25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sdhıbı CümhuriAC! Matbaaolık ve Gazeleulık Turk \nonım Şırkelı adına U Poimka Cttai •**•**• D>i Habcrfcr Lıgm Bakı. Ekooomı C«pı Tarfcan. 1; Sendıka ^nkraa k n n , kuttuT Crtıi l Mrr. Isunbul NaıKr Nadı Q Cenei \a\ın Muduru Hssan CemaJ. Mues^ese Muduru Habetlm kraal Kacvk. Egmm <^«ca) )*>•**. Haber Ara*ıırma IMBM Bcrfcaa. Yurı Haberler Nc«l«t Dotsı. Spof Danı^mam Vnuac Işıkllgg. Y021 l>lt"i Mudurj OW«\ G«<Kn9a. Q Haoec Merkczı «Ml&adır t m l m ı . Dm Wıla. farea Çalı*l». \miirma *•*•• A*a> Dtutltmc AMıHalı l u n 0 koonh Muduru V>Km Banr. Savfa Duzenı ^oneimenı AN Acar 0 Temsılaler 0 Mah lıfcr tn>l Lrl.ı 9 Mulu^bc H n ı w~ı 0 Buı.c PUnUma >*•« Oıan«lK«co«kı # Rektam An. l n > ANKARA Akmcl T»n. IZMIR Hİkmtt Çrtialutt*. ^.DANA Ç«in YigtHOglll tavnbr H*> »k«ol 0 Idare Hnr?» <.«m 0 [s l«ıra OMer Çrtk 0 Bılp Islnn Nul bul 0 Pmond OkU) Akaai. Yafcı* B^«r Haaa !«•>. Hıum ( i M t n okn L O M M l ger MVMCV. tlhaıı !*truk. Alı Stfnc*. Ab^l Tan 80un «# V«™ L «ı*»r,w M.' baacikk v< dzeteokt T A.$. Turk OaÇ Cad 39 '41 U'U Isı PK 246 luanbul Tc 512 0; 0S 120 hall. feta 22244. Fu (1| 5J6 60 72 0 finro/ur Alkm: Zı>a Gokalp Bh fnkılap s So 19 4 Td 133 II 41-47, Telex. 42)44, Fır (4) 133 05 65 0 h»lr. H Zj>» Btv 1M2 S. 2'5. T«f, 13 12 30 Tefcx. «3359, Faı. (51) I» 53 40 Inönu Cad 119 S No I kaı I. Ttl 19 r> 12 14 ha'l. T*x 621«5, Fax (Tl) 1» 25 Tt TAKVIM: 5 EKIM 1990 Imsak: 4 33 Gıineş: 5.57 Öğle: 11.58 Ikındı: 15.11 Akşam: 17.47 Yatsı: 19.07 Maxwell televizyonu bırakıyorÜnlü İngiliz medya devlerinden Maxwell, televizyon şirketlerindeki hisselerini satarak, bundan sonra yalnızca yazılı basınla ilgileneceğini açıkladı. Maxwell, gazetecilik alanında ABD'ye açılmak istediğini de söyledi. LONDRA (AP) — Ünlü în- giliz yayıncı Robert MaxweU, televizyon şirketlerindeki top- lam 300 milyon dolarlık payla- nnı satarak bundan sonra sa- dece yazılı basınla ilgileneceği- ni açıkladı. Maxwell, bu karan, kendi grubuna bağlı Daily Mirror da dahil olmak üzere üç gazetede yeni baskı makineleri ahp siyah-beyazdan renkli baskıya geçtikten sonra aldığını açıkla- masına ekledi. Maxwell'in açıklaması şöyle: "Gdecekte grubumuzun sa- dece gazetecilik ve matbaaalık- bt iigilenınesi karannı aldık. Gazetecilik alanımızı genişlet- mek, hatta ABD've uzanmak isthorui. Çunku ABD gazete- cilik alanında mukemmel fır- satlar doğurnyor. Gnıbumuz balihazırda elinde bulunan te- levizyon yatınmlannı elden çı- karacaktır." ' Açıklamada Maxwell grubu- nun ABD'de ne gibi bir yatınm yapmayı planladığı ise belirtil- medi. Maxwell'in açıklamasın- da lngiltere'de Central TV'de bulunan yüzde 20, Fransa'da televizyon 1. kanahndaki yuz- de 12.5, Music TV'deki yüzde 51 ve British Cable TV'deki hisseleıinin tumünün satılaca- ğı vurgulandı. Maxwell'in açıklamasında daha sonra grubun Doğu Av- nıpa'yla çok ilgilendiği ve es- kiden Doğu Almanya olan böl- gede yayınılanan Berliner Ver- lag adh haftaük gazetenin yüz- de 50 hissesinin satın alındığı belirtildi. Berliner