18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 75 KASIM 1991 Prof. Dr. HAMTT FIŞEK Boğaziçi Üniversiîesi 21. Yözyılda Üniversitelerimiz8-9 Kasım 1991 tarihlerinde Boğaziçi Üniversitesi'nde, üni- versıtenın Mezunlar Derneği tarafmdan "2000'li Yıllarda Yük- seköğretim ve Boğaziçi Ünıversitesi" konulu bir sempozyum düzenlendı. Üniversiteye bu çok onemli katkıları için mezunlar derneğıne teşekkür etmek ve doğal olarak kısıtlı bir çevreye hitap eden sempozyumdan bazı konuları kamuoyuna yan- sıtmak ıstiyorum. Sempozyumda 2000'li yıllara bakmaya çalışırken doğal ola- rak bugüne ve yakın geçmişteki gelişmelere oldukça ayrın- tılı bakıldı. Ben sadece bildirilerde sunulan bazı temel veri- leri aktarmakla yetıneceğım. 1981 tarıhınde 3200 cıvarmda olan öğrenci sayısı 1990'da 9400 mertebesıne erişmiş. Aynı donemde ise öğretim üyesi sayısı 150 civarından 212 gıbı bir sayıya varmış. Genel ola- rak 1981'de bir öğretim üyesine 15 öğrenci düşerken, 1990'da bir öğretim üyesine 31 öğrenci düşüyor. (Bu sayıyı yorum- larken her dönem bir öğrencinin altı yedı ders aldığını, bir öğretim üyesinin ıse iki üç ders verdiğinı hatırlamak gere- kir.) Bu dengesiz büyüme bazı birımlerde çok daha çarpıcı. Örneğin öğrenci sayılarında en büyük artışı gösteren Fen- Edebıyat Fakültesi'nde on yıllık sürede öğretim üyesi sayısı 66dan ancak 71 'e büyüyebilmış. llginç bir şekilde Boğaziçi Üniversıtesı'ne en benzer üniversite olarak düşünülebılecek olan Ortadoğu Teknık Üniversitesı'ne bakıldığında bu denli dengesiz bir büyüme gorülmuyor. Bu dönem ıçinde öğrenci başına yapılan carı harcamalar ise üçte bir azalmış, sayılar şöyie 1971 yılında öğrenci başı- na yapılan yaklaşık 27.000 liralık harcama baz alınıp 100 ka- bul edılirse 1981'de enflasyona göre düzeltılmış harcamalar 62 değennde; 1990'da ise 20 değerinde ya da 1971 yılı Türk Lırası ıle ifade edildığinde beş bin küsur lira. Bu gelişmele- rın sonuçları bazen çok acı şekillerde sempozyumda anla- tıldı, ancak sonuçların "Eğereğitim kalitesi düşüyorsa bundan öğretim üyeleri sorumludur, derslerini ne olabileceğı o kadar açık ki ben burada da- ha fazla bir şey aktar- maya gerek görmüyo- rum. Hoca başına dü- sen öğrenci sayısını . - . . . . . . . , ,, iki mishne cıkartır, öğ- doğju durust versınler" rencı başına yapılan türü SOrumsUZ ve SeVİyeSİZ harcamaian üçte bin- yaklasımlarla biryere ne ındırırsenız egıtı- ' . • . . . ' . min kaiitesine ne oia- varılması ımkansızdır. bilir ki? __ Bu noktada diyebilirsiniz ki demek Boğaziçi Üniversitesi 1 nın dertlerı varmış, eğitim kalitesi düşüyormuş, iyi, ama bi- ze ne? Korkarım olayın herkesi ilgilendırmesi gerekiyor. Üni- versite giriş sınavında öğrenci adayları gırmek istedikleri bö- lümlere göre altı farklı puan türüne göre sıralanıyor. Yeni baş- ladığımız 1991-1992 ders yılında üniversite giriş sınavında her puan türünde en yüksek puanları alan 100'er öğrencinin, yani toplam 600 en başarıh öğrencinin 378'i Boğaziçi Üniversite- sı'ni tercih etmistir. Geleceğın Türkiyesi için yetıştırilmiş insan gücünün öne- mı yöneticı kadroların yetiştirilmesinin önemi, herhalde tar- tışma gerektirmez. Boğaziçi Unıversıtesınde bugünkü duruma neden ve na- sıl gelinmıştir, bu durumdan nasıl çıkılabilir? Bu soruların üze- rınde durulması, hastalığın doğru teşhisı, sorumluların ka- muoyuna hesap vermeleri gereklidir. "Eğer eğitim kalitesi dü- şüyorsa, bundan öğretim üyeleri sorumludur, derslerini doğru dürüst versinler" türü sorumsuz ve seviyesiz yaklasımlarla bir yere varılması imkânsızdır ve kimsenm konuyu polemik malzemesine dönüştürmeye hakkı yoktur. Çünkü konu ülke- mizin, ulusumuzun geleceğidir. 1991 Genel Seçfanleri ve Sonuçlarımıt Degerlendirilmesi Seçim sonuçlannın en belirgin ve tartışılamayacak iki sonucu vardır. Bunlardan birincisi AN AP'ın tek başına iktidar olma durumundan uzaklaştınlmış olması, ikincisi ise seçmenin 12 Eylül yönetiminin aldığı kararlan, yani parti kapamak, siyasi yasaklar, vetolama gibi hususlan reddetmiş ve bu devri kapatmış olmasıdır. MUHSİN BATUR EskiHava Kuvvetleri Komutanı ve Senatör * ERKEN SEÇtM KARARI: Genel seçim- ler normal olarak 1992 yılında gerçekleşecek- ti. 1989 yerel seçimlerinde ANAP üçüncü parti konumuna düştükten sonra SHP ve DYP devamh olarak erken genel seçime gidil- mesini istediler. Seçim karan ise Meclis'te büyük çoğunluğu olan ANAP istemedikçe gerçekleşemezdi ve ANAP da erken seçime gitme gereğıni duymuyordu. Ama sonra ANAP birdenbire erken seçim karan aldı. * Acaba ANAP niçin bu karan aldı? Elbette çeşitli sebepleri var... Görebildiklenmizi saya- lım... ANAP; 8 yıldır iktidardaydı, faydalı hizmetler ve bazı eskimiş saplantılan yıkarak bilhassa ekonomik alanda büyük değjşiklikler yapmıştı. Ancak, yürüttüğü ve angaje olarak degiştiremediği ekonomik düzen tıkanma noktasına gelmişti. Bütün iddialı tutumuna karşın enflasyon ve hayat pahalılığı konusun- da iyiliğe gidiş görülememış ve bu gidişle 1992 yılında ekonominin daha büyük çıkmazlara gireceği ANAP yöneticileri tarafından da gö- rülmüştür. ANAP iktidan katılımcı demokrasiye ola- nak sağlayacak anayasa değişikliklerine taraf- tar görülmemiş, hatta yasaklı politikacılann haklanna kavuşması tartışmalannda ve hal- koylamasında aleyhte kampanya yürütmüş ve bu sebeple 12 Eylül rejiminin mirasçısı konu- muna düşmüş ve küçümsenemeyecek halk kitlelerinde parti aleyhine bir havanın doğma- sına sebep olmuştur. Dış politika da; başbakan, Dışişleri ve bazı konularda Genelkurmay atlanarak konular cumhurbaşkanı tarafından kişisel olarak yü- rütülmüş ve sonuçlannın hatalı olduğu görül- müştür. (örneğin Körfez savaşındaki v< sonrasındakı tutumumuz) Kıbns, Jürk- Yunan, Türk-Irak ve Türkiye-Avrupa ilışkile- rinde sorunlar ağırlaşmıştır. Osmanlı Imparatorluğu döneminde yüzyıl- larca alışılagelen, ama demokratik cumhuri- yetle bağdaşmayan hanedan tutum ve sözcüğü yeniden türemiş ve halkın büyük çoğunluğu tarafından yadırganarak aynı eleştirilere yol açmıştır. ANAP'ın son kongresinde genel başkan ve dolayısı ile başbakan değişmiş, başbakanın ve partinin vereceği yeni imajdan yararlanarak erken seçimin partiye yararlı olacağı kanısına vanlmıştır. Siyasi partiler * Siyasi partiler parlamenter demokratik reji- min vazgeçilmez unsurudur ve bu rejimle yönetilen ülkelerde çeşitli düşünce odaklan- nm Meclis'te temsili istenilen bir husustur. Ancak siyasi partilerin kurulmasının mevcut anayasamızda bir smırlaması vardır ve anaya- sa değişmedikçe; - Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bü- tünlüğüne - İnsan haklanna - Millet egemenliğine - Demokratik velaik cumhuriyet ilkelerine - Sınıf veya zürnre egemenliğine - Herhangi bir tür diktatörîüğü savunmayı ve yerleştirmeyi hedef alan veya sıraladığımız şartlara karşıt siyasi parti kurulamaz. Seçim sistemi 1983 yılından bu yana seçim yasası 11 defa değışiklığe uğramışür. Sistemin amacı en çok oy alan partiye avantaj sağlamak ve koalis- yonsuz bir sonucu sağlamaktı. 1983'ten beri geçirdiğimiz 3 genel seçim sonuçlan değerlen- dirildiğinde bu seçim sisteminin ülke şart ve cıkarlanna uygun olmadığını söylemek müm- kündür. Seçim yasası başlıca dört özelliğe sahiptir, bunlar: ülke genelinde baraj (%10). bölge barajı (%20-%25), kontenjan ve tercihli oy. Çok küçük düşünce ve çıkar gruplarının Meclis'e girip, Meclis aritmetiğinde ve hükü- met teşkılinde anahtar parti veya partiler konumu yaratılması için ülke çapında bir ba- raj yüzdesi kurulabılir. Fakat %10'luk bir baraj çok yüksektir. örneğin 29 milyon seç- men olduğu dikkate alınıp iki partinin %9 oy alarak elimine olduğu bu sistemde daha ilk aşamada 5.4 milyon oy heba olmaktadır. En somut örnek DSP'nin durumudur. Eğer bu parti binde 75 daha oy alsaydı partinin 2.5 milyon oyu yanacak ve Meclis'e temsilci soka- mayacaktı. Bölge barajı.ise daha olumsuz sonuçlar yaratmaktadır. Örneğin %25 baraj uygulaması bir seçim bölgesinde 3 parti sıra- sıyla %24-%24-%24 oyla toplam %72 oy alsalar bu oylann hepsi yanmakta, % 25 bu- lan parti bütün milletvekillerini kazanabil- mektedir. Kontenjan ise binnci olan partiye hak etmediği bir milletvekilliği kazandırmak- tadır. Tercihli oy sistemi ise sıralamayı deöş- tirmekle yetinmekten ziyade maddi olanaklan olan kişiye milletvekilliğini sağlamaktadır. Düşüncemiz, yeni Meclis'te değiştirilecek se- çim yasasında ülke barajının foS'e duşürülmesi, yerel barajı, kontenjan adaylığı ve tercihli oy sisteminin kaldınlması şeklindedir. Seçim sonuçlan * Seçim sonuçlannın en belirgin ve tartışıla- mayacak iki sonucu vardır. Bunlardan birin- cisi ANAP'ın tek başına iktidar olma durumundan uzaklaştınlmış olması, ikincisi ise seçmenin 12 Eylül yönetiminin aldığı ka- rarlan, yani parti kapamak, siyasi yasaklar, vetolama gibi hususlan reddetmiş ve bu devri kapatmış olmasıdır. * Seçmen iradesinin bilınçli olarak bir parti- yi tek başına iktidar yapmak istemediğı. bazı siyasilerimiz ve düşünürlerimiz tarafından ile- ri sürülmektedir. Ben bu görüşe katılamıyo- rum. Çünkü bu sonucun planlı bir şekilde gerçekleştirilmesi için milyonlarca seçmenin birbiri ile iletişim kurarak bu karan almalan ve hatta hangi partiye ne oranda oy verecekle- rini kararlaştırmalan gerekir ki bu da mümkün değildir. * Şimdiki bozuk seçim sistemi ile bir parti %31 oy oranı ile tek başına iktidar olabilirdi, örneğin DYP %4 daha fazla oy alsaydı ve>a varsayahm sol birleşik olsaydı %31 ile iktidar olurdu, ama seçmenin %69'unun karşıt oldu- ğu bir iktidar başarı sağlayamaması bir yana genel seçimin sonuçlandığı günün ertesinde \ ıllardan beri kısır tartışmalara sebep olan du- rum devam edegelecektı. O halde seçim sonuç- lannı ülke yaranna olmuştur diye değerlendi- rebiliriz. Şimdi önümüzde yeni bir devir açılmaktadır... Koalisyon veya koalisyonlar veya dışandan destekli azınhk hükümetleri. Hepsi denenmeye değer ve alışmamız gereken durumlardır. Partilerin durumu ve geleceği * DYP: Kendisini Demokrat Parti'nin devamı olarak lanse eden bu partimiz, askeri müdaha- leler olmasaydı şimdi 46 yaşında olacaktı. Adalet Partisi ve DYP son zamanlara kadar bir lider partisiydi. Şimdi lider ve ekip partisi konumuna girmiştir. Parti; yetenekli ve dene- yimli, yetenekli fakat deneyimsiz isimleri bünyesinde toplamıştır, yenj deyimle vitrini genelde iyidir. Lideri ise; değişen dünya ve ül- ke koşullan paralelinde büyük değişiklik göstermiş ve âdeta orta solun önemli slogan v« görüşlerine, katılımcı demokrasiye, anayasa değişikliğine. sendikal haklann kapsamının genişletilmesine (örneğin memurlara sendika kurma hakkı gibi), partiler arası diyalog ve uz- laşmaya sahip çıkar hale gelmiştir. Bu noktada kişisel bir görüşümü açıklamak istiyonım. Eğer DYP'nin sayın lideri bugünkü görüşlerini ve tutumunu 1970'li yıllann başın- da gösterebilseydi 12 Mart 1971 muhtırasi olayı ve müdahalesı vuku bulmazdı. * ANAP: Bu partimiz dünyada eşine rast- lanmamış bir şekilde kuruldu. Amaç: 12 Eylülün yarattığı boşluk ve yasaklardan ya- rarlanarak dört görüşü, yani Adalet Partili CHP'li, Milli Selamet Partili ve Milliyetçi Ha- reket Partili tandanshlann tümünü bir çatı altında birleştirmekti ve bu amaç gerçekleşti ve partı ilk genel seçimler sonucunda tek başı- na iktidara geldi. Böyle bir durumun eşyanın tabiatına aykın olduğunu, bu partinin uzun ömürlü olmayacağını ve dağılacağını bazı si- yaset bilimcilerimiz ileri sürdüler, ama bu görüşleri doğru çıkmadı. İktidar olmanın ni- met ve avantajlanndan faydalanmak ve köşeyi dönmek partiyi birkaç ufak kopma ha ricinde bir arada tuttu. Sekiz yıllık yorgunluk, başansızlık ve bıkkınhğa rağmen seçimlerden' ikinci büyük parti olarak çıkmayı başardı. Bu arada yeni genel başkanın tutumu ve seçim sonrası kadrosunun görüntüsü, parti içi aşın gruplann büyük ölçüde etkinliklerini kaybet- tiklerini göstermektedir. Partinin en büyük avantajı, bazı hatalı tutumlanna rağmen gü- ven verici genç ve uygar bir lidere sahip olma- sı, en büyük handikapı ise makro açıdan bakıldığında felsefe ve program bakımından DYP ile aralannda büyük fark olmaması ve bu iki partinin niçin ayn aynı yaşadığı sorusu- nu akla getirmesidir. Bundan dolayı DYP'nin önde olduğu bir hükümetin başan göstennesi halinde, ANAP'ın gelecek genel seçimlerde 4. veya 5. partı konumuna düşmesi ihtımali var- dır. Bu takdirde parti varlığının devamının sebebi hikmeti kalmaz ve DYP ile birleşmesi düşünülebilir. Tabii bunun aksi de varittir. DYP'nin başarısızlığı halinde parti genel se- çimlerde yeniden birinci parti olmaya aday olabilir. * SHP: Atatürk'ün kurduğu CHP kapatıl- masaydı parti bugün 69 yaşında olacaktı. 12 Eylül'den sonra çeşitli değişiklik ve birleşme- lere uğrayarak bugünkü haline gelen parti seçimlerde oy kaybına uğrayarak 3. partı ko- numuna düştü. Neden düştü derseniz sebeple- ri sayılmakla bitmez... Örneğin; programını ve HEP sorununu halka iyi anlatamaması ve en önemlisi CHP'den devraldığı en kötü mirası reddedememesi, daha açık bir ifade ile parti içi kavganın halkı bezdirmesi ve siyasi ihtiraslan- nı frenlemeyen, ama siyasi ve yönetim yete- nekleri bakımından iyi puan alamamış insanlann duracaklan yeri bilememesi gibi. Fakat sıralamaya çahştığım ve uzatmamak için sıralamadığım hususlar esasında ikinci önem sırasını taşıyan sebepler. Bana göre esas sebep bugünkü anayasamız. Çünkü anayasa- mızda mevcut kısıtlama ve yasaklamalarla bir sosyal demokrat parti ancak ismen kurulabi- lir, fakat gelişemez. Nedeni ise çok açık... Sosyal demokrat veya demokratik sol partile- rin belirli bir tabanı olması gerekiyor. Bu tabanı. işçi sendikalan, deraekler, üniversite- ler, kooperatiflerden oluşur. Halbuki anaya- samız bu saydığımız kesimlerin siyasetle uğraşmalannı yasaklamıştır. Bu yasaklar ana- yasa değişikliği ortadan kalkar ve SHP bu kesimlerle başanlı bir işbirliği gerçekleştirebi- lirse geleceğe ümitle bakabilen ve iktidan amaçlayan bir parti konumuna girebilir. * RP : Bazı düşünür ve yazarlanmız parti- nin bu seçimde aldığı sonuçlan küçümsüyor- lar veya üç partinin seçim ittifakının tabii bir sonucu olarak görüyorlar. Ben bu görüşleri katılamıyorum. Sekiz yıl Meclis'e temsilci so- kamamış, dolayısı ile televizyon. radyo ve hatta basından seçim propaganda dönemint kadar istıfade edememiş bu partiye mensup veya taraftar insanlann, kendi açılanndan bü- yük ve başanlı bir örgütlenme ve nereder bulunduğunu bilmedigim büyük maddi ola- naklarla büyük bir propaganda, diğer partile- re nazaran çok değişik bu programla halkın önüne çıkmışlar ve hiç küçümsenmeyecek %17'lik bir oy oranına ulaşmışlardır. Pekiş- miş bir tabana sahip parti, seçim ittifakının bozulmaması halinde gelecek seçimlerde 3. parti konumuna rahathkla ulaşabilir. * DSP: Tipik bir lider partisidir. Partinin gücü örgütten ziyade liderın karizmatik yapı- sına ve halka verdiği mesajlara dayanmakta- dır. Esas rakibi SHP'dir. SHP'nin yumuşak ve özverili tavnna karşın Sayın Ecevit'in sert ve kırıcı çıkışlannın (haklı noktalan olmakla be- raber) aynı tabana dayalı CHP'lileri üzdüğü bir gerçektir. Anayasa değişikliği gerçekleşir ve katılımcı demokratik sistem şartlannda ta- bana verebileceği mesajlar karşıhk görür ve bundan sonraki seçimlerde parti oy oranını arttınrsa siyasi hayattaki yeri sağlamlaşır. Aksi halde gittikçe bilinçlenen halk iki sol par- tiyi tabanda büyük olarun lehine birleştirir ve DSP siyasi hayattan çekilir. Eğer yukanda yaptığımız değerlendirmeler ve varsayımlar doğru çıkarsa bana göre ülke siyasi hayatında 3 parti yeterlidir. Bunlar or- tamm sağı ve solundakiiki parti ile kendine özgü bir Refah Partisi'dir. Şu anda ise herkesin demesek de çok büyük bir halk çoğunluğunun en büyük arzusu; yu- muşak bir siyasi ortam ve sağlam temellere dayalı bir koalisyonla ülkenın sorunlannın bir çırpıda çözülmesi değil, ama sorunlann çözü- müne doğru gıdildiğini görmek ve rahatla- maktır. Bu arada gerekli anayasa. partiler ve seçim yasalannda gerekli değişiklikler yapıldıktan sonra koalisyon veya koalisyonlar veya dışar- dan destekli hükümetler yeterli başanyı göste- remezlerse, 1994 yılında yerel ve genel' seçimleri birleştirerek yeni bir seçime gitmek bize göre bir çıkar yol olarak gözükmektedir. ı O P E L V E C T R A FRANSA, ÎTALYA, İSPANYA T Ü R K İ Y E ' D E Ü R E T İ L D İ OPELVECTRA. Bir başka otomobil değil. Bambaşka bir dünyadır. Opel Vectra. Almanya'da doğdu. Türkiye'de üretiliyor... Dünyanın en zor beğenen sürücülerinin isteklerini karşılamak için. Çünkü burada, Türkiye'de üretilen Vectra Avrupa ülkelerine Türkiye'den ihraç ediliyor. Opel bayinize gelin, bu uluslararası başanyı keşfedin: Güç, dizayn, kalite ve konfor... Tüm bu üstünlükler GM'in yurtçapındaki yedek parça ve servis ağıyla ulaşıyor size. Opel bayinize gelin, bu uluslararası başarıyı görün.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear