Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1 EYL-ÜL 1995 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Gorsel diliyle 'hem seyird hem de kahramanlarının üstünde sanki sihirli bir ağ ören' sarsıcı bir ilkfilm!
Istanb-il'dan Montreal'e, Kahire'den
Sao Pauio'ya, Los Angeles'tan Hong
Kong 'a kadar çeşitli festivallerde göste-
rilip düryanın dört bucağında seyirci
karşısma çıkarak son dönemin festival
rekortmeni nitelemesini hak eden, ger-
çekten Ijtisnaibirrîtaı'diyebileceğimiz
Kutluğ AtamaB'ın şaşırtıcı ilk filmi'
"Karanhk Sular", nihayet kendi seyir-
cısiyle de buluştu tstanbul Beyoğlu Be-
yoğlu - Eurimages Sineması'nda, 25
ağustostanbuyana.
Yıl lar dncesinde kalmış, güzel bir uy-
gulamay.a,6.5 dakıkalık birkısa filmin,
Ilker C'aaikligil'ın uçmak üzerine, rock
müzigi destekli deneycı ve öncü bir yak-
laşımla. 3 5 mm formatında çektiği "Uç-
mak İstiyorum7
" adlı kısa filminin ar-
dından seyrettiğımız, belirgin birbiçim-
de dairesel bir şemaya dayanan bir ya-
pıda tasarlanmış ve kurulmuş "Karan-
hk Sular'', günümûz tstanbulu'ndan se-
çilmiş birtakım düşsel ve garip mekân-
larda geçen ve geleceği, Doğu'yla Ba-
tı'yı hannanlayarak ete kana bürünen,
gerilimli ve beylık deyişle içiçe örûlmüş
olaycıklardan bütünlenen, alışılmıştan
" farklı haıta basbayağı aynksı bir dene-
l me. Mistik ve fantastık sulara yelken
• açan, taze ve yetenekli. yeni bir yaratı-
* cı-yönetmeni ha-
l berleyea panltılı,
' ilgisiz kalınama-
' yacak cinsten,
umuİTnadik sine-
masal cevherler
içeren bir 'Uk
fHın'.
'Öliim \e fela-
ket getirecek, zararlı hatta tehlikeli bik
olabilecek bir hikâye' izleyeceğimize
ilışkin, bızzat yönetmenimizin tok ses-
li. açık seçik Türkçesinden dinledıği-
miz, beyaz perdede yavaş yavaş biçim
değiştirerek belli belirsiz bir suratın su-
retini oluşturmayakoyulan, canlandırma
' sineması ustasi Tonguç Yaşar'ın unutul-
maz "Aroentö Gemisi''ni çağnştıran ba-
şanlı bir animasyon sekansı eşliğinde,
açıklayıcı ve uyancı bir prologla içıne
daldığımız bu "Karanlık Sular", 18.
yüzyılın soylu. varlıklı bir Osmanlı ai-
lesinden gelen, 'kadın hattat'Mehveş
Hanım'dan geriye kalmış, ölûmün ve aş-
kjn gizini. ölüler âlemine ait birtakım
sırlan içeren, eski bir parşömenin pe-
şindeki koşuşturmacayı. günümüzün Is-
tanbullu dekorunda hikâye ediyor görü-
nürde.
Görünûrde diyoruz, çünkü farklı oku-
malara açık film, salt bir hikâye anlat-
makla yetinmiyor. Birtakım bildik te-
malarla devam edip çeşitli gönderme-
lerle gelişerek, gerçek/gerçekdışı ikile-
mine dayanarak. o baştaki (Cinema Pa-
radiso tarzı bir nostaljiyle dopdolu At-
las Sineması'nda çekilmiş), siyahbeyaz
bir melodramın duygu seline kapılmış
seyircileri gösteren sahneyle noktalanıp
kapanan bir dairenin döngüsünü akla ge-
tiren çemberimsi bir omurgaya oturtul-
muş "Karanlık Sular", görüntülere dö-
külerek gözümüzûn önünden akıp geçen
hikâyenin özünü de sorgulayarak, sey-
rettigini algılama ve anlamlandırma ça-
basmdaki seyirciyı de "Gizli Yüz"vari
gizem labirentlerine çekiyor baştan so-
na.
Alışılmış anlamda, neden-sonuç iliş-
kisine bağlı, başı, ortası, sonu belli bir
hikâye değil seyrettiğimiz, aynca yine
alışılmış tarzda, kronolojik hikâyeleme
yollannı, bildik bir zaman mantığım da
kesinlikle izlemiyor anlatılanlar.
Kavuşması imkânsız bir anayla
oğlun hikâyesi
Geçmişle geleceği birbirine katık ede-
rek bizden bir 'Auteur anemasT örneği
ortayakoyan, Doğu'ya özgü dairesel an-
latım yapısı ve estetiğiyle Batı'nın dili-
ni harmanlaıp kaynaştırmaya soyunan
KutiuğAtaman'ın daria 'flkfilmi'yle, si-
nemamızda dogrusu sıkça rastlanmayan
cinsten, ticari kaygılardan annmış, bilin-
çaltını deşmeyi deneyen, kimisine yete-
rince doyurucu ve ikna edici gelmeyen
hikâyesi bir yana, kırk yıllık, deneyimli
bir yönetmenin ustalığına sahip, renkli
ve incelikli iislubu ve biçimciliğiyle ke-
sinlikle görmezden gelinmeyecek tür-
den, etkileyici bir stil denemesi gerçek-
Karanlık Sular
(The Serpent's Tale) Yönetmen,
yapımcı, senarist: Kutluğ
Ataman / Kamera: Chris Squires /
Müzik: Blake Leyh / Montaj:
Annabel Ware / Oyuncular:
Gönen Bozbey, Metin Uygun,
Daniel Chace, Eric Pio, Semiha
Berksoy, Haluk Kurdoğlu,
Numan Pakner, Ayton Sert,
Giovanni Scognamillo, Cevat
Kurtuiuş, Beste Çınarcı, Tülin
Oral /1990-94 Türk-ABD ortak
yapımı (Istisnai Filmler) Beyoğlu
Beyoğlu -Eurimages
Sineması'nda.
Aynksı bir Istanbul hikâyesi
leştirdiğini söyleyebiliriz rahatlıkla.
Genç yönetmenimizin belli bazı tür-
lerle temalardan yola çıkarak. nerdeyse
her sahnesi ölçülü-bıçilı düşünülüp ta-
sarlanarak çembenmsı bir yapıda kurdu-
ğu "Karanlık Sular"ının. 'birçembere
hapsolmuş' kahramanlanndan bayan
Lamia Köprülü'yü tanıyoruz ılkin.
Baştaki, fılm içindeki, gözyaşlanyla
seyredilen siyahbeyaz fılmın, gTenli ka-
relerinden bizim "Karanlık Sular"ın
renkli karelerine geçıveren, yükselen ye-
ni değerlerle, günümûze özgü yenı den-
gelerin kıskaca alarak gitgide yeyip yut-
tuğu bir sınıfın kalıntısı ve köklü bir ai-
lenin son üyesi, eskı tstanbullu. hafif
üşütük bir hanımefendi Lamia (Gönen
"Karanlık
Sular",
güniimiiz
İstanbulu'ndan
seçilmiş
birtakım düşsel
ve garip
mekânlarda
geçen ve
geleceği,
Doğu'yla
Baü'yı
harmanlayarak
ete kana
bürünen,
gerilimli ve
beylik deyişle
içiçe örüûnüş
oİaycıklardan
bütünlenen,
auşılmıştan
farklı hatta
basbayağı
aynksı bir
deneme.
temesine de direniyor sürekli. fînaldeki
kaçınılmaz yangın sahnesine kadar.
'Dekadan' Lamia Hanımefendi. 222
Körfez Caddesi adresindeki yalısında,
yıllar öncesinde boğulmuş oğlunu gören
ve selam getiren esrarengiz bir Ameri-
kalı tarafından ziyaret edıliyor derken.
Çokuluslu şirketin ajanı (kiralık katili)
olan, Richie Hunter adındaki bu genç
Amerikalı (Daniel Chace) Lamia'ya. oğ-
lu Haldun'un ölmemiş olduğunu söylü-
yor. Ve oğluyla (Metin Uygun) benzer-
siz bir sevgi ilişkisıni. Haldun'un yok-
luğuna karşın kalbinde hâlâ sürdüren
Lamia, yeniden oğluna kavuşmanın se-
vinç ve heyecanıyla Richie Hunter'ın
araştırmalanna katılıyor gönlü pır pır
Güvercinlerin panayır yeri Yeni Ca-
mii'den huzur verici Aşiyan Mezarlı-
ğı'na, ürkütücü, kıvnm kıvnm dehliz ve
tünellerden oluşma Yedikule Zindanla-
n'ndan Asya'yla Avnıpa'yı birleştiren
Boğaziçi'nin girdap ve iç akıntılarla sü-
rekli kaynayarak akan, derin, karanljc
sulanna kadar görkemli görüntüleriyle
benzersiz bir lstanbul'un da odağına us-
taca yerleştırildiği film, değişik kültür-
lerin yüzyıllardır istila ve işgal ettiği
kentimız üstüne, ilgınç ve eşsiz bir fan-
tastik çeşıtleme olarak se>Tedilen, ade-
ta Orhan Pamuk'a nazire yaparcasına
peliküle geçirilmiş, şaşırtıcı ve sarsıcı
bir sinemasal deneme.
California Üniversitesi (UCLA) sine-
Bozbey). Yıllar önce kaybettiği biricik
oğlunun acısını içine gömmüş, 'herke-
sin ölüp ghtiğJ' bir dünyada köşesine bü-
zülüp kopkoyu yalnızlığma gömülmüş.
o inci gibi yazısıyla kendi kendine mek-
tuplar yazıp postalayan, birtakım haplar
içerek modern çağ yaşamma ayak uy-
durmaya çalışan. çevTesindekilerin de
pek önemsemeyip evlat acısıyla kafayı
yemiş, azıcık tozutmuş bir Boğaziçi ha-
nunefendisi muamelesi yaptıklan La-
mia Köprülü, maddi bakımdan bağımlı
olduğu, ancak ev lenmemekte de diretti-
ği, 'yık,yap, sat ahniyeti'ndeki, iktidar-
güç hırs ve tutkusuyla yanıp tutuşan,
sonradan göıme zengin, şapırtılı yemek
yeyişiyle Lamia'nın içini kaldıran, ka-
ba saba Haşmet Bey'in (HalukKurdoğ-
lu) dede yadigân yalıyı kundaklayıp ya-
karak çokuluslu bir şirkete sattırmak is-
ederek.
Geçen yıl tstanbul Film Festivali'nde
Sinema Yazarlan Derneği (StYAD) özel
ödülü, 1995 Ankara Film Festivali'nde
jüri özel ödülü ve yine 1995 tzmir Film
Festivali'nde de Artemis ödülünü ka-
zanmış. Oscar'lan dağıtan ünlü Ameri-
kan Sinema Sanatlan ve Bilimleri Aka-
demisi arşivine, sonsuza kadar saklan-
mak üzere alınmış "Karanlık Sular", et-
nik ve kültürel bakımdan çok farklı kat-
manlardan oluşmuş lstanbul mozaiğini,
konusuna yedirmiş, tantanalı görselli-
ğiyle şaşırtıcı, genelde bir Türk filmin-
den beklenmedik, kıvamında temposu.
içiçe geçmiş öykü ve yan öykücüklerden
bütünlenen akıcı anlatımıyla, «lışıldık
cinsten bir hikâye çizgisini izlemekten
çok birtakım temalarla süregelen yapı-
sıyla gerçekten farklı'bir yapıt.
ma bülümünden diplomalı genç yönet-
men Kutluğ Ataman'ın, öteden beri
'vampir öyküsü'diye şişirilip küçümse-
nerek bahsedılmiş oysa, içinde sadece
bazı 'vampir' karakterlerin de rol aldığı
bu ilk uzun filmındeki, ölüme bu dün-
yada olmadan karşı gelerek var olan, da-
hası, hayatla ölüm arasında kalakalmış
vampirleri, sadece beylik korku-gerilim
öğesi olmakla yetinmeyerek kana-cana
bürünmüş. trajik ve romantik tipler.
"Gizli Yüz"van bir araştırma-soruş-
turma dolambaçlanna sokulduğumuz,
korku-vampir filminden melo ve gerili-
me kadar çeşitli türlerle oynaşan, malum
bir tür filminin ötesıne geçen, incelikli-
buluşlu birtakım 'geçme'lerle birbirine
bağlanmış bir temalar bütünü olarak al-
gılanan, yitik kutsal metinler, ölüler âle-
miyle evrenin karmaşık sırlannın yazı-
lı olduğu eski par-
şömenler, gizli
dinler, sahte pey-
gamberler, dairevi.
büyük bir ateşin
çevresinde topla-
nılan mistik ayin-
ler, vampirler, yı-
lan kadınlar, mezarlıklar ve öldürücü-
heyecanlı takiplerin gırla gittigi "Ka-
ranlık Sular", birbirlerine kavuşmalan
çoktan imkânsız bir anayla oğlunun hi-
kâyesi aslında.
Bir Boğaziçi ve yalı çocuğu olan yö-
netmenin kuşkusuz özyaşamından kay-
naklanan bazı sahnelere de yer veren
filmde, çağlar boyunca yığınla ölüyü,
sayısız yasanmışlığı. milyarlarca anıyı
banndıran benzersiz bir kubbeye sahip
lstanbul'daki Bizans mırasının temsilci-
si, ölümsüz yaratık. 800 yaşındaki vam-
pir prenses Theodora (Beste Çmarcı),
herkesin peşine düştüğü, eski bilgilerin
yazıh olduğu, antik parşömeni La-
mia'dan yardakçısı sahte peygamber için
çalan, Lamia'nın da gözüne şiş soktuğu
şoför (Numan Pakner), Haldun'un bir
başka arkadaşı. eski diller uzmanı olan,
büyülere, doğaüstü olaylara kesinlikle
inanmayan, ama parşömendeki 'öldürü-
cü zehirli sözcüklerle' yasak metni çevi-
remeyen Stephan (Eric Pio) ya da mü-
ritlerinin gözü önünde vurulup öldürü-
len sahte peygamber (Ayton Sert) gibi
yan tipler de boy gösteriyor. (Kürkler
içinde, frapan yaşh falcı kadm Semiha
Berksoy'Ia siyah tahsildar kolluklannı
çekerek tipik bir mezarlık arşiv memu-
ru olmuş ustamız Giwanni Scognamil-
lo'yu verahmetlişovmen Cevat Kurtu-
iuş'u da anmadan geçmeyelim bu ara-
da.)
'Dgisiz kalmak mümkün değil'
Görüntülerle 'dûşünebfldiğini' örnek-
leyen, Alain Robbe-Grillet'nin 1963 ya-
pımı, barok tstanbul tasvın, "L'lmmor-
teüe" (Ölümsüz Kadın) fılminı göriip
görmediğine yaman meraklandığım,
zorlu 'Auteur sûıemasıınn'derin ve ka-
ranlık sulanna cüretli kulaçlar atarak ki-
şisel bir Doğu-Bah bireşimine varan yö-
netmen Kutluğ Ataman'ın gotik bir ah-
lak masalından barok bir vampir hikâ-
yesi çeşitlemesine kolan vuran bu heye-
can verici tstanbul filmine ilgisiz kal-
mak ne mümkün?
Hiçbir sahnede yan yana getirilme-
miş, hafıf üşütük, soylu lstanbul hanı-
mefendisi anneyle vampir oğlu Hal-
dun'un ilişkisini eksen alan, çok şeyin
içine tıkıştınldığı bu ilginç ilk fılm, içi-
ne çektiği ve kuşkusuz imgelemini de is-
ter istemez harekete geçirdiği seyircisi-
ni, seyre, keşfe, ilgiye değer, 83 dakika-
lık bir deneyime çağınyor. (Meraklısı
için not: Kutluğ Ataman ve "Karanlık
Sular'Ma derinlemesine ilgilenen sine-
maseverler; Antrakt'ın 33. sayısındaki,
Tamer Baran ımzalı "Sefam oisun cin-
sinden bir film!" başlıkh yazıyı okuya-
bilirler...)
YENI BA$LAYANLAR...
ITARTAGNMrilKlZI
Yönetmenlığim Bertrand
Tavernier'in yaptığı filmde,
başrolleri Sophie Marceau,
Philippe Noiret, Claude Rich.
Sami Fre\. Raoul Bilk'rev Je-
an-Luc Bideau ve Jean-Paul
RoussUlon paylaşıyorlar.
Eloise (Sophie Marceau).
kızlarmanastınnda yatılı kal-
maktadır. Okulda bir cinaye-
te tanık olur ve bu cinayetin
Kral Louıs'e karşı kötû bir
entrikanın parçası olduğunu
anlar. Eloise, Paris'e giderek
babasını tacın tehlikede oldu-
ğu konusunda ikna etmeye ça-
lışır. Babası D'Artagnan (Phi-
Bppe Noiret) Eloise'nin söyle-
diklerine kulak tıkar. Eloise.
arkadaşlan Aramis (Sami
Frey). Athos (Jean-Luc Bide-
au), Porthos (Raoul Billerey)
ve Planchet'ın (Jean-Paul Ro-
ussiDon) yardımlan ıle bu ent-
rikayı çözmeye çalışır.
ANDRE
G«orge Miller'in yönettiği
filmde başrollen Keitfa Car-
radine. Tına Majarino, Keitfa
Szarabajka, Chelsea Fietd ve
JoshuaJacksoo paylaşıyorlar.
Ufak birbalıkçı kasabası olan
Rockport'da, annesi balıkçı
ağlanna takılıp ölen yeni doğ-
muş fok balığı Andre'nin ba-
kımmı hayvansever bir aile
üstlenir. Ailenin yedi yaşın-
daki kızı Toni ile Andre bir-
birlerine çok bağlı iki dost
olurlar. Toni ve babası And-
re'ye güzel numaralar öğre-
tirler. Böylece tüm ülkenin
dıkkatini çeken kasaba med-
yada ünlü olur. Fakat Andre
kötü bir balık mevsimı geçi-
ren ve bunu fok balıklannın
ağlaruıı zedelemesine bağla-
yan kızgın balıkçılann hede-
fi haline gelir.
Fılm, Türkçe dublajlı
olarak gösterilecek.
BflTMANDAİMA
Başrollerini Val Kilmer,
Tommy Lee Jones, Jim Car-
re>, Nicole Kidman ve Chris
O'Donnell paylaştığı filmin
yönetmenı Joel Schumac-
her.Batman (Val Kilmer)'in
azılı iki düşmanı tki Surat
(Tommy Lee Jones) ve Bil-
mececi (Jim Carrey), onu yok
etmek için bir araya gelırler.
Batman bu kez şehri tek
başına savunmayacaktır,
yanında Robin (Chris
O'Donnell) vardır ve Bat-
man'e mücadelesinde yar-
dım edecektir.
Batman'in diğer benli-
ği, milyarder hayırsever
Bruce Wayne, Batman'den
etkilenen güzel psıkolog
Dv. Chase Meridian'e hay-
randır.
T . C .
M İ L L İ E Ğ İ T İ M B A K A N L I Ğ I
Ö Z E L ^^^\JC^V<3IIC
HÜMAKOLEJİOfçııûunviLZ, mesCeğiruCe cCetıeyimCi, cCiTtamif<^
ve cCisipCinCi (çsuCrosuyCa., ç.octtf<iÇartntvzvtı
z,e.fça ve yetenelçCerin-i geOiştvrecefk^ eğitim ve
öğretim vermeyi arnaçCanuıfktcıcCvr.
Hüma KAPLAN
EĞİTİMC! ve KURUCU
IfHtŞ'OT
Ç0CUKUMİM17 İÇİN !
Eğitimi ciddi bir problem olarak gören anne -
babalsr bizünle t^"^şm?d9" karaı vermeyiniz!...
16 KİŞİLİK SINIF MEVCUTLARIYLA;
ÖZEL YAKACIK HÜMA KOLEJİ
Kartal Yolu Spor Cad. No: 1 YAKACIK / İSTANBUL
Tel: (0.216) 451 32 43 - 451 35 01 Fax: (0.216) 451 35 01
ANKARA SANAT TİYATBOSU
Faruk EREM
BİR CE2A AVUKATININ ANILARI
YALNIZ 4 Reji: RUTKAY AZİZ
O Û M
7-8-9-10 Eylûl Saat 21.pO'de
R l M E L İ H İ S A « I N D A
•iletler Cije: 287 10 $0 ve TBn Vıkkoraaalar'da.
KEDIGOZU
VECDİ SAYAR
Devekuşları,
Mefisto'lap ve Barış
Bugün 1 Eylül, Dünya Barış Günü. Alman ordula-
nnın Polonya'yı işgalinin ve de 2. Dünya Savaşı'nın
başlangıcının yıldönümü.
Kedilerin ne ilgisi var bu işlerle diyorsanız, yanılı-
yorsunuz. Biz kediler banşsever hayvanlanzdır oldum
olası. Banş Günü'ü bizler kutlamayacağız da kimler
kutlayacak?
Üstelik şu içinde bulunduğumuz ortamda barış
düşüncesi her zamankinden daha fazla önem kazan-
mıyor mu? Ama insanoğlu garip bir yaratık. Başına
gelenlerden ders almasını bilmiyor. Milyonlarca ya-
şama malolmuş bir savaşın 50. yıldönümünde yeni
nükleer denemeler peşinde. Insanlar televizyon ba-
şında savaş fılmi seyTeder gibi kılı kıpırdamadan sey-
rediyor haberieri. Çocuklar derseniz, He-Man'lerle
Ninja'larla militarizme iyice ısjnmış.
Bugünlerde CNN yeni canlı yayınlar vaat ediyor
Bosna'daki savaştan canlı ve de bol kanlı görüntü-
ler. İç savaşa yol açan 'yeni dünya düzeni'nin mima-
n emperyalist güçler, banş güvercinliginesoyunmuş.
Tıpkı, 'western 'lerde olduğu gibi 'o/um/u'kahraman-
lanmızın gecikmiş saldınsını izliyoruz. Intikam duy-
gulanmız iyice kabarmış, ellerimizi oğuşturuyoruz te-
levizyon başında. "Bosna için ben ne yaptım" diye
sormaktansa, bizim adımıza 'intikam' alanlan alkış-
lamak kolayımıza geliyor.
Oysa dünyanın dört bir köşesinde ve hemen yanı
başımızda yaşayanlar karşısında çoğumuz, başımı-
zı kuma gömüp, bir devekuşu tevekkülü içinde bek-
lemedik mi? (Sanki bu ülkede devekuşu kıtlığı var-
mış gibi, dışardan damızlık devekuşu getirmişler. Dik-
kat buyrun, devekuşu etinin pek lezzetli olduğu sık-
ça terennüm ediliyor son günlerde. Benden uyaryıa-
sı).
Bu devekuşlannın arasında bazıları var ki pasıf rol-
leri ile yetinmeyip, sahnede rol çalmaya pek heves-
liler. 'Mefisto' rolünün cazibesine dayanamıyorlar
besbelli. Köşeye sıkışmayagörsünler, "Ben yalnızca
biroyuncuyum, politikadan anlamam"\ bastırmayı da
ihmal etmiyorlar. Bu 'Mefisto' kim ola ki diyecekse-
niz, Szabo'nun filmini görmemiş. Goethe yi okuma-
mış olanlarınız için, 'Faust'u anlatmaya kalkmayaca-
ğız elbet, şu dar yerimizde. Ama günün anlam ve
önemine uygun bir 'Mefisto 'dan söz açmanın tam sı-
rası.
Politik arenanın önde gelen oportünistlerinden,
HitJer'in savaş bakanı, ünlü mimar Albert Speer'in
Nüremberg davasındaki sözlerini unutmak olası mı:
"Bûyük bir mimari eser yaratabilmek için, Faust gi-
bi ruhumu satmaya karar verdim. Hitler'in kişilığin-
de Mefisto'mu bulmuştum."
Kedi tarihi, nice Mefisto'larla doludur. Sinema sa-
natının tanıklığını da ihmal etmemek gerek. Edgar-
do Cozarinski'nin bir belgeselinı anımsıyorum: 'Tek
BirAdamın Savaşı' adını taşıyan fılm, işbirlikçi Vıchy
hükümeti döneminde Fransa'nın kültürel yaşamın-
dan kesitleri gözler önüne seriyordu. Ülkesinde ya-
şananlara gözlerini yuman, kulaklannı tıkayan deve-
kuşlannın ve olup bitenleri kendi çıkan doğrultusun-
da kullanmayı akıl eden Vvfeffto'lann hazin öyküsü
vardı, bu güzel belgeselde. (Söz belgeselden açılmış-
ken, araya bir reklam koyalım; yann akşam 'İki Film
Birden'de gösterilecek belgeseli, faşizmin estetik
anlayışını sergileyen 'Kıyametin Mimarisi'ni sakın ka-
çırmayın. Tabii bir de önümüzdeki haftalarda göste-
rilecek olan "Leni Reifenstahl'in Muhteşem, Kor-
kunç Yaşamt"ru).
Evet, bugün Banş Günü. Bugün elli küsur yıl önce
Nazilerin propaganda makinelerinin nasıl çalıştığını
bilmeye her zamandan daha çok ihtiyacımız yok mu?
Almanya'nın Polonya'yı işgaline yol açan saldın-
nın bir provokasyon olduğunu, Almanların sınır ka-
rakoluna yapılan saldınyı gerçekleştirenlerin Polon-
yalı askerierin üniformalannı giymiş Alman askerieri
olduğunu bilmeyen Alman halkının 'zafer' haykınş-
lan kulağımıza küpe olmayacak mı?
Alman propaganda filmlerinde Yahudiler hakkında
nasıl yalanlar uydurulduğunu, Alman halkının nasıl
kışkırtıldığını ve bu yalanlara alet olan sözde sanat-
çıları, Mefısto'lan unutacak mıyız?
Bakın, Polonyalıların 'vahşetini' anlatan Gustav
Ucicky'nin 'Eve Dönüş' (1941) adlı fılminde nasıl yı-
kanmış beyinler: "Bir düşünün kardeşler, etrafımız-
daki her şeyin Alman olduğunu, bir dükkâna gittiği-
nizde Ibranice ya da Lehçe değil, sadece Almanca
duymanın güzelliğini, çevremizde öten kuşlann bile
Almanca ötmesini..."
Elli yıl sonra yeniden palazlanan bu çılgınlığa 'dur'
demenin zamanı gelmedi mi? Yoksa, Sait Faik us-
tanın dediği gibi "Hepimiz, sırtımızda ve elbiseleri-
mizin altında, gözierimizin içinde bir müstakbel ölü
gezdirmiyor muyuz?"
ATATÜRK VE BARIŞ KOIMSERİ - 2
BILET TEMIN YERtERJ
. ADD İSIAf«UlMBKEZŞUKSI TQ. (0212) 272 İ 2 18
• A D.D KAOKÖV -. «AOKÖT ŞUKS
• VMOCOKAMA GIS£l£Rf [TftiTÜIM • SUAOfYE - N$ANUkŞf)
• FtU$9NEMAGI$ESİ
B.l*fivntı lwyv 200.000 TL'ckr.
Alacağmtz hw bıUt AöuHcçü D0tûnc«ye kdbda buluncmklır.
Romanlannız ve ansiklopedileriniz yerinizden alınır.
Tel: 554 08 04
Yaşlı çifte refakat edecek,
yardımcı olacak bayan aranıyor.
Mür: Iş saatleri için Saat: 14.00 - 18.00
Tel.: 571 70 70
Sahibinden Maslak Gazeteciler Sitesi'nde
kiralık dubleks daire.
(0.212) 251 29 88