Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhurıye* Maıbaacılık ve Gazeıecılık Turk Anomm Şırkctt adına
NMÜr N « * 0 Gcnsl Vayın Muduru Hasu Cemal. Muessest Muduru
F.muv l}ikli(il, Yuı Işlerı Muduru Okaj Gotımsn. % Habcr Mtrkezı
Mudüru Ysdçın B*y*r, Savfa Duzenı Yûneımem AU Acar 0 Temsılctter
ANKARA AknelTın, 1ZMIR Hikmcl Çctıakın, ADANA ÇeBl Vit»tıojlu
U PoİJIıka C«U1 hıtUK. Os HatKrler U f « Baln. Ekononı Cnpı Tırku I; Stnd ka Şakna I m ı , kultur CcM Ifltr.
lsunbu! Habeıferı KemJ Kaçak. Eğılım U B O ) Şvba. Vun HaberLen Nccdct Dotu. Spor DanışmaJil Ahh&ıdu YuectMa.
Dızı Yiular Kenn Çalı^kta, *ra>mma ŞafcM \tpt). DuieilnK AMallıfc VSZKI 0 kûordınator Akart Korvbaa £ Malı
Isto Eral LrkM 0 Mututebe Bılcm teacr 0 Bu ,e PUnlama. S«vgı OHBMbe***!* £ Reklam A>K Torua 0 Ek >a>ınlar
Haln Ahyol 0 Uarc Husotn G»m 0 işletmc O»dcr Çcfik 0 Bılg: [jleTi Nul Imai 0 Prrv>ne! Se*jı B
Yaun Kumlu Başkan NMferSadi
Otuı UM. Vdç» Bv<r H m
Ceul. Hlk«t ( ı n t n t Okn
Goımmı. LJur Maan. llku
S*k»k Ala
&uon v* Yayan Cumbunyet NUtbaacüık ve Gueıeafck T \ ^ Tfrkoaftl Cld 39
34JÎ4 Is; PK 2« Isuuıbul Td. 512 05 05 (20 hal), Telet 22246. Fax (I) 526 60 72 0
Buroler Aakan. Zıya Gökatp Blv Inküap S. No 19/4, Tei 133 II 4M7. Tdet 42344, Fu (4) 13)
01 61 0 \zmtr H îıvı «I. 1352 S 2/3 Tel. 13 12 30, Tdet İ2359, Fax 151) 19 !3 «0
laoou Cad 119 S No I K»l 1. Td- 19 V 52 (4 hal), Wa 62155, Fıx Tl) 19 25 7»
TAKVİM: 30 NlSAN 1991 Imsak: 4.19 Guneş: 5.57 Öğle: 13.06 Ikındi: 16.56 Akşam: 20.05 Yatsı: 21.37
tern Sözleşmesi
Türkiye'ye
carettalar
içîn uyarıBern Sözleşmesi'nin Isviçre'deki son
toplantısında Türkiye'nin 17 kaplumbağa
Joruma bölgesinde ciddi önlemler alınması
istendi. Akyatan ve Ağyatan bölgelerinin
'doğa koruma alanı' ilan edilmesi de
Bern'den gelen istekler arasında.
ANKARA (Cumhuriyet Bu-
rom) — Bern Konvansiyonu'na
üye ülkeler, Türkiye"yi caretta
•kaplumbağaları konusunda
ujardı. llgili ülkeler, başta Dal-
yan'daki turizm problemleri ol-
mak üzere 17 bölgedeki çevre
sorunlannın çözülraesini istedi-
ler.
Bern Konvansiyonu'nun Is-
viçre'deki son toplantısında ka-
rarlaştırılan uyarı metninde,
sözleşmenin 4. ve 6. maddeleri
dikkate alınarak 17 kaplumba-
ğa bölgesinde ciddi problemler
bulunduğu belirtildi ve Akya-
tan ve Ağyatan bölgelerinin
"doğa koruma alanı" ilan edil-
mesi istendi. Kazanlı bölgesin-
den erozyon, kirlilik, ışık teh-
likesi ve plajın konumu konu-
suda bir an önce kontroller ya-
pılması gereğine dikkat çekildi.
Fethiye ve Patara sahillerinde
yapılan inşaat planlanna son
verilmesi önerildi. Kaplumbağa
bölgelerinde hassas ve özerk
alanlann da kurulması gerekti-
ğine işaret edilen uyarıda,
"Özel koruma alanlannda be-
lirienecek bu hassas bölgelerte
kaplumbağa korunması vapıla-
bilir" denildi.
Dalyan bölgesine değinilen
uyarıda "bölgedeki turizm ge-
lişmesinin kaplumbağalara ve
yumurtlama alanlannın bulun-
duğu sahile zarar vermemesi"
gerektiği bildirildı.
Doğal Hayatı Koruma Der-
neği yetkilileri, kaplumbağa
üreme bölgelerinde, öncelikle
yapılaşma olmak uzere artan
sorunlara dikkat çekiyorlar.
Başbakanhk Çevre Musteşarhğı
yetkilileri de bu alanlardan so-
rumlu olan Tanm Orman ve
Köyişleri Bakanlığı'nın "yetki-
lerini devretmek istediği" görü-
şünde olduğunu dile getirdiler.
Dünya Doğayı Koruma Vak-
fı, sorunları şöyle sıralamıştı:
"DALYAN: Çok sayıda ca-
retta carettanın yuva yaptığı bu
alan, artan turizm faaliyetleri
nedeniyle önemli bir tehlike al-
tında.
FETHtYE: 1988 yılında Ak-
deniz özel çevre koruma alanı
ilan edilen bu bölgede, bir tu-
ristik işletme faaliyet gösteriyor.
PATARA SAHtLİ: Turistik
merkezlere yakınlığı ve Gelemiş
köyündeki artan turizm potan-
siyeli, sahil için tehdit unsunı
oluşturuyor.
KUMLUCA SAHİLİ: Böl-
gede tehlikeyi yerli halkın sahil-
de inşa ettikleri kulübeler oluş-
turuyor.
BELEK BÖLGESİ: Yörede
bulunan birçok turizm tesisi,
çevresel etki değerlendirmesi
yapmadan çalışıyor. Birçok tu-
ristik tesis inşaat halinde.
KIZILOT BÖLGESt: Tıpkı
Belek bölgesinde olduğu gibi
bölgede turistik tesisler için çev-
resel etki değerlendirmesi yapıl-
madı.
DEMİRTAŞ SAHtLİ: Koru-
ma altında bulunmayan bu sa-
hil, çevrede bulunan turistik iş-
letmelerden sızan ışığın tehlike-
si altında.
KAZANLI: YeşU kaplumba-
ğalann yuvalama sahası olarak
kullandıklan iki önemli alan-
dan biri olan Kazanlı bölgesin-
de, çevredeki fabrikalann artık-
ları kum tepeciklerinin boyut-
larının kUçülmesi başlıca so-
runları oluşturuyor.
TEKİROVA: Son derece
yüksek yuvalama yoğunluğuna
sahip olan bu alanda, yakın ge-
lecekte "Günej Antalya Turizm
Geliştirme Projesi" sonucunda
yumurtlama yok olacak. Bölge-
deki turizm faaliyetleri, yu-
murtlama olayını nalen etkili-
yorî'
SEMPOZYUM
'Çevreyle tek
merci ilgilenmeK
Istanbul Haber Servisi —
Türkiye'nin Avrupa Ekonomik
Topluluğu'na girebilmesi için,
topluluğun çevre yönetmelikle-
rini uygulayabilecek teknik,
idari ve maddi olanaklarının
çerçevesini şimdiden beürleme-
si ve uygulamalara başlaması
gerektiği vurgulandı. Alman
Kültür Merkezi ile Yıldız Üni-
versitesi Mimarlık Fakültesi Şe-
hir ve Bölge Planlama Bölü-
mü'nün ortaklaşa düzenledik-
leri "Çevreye Uyumlu Planla-
ma Araçları ve Politikalan"
konulu sempozyumda, fıziki
planlama yapanların ekolojik
yapıyı da göz önüne almalan
istendi.
Yıldız Üniversitesi Oditoryu-
mu'nda dün başlayan sempoz-
yumun ilk oturumunda, Berlin
Urbanistik- Enstitüsü'nden
Karl-Heinz Fiebig Almanya'-
daki çevre planlamaları hak-
kında bilgi verdi. 90'h yılları
"kent ekolojisi" donemi ola-
rak adlandıran Fiebig, bir ya-
sa yapmanın çevreyi korumak
için tek başına yeterli olmadı-
ğını, uzman elemanlara gerek-
sinme duyulduğunu anımsattı.
Almanya'da da henuz çevre
konusunda kimin sorumlu ol-
duğunun saptanamamasından
yakınan Fiebig, çevre dairesi ile
inşaat dairesi arasında doğan
çelişkileri giderecek, çeşitli
planlan birleştiren, bir nazım
plan ve sorumlu tek bir merci
önerdi.
"Çevreye Uyumlu Planlama
Araçları ve Politikalan" konu-
lu sempozyum bugun "Çevre-
ye uyumlu planlama olanakla-
rı - Hannover şehri orneği" ile
"Istanbul'da Çevre Koruma
Planlan" başhklı konuşmalar
ve toplu değerlendirmeyle sona
erecek.
Elmalı DefınesVnin 3 adet gümüş Likya sikkesiAnkara'ya gönderildi
3 sikke dalıa geri abııdÖZGEN ACAR
n ta
ve küiturei mirasının ko-
runması konusunda yapılan ya-
Turk
Dünyanın en
sikke bilimi kuruluşu "American
Numismatic Society", "bundan
böyle kökeni bilinmeyen, yasa-
dışı yollardan kaçak gelmiş de-
fıne ve sikkeleri, değil satın al-
mak, kurumda ödünç olarak
sergilenmesine dahi izin
verilmeyeceğini" açıkladı. Bu
arada ayru defıneden üç adet gu-
müş Likya sikkesini daha Tür-
kiye'nin İsviçre'deki avukatı Zü-
rih'teki bir müzayededen "bedel
ödenmeksizin ve mahkemeye
başvunnaksıan" alıp Ankara'-
ya gönderdi.
Gerçekte, 1900 sikkeden oluşan Bu üç sikke, merkezi Fethiye yöresi
Elmalı Definesi içinde önemsiz yer olan Likya'da yaşamış ve bugüne
tutan bu üç sikkenin geri alınışının kadar bifinmeyen bazı hanedanlara
maddi ya da tarihsel değerinden daha ait paralar olup, tarihin
önemli olan nokta, yabancı alıcılar aydınlatılması açısından da önem
üzerinde yarattığı 'caydırıcılık'. taşıyor.
"Karun Hazinesi", "Elmalı
Definesi" ve "tmparatoriçe
Domitia" gibi Türkiye'den kaçı-
rılmış Anadolu'nun kültürel ve
tarihsel mirasının parçası olan
bu eserlerin geri getirilmesi için
Turk hukümetinin Amerika ve
Avrupa'da açtığı davaların
"alıcılar" nezdinde yarattığı
"caydıncüık" etkisi gün geçtik-
çe genişliyor.
1966 yılında kaçırılan Karun
Hazinesi için 1986'da New York
Metropolitan Sanat Muzesi
aleyhine açılan davanın Türkiye
lehinde gelişme göstermesi, çe-
şitli Amerikan müze ve özel ko-
leksiyonculan arasında kaygı ya-
ratmıştı.
Daha sonra "Elmalı Define-
si"nden 400 milyon Ura değerin-
de 10 gümuş sikkeyi Los Ange-
les'taki bir müzayededen, 140
milyon lira değerinde üç gümüş
sikkeyi de Zürih'teki bir başka
müzayededen "bedel ödenmek-
sizin ve mahkemeye gitmeksi-
zin" Türk hukümetinin Ameri-
Blucin
saltanatıYülık 15 milyon adet olduğu tahmin edilen
Türkiye'nin jean pazarının gelecek
10 yılda "herkese bir jean" düşecek
şekilde büyüyeceği varsayımıru yapan
yabancı fırmalar özellikle 1980
yılından itibaren Türkiye'yle
ilgüenmeye başladılar.Genç nüfusun
yüksekliği ve alım gücündeki artış
1991 yılında da Wrangler, Carrera,
Pepe Jeans gibi dünya markalannı
da Türkiye'ye çekecek.
EStN SUNGUR
Türkiye"de yurtdışına giden eşe dosta 'blue
jean' ısmarlamak devri çok geride kaldı.
'Blue jean'le ilk kez 1950 yılında yerli "Kot"
markası sayesinde tanışan Türkiye, 1985 yılından
itibaren uluslararası blue jean markalarımn da
pazarı haline geldi. 1985 yılında Lee Cooper ile
başlayan büyük markaların yerli üretimi, 1989
yılında Levi's'ın, geçen yıl da Lee ve Rifle'ın
gelişiyle hızlandı. Genç nüfus oranımn
ytıksekliği ve alım gücündeki aıtış 1991
yılında da Wrangler, Carrera, Pepe Jeans
gibi dünya markalannı Türkiye'ye
çekecek. Yıllık 15 milyon adet
olduğu tahmin edilen Türkiye'nin
Ünlü markalar
Türkiye'de... Kotlu
yaşamda büyük patlama
jean pazarının, gelecek 10 yılda herkese bir jean" duşecek şekilde büyüyeceğı
varsayımını yapan büyuk firmalar, özellikle 1980 yılından itibaren Türkiye'yle
ilgilenmeye başladılar. Ancak yeterli kalitede denim (blue jean kumaşı)
üretiminin olmaması ve verimlilikteki düşüklük bu ilgiyi 1985'e kadar frenledi.
Türkiye'ye ünlü markalar arasında ilk kez Özgiir Holding ile lisans anlaşması
yapan Lee Cooper girdi. 1985 yılında kurulan Koniteks fırması tarafından
Türkiye'de üretihneye başlanan Lee Cooper 1989 yılına kadar Türk pazanna
hitap eden tek dünya markası oldu. Türkiye pazarının, genç nüfusun
çoğunlukta olduğu bir toplum olarak çok büyük olduğunu belirten Koniteks
fırması yetkilileri, kaliteli, çokuluslu marka imajını hızlı bir biçimde
benimseyen ve yenilikçilere açık tüketici kitlesiyle Türk pazanrun geleceğinin
parlak olduğunu savunuyorlar. Yıllık üretim kapasitesi 1 milyon adet olan
Koniteks, üretiminin yüzde 30'unu ihraç ediyor. 1989 yıhnda Altınyıldız
gnıbuyla lisans anlaşması yaparak Türkiye'ye giren Levi's ise yıllık 2 milyon
adetlik üretim kapasitesiyle diınyada olduğu gibi Türkiye'de de markalı jeanlar
içinde ilk sıraya oturmayı hedefliyor. Türkiye'de yerleşmiş olan giyim alışkanlığının
10-15 yü öncesine kadar 'blue jean'in şık bir kıyafet olabileceği düşüncesini
engellediğini belirten Levi's yetkilileri, Türk halkımn 'blue jean'i bir yaşam biçimi
olarak kabullenmesindeki gecikmenin dünya markalannın Türkiye'ye gelmesini
ertelediğini söylediler. Türkiye"deki 'jean' pazarmın dinamik ve doyum noktasma
ulaşmamış olduğunu anlatan Levi's yetkiüleri, yeni markaların pazara ginnesinin
pazarı daha da büyüteceğini savundular. 1990'ın son aylannda iki büyük dünya
markası daha Türkiye'ye geldi. Lee, Söktaş ile lisans (Arkaa Sa. 15, Sü. l'de)
kalı ve Isviçreli avukatlannın al-
ması dikkatleri çekmişti.
Turk hukümetinin, bunun ar-
dından bugunkü değerinin yak-
laşık 40 milyar lira olduğu söy-
lenen definenin tümünün geri
alınması amacıyla Boston Fede-
ral Mahkemesi'nde dava açma-
sı uluslararası antika dunyasın-
da buyuk yankıya yol açmıştı.
Bunun yanı sıra Turk büyu-
kelçilerinin New York'ta Birleş-
miş Milletler kürsüsünde yaptık-
lan konuşmalar ve Paris'te
UNESCO nezdinde yaptığı giri-
şimler "Anadolu'nun tarihsel ve
kültürel mirasının korunmasına
verdiği ciddi önemi" ortaya koy-
du.
Türk hukümetinin bu azimli
davranışırun, alıcı Amerikan ve
Avrupa müzeleri ile özel kolek-
siyoncular arasında önemli
"caydıncılık" etkisi yarattığı bi-
liniyor. Bu merkezlerden gelen
haberler; alıalann, tarihi eser ve
sikke alışverışi yapan aracı an-
tika galerilerinden "eserierin kö-
keni hakkında yazüı güvence"
istemeye başladıklarını gos-
teriyor.
Bu arada önemli bir gelişme
ıse sikkecilik alanında görüldü.
"Yüzyılın Definesi" olarak ta-
nımlanan "Elmalı Definesi"n-
den gelen ve aralarında iki Ati-
na dekadrahmisinin de bulun-
duğu bir grup antik gümüş sik-
keyi sergileyen dir.ıyanın en
önemli sikkecilik kuruluşu, son
genel kurul toplantısında önemli
bir karar aldı.
"American Numismatic Soci-
ety", ABD'nın de taraf olduğu
"UNESCO'nun Kültürel Varlık-
ların Yasadışı Yollardan lhracı
ve Ithalini Önleyen Sozleşmeye"
bundan böyle uyacağını
açıkladı.
Bu haberi öğrendikten sonra
kuruluşun New York'taki mer-
kezinden telefonla aradığım ve
adım açıklamak istemediğim bir
üst düzey yetkili şu bilgiyi verdi:
'Hmah Deflnesl'nln Tttrkl-
ye'den kaçınlmış olduğunu bile
bile bunun bir bolumunu kuru-
mumuzda sergilemiş olmamız ve
ardından kuruluşumuzu da suç-
layan yazılarınız bizim için bir
ders ve u>-an oldu. Benim de da-
hil olduğum orguttekı bir grup
görevli, bu sorumsuz davranış
karşısında kurum içinde bir
kampanya başlattı. tki yıl süren
bir mücadeleden sonra başanh
olduk ve 12 ocak tarihinde ku-
rumun genel kuruhından bir ka-
rar gecirdik.
Bu karara göre bundan böy-
le kurum her tiırlü yasadışı an-
tika ticaretini teşvik edici uygu-
lamadan kaçınacak. Kurum, ko-
leksiyonlan için kökeni bilinme-
yen, yasadışı yollardan kaçınl-
mış değil define, hatta tek bir
antik sikke bile satın almayacak.
Elmalı Definesi'nde olduğu gi-
bi bu tttr sikke ve defınelerin ku-
rumumuzda ödunç olarak sergi-
lenmesi ya da bilimsel inceleme
yapümasına kesinlikk izin veril-
meyecek.
Genel kurulumuzda alman bu
karar dttnyadaki bütiin üyelere
birer mektiıpla duyuruldu ve gö-
revlilere de bu çercevede hareket
etmeieri için kesin talimat veril-
di."
Öte yandan, Elmalı Definesi
ile ilgüi önemli ikinci gelişme ise
Zürih'te yaşandı. Daha önce yi-
ne Zürih'teki üç sikkeyi alıp An-
kara'ya gönderen Türİc huküme-
tinin İsviçreli avukatı Dr. Mar-
tin Kurer telefon görüşmemizde
Bülent Dikmener Ödülleri dağıtıldı
isUnbul Haber Servisi — Bu yıl 12'ncisi
düzenlenen "Bülent Dikmener Haber
Ödülleri", kazanan gazetecilere dün
Gazeteciler Cemiyeti'nden düzenlenen
törenle verildi. Burhan Felek Salonu'ndaki
törende, Bülent Dikmener Haber
ödülü'nü "Türk Adımlı Bale" haberiyle
kazanan Anadolu Ajansı'ndan Metin
Hakkı Uca, ödülünu Bülent Dikmener'in
ağabeyi Dündar Dikmener'in elinden aldı.
"ikinci Rabıta Vakası" haberiyle jüri özel
ödülüne layık görülen Hürriyet
gazetesinden Saygı Öztürk'e ödülünü
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nedh
Demirkent verdi. Özendirme ödüllerini de
Cumhuriyet muhabiri Kutlu Esendemir
"Bursa Gümrüğü'nde Hurda Tekstil
Makineleri" haberiyle, Hürriyet muhabiri
Sfileyman Arat ve Sedef Şenkal "38 kişiyi
ben havaya uçurdum" haberiyle,
Cumhuriyet muhabiri Abdurrahman
Yıldınm da "Efe"ye 7 bin Dolara Ev"
haberiyle aldı. ödüllerini Kutlu
Esendemir'e Çetin Özbayrak, Sedef Şenkal
ve Süleyman Arat'a Işık Işgören ve Edip
Sakarya, Abdurrahman Yıldınm'a da
gazetemiz Müessese MUdurü Emine
Uşaklıgil verdi. Bülent Dikmener Haber
ödülü Komitesi'nin yanşmaya 12 yıldır
yaptığı katkılar nedeniyle gazetemize
verdiği özel ödülü ise, Müessese
Müdürümüz Emine Uşaklıgil aldı. 70
gazetecinin 109 haberle katıldığı Bülent
Dikmener Haber ödülü toreni,
düzenlenen kokteylle sona erdi. (Fotoğraf
Uğur Günyüz)
şu açıklamayı yaptı:
"Zürih'teki bir başka müzaye-
deden, toplam değeri 17 milyon
lira olan iıç Likya sikkesini ay-
nı yöntemle geri alıp Ankara'ya
Uetilmek üzere Türk Başkonso-
losluğu'na teslim ettim. Müza-
yedenin sahibi Bay Anton Tka-
İec en ufak bir yasal güçlük çı-
karmadan sikkeleri bize verdi.
Sikkeleri daha onceki olaya kı-
yasla şimdi daha kolay aldık."
Elmalı Defınesi'nin bütününü
elinde tutan Bostonlu işadamı
VV'illiam Kocb, yayınımızdan
önce sikkelerden bazılanm de-
ğişik kişi ve kuruluşlara pazar-
lamıştı. Bunlardan biri de 26
martta Zürih'teki müzayedeyi
düzenleyen Yugoslav kökenli
Anton Tkalec"di ve yaklaşık 60
adet gümüş sikke için Koch'a 1.5
milyon dolar (yaklaşık 6 milyar
lira) ödemişti.
Tkalec, definenin peşinde ol-
duğumu bilmediği için bu sikke-
lerden bir bölümünü Los Ange-
les'ta muzayedede pazarlamak
istemiş, ancak duyurumuz uze-
rine Türk hukümetinin Ameri-
kalı avukatlan 1988 nisanında-
ki bu müzayededen aralarında
Tkalec'in sikkelerinin de bulun-
duğu 10 gümuş sikkeyi bedelsiz
alıp Ankara'ya göndermişti.
Gerek Los Angeles müzayede-
sinde sikkelerini bedelsiz Tür-
kiye'ye kaptırması ve gerek ya-
yınımızdan sonra elindeki öteki
sikkeleri pazarlama olanağın-
dan yoksun kalması uzerine
Tkalec, aralannda iki Atına de-
kadrahmisi de bulunan bu sik-
keleri Koch'a geri göndermiş,
ancak bu uç kuçük Likya gümü-
şünu her nedense alıkoymuştu.
Ancak Turk hukümetinin
New York ve Zürih'teki avukat-
lan; Tkalec'in bunları degişik
yüzlerce sikke arasına sıkıştınp
Zürih'te müzayedeye çıkartaca-
ğını saptamış, dunımu Ankara
1
ya bildirmişti. Kultur Bakanlı-
ğı'nca İsviçreli avukat Dr. Ku-
rer'e verilen yetki uzerine bun-
lar Tkalec'den "bedelsiz ve
mahkemesiz" alınarak Türkiye
1
ye geri gönderildi.
Gerçekte, 1900 sikkeden olu-
şan Elmalı Definesi içinde
önemsiz yer tutan bu uç sikke-
nin geri alınışının maddi ya da
tarihsel değerinden daha önemli
olan nokta, yabancı ahcı ve sa-
tıcılara Türkiye'nin bu konuda-
ki ciddi hassasiyet gösterdiğınin
anlatılıp alıcılar üzerinde
"caydıncüık" yaratılmasıdır.
Kaldı ki bu Uç sikke, merkezi
Fethiye yöresi olan Likya'da ya-
şamış ve bugüne kadar bilinme-
yen bazı hanedanlara ait para-
lar olup tarihin aydınlatılması
açısından da önem taşıyor.
Ülke dışındaki tüm eski eser
ve sikke muzayedelerini ve bun-
ların kataloglan ile benzeri ya-
yınları hâlâ izleme olanağından
ve ilgisinden yoksun, olaylan
rastlantıya bırakan Anıtlar ve
Müzeler Genel Mudürlüğü bu
Uç Likya sikkesinin satışa çıktı-
ğını her zamanki gibi bu olay-
da da fark edememişti.
Türkiye'nin dış tanıtımından
sorumlu makamlar, daha önce
Los Angeles ve Zürih müzayede-
lerinde sikkelerin geri alınışında
olduğu gibi, bu kez de bu konu-
da en azından yerel yabancı ba-
sına avukatlannın ağzından bir
açıklama yaptırmadı. Boyle bir
açıklamanın, gerek yerel gazete
ve gerek konu ile ilgili mesleki
organlarda yayımlanmasının,
yaratacağı ek "caydıncılık" fır-
satı bu kez de kaçınlrruş oldu.
Aynca Elmalı Defınesi'nden
gelen uç adet başka gümuş sik-
ke ile ilgili olarak Münih'te Di-
etrich Gorny adlı bir antikacı
aleyhine açılan dava ise sürüyor.
Elmalı Definesi'ni Koch'a 1984
yılında pazarlayan Edip Tellia-
ğaoğlu'nun Munih'teki
"Griffos" ve Fuat Üzülmez'in
"Artemis" adlı galerilerine yakın
bir antika galerisi bulunan
Gorny ile ilgili davanm kısa bir
sure sonra sona ermesi bek-
leniyor.
Buna karşıhk bugünku değe-
rı 40 milyar lirayı bulduğu söy-
lenen Elmalı Defınesi'nin tümu-
nü elinde bulunduran William
Koch ve ortaklan Jonathan Ka-
gan ve Jeffry Spier aleyhinde
Boston'da açılan dava ile ilgili
yasal uygulamaya ise önümuz-
deki günlerde başlanacak.
Arahk 1989'da açılan bu da-
va uzerine defıneyi elinde bulun-
duran üç Amerikalı Türkiye'ye
"mahkeme dışında pazarlık
önerisinde bulunmuş, ancak bu
istem Ankara tarafından -gecik-
meyle de olsa- haklı olarak red-
dedilmişti. Bu arada davaya ba-
kan yargıcın emeklıve aynlması
ve yeni bir yargıcın Boston Fe-
deral Mahkemesi'nce bu davaya
atanması definenin dava aşama-
sında bir yıllık bir gecikmeye ne-
den olmuştu.
Christion Dior
standı
• tstanbul Haber Servisi
— Christian Dior'un
Galleria-Printemps
mağazalanndaki butik-
standı, düzenlenen bir
törenle açıldı. Törene
katıian manken Yasemin
Baradan firmanın
ürünlerini tanıttı. Törende
Printemps Mağazaları
Mudüru Pierre Ezvan ile
Christian Dior'un Türkiye
Şubesi Genel Müdürü Jean
Louis Bourbouse birer
konuşma yaptılar. Pierre
Evzan konuşmasında,
"Bazı Fransız atasözleri ve
Nasrettin Hoca
fıkralannda da belirtildiği
gibi, dunyadaki birçok
şeyin ileri gitmesini
sağlayan erkekler değil
kadınlardır. Bu, parfüm
için de buyük mağazalar
için de butün önemli
alanlar için hatta politika
için bile eeçerlidir" dedi.
Christian Dior'un
yeni stand-butığınde
kozmetik ürünlerin yanı
sıra cilt bakımı ve makyaj
uygulamalarının yapılacağı
bir guzellik kabini de
bulunuyor. (Fotoğraf:
Nilgun Toptaş)
Okullara
ögretmen kamyH
• ANKARA (UBA) —
Milli Eğitim Bakanhğı, 20
ildeki ilk ve orta dereceli
okullardan 247'sini 1
temmuzdan itibaren
oğretmen kampı haline
getirecek. Böylece
öğretmenler ile aileleri
kamp haline getirilecek
okullarda ucuz tatil yapma
imkânı elde edecekler.
Kamplar 10'ar, 15'er gunlük
devreler halinde olacak.
Öğretmenlerin, ailelerinin
ve bakanhk merkez
personelinin
yararlanabileceği kamplarda
oğretmenlere yatak ve
yemek hizmeti sunulacak.
Piyasaya gore çok ucuz
fıyatlarla hizmet verilecek
olan kamplardan
yararlanmak isteyen
öğretmenler ve bakanhk
personeli, doğrudan kampın
açılacağı il milli eğitim
müdürlüklerine başvuracak.
1 temmuz tarihinden
itibaren oğretmen kampı
açılacak iller ve okul sayısı
şöyle: "Adana 24, Ankara .
10, Aydın 1, Artvin 1, J
Balıkesir 26, Bolu 9,
Çanakkale 4, Hatay 10,
Kocaeli 8, Muğla 17, Niğde
1, Sakarya 1, Sinop 10,
Tekirdağ 13, Içel 45,
İstanbul 26, Izmir 26,
Kastamonu 1, Antalya 1!'
Özürlü
çocuklar
• DENİZLİ (Cumhuriyet)
— Türkiye'de 4-18 yaş
grubundaki 2 milyon
özürlü çocuktan ancak 30
binine eğitim verilebildiği
bildirildi. Özürlü çocuklann
topluma kazandırılmasında
devletin yetersiz kaldığı
belirtilerek yardımseverler
göreve cağnidı. Özürlü
çocuklann topluma
kazandırılması için
Denizli'de yapılan
toplantıda konuşan Milli
Eğitim Bakanhğı Özel
Eğitim ve Rehberlik Daire
Başkanı îlhan özler,
Türkiye'nin bu alanda
önemli adımlar atmasına
karşın ozurlü çocuklann
sadece yuzde 2.5'lik bir
bolumune eğitim olanağı
yaratılabildiğini söyledi.
Antarktika için
ıımut
• MADRİD (AA) —
Antarktika Antlaşması'na
imza koyan 39 ülke
temsilcileri, Madrid'de
düzenlenen konferansta,
buzlu kıtada 50 yıl süreyle
maden araştırması
yapılmasının yasaklanması
konusunda anlaşmaya
vardılar. Anlaşma,
Antarktika Antlaşması'nda
oy hakkına sahip 26
devletin uzlaşması ile
yeniden gözden
geçirilebilecek ve ilgili
devletlerin
parlamentolannda
onaylandıktan sonra
yürurlüğe girecek. Madrid
Konferansı'nın bugün sona
ermesi bekleniyor.