25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19EYLÜL1993PAZAR 12 DIZIYAZI Söz konusugencin soyadı: Benerci Şiire ve edebiyata meraklı bir genç olan Kemal Tahir 1930'a geünirken Galatasaray Lisesi'- nde öğrencidir. Onuncu sınıf- tayken annesinin ölmesi. evle- rine ûvey annenin ginııesiyle aiienin huzuru bozulur. Kar- deşi Nuri Tahir ile bu evde ya- şayamayacaklannı anlayarak aynürlar. OkuJunu da bırakan Kemal Tahir önce Zonguldak Kömür İşletmeleri'nde ambar memurluğu işinde çabşır. Da- ha sonra İstanbul'a dönerek bir avukat yanında katiplik yapmaya başlar. Kardeşi Nuri ise gedikli (astsubay) okulunda okumaktadır. Kemal Tahir. Beyoğlu'nda bir bekar odasında bannmaktadır. Avukat ka- tipliğinin yanında bir yandan da akranı ban. genç şiir ve edebiyat meraklısıyla birlikte "Geçjt" adında bir dergj yayı- mlamaktadır. "Geçit"in polis tarafı- ndan bir komünist yayın olarak görüle- rek takıbata geçilmesinden sonra sosyal ve ekonomik konularla ılgilenmeye başlar Bekar odasının bulunduğu kat- ta Kemal Tahir'in bir de kapı komşusu vardır: Türkiye Komünist Partisi Ku- rucu Komite ve Merkez Komitesi üye- lennden San Mustafa (Börklüce). Kapı komşusu San Mustafa ile tanışıklığı. zaman zaman onu ziyarete gelen Nazım Hikmet'le taruşmasını sağlar. Nazım Hikmet'le arkadaşhk ve dostluğunun başlaması, bir yandan Babıali'ye adım atmasını sağlarken, bir yandan da Do- nanma Davası'nda çarpunlacağ: 15 yıllık ağır hapis cezasının ilişkıler ağını da örmeye başlar... Kardeşi Nuri Ta- hir de astsubay oku- lunu bitirerek gedik- li ûstçavuş çıkmış ve Yavuz arhlısında görev yapmaktadır. Gemiden karaya izne çıktığı günler, ağabeysınin bekar odasına uğram'ak- tadır. Ağabeysinin yakm dostu olan Nazım Hikmet'le tanışmaktadır. Ge- miye dönüşünde de. Kemal Tahir'in ki- taptığından edindiğı başta Nazım Hık- met'in şiirleri olmak ûzere sol ve komünı- zan kitaplan gemi- deki arkadaş çevre- sine ulaştırmak- tadır. 1965'te Vala Nurettin'ın kendisiy- le yaptığı röportajda 8 Sintmenin ftibmde (1938 Donanma Davası) EMİflKARACA 1 V azım Hikmet'e ve onun 'Benerci Kendini Niçin ÖldürdüT romanına hayranlığından kendisine 'Benerci' soyadmı seçen Kemal Tahir, sintinenin dibine indiriliş nedenini şöyle anlatıyor: 'Ben gedikli başçavuş olan kardeşim Nuri Tahir'in kendisine ve arkadaşlanna. Sabahattin Ali'nin hikaye kitaplanm vermişim. Yapılan suçlama, serbestçe satılan kitaplan kardeşime vermekti...' Askeri mahkemeye göreise'komünist olduğundan' şüphelenilen kimselerle sıkı ilişki içinde olmak, 'askeri isyana tahrik ve teşvik'suçunu işlediğine 'vicdani kanaat' veriyordu. Kemal Tahir 'komünistliği teyit edilen' Nazım Hikmet, Hamdi Alev, Hikmet Kıvılcımlı ile çok sıkı temastaydı ve çevresi bu şahıslardan meydana geliyordu... edilen Nazım Hikmet. Hamdi Alev, Hik- met Kıvücımlı ile komonisrük şüpbeieri altında bulunan San Mustafa, Zehra, Hüsamettin. Kerim Sadi, Sıdıka gibi şahıslaria çok sıkı temasta bulunması ve muhitinin hassaten bu şahıslarla muhat bulıınması ve yapılan aramada evinde bu- Iıman ve listede 1 nolu tahkikat dos- yasının (60,63) üncü sahifelerinde sırala- nan Türkçe ve Fransızca 72 kitabın ta- mamen sosyalizm. marksizm ve komo- nizme aidiyeti, maznumm komonist bir karakter taşıdığı ve bu kitaplan bir sis- tem dahilinde kardeşi telsiz ûstçavuş Nuri Tahir vasıtasıyla Yavuz gemisine sokmak suretiyle erbaşiar üzerinde pro- paganda ve telkin yapmağa çaltştığı ve kitaplar vasıtasıyla kendini tanıttırarak bu erbaşlann kitaplar vasıtasıyla hazı- rladığı komonizm nkirlerinin şifahi tel- kinlerte de takviyeye çalıştığı ve kendi- lerinin Nazım Hikmet'in ve kendisinin henüz neşredilmemiş eserlerini dahi biz- zat okuduğu ve izahlarda bulunduğu ve bu eserlerden ilham alan erbaş Mehmet Ali'nin aynı vadide şi- irier yazmağa özendi- ği ve kendisiyle temas eden erbaşlann aldı- klan komonist fikir- lerini donanma dahi- linde neşrii tamime çalıştıklan ve onları bu yola şiddetle tema- yüi ettirdikleri ve bir askeri şahıs olan kar- deşini gerek bizzat ve gerekse evinde yaptığı toplantdara iştirak ettirmek sure- tiyle bu vadide yetiş- tirdiği ve kendisini donanma dahilinde bir propaganda aleti olarak kullandığı an- laşılmtş ve bu suretle maznumm askeri is- yana tahrik ve teşrik suçunu işlediğine tam bir vicdani kanaat hasıl edilmiştir." Hükum'de karde- ir'in ifadesi bu olayı şöyle aniatı- yordu Kemal Tahir: "Ben şahsen gedikli başçavuş ile kar- si gediklj üstcavuş Nuri Tajıir' deştaı Nuri Tahir'in kendisne^' airk*^ % şoyle özfcfenrneJcteydi: ' daşfanna, Sabahattin Ali'nin hikaye ki- Upianm vermişim. Muhakeme sonuna kadar yapılan biricik suçlama. o gün bile serbestçe satılan kitaplan kardeşime ver- mekti. Ve (Okuyun ve çalışın) demekten ibaretti. Ifrira olarak dahi başka hiçbir şey ileri süriilmemişti. Savcının da iddiası bu kadardı. Vluhakeme sırasında kar- deşim. (Bu kitaplan bana ağabeyim ver- medi. Ben dükkandan satuı aldım. Piya- sada hala satılıyor) dediği gibi, öbür iki arkadaşı da kendiierine (Okuyun ve çalışın) demediğimi söylediler." Donanma Komuıanüği Askeri Mah- kemesi ise Kemal Tahir için "duruşma- da tahassül eden kanaatim" zabıtlarda şöyle ifade ediyordu: "... Mumaiİeyhin komonistlik tahri- kaündan kat'i mahkumiyetleri bulunan ve kendi ifadesiyle de komonisrliği teyit Kemal Tahir ve Hikmet Kıvılcımlı (sağda). Cezanın verildiği gfin Harbiye Merkez Komutanlığına geldiklerinde... Mehmet Ali ile smıf arkadaşı olup mektepten beri aralarında düşünüş be- raberliği olduğunu ve edebiyata meraklı bulunduğunu, Seyfi'yi Mehmet Ali vası- tasıyla tanıdığını ve Seyfi ile Mehmet \U'nin aralannın iyi olduğunu, Yavuz gemisinde 934 senesinde bir mecmua çı- karmak arzusunda bulunarak Mehmet \li ile rmiştereken Bora adında bir mec- mua çıkardıklanm, bir defa Kemal Tahir ve Mehmet Ali ve kendisinin sinemaya giderek o geceyi ağabeysinin evinde ge- çirdiklerini bir kaç sene ervel Ka/ıklı'da Hamdi, Mehmet Ali, Fethi ve kendisinin tesadüfen buluştuklannı. burada Hamdi tarafından bir mektup meselesi mevzuu- bahis edilmiş ise de mahiy etinden haber- dar bulunmadığını, evindeki odasında cıkan ve Kerim Sadi'nüı eserlerinden olan on üç kitabın kendisine ait bulun- madığm/ ve Intimal ağabeysine ait oidu- ğunu..." Yavuz gemisimn erbaşlannda bu- lunan kitaplann birde dolaylı bir tanığı bulunuyor: Yazar Abtdin Neshni. Anı- lannı topladığı "Yıllann İçinden" kı- tabında şunlan yazıyor Paltolan sattık '•\ ine bu günlerde Kemal Tahir, ben, Kadir (Yüksek Mühendis Kadir Basa), Mümtaz (Çığ dergisi sabihi Mümtaz Çığ), İstanbul'da Hürriyet Meydanı'- nda. şinıdiki tETT binasının karşısında, şimdi arsa olan köşede bir kitapçı dük- kanı açmaya karar verdik. Paltolarımızı satarak seksen lira para topladık. Nazım Hikmet bize Remzi Kitabevi'nden, .\h- met Halit Kitabevi'nden ve daha başka- lanndan konsinye kitap sağlamağa söz verdi. tlerici yazarlar da konsinye olarak kftaplannı dükkammı/a tereceklerine söz verdiler. Yabancı diklen kitaplar ge- tirtme konusunu da düzenlemeye çalış- tık. Dükkanımızı kitaplarla doldurduk. Fakat bazı nedenlerle kitap sarışına baş- layamadık. Dükkanı kapattık. Kitaplan da Kemal Tahir'lerin evine koyduk. O tarihlerde Kemal Tahir'in kardeşi Nuri Tahir yeni assubay olmuştu. Arkadaş- laruıın da katumasıyla Kemal Tahir'in de katıldığı bekarların oturduğu bir kat rufrular. Evde yığılı kitapian astsubay lar okumak üzere gemilere götürüyorlardı." Donanmada komünist bir örgütlen- me arayan Türkiye Cumhuriyeti yöne- timinin militarist kanadı. duruşmalara "amme şahidi" (kamu tanığı) sıfatıyla getirdiği sanıklann yakmlannı bile din- lemektedir. Kemal Tahır'le dost hayatı yaşayan Emine Nerinuuı Hanım ifade- sinde şunlan demektedır "Kemal Tahir'le beş sene beraber ya- şadığım, aralarında fikir birliği olmadığı için ayrıldığını, Kemal Tahir'in münase- betlerinin son senelerinde eve birçok kiro- selerin gelip gittiğini ve bunlann gece topiantılan yaparak aralannda -cahil ol- ması dolayısıyla kendisinin pek anlaya- madığı- bazı şeyleri müzakereettiklerini, komonistlik iizerine konuşrnalar yaptı- klannı, bu içtimalarda kendileriyle taşındıklan bürün aparrmanlarda bera- ber oturduklan San Mustafa ve kızkar- deşi Zehra'nın ve Suat Derviş'le Niza- mettin Nazjfin bulunduğunu ve Nazım Hikmet'in de kendiierine sık sık uğ- radığını, eve Zehra'nın arkadaşı olan SH dıka'nuı da devam ettiğini ve her defa- sında Sıdıka'yı sivil bir polisin takip et- mekte bulunduğunu gördüğünü ve bun- dan Kemal Tahir'e bahsetmiş olduğunu. taşmdıklan biirün evlere Nuri Tahir'in de izinli çıkınca geidiğini ve içtimalara işti- rak ettiğini beyan etmiştir." Dr.Hulusi Dosdoğnı'ya Kemal Tahir 1970'lerde Erkın'deyken başından ge- çen bir olayı şu şekılde anlatır: "... 1 Tenunuz oldu. Kabotaj Baynunı yapıyorlar. Biri bana gelip: - Ğiyininiz, tıraş oiunuz,'... dedi. Oysa yanunda kağıt kalem bile bırakma- mışlardı. Giyindim. Berbere götürüp tıraş ettirdiler ve güverteye çıkardılar beni. Ceminin dışan ile irtibatmı sağla- yan merdiven ağzına karşı bir iskemle koyup oraya oturttular. Çoktan beri te- miz hava yüzü görmediğinıden denize ve çevreme bakınıyorum. Kendi kendüne de 'hava alsın bayram gfinü diye çıkardılar herhalde' diyorum. Ortalıkta kimsecik- ler yok. Bir süre sonra geminin merdiven- lerinden şık giyimli iki hammla genç de- niz subaylan çıktılar. Kadınlar ömimden geçip giderken merakla beni süzdüJer. Oıilann arkasından bir sürii kadınlı er- kekli gruplar sökün etti. Bana bakıp bakıp bir şeyler söy lüyoıiardı aralannda. Bir zaman sonra aklım başuna gefcü birden. Sıçradım orurduğum yerden ve bağınp çağırmaya başladım. Yanımdın geçenlerin konuşmalanndan, Erkin'i zi- y arete gelenlere 'işte Yavuz'u kaçıracak komünistlerden biri' diye beni teşhir et- tiklerini anlamıştım. Bağırmama, gemi kaptantna kadar hepsi ropiaşıp geldıler. Actım ağzımı. yumdum gözümü. Bu maskaralığa bir son vermezlerse işin çok kötüye varacağını bildirdim. Sıntarak beni hemen yerûne götiirdüler." Karar verilir Artık iş olacağına \armaktadır. "Türk ulusu adına hûküm vermeğe" me- zun Donanma Komutanlığı Asken Mahkemesi, 7 numaralı saruk Kemal Tahir için de "icabuu görüşür ve düşü- nür": 15 yıl ağır hapis! Nazım Hıkmefın "Benerci Kendini Niçin ÖMürdii?" manzum romanından çok etkilenen Kemal Tahir, 1934'te ka- nuni bir zorunluluk haline getinlince soyadı olarak kendisine "BenercT'yi se- çer. Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nin hüküm fıkrasında yargı diliyle sonuç şöyle ifade edilir: "7- Suçu sabit görüien Kemal Tahir Benerci'nin suçuna uyan As.C.K.'nun 94. maddesine istinaden ve işlediği fîilin donanmanın disiplinini sarsan ve birmeti- ce memleket müdafaasına ehemmiyedi bir tehlike ve zarar iras eden fiillerden ol- ması ve istihsal edilmek istenen nericenin vehameti takdiri şiddet sebebi addiyle takdiren (15) sene müddetie ağır hapis cezası ile cezalandınlmasına ve TCK 31 ve 33. maddeleri mucibince müebbeden amme hizmerlerinden mahrumiyetine ve ceza müdderj zarfında hacir altında bu- lundurulmasına." Yann: Komünistler ain- tinenln dibine indirildl. Donanma Davası'nınerbaşmahkümuHüseyinAvniDurugünanlatıyor Nazmtf ı kapücm ZMchtibir apteshaneye yerkştiriyorlardı - Peki 1934-35'lerden itibaren önce deniz astsubay okulunda. ardından da göreve.başladığınız gemilerde sürdür- düğıinüz bu devnmci gruplaşmanın, asker kişüer olduğunuz için üeride başınıza bir iş açacağından kuşku duymuyor muydunuz? DURUGÜN- Hiç de öyle bir şeyter gehniyordu akhnuza. hiç ihtimal ver- miyorduk. Okuduğumuz kitaplar aleni yayınlanıyor. satdıyordu. Büüerde alıp okayorduk. Dışanda hiçbir grup. örgüt ve kişjyle de organik bir bağımız yoktu. - Tutuklanmanız nasıl oldu? DURUGÜN- Ben 17 Haziran 1938 günü saat 2'de tevkif ediklim, O sırada Zafer gemisinde kamacı-elektrikçi Ge- dfldi Ûstçavuş olarak görev yapıyor- durn. Nuri Tahir de benden az önce tev- kif edilmiş. Nuri Tahir o sırada Adate- pe gemisinde telsiz üstçavuşuydu. Ken- di etine gemi kumandanma Kitap eden bir tefciz emri geü'vor "Nıan Tahir'i tevkif ediniz!" diye. Kımandan şaşın- yor. Bizim kendi içûntzde organize bir durumumuz oisaydı böyle bir şey müm- kûn olabiMr miydi? Gelen telsiz emri yırtıhr atıhrdı. Gemiler zaten bizim em- rimizdeydi... Benim ve öteki arkadaş- lanmın tevkif ediküğimiz ana kadar hiçbir şeyden haberimiz yoktu. Kerim Korau'm gözamna alınıp sorguya çe- kiürken, aramada Yavuz'dan Ûstçavuş Seyfi'nin mektubunun bulunduğunu. bunun uzerine Seyfi'nin de Sansary an'a gotürünjp ifadesinin alndığını filan bfl- miyorduk. Bir binbaşı. bir sivil memur ve hâkim sımfmdan bir subay beni Zafer gemisinden önce Erdek'e gerirdfler. Oradan da Haydarpasa önlerindeki Erkin gemisine götürduier. Gemide ha- pishane obnadığından apteshanelere kaparular bizi teker teker... - Erkin'de apteshanede tutukluy- ken öteki arkadaşlanruzdan. özellikle sivil komünist tutuklulardan haberi- niz oldu mu? DURUGÜN- Evet. önce Nâam Hikmet"i gördüm orada. Haziran son- larında bir geceyansı kapdan, zincirli apteshaneierden birinin kapemı açıp birisini yerieştirmeye çahşıyortardı. Kafasında fotr şapkası olan uzun boylu sanşuı bir adarndı. Resimlerinden tanı- dığun için bana yabancı gelmedi. Ko- nuşmalardan da onun Nazım Hikmet ol- duğunu çıkarmıştım... Bir başka gün de Teğmen Fahri Çoker. Donanma Ko- mutanı Amiral Şiikrii Okan'ı Nazım Hikmet'in yanına gerirdi. Şiikrii Okan, NâzunHikinet'inkapatıldığıapteshane- nin önüne geldi. Kapıyı açtılar. Şiikrii OkaaNâzunHikınet'e:"Donanmadan ne isrjyorsun? Biz her ay maâşlarunızı düzenlı olarak alıyonız. Şartlarunız iyi. Hiçbir şeyden şikâyetimiz yok. Sen bîz- den ne istiyorsun?*' dedi. "Ben sizden bir şey tetemiyorum. Neredcn çıkan- yorsunuzbunları?"cevabuııverdiNâzım Hikmet... Bir gün de Teğmen Hahık Şehsuvaroğlu geldi Nâzım Hikmetle konuşmak için. Nâzım Hikmetgenesor- gu için geldiklerini zannederek; "Ben bir şey bilmiyonım. Niye rahatsız edip duruyorsunuz?" diye çikıştı. Şehsuva- roğlu da: "Ben edeoiyatın Nâzım Hik- met'iyle konuşmaya gekürn" dedi. Nâzım Hikmet de: "Gençlerin sanat edebiyarla uğraşmalan yerindedir, 'Yii- cel" dergisinde onlara daha çok yer ve- rin" gibi şeyler söyledi. - Erkin'deki tutukluluk veyargılan- ma şartlannız nasıldı? DLrRUGtnN- Erkin'in askeri perso- neli çok kaba adamlardı. Hakaret edi- yoriardı hepünize. Bazen topluca başı- mızda silahlı muhafızJarla geminin gû- vertesine hava aldırmaya çıkanyor- lardL Bir akşam üzeriydi. Şehsuvaroğ- lu, Nâzım Hikmet'ten güneş iizerine bir şürsöy lemesini istedi. Nâzım Hikmetde gurup yerini göstererek "(iördügünûz gibi güneş karanyor" dedi. Yargılama başlamadan önce elimize birer kkfianame tutuşturdular. Ben yırttun attım. Duruşma sırasında etra- frnıız süngü takm^ sflahiı askerierce çepeçevTe sannydı. Hatta avukatlan- ıruzdan biri kalkıp, "Etrafımızın bu ka- dar silahla çevrili ohnası adalete gölge düşürmez mi. bu adalete ağır bir darbe deği] midir?" diye itiraz etti. Bunun uze- rine öteki celsede karar verip sflahiı mu- hafızlan dışan çıkardılar Sorgu ve sa- vunma sırasında hepimiz dilimizin dön- düğünce bir şeyler söy ledik. Sivil komü- nistler ise mahkemeyi rezil edecek ideo- lojik konuşmalar y aptılar. "Bu bir hazn rianmjş davadır, tasnif edilmiş dos- yadır, ne desek ne söylesek siz bizi mahkûm edeceksiniz. Karannızı peşin peşin vemıişsiniz" dediler. Hatta daha fazlaca hakaret edid sözkr söy k'yenler de oldu... Karar günü pek çok subay, dinieyid olarak salonu doMurdu. Biz örnek oialnn, onlara ders oisun isteni- yordu._ Karar iste o ortamda okundu... SÜRECEK ÇALIŞANLARIN SORULARl/SORUNLARI YIL]VL4Z şiPAL Bu işiıı formülü nedir? S 1943 doğumlu bayan iştirakçi olarak, 04.09.1973-28.08.1989 tarihleri arasında son 6 aylık çabşmam. Bağ-Kur'un 9. basa- , mal991 yüı Mays ayındâ SosyalSigortalar Kurumu'na bağlı bir işverinde asgari ûcretten ve Ha/iran 1991 'den bu yana da isteğe bağlı üst gosterge tablosunun 1700 göstergesinden prim ödeyen SSK üyesiyim. Edindiğim bilgiye göre Ekim ya da Kasm I994'te SSK'dan emekli aylığı almaya hak kazanaca- ğm. Aocak, bazı-bilgilere gerek duyuyonım. 1) V irnıi ydııu dolduran bayan iştirakçiye bağlanacak aylıkla, en az 15 yıl prim ödemiş olmak koşulu ile kısmi aylık bağlan- ması kavTamlan statü bakımından önemli midir? (Ben. 19 yıl 6 ay ile kısmi aylık bağiarma yerine, yimıi yüı dotdurmayı yeğlemeli miyim?) 2) Hemen basamak yükseltebilir miy im y a da ne zaman basa- mak vükseltme hakkım »ar? Y ükseitriğim basamaktan islem görebilmem için, en az o basamakta bîr \ ılı doldurma zorunlu- loğum varmıdır? 3) Vukanda açıkladığım şardardaki bir üyenin. bugün için ay lığı ne kadardır ve bu işin formülü nedir? (M.A.) YANIT: 1) Kısmi aylık kavramı. Bağ-Kur Yasasfnın "Yaşlılık aylı- ğından yararlanma şaıilan" ile ilgılı 35 maddesınde yer almıştır. Bağ-Kur sigorlaiılanndan. "Kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldur- makla beraber, en az 15 tam yıl sigort» primi ödemiş olanlara da kısmi aylık bağlamr". Bağ-Kur'a 25 tam yıl prim ödeyen kadın ya da erkek sıgortalılara. "Prim ödediği gelir basamağında en az bir tam yıl prim ödemesi koşuluy- la bulunduğu basamağın % 70'i oranuıda aylık gelir nesaplanır". 25 tam vıldan az prim odeyenlere ise "25 yıldan az ber tam yd için % 1 indirim yapılır". Kısaca. kısmi aylık deyimi, % "70 oranından daha az oranda bağla- nan Bağ-Kur aylıklan için kullamlan bir deyımdir. Sosyal Sigortalar Yasası'nda. "Yaşlılık aylığından yararlanma şart- lan" daha değişiktir. Bir kadın, SSK sigortalısının yaşlılık aylığından yararlanabilmesi için. 20 yıllık sıgortalılık süresı içinde 5.000 gün (13 yıl 10 ay 20 gün) prim ödemesi ya da 50 yaşını doldurması ve 15 yıllık sıgortalılık süresi içinde, 3.600 gün (10 tam yıl) maluilük, yaşlılık ve ölüm sigortalan pri- mi ödemiş olması yeterlidır. Sosyal Sigortalar Kurumu'nca bağlanan yaşlılık aylığı "Sigortalının kadın ise 50, erkek ise 55 yaşından sonra doldurduğu her tam yaş için ve 5.000 günden fazla ödediği her 240 günlük mahıUük, yaşlılık ve ölüm si- gortalan primi için" aylık bağlama oranı % l'er arttınlır. Sosyal Sigortalaı Kurumu'nca yaşlıLk aylıklan pnme esas kazanç ortalamasına göre iki ayn gosterge tablosundan bağlanır. Bu iki gos- terge tablosunda, toplam 241 gosterge vardır. 141 göstergeden oluşan ait gosterge tablosundan 5.000 gün üzerinden emekli olanlara. tek bir oran uygulanır. Bu da % 60 oranıdır. Üst gosterge tablosundan emekli olanlara ise bu tabloda yer alan 100 gosterge için 100 ayn oran uygula- nır. Bu tablonun ilk göstergesi olan 1.700 için saptanan oran, % 59.9'- dur. Son ve tavan göstergesi 6.650 için de % 50oranı uygularur. Böylece, 5.000 pnm gün karşılığı emekli olanlara. 241 ayn gosterge ve 101 ayn aylık bağlama oranı uygularur. 2) SSK'nın isteğe bağlı sıgortasından yararlananlardan, "Bulunduğu derece »e kademe üzerinden, en az 360 günhlk prim ödeyenter. yazJı ta- lepte bulunmak şartıyla, talep tarihini takip eden yıibaşından itibaren prim nesabma esas derece v e kademesini en çok bir derece y ükseitebilir". 3) Bugün için bir SSK sigortalısının alacağı emekli aylığı, 241 ayn- göstergeden hesaplanmaktadır. Bu aylığı hesaplayabilmek için, prim ödeme gün sayısı ile 241'i kamu kesimindc. 241'i de özel kesimde calı- şanlannki olmak üzere, toplam 482 sıgorta primine esas kazanç ortala- masının bilinmesi gerekmektedir. Bu işin formülü budur. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKCİ Kavak Uzaya Uzaya... ömer Asım Aksoy'la çoktandır görüşemiyordum; ge- zip tozduğum yerlerden aradım, konuştum. Sayrıydı, güçlükle konuşuyordu. Dil Bayramı da yaklaştı, Ömer Asım Aksoy'suz bayram mı olur? Benim, en dar anla- nmda yardtmıma yetişir o. "Mütercim Asım"\n (d.1755 - ö. 1819) ikinci baskısına 8.6.1993'te şunlan yazmış: "Her zaman gösterdiği yakın ilgileriyle beni mutlu kı- lan gerçek dost Mustafa Ekmekçi kardeşe." ömer Asım Aksoy la Nurullah Ataç ın, Arapça-Farsça kökenli sözcüklerle dalga geçtikleri güzel bir sözcük oyunları vardı; birkaç kez Ömer Asım Aksoy'a sormuş, Ankara Notlan"nda yazmıştım. ömer Asım Aksoy an- latyordu: - İlk geldiği zaman bana söylediği şu oldu: "Meşruta" ne demek? Ben tabii, ciddi bir şey soruyor zannettim, yanıtlamaya hazırlanıyordum. O, kıkırkıkırgüldü: - Bilemezsin! dedi. Tuhafıma gitti. - Niye bilemiyormuşum? Dedi ki: _ - Meşruta Şortgiymişkadın"demek! (Kahkahalar) Arapça bir sözcük olan "meşruta'nın karşılığı oysa, "meşrutiyet"\e yönetim anlamına da gelir. Onlar, şaka- laşmak için bu sözcüklerle takılıyor, oynuyorlar. ömer Asım Bey anlatıyor yine: - O birçok sözler buldu, ben birçok sözler buldum, Dil Kurumu'nda bir Şakir vardı. "Şakir ne demek?" - Şeker yiyen demek! Bir de ambar memuru Sabit vardı: - Sabit ne demek? - Sabit, sapıtan demek! "Terakki" (yukselme), "rakı içmek" demek! - Çifte terakki? - Roko salatasıyla rakı içmek! Türk dilinin özleşmesine yürekten bağlı olanlann, Ataç gibi, ömer Asım Aksoy gibi ustaların dilimize katkı- ları unutulabilir mi? ömer Asım Aksoy Gaziantepltdir. "Mütercim Asım" da öyle, kenttaştır ikisi de Mütercim Asım'ın Arapçadan çeviriler yaparken, sözcüklerin öz- türkçelerini bulmaya uğraşması, Gaziantep yöresinde kullamlan sözcükleri sözlüğüne geçirmesi ne güzel bir şey. Akciğer karşılığı "Er-rie"yi şöyle tanımlıyor: Canlı kısmının nefes ve rih (yel) ve hava mevzıına denir ki ak- ciğerdir. Fariside şüş, Türkide ' öyken'' derler. Daha bir- kaçı şöyle: En-nu're: ... ve bir nevi sineğe denir ki, gökcül olup kuyruğunda nişteri (iğnesi) olmağla himar makulesi de- vabbısokuf muztaripeder... Türkide "büvelek"ve "eğri- ce" tabir olunur. (Benim doğup büyüdüğüm Hadim yöresinde de "büvelek"denir. M.E.) Mütercim Asım, sözlüğünde kaba, açık saçık, yüz kı- zartıcı sözcükler kullanmaktan çekinmez. Ornekler El-kant: Küçük çocuğun çüküne denir. El-Kabkab:... Bol ve sulu olan ferce denir ki zeker id- hal olundukça kap kap deyu seslenir ola. Es-sev'e: Ferc manasınadır ki nazar olunması haram olan uzuvdur. "Utyeri"tabir olunur. "Mütercim Asım"\, 95 yaşındaki Ömer Asım Aksoy, genişletilmiş olarak geçen yıl yeniden dilimize kazan- dırdı. Telefonla aradığımda sesi çok az geliyordu. Zaman zaman Mehmet Aksoy, konuşmamızda aracı oldu. ömer Asım Bey bana daha önce de anlatmıştı. Nurullah Ataç, son zamanlarda sık sık şöyle dermiş: - Kahve kesti iştihayı, beng kesti şehveti/Bize kaldı şimdiancak bir kaşmma lezzetiii.. (Beng, esrar demek) Ataç, "lezzetiiii" derken, sondaki "/"yi uzatırmış. ömer Asım Bey'e telefonda soruyorum: - Efendim, sesim geliyormu?Beni duyuyor musunuz? - Benim sesim çok az çıkıyor, çünkü çok hastayım Mustafa! - Niye? - İki aydan beri yataktan kalkamıyorum. iki ameliyat geçirdim. Artık son günlerimi yaşıyorum! - An canım, niye öyle? - Hayatın sonu bu. Daha ilerisi yok. Gün sayıyorum. Teşekkür ederim. - Ben neredeyim biliyormusunuz?Doğankent'egittim ben. Geçen yıl siz oradaymışsınız. Saclt Somer V© kula- ğınızı çınlattık. - Bir dakika duymuyorum, torunuma söyle o bana an- latsın. - Efendim, şimdi sağlık durumunuz nasıl? - Sağlık durumum şu: İki ay içerisinde iki ameliyat ge- çirdim. idrarçıkmıyordu, idrar çıkıyor şimdi. Ondan son- ra, apselerim vardı, gerçi şimdi bunlar geçti. Geçti ama, vücudumda hal kalmadı. Vücudum bitti. Günden güne zayıflıyorum. Takatim yok. Mumun yana yana sonunu bulmasf gibi... Birmum gibi yavaşyavaşsönüyorum. iş- tahım yok, yemekyiyemiyorum. Onun için ben, son gün- lerim diye düşünüyorum. Kavak uzaya uzaya göğe ye- tişmez ya. Hayatın sonu bu olacak. Çok şükür, buna da çok şükür! İyi kötü günleri gördük.. Ömer Asım Aksoy'a sağlık diledim. Gözlerim yaşlı. Usuma, Ataç'ın ölümünden bir hafta önce yazdığı 11 Mayıs 1957 günlü "Günce'si geldi. Şöylediyordu Ataç: "Saynlarevine düştüm. Bu kez önemliye benziyor. 01- dürürmü? Öldürmez mi? Orasını bilememya, İstanbul'a gidecektim, sağınlar bırakmıyor. Bir süre yazı yazamayacağım. Ben de yazamayaca- ğım. Kavaoğlu da yazamayacak. Ayrılamaz benim ya- nımdan. Kimbilir? Ola ki son yazdığım çizeklerdir bunlar. Öy- leyse ne yapalım? Bunca yıl yaşadım, yeter bana." BULMACA 1 2SOLDANSAĞA: 1/ Bugünkü ırmaklann dördüncü çağdan kalma en eski alüyyonianna ve- rilen ad. 2/ Itina... Asker. 3/ Uzakdoğu'da yetişen kımi ağaçlardan elde edi- lerek cila işlerinde kulla- mlan bir tür zamk... Maden. 4/ İskambil oyunlannda kâğıt atma strası... Bir araştırmanın ya da bir tarüşmanın te- meli olan ana öğe. 5/ KJ- sa kepenek... Hammad- deyi işleyip mal üretme. 6/ Kuran'- da bir sure... Bir nota. 7/ EUe sürülen küçük çocuk arabası... Ye- rip çekiştirme. 8/ Bir kimseye çalış- tığı yerce verilen tatil... Erkek ördek. 9/ Çileğe benzer kırmızı meyveleri olan ve yapraklan sepi- cilikte kullamlan küçük bir ağaç. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ağırbaşu, uslu... fskambildeki maça rengine verilen bir başka ad. 2/ Yok etme. giderme... Yunan ra- kısı. 3/ Arnavutlukun para birimi... Bilgisayarprogramlama dillerinden biri. 4/ Şöhret... Yelkenli gemilerde üçgen biçimli yelkenlere verilen ad. 5/ Eylemleri olumsuz yapmakta kullanı- lan ek... Satrançta bir taş. 6/ Bir anlatımda verilmek istenen öz... Tavlada bir sayı. 7/ Babası ölmüş olan çocuk... İran'da Şii- liğin merkezi olan kent. 8/ Şınır nişanı... ses kirişlerinin türlü nedenlerle işleyememesi yüzünden sesin kısılıp yok olması. 9/ Balçık... Pide şeklinde ince ekmek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear