18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 16NÎSAN199x Ulusal Duygu ve Koy Enstitüleri Koy Enstitulerinin kapatılmasma yakın yıllarda yurdumuzun bazı yerlerini gezen Ingiliz tarihçi Arnold Tonybee birkaç Koy Enstitusu'nu de gezmiş, koy ile kent arasında uçurum bulunduğunu belirttikten sonra şoyle demişti: "Enstituleri gordukten sonra anladım ki, bu uçurum bu kurumlarla giderilebilir." şı bır şeymış gıbı algıladılar MAHMUT MAKAL 17 Nısan 1940- Köy Enstıtulerı kuruluyor Cumhunyet yönetımımız henuz 17 yaşında Kuruluş yıÜarında Dıcle Koy Enstıtüsu'nun ıkı atı, ıkı öküzu vardır Kendılerını toparla- yıp da onlem alamadıkları ıçın otsuzluk, sa- mansızlık çekıhyor Bır gun, enstıtu alanına ot yuklu uç deve gelır Develen ıhtırıp otları ındırenlere sorarlar "Otunuzu neden ındır- dınız7 " Yarut "Duyduk kı mallarınız yıye- ceksız kalmış Bız komşuyuz, bunlan getır- dık " Karşılığını odemek ısteyınce de guler- ler "Mudur Beg, sen deüsen Senın Enstıtu- ne carumız kurban. Gözumuz ustune. Sen bı- zım çocukları okutuyon " Anayola çıkmak ıçın tarlalardan birkaç yuz metre geçmek gerekıyordu Tarla, köylulenn- dı Yol yerını satın almak ıçın köyluler aran- dı Taş doşeyıp kum dokerek bır araba geçe- cek kadar arnavutkaldırımı yapmak ıshyor- lardı Köyluler geldı Mudur, yuksek sesle Kürtçe konuşan bu msanlardan çekındı, "350 çocuğunuzu okutuyoruz Buradan geçmemız ıçın bıze yol yen venn, bedelı neyse ödeyehm Çunkıi her şeyımızı bu yoldan getırmek zo- rundayız Vermek ıstemezsenız, hazırladığı- mız taş, kum kalsın, başlamayalım" dedı Koylulenn yanıtı. "Sen delısen Mudur Beg Başımız gözumuz ustune Bedel olur mu hıç Sen kırrun çocuğunu okutuyon17 " Halk bu- dur Geçen ayın ılk haftasında Genelkurmay Başkanımızın bır konuşmasını dınleyınce, bu ozvenlı Erganı köylulennı anımsadım Sayın Gureş bu konuşmasında, ordumuzun halka açılması gerektığını belırterek şoyle dıyordu "Kışlalar, eğıtım bırhklerı ve gemıler halka açılacak Halk, çocuğunun yemek > edığı ye- n; yattığı, yaşadığı yerı görecek. ." Bu uygulamanın ereğı, halkla daha sıcak ılışkı kurulması olsa gerektır Nıtekım, ılk adım olarak, gazetecılere asker bulunan bol- geler gezdırıldı Ataturk yanlış mı soyledi? Genelkurmav Başkamnın bu konuşması, Kdy Enstıtulu yedeksubay adaylanna değışık gozle bakıldığı yılları da arumsattr En ıyı notları al- dıkları halde, koşullanmışlık kol gezdığı ıçın, derslığe gıren her öğretmen onlan toptan ayağa kaldırıyor, "Bu dönem hepınızı alaya çıkaracağım" dı>ordu Çavuş çıkaracaklardı ya nı Bu adaylardan Haydar Sonçağ, yutnruğunu masaya vurarak, Genelkurmay'a \e Çankava'- >a da yansıyan şoyle bır >anıt vermıştı "Bızbu- raya, yasaların verdığı bır hakkı kullanmaya gel dık Takacağınız demın ben şımdıden ıstemıyo- rum Yedı sulalemız orduya er olarak hızmet et- mıştır Suçumuz koylu çocuğu olmamız mıdır7 Ataturk, 'Memleketın efendısı köyludur' derken yanlış mı söyledı sızce9 " Sayın Gureş'ın konuşmasınm çağnştırdığı bır başka şey de şu Koy Enstıtulerı'nde çocuğunu görmeye gelen köyluler konuk olurlar, kendıie- rını evlerınde bılırlerdı Enstıtü aılesınden ayrı duşunulmezler, oğrencılerle, yanı çocukları>la bırlıkte yer ıçer, Enstıtuyu ıstedıklen gıbı gezer lerdı Gunlerce kalanlar olur, çocuklannın hangı koşullarda nasıl yetıştıklennı görür, çalışmaları ızler, bazı şeyler de öğrenerek dönerlerdı Ço- cuklar babaları, bu okulların adı ve ışlevı değış- tıkten sonra kapısına bıle yaklaştırılmamıştır Genelkurma> Başkanmın tutumunun çok önemlı olduğunu yınelemelıyım Çunku bazı çev- reler, ne yaak kı yıllardır, halk çocuklarının oluşturdnğu orduyu, halk çocuklannın okudu ğu eğıtım kunımlannı, halkın dışında, halka kar- Askere, öğrencive bakışları Savın Gureş'ın sozlerı, Koy Enstıtulennın ka- patılmasına yakın yıllarda ulkemıze gelen İngı- lız Tarıhçı Prof Arnold Toynbee'mn dedıkle- rını de duşundurdu Yurdumuzun bazı verlerı nı, bır arada birkaç Köy Enstitusu'nu de gezen Toynbee şö\le dıyordu "Koy ile kent arasında uçurum açmışsınız. Koy Enstıtulerini gordukten sonra anladım kı, bu uçurum bu kurumlaria gi- denlebılır. Sıze ozgu bu eğıtım kurumlan. koy ile kent, kent ile okumuslar' arasındakı uçurü- rau kaldırmak ıçın pek becerıklı biçimde bulun- muş bir çaredir..." Bızım bazı 'okumuşlar'sa, yazılarında "Ens- tıtulere köy çocuklarının almması, köv şehır ıkı lığını mevdana çıkaran ılk adımdır" dıyorlardı Anlatım ılgınçtır Bu ayrım varmış, ama Koy Enstıtulerıyle ortava çıkrruş Doğnı söyluyorlar- dı Köv çocuklarını okutup ulusal uyanışı ve bırlığı sağlamak ıçın uğraşanlar mı ıkjık yara- tıyordu, yoksa belgelıklere gırmış şu utanılası sözlenyle asker \e öğrencı halk çocuklarından tıksındıklennı haykıranlar mı "'Ankara Halke- vine, Hasanoglan Kov Enstıtusu ogrencılen Fa- ust'u gonneye gelmışlerdı Ilkın asker zannettım. Kaba kaba elbıseler. kapkara vuzler, korkunc bır ter kokusu Bır facıa Bunlar ogretmen olacak da... Bunlar, Sbakespeare'ın, Goethe'nin, Go- gol'un. Balzac'ın eserlerını okuyorlannış. Gu- ler mısın, aglar mısın? Bu eserleri bız bile oku- yup anlavamıyoruz..." Halk çocuklarının teny- le, gıysısıyle, yanık yuzuyle alay etmenın ne za- mandan ben 'vatanseverlık olduğunu burada sormak gerekmez mxl> Kaldı kı, Köy Enstıtulu- ler, sözu edılen eserlerı onlardan daha ıyı oku- yup anlamışlardır Ama dahası, bu 'eleştırı'ye taş çıkartanlan var Ulusal duygu tartıcıları Hasan Âlı Yücel, gazetemız Cumhunyet'te çı- kan bır vazısında şovle demıştı "Vatanımızın neresinde Turk milletıne zararlj, içien ve dıştan bır tahnk olursa, oraya koşacak oz evlatlarımız arasında dunku Kos Enstıtulen'nın bugunku >ı- ğıtlennı de hazır bulacaklardır Beynı ve yureğı Ataturk devnmlennın ışıgı ile nurlaomış ko>lu çocuklan istıkbaJımızın buyuk guvenidirler..." Öyle değılmış ovsa Menderes dönemının yağ- danliklanndan Ihsan Tarus, Yucel'ın yazısınm yukarıdakı bölumunu ıçıne aldığı yazısını şöyle bıtırıyor "tçten ve dıştan bır tahnk olursa, ora- ya koşacak olan gençlık orduları arasında, Köy Enstıtusu mezunlarını zıkre layık bır kalabalık habnde bulamayacağız Onlara daır olan goruş lerımızı daha ıhtıyatlı ıfade etmeyı, bu satırla- rın naçız yazarı luzumlu sayıvor ' 2 Aralık 1990 tanhlı Sabah gazetesınde, Har- bıye'yı bınncılıkle bıtıren Cemıl Çıçek'ın resmı vardı Doğuda şehıt duşen bu gencın babası Öğ- retmen Maruf Çıçek, "Benım aslan oglum va- tana kurban olsun. Ben şehıt arkasındao ağla- yacak adam degılım" dıyordu 'i ayına hazır anı- larıyla Erganı köylulennı bıze tanıtan Dıcle Koy Enstıtusu Muduru Nazıf Evren'den, şehıt babası Maruf Çıçek'ı de öğrenelım •'Vfaruf, Dıcle Köv Enstıtusü'nun ılk oğrencılenndendı Pervarı yö- resınden gelmıştı Bır gun hastalandı Ultrasep- tıl gerekıyormuş Gece varısı kamyonla Dıyar- bakır'a gıttım Bır tup ultraseptıl buldum O gu- nun parasıvla 20 lıra verıp aldım 24 30'da ens- tıtuye geldım tlacı kullandık, Maruf ıyıleştı Enstıtulerde durum böyleydı Manıflar da Ce- mıller gıbı pırlanta gençler yetıştırdıler Köy Ens- tıtulennı kotulevenlenn kulaklan çınlasın .." Enstituler Turk buluşudur Halk \e halk çocuklan böyleyken, 1946 seçım lennden bır sure sonra Hasanoglan Köy Enstı tusu'ne kapatma hazırlığı ıçın gelen Meclıs Baş- kanı Kâzım Karabekır şöyle soruyordu "Tale- beler hep köyden alındığı ıçın köy-şehır, zengın- fakır aynlığı yaratılarak yetıştınhyorlannış. En buyük tehlıke burada" Bugun yüzakıyla 92 yaşına ulaşmış olan o za- mankı Bakanlık Şube Muduru Ferıt Oğuz Ba- yır'ın Karabekır'e orada verdığı yanıt, "Mem- leketın gerçek sahıbı, gerçek üretıcı olan köyludur" dıyen Ataturk'un de tanıklığıyla, hal- ka ve halk çocuklanna gönullennı kapatanlara ve Köy Enstıtulerı gıbı köy çocuklannın eğıtım yuvalanna kıyanlara da yanıt olsun "Muhterem efendim, bu kurumlarda kanun ve vonetmelık- ler çerçevesmde eğıtım-ogretım vapılmaktadır. Bu okullar Batı kopvası değıldır. Kendı gerçek- lenmızden hareket edılerek mevdana geünJmıs, bize gore kurumlardır. Mıllı duygu ve tarih kul- tumnu gerçek anlamıyla ancak buralar vennek- tedir. Enstıtulerın amacı. korkunç şekılde mev- cut koy-şehır farkını ortadan kaldınnaktır. Otekı öğretmen okullarında yetışenler bu fark yuzun- den koylere gıtmek ıstemıvorlar. Köyu, koyun ıçınden aldıklanmızla kımıldatmava şartlar zor- luyor bızı. Dedıkodular, endıseler koyun uyan- masını, memleket butununun refaha kavuşma- sını çıkanna aykırı goren kaynaklardan gelı- >or!.." Bırleşen Şeker ve 17 Nısan Kov Enstıtulerı Bayramımz kutlu olsun' HESAPLASMA BURHAN ARPAD Ramazan ve Direklerarası Eskı Istanbul'da "Ramazan geldı hoş geldı, baklava tep- sısı boş geldı " dıye karşılanan ve "Ramazan geldı de gıdı- yor, ah bızlen mahzun edıyor ' dıye manılerle uğurlanan ra- mazanı günümuz ramazanında aramamız boşuna bır avun- ma çabası' 1991 Istanbulu'nda 1911, ya da 1901 Istanbufu'nu bu şe- kılde hayal etmemız boşuna 1 O yıllann Istanbul ramazanla- rını duşûndukçe solmuş bır fotoğrafın sılık çızgılenne bak- mış gıbı olurum Istanbul'un Fatıh, Vefa, Süleymanıye, Şehzadebaşı, Beyazrt ve Sultanahmet semtlerınde ramazanlar hemen goze çarpar- dı Iftar saatı yaklaştıkça sokaklar tenhalaşır, kahvehaneler ve lokantalarda bır canlılık goze çarpardı Oruçlu ya da oruç- suz herkes, çoğu yer sofrası çevresınde bekleşır, kulaklar kı- rışte, orucun sona erdığını duyuracak top sesıne kulak ve- rırdı 1 Iftar sofrası bol ve çeşıtlı olsa da oruç bozmak ıçın bır zeytın tanesı ağza atılırdı Eskılerın Feyzıye kırahathanesının sokak ağzında bulunduğu tek katlı bır yapı, Direklerarası'na ılk adım sayılır 1 Eskılerın Feyzıye kıraathanesınden donuşmuş olan yapı Guneş, Emperyal, Felek adlarıyla sınema ve tıyatro olarak kullanılırdı Bır ara Turk salonu adıyla dans salonu olarak kul- lanılmıştı Salon bır tahtaperde ile ıkıye ayrılmıştı Kadınlar ve erkekler bırlıkte oturamazdı Tramvaylarda şehır hatları va- purlarında olduğu gıbı Halıde Edıp Âdıvar'ın unlu 'Ateşten Gömlek' fılmını annemle boyle seyretmıştık' Felek sınemasında ılk yabancı fılmler gösterılırdı Rusla- rın unlu akiörü Ivan Musjukın'ın fılmlerı Cemal Sahır ope- retlerı ve Raşıt Rıza topluluğunun temsıllerı de Direklerarası tıyatrolarının Turk tıyatro tarıhınde yerı var- dır Mıllet tıyatrosu, Ferah tıyatrosu ve kısa bır sûre ıçın de olsa Ertuğrul sıneması (sonralan Mıllı sınema) Sahır opere- tı, Vıyana operetlennı, Ertuğrul Muhsın ve arkadaşlarını ıl- gınç bır programla çağdaş sahne edebıyatının en ılgınç oyun- lannı Muhsın ve arkadaşları topluluğunun oynadığı oyun- lar arasında bulunan Işsızler pıyesı (Vedat Nedım Tör) Ku- çuk bır olaya neden olmuştu Oyun gereğı Muhsın Ertuğrul bırden öfkelenır ve sandalyeyı yakaladığı gıbı rol gereğı Ga- lıp Arcan'ın fesıne vurur> Galıp of dıye bır ses çıkararak yere duşer ve perde kapanır Durumun ıçyûzunu Galıp Arcan şoyle anlatmıştır ' 1925 ramazanında Ferah tıyatrosunda IşsızJer pıyesını oy- nuyorduk Almanya'da o sırada pek revaçta olan sosyal eğı- lımlı dramların etkısıyle Vedat Nedım (Tor) Bey'ın yazdığı pı- yeste harp sonrası yenı zengınlerınden bın, ben Ismaıl Ga- lıp, "Yazıhanesıne gelıp ış ısteyen eskı mektep arkadaşını 'o zamankı adıyla Ertuğrul Muhsın', pek ust perdeden karşılar ve bır ara kızkardeşını getırmesını dokundurur Buna son de- rece sınırtenen eskı arkadaş sandalyeyı kaptığı gıbı harp zen- gının başında paralar Harp zengını yere duşup olur ve per- de kapanır Işte bu sahnenın sahıcıymış gıbı canlandırılması ıçın sandalyenın ayağı testere ile kesıiıp sonradan tutkalla yapıştınlmıştı O tarıhte her gece değışık bır pıyes oynandı- ğından, dekoriarın hazırianmasında bıle kendımız çalışırdık Işsızler de bu şartlar altında hazırlandı Ilk temsıl gecesı ge- lıp çartı Pıyes başladı ve bır muddet sonra da o sahneye sı- ra geldı Az önce anlattığım olaylar olağan bıçımde gelıştı, ve rolu gereğı ofkelenen Muhsın, sandalyeyı kapıp rol gere- ğı başıma, daha doğrusu, başımdakı hasırlı fese şıddetle ın- dırdı Muthış bır alkışla yere yuvarlandığımı hatırlıyorum Bun- dan sonra ılk duyduğum ses, bır makas şıkırtısıydı Saclan- mı kesıyorlardı Arkadaşlar sonradan anlattılar Muhsın, he- yecanından sağlam sandalyeyı kafama ındırmıştı Alkışlar sur- duğunden Ferah'ın kırmızı kadıfe perdesı acılıp kapanıyor, fa- kat ben bır turlu kalkamıyorum O zaman telaşlanıp seyırcıler arasından bır hekımı sahneye getırmışler Saçlarım kesıle- rek yaram sarılmış Kulıs arasında butun bunlan goren ana- cığım da oğlum oldu dıye dövunurmuş'" Semtlerın, sokakların da yapılann da anlatacakfarı vardır Dıreklerarası'nda olduğu gıbı 1 Kurstan Dönme Okullar! Turk toplumunun gereksinim duyduğu din gorevlilerini yetiştirecek eğitim kurumlan elbette olacaktır. Ama, gorunen o ki bır hafız-imam-hatip enflasyonu ile karşı karşıyayız. Sayıları milyonu bulan bu aşırı kapasıtenın yalmzca 70 bini istihdam edilebiliyorsa, bir yerlerde ciddi bır yanlışlık var demektir. Prof. Dr. NECLA ARAT Mıllı Eğıtım Bakanı Sayın Avnı Akyol 1 un uzun suredır beklenen 8 yıllık temel eğı- tım uygulamasının yanı sıra Kuran kursla- rına devam eden öğrencılere (ek olarak ba- zı kultur derslennı almaları koşuluyla) or taokula denklık sağlayacak ve onlan orta- okul mezunu yapacak bır uygulama girışı- mınden söz etmesı, son gunlerde kamuo- yunda yoğun bır bıçımde tartışılıyor Bu okuüann mufredat progranurun Dıyanet lş- lerı'nce hazırlanacağı, böylece Dıyanet lş- lerı Başkanlığma bağlı Kuran kurslanna okul statusu verıleceğı, ortaokul fark ders- lerım veren Kuran kursu mezunlannın da ortaokul dıploması alabıleceklen, Sayın Akyol tarafından dıle getırıldı Şu anda ımam-hatıp okullarının orta kı- sımlanna öğrencılerın bır bölumu, Kuran kurslanndan ve özel kurs yurtlanndan gel mektedır Kurslann ortaokullara denkhğı kabul edıldığı takdırde, ımam-hatıp lıselerı onunde yığılmalar olacak ve 'okul sayısı arttınlsın' yaygaraları çoğalacaktır Kurstan donme okul ıçın duşünulen ad "Dıyanet, Kuran-ı Kerım Eğıtım Okulu" ınuş Bu oluşumun arka pıanında "Yenı ye- tışen nesıllere dını, mıllı ve ahlakı değerlen öğretmek, onların butun bunlara sahıp çık- malannı sağlamak" amacı yatıyormuş (Bkz Zaman, 9 Mart 1991) Kuran kurslannın da mesleğe yonelık eğıtım-oğretım yaptıkları ıçın, 'çıraklık okulları' statusunu kazanma- lan uygun olunnuş Çunku aralarında mes- leksel yönden farklılık yokmuş Bızım bıldığımız çıraklık, bır zenaatla bağlantılı olarak gorülen ve sonunda bır el becensı kazandıran bır eğıCım su.mdır Ku- ran kurslarında bu anlamda bır çıraklık söz konusu değıldır Aynca, genel çıraklık eğı- tımj de pek başanlı sonuçlar vermemış, son vıllarda yalnızca ılç yenı çıraklık eğıtım mer- kezı açılmış, çırak sayısındakı artış oranı yuzde 13'e duşmuştur Oysa Mıllı Eğıtım Bakanhğı'na 1991 yılında Çıraklık ve Yay- gın Eğıtım Genel Mudurluğu ıçın 60 mıl yon yatırım ödeneğı ayrılırken bu odenek Dın Oğretımı Genel Müdurlugu ıçın 40 mıl- yonda kalmışür Şımdı Kuran kurslan çırak- lık kapsamına alınırsa, çırakhğa aynlan ve kullanılamayan bu ve benzen ödenekler ae yenı fon ve kaynak olarak o mecraya akıtı- lacaktır Sayın Bakan, "Bır mılletın dıne ve ılme ıhtıyacı vardır Bunlan ınkâr ederek bır ye- re varamayız. Kuran kursu öğrencılenne or- taokul mezunu sayılmalan ıçın denklık ver- memız kötu bır şey mı" dıye sormaktadır (Bkz Tercuman, 10 Mart 1991) Dınsel ve bıümsel gereksınmeyı kımsenın yadsımadı ğını dıle getırdıkten sonra, biz de kendısı- ne su soruyu yönellıyoruz: "Mıllı Eğıtım Bakanlığı'nın laık okullarında yenı yetışen kuşaklara acaba 'dın dışı, gayn mılh ve gayn ahlakı' şeyler mı öğretılmektedır de bu olumsuziuğu gıdermek ıçın seçenek (alter- natıf) eğıtım veren kurumlara gereksmme duyulmaktadır 7 " O, sözde seçenek eğıtım kurumlannda mmı mını yavrulara "Ben Muhammet Musluman mezhebmdenım Turkaye dınsız, laık bır memleket halıne gel- mıştır Hayaümı Mustafa Kemal dınsızı ıl- kelenyle savaşa adayacağıma, Turkjye'yı bır şerıat devletı halıne getırmek ıçın mucade- le edeceğıme, Kemal Paşa zamanında çıka- nlan dınsız kanunların tatbıkım önleyece- ğıme, kısa zamanda ummet esasma daya- nan şenat devletı kurulması ıçın devlet ıda- resınde söz sahıbı olacak mevkılere gelmek ıçm çalışacağıma, dınım, Allah'ım ve butun mukaddesatım uzerıne yemın edenm" tu- runden antlar ıçırıldığı öne surulmektedır (Bkz 4 Mart 1991 ve 9 Mart 1991 Guneş) Bu konuda Mıllı Eğıtım Bakanhğımız ve cumhurıyet savcılıklarımızca bır soruştur- ma yapılması acaba duşunulmekte mıdır 9 Sıyasette dengeler aranır ve korunmaya çalışılır Hatta zaman zaman karşıüklı ödünler venldığı de olur Ne var kı ımam- hatıp okullannın, Öğretım Bırlığı Yasası açı- sından sorunlar yaratan çoğalması denge- lenmeden, yanı sayıları istihdam gereksın- mesme gore behrlenmeden, şımdı de 5 bı- ne yakın Kuran kursunu "Kuran-ı Kerım Eğıtım Okulu" yaparak genç kuşağı 'Laık eğjtımden geçmıs', 'dınsel eğıûmden geçmış' ıkıye bolunmuşluğune daha çok gömmek, aynen 'ûrtunen Musluman kadınlar' ve 'ör tunmeyen Musluman olmayan kadınlar' ay rımı kadar vanlış ve zararlı bır stratejıdır Bu dengelı ya da dengecı bır sıyaset değıl kotu bır sıyasettır. Çunkö Mıllı Eğıtım'ın ulusal laık olması ılkesıne davanan Öğretım Bırlığı Yasası'na olduğu kadar, anayasaya da aykındır Aynca, (dındar değıl) dıncı ke- sıme verılen odunler yeterlı bulunmamak- tadır Onlar, 'ımam-hatıp okullarının savı- larının artmasını, halen mşaatı bıtmış yuz kadar okulun derhal hızmete açılmasını, dın öğretımıne yeni fon ve kaynaklar bulunma- sını, orta öğreümde okutulan secmeli ya- bancı dıller arasına Arapça'nın da alınmasını" ıstemektedırler (Bkz Zaman, 10 Mart 1991) Karma eğıtımıne karşı çık makta "6, 15-16 yaş arasındakı çocukların kız-erkek bır arada yetıştınlmelennı ahlak kurallarına ve geleneklere aykırı" bulmak- tadırlar. ' Temel eğıtımde butUn ağırlığın dı- nı konulara verılmesını, Kuran kurslanna, dın eğıtımıne çok kuçuk yaşlarda başlanıl- masını, ılkokul ve ortaokul sevıyesmde bas- ta Kuran-ı Kerım okumayı öğrenmek uze- re, temel dını bılgılerın eksiksiz şekılde öğretılmesını" sureklı yıneleyerek ıstemek tedırler (Bkz Guneş, 6 Mart 1991 ve Yenı Asya, 10 Mart 1991). Aynca 8 yıllık zonın- lu eğıtım ıçın çıkanlacak yasalarda "Yenı ımam-hatıp okullannın açılacağının 'amır hûküm' olarak açıkça belırtılmesmı"de ıs- temektedırler (Bkz Zaman, 12 Mart 1991) Bu gidiş nereye? Oysa, ımam-hatıp okullarının şu andakı öğrencı sayısı 283 bındır Mezun öğrencı sa- yısı ıse 151 bın kadar. Yanı 500 bıne yakla- şan bır potansıyele, şımdı de 4715 Kuran kursuna devam eden 153 bın öğrencı daha katılacaktır (Bu sayı 10 bın kadar olduğu tahnun edılen yasadışı Kuran kurslarına de- vam eden öğrencılen kapsamamaktadır) Bılındığı gıbı Dıyanet Jşlen Örgutu'nun toplam personel sayısı, 70 099'dur (Bkz Turkiye'de Eğitim, TUSİAD) Türk toplu- munun gereksınım duyduğu dın görevhle- rmı yetiştirecek eğıtım kurumlan elbette olacaktır Ama, görunen o kı bır hafız- ımam-hatıp enflasyonu üe karşı karşıyayız Sayıları milyonu bulan bu aşırı kapasıtenın yalmzca 70 bmı istihdam edilebiliyorsa, bır yerlerde cıddı bır yanlışlık var demektir. Bu sayıyı arttıracak değıl, dondurup azaltacak rasyonel onlemler duşunulmelıdır Aynca devlet, kırsal kesım kokenlı ya da duşuk ge lır düzeyandekı aılelerın çocuklanna hafız- ımam-hatıp olmanın dışında olanak ve se çenekler yaratıp tanıtmalı, çekıa hale getır- melı ve benımsetmelıdır Bızım dengecı ol- mayıp kötu bır eğıtım sıyasetı dıye nıtele- dığımız durumun sonuçlan ıse asağıda açık- ça gorulmektedır Yorumu, çağdaş-laık ve dengecı arayışlar ıçınde "Isa' ya da Musa- ya da yaranamayan" Sayın Av nı Akyol'a bı- rakıyoruz 1987 istatistiklerine gore Turkıye'de ge- nel gorunum: Hekım sayısı 38 829, hemşıre sayısı 34 855, sağlık memuru 12 352, ebe sayısı 21 982, ımam-hatıp sayısı 150 753, sağlık okulu sayısı 97, tarım okulu sayısı 17, po- lıs kolejı 4, öğretmen lısesı 28, ımam-hatıp okulu 383, çıraklık eğıtım merkezı 220, Ku- ran kursu sayısı 4715 PENCERE ttttmUC SAN»Yİ« TİCMET k$. Bayramınızı kutlar, esenhkler dılertz • ITHALAT VE IHRACAT • Merkez Ataturk Bul Hımdıbey Işhanı N a T7/22 Tel 50946 Fax 30547 2C100 DENIZLI İNGİLİZCE Ozel veya gruplara ders Tel: 588 20 60 (Saat 19.00dan sonra) Bayramımz "sigortah" olsun kutlu olsun. SİGORTA apacılık ktznsetlepi a.ş. Halk Yaşam Sıgorta Acentelığı ACELE SATILIK DAIRE lstınye'de sahıbınden denız manzaralı 2 oda 1 salon 177 97 57 EVİMDE — Kadın Erkek gozetmeksızın - Yaşlılara ıtınayla bakıyorum - 380 15 09 - 384 33 90 TÜRKİYE YÖNETİMİIVDE KARMAŞA Prof. Dr. Lutfu Duran 5000 lıra (KDV ıçmde) Çağdaş Yayınlan Turkocağı Cad 39-41 Cağaloğlu tstanbul Odemelı gondcrilmez. LiboşizmL Şeker Bayramı bugun, tatlı yıyelım tatlı konuşalım, tatlı soyleşelım Neo' Şekerınız mı var? Oyleyse tatlı yemeyelım, sakıncalıdır ama tatlt konuşalım Unutalım Guneydoğu sınırlarımızda acı çeken Kurtlen, Afrı- ka'dakı açları, Uçuncu Dunya'dakı mazlumları bır yana ko- yalım bayramın keyfını çıkaralım, 'felaket tellallığı' yapan ko- tumserlere bakmayın sız, aldırmayın Dünya tyıye gıdıyor Neden"7 Çünku Amerıka, lıberalızmı dunyaya 'yenı duzeri adıyla oturttu oylesıne kı bızde '/zmierden ocü gıbı kortcan, 'herçeşıt ızm'e karşıyız' dıyen humanızm'e ya da iemınızm'e bıle yan bakan devlet baoanın ceberrut burokratları, bırden 'lıberalızm' yandaşı kesıldıler Ancak bızımkı bır tur 'alaturka' ya da "arabesk' lıberalızm oluyor bızım lıberallere de '//öo^'denıyor, 'nonoş, fintoş, hoş- hos, kokos' gıbı bır şey Pekı buna gore lıberalızm ne olur? Lıbosızm1 • Lıbosızm ne demek? Bılıyorsunuz bu yıl Turkıye'nın vergı şampıyonları bellı ol- du En buyuk 11 ılımızın vergı ışlerınde bılgısayara geçıldı ya, çağ atladık, sonuçlan hızla aldık, Malıye Bakanlığı'nın açık- lamasına gore en yuksek vergıyı veren ılk uç yurttaşımızın sıralaması ve adları saptandı /; Hendnk Dutıhl 2) Karel Dutıhl 3) Matıld Manukyan Hendnk, Izmır'de gemı acentesı, 49 mılyar lıra oduyor, Ka- rel de aynı kentte gemı acentesı, 3 2 mılyar lıra verecek, Ma- tıld genelev çahştırıyor, 2 6 mılyarla uçuncü gelıyor Lıbosızm ışte budur Ne dıyorduk '— Çağ atladık " Sonra? '— Dışa açıldık, dunya ekonomısıne entegre olduk, Sovyet- lere ve Doğu Avrupa'ya lıberal ekonomıyı oğretıyoruz, Çın'e akıl sattık, herkes bıze hayran, sen cama tırman " Ve yaklaşık 60 mılyon nufuslu Turkıye'de en yuksek vergı- yı yeren ılk 3'ten 2 sı gemı acentesı 3 uncusu genelev patronu Bılımsel tanım Lıbosızm, lıberalızmın arabesk ve alatur- ka bıçımıdır • Turkıye bır yandan "ucuz emek cennetı", öte yandan "ver- gı kaçakçılannın cennetı " Lıbosızm cennetı 1 Bayan Matıld Manukyan, yurdumuzun ıncısı Istanbul'da bı- nncı Hendnk, Turkıye'de bırıncı Karel, ıkıncı Tovbe, tövbe 1 Yuzde 99'u Musluman olan memleketımızde mubarek ra- mazan ayının arıfe gunu vergı rekortmenlerının adları açık- lanıyor ılk uçun ıçınde Musluman yok Ne yapmalı? En lyısı Hendnk ile Karel ı sunnet etmelı' Bır de kelıme-ı şahadet getırdıler mı hem bız durumu kur- tarırız, hem onlar paçayı kurtarırlar Bız, Turk-lslam Sentezı^ ne bağladığımız devlette vergı rekortmenlerının Musluman olduklarını soyleyebılırız onlar, cehenneme gıtmekten kur- tulurlar Pekı ya Matıld Manukyan? O ne olacak? Canım onun ışı daha kolay, sunnete de gerek yok, başına bır türban taktı mı, genelev patronluğundan sjrtına yüklenen butun gunahlar uçar gıder - Bayan Matıld de doğru cennete 1 VEFAT Üskup Radövışte eşrafından Şe\kı Alı Efendı üe Şukrıye Hanım'ın kızlan, merhum Ilhamı Tanyu ve Fevzı Tanju'nun kardeşlerı, merhum Rasım Olgaç ve Lamıa Övet'ın ablalan, merhum Saıt Gökçe'nın esı, Budak Gökçe ve Denız Gökçe'nın sevgılı annelen, Sunay Gokçe ve Gulsum Gökçe'nın kayınvalıdelerı, Murat ve Yasemın Gökçe'nın babaannelerı, Tanyu, Ovet, Olgaç ve Gökçe aılelerının büyuğu, emeklı öğretmen BAİSE GÖKÇE 15 4 1991 gunu vefat etmıştır Cenazesı 16 Nısan 1991 Salı gunu (bugun) Teşvıkıye Camn'nde kılmacak öğle namazından sonra Fenköy Mezarhğı'nda toprağa verılecektır. AtLESİ Çelenk göndenlmemesını, arzu edenlenn Türk Eğıtım Vak- fı'na bağışta bulunmalarını rıca edenz KENT VE POLİTİKA KENT YASAMINDA AYLIK SIYASI DERGI BU SAYIDA: VEDAT DALOKAY NUREniN S02EN TURGUT ATALAY ALI ORAL AYFER ATAY SINASI ÖKTEM • DIYARBAKIR VE FATSA ÛRNEKLERİ • GRUP YORUM ISTEME AORESI KURBAĞALI DERE CAD ESIN SOK NO 2/2 KADIKOY—IST TEL 325 44 23 Hava hasta! Istanbul Sıstanbul oldu Kımyasal bıleşımını bozduğumuz havanın bu duruma neden ve nasıl duştuğunün bılımsel oykusunu Reşit Aşcıoğlu'nun Yağmur Bulutu Hükmünde Gaz Bulutları kıtabında bulabılırsınız. REMZIKITABEVI/CAĞALOĞLU GENÇLIK KITABEVI/KADIKÖY CELÂLETTİN ÇETİN İŞTE BABIÂLİ Ilk basısı on gunde tukenen bu kıtabın 2 Basısı çıktı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear