18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe
İzmir Ekonomi Üniversitesi

Catalog

Months
Days
Pages
28NISAN1991 HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19 Pis Oyun... (Baftarafi 1. Sayfada) rine bombalı saldırılarda bulunmuştu. (...) Bu çirkin öyküden değişik dersler çıkartı- labilir. İlk ders şudur: Ortadoğu'yla ilgili ola- rak Amerikan liderlerinin uluslararası hukuk ve ahlaki değerlere ilişkin çağrılarında yatan ince alay... Başkan Bush, Saddam'ı Hitler'den de kö- tü ilan etti. Oysa Başkan Reagan, Saddam'la gizliden işbirliği yapmıştı. Bush yönetimi, Saddam'la ilışkilerini dikkatli götürdü ve an- cak Kuveyt'in işgalınden sonra Irak'ı yeniden terörist ülkeler listesine dahil etti." The New York Times yazarının bu satırla- n bir gerçeğin altını bir kez daha çiziyor: Bir süper devtet açısından dış politika oyununun acımasızlığı... ABD için bir yerde tüm Ortadoğu kocaman bir satranç tahtası. Petrolü güvence altına alabilmek için kımsenin gözünün yaşına bak- madan yıllardır oynuyor taşlarını. Daha düne kadar gizliden ışbiriiği yapılan Saddam'ın Irakı, bugün terörist ülkeler lis- tesinde. Ama buna karşılık daha düne kadar bu listede yer alan Hafız Esad'ın Suriyesi'y- le bugün işbirliği yürüyor. Yarın ne olur, bilinmez. Bir gece ansızın roller yine değişebilir. Reel politikadan kaynaklanan dalgalan- malara ve olası sürprizlere karşı hazırlıklı ol- maktan başka çare yok. • Bu açıdan bazı Batı Avrupa ülkelerinin du- rumu da özellikle ibret vericidir. Örneğin Almanya... Tam 82 Alman şırketi, Irak'ın silahlanma- sından büyük paralar vurmuştur. Saddam'- ın 1988'de Halepçe'de beş bın Kürdü katle- derken kullandığı zehirli gaz, Alman firma- larının damgasını taşıyordu. Bugün aynı Almanya, Saddam'ın ulusla- rarası bir mahkemede yargılanması için ba- şı çekiyor. Ömeğin Fransa... Sovyetler'den sonra Saddam'ın Irakı'nı en çok silahlandıran ülke Fransa olmuştur. Bugün aynı Fransa, Irak Kürtlerinin, Sad- dam yönetimine karşı baş hamisi pozunda- dır. İngiltere için de benzer düşünceler kuşku- suz dile getirilebilir. Bunları neden anımsatıyoruz? Şu günlerde Batı Avrupa kamuoyunda ve Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi gibi platformlarda Türkiye'ye karşı kabaran dal- gadır bize bu satırları yazdırtan. Bir kez daha yineliyoruz: Türkıye, gerek 1988'de gerekse bu yıl Irak'tan sığınan Kürtler için elinden geleni yapmıştır, yapmaktadır. 1988'de gelmiş olan Kürt sığınmacılann 30 bini hâlâ bu ülkede ya- şamaktadır. Batı Avrupa ülkelerinin üç yıl içınde kabul buyurduklan Kürtlerin sayısı ise gülünçtür: Yalnızca 444 kişi. Bunun gibi 1988'den beri Türkiye'nin sı- ğınmacılar için yapmış olduğu harcama 40 milyon dolardır. Batı'dan damlayan ise yal- nız 4 milyon dolara varabilmiştir. Türkiye, bugün de ekonomik olanaklarını zorlayarak üzerine düşeni yapmaya çalışı- yor. O yüzden, Batı Avrupa'da kamuoyunu oluşturan odakların Türkiye'yle bu bağlam- da uğraşmalannı ckjdiye almak niyetinde de- ğiliz. • Ama bu çabaların derinliğinden bir kasıt kokusu da gelmiyor değil. Onun için birkaç noktanın vurgulanmasında yarar var. Birincisi: Banş ve istikrar isteniyorsa, ulus- lararası anlaşmaların güvencesi altındaki sı- nırlann dokunulmazlığı ve toprak bütünlüğü- nü hedef alan emellerden artık aklı başında herkesin vazgeçmesi yerinde olacaktır. İn- san haklarıyla bu konunun kanştırılması son bulmalıdır. İkincisi: Irak Kürtlerinin durumu Irak'ın kendi iç işlerini ilgilendiren bir sorundur. İn- san hakları ve demokrasi çerçevesinde çö- zülmesi dilenir. Bunun için Bağdat üzerin- de baskı yapılmalıdır, ama Irak'ın egemen bir devlet olduğu gerçeği unutulmaksızın. Bu açıdan da Kuzey Irak'taki Amerikan-İngiliz- Fransız askeri varlığı bir an önce yerini BM gücüne bırakmalıdır. Üçüncüsü: Türkiye, Kürt kökenli yurrtaş- larının durumunu demokrasi ve insan hak- larına göre lyileştirmek zorundadır; kültürel kimlikleriyle ilgili her türlü engeli kaldırmalı- dır. Hızla enternasyonalize edilmekte olan Kürt sorunu açısından köşeye sıkışmamak ve dış politıkada manevra alanını genişlet- mek için de bu yola başvurmak gerekiyor. Dördüncüsü: Ortadoğu'daki satranç tah- tasında, büyük devletlerin piyonu olmaktan sakınmak için oyunu olağanüstü dikkatle oy- namak öncelikli bir dış politika görevıdir. Cumhurbaşkanı Özal'ın tek adam yöneti- mi ile olabilir mi bütün bunlar? Çok zor. Işverenin 50 bin lira teklifinisendika reddetti THY'de ipler yine kopuyortş-Sendika Servisi — THY ve HAVAŞ grevlerinin sona erdiril- mesi için surdürülen ve olumlu gelişmelerin sağlandığı göruş- meler, dûn beklenmedik şekilde yeniden kesildi. Dünkü görüş- mede işverenin son teklifînin or- talama 50 bin lira üzerinde bir artış onerdiği, sendikanın bunu kabul etmediği öğrenildi. THY ve HAVAŞ'ta 10 bin 500 işçinin surdürdüğü grevin 28. gününde önce anlaşma noktası- na yaklaşıldı, işverenin teklifin- den sonra ise ipler koptu. Edi- nilen bilgilere göre, Hava-lş Sen- dikası yöneticileri ile THY yet- kilileri arasında 5 gündür surdü- rülen görüşmelerde idari mad- delerin çoğu üzerinde anlaşma sağlandı. Dun saat 16.00'da ta- raflar yeniden bir araya gelerek ücret üzerinde pazarlığa oturdu- lar. Hava-îş Genel Başkan Yar- dımcısı Nabi Delice, 2 saat su- ren görüşmeyle ilgili bilgi verir- ken "Son gelişmeler anlaşma sağlanabileceği yolunda bizi de umutlandırrnıştı. Ancak işvere- nin teklifinden sonra bu çok zorlaşü" dedi. Delice, görüşmeyi şöyle anlattı: 3 Kuran'a 1.1 milyar (Baştarafı 1. Sayfada) uç kitaba, komısyon hariç 169 bin Sterlin (yaklaşık 1 milyar 180 milyon lira) ödedi. Fatih Sultan Mehmet'in, İstanbul'un fethinden sonra yazılmasını bu- yurduğu Kuran yalnızca 12 bin Sterline (84 milyon lira), 13. yuzyılda Selçuklu döneminden kalma çok temiz bir Kuran da yine aynı fiyata gitti. Ancak, İranlı bir yazıcı tarafından ka- leme alınıp Istanbul'da Osmanlı stilinde suslenen bir Kuran re- kor kırarak 145 bin Sterline (yaklaşık 1 milyar lira) satıldı. Satışı izleyen uzmanlar, Fatih dönemi Kuran'larının çok sey- rek olarak piyasaya çıktığını ve satılan kopyanın daha önce sa- tışa konmadığı için çok temiz kaldığını belirttiler. Muzayede piyasasında geçen sonbahardan beri gozlenen dur- gunluk nedeniyle, "Sotheby'- s"in tarihı antika kitap satışın- daki 300 adet Osmanlı, İran, Hint eseri, hedeflenen fıyatlann altında satıldı. Söz konusu üç Kuran'ın toplam en az 1 milyar 225 milyon lira edeceği tahmin edilmişti. Sonuçta fiyat, tahmi- nin yüzde 5 altında kaldı. Eser- lere olan talep, "hedef fiyat"ın altında kaldığı takdirde eserle- rin satıştan cekilmesi âdetken, bu kez satışa zaranna da olsa devam edildiği görüldü. Yine de satılmadan kalan eser oranı yüz- de 7 oldu. Her türlü antika ve tarihi ba- sılı eser ticareti yapan "Quaricth" fırması, muzayede- lere katılarak eser satın alıyor, sonra bunları özel anlaşmalar- la antikaa ya da meraklılara sa- tıyor. "Quarilch"in son muşte- rilerinden biri Sovyetler Birliği De\let Başkanı Mihail Gorba- çov'du. Rus yazarı Turgenjev'- in "Babalar ve Ogullar" roma- nının müsvettelerini bulan "Quaritch" bunu "açıklan- mayan" bir fiyata Sovyet Kül- tür BakanlığYna satmıştı. Sa- tış işlemi, Gorbaçov'un In- giltere'ye yaptığı ziyaret sırasın- da gerçekleştirilmişti. "Qua- ritch" ayrıca, 1988'de de "Christie's" muzayede firması tarafından satılan ve yarısının Ankara'da Anadolu Medeniyet- leri Muzesi'nde olduğu arüaşılan bir Hitit tabletini de satın almış, daha sonra Turk antika ve mu- zayede piyasasının önde gelen ismi Çiğdem Simavi'nin mali yardımı ile tableti, Türkiye'ye vererek diğer yansı ile buluşma- sını sağlamıştı. "Sotheby's"de üç gün süren Osmanlı-lslam satışı böylece so- na ererken uzmanlar Korfez Sa- vaşı ve genel ekonomik durgun- luğa rağmen, altı ay sonraki sa- tış için şimdiden iyimser olduk- larını belirttiler. "tşveren yeni bir teklif sundu. Bütün gruplann, teknisyen ha- riç, iş tazminatlanna 50'şer bin lira eklediler. Teknisyen işçi taz- minatına brut 100 bin, lisanslı- lara da 75'er bin lira artış öner- diler. Yann (bugun) öğlene ka- dar bizden cevap beklediklerini söylediler. Verdikleri bu artış, grevin devamını istediklerini gösteriyor. Açıkça, 'Greve devam' mesajı veriyorlar. Bun- lar, grevi sürdürnıeyi amaçlayan rakamlardır. Vereceğimiz cevap için vetkili kurullarımızla, üye- lerimizie goruşeceğiz. Ama bu teklifi kabul etmek mümkun de- ğüdir. Biz görüsmeye anlaşma yapa- bilmek umuduyla girdik. Hatta işveren tarafına, grevi çözebil- mek için ilk 1 milyon lirada es- neklik gösterebilecegimizi de ifade ettik. Ama olmadı. Ra- kamlar konuşulana kadar her şey olumlu geçti, ama parasu muhabbet olmuyor. Teklifi ka- bul etmeyecegimizi yarın (bu- gün) kendilerine bildirecegiz." Görüşmelenn kopmasından önce yapılan değerlendirmeler- de, Hava-tş'in toplusözleşmenin ilk 6 ayı için işverenin onerdiği zammı, 1.5-2 milyon lira dola- yında toplu bir para ödenmesi koşuluyla benimseyebileceği be- lirtiliyordu. Hava-îş'in ilk yılın ikinci 6 ayında ise en alt ücret grubu için işverenin onerdiği brüt 1 milyon 676 bin lirayı, 2 milyon 200 bin liraya yükseltme- sini istediği kaydedildi. öte yandan Istanbul'da 3 bi- ni aşkın grevci, grevin başlangı- cından bu yana her çarşamba ve cumartesi günleri yaptıkları gi- bi dün de Bakırköy'deki sendi- ka genel merkezi önünde top- landılar. Grevciler Cumhurbaşkanı Özal'ın THY grevine ilişkin söz- lerine sen tepki göstererek sık sık, "Çankaya'nın şişmanı işçi- lerin düşmanı", "Vur vur inlesin Çanka>'a dinlesin", "Açlıktan öl- meyiz biz bu yoldan dönmeyiz", "THY'yi kapattırmayız" sloganları attılar. GOZLEM UGURMLMCU Altı altınyıl! (Bajtarafı I. Sayfada) "Han"yemek sofrası, "iltikâm" yutma, yutulma demek- tir; "iltikâma muntazır", yutulmayı bekleyen, "muhtazır" da can çekişen anlamlanna gelir. Ceyhun Atuf Kansu'nun çevirisi ile günümüz Türkçesi- ne kazandırılan bu dizeleri yeniden okuyaltm: Bu sofracık, efendiler-ki bekler yutulmayı Önûnüzde titriyor-şu ulusun hayatıdır. Ulusun ki acılı, ulusun ki eşiğinde ölümün! Aman sakın çekinmeyin,. yiyin, yutun hapır hapır. Tevfik Fikret'in "Hânı-ı yağma" şiirinin belleklerde kalan dizeleri şunlardır: Yiyin efendiler yiyin; bu hân-ı iştiha sizin/Doyunca, ttkst- nnca, çattayıncaya kadar yiyin! Bugünlerde hep bu dizeler dillerimizin ucuna geliyor. Ti- mur Selçuk'un bestesi de kulaklarımızda yankılanıyor; Fik- ret'in sözcükleri, bilge ozan Ceyhun Atuf'un çevirisi ve Ti- mur'un notalannda bir öfke seli gibi yüreklerimize doluyor Yiyin efendiler, yiyin; bu doyumsuz sofra sizin Doyunca, tıksınnca, çatlayıncaya kadar yiyin Efendiler pek açsınız, besbelli yüzünüzden Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kimbilir? Şu doyumcu sofra, bakın geçmişinizle övünçlül Hakkıdır kutsal savaşınızın, evet hak da elde bir. Yiyin efendiler yiyin; bu içşenliği sofra sizJn Doyunca, tıksınnca, çatlayıncaya kadar yiyinl Şu dizeler, dûnden bugüne, bugünden de yarınlara ulaşıyor: Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say: Soy, sop, şeref, gösteriş, oyun, düğün, konak, saray. Tûm sizindir efendiler, konak, saray, gelin, alay; Tûm sizindir, tüm sizindir, hazır hazır, kolay kolay Yiyin efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin Doyunca, tıksınnca, çatlayıncaya kadar yiyin! Bu şiirden yalnızca belki de şu sözcükler anımsanır Yiyin efendiler yiyin... Tevfik Fikret, sankı o günlerden bugünlere çığlık çığlığa sesleniyor. Kulakları sağır olmayan yüreklere sesleniyor... Dolara endeksli olmayan vicdanlara sesleniyor... Düşünen başa, korkmayan yüreğe, yüreği ile banşık olan akla, menkul değerler gibi elden ele geçmeyen kişiiiğe, irv sanı insan yapan onura, adama adam dedirten erdeme ses- leniyor... Büyüklüğün sindirimi biraz ağır olsa da yok zarar Görkemli yüceliği, öç alıcı sevinci var, Bu sofra gönül almanızdan böyle ısınır ve ışıldar Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmaJar Yiyin efendiler yiyin; bu can dirilten sofra sizin; Doyunca, tıksınnca, çatlayıncaya kadar yiyin. Edirne'den Ardahan'a, Sinop'dan Hatay'a kadar salonlar- da ve alanlarda her yerde, hep birlikte söyleyelim: Yiyin efendiler yiyin... Her çıkışın bir de inişi vardır; yiyin efendiler yiyin, doyun- caya, tıksınnca, çatlayıncaya kadar yiyin; yiyin efendiler yiyin.. Ne diyor Fikret?. Kansu 1 nun Türkçesi ile okuyalım: Bu harmanın gelir sonu, ka- otştınn giderayak! Yarınbakarsınız söner bu- gün çatırdayan ocak! Bugün ki mideler sağlam, bugün ki çort)alar sıcak Atıştırın, tıkıştınn, kapış ka- pış, çanak çanak.. Yiyin efendiler yiyin; bu çümbüşlü sofra sizin Doyunca, tıksınnca, çatla- yıncaya kadar yiyin!' Hep birlikte söyleyelim, hep birlikte; Edirne'den Arda- han'a, Sinpp'tan Hatay'a, Ma- iatya'dan istanbul'a, İstanbul : dan Izmir'e, Kars'a, Erzu- rum'a, Dıyarbakır'a, Ankara^ ya kadar her yerde söyleye- lim; kahvelerde söyleyelim, salonlarda söyleyelim, alan- larda, okullarda, tarlalarda, fabrikalarda söyleyelim: Yiyin efendiler yiyin... •4?r 1985. Vestel. 4 Ma\ıs 1985"te açıldığında. ulaşılacak hedeıier. çok önceden tek tek belirlenmişti: Dünvanın en ılerı uretim sistemleri' . Dunyanın en ıleri teknolojileri' Dünvanın en ileri elektronık cihazlan! Çünkü. Turk îoplumu. ileri batı ülkelerinin halklanyla aynı standartlarda sanavi ürünlerine >ahip olmava layıktı. Çünku. bir kuruluş ancak en ileri teknolojileıie ve teknolojisinı kendisi üreterek. uluslararası ölçekte soz sahibi olabilırdi. Ve daha bu ilk yılında Vestel. dünyada terk edilmeye başlayan sistemlenn kol gezdiği Türkiye'ye. dünya Mstemı VHS'yi getirerek. düşünce larzınm ve ılende yapabileceklerinin birorneğini verdı. ^ ^ 1986. Vestel. ürettiği uzaktan kumandalı r televızyonlarına. uzaktan kumandalı \ıdeolanna. Türkiye'nin ilk VHS videolanna. bu yıl. Türkiye'nin ilk vıdeo player'larını ekledi Üretım rakamları hızla artmaya basladı Aynı yıl muzık setı üretimine basladı. 1987. Vestel.Türkiye'de CAD (Computer Aided Design) çalışmalarını bu yıl içınde başlattı. Vestel, OEM (Orıginal Equipment Manufacturer) olarak elektronik dünyasında yerını aldı. İhracat kapıları açıîdt Manısa'da ıkıncı Vestel tesısi isletmeye girdi. Türkıyenın ilk mikrodalga fınnı uretildi % n t 1988. Vestel. Türkiye'nin ilk compact disc player'lannı. Türkiye'nin ilk compact disc player'lı midi muzık setlerini. Turkiye'nin ilk "Multnısıon" televizyonlarını bu yıl uretti. Vestel'in Turk elektronik sanayiini ilerive taşıyan hamleleri sonuçlannı verdi... Ve pek çok üretici VHS sistemine geçme "•-'»- hazırlıklanna basladı Vestel. ıçvedısdızavnıyla tamamen kendı geliştırdığı Turk televizyonu Siyah İnci'yi bu yıl Türkiye'ye sundu ve batıya ihraç etmeye basladı. 1989. Vestel. üç yılda yükseldığı piyasa liderliğini bu yıl pekıştirdi. Uretim rakamlannda, iç \e dış satış hacimlerinde büyuk patlamalar oldu. Vestel aynı yıl. dünvanın en büyuk ve en ünlu bilgisayar üreticisine bılgisayar monitöru üretmeye basladı. Üretımi 1990 yılı sonunda 260.000 adede ulasan bu monitörler. Avrupa ve Amerika ulkelennde kullanıimaya başlandı. Türkiye'nin toplam elektronik cihaz ihracatının yaklaşık yansını tek başına Vestel gerçekleştirdi. Türkiye'nin gerçek düz kare ekran televizyonlannı ve uzaktan kumandalı müzik setlerini uretti. Gene aynı yıl Vestel- jg; Goldstar tesislennde. tam otomatik çamaşır m makinesi üretmeye basladı. Turkiye'nin, ürettiği '" *"*'" televizyonlara ve videolara 3 yıl garanti veren tek kuruluşu oldu. 1990. Vestel'in tesis sayısı 6'ya yükseldi. Üretim rakamlan 1,5 milyonu aştı. Aynı yılm Mayıs ayında Vestel halka açıldı ve hisse senetleri İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda işlem görmeye basladı. 240.000 metrekare arazi üzerinde kurduğu yeni tesislennde | i ' Vestel markah ilk buzdolaplannı üretmeye ^f basladı. Gene bu yıl. 386.387 adetle. Türkiye'nin * * toplam müzik seti üretiminin % 66'sını tek başına gerçekleştirdi. Dunyanın hangi ülkesinde olursa olsun, o ülke halkının gurur duyacağı bir "Başan Öyküsü"dür bu. Vestel'in Türk elektronik sanayiine getirdiği yeni standartlann, yeni dinamizmin. ulaşılan ve yeniden çizilen hedeflerin, zaferden zafere koşulan "altı altın yıl"ın öyküsüdür... Vestel'in öyküsü, Türkiye'de neler yapılabileceğinin öyküsüdür... Türkiye'den dünyaya selam olsun! •VESTEL Öncü -+ Önder * Lider VESTEL MI \estel • 5'ı Mantsa da Organıze • Dunyada OEM (Ongınal Sana\ı Boigestnde l'ı Fquıpment Manufacturer) olarak İstanbul da. toplam 486 OOû kabui edılen Turk etektronık metrekare arazıde 100 (IOÜ kuruluşu metrektire kapalı aUnda kurulu ^ri 6 uretim testsı ;&,. • \alnız^a eiektrunık çıhaz degıt • Dunydnm en venı teknolojıst teknolojide ureten Turk ekktronık SMT tSurface Mount Technohgyt kuruluşu ile uretım \apan Turk eİektromk kurutuşu • Lnıntennı "Computer Aıded Desıgn" çalışfnalanyia tasarla+an Turk etektronık kuruluşu • Turkıve'nm ekktrotuk urun ihracatmm vanstna y akmtnı tek başına gerçrkleştinn kuruhtş VEIİEFEIVDt HİPODROMinNDAN Fikret Dağlıoğlu 1. AYAK: Adana'daki ilk star- tında makinede kalmasına rağ- men ikinci olan Yelinoğlu, lstan- bul'daki pist çalışmalannda piş- kin bir tay görünumü verdi. 2. AYAK: Pist çalışmalannda formda görünen ve çitne yatkın olan Sedam, ilk şansa sahiptir. 3. AYAK: lyi bir form yaka- layan Ne\v Halo, dun yaptığı 38, 24, 12 rahat spnntinde iyi gö- ründu. Kazanacağını varsayıyo- ruz. 4. AYAK: İdmanlannda dere- celi galoplar yapan Playboy, kendisine uygun bu mesafede günun banko atıdır. 5. AYAK: Hayırlıoğlu son yaptığı galobunda da göz dol- durdu. İlk şansa sahiptir. 6. AYAK: Hafif kilosu ile Akasva ve Akar arasındaki mü- cadele yanşın birincisini belirle- yecektir. TAHMİNLER 1. KOŞU: F: (1) Sahip, P: (5) Serdarbey, S: (2) Yener 5. 2. KOŞU: F: (7) Yelinoğlu, PP: (9) Hanbatur, P: (5) Serhat 72, S: (6) Timurhan. 3. KOŞU: F: (9) Sedam, PP: (5) Beguş, P: (4) Akçakız, S: (7) Bankobatur. 4. KOŞU: F: (3) New Halo, PP: (8) Cat Line, P: (10) Avare, S: (2) Opulent Mill. 5. KOŞU: F: (1) Playboy, P: (2) Dancıng Ardross, S: (6) Ca- landra. 6. KOŞU: F: (4) Sonkoz, PP: (8) Hayırlıoğlu, P: (6) Dorutay, S: (16) Serhat, S: (14) Altuğbey. 7. KOŞU: F: (1) Akar, PP: (8) Akasva, P: (9) Kings Image, S: (7) Kings Junior.
İzmir Ekonomi Üniversitesi
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear