25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19EYLÜL1993PAZAR 10 PAZAR KONUKLARI VergisistemtnehtermavşıgibiTürkiye'deonlarcayıldırherhükümeîyeterlivergi kurulur. EskiMaliveBakamSümer Oraldöneminde 14a\rı reformu"olarak tanıtıldı. Bu tasarıdakiikianadeğişiklik, toplanamadığındanyakınır, vergigelirleriniarttırmak için kanunda, 100'ün üzerinde değişiklik vapılarak, yeni bir vergi idare değişikliği ve kanunlarda revizyondu. Yeni îasarıyla v önlemler alır. Ancak Jıeryıl toplanan vergigeliribellidir. sistemi tasarısı hazırlandı. Bu, vergi reformu diye ortaya gerçekten vergireformu olup olmadığıyla ilgili olarak, Toplanan vergiler bütçegiderlerinikarşılamaya konuldu. Tansu Çiller Başbakan olunca, bu tasarı geri maliye hukuku uzmanı Prof. A dnan Tezel ve muhasebeci, yetmeyip geride kaldığı için borçlanmayagidilirJonlar çekildi. Çiller, kendi tasarısım hazırlattı. Bu tasarı da ''vergi yeminlimali müşavir Hüseyin Perviz Pur 'la konuştuk. Söyleşi Leyla Tavşanoğlu Konuklar Prof. Adnan Tezel Maliye uzmanı H. Perviz Pur Yeminlimali müşavir Prof. ADNAN TEZEL 1941 yılmda İstanbul'da doğdu. Ortaöğrenimini Robert Kolej, yükseköğrenimini İstanbul Üniversitesı Hukuk Fakültesi'nde ta- mamladı. Bir süre İktisadi ve Ticari llimler Akademisi Maliye Kürsüsü nde asisıanlık yaptı. Daha sonra Maliye hukuk doçenti veprofesörü oldu. 1967yılından bu yana İstanbulBarosu nakayıtlı avukat. Ancak avukatlık mesleğiniyapmıyor. Marmara Üniversitesi Rektör Yardımcılığı ve Sosyal Büimler Enstitüsü Müdürlüğü görevlerinde bulundu. Şündiki halde Marmara Üni- versitesi'nin Maliye Hukuku Anabilim Dalı Başkanı. Ayrıca Maliye Araştırma Merkezi Müdürü. asbakan Tansu Çilleryeni bir vergi tasanst hazırlattı. Bu- nun "teform" nheüğinde olauğu bildiriHyor. Ancak bu- nun gerçekten vergide bir reform olup obnatbğı da tartışıhyor. Bazı çevreler bunun sadece bir "makyaj" ol- duğu görûşûnü savumıyorlar. Sizin bu konudaki görüşü- nüz nedir? TEZEL- Reform ya da makyaj... Öncelikle kelimeleri iyi kullan- mak lazım Reform daıma gündeme gelmıştır. Her değişiklikte re- form kelimesi kullanılmıştır. Ama bu reform değıldir Çünkü re- form yepyeni bir şeydır. Değişiklik olabılir. tadilat olabilir. Ama yine can alıcı bir tadilat değıldir. Çünkü olumlu taraftan bakuğımız takdırde Türkiye'de vergi sistemi oturmuştur. Türkiye'de gelır vergisi 1950'den beri vardır. Kurumlar vergisi vardır. Vergı Usul Kanunu da belli bir slandarda oturmuştur. 1985'te Katma Değer Vergisi gelmişür, sıstemle bütünleşmıştir Şu anda getirilebilecek başka bir şey yoktur reform olabilecek nitelik- te. O nedenle bütün mesele, bugün için uygulamadadır - Peki sistem uygıdanabiliyor mu ya da neden uygulanamıyor? TEZEL- Sürekb ekonomik istıkrarsızbklar birtakım acele ted- bırleri gerektirmıştu". Yamalama haüne gelmıştır. Bir yerde bir eksiklik görülmuştür, oraya hemen birsokuşturma yapdmıştır Bir eksikük daha görülmüş, oraya da neşter sokulmuştur. Bu şekilde tek tek yama harekaüyla sistem allak bullak edilmiştır. Kurum vergisi, Kurumlar Vergisı Kanunu'na göre almır. Gelır vergisi de Gelir Vergisi Kanunu'na göre alırur ve gelir vergısi kişileri vergılendinr. Gelır Vergj- •*SF Kanunu'na monte edi- len bir maddeyle kurum kazançlannın bir kısmı gelir vergisi içinde müta- laa edilmiştir. Böylece sis- tem allak bullak edilmiş- tir. Bunun tehlıkesı, getir- diği zarar. getirdıği fayda nedir? Buna bakmak lazım. Fayda çok palya- tif. İşın altına indiğiniz zaman ortaya akzaklar çıkmaya başlamıştır. Vergj bir ihflyaçtır ve kamu hizmetlerinin fi- nansmanı için gereklidir. Bundan vazgeçemezsıniz. Vergi herkesi ılgilendi- rir. Bız makro bakı>oruz. Diyoruz kı: "Bu yıl şu ka- dar trilyon vergı toplaya- cağız. Kımden alırsan al, ama al." Ama makro bakmaktan vazgeçip işi tersine çevırdiğiniz za- man vergi tek tek insan- lan ilgilendırir. Bunun için de bir sistem, adalet gerektinr. Kazandığmız piyango- dan vergi veriyorsunuz, yaşamınız boyunca üc- retiisiniz ya da değilsiniz. Babanızdan miras kalı- yor, vergi mükellefı olu- yorsunuz. Dolayb olarak mükellef değilsiniz, ama her alışveriş yaptıkça Katma Değer Vergisi ödüyorsunuz. Tek tek insanlan ilgi- lendirdiğı zaman çok has- sas bir adalet dengesı kur- mak gerekir. Belki bu adalet dengesinı kurdu- ğunuz zaman mesele daha rahatlayacak. Ver- ginin ıki ana ilkesi vardır. Bunun bir tanesi gelirdir. Bu para halktan alına- cak. Ama adaletle almak gerekiyor. Hiç kimse iste- yerek vergi vermez. Ama yanındakinin de verdiğini bilmesi lazım. Jşte o den- ge kumlmah. - Ücrettileri alahm is- tersemz. Vergi, orüardan her ay kaynağmdan kesihyor. Hem de nal- yonlarca para. Oysa bir esnafin dukkamndaki vergi levhasına baküğınızda ücrethnin aylık ödediği miktan o yılkk ödüyor. Bunu nasd değerlendhiyorsunuz? TEZEL- Bunlar görünen adaletsizlikler. Bunlar bile bile lades- ler. Bir örnek vereyim. Gayrimenkul alıyorsunuz. Gayrimenkulden toplanan vergi belki vergi varidatı içinde çok önemli bir şey değil. Gayrimenkulü alırsınız, tapuda değeri şu kadar diye gösterirsıniz. Bunu herkes bilir, devlet de bilir. Ama bu böyledir. Bunlar çifte standartlar. Vergi levhasında gösterilen miktar. ücretliden kesilen vergi ve gayrimenkullerin gösterilen değerlen... Hepsi gerçek, hepsi de kabul edibyor, makul karşılanıyor. Gelelim sistemın nasıl bozulduğuna... Maliye, ıdare, bu dağı- nıklık içinde para toplamak zorunda. Bu dağınıklığı, bu mevzuat karmaşasını sürekb kendı lehine kullanıyor. Çünkü yeniden para toplamak zorunda. Sistemin bozulmasının sonuçlannm ne oldu- ğuna da bakalım. Vermeyen vermiyor, vercn veriyor. Kimi veren de bu keşmekeş içinde zarara uğruyor. Şimdi bu sistemi düzeltrnek ıçın şunu yapmalıyız: Reform değil, bu değerlen yeniden alıp bir yazım gerekiyor. Bunu bir yerde düz yere oturtmak lazım. Amerika'yı yeniden keşfedecek değiliz. Mevcut malzemeyi orta- ya döküp yeniden sistematize etmemiz lazım O zaman göreceksi- Bu yöntem arük yama tutmuyor Verginin iki ana ilkesi vardır. Bunun bir tanesi gelirdir. Bu para halktan alınacak. Ama adaletle almak gerekiyor. Hiç kimse isteyerek vergi vermez. Yanındakinin de verdiğini bilmesi lazım. İşte o denge kurulmalı. Yoksa ben vermeyeyim o vermesin, peki kim verecek bu vergiyi..? niz ki mevcut değerlerle yine bir şeyler olur. Reform diye takdim edilen bu değişiklikte yine de bir yenilik var. tlk kez idarcde, yani vergi toplama yönetimı ve yöntemınde bir de- ğişıkhk düşünülmüş. Elinizde mevcut vergi yasalan var. Ne üzerinden. kim. ne kadar vergi verecek. Bu belli Ama bu vergiyi kim ve nasıl alacak? O za- man burada karşımıza bir yönetim meselesi çıkıyor. Burada ön planda olan, vergi toplama teknikleri. Bunun içine organızasyon, eleman meselesi giriyor. Mevcut yasalan uygulayacak teknik elemanın iyi eğitilmesi ve yaptığma da ınanması gerekiyor. Olaya bu açıdan bakıp yönetim meseiesine gırdığınız zaman iş arük vergı hukuku dışına çıkar. Ver- gi idarcsinın yeniden düzenlenmesi gereğı öteden beri bilinmekte- dir. Ama şu anda getırilecek olan yeni sistem, şema, ıyi mıdir kötü müdüronu bilmiyorum. Ama yeni vergi toplama yönetimi veyön- teminın değiştinlmesinin düşünülmesi yeni bir yaklaşımdır. Çare polis değil! - EtSnilen bihjilere göre vergi denetim elemanları güçlendirilecek. Bunlara vergipotisi ath verih'yor... TEZEL- Bu bir çare değil. Meseleye polis, zabıta biçimınde yak- laştığınız zaman iş daha açmaza gırer. Mükellef suçlu değil ki peşı- ne polis, zabıta takasınız. Zabıta, polis, suçlu peşindedır. Ama vergı medeni bir meseledir. Temelinde beyan yatar. Meseleye siz zabıta zıhniyetiyle baktığınız za- man her mükellef potansıyel bir vergi kaçakçısıdır. Ben kaçakçı olarak mütalaa edı- yorsam ona göre tedbırimi alınm. Onun ıçın bu konuda işin temel felsefesı yanlıştır. Eğer bir vergi kaçakçılığı. vergi suçu varsa onun da üzerine gjdecek mevcut im- kanlar vardır. Ama biri gelip belinde tabancayla "Lütfen vergi defterinizi gösterin" derse ben ondan ürkerim. Bu, vergi felsefesine ters dü- şer. Ana devlet, baba devlet derken, eli sopalı devlet. Vergiyi de sopayla alıyor derler. tş o değil. Vergi bir paylaşma. uzlaşmadır tste- meye ıstemeye uzlaşmadır. fstemememizin nedeni de paranın benim cebimden çıkacak olması Ama bu ce- nazeyı de bırilennin kaldı- rması lazım. Binsı ucundan tutmadığı takdirde nazenin bir tarafı yatar. Yani vergi konusunda da ben veriyo- rum, sen niye vermiyorsun, noktasına gelir iş. Bu yanı- ndakinden hesap sorma, hak arama bilincidir. Bizde de şöyle: Ben ver- meyeyim. o da vermesin. Peki bunu kim yapacak? Öndan sonra da onu da iste- rim, bunu da isterim diye ta- lepler başhyor. Vergi kamu varidatı için- dîr. Yol, baraj yapılacak, hastane açılacak ys. Bunlara kaynak lazım. Öbür taraf- tan vergi bir araç olarak da kullaruhyor. Araç tarafı öne geçtiği vakıt birtakım sap- malar oluyor. Himaye, teş- vik ortaya çıkıyor. Adam dı- yor ki: "Ben hımayeye layıkım. Beni vergıyle hima- ye edin. vergi vermeyeyim. Vergi vereceğım yerde yatınm yapayım. Devlete daha faydalı olurum." İyi, güzel O zaman ış başka ta- rafa kayıyor. Ağır bastıran devletten himaye görüyor. Öncelikle vergi teşviklerini kaldırmak lazım. Bir kere herkes vergisini versın. Devlet yine teşvik etmek istediği sektöre faydalar, imkanlar sağlayabilir. Ama önce- likle vergi herkesten alınmalı. - Bir de yeni tasanda amacın, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi toplamak oldıığu bildiriliyor... TEZEL- Verginin ilkesi bu. Ödeme gücü. Teori denilen şey ha- v ada bulut değıldır. Bunlann hepsi yaalmış. bilinen şeylerdir. Anayasa da gökten zembille inmemış. Ihtiyaçtan gelmiş. Ödeme gücü ilkcsinin içine adalet girer. Gelir vergisi az kazanandan az, çok kazanandan çok ahnava dayanır. Bu yeni bir şey değil. Şımdiye kadar yapıbyor idiyse bundan son- ra daha iyi yapılmalı - Yani finuhye kadar bunun işkmediği migörüldü? TEZEL- Tabıi işkmediği görüldü. Belki vergi tanfelerinin yeni- den düzenlenmesiyle bir şeyler yapılabilir. Vergi meselesi devlet yönetiminin bir aleti. Siyasi otoritenin ver- giyi almak istemesi gerekir. Aletler var, ama şirin görünmek için almak ıstemiyorum. O za- man da borçlanmaya gidıyorsunuz, fon kuruyorsunuz. Ama vergiyi ikıncı dereceye düşürüyorsunuz. Onun için idare bu işı ne kadar yapmak isterse istesin siyasi oto- riteden güç almazsa bu işi yapamaz. HÜSEYİN PERVİZ PUR 1942 doğumlu. Yüksek öğrenimini İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Maliye-Muhasebe Şubesi'nde tamamladı. Muhasebeci, mali müşavir ve yeminli mali müşavir olarak serhest çalışıyor. Sermaye Piyasası Kurulu Muhasebe ve Denetim Standartlan Komisyon üyeliği, Türkiye Muhasebe Uzmanlan Derneği Başkanlığı, Maliye ve Gümrük Bakanlığı Serbest Mu- liasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Geçici Kurul üyeliği vaptı. İV Sosyal Yükseko- kulu nda vergi sistemi konusunda öğretim görevlisi. Yeminli Mali Müşavirler Odast Yönetim Kurulu üyesi ve Genel Sekreteri. ergi ne zaman, nasıl toptanabiHr? Vergi getirkri nasıl arttırılahih'r? PUR- TBMM'deki mılletvekıllerinin vergi almaya karar vermış olmalan lazım Öncelikli koşul bu. Hükü- met değil. devletin istemesi lazım. En ağır şekilde. olma- yacak kelimeleri kullanarak vergi tasanlan hazırlanı- yor. "Bu vergi sistemi yozlaşmıştır. Devletin vergiye ihtiyacı vardır" deniyor. Vergi tasanlannın başmdakı ılk üç. dört cümleve bakarsanız çok ağır hakaretler bulunduğunu gorürsünüz. Bütün sorumluluk Maliye Bakanlığı teşkilatında ve onun te- pesinde kazan pişiyor. "Bana vergi topla", denıliyor. "Topla" di- yenler de hükümetler. Para basmaması lazım Maİiye Bakanlığı dı- vor kı: "Şu tasanlan çıkartın " Hükümet. tasanlan Meclis'e getiri- yor. Orada mılletvekilleri madde madde tırpanlamaya başlıyorlar, tasan çıkmıvor. Mılletvekilleri. '"Mılletvekıllığı dışındakı gelirleri- mizden vergi vermeye hazınz" desinler. - Başbakan ÇiUer'inhazırlattığı ve "reform"nitea'ğitaşuüğısöyle- nen vergi tasarısı, bilinen ana hatlarıyla sadece bir "makyaj" olarak niteleniyor. Sizin bu konudakigörüsünüz nedir? PL R- Genel gerekçe>e baktığınız zaman gözlennız yaşanvor. O kadar güzel kı. İçinde çok düşundürücü şeyler var. "Bugünkü \ ergı duzenınden, öncelikle alacaklı olan devlet şıka>etçıdır" diyor. Cümlevı görüvor musunuz? Bu duruma gelmiş bir vergi duzenın- den devlet nasıl şıkayetçı olur? Devlet vergiyı alır, şıkayetçı olmaz. - Burada işaret etmek istediğim bir şey var. Bugün biraz yüksek maaş alan bir devlet memuru ayda bes-altı milyon lira ver- gi verirken, bir butiğin, bir berber, bir bakkal dûk- kanının vergilevhasına bakı- yorsunuz- Yılhk vergi tutart 7yadalO milyon gibi komik bhr para görünüyor... PL'R- Bevana dayanan açık bir uniter sistemde hiç kimseye "Ne venrsen ver. O vergiyi almaya hazınz" dı- yen bir devlet olmamışür. Türkiye bu konuda tek ülke olabilir. Türkiye'de vergi sistemi götürü vergılendir- meye dönmüştür. Yani be- yana dayanmayan bir sis- tem haline getirilmiştir. Bu da denetimsizlikten kay- naklanmaktadır. - Peki, burada bordro mahkumlannın suçu ne? PUR- Çok akıllıca bir yöntemle sorumluluk işve- rene yüklenmıştır. İşveren size maaşı verirken vergiyi hemen kesip yatın>or. Ben bugün işverenlerden bu so- rumluluğu kaldırdığım anda ücretliler de yaşamak için vergi kaçakçısı olmak zorunda kalacaktır. Yaşa- mak, ayakta kalmak için o da vergiyi kaçırmanın fı- rsatlannı kollayacaktır Hiç kimse vergi verrnek ıstemez. İnsanlann vergiye karşı doğal, içgüdüsel bir direnci vardır. Bu direnç eğitimle azalır. Kişiye, vergi vermesi gerektiğinı ılkokul- dayken öğretmeye başladı- ğinızda azalır. Aydın taba- kanın dışında Türkiye'de hıçkımse kendisinden kesi- len verginin farkında bile değildir Buna özel sektörde çalışanlar dahil. Verginin işveren tarafından değil de, ücretliler tarafından yatın- lmasmı istediğim anda Tür- kiye'de bir vergi bilinci do- ğar. Siz 10 milyon lirayı brüt alıp beş mılyonunu vergı dairesine yatırdığiruz gün o kapıdan çıkıp sokak- taki çöpü gördüğünüzde cöpçüye. "Maaşın ne ka- dar? Beş milyon mu? Ben şimdı senin maaşını yatırdım" dersiniz. İşin özeti budur. Hiç kimse vergilenerek vatandaş olma yoluna gitmiyor. Ya da Meclis'teki mılletvekıllerinden hesap sorar, sokağa çıkar, pankart açar, yürür. Vatandaş olur. Esas hüner, vergi vere- rek vatandaş olmaktır. Cebinizdeki paradan devlete vergi verebili- yor musunuz, o paraya kıydığınız gün siz vatandaş olmuşsunuz- dur. Devletin bunu eğitimle vermesi lazım. Oktay Varüer, Türkiye'de vergi mükellefieriyle ilgili bir kitap yazmış. Mükelleflerin yüzde 70'i ilkokul mezunu ya da tahsiü ol- mayanlar. Türkiye'de 2.5 milyon gelir vergisi mükellefı var. Demek ki bunlann iki milyona yakını ilkokula gitmiş ya da hiç ghmemiş. Biz bu insandan üç-dört sayfabk vergi beyannamesini doldurup vermesini istiyoruz. Bordro mahkumlan diyoruz, ama devlet yakalamışsa ondan vergj almaya mecbur. Onu da serbest bırakırsa onu da alamaz. Bu kolay yöntem. Verginin ilkokuldan başlanarak anlaülması lazım. - 60 küsur milyonluk Türkiye'de2J milyon vergimükelkfi var de- diniz... PUR- Evet, çok az. İstanbul'da 400 bin kişı. Bu 400 bın kışı büt- çenin yüzde 42'sını karşılıyor. Bu, büyük bir dengesızlık ve olağa- nüstubüyük bırmükellefiyetsizlik. Adam mükellef bile değil. Değil vergi kaçırmak, mükellef olmamış kı. Defterdar da bundan şika- yetçi. "Yeter, mükellefleri bulun," dıvor. Maliye de bunu istiyor. Ama bu iş. herkesın kapısını çalıp "Sen mükellef misin?" diye in- sanlan tek tek dolaşarak olmaz. - Yeni tasanmn denetim elemanlannı güçlendirdiği beartih'yor. Hatta bu denetim elemanlanna vergipolisi demüyor... PUR- İşte o sacma Denetim elemanlannın sayısının arttınlması gerek. Bır de Maliye BakanlığVnm en önemli sorunu, eleman- lannın eğkimsizliğidır. Bunlann yüzde 70'ı orta eğitimli. Sadece yüzde 16'sıünıversite mezunu Maliye Bakanlığı'nda 60-70bin me- mur var. Yüzde 16, iki bın kişi eder Bu 2 bın kışının yazdığı raporu, geriye kalan onbinlerce memur değerlendıriyor. Sistemdeki ak- şaklık bu. İstanbul'dakı vergı dairelerinı gadip görmenizi isterim. İstanbul'da 40 kadar vergi dairesi var. Hepsi dolmuştur. 130 me- mur 30-40 bin dosvaylauğraşıyor Vememur 1992 vılına kadar ay- da yaptığı 50 saat mesainin karşılığında 50 bin lira alıyordu. 1992'- den sonra ayda 50 saat fazla mesai karşılığında bunu 600 ya da 700 bin lira olarak değiştırmişler Bunu da ödeyememişler Sonunda fazla mesaıyi kaldırmışlar. Maliye. kendı memuruna para ödeye- miyor. Maliye Bakanlığı 1992'de'280 tnlvon vergı topladı. 280 tril- yondan almış olduğu pa> vüzde 1.7'dir Bu da yaklaşık dört tnlyon eder. Bütün bütçeyi toparlayan bakanlığin aldığı pay yaklaşık yüz- de 2. Bu ne demek bıliyor musunuz? Maliye Bakanlığı çalışmasın. Maliye Bakanlığı'nın personel kanunu değıştınlmelıdır. Bütçe)! toplayan Maliye Bakanlığı memurlannın maaşlan çok düşüktür. En iyi elemanı o yetıştınyor. Hesap uzmanını ıkı yıl ABD'ye, İngil- tere'ye yolluyor. Yabancı dil öğretiyor. Bütün Batının sıstemini öğrenıp Türkiye'^g,,, geli- yorlar. Ama Türkiye'ye döndüğü zaman ona beş milyon lira, bır de lojman veriyorlar. Holding ayda 25 milyon net teklıf edınce, çocuk oraya gidiyor - Vergiyi etkiü biçimde toplamak için ne yapmak gerekir? PUR- Birincisi, demin söyledığim gıbi TBMM'- deki milletvekillerinin maaş dışı gelirlennden ver- gı vermeyi kabul etmeleri gerekir. ' İkincisı, Mabye Bakanlığı'nın, elindeki ele- manlan elinde tutacak bi- çimde ücret seviyesini yük- seltmeb'dir. Üçüncüsü de Maliye Bakanlığı memur- lannın eğitim düzeyinin üniversite mezunlanna çı- kanlmasıdır Bunu yaptığınız zaman Türkiye'- de vergiyi toplarsınız. Bu- nun dışında vergj reform- lanna. yeni kanunlara ge- rek yok. Çünkü istediğıniz kadar reform yapın. Ba- kın, bu tasan çok güzel hazuianmış. Ama bunun Meclis'ten geçeceğinden şüpheliyim. - Bir de Ingütere'de Da- vid Cohen'in hazırladığı bir rapor vardı. Kıyametler ko- parmıştı. Bunun öyküsünû anlatır mısıntz? PUR- Cohen, Londra Yeminli Mali Müşavirler Odası Başkanıyken 1948 yılmda firmalan tam tas- dik yapan yeminli mali mü- şavirleri topluyor. Bir ra- por haarhyor. Bu rapor hem özel sektör, hem de mabye sektörünün eksik ve aksak yönlerini ortaya ko- yuyor. Kıyamet kopuyor. Ama bakanbk, Cohen raporuna göre İngiltere'- deki bütün vergı kanun- lannı düzeltiyor. Hala da bu kanunlar değişmemiş- tir. Reforfn asıl budur. Türkiye'de ise reform 1950'de yapıldı. Kazanç vergisi bitti. Gebr. kurum- lar, vergi usul kanunu, üçlü sistem 1950'de getirildi. Kazanç vergisi yan götürü, yan beyandı. 1950'den sonra bir daha reform diyemezsiniz. O tasan, Ali Alay- bek'le Prof. Neumark zamarunda yedi yılda hazırlandı. Orada de- ğişik bir şey yapıldı. Kanun Mecbs'e gitmeden önce. 1948 yıbnda İstanbul'da fktisat Kongresi toplandı. İkına İktısat Kongresi. 12 Eylül'den sonra yapılan değildir, 1948'de yapüandır. Nedense onu örtbas etmişlerdir. O iktisat kongresinde abnan kararlar, serbest piyasa ekonomisinin başlangıcı, devletçibğın kaldınlmasıdır. Kongre, CHP iktidannda yapıbnıştır, ama CHP iktidan buna faz- la sıcak bakmadı. 1950'deki gibi bir reform yaplacaksa bütün vergi mükellefleri, meslek odalannın temsilcileri önceden seçilecek, meslek mensup- lan gelecek, üniversitelerin, Mabye Bakanbği'nın temsilcileri de bulunsun. Bir mecliste bütün kanunlan madde madde incelesinler. Kendı tasanlannı TBMM'ye götürsünler. O zaman Meclis bunu kabul etmek zorunda kabr. Çünkü. bugünkü şekilde hazırlanan TBMM'den geri geüyor O nedenle Mecbs'e baskı yapılması lazım. Demokratik yöntemle baskı da budur. Ön meclisten geçmeden o tasan I BMM'den geçemez. Geçmeyecekse bu da retorm olmaz. Bu, sadece bir revizyondur, düzeltmedır. makyajdır. Ama bakın, bu tasan inşallah bugünkü habyle TBMM'den çıkar. Çok isterim. Çünkü asla ve asla bugün toplanan vergi, vergi değildir Türki- ye'nın bugünkü millı gelin de milli gelir değildir. Vergi vererek vatandaş olunur Vergiyi etkin biçimde toplamak için ilk olarak TBMM'deki milletvekillerinin maaş dışı gelirlerinden yergi vermeyi kabul etmeleri gerekir. İkindsi, Maliye Bakanlığı'nın, elindeki elemanlan elinde tutacak biçimde ücret seviyesini yükseltmelidir. Üçüncüsü de Bakanlık memurlannın eğitim düzeyi...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear