25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 EYL-ÜL 1995 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Gorsel diliyle 'hem seyird hem de kahramanlarının üstünde sanki sihirli bir ağ ören' sarsıcı bir ilkfilm! Istanb-il'dan Montreal'e, Kahire'den Sao Pauio'ya, Los Angeles'tan Hong Kong 'a kadar çeşitli festivallerde göste- rilip düryanın dört bucağında seyirci karşısma çıkarak son dönemin festival rekortmeni nitelemesini hak eden, ger- çekten Ijtisnaibirrîtaı'diyebileceğimiz Kutluğ AtamaB'ın şaşırtıcı ilk filmi' "Karanhk Sular", nihayet kendi seyir- cısiyle de buluştu tstanbul Beyoğlu Be- yoğlu - Eurimages Sineması'nda, 25 ağustostanbuyana. Yıl lar dncesinde kalmış, güzel bir uy- gulamay.a,6.5 dakıkalık birkısa filmin, Ilker C'aaikligil'ın uçmak üzerine, rock müzigi destekli deneycı ve öncü bir yak- laşımla. 3 5 mm formatında çektiği "Uç- mak İstiyorum7 " adlı kısa filminin ar- dından seyrettiğımız, belirgin birbiçim- de dairesel bir şemaya dayanan bir ya- pıda tasarlanmış ve kurulmuş "Karan- hk Sular'', günümûz tstanbulu'ndan se- çilmiş birtakım düşsel ve garip mekân- larda geçen ve geleceği, Doğu'yla Ba- tı'yı hannanlayarak ete kana bürünen, gerilimli ve beylık deyişle içiçe örûlmüş olaycıklardan bütünlenen, alışılmıştan " farklı haıta basbayağı aynksı bir dene- l me. Mistik ve fantastık sulara yelken • açan, taze ve yetenekli. yeni bir yaratı- * cı-yönetmeni ha- l berleyea panltılı, ' ilgisiz kalınama- ' yacak cinsten, umuİTnadik sine- masal cevherler içeren bir 'Uk fHın'. 'Öliim \e fela- ket getirecek, zararlı hatta tehlikeli bik olabilecek bir hikâye' izleyeceğimize ilışkin, bızzat yönetmenimizin tok ses- li. açık seçik Türkçesinden dinledıği- miz, beyaz perdede yavaş yavaş biçim değiştirerek belli belirsiz bir suratın su- retini oluşturmayakoyulan, canlandırma ' sineması ustasi Tonguç Yaşar'ın unutul- maz "Aroentö Gemisi''ni çağnştıran ba- şanlı bir animasyon sekansı eşliğinde, açıklayıcı ve uyancı bir prologla içıne daldığımız bu "Karanlık Sular", 18. yüzyılın soylu. varlıklı bir Osmanlı ai- lesinden gelen, 'kadın hattat'Mehveş Hanım'dan geriye kalmış, ölûmün ve aş- kjn gizini. ölüler âlemine ait birtakım sırlan içeren, eski bir parşömenin pe- şindeki koşuşturmacayı. günümüzün Is- tanbullu dekorunda hikâye ediyor görü- nürde. Görünûrde diyoruz, çünkü farklı oku- malara açık film, salt bir hikâye anlat- makla yetinmiyor. Birtakım bildik te- malarla devam edip çeşitli gönderme- lerle gelişerek, gerçek/gerçekdışı ikile- mine dayanarak. o baştaki (Cinema Pa- radiso tarzı bir nostaljiyle dopdolu At- las Sineması'nda çekilmiş), siyahbeyaz bir melodramın duygu seline kapılmış seyircileri gösteren sahneyle noktalanıp kapanan bir dairenin döngüsünü akla ge- tiren çemberimsi bir omurgaya oturtul- muş "Karanlık Sular", görüntülere dö- külerek gözümüzûn önünden akıp geçen hikâyenin özünü de sorgulayarak, sey- rettigini algılama ve anlamlandırma ça- basmdaki seyirciyı de "Gizli Yüz"vari gizem labirentlerine çekiyor baştan so- na. Alışılmış anlamda, neden-sonuç iliş- kisine bağlı, başı, ortası, sonu belli bir hikâye değil seyrettiğimiz, aynca yine alışılmış tarzda, kronolojik hikâyeleme yollannı, bildik bir zaman mantığım da kesinlikle izlemiyor anlatılanlar. Kavuşması imkânsız bir anayla oğlun hikâyesi Geçmişle geleceği birbirine katık ede- rek bizden bir 'Auteur anemasT örneği ortayakoyan, Doğu'ya özgü dairesel an- latım yapısı ve estetiğiyle Batı'nın dili- ni harmanlaıp kaynaştırmaya soyunan KutiuğAtaman'ın daria 'flkfilmi'yle, si- nemamızda dogrusu sıkça rastlanmayan cinsten, ticari kaygılardan annmış, bilin- çaltını deşmeyi deneyen, kimisine yete- rince doyurucu ve ikna edici gelmeyen hikâyesi bir yana, kırk yıllık, deneyimli bir yönetmenin ustalığına sahip, renkli ve incelikli iislubu ve biçimciliğiyle ke- sinlikle görmezden gelinmeyecek tür- den, etkileyici bir stil denemesi gerçek- Karanlık Sular (The Serpent's Tale) Yönetmen, yapımcı, senarist: Kutluğ Ataman / Kamera: Chris Squires / Müzik: Blake Leyh / Montaj: Annabel Ware / Oyuncular: Gönen Bozbey, Metin Uygun, Daniel Chace, Eric Pio, Semiha Berksoy, Haluk Kurdoğlu, Numan Pakner, Ayton Sert, Giovanni Scognamillo, Cevat Kurtuiuş, Beste Çınarcı, Tülin Oral /1990-94 Türk-ABD ortak yapımı (Istisnai Filmler) Beyoğlu Beyoğlu -Eurimages Sineması'nda. Aynksı bir Istanbul hikâyesi leştirdiğini söyleyebiliriz rahatlıkla. Genç yönetmenimizin belli bazı tür- lerle temalardan yola çıkarak. nerdeyse her sahnesi ölçülü-bıçilı düşünülüp ta- sarlanarak çembenmsı bir yapıda kurdu- ğu "Karanlık Sular"ının. 'birçembere hapsolmuş' kahramanlanndan bayan Lamia Köprülü'yü tanıyoruz ılkin. Baştaki, fılm içindeki, gözyaşlanyla seyredilen siyahbeyaz fılmın, gTenli ka- relerinden bizim "Karanlık Sular"ın renkli karelerine geçıveren, yükselen ye- ni değerlerle, günümûze özgü yenı den- gelerin kıskaca alarak gitgide yeyip yut- tuğu bir sınıfın kalıntısı ve köklü bir ai- lenin son üyesi, eskı tstanbullu. hafif üşütük bir hanımefendi Lamia (Gönen "Karanlık Sular", güniimiiz İstanbulu'ndan seçilmiş birtakım düşsel ve garip mekânlarda geçen ve geleceği, Doğu'yla Baü'yı harmanlayarak ete kana bürünen, gerilimli ve beylik deyişle içiçe örüûnüş oİaycıklardan bütünlenen, auşılmıştan farklı hatta basbayağı aynksı bir deneme. temesine de direniyor sürekli. fînaldeki kaçınılmaz yangın sahnesine kadar. 'Dekadan' Lamia Hanımefendi. 222 Körfez Caddesi adresindeki yalısında, yıllar öncesinde boğulmuş oğlunu gören ve selam getiren esrarengiz bir Ameri- kalı tarafından ziyaret edıliyor derken. Çokuluslu şirketin ajanı (kiralık katili) olan, Richie Hunter adındaki bu genç Amerikalı (Daniel Chace) Lamia'ya. oğ- lu Haldun'un ölmemiş olduğunu söylü- yor. Ve oğluyla (Metin Uygun) benzer- siz bir sevgi ilişkisıni. Haldun'un yok- luğuna karşın kalbinde hâlâ sürdüren Lamia, yeniden oğluna kavuşmanın se- vinç ve heyecanıyla Richie Hunter'ın araştırmalanna katılıyor gönlü pır pır Güvercinlerin panayır yeri Yeni Ca- mii'den huzur verici Aşiyan Mezarlı- ğı'na, ürkütücü, kıvnm kıvnm dehliz ve tünellerden oluşma Yedikule Zindanla- n'ndan Asya'yla Avnıpa'yı birleştiren Boğaziçi'nin girdap ve iç akıntılarla sü- rekli kaynayarak akan, derin, karanljc sulanna kadar görkemli görüntüleriyle benzersiz bir lstanbul'un da odağına us- taca yerleştırildiği film, değişik kültür- lerin yüzyıllardır istila ve işgal ettiği kentimız üstüne, ilgınç ve eşsiz bir fan- tastik çeşıtleme olarak se>Tedilen, ade- ta Orhan Pamuk'a nazire yaparcasına peliküle geçirilmiş, şaşırtıcı ve sarsıcı bir sinemasal deneme. California Üniversitesi (UCLA) sine- Bozbey). Yıllar önce kaybettiği biricik oğlunun acısını içine gömmüş, 'herke- sin ölüp ghtiğJ' bir dünyada köşesine bü- zülüp kopkoyu yalnızlığma gömülmüş. o inci gibi yazısıyla kendi kendine mek- tuplar yazıp postalayan, birtakım haplar içerek modern çağ yaşamma ayak uy- durmaya çalışan. çevTesindekilerin de pek önemsemeyip evlat acısıyla kafayı yemiş, azıcık tozutmuş bir Boğaziçi ha- nunefendisi muamelesi yaptıklan La- mia Köprülü, maddi bakımdan bağımlı olduğu, ancak ev lenmemekte de diretti- ği, 'yık,yap, sat ahniyeti'ndeki, iktidar- güç hırs ve tutkusuyla yanıp tutuşan, sonradan göıme zengin, şapırtılı yemek yeyişiyle Lamia'nın içini kaldıran, ka- ba saba Haşmet Bey'in (HalukKurdoğ- lu) dede yadigân yalıyı kundaklayıp ya- karak çokuluslu bir şirkete sattırmak is- ederek. Geçen yıl tstanbul Film Festivali'nde Sinema Yazarlan Derneği (StYAD) özel ödülü, 1995 Ankara Film Festivali'nde jüri özel ödülü ve yine 1995 tzmir Film Festivali'nde de Artemis ödülünü ka- zanmış. Oscar'lan dağıtan ünlü Ameri- kan Sinema Sanatlan ve Bilimleri Aka- demisi arşivine, sonsuza kadar saklan- mak üzere alınmış "Karanlık Sular", et- nik ve kültürel bakımdan çok farklı kat- manlardan oluşmuş lstanbul mozaiğini, konusuna yedirmiş, tantanalı görselli- ğiyle şaşırtıcı, genelde bir Türk filmin- den beklenmedik, kıvamında temposu. içiçe geçmiş öykü ve yan öykücüklerden bütünlenen akıcı anlatımıyla, «lışıldık cinsten bir hikâye çizgisini izlemekten çok birtakım temalarla süregelen yapı- sıyla gerçekten farklı'bir yapıt. ma bülümünden diplomalı genç yönet- men Kutluğ Ataman'ın, öteden beri 'vampir öyküsü'diye şişirilip küçümse- nerek bahsedılmiş oysa, içinde sadece bazı 'vampir' karakterlerin de rol aldığı bu ilk uzun filmındeki, ölüme bu dün- yada olmadan karşı gelerek var olan, da- hası, hayatla ölüm arasında kalakalmış vampirleri, sadece beylik korku-gerilim öğesi olmakla yetinmeyerek kana-cana bürünmüş. trajik ve romantik tipler. "Gizli Yüz"van bir araştırma-soruş- turma dolambaçlanna sokulduğumuz, korku-vampir filminden melo ve gerili- me kadar çeşitli türlerle oynaşan, malum bir tür filminin ötesıne geçen, incelikli- buluşlu birtakım 'geçme'lerle birbirine bağlanmış bir temalar bütünü olarak al- gılanan, yitik kutsal metinler, ölüler âle- miyle evrenin karmaşık sırlannın yazı- lı olduğu eski par- şömenler, gizli dinler, sahte pey- gamberler, dairevi. büyük bir ateşin çevresinde topla- nılan mistik ayin- ler, vampirler, yı- lan kadınlar, mezarlıklar ve öldürücü- heyecanlı takiplerin gırla gittigi "Ka- ranlık Sular", birbirlerine kavuşmalan çoktan imkânsız bir anayla oğlunun hi- kâyesi aslında. Bir Boğaziçi ve yalı çocuğu olan yö- netmenin kuşkusuz özyaşamından kay- naklanan bazı sahnelere de yer veren filmde, çağlar boyunca yığınla ölüyü, sayısız yasanmışlığı. milyarlarca anıyı banndıran benzersiz bir kubbeye sahip lstanbul'daki Bizans mırasının temsilci- si, ölümsüz yaratık. 800 yaşındaki vam- pir prenses Theodora (Beste Çmarcı), herkesin peşine düştüğü, eski bilgilerin yazıh olduğu, antik parşömeni La- mia'dan yardakçısı sahte peygamber için çalan, Lamia'nın da gözüne şiş soktuğu şoför (Numan Pakner), Haldun'un bir başka arkadaşı. eski diller uzmanı olan, büyülere, doğaüstü olaylara kesinlikle inanmayan, ama parşömendeki 'öldürü- cü zehirli sözcüklerle' yasak metni çevi- remeyen Stephan (Eric Pio) ya da mü- ritlerinin gözü önünde vurulup öldürü- len sahte peygamber (Ayton Sert) gibi yan tipler de boy gösteriyor. (Kürkler içinde, frapan yaşh falcı kadm Semiha Berksoy'Ia siyah tahsildar kolluklannı çekerek tipik bir mezarlık arşiv memu- ru olmuş ustamız Giwanni Scognamil- lo'yu verahmetlişovmen Cevat Kurtu- iuş'u da anmadan geçmeyelim bu ara- da.) 'Dgisiz kalmak mümkün değil' Görüntülerle 'dûşünebfldiğini' örnek- leyen, Alain Robbe-Grillet'nin 1963 ya- pımı, barok tstanbul tasvın, "L'lmmor- teüe" (Ölümsüz Kadın) fılminı göriip görmediğine yaman meraklandığım, zorlu 'Auteur sûıemasıınn'derin ve ka- ranlık sulanna cüretli kulaçlar atarak ki- şisel bir Doğu-Bah bireşimine varan yö- netmen Kutluğ Ataman'ın gotik bir ah- lak masalından barok bir vampir hikâ- yesi çeşitlemesine kolan vuran bu heye- can verici tstanbul filmine ilgisiz kal- mak ne mümkün? Hiçbir sahnede yan yana getirilme- miş, hafıf üşütük, soylu lstanbul hanı- mefendisi anneyle vampir oğlu Hal- dun'un ilişkisini eksen alan, çok şeyin içine tıkıştınldığı bu ilginç ilk fılm, içi- ne çektiği ve kuşkusuz imgelemini de is- ter istemez harekete geçirdiği seyircisi- ni, seyre, keşfe, ilgiye değer, 83 dakika- lık bir deneyime çağınyor. (Meraklısı için not: Kutluğ Ataman ve "Karanlık Sular'Ma derinlemesine ilgilenen sine- maseverler; Antrakt'ın 33. sayısındaki, Tamer Baran ımzalı "Sefam oisun cin- sinden bir film!" başlıkh yazıyı okuya- bilirler...) YENI BA$LAYANLAR... ITARTAGNMrilKlZI Yönetmenlığim Bertrand Tavernier'in yaptığı filmde, başrolleri Sophie Marceau, Philippe Noiret, Claude Rich. Sami Fre\. Raoul Bilk'rev Je- an-Luc Bideau ve Jean-Paul RoussUlon paylaşıyorlar. Eloise (Sophie Marceau). kızlarmanastınnda yatılı kal- maktadır. Okulda bir cinaye- te tanık olur ve bu cinayetin Kral Louıs'e karşı kötû bir entrikanın parçası olduğunu anlar. Eloise, Paris'e giderek babasını tacın tehlikede oldu- ğu konusunda ikna etmeye ça- lışır. Babası D'Artagnan (Phi- Bppe Noiret) Eloise'nin söyle- diklerine kulak tıkar. Eloise. arkadaşlan Aramis (Sami Frey). Athos (Jean-Luc Bide- au), Porthos (Raoul Billerey) ve Planchet'ın (Jean-Paul Ro- ussiDon) yardımlan ıle bu ent- rikayı çözmeye çalışır. ANDRE G«orge Miller'in yönettiği filmde başrollen Keitfa Car- radine. Tına Majarino, Keitfa Szarabajka, Chelsea Fietd ve JoshuaJacksoo paylaşıyorlar. Ufak birbalıkçı kasabası olan Rockport'da, annesi balıkçı ağlanna takılıp ölen yeni doğ- muş fok balığı Andre'nin ba- kımmı hayvansever bir aile üstlenir. Ailenin yedi yaşın- daki kızı Toni ile Andre bir- birlerine çok bağlı iki dost olurlar. Toni ve babası And- re'ye güzel numaralar öğre- tirler. Böylece tüm ülkenin dıkkatini çeken kasaba med- yada ünlü olur. Fakat Andre kötü bir balık mevsimı geçi- ren ve bunu fok balıklannın ağlaruıı zedelemesine bağla- yan kızgın balıkçılann hede- fi haline gelir. Fılm, Türkçe dublajlı olarak gösterilecek. BflTMANDAİMA Başrollerini Val Kilmer, Tommy Lee Jones, Jim Car- re>, Nicole Kidman ve Chris O'Donnell paylaştığı filmin yönetmenı Joel Schumac- her.Batman (Val Kilmer)'in azılı iki düşmanı tki Surat (Tommy Lee Jones) ve Bil- mececi (Jim Carrey), onu yok etmek için bir araya gelırler. Batman bu kez şehri tek başına savunmayacaktır, yanında Robin (Chris O'Donnell) vardır ve Bat- man'e mücadelesinde yar- dım edecektir. Batman'in diğer benli- ği, milyarder hayırsever Bruce Wayne, Batman'den etkilenen güzel psıkolog Dv. Chase Meridian'e hay- randır. T . C . M İ L L İ E Ğ İ T İ M B A K A N L I Ğ I Ö Z E L ^^^\JC^V<3IIC HÜMAKOLEJİOfçııûunviLZ, mesCeğiruCe cCetıeyimCi, cCiTtamif<^ ve cCisipCinCi (çsuCrosuyCa., ç.octtf<iÇartntvzvtı z,e.fça ve yetenelçCerin-i geOiştvrecefk^ eğitim ve öğretim vermeyi arnaçCanuıfktcıcCvr. Hüma KAPLAN EĞİTİMC! ve KURUCU IfHtŞ'OT Ç0CUKUMİM17 İÇİN ! Eğitimi ciddi bir problem olarak gören anne - babalsr bizünle t^"^şm?d9" karaı vermeyiniz!... 16 KİŞİLİK SINIF MEVCUTLARIYLA; ÖZEL YAKACIK HÜMA KOLEJİ Kartal Yolu Spor Cad. No: 1 YAKACIK / İSTANBUL Tel: (0.216) 451 32 43 - 451 35 01 Fax: (0.216) 451 35 01 ANKARA SANAT TİYATBOSU Faruk EREM BİR CE2A AVUKATININ ANILARI YALNIZ 4 Reji: RUTKAY AZİZ O Û M 7-8-9-10 Eylûl Saat 21.pO'de R l M E L İ H İ S A « I N D A •iletler Cije: 287 10 $0 ve TBn Vıkkoraaalar'da. KEDIGOZU VECDİ SAYAR Devekuşları, Mefisto'lap ve Barış Bugün 1 Eylül, Dünya Barış Günü. Alman ordula- nnın Polonya'yı işgalinin ve de 2. Dünya Savaşı'nın başlangıcının yıldönümü. Kedilerin ne ilgisi var bu işlerle diyorsanız, yanılı- yorsunuz. Biz kediler banşsever hayvanlanzdır oldum olası. Banş Günü'ü bizler kutlamayacağız da kimler kutlayacak? Üstelik şu içinde bulunduğumuz ortamda barış düşüncesi her zamankinden daha fazla önem kazan- mıyor mu? Ama insanoğlu garip bir yaratık. Başına gelenlerden ders almasını bilmiyor. Milyonlarca ya- şama malolmuş bir savaşın 50. yıldönümünde yeni nükleer denemeler peşinde. Insanlar televizyon ba- şında savaş fılmi seyTeder gibi kılı kıpırdamadan sey- rediyor haberieri. Çocuklar derseniz, He-Man'lerle Ninja'larla militarizme iyice ısjnmış. Bugünlerde CNN yeni canlı yayınlar vaat ediyor Bosna'daki savaştan canlı ve de bol kanlı görüntü- ler. İç savaşa yol açan 'yeni dünya düzeni'nin mima- n emperyalist güçler, banş güvercinliginesoyunmuş. Tıpkı, 'western 'lerde olduğu gibi 'o/um/u'kahraman- lanmızın gecikmiş saldınsını izliyoruz. Intikam duy- gulanmız iyice kabarmış, ellerimizi oğuşturuyoruz te- levizyon başında. "Bosna için ben ne yaptım" diye sormaktansa, bizim adımıza 'intikam' alanlan alkış- lamak kolayımıza geliyor. Oysa dünyanın dört bir köşesinde ve hemen yanı başımızda yaşayanlar karşısında çoğumuz, başımı- zı kuma gömüp, bir devekuşu tevekkülü içinde bek- lemedik mi? (Sanki bu ülkede devekuşu kıtlığı var- mış gibi, dışardan damızlık devekuşu getirmişler. Dik- kat buyrun, devekuşu etinin pek lezzetli olduğu sık- ça terennüm ediliyor son günlerde. Benden uyaryıa- sı). Bu devekuşlannın arasında bazıları var ki pasıf rol- leri ile yetinmeyip, sahnede rol çalmaya pek heves- liler. 'Mefisto' rolünün cazibesine dayanamıyorlar besbelli. Köşeye sıkışmayagörsünler, "Ben yalnızca biroyuncuyum, politikadan anlamam"\ bastırmayı da ihmal etmiyorlar. Bu 'Mefisto' kim ola ki diyecekse- niz, Szabo'nun filmini görmemiş. Goethe yi okuma- mış olanlarınız için, 'Faust'u anlatmaya kalkmayaca- ğız elbet, şu dar yerimizde. Ama günün anlam ve önemine uygun bir 'Mefisto 'dan söz açmanın tam sı- rası. Politik arenanın önde gelen oportünistlerinden, HitJer'in savaş bakanı, ünlü mimar Albert Speer'in Nüremberg davasındaki sözlerini unutmak olası mı: "Bûyük bir mimari eser yaratabilmek için, Faust gi- bi ruhumu satmaya karar verdim. Hitler'in kişilığin- de Mefisto'mu bulmuştum." Kedi tarihi, nice Mefisto'larla doludur. Sinema sa- natının tanıklığını da ihmal etmemek gerek. Edgar- do Cozarinski'nin bir belgeselinı anımsıyorum: 'Tek BirAdamın Savaşı' adını taşıyan fılm, işbirlikçi Vıchy hükümeti döneminde Fransa'nın kültürel yaşamın- dan kesitleri gözler önüne seriyordu. Ülkesinde ya- şananlara gözlerini yuman, kulaklannı tıkayan deve- kuşlannın ve olup bitenleri kendi çıkan doğrultusun- da kullanmayı akıl eden Vvfeffto'lann hazin öyküsü vardı, bu güzel belgeselde. (Söz belgeselden açılmış- ken, araya bir reklam koyalım; yann akşam 'İki Film Birden'de gösterilecek belgeseli, faşizmin estetik anlayışını sergileyen 'Kıyametin Mimarisi'ni sakın ka- çırmayın. Tabii bir de önümüzdeki haftalarda göste- rilecek olan "Leni Reifenstahl'in Muhteşem, Kor- kunç Yaşamt"ru). Evet, bugün Banş Günü. Bugün elli küsur yıl önce Nazilerin propaganda makinelerinin nasıl çalıştığını bilmeye her zamandan daha çok ihtiyacımız yok mu? Almanya'nın Polonya'yı işgaline yol açan saldın- nın bir provokasyon olduğunu, Almanların sınır ka- rakoluna yapılan saldınyı gerçekleştirenlerin Polon- yalı askerierin üniformalannı giymiş Alman askerieri olduğunu bilmeyen Alman halkının 'zafer' haykınş- lan kulağımıza küpe olmayacak mı? Alman propaganda filmlerinde Yahudiler hakkında nasıl yalanlar uydurulduğunu, Alman halkının nasıl kışkırtıldığını ve bu yalanlara alet olan sözde sanat- çıları, Mefısto'lan unutacak mıyız? Bakın, Polonyalıların 'vahşetini' anlatan Gustav Ucicky'nin 'Eve Dönüş' (1941) adlı fılminde nasıl yı- kanmış beyinler: "Bir düşünün kardeşler, etrafımız- daki her şeyin Alman olduğunu, bir dükkâna gittiği- nizde Ibranice ya da Lehçe değil, sadece Almanca duymanın güzelliğini, çevremizde öten kuşlann bile Almanca ötmesini..." Elli yıl sonra yeniden palazlanan bu çılgınlığa 'dur' demenin zamanı gelmedi mi? Yoksa, Sait Faik us- tanın dediği gibi "Hepimiz, sırtımızda ve elbiseleri- mizin altında, gözierimizin içinde bir müstakbel ölü gezdirmiyor muyuz?" ATATÜRK VE BARIŞ KOIMSERİ - 2 BILET TEMIN YERtERJ . ADD İSIAf«UlMBKEZŞUKSI TQ. (0212) 272 İ 2 18 • A D.D KAOKÖV -. «AOKÖT ŞUKS • VMOCOKAMA GIS£l£Rf [TftiTÜIM • SUAOfYE - N$ANUkŞf) • FtU$9NEMAGI$ESİ B.l*fivntı lwyv 200.000 TL'ckr. Alacağmtz hw bıUt AöuHcçü D0tûnc«ye kdbda buluncmklır. Romanlannız ve ansiklopedileriniz yerinizden alınır. Tel: 554 08 04 Yaşlı çifte refakat edecek, yardımcı olacak bayan aranıyor. Mür: Iş saatleri için Saat: 14.00 - 18.00 Tel.: 571 70 70 Sahibinden Maslak Gazeteciler Sitesi'nde kiralık dubleks daire. (0.212) 251 29 88
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear