Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA 19 EYLÜL1993 PAZAR
8 PAZAR YAZILARI
Sözhakfa
Hyde
Park'taLONDRA
EDİP EMtL
ÖYMEN
Londralılann başını çevirip bak-
madığı, Londra ya ilk gelenlerin ise hay-
ret ve merakla izledikleri adres: Hyde
Park'da Konuşmacılar Köşesi...
Küçük bir merdivenın ilk bırkaç ba-
samağı, bir portakal sandığı ya da süper-
marketten atılmış şöyle sağlam bır kutu
işınızı görür. Tek yapacağınız şey, hıç
utanıp sıkılmadan konuşmaya başla-
mak. Öyle kendi kendinize değil. Gelıp
geçenlerin gözünün içine bakarak. Ne
mi söyleyeceksinız? Ne isterseniz. Siya-
setten feminizme, hayat pahalılığından
fuhuşa, Tann vardır-yoktur tartış-
malanndan, dünya banşına kadar her
şey olabılir. Konu ve süre smırlaması
yok. Sadece küfiir edemezsiniz.
Pazar günlen, Londra"da sıyaset
günü. Genel seçımlerde gide gele sadece
iki büyük parti ile, üç numaralı küçük
partiye oy vermekten başka bır şey bil-
meyen Ingıkzler, marjinal politikalara
ise çok meraklı. En olmadık siyası parti-
ler, gruplar, örgütler. dernekler gırla. Ör-
gûtlü toplum örncğı İngiltere
Halkı sus pus oturmayan, Devlet
Baba diye bir kavramın olmadığı. herke-
sin örgütlenerek baskı grubu oluşturma-
ya yüzyıl önce başladığı bır ülke. Os-
manlı, daha "Meşnıtiyete geçsek mi,
msıl geçsek de" diye debelenirken 1871"-
de Toplantı ve Gösteri Yürûv üşü Yasası
çıkmış. Ama toplantı ve gösten yürüyü-
şünü sınırlamak, kısıtlamak. yasakla-
•mak için değıl;bunlara yasal biçimde ızin
vermek içın.
Hyde Park daha o zarranlar da kentin
en büyük parkı. Bir köşesi. dilediğini
söylemek isteyenlere aynlrruş. O gün bu-
gündür bu hak kullanılıyor. Ve hele pa-
zar günleri.
Ama bugün sadece Hyde Park yok.
Belli güzergahlar, protesto yürüyüşleri-
ne aynlmışür. Akla gelen her konuda
protesto, polis gözetiminde özgürce ya-
pılacak bugün. Hele hava da güzel olur-
sa (Londra'nın rıısanı ve eylülü çok hoş-
tur)... Her halde. aşın sağcılar ve Daz-
laklar bugünün en popüler protesto ko-
nusu olacak. Ama hemşireler de sokak-
laradökülebilir.
Sağlık bakanı, ücret artışı olmayacak
dedi çünkü. Irak'a uygulanan BM am-
bargosuna karşı iki yıldır Dışişleri Ba-
kanhğı önünde tutulan nöbet sürüyor.
Kuzey Irlanda'dan îngijiz askerlerinin
çekilmesi için yine gösteri var. Kocalan-
ndan sürekli dayak yiyen kadınların top-
lanüsı yine bugün. Brezilya'da katledilen
yerülere hükümet elini uzatsın diyenler
Brezilya Büyükelçiliği önünde birikecek.
Ve bugün, Marx-Engels-Lenin'in Lond-
ra'da yaşayıp gezip dolaştıklan yerlerin
önünden geçecek bir tur da var isterse-
niz.
Sabah 10'da Tottenham Court Road
metro çıkışında buluşalım. Ücret 5.50
steriin (100 bin lira). Buna, Marx Kütüp-
hanesi'ne giriş ücreti dahil. Manc'ın ünlü
mezan da Highgate tepesinde. Biraz so-
luk gerek çıkmak için.
Dönülmez akşamın ufkundayızYaşb adamın elleri soğuktan morarmış.
Ama yola doğru uzattığı kuru uzümü elı
cepte satamaz. Titremesi soğuktan rru
yaşlılıktan mı, kimbilir... Puşkin Meydanı
herzamankı gıbı kalabalık. McDonald's'a
gidenler ve dönenler hareketü. Sokak
saualan durgun; en fazla vücut agırlı-
klannı bir sağ, bir de sol ayaklanna yükle-
yerek hafıf sallanıyorlar. Isı 4 derece.
Yaşlı adamda en ufak bir kıpırtı bile yok.
Bakışlan. satmak istediği kuru üzümün ke-
nanndan kaldınma düşmüş, dalmış gitmiş.
Yaruna yaklaştığımın farkına varmıyor.
Kuru üzüm alma istegimden değil, ama
böyle yaşlı bir adamın buralarda satıcılık
yapmaşına acıdığım için ona yaklaşıyo-
rum. Üzümün fiyatıru soruyorum. "Bin
beş yüz nıble" diyor. Başını kaldırmasına
karşın, gözlerini daha bir süre gözlerime
isabet ettiremiyor.
Söyleşmeye başlıyoruz. Yaşmın 91 oldu-
ğunu öğrendiğimde üzüntüm daha da artı-
yor. İşte Rusya'daki reformlann aa sonuç-
lanndan bin daha! Hemen yanı başımızda
bir sürü dilenci var. Ama yaşlı adam dılen-
meyi onuruna yediremıyor. Öğretmen
emeklisi olduğunu söylüyor. Eski öğrenci-
lerinin kendisini görmesinden çekindiğini
ekliyor.
Lütfen, diyor, verdiğiniz paranın ne ol-
duğunu söyleyin; gözüm secmiyor da...
El çabukluğuyla ona vermeye hazırlan-
dığım üç tane beş yüzlüğü binliklerle değiş-
tiriyorum. Kendisine üç adet beş yüzlük
verdiğimi söylediğimde, dediğimin doğru-
luğundan kuşkulanmıyor bile.
MOSKOVA
HAKAN
AKSAY
Oradan uzaklaşırken, ona yardım ettı-
ğimden dolayı herhangi bir hoşnutluk duy-
mamak için kendimi iğneliyorum. "Gönlü
engin" kişilerin. yoksullara üç-beş kuruş
verdikten sonra, İcendilerini yeryüzüne in-
miş melekler gıbi görmelerine dayana-
mam. Yaşlı adamın çehresi bir türlü aklı-
mdan çıkrruyor. Düşündüğumün ve üzül-
düğümün yalnız o olmadığını anlıyorum.
Yaşb insanlar neden beni bir başka etkili-
yor? Onlann yaşanacak gunlerinin gıderek
azalmasından kavnaklanan kaygım yü-
zünden mi? Geçtıklen uzun ve benim için
bilinmez yolda nelere rastladıklanna, nasıl
etkilendiklerine duyduğum meraktan mı?
Yoksa bana hem yakın hem de uzak olan
bir başka yaşlıvı anımsatmalanndan mı?
Yaşlılığın hü?nünü en iyi Türk sanat
müziğinin anlattığın! düşünüyorurn. Şu
sözlerden daha içtenı söylenmış mı ki:
Dönülmez akşamın ufkundayım, vakit
çokgeç.
Bu son fasddır ey ömrüm, nasıl geçersen
geç-
Bu şarkıyı dınlerken gençlenn de kendını
yaşlı duyumsamalan olası. Zaten her şey
göreceli değil mi? Zaten hepimiz doğduğu-
muz andan iıibaren yaşlanmaya. sona doğ-
ru yaklaşmaya başlamıyor muyuz?
Insan bunları düşününce, yaşlılann
gençleri anlamadıklan yolundaki yakın-
malardan siynlma ve gözünü ileriye değil
geriye doğru çevirme olanağı buluyor.
Ya ben on beş-yırmi yıl öncekı halimi,
duygulanmı. istekferimı anımsıyor mu-
yum? Bugün benden on beş-yirmi yaş
küçük olanlan anlayabiliyor muyum? O
yıllarda yazdığım güncelen yok etmesey-
dım belki çok daha ıyi anlavacakum.
Evet, belki güncelerdir kuşaklar arasına
giren duvann kalınlaşmasının önûne geçe-
cek olan. Kendi gecmişimizi anımsayarak,
-her şeyi anlamasak da- anJayışlı davrana-
cak kadar insani gücü ve sıcaklığı kendi-
mizde bulmamızı sağlayacak.
Keşke herkes günce yazabilse...
Her şeykitabınauygun
Vahşi kedi ffüneşin tadını çıkartıyorA
ywtral
>?;
ni11 b a
?
k
^ ŞîKf
1
J» ~ J> * ^ Tarongo Hayvanat Bahçesı nde bulu-
nan fndira Vlaha isimti arslan 20 bin dolara mal oünuş yeni kafcsinde boylu boyunca uzanmtş güneşin tadını çıkartı-
yor. Yeni kurulan Sidnev'deki bu hay vanat bahcesinde ağırlıklı olarak vahşi hay*anlara yer veriliyor. Tarongo Hay-
vanat Bahcesi özellikle «ahşi kedileriyle iinlenmiş. Hay vanat bahcesinde çoğunluğunu Asya'dan getirrilen 200 ile 400
arasında büyük kedi bulunuvor. (Fotoğraf:R£UT£R)
Asya"nın Batı etkisinden en
uzak ülkelerinden bin Burma.
Koka kolanın bile en geç vardı-
gı ülke. Son yıllarda aralanan
kapıdan ancak bir göz atmaya
hakkınız var. O da tren istas-
yonlan ve bürokratik turistlerin
Burma arasında mekik doku-
malan... Her şey göz açıp kapa-
yana dek geçiveriyor. Bir de çok
düşük bir kurdan dolardeğiştir-
me zorunluluğu var.
Plastik "duty free" torbanız-
daki viskı ve sigarayı on misli fı-
yatına elinizden almak için
daha alandan aynlmadan yanş
başlıyor. Sınınızdakı gömlek-
ten yırtık torbanıza dek alıcı
var.
Rangoon kenti de tüm baş-
kentlergibiü/kenınengörkemli
kenti olmaktan çok uzak. Er-
keklerin 'longyi' denen uzun
eteklcri. kızgın güneşte panlda-
yan altın kubbelı tapınaklar. iki
yolcuyu sırt sırta oturtup pedal
gücüne giden üç tekerlekli tak-
sıler olmasa egzotık bir kent bi-
le denemcz İngılızlercetvelgibı
caddeler çekmışler. dört köşe
yapılar dikmışler. Bunun bir
GÖNÜL
DÖNMEZ
örneği asnn başmdan kalma
Strand Otelı. O bizim National
Geographic dergısindeki bol
renkli resımlerden imgeledıği-
miz Burma. on dört saatlik tren
yolculuğu Mandalay Ekspresf-
yle başlıyor. Turistlere aynlmış
lüks mevkideki rahat koltuğu-
nuza gömüldüğünüzde raylara
biteviye vuran tekerlekler sızı
güncelden alıp Rudyard Kip-
ling'in evrenine götüriiyor.
Her şeyi kitabına uyduran bir
sistem var Burma"da. Örneğin
trafık sağda. direksıyon da sağ-
da. Asya şoförlerine has "Alla-
ha emanet" kafasıyla araba kul-
lanıyorlar. Gerçı yollarda kaza
maza görmüyorsunuz. Kara-
borsa ekonomisi de aynı kitaba
uydurulmuş.
Mandalay kentine vanr var-
maz çevremizi saran kalabalık.
lakost gömleği getirmedik diye
Insaıılar,hayvanlarve toplumsalkültür
Buralarda, yani kuzeyde somon
babğı boldur, en çok yenen bab-
klann başında gelir. Kuzeyin çok
bulunan balıklanndan biri de mori-
na balığıdır. Bu iki balık da hem ko-
tayla avtenan endüstri babkçılannın
ağına. hem de balığa hobi olarak çı-
kanlann oltasına en sık takılan balı-
klardır. Ama bu iki babk arasında
bariz bir aynmcıhk, hatu ırkçıhk
yapılmaktadır. Oltasına büyükçe
bir somon babğı vuran hobi balıkcı,
elinde somonu mutlaka hatıra fo-
toğrafı çektirirken, morina babğı
yakaladığında fazlaca böbürlenme-
den oltadan çıkanp yanındaki plas-
tik torbaya atıverir. Somon balış.
şarabıyla, rutinleriyle törensel bir
şekilde yenirken, morina babğı haş-
lanıverip yeniliverir.
Aslında amacım balık anlatmak
değil, babkların ve dahi diğer hay-
vanlann toplumsal kültürdeki. do-
layısıyla dildeki yerine gelmek, ha>-
vanlann toplumlar için temsil ettik-
leri estetik ya da diğer insani değer-
leri karşılaştırmak.
Danimarkaca'da morina babğı,
gerçek hayattaki yerine uygun bir
şekilde olumsuz bir sıfata dönüş-
müştür. İnsanlar için kullanıldığın-
da aptal anlamına gelır Danimar-
kablar bağlamlan kavramakta zor-
luk çekenlere. "Seni morina balığı"
diye hitap ederler. Oysa güzel bir
kız. uskumruya benzer.
Sol muhalefet, Danimarkanın
bir önceki muhafazakar başbakam
Poul Schlüter'i resmederken hep til-
kiye benzetirdi. Çünkü tılki Dani-
markaca'da da Türkçe'dekıyle aynı
anlamda kullanılıyor: Kurnaz. Bu-
nunla Schlüter'in, liberal-muhafa-
zakar ekonomik pobtikalanyla
halkı aldattığj kastedilirdi.
Baa hayvanlar değişik dillerde
KOPENHAC
FERRUH
VIL.MAZ
benzer anlamlar ifade ederler. Bun-
lardan biri de köpektir. Danimar-
kaca'da da köpek sıfatı -Türkçe'-
deki kadar ağır olmasa bile- bırini
aşağılamak ıçın, yani küfür olarak
kullanıbr. Danirnarkaca'nın en ağır
küfîirlerinden biri isedomuzdur. Bır
insanın benzetılebileceğı en aşağılık
hayvan domuzdur. çünkü domuz
pis ve kötü kokulu bir hayvandır.
Buna karşılık küçük bir çocuğun
babasınm yanaklannı sevgiyle. baş-
ka bir keİıme olan "domuzcuk"u
kuilanarak avuçladığını görebilırsi-
nız. Ya da annenın çocuğunu "Yine
domuz yavrusu gjbi ortalığı mı batır-
dın" diye sevecen azarlamasını du-
yabilirsiniz.
Bır de Türkçe'dekinin tam zıddı
anlamda kullanılan hayvanlar var-
dır ki, onlann başında eşek gelır.
Danimarka'da birisme eşek dediği-
nizde, bu sadece o kişinin inatçı ol-
duğunu anlatmak istiyorsunuz de-
mekü'r. Hele a>ı, Danimarkaca'da
tam anlamıyla sevimli bir keümedir.
Ayı. güclülüğü olduğu kadar sevim-
bliği de ifade eder. Ayı aynı zaman-
da erkek ismidir. Ünlü İsveçli tenisçı
Björn Borg'un ilk adı ayı anlamına
gelır.
Danımarkablar için deve de se-
vimli bır hayvandır Tavşanlar ise
cınselliği temsil ederler ve "sevişme
delisi" binne "Tavşan gibi sevişiyor"
denir. Fare ise tavşanla aynı anlam-
da, ancak olumsuz bir bağlamda
kullanıbr "Fare gibi ürüyor." Kap-
lumbağa yavaş, tavşan hızlıdır. fıl
ise hafızası en güçlü hayvandır.
Onun ıçın hakkında soruşturma
açılan eski Adalct Bakanı hakkında
bakanlık görevlıleri. "Fil gibi hatır-
lardr diye ifade vermişlerdi.
Oysa hayvanlar sadece insanlann
yaratüğı kavram dünyasına ait olan
bu ahlaki değerlerin hiçbirisıne sa-
hip değildirler Örneğin kedileri
"bağımstz" bulan insanlar, kediler-
de "bağımsızlık" olarak gördükleri
davranış tarzının. asiında kedinın
öğrenmeye yatkın olmayan aptal
yanından kaynakiandığını düşün-
mezler.
Öyle ya da değil. İnsanoğlu, hay-
vanlar var olduğu sürece bırbınne
"eşek" diye küfür edip, "Seni do-
muzcuk" diye sevgı gösterisinde bu-
lunmaya dev
r
am edecek gibi
görünüyor.
küskün. "Satacak hiç de bir şe-
>iniz mi yok?" dıyorlar. "Biz her
şeyinizi beğeniriz. Ruj, ter ilacı,
güneş gözlüğü."
En azından sekiz yüz yıllık 5."
000'i aşkın tapınak ve pagoda-
nın bırbıriyle görkem yanşına
giriştiğı Pagan kenti I297'de
Kubilay Han'm saldınsına uğ-
radığından bu yana yenıden
kurulmamış. Yalnız 1975 yıhn-
dakı büyük depremden sonra
onanm yapılmış. Şimdi ana yol
konuk evi. lokanta ve butik do-
lu. Lokanıalardan bırini işleten
Burmalı kadın. "Pagan'a rurist
gelmese biz valnızlıktan ölürüz"
dıyorlar. Yirmı yıl önce burası
ülkenın en fakir bölgesiymiş.
Turiste kapılar açıldığından bu
yana halkın cebi para görmüş.
Parayla kıskançlık. çekişme,
bozukluk gelmiş. Çocuklar
okula gidecek yerde üç beş ku-
ruş çıkarmak için tapınaklann
çevresinde turist beklemeye
başlamış.
Yıllar boyu İngıltere'ye sö-
mürgebk etmış, ardından da ge-
nerallenn pençesıne düşmüş
Burma'nın bir de arka kapısı
var. Tayland sınm boyunca yer
alan değişik örgütler kendi dev-
letlenni kurmuşlar. kendi ordu-
lanyla sosyalist Burma hükü-
metine kafa tutuyorlar. Bunla-
nn kimi opyum üreten Shan
gibi savaşçı, İcimi liderleri Hıris-
tiyanlığı benımsemiş Karen gibi
banşçı. Örgütler ara sıra birlik-
te calışma çabalannda bulunu-
yorlarsa da görüş farklarmdan
bu bır ülküden öteye
gıdemiyor.
Tayland-Burma smın açık
kaçakçıbğın süregeldiğı köyier-
le dolu. Bu köylerde yaşayanlar
kendılerine Burmalı ya da Tay-
landlı diye değil bağlı olduklan
kavme göre "Karen', Shan',
"Kachin" olarak bakıyorlar.
Uluslararası sınırlar burada
çahşmıyor. Öyle kj her iki laraf
da pasaportsuz girip cıkabili-
yor.
Asya'nın en gizemli ülkele-
nnden Burma altın tapınaklan,
yabanıl ormanlan ve sabırtaşı
olmaktan usanmış halkıyla
yazgısının değişeceği günü
bekliyor.
En kârlı, En kazançlı
EKMEK KAPISI'nı
Gene HÜRPA
öneriyorD Ü N Y A N I N EN B Ü Y Ü K EN İ Ş L E K O T O B Ü S L İ M A N I
İSTANBUL OTOGARI
ÖÜSON BÖLÜM İŞYERLERİGecikmeyin... Sınırlı sayıdaki en kıymetli işyerlerinde yerinizi alın
En çok kazanan siz olacaksınız.
Hürpa HÜRPA SATIŞ BÜROLARI
"Büyiik Orşa
HURPA MERKEZ
Tel:23232 00/12 Hat
Büyükdere Cad. Hür Han 15 / A K.2
Şişli / İSTANBUL Faks: 247 98 94
İSTANBUL BÜYÜK OTOGARI
ŞANTİYE- Tel 9 - 081 - 88481
HÜRPA ANKARA
Tel. (4) 467 23 25 Fax. (4) 467 23 26
HÜRPA İZMİR
Tel: (51) 25 88 10 Fax: (51) 89 77 02
AYRINTILI BİLGİ VE ÖDEME TABLOSU HÜRRİYETTE
Sırbistan Devlet Başkanı, Bosna'da banşın yakın olduğunu söyledi
Miloseviçbaıışiçinumutlıı
• Miloseviç. "Hemen
hemen hiçbirciddi engel
kalmadı, ortada yalnızca
harita sorunu var.
Şimdiye kadar hiçbir
banş anlaşmas» küçük
yüzdeler yüzünden
başansızlığa uğrama-
mıştır" dedi.
Dış Haberier Servisi - Sırbis-
tan Devlet Başkanı Slobodan
Mik>se\iç, Bosna'da banşın ya-
kın olduğunu söyledi. Eski Yu-
goslaya konulu konferansın eş-
başkanlan Lord O»en ile Tbor-
vaJd Stoltenberg. Bosnalı sava-
şan taraflarla salı günü yapıla-
cak görüşmede anlaşmanm im-
zalanabileceğini belirttiler.
Sırbistan Devlet Başkanı Mi-
loseviç. uluslararası arabulucu
Birleşmış Milletler (BM) Tem-
sılcisi Stoltenberg ve Avrupa
Topluluğu (AT) Temsilcisi
Owen ile önceki gece Belgrad-
da bir görüşme yaptı.
Milosevıç, Stoltenberg ve
Owen'la yaptığı görüşmeden
sonra verdıği demecinde "He-
men hemen hiçbir ciddi engel
kalmadı, ortada y alnızca harita
sorunu var. Şimdiye kadar hiçbir
banş anlaşması küçük yüzdeler
yüzünden başarısızlığa uğrama-
mıştır" dedi.
Bosnalı savaşan taraflan salı
günü Bosna-Hersek'in başken-
ti Saraybosna havaalanında
son Cenevre banş planını gö-
rüşmek üzere toplanüya çağı-
ran uluslararası arabulucu
Owen ve Stoltenberg, bu top-
lantıdan köklü ve tarihsel bir
anlaşmanm çıkabileceğini be-
lirtiyorlar.
Clinton kaygılı
ABD Başkanı Biü Clinton
dün bir açıklama yaparak sava-
Büyük kıtlık çekilen Saraybosna'da yaşlı adam bir şeyler bulma umuduyla çöplüğü kanştınyor.
şan taraflann salı günü bır an-
laşmayı imzalayacağını umduk-
lannı ancak cndişelı olduklannı
söyledi.
"Sınırlara ilişkin bir anlaşma
gönlnürde yok. Anlaşrnanın ol-
masuıı umut ediyoruz." diye ko-
nuşan Clinton, taraflar ara-
sında yalnızca ateşkes konu-
sunda bir anlaşma olduğunu
belirtti.
Öte yandan, önceki gün Sa-
raybosna'nm bir çarşı yerinın
topa tutulması sonucu biri ço-
cuk, ıkı kişinin yaşamını yıtirdi-
ğı. 8 kişininse yaralandığı haber
verildı.
Ateşkes yürûrlükte
Boşnaklar ve Hırvatlar ara-
sında imzalanan ateşkes anlaş-
masınm dün TSİ !3:00'de yü-
rürlüğe girdiği bildırildi.
Saraybosna havaalanında
önceki gün Bosna-Hersek Or-
dusu Başkomutanı Rasirn Deliç
ile Hırvat Ordusu Komutanı
Milivoy Petkoviç arasında yapı-
lan görüşmeler sonucunda ateş-
kesle birlikte insani yardım taşı-
yan konvoylar da rahatca geçiş
yapabilecek.
Bugün yeniden bir araya gel-
meleri beklenen Müslüman ve
Hırvat ordusu temsilcileri ara-
sında vanlan anlaşmaya göre
Nova Bila'da zor durumda bu-
lunan ağır yaralı Hırvat asker-
lerinin tahliyesine başlanacak.
Esirler ise karşılıklı olarak de-
ğişürilecek.