18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/10 DIŞ HABERLER 22NÎSAN1991 lran, topraklanna girişyapan mültecileri geçici kamplarayerleştiriyor Sığınmacının meskeni dağlar Kohl'ün ağır yenilgisi • BERLİN (AA) — Almanya Başbakanı Helmut Kohl'un geldiği eyalet olan Güneybatı Almanya'daki Rhineland- Palatine eyaletindeki dünkü seçimlerde, 44 yıldır iktidarda olan Hıristiyan Demokrat Parti'nin oy oranının azalarak, Sosyal Demokratlar'dan sonra ikinci parti durumuna düştüğü bildirildi. Başbakan Kohl'ün "Doğu Almanya'nın entegrasyonu" politikası açısından bir referandutn niteliğinde görülen Rhineland-Palatine eyaleti seçimlerinde, Alman ARD ve ZDF televizyonlannın 6500 seçmeni içeren anketlerinin sonuçlarına göre, muhalefetteki Sosyal Demokratlar oylann yaklaşık yüzde 44.4'ünü aldılar. Kohl'ün liderliğindeki Hıristiyan Demokrat Parti yüzde 39'da kalırken, Yeşiller Partisi'nin ise yüzde 6.5 oy aldığı kaydedildi. Yeşüler, eyalet yönetiminde Sosyal Demokratlar'la koalisyona gidebileceklerini açıkladılar. Koalisyonun gerçekleşmesi halinde, oylann yüzde 51'ine sahip olacak iki parti yönetimi devralabilecek. Scud saldınsı: 300 ölü • PEŞAVAR (AA) — Afganistan'ın doğusunda mücahitlerin kontrolündeki Asadabad kentine hükümet birlikleri tarafından Scud füzesi fırlatıldığı, ilk belirlemelere göre 300 kişinin öldüğü, yüz dolayında kişinin de yaralandığı bildirildi. Mücahitlerin elindeki MIDIA ve ANA ajansları, Scud füzesinin çok sayıda mağaza ve evi tahrip ettiğini duyurdu. Ajanslar, yaralılann Pakistan'a taşındığını da bildiriyorlar. Hükümet kuvvetlerinin bu saldırısının Afganistan'ın doğusunda Pakistan sınırındaki Host kentinin mücahitlerin kontrolüne geçmesinden üç hafta sonrasına rastladığına dikkat çekiliyor. Denktaş Londra'da • LONDRA (AA) — Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkaru Rauf Denktaş, Kanada ve ABD gezisinin ardından dört günlük ziyaret için dün Londra'ya gitti. Denktaş, Heathrow Havaalanı'nda Türkiye'nin Londra Büyükelçisi Nurver Nureş, KKTC Londra temsilcisi Reşat Çağlar ve bazı elçilik görevlileri tarafından karşılandı. Denktaş'ın Londra ziyareti sırasında lngiltere Dışişleri Bakanlığı'nda siyasi işler direktörü John Weston ile bir araya gelmesi bekleniyor. Denktaş'ın Londra'da yapması beklenen diğer önemli bir görüşme de yarın aleyhindeki yolsuzluk davası dolayısıyla yeniden mahkemeye çıkacak olan Kıbnslı Türk işadamı Asil Nadir ile olacak. Denktaş, bu yılın başlannda Londra'ya göz muayenesi için geldiği sırada da Asil Nadir'le görüşmüştü. Bayan Mitterrand İran'da • TEBRİZ (AA) — Fransa Cumhurbaşkanı'nın eşi ve özgürlükler Vakfı Başkanı Danielle Mitterrand, Iran'a sığınan Iraklıları ziyaret etmek üzere dün sabah Tebriz kentine gitti. Bayan Mitterrand, Iran'ın Batı Azerbaycan bölgesindeki Salmas kentinde kurulan ve 10 bin kadar mültecinin yerleştirildiği kampı ziyaret ettikten sonra Mahabad kentine gidecek. Bayan Mitterrand'ın bugün Iraklı sığınmacıların en önemli geçiş noktası olarak kullandıkları Piranşehr'e giderek Irak Kürdistan Demokrat Partisi lideri Mesut Barzani ile görüşmesi bekleniyor. İran'la Irak'ı dağlar birbirinden ayırıyor. Dağları aşıp gelenler, dağlann eteklerinde kamplara yerleştiriliyor. SİNAN GÖKÇEN BAHTARAN (tran-Irak sını- n) — Uramanat Dağlan'nın bir yanı Irak. öte yarunda ise bulut- ların gölgesi; Iran topraklann- da Hirvi mülteci kampının ca- dırlarının üstüne düşüyor. Hir- vi mülteci kampı, 100 bin Irak- hnın korkulanna, umutsuzluğu- na, beklentilerine ev sahipliği yapıyor. Kamplara yerleşebilen mülte- ciler, "şaııslı" sayıhyor. Çadır- larda yaşıyorlar. Yiyecek dağıtı- mı belli bir düzene girmiş. Ara sıra bir doktor yuzü görebiliyor- lar. Kamplarda yaşayanlar, "Saddam'ın askerierince öldü- riılme korkusunu" üzerlerinden atmışlar. Kötü ve yetersiz besle- niyorlar, ama aç da değiller. Kamplarda yasayanlann sıkıntı- sı beklemek ve belirsizlik. Sınır kapısında yaşanan, ya- şamla ölüm arasında gidip gel- meye dair bir dram. Kamplarda yaşanan ise tekrar insanlığmı anımsayanların, geleceklerini kurtarma çabalan. Daha isyan- na vardıfında hemen bir grup kârlar. Irari askerleriyle tartış- mülteci etrafunm sarıyor. Yum- mayı büe göze alabiliyorlar. ruklar sıkılıyor. Gözler yürek Hirvi kampındaki çadırlann buran anlamlar taşıyarak bize hepsi Iran Kızılayı'na ait. Iranlı çevriliyor. Ve ardından Farsca, yetkililer, büyük bir gururla bu Kürtçe bağrışmalar havaya ka- gerçeğin altını çiziyorlar. Dağı- nşıyor. Hepsinin dediği bir: tılan konservelerin üstünde de "Kahrolsun Saddam" ve "Kah- Farsça yazılar görünüyor. rolsun Amerika." Japon'undan Fransız'ına, Kampın düzenli sıralar oluş- Ispanyolu'ndan Hindistanlısına turan çadırlan arasında dolaşı- 60 kadar yabancı gazeteciyi ta- yoruz. Mültecilerin anlattıkları şıyan otobüsümüz Hirvi kampı- hep birbirine benziyon "Geldi- ler, kaçtık." Çoğunluğu, Süley- maniye'den gelen Kürtlerle, Ker- kük'ten kaçan Türkmenler oluş- turuyor. Sınır kapısına yürüyerek 1-1.5 saat uzaklıktaki Hirvi kampın- da Türkmen bir kadın, 18-19 yaşlanndaki oğlunun elinden tu- tup bize getiriyor. Türkiye'de ak- rabaları olduğunu anlatıyor. "Kendimden vazgeçtim" diyor, "Yardun edin, oğlumu Türkiye 1 ye apann." Bir kez daha acizlik, EN ÇOK ÇOCUKLAR SEKINTI ÇEKtYOR — Türkiye ve Iran sınırlanna yıgılan yüz binlerce oranı çocuklar arasında görülttyor. Yaşamlannı snrdürmeyi başaran*çocuklardan önemli bolümiı sığınmacı arasında en büyük sıkıntıyı çocuklar ve bebekler çekiyor. Zayıf bünyeleri, karşılaştıkla- de iklim koşullanndan ya da kötü beslenmeden dolayı hastalanıyor. Bir sığınmacı kampında yı- n olağanüstü zor kosullara karşı çogu zaman dayanamıyor. Sıgınmacüar arasında en yüksek ölüm kanan ufak Kürt çocuklan ise şanslı. (Fotograf: Sinan Şanlıer) bedenimizi sarsıyor. lran hükümeti, mülteci akı- nının başlamasının hemen ar- dından çok sayıda mültecilere yardım komisyonlan oluştur- muş. Bu komisyonlar, mülteci- lerin yoğun giriş yaptığı sınır ka- pılannın yakınlannda merkezler oluşturarak akışı denetim altına almaya çalışıyor. Hirvi kampı ile Nov Sud kapısından gelen yol- ların birleşme noktası olan Do- ab'da da bölgenin en büyük ko- misyonunun merkezi var. Bu komisyonun Sağlık Komitesi Başkanı Dr. Recep Samedi ile konuşuyoruz. Eğitimini Cerrah- paşa Tıp Fakültesi'nde yapan Samedi, bize akışı nasıl denet- lediklerini anlatıyor: "Sınır kapdanndan girenlere hemen kayıt yapılıyor. Bunlar ilk doktor muayenesinden geçi- riliyor. Daha sonra gecki kamp- lara naklediliyor. Hirvi, buabtf- dan biri. Geçici kamplarda ko- şuUar mükemmel dep. Hnkü- met şimdi daha içierde, daha te- şekknllii kamplar inşa ediyor. Kısa bir zaman içinde geçici kamplardakiler buralara götii- riilecek." lran hükümeti, mültecilerin sağlık sorunlanna çözüm bul- mak için ülkenin çeşitli üniver- sitelerinde görev yapan çok sa- yıda doktora sınıra gitmeleri ta- limatı vermiş. Bunlar dönüşüm- lü olarak görev yapıyor. Hasta bir mülteci ilk olarak sınırda ku- rulan cadır revirlerde muayene ediliyor. Hasta, duruma göre daha sonra aşama aşama büyük hastanelere sevk ediliyor. Enağır- lan ise Tahran'a gönderüiyor. Ay- nca gelen mülteciler arasında doktor ve hemşire varsa bunlar hemen hastanelerde görevlendi- riliyor. lran, Iraklı mültecileri "tsla- mi ve insani nedenlerfe" kabul edryor. Konuştuğumuz bir Iranlı yetkili, tran'ın kabul ettiği mül- teciler arasında daha birkaç yıl öncesine karşı kendisine karşı savaşan Iraklılar da olabileceği- ni belirtiyor. Yetkili, Iran'ın tu- tumunda iç ve dış politik hesap- lann da bulunabileceğini kabul ediyor ancak şunlan ekliyor: "Çıkarlar adına insanlan öl- dünnek, olüme bırakmaktansa yine çıkariar adına insanlan ölümden knrtannak evladır". Ingiltere'nin tanınmış Türkiye uzmanı Dr. Andrew Mango, Cumhuriyetfe demeç verdi Talabani ve Barzani önemini yitîrdiMango PKK'nın Saddam'a ihtiyacı var. Türkiye ile Suriye anlaştıktan sonra PKK'nın hareket imkânları azaldı. Eğer Saddam iktidarda kalırsa, Irak üssü açık olacaktır. Ancak Suriye, Irak ve îran sınırlan boyunca el ele verirse PKK bitmiştir. EDtP EMtL ÖYMEN LONDRA — tngiltere'nin tanınmış Türki- ye uzmanlarından Dr. Andrew Mango, Sad- dam Hüsejin işbaşmda kaldıkça, PKK'nın Türkiye için tehlike oluşturmaya devam ede- ceğini söyledi. Mango, "Türkiye ile Suriye anlaştıktan sonra PKK'nın hareket imkân- ları azaldı. Eğer Saddam Hüseyin yönetim- de kalırsa, Irak üssü açık olacaktır. Ancak Suriye, Irak ve lran sınırlar boyunca el ele verirse PKK bitmiştir" dedi. Uzun yülar BBC'de Türkçe ve Güney Av- nıpa Servisi yöneticüiği yapan, halen 'Tur- key Confidential' adlı aylık bir siyasi- ekonomik değerlendirme bülteni yayımlayan Mango, sorularımızı şöyle yanıtİadı: —Kuzey Irak'ta Kürt sığınmacılar için kamp- lar kurmaya girişen Amerika'nın, her ne ka- dar kısa bir sure için kalmak istedigini söy- lüyorsa da bolgede etkinligini çok daba uzun bir sureye yaymak niyetinde olduğu şeklin- de bazı komplo teorileri var. MANGO—Amerika, böyle bir işe girişme- yi hiç istemedi. Kampları kısa sürede Birleş- miş Milletler'e devretmek niyetinde, kaldı ki bu kamplar Türkiye'nin girişimleri, hatta baskılan sonucudur. Sorunun kökü Irak'ta- dır, Irak'ta çözümlenmeli. Ancak sığınma- cılann dönebilmesi için hiç olmazsa geçici ba- zı kolaylıklar saj'anmalı. ^Sığınmacılar, Saddam Hüseyin yönetimin- den kaçtıklanna ve bu yönetim iş başında kaldığına göre yanmış yıkılmış evlerine, ta- lan edilmiş işyerlerine, alt iist olmns tarlala- nna herhalde dönmek istemeyecekterdir. MANGO—Umulan, Saddam Hüseyin'in şu ya da bu şekilde devrilmesi. Baskı unsu- ru olarak da ekonomik ambargo var. Eğer Saddam gitmezse Bagdat'ta ya da başka yer- lerde kanşıklık olursa ona göre önlem ahn- ması lazım gelecek. Irak ordusunun Kürtle- ri ezmek için gereken kuvveti bulacağı ve Kurtlerin kısa sürede dağılacaklan bir ihti- mal olarak akla gelmcdi. 'Irak'ta direnis ola- cak, iç savaş olabilir, bunnn sonucunda Sad- dam Hüseyin atılacak ya da atılmazsa dahi işler uzayacak." Düşünce buydu. Saddam'- ın, güneyde Şiileri,kuzeyde Kürtleri kısa sü- rede ezmesi, beklenen bir şey değildi. Bana oyle geliyor ki, Turgut Özal Washington'- dayken bu ihtimal hiç göze ahnmadı, üzerin- de durulmadı. Ancak şimdi Saddam Hüse- yin'in devrilmesi için kamplann, savaş üssü olarak kullanılmasına izin verilmeyecck. Kamplar, yiyeceklerini müttefiklerden alaca- ğına göre bir kontrol imkânı olacak. —Saddam Hüseyin yönetimine karsı en ör- gütlü muhalefet Kurtlerdi. Şimdi bu maha- lefet, bir anlamda Batı'ya dayanarak kendi- sini kurtarma çabasına duşmedi mi? MANGO—Bence 'Talabani-Barzani' ha- reketi bitmediyse de bir faktör olmaktan çık- tı. Talabani ve Dizai'nin Ankara'ya davet edilmeleri, onlarda belirli bir güç olduğu dü- şünüldüğü içindi. Tamamen bertaraf edilme- dilerse bile kısa sürede süindiler. Kıymet-i harbiyeleri çok azaldı. Şimdi ancak Bağdat ve yöresindeki Sünni çoğunluk ve bunların elindeki ordu içinde Saddam'a karşı bir ha- reket beklenir. Harekete geçecek kişiler he- nüz ortaya çıknuş degü. Ancak, Saddam Hü- seyin yönetimde kaldıkça Irak hiç yardım görmeyecek, ticaret yapamayacak, petrol sa- tamayacaktır. Bu nedenle, en kati görüşlü Sünniler dahi Saddam'ın gitmesi gerektiği- ni anlayacak. Ama bu hesap tutacak mı? Şii hesabı tutmadı, Kürt hesabı tutmadı, Sünni hesabı da tutmazsa duruma göre bir karar alınması gerekecek. —Bu karan Idm alacakT MANGO—Baü'yı kastediyonım. Eninde sonunda tabiatta boşluk olamaz. Eğer ken- diliğinden bu iş çözülmezse şu ya da bu şe- kilde karışmak gerekecek. Kuzeyde de karı- şılmayacaktı, pekala karışıldı. —Konnnun Türkiye'yi dogrudan UgDendiren yönüne deginirsek. PKK'nın tavn bundan sonra ne olabiiir? MANGO—PKK Ue Saddam Hüseyin ara- sında zımni bir anlaşraa vardı. Bu nedenle Barzani ve Talabani'nin gözünde PKK bir dereceye kadar haindi. Saddam ile Ankara arasındaki ilişki kötüleştiginde PKK bundan yararlanmak istemiştir. Ancak PKK'nın asil üssü Suriye ve Lübnan'daydı. Suriye, Türk- iye ile anlaştıktan sonra PKK'nın hareket im- kânlan azalmıştır. PKK, Türkiye için tehli- ke oluşturmak amaayla Irak'taki üssüne muh- tacor. Eğer Sadam Hüseyin, bir şekilde duru- munu kurtarabilirse tabii, Türkiye'ye kin besleyecek. O zaman PKK Irak'tan yararla- nabilir. Eğer Saddam Hüseyin yönetimde ka- lırsa Irak üssü açık olacaktır. PKK, dışanda üsse muhtaçtır. Suriye, Irak ve lran bütün sınırlar boyunca Türkiye ile el ele verirlerse PKK bitmiştir. DlSBASIN THEOBSERVER Körfez krizi ve düşündürdükleri ZBIGNIEW BREZEZ1NSKJ * Yaptınm gücü olan ambargonun Amerika'nm uzun vadeli çıkarlanna daha iyi hizmet edeceğini hâlâ duşünüyorsam da Irak'a karşı kazanılan zaferin umulandan da kolay olduğunu kabul etmek zorundayım. Ancak savaşın jeopolitik bir felaket ve ahlaki bir kokuşma olarak görülmesi tehlikesi artıyor. Savaş sonrasında görülen içinden çıkılmaz kargaşa, iki soruyu gündeme getiriyor: 1- Askeri zafer ne kazandırdı, ne kaybettirdi? 2- Amerika'nın kısa ve uzun vadeli siyasetinde etkileri neler olacaktır? Kazancın çok etkileyici olduğu inkâr edilemez. İlk olarak; açık seçik bir saldırganlık geri püskürtüldü ve cezalandınldı. Irak tehdidi ortadan kalktı. İkinci olarak; Amerikan askeri gücü bundan sonra daha da ciddiye alınacak. Üçüncü olarak; Ortadoğu-Körfez yöresi kesinlikle Amerikan nüfuzuna girdi. Amerikan yanlısı yönetimler ve lsrail şunaı Kenaııennı aana guvenli hissedecekler. Dördüncü olarak; yakın zamana kadar ABD'nin Ortadoğu'daki rakibi Sovyetler Birliği kenarda, köşede kaldı. Bütün bunlar önemli kazançlar. Ancak savaşın tek sonucu da bunlar değil. Olumsuzluklan da kefeye koymak gerek. tlk olarak şu denebilir. Irak'ın zayıflaması Iran'a yaradı. lran, Arabistan Yarımadası'nda ABD'ye ve onun müttefiklerine açıkça düşman bir ülke. Bu nedenle Amerika'nın bölgede askeri varlık bulundurması şart oluyor. Bu her ne kadar Amerika'nın çıkarlanna ters düşen bir durum değilse bile yeni istikrarsızhklarm kaynağı olacaktır. İkinci olarak; savaş sonrasında bölgenin etnik, dinsel ve aşiret düzeyindeki çelişkileri artmıştır. Irak'a karşı savaş uzun bir zincirleme gelişme ile bölgeyi yeni bir Lübnan'a çevirebilir, Amerika'yı da beraberinde sürükler. Son olarak ahlaki bir nokta: Savaş Amerikan halkına "haklı" bir savaş olarak sunuldu. Saddam dünyayı tehdit eden bir Hitler olarak gösterildi. Oysa Saddam'ın daha çok Mussolini'ye benzediği anlaşıldı. Bu ise ona gösterilen "tepkinin oranı" sorununu getiriyor. Amerika, amacın Irak'ın yıkımı olmadığmı, düşman olarak Saddam'ı görduğünü, Irak halkı ile sorunu olmadığını söyledi. Oysa Irak'a yönelik hava saldırılan, elbette askeri nedenlerle, ama modern bir toplumun işlemesini engelleyecek nedenlerle, masum Irak halkımn yaşamını bozacak şekilde oldu. tnsanlann çilesi yarıda kalan Şii ve Kürt ayaklanmaları ile de arttı. Saf bir şekilde Amerika'nın yardımına güvenen ayaklanmalar, aamasız bir sertlikle bastırıldı. Bütün bunlar, savaşın yaran ve zaran konusunda önemli. Savaş, Saddam'ın saldırgan tutumuna karşı gereğinden fazla sert bir tepki olarak ortaya çıktı. Bu can sıkıcı bir sorun. Çünkü savaştan hep "haklı bir savaş" diye söz edildi. Oysa savaş, her şeye rağmen ve müthiş güçlü bir düşmana karşı yıırütülmedi. Yani Churchill'in Hitler'e karşı durması gibi değildi. Savaş, dünyanın tek süpergücünü, şöyle böyle etkili silahlan olan bir Üçüncü Dünya Ulkesi ile karşı karşıya getirdi. Amerika'nın şimdi görevi ne olmalı? Amerika, şimdi tüm bölgede bugüne kadar eşine rastlanmadık ölçüde nüfuz sahibi olmuştur. Halen acı çekmekte olanlara karşı sorumluluğu vardır. Ve bölgenin bütün çelişkUer yumağına kanşmış durumdadır. 1940'larda Başkan Truman, yanıp yıkılan Avrupa'nın geleceğinde Amerika'nın ahlaki ve siyasi sorumluluğunu kabul etmişti. Bu nedenle geniş çaplı bir yardım, dayaruşma ve inşa eylemine girişmişti. Kttrtlere yardım Ortadoğu da şimdi bunlara muhtaç. önce Kürtlere yardım çok büyük boyutlarda yapümalı. Yardım, Şiilere ve diğer Iraklılara da verilmeli. Kürt sığınmacılar için kamplar kuruhnası doğru yerde atıhnış bir adım. Ancak Irak yönetiminin Kurtlerin siyasal durumlan hakkında bir vaatte bulunmadan, Amerikan kuvvetlerinin ülkenin güneyine çekibnesini anlamak güç. Bu ivedi adımlardan sonra Amerika'nın bölgede atması gereken üç adım daha var: Bölgesel güvenlik anlaşması, bölgesel zenginliğin yeniden paylaşımı, (tsrail dahil bütün ülkeler arasında ekonomik işbirliğinin arttırılması) ve Arap-lsrail barışı için ciddi adımlar atılması. Ancak bu üç adımla Amerika, kazandığı zaferin siyasal meyvelerini toplayabilir. (21 nisan) * Zbigniew Brzezinski, eski ABD Başkanı Jimmy Carter'm Ulusat Güventik Damşmanı'ydı. BAKER, RİYAD'DA O.Doğu konferansı için sondajKAHtRE (AA) — Ortadoğu sorununa çözum bulunması amacıyla bir bölgesel konferans düzenlenmesi konusunda Orta- doğu ülkelerine yaptığı turu sürdüren ABD Dışişleri Baka- nı James Baker, dün Kahire'de Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ile görüştükten son- ra Suudi Arabistan'a gitti. Baker, Suudi Arabistan'a ha- reketinden önce Mısır Dışişleri Bakanı İsmet Abdülmecit ile birlikte duzenlediği basın top- lantısmda, ABD ve Mısır'ın Or- tadoğu banş sürecinde ilerleme kaydedilmesini sağlayacak bir konferans düzenlenmesi için ortak çaba harcadıklannı be- lirtti. Bu tür bir konferansın, lsra- il ile Arap ülkeleri ve Filistinli- ler arasında doğrudan görüş- meler başlatılmasına yardımcı olacağını kaydeden Baker, bu konferansın türü konusundaki tartışmalarla vakit kaybedilme- mesi gerektiğini söyledi. Konferansın gundemı ve ka- tılacak taraflar konusundaki sorular karşısında ayrıntılara girmekten kaçınan Baker, bun- ların daha ileride açıküğa kavu- şabileceğini kaydetti. Mısır Dışişleri Bakanı İsmet Abdülmecit de Ortadoğu'da kalıcı banş sağlanması için hâlâ çözulmesi gereken bazı nokta- lar bulunduğunu söyledi. Abdülmecit, Mısır'ın bir konferans düzenlenmesi fikri- ni kabul ettiğini ve böyle bir toplantıya katılabUeceklerini vurguladı. ABD Dışişleri Bakanı James Baker, Suudi Arabistan'ın Or- tadoğu'da "banş sürecinin önemli bir aktörü" olduğunu belirterek "SuudUerin tsrail Ue Arap komşulan veya İsrail ile Filistinliler arasındaki iki yanlı siyasi gönişmelere katılmasını beklemiyorum" dedi. Türkiye gündemde Bu arada Arap-lsrail anlaş- mazlığına çözüm bulunması amacıyla düzenlenecek bir kon- feransa ev sahipliği yapabilecek ülkeler arasında Türkiye'nin de adı geçiyor. Mısır'ın yan resmi gazetele- rinden El Ahbar'da dün yayım- lanan başmakalede, ABD Dı- şişleri Bakanı James Baker'ın Ortadoğu'daki temaslannın bu konferansın haziran ayında Ka- hire'de düzenlenmesi üzerinde yoğunlaştığı belirtildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear