
O - Nietzsche. çağının aptallığını pek-
yüreklılikle ortaya koyuyordu. Şunlan
dinle: "19. yüzyıl sanatındaki çöküntü,
'sanat sanat ıçindir" anlayışında ve çagın
ntodası olan romantizmde ifadesini bulur.
Romantik sanat gerçekliği > apay olarak
değiştinne çabasıdır. Katianılamayan bir
gerçeklikten sıyrüma ya da ondan öç al-
mak istemenin sonucudur. Her sanat, her
felsefe gefişen, didinen hayatını hizmerin-
de bir kurtuluş \e yardım aracı olarak gö-
rüJebilir: Gerek sanat. gerek felsefe acı
çekmeyi ve acı çeken insanı şart koşarlar
hep... Bu çöküntü çağmda sanatın ödevi
budalalaştırmak veya kendinden geçir-
mek, uyuşturmak veya sagıriaştjrmak!"
Ben - Her çağın derdı başka demek.
O - Her çağın ve her toplumun. Ama
ortak yanlar da var. Şu parçayı okuya-
yım: "Avnıpa'dabuçağda'millet'denen
şe\. bir res nata (doğal olarak doğmuş
şey) olmaktan çok, bir res facta (meyda-
na getirümiş bir şey)dir;daha doğrusu bir
res facta et picta (uydurulmuş ve süslen-
miş bir şey)dir. Yeni yeni türemiş millet-
kr. irk biıiiğine dayanmıyorsa da, birbi-
rine karşı düşmanca çikışlar yapmakta.
birbirleriy le çabşmaktadır.*' Millet, mil-
liyetçilik. çağımızm yaşadığı ortak bir
körleşmedir.
Ben - Geçen haftaki konuşmamızın
sonunda sana bir soru yöneltmiştim:
"Biz tembeüiğimizden mi böyle davranı-
yoruz,yoksa böyle davrandığımız için mi
tembeUeşiyonız?" demiştim. Bu soruyu
bugün daha değişik bir biçime sokayım:
Uluslann kendilerine özgü karakterleri
var mıdır: Zeki-aptal, cesur-korkak vb.
gibi? _
O - Öyle şey olurmu9
Bunlar söylen-
tilerdir. uydurma şeylerdır. Her ulus ap-
taldır, her ulus zekidir. Halk aydınlanın-
ca zekâsını bulur. Biz bu olayı yaşadık:
Köy Enstitülen'nden ünlü yazarlar, ro-
mancılar. yöneticiler yetişti.
Ben - Hanı Aziz Nesin halkın y üzde alt-
mışı aptaldır demişti de...
O - Nasıl olur! Bu halkın büyük ço-
ğunluğu Aziz Nesin'in kitaplannı oku-
du.
Ben - Nietzsche'nin saptamalan ve ya-
kınmalan günümüzde de geçerli, İİCT-
leme olmuyor mu hiç?
O - Bunu da başka bir gün konuşunız.
ARADABIR
Dr. ALPASLAN BERKTAY
Sözde Barış Günü!
Bugün 1 Eylül, Dünya Barış Günü. 2. Dünya Sa-
vaşı, 56yıl önce bugün başlamıştı. HrrJer ordulan Po-
lonya'ya saldırmış, 2 gün sonra da Ingiltere ve Fran-
sa, Almanya'ya savaş açmıştı. 50 yıl önce sona eren
bu savaşta 50 milyon insan öldü. Sona ermesi için
de, üç gün içinde ikı atom bombasıyla yanm milyon
insnın ölmesi, sakat kalması gerekti.
Bu savaşın sona ermesiyle, savaş denilen insan-
lık dramı sona erdi mi? Bir paylaşım savaşıydı bu.
Banş olunca, savaş malzemesi dağlar gibi yığıldı.
Kore ve Vıetnam savaşları çıkmak zorunda kaldı.
Bunlar ise "tüketim savaşı"ydı. "Harcay/n/" diyorlar-
dı, "Hedef top mermileriyle örtûlmeden saldırma-
yın!". Şişelerde, "Yeniden doldurulmaması..." yazı-
lıydı. Iki günde birtüp diş macunu veriliyor, bizim er-
ler, "Hangimizinki daha ileriye pırtlayacak?" diye ya-
rış yapıyordu. Mermi, şişe, macun fabrikalarına iş çı-
kıyordu! 30 yıl sonra açıklanan ABD resmı belgele-
rinde, "2. Dünya Savaşı'ndan sonra, ABD, 2 büyük
bunalımla karşıiaşmış, bunlardan bihncisıni Kore,
öbürünü Vıetnam savaşlan sayesinde fkendi deyım-
\en) atlatmıştır" deniliyordu. Bizde ise, "BM ideali"
denildi, karşı çıkan barışseverler, "vatan haini",
"Sovyet ajanı" denilip hapsedildi. ABD silah tekel-
lerinin bunalımlan, ulusal sorunumuz olup insanları-
mızın üzerinden savuşturuldu. SSCB yok artık. "Ba-
nşı sevmek suçu", bundan böyle hangi "ihanet"\e-
re yüklenecek? Yurtseveriik için, savaşsever mi ol-
malı? Barışseverliği suçlayanlar; ülkenın dört birya-
nını barışla çeviren Misak-ı Milli'nin yerine, başımızı
-Balkanlar'dan Kafkasya'ya- belalara sokan yayıl-
macı, ırkçı, gerici, Amerikancı Türk-lslam sentezi ge-
tirenler, törenlerde yine büyük bir rahatlıkla Ata-
türk'ten veonun "Yurtta banş-dünyadabarış" söz-
lerindensözedeceklerdir. "Adriyatik'ten Çin'e Türk-
lük" ve banş... Ikisini bır arada düşünebiliyor musu-
nuz? Atatürk'ün geleneksel barışçı politikasını delen
savaş kışkırtıcılan, Türkiye'yi Körfez Savaşı'na, ne-
redeyse, sokacaklardı!
Herkes nükleer savaşa karşı çıkıyor. Doğrudur!
Ama, asıl, işin kaynağına inilmelidir! Atom bomba-
ları Hiroşima'ya, Nagazaki'ye birdenbire değil, kla-
sik bir savaşın sonunda atıldı. Genel olarak savaşa
ve onun da asıl nedenine karşı çıkılmalıdır. Son ola-
rak, Körfez'de "Vietnam komplekssizsavaş"\ buldu
ABD. Karlı dağlardan adamlar, katlana katlana yu-
varianıyor. Naylon çadırlarda soğuktan, açlıktan ölen
bebeler gömülüyor. CNN'de, en öldürücü silahlar
sergileniyor. "Bizim silahlardan alın! Bizimkiler Cob-
ra... Bizimkiler SüperCobra, sokarsokmazöldürür."
Missouri'nin 38'likleri gümbürdüyor. Bir de, neşeli bir
müzik!.. Panayıryeri! Amerikalının malı satılıyor, ama
Amerikalının burnu kanamıyor. 250.000 Iraklıya kar-
şılık 11 Amerikalı!.. Yani, kimse de komplekse kapıl-
mıyor! Verimli. eğlenceli bir savaş!
30 yıl sonraki savaşı planlıyor Pentagon. Ona gö-
re araç, gereç... Kuşkusuz, ona göre de sipariş!
Oyuncakfabrikalan, kurgu fılmleri, çocuk kitapları da
ona göre... Neden 30 yıl sonraki banşı düşünümez
ABD? Ya Yıldızlar Savaşı? Unutulabilir mi? Aç insan-
lığın çok mu gereksinimi vardı bu yeni silahlanma yü-
küne? "Soğuk savaş, uçurumun kıyısında dolaş-
maktır" diyordu Dışişlen Başarı J.F. Dulles. "Şeca-
atarz ederken" sirkatini söylemek, başka nasıl olu-
yor? "Sovyetler dağıldı. Soğuk savaş da bitti" de-
diler sonra. Peki, şimdiki durumun adı ne? Bunun so-
rumlusu, kim? ABD, barış meleği mı? "Askeri pakt-
lar dağılsın!" dediler. Biri gittı, öbürü yerli yerinde...
Kime karşı, niçin?
ABD, dünyayla oynuyor! Banş olursa ABD batar.
Böylesine başıboş bir ekonomiyle banş olmaz. Bu
ekonomi, akla, insana karşıdır, gericidir, gericiliğin
asıl kaynağıdır. Barış kesatlık, savaş kâr getiriyorsa
banş tehlikededir. Kâr için ona göre savaş, ona gö-
re kin ve nefret, ona göre düşman.. gerekmektedir.
Kapitalizm niçin düşmansız kalamaz?
Insanlık, kapitalizmi, emperyalizmi ve bunlann baş
temsilcisi olarak ABD'yi artık konuşmalıdır! Banş için
de, aklın emrettiği, planlı bir ekonomiye -kendini her
an yenileyebilen, barışçı, insancıl bir ekonomiye- ve
banşçı, hümanist, evrensel bir kültüre yönelmek zo-
rundadır. Yoksa, ABD ekonomisinin her bunalımın-
da, dünyanın başı dertten kurtulmayacaktır.
KEMAL ÇAGIN
1 Eylül 1985-1995
Ölümünün 10. yılında seni sevgiyle anıyoruz.
Kardefin
H. KEMAL ÇAĞIN
ZEYTÎNBIRNU SULH HUKUK
MAHKEMESİ
Esas No: 1995,47 KararNo: 1995/45
Hâkirn: Kadri Murat Onar / 21866
Kâtıp: Zanf Akgün
Davacı Samiye Akman tarafından Canan Ebru Alkan'a
vasi tayin edilmesi ıstenilmiş. mahkememızce yapılan
yargılamalar sonunda Canan Ebru Alkan hacir altına
almarak kendisine Samiye Akman vasi tayin edilmiştir.
(Mahkernemize aiı 1995 47 \ası esas 199545 vası karar
14.8.1995 Urihli karar ıle) 14.8.1995 Basin: 39587
Kent, Kentli Kültürü ve Sanat
Prof. Dr. HALİL AKDENİZ Kültür Bakanlığı Danışmanı
Y
aşadığımız çevrede her gün gör-
meye ahştığımız kamuoyuna mal
olmuş sanat yapıtlan ve kültür
sımgeleri. kentle özdeşleşıp kentm
aynlmazparçalan ve sımgelen du-
rumuna gelmişlerse. o çevrede ya-
şayanlann hem mekân hem de zaman ve kültür bo-
yutunda çevrelenni algılayıp kavramalannı. çevre-
lenni bılınçle yaşamalannı olanakh kılar. Bu neden-
le son günlerin en güncel tartışma konulanndan bı-
n olan Ankara'nın amblemındekı Ankara'nın sim-
gesi Hitit Güneşi'nm değiştirilme gırişimi ile yıne
kentteki aynı anlamda bır başka sımgede oluşan
anıt-heykeli kaldırma niyetı, üzerinde durulup eni-
ne-boyuna tartışılması gereken bır konudur. Çün-
kü Hıtit Güneşi. Ankara'yı yalnızca geçmışteki bır
Hıtıt kültürü kesitıyle temsil eden bır sımge değil-
dir. O. kentin tanh ve kültür boyutunu bugüne taşı-
yarak aynı zamanda Anadolu uygarlıklannda kül-
türlenn birbırlenne gösterdiklen hoşgörü \ e sürek-
lılık bilıncıni de simgeler. Nitekım konu üzerinde
yetennce yazılıp çızildi ve gereklı tepkiler oluştu.
Bu yazıda konu bir başka bakımdan kent'l<entli kül-
türü ve sanat ılışkisi yönüyle ele alınarak dünyada-
ki yeni gelışmeler ve bır kısım uygulama örnekle-
ri ışığında. yaşanılan çevrede geniş perspektiflı bır
kültür ve sanat ortamı yaratılmasmın gereği ve öne-
mı açısından değerlendirilmeye çalışılacaktır.
Günümüzün kent ve kentli kültürü, artık bılim ve
teknolojınin egemen olduğu. bir teknolojiktoplum
kültürüdür. Guy Rocher'nın belirttığı gıbı (1) bu-
gün toplumun kentsel nıteliğı ve kültürü, teknolo-
jık toplumun bır niteliğıdır. Kentler. karmaşık ya-
pılanyla bu kültürün oluştufu ve aynı zamanda yo-
ğun olarak yaşandığı önemli yaşam merkezleridir.
Teknolojık toplum kültürü: ınsanla doğal ortam ara-
sında makinelerden, karmaşık araçlardan, bılgiler-
den, üretılmiş ve dönüşüme uğratılmış nesnelerden
ve onlarla olan ilışkılerden oluşan bır ortamın kül-
türü olarak özetlenebilir. Ünlü gelecek bılimcisi
Daniel Bell'e göre bu oluşum. doğal düzenı teknik
bır düzenle yer değiştırmeye yönelık olarak görü-
lür.
llende Türkiye'yi de aralanna katmayı hedefle-
dığimiz Amenka, Japonya, Kanada. Almanya, Is-
veç ve Fransa gibi ülkeler, gelişmiş endüstn ülke-
leri olup aynı zamanda çağımızın vüksek düzeyde
teknolojisine de sahip ülkelerdır. İçinde yaşadığı-
mız zaman dilimi 21. yüzyılın eşiğinde. bılim ve
teknolojide devrimlerin yaşandığı. fakat bunun bı-
reysel ve toplumsal yaşama yansımasında sancıla-
nn çekıldıgı bir dönemdır. Teknolojik toplumlar.
geleneksel toplumlara göre ekonomik. örgütsel ve
düşünce yapılannda farklılaşmış toplumlardir. Bu
toplumlardâ hızlı mal ve hızmet üretıminın yanı sı-
ra. düşünce alanında da gelışme ve değışmeler hız-
lı olmaktadır. Bugün artık teknolojı, çağımız top-
lum lannın kültürel yaşamına da etkin olarak girmiş
ve etkılerinı her alanda ve aşamada sürdüntıekte-
dir. Teknolojinın getirdiği bu hızlı değışım ve dö-
nüşümle birlikte yaşam çevresınde hızlı bir kentsel
çevTe ve yaşam kalıtesı düşüklüğü de birlikte gel-
miş ve bu da yeni fizik ve psışık sorunlann ortaya
çıkmasına neden olmuştur. Sorunlara çözüm arayı-
şı, çevTenin daha yaşanılabilir hale getirilmesinde,
fiziksel koşullan iyıleştirmenin yanı sıra, toplumun
gereksındığı çevresel-zıhınsel-kültürel ortamın ya-
ratılmasına çalışılmakta ve bu konuda sanatsal et-
kınlikler kaçınılmaz olarak gündeme gelmektedır.
lnsanın. içinde yaşadığı çevreden, çevresel algı-
lardan; ımaj ve sımgelerden oluşturduğu ve \aro-
luşunun boyutlanndan biri şeklinde belleğinde sü-
reklı canlı tuttuğu bır birikimi vardır. Bu binkım,
yaşanılan çevTenin organizmasını oluşturan karak-
terıstik özellıklen ile o çevrenin mekânlannın kül-
tür ve sanat objeleri zengınlığinden oluşur. Bu ne-
denle, bır kentm kültürel kimlık özelliklerini vur-
gulayan çalişmalara yön verilmeli.
tşaret ve Simge Niteliğinde: Bir kentin kimliğıni
oluşturan yapıtlann başında. ışaret ve simge niteli-
ğı taşıyan anıt ve benzen yapıtlar gelir. Orneğin
Ankara-Sıhhıye'deki Hitıt Anıtı (M. NusretSuman,
1978) artık hem kentin bır mekânının algılanabilır
belirgın bır ışaretıdır hem de Ankara'nın tarihini ve
kültürel kimliğinı simgeler. Anıtlar genel olarak
kültürel, büyük ve önemli olaylan, ünlü ya da tari-
hi bir kışiliğ'i her zaman anımsamak ve anmak, ge-
lecek kuşaklara aktarmak için meydana getırilen
sımge niteliğinde yapıtlardır. Mekân içinde bulun-
dukları yere göre de bir işaret nitelıği taşırlar. Her
ülkenın kültürel geçmişını simgeleyen meydanla-
nna anıtlannı diktiği kahramanlan, büyük bilim ve
sanat adamlan vardır. Örneğın ülkemizde Atatürk,
Mimar Sinan ve Barbarosanıtlan gibi. Olkemizde
Atatürk arutlan milletimizin. Türkıye Cumhuriye-
ti'nın kurucusu Atamıza olan sevgi ve saygılannın
sımgelendir. Ankara-Ulus Meydanı Atlı Atatürk
Anıtı (KrippeL 1927), Istanbul Taksim Cumhunyet
Anıtı (Canonka, 1928), lzmir Atlı Atatürk Anıtı
(Canonıca. 1932), Adana Atatürk ve 5 Ocak Anıtı
(HüseyinGezer, 1982), Istanbul Velıefendı Hipod-
rumu Atatürk Anıtı (Tamer Btşoğlu, 1981), Alan-
ya Atatürk-Banş ve Özgûrlük Anıtı (Rema Savaş,
1982), Keşan Atatürk Devnmlen Anıtı (HalukTe-
zonar, 1982). Istanbul Yeşılyurt Hava Harp Okulu
Anıtı (TankutÖktem, 1980). Istanbul Beşiktaş. Bar-
baros Anıtı (Zühtü Müridoğlu/Hadi Bara. 1942), Is-
tanbul Bayrampaşa Fatih Anıtı (Tankut Öktem,
1978) gibi. Yine bu bağlamda yer alan her ülkenın.
kentlerinın meydanlarına, park alanlanna yerleştir-
dıği figüratıf-nonfigüratif heykelleri ve benzen de-
ğişik sanat objelen vardır. Helsınki Sibelius Anıtı
(HeüaHihunen, 1967), Hannover(StPhalle, 1974).
Mannheim (Volten. 1974), Nürnberg (Hans Rucker.
1971) Hamburg (Grasel, 1973), Konstanz (Bech-
told, 1974), Stuttgart (Hajek. 1972) örnekleri, çağ-
daş dünyadaki bu alandakı örneklerden birkaçıdır.
Eşzamanlı olarak ülkemizde de tstanbul, Ankara gi-
bi kentlerimizdeheykel sanatçılanmızın gerçekleş-
tırdikleri benzer yaklaşımlan ıçeren pek çok fıgü-
ratıf-nonfıgüratıf heykel bulunmaktadır. Orneğin,
yukanda sözü edilen Hıtit anıtı (N. Suman) ıle Is-
tanbul-Beşiktaş (Mehmet l yanık), tstanbul-Bebek
Parkı (Ali Teoman Gennaner), Istanbul-Aksaray
Sahil Parkı (Tamer Başoğlu) heykel ömekleri gibi.
Çevre Tasannu Kapsamında: Anıtlar ve mey-
danlara dıkilen heykellerle birlikte kentin çevrc ta-
sanmı kapsamında düşünülmüş sanat yapıtlan ve
bılgi objesi nitelıkli yapıtlar da vardır. Bu tür ça-
hşlmalann temelinde. çağımızın beton yığını kent-
lerinin mekânlannı ırısancıllaştırma ve daha yaşa-
nılır duruma getirme istekleri vardır. Kentin yapay
çevre dekoru içinde bu yapıtlarda. bir tarafta alışıl-
mışın ötesinde büyütülmüş doğa formlan ya da so-
yut formlar, bir taraftan da coşturucu bir renklilik
göziemlenir. Büyük bir sanatsal coşku ve yaratıcı-
lıkla ortaya konulan bu yapıtlar, algı değişimleri, ye-
ni duygusal, heyecansal ve düşünsel ilişkiler oluş-
turmaya yönelik yapıtlardır. Hamburg (Weh-
berg/Langi/\Nendt, 1973). Konstanz (Piene ve Ar-
nold, 1973), Saarbriicken (Hajek veSchrempf Arch,
1970), bunlardan çağdaş bırkaç örnektır. Ülkemiz-
de, cumhuriyetın 50. yılı kutlama programı çerçe-
vesinde 1973 yılında lstanbul'un çeşitli yerlerine,
sonraki yıllarda Ankara-Abdi tpekçı Parkı, Anka-
ra-Sakarya Parkı ve Bahçelievler Öktem Parkı'na
yaptınlan rıgüratif-nonfıgüratif heykellerin de ben-
zer sanatsal etki ve işlevleri yerine getirdiği söyle-
nebilir. lstanbuM. Levent 50. Yıl (Seyhun Topuz,
1973), tstanbul-Harbiye 50. Yıl (Bihrat Mavitan.
1973), Istanbul-Fındıkh Parkı soyut-heykel (Füsun
Onur). Ankara-Abdi lpekçı Parkı Fıskiye (Remzi
Savaş, 1979). bu alanda sayılabilecek çalışmalardır.
Sonuç ve Önerfler: Bugün tüm dünyadaki çok
hızlı değışim ve dönüşümler, toplumsal yaşamda
çelışkı ve gerginlıklerin keskınleşmesi, sanat yapı-
tı içeriğinin ve simgesel değerlerin algılama biçı-
mini de etkılemektedir. Pek çok sanatsal, toplum-
sal, ekonomik, siyasal hatta ideolojik görüş, sanat-
sal ifade yoluyla toplumsal yaşamı lyileştırmeye
yönelik verilebilırken bunun aksı de bir kısım çağ-
dışı görüşlerce çağdaş sanata ve çağdaş yaklaşım-
lara karşı tavır içinde kitlelere ulaştınlmak istenil-
mektedir.
Toplumsal gelişim süreci içinde sanat, kitle eğı-
tımi alanlanndan biridır. Değişik uygulamalarda
görüldüğü üzere çağımız insanı, bır taraftan gün-
delik yaşamı içinde sanat ve kültür ortamıyla yüz
yüze getırilmeye çalışılmakta. diğer taraftan da ça-
ğımızda hızla artan kentsel çevre ve yaşam kalite-
si düşüklüğünü onarmada ve çevrenin fizik ve psi-
şık çekılmezliğini azaltmada sanatın olumlu katkı-
lan gözlemlenmektedır.
Sanatla bütünleşen bir çevrede insan-mekân ve
sanat ılışkisi, mekânın fiziksel güzellığinın ötesin-
de, orada yaşayanlann estetik zevk ve yaratıcı dü-
şünce dünyalanna uzanan bir önem taşır. Sanatı y a-
şamın içıne sokma, yaşanan olaylarda sanatı bul-
maya çalışma. sanat yapıtlannın sanatsa) ve kültü-
rel değerlerinin farkına varma, sanat etkınlıklenne
katılma ve hatta sanat yapabilme olanaklannı ya-
ratma istekleri, geleneksel anlamda sanatçı, sanat
yapıtı, müze ve izleyıcı kavramlannı aşan yeni bir
bilinci yansıtmaktadır. Okullardakı sanat eğıtimi-
nin amacı; eğıtımde sanat yoluy la kişiye çağdaş bir
zevk, yaratıcı, çağdaş düşünme ve yorumlama ye-
teneği kazandırmak olarak özetlenebılırse, kışı bu-
nun devamını okuldan sonra içinde yaşadığı çevre-
de de somut olarak bulabılmelidir.
(1) Ibrahım Armağan, Sanat ve Toplumbilımi, tzmir
1leri Kitabevi, 1992. s. 136
İLAN
T.C.
BAYBURT
ASLtYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Davacı Ilhami
Acar vekili Av. M.
Orhan Akkoyunlu
tarafından davalı
Mabup Aktürk ve 5
arkadaşı aleyhine
mahkememize açı-
lan tescil davasının
mahkememizde ya-
pılan açık yargılama
sonunda verilen
16.10.1985 tarih ve
1981/626 esas,
1985/331 sayıh ka-
ran Hazine tarafın-
dan temyiz edilmiş
olup Yargıtay 8. Hu-
kuk Dairesi Başkan-
hğı'mn 14.3.1988
tanh ve 1988/3180
esas. 1980/3341 sa-
yıh karan ile onan-
masına gelmiş olup,
Yargıtay ilamı
Bayburt Kavaklı
Kö\ü^nden Mahbup
Aktürk'e tebliğ edi-
lemediğinden ilanen
tebliğine karar veril-
miş olup işbu ilanın
yayınından itibaren
15 gün içerisinde ka-
rar düzeltme yoluna
gidilmediği takdirde
kesinleşeceği husu-
su ilanen tebliğ olu-
SİVAS KONGRESÎ'NDEN
DÜNYA BARIŞINA
DOSTLUK GECESÎ
Konuşmacı: İlhan Selçuk
Program:
Edip Akbayram
Sadık Gürbiiz
Yeni Türkü
Sevinç Eratalay
Sunucular: Tuncel Kurtiz
A.Nevzat Öztürk
HARBİYE AÇIKHAVA TÎYATROSU
2 EYLÜL 1995 CLMARTESİ SAAT 18 00-24.00
ARAS1
İRTlBATTel:557 31 29
57164 46
583 75 70
(SİDAP)
SIVAS DAYANIŞMA DERNEĞ1
Parlez-Vous Français:Fransızca konusur musunuz?
HIZLANDIRILMIŞ
FRANSIZCA DİL KURSLARI
Kurs başlangıç tarihi: .
4 Eylül 1995
Kayıtlar ve Test:
31 Ağustos - 1-2 Eylül 1995
Saat: 10.00 - 18.00 arası
IEFIİSTANBUL FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ
INSTITIT D £TUD£S ntAHÇAISES D ISTHNBUL
Istiklal Cad. No: 8
Taksim T«l: 252 02 62
trancs
Keyif düşkünlerine özel "İşte Istanbul"
manzarası ve nostaljik canlı gitar ile
unutulmaz geceler.
Rez. Tel: 252 2710
BARIŞ İÇİN SEN DE
BİR ŞEY YAP
BARIŞ ŞENLİĞİ'NE ÇAĞRI
Sanatçılar
Koma Amed, Metin Kahraman,
Ömer Özgenç, Küba Müzik Topluluğu, Muammer
Ketencoğlu, PİYA,
Sadık Gürbüz, Sevinç Eratalay, Zuğaşi Berepe,
Barış Halayk Orhan Aydın,
Aslı Ongören
Konuşmacılar
Akın Birdal, Faqi Hüseyin, Münir Ceyian, Şanar
Yurdatapan, Claudia Roth
Imza Standlan:
Sendika, Dergi,
Radyo, Parti ve Demokratik
Kurumlann Standlan
Fuat Onan Çocuk Tiyatrosu
Yer Kadıköy Otopark Alanı
Tarih: 3 Eylül Pazar Saat 11.00 - 19.00
TERTİP KOMİTESİ
nur.
Basın: 39484
Atatürk Kultur Merkezi
16/17 Eylül 1995
Saat: 20:00
Biletler Atatürk Kültür Merkezı ıle
Esbank Bakırköy, Etiler ve Suadıye
şubelerinden 1 Eylül'den ıtibaren
satın alınabilir.
Esbank Express 24, Gençkart,
Esbank Visa ve Esbank MasterCard
sahiplerine ve öğrencılere
%25 indırim uyfiulanmaktadır.
KirovBalesi
ilk kez Istanbul'da!
Esbank, 68. Kuruluş Yıldönümü kutlamalan
çerçevesinde, dünyanm en büyük bale
topluluklanndan 253 yıllık
Sankt Petersburg Academic Mariinsky Theatre
Kirov Balesi'ni Istanbul'da ağırlıyor.
Kirov Balesi, Ankara Devlet Opera ve Balesi
Orkestrası eşliğinde, tam ikiyüz yıldır dünya
sahnekrinde sergilenen "Şımank Kız" balesini,
çağımızm ünlü koreograflanndan
Oleg Vinogradov'un ÖTgün yorumuyla, orijinal
dekor ve kostümleriyle sunuyor...
Tüm sanatseverleri 16 ve 17 Eylül'de
Atatürk Kültür Merkezi'nde sergilenecek obn
"Şımank Kız" balesini izlemeye bekliyoruz.