Verlag aynı zamanda Berliner Zeitung adh sabah gazetesiyle BZ Am Abend adh alcşatn gazetesini de yayımlıyor. Açıklamada, ayn- ca Budapeşte'de bir sabah ve akşam gazetesinden yüzde 40, bir Bulgar gazetesinden de yüz- de 40 hisse satın alındığını, Sovyetler'le de ortaklaşa Delo- voy Mir ve Literaturnaya Ga- zeta gazetelerinin yayımlanaca- ğı duyuruldu. Maxwell geçen aylarda Hür- riyet gazetesiyle de ilgilentniş, ancak gazete sahibi Erol Sima- vi'yle son bir görüşmeden son- ra satış işleminden "şimdilik" kaydıyla vaz geçilmişti. Mugla şenliğine validen engel Muğla 6. Kültür Şenliği kapsamında Mimar Sinan'm 2.2 m. boyundaki bir heykeli açıldı. Belediye Başkanı Çakır, valiliği kınadı. ÖZCAN ÖZGÜR MTUĞLA — Muğla Kültür Şenliği'ni valilik bu yıl da "boykot" etti. Okullara ve res- mi dairelere birer genelge gön- deren Vali Erol Çakır, "hiç kimsenin ve öfrencilerin şenli- ğe katdmamaanı, devlete ait bi- na ve müştemilatlann şenlik için kullandırılmamasını" istedi. Muğla 6'ncı Kültür Şenliği dün "Demokrasi Yüriiyüşü" ile başladı. Belediye önünden ka- labahk bir halk topluluğunun katıhmı ile başlayan yürüyuş Cumhuriyet Meydanı'nda sona erdi. Burada yapılan konuşma- larda Muğla Valisi Erol Çakır, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da şenliği "boykot" ettiği için kı- nandı. Belediye Başkanı Orhan Çakır, şenliği Muğla halkı için Muğlalılarla birlikte yaptıklan- nı belirterek şunlan söyledi: "Şenliğimiz geçen yü da va- lilikçe engellenmek istenmişti. O zaman okullara ve dairelere genelge göndererek şenligimi- zin politik olduğunu belirten vali, başta oğrenciler olmak üzere devlet memurlannın şen- liğe katılmalannı engellemtşü. Aynı genelgeyi bu yıl da yayım- layan vali, geçen yü camiler haftasında kültüıierine yakışır şenliği, tüm Muğla'yı kucaklar biçimde kendilerinin yapacak- lannı söytemişti. Kendileri böy- le bir şenliği yapamadıklan gi- bi, bizimkini baltalamaya kal- luşıyorlar. Biz secimle geldik, elbette politika yapacagız.Ama o seçimle gelmedi. Onun poli- tika yapmaya hakkı yok. Za- manı geldiğinde bunun nesabı sorulacaktır." Dört gün sürecek olan Muğ- la Kültür Şenliği'nin ilk günü Muğla kentsel SİT alanının or- ta yerinde yer alan Saburhane Meydanı'nda, Mimar Sinan Heykeli'nin açılışı yapıldı. Mi- marlar Odası Izmir şubesi tara- fından "başanlı korumacılığı" nedeniyle Muğla halkına arraa- ğan edilen 2 metre 20 cm yük- sekligirvdeki Mimar Sinan hey- keli ile ilgiİi olarak "Ba arma- |an, bem bu kenti koruyan Muğla halkınadır, bem de 10 yıldan fazla bir süredir eski Muğla'yı yaşatmak için verilen miicadele içindir" diyen Mi- marlar Odası Muğla Şube Baş- kanı Rukiye Uslu heykellerin korunmasını istedi. Trabzonlu heykeltıraş Saldı- ran özmen tarafından yapılan heykelin Muğla'ya getirilişinde önemli rol oynayan mimar Ok- tay Ekinci ise "Muğla, Mimar Sinan ile birlikte, daha yüzler- ce yıl tarihi karakterini koruya- cak, geleneksel mimarisini yasatacaktır" dedi. Ekinci sözlerini şöyle sürdür- dü: "Umanz yetkililer hiç degilse Koca Sinan'm bakışla- nndan utanırlar da Şahidi Ca- mü'nin çatısına kaplanan tene- keleri söker, kiremillerle kap- larlar SİT bölgesindeki tarihi sokaklan da *aşağısı gibi' ona- nriar, bakarlar, güzelleştirirler Eski e> lerin aralanna da —yine aşağısı gibi— çocuk babçeleri, otoparklar, siislii çiçeklikler va- pariar. Koca Sinan, yiizlerce ki- İometre öteden gelerek Sabur- hane'deki çınann gölgesine bir gözcii gibi yerleşti. Yaşayan Muğla hep, ama hep yasasın di- ye..." Dün aynca şenlik sırasında sergi açılışlan gerçekleştirildi. Belediye parkı, Belediye iş ha- nı, Belediye Sinemaşı, Atapark ve Tansa'da açılan Ümit Otan, Bilgın Özdemir, A.Ruştü Do- ğan ve Refık Öztürk fotoğraf sergileri ile İ.Balaban, Emine tzdar, Bodrumlu sanatçılar, Muğlalı sanatçılar resim sergi- leri ve Mehmet Selçuk ile Ha- kan Derman karikatür sergile- ri bir hafta süreyle izlenebilir. Paris'teyaşayan SelçukDemirel bugün Galeri Nev'de bir sergi açıyor Resimle yazan sanatçıSelçuk DemireFin yıllardır Le Monde Diplomatique'te yayımlanan eserlerini aynı gazete kasım ayında kitap olarak basıp, kiosklarda satacak. Selçuk, "Benim yaptığım, yazılan resimlemek değil resirale yazı yazmak" diyor. Selçuk'un ellerini boş görmek neredeyse imkânsız. Sağ elindeki kalemle, sürekli olarak, gördüğü her kâğıt parçasırun üzerine 'olur olmaz şeyler' çizer. İSMET BERKAN "Uzay; uç boyuta aynı anda sahip olmak muthiş bir sev." Bundan birkaç ay önceydı. Selçuk'un Paris'teki evinde sa- bah kahvesi içip sohbet ediyor- duk. Daha önce hiç görmediğim dort kolajını göstermiştı. "Dikkat ettin mi, benim bii- tiin çizdiklerimde ufuk çizgisi vardır, nesneler bir yere deger- ler. Bir de bunlara bak. Hepsi uzayda. Ne bizi sınırlayacak bir ufuk çizgisi ne de >ere basan ayaklar." Gerçekten, kolajlann üçü, si- yah bir zemin (uzay-boşluk) üs- tunde oyle ya da böyle, onde ya da arkada, düz ya da eğri duran insanlar. Selçuk Demirel ya da kendi imzasıyla Selçuk, bugün Istan- bul Maçka'da, Galeri Nev'de eserlerinden bir seçmeyi sergile- meye başlıyor. Selçuk, 2 kasım- da da Ankara Galeri Nev'de bu sergiden tümüyle farklı yeni bir sergi daha açacak. Yine aynı Selçuk'un yıllardır ünlü Le Monde Diplomatique'te yayım- lanan desenlerinden oluşan bir kitabı, "Eclate de Silence - Ses- sizliğin Patlaması" kasım so- nunda yayımlanacak. Kitabın metnini, Le Monde Diplomati- gue'in genel yayın yönetmeni Claude Julien yazmış. Selçuk ki- tap için çok heyecanlı. "Kitabı Le Monde Diplomatique basa- cak ve kiosklarda satılacak" di- yor. Kioskta yani gazete bayile- rinde satışı gerçekten heyecan verici. Selçuk'un ellerini boş görmek neredeyse imkânsız. Sağ elindeki kalem, surekli gördüğu her kâ- gıt parçasının üstüne olur olmaz şeyler çizer. Peçeteler, kasa fiş- leri, adisyonlar, kâğıt masa ör- tüleri ve bloknotlar dolusu çizer Selçuk. Hiç durmaz, hiç dinlen- mez. Evinde desen bloknotlan- nı, defterlerini gorünce dudağım uçuklamış da beili etmemiştim. Ama Selçuk'un böyle sağda sol- da olur olmaz yerlere, kâğıtlara çizdikleri herhalde bu bloknot- ların birkaç katı olsa gerek. Herhangi bir şeye takar Sel- çuk. Gözlere, şapkalara, saatle- re vs. Ve bu taktığı konuyla il- gili olarak aklınıza gelebilecek gelemeyecek yüzlerce şey çizer. Kendini sıkmaz, sınırlamaz. Ba- şıboş bir gidiştir bu. Zaten Sel- çuk'un Galeri Nev yayınlannda çıkan "Başıboş" adh kitabı bu türden serilerle dolu. "Çoğunlukla medya için, bir yerlerde j-ayınlansın dive çiziyo- rum. Size bir konu veriyorlar. Benim >aptığım \azıları resim- lemek değil, resimle bir yazı yaz- mak, fikrimi açıklamak. Bazen çizerken biliyorsun, bu adam bunu basmaz. Ama ben yine de çiriyorum. Bu, insanın kendini diri tutma çabası. Herhangi bir konuyu kaç turlii ve kaç biçim- de anlatabilirim? Başıboş böy- le ortaya çıktı. Herhangi bir de- senin minimum 12-13 varyasyo- nunu yaparım." Peki ama medya için çizmek insanı sınırlamaz mı? "Yayınla- nanlar açısından bakınca sınır- lıyor. Ama ben çizerken kim ne der diye hiç diişünmüyorum. Desenime bir yığın insan bakı- yor. Ben onlan hiç tanımıyo- rum. Ben, desenlerimi dergi re- daksiyonu için çiziyonım. İn- sanları da o redaksiyondakiler düşünü)or. Bu yıizden birçok resim potadan dönüyor." Konu medyadan açılmışken, uluslararası arenada bir Türk sa- natçısı olmak nasıl bir şey? İn- sanın kökeni yaptığı işi etkiliyor mu? "Nereden geldigimi çok düşiinmiiyonım açıkçası. Zaten V AŞADIĞI HIZLA ÖLDÜ — Stefano Casiraghi ile Prenses Caroline'in oliliği trajedi>le sonuçlandı. 30 yaşındaki işadamı, "off- shore" \arışlarında 180 kilometre hızla giderken teknesi devrildi, yaşadığı hızla öldii. (Fotoğraf: Reuter) Masaldan trajediye...NİLGÜN CERRAHOĞLU ROMA — Masallar bile ba- zen "mutlu son"la bitmiyor. "Ifeni zengin" bir İtalyan ailesin- den çıkıp, dünyanın en güzel prensesi ile evlenen ve gene bir- birinden güzel üç sağlıkh çocuk babası olan 30 yaşındaki, yakı- şıklı, başanlı, milyarder işadamı Stefano Casiraghi'nin trajik ölü- mü buna bir örnek. Monaco açıklannda yapılan "off-shore" yarışlarında 180 kilometre hız- duyulmamış küçuk kentlerden biri, Fino Mornasctfda herhangi bir işadamı olarak yaşayacaktı. Bu yörede, Casiraghi'nin ailesi, '80'ler ltalyası'nı Batı'nın 5. sa- nayi gücü yapan yüzlerce tipik 'aile şirketleri'nden birini oluş- turuyordu. Büyük dedesi bir madenci, dedesi bir demiryolu işçisi olan Casiraghi'nin babası da bir ilkokul öğretmemydi. Mi- lanolu bir kömür fabrikatörü- nün evlatlığı kendi halinde bir ne ile tanışan ve birkaç ay için- de tüm Avrupa playboylarınm düşlediği prensesle evlenen Ca- siraghi'nin çevresi 3-4 ay içinde değişmişti. FlATın sahibi Gian- ni Agnelli'nin yatlanndan inme- yecekti. Beyaz Saray'da uyuya- cak Mitterrand'la Elisee Sarayı 1 mn bahçesinde oğlen yemeği yi- yecek, Ürdün Kralı Hiiseyin'le dirsek dirseğe aynı sofraya otu- racaktı. Fotoğraflar, Dior'un giysileri ve soylu Grünaldi aile- devrilen Casiraghi, yaşadığı hız- Stefano Casiraghi'nin Caroline ile evliliği, "alnına konmuş bir talih öpücüğü" olarak ia öidü. 'Turidsh Express' adh görüldü. Casiraghi, Monaco sarayına bir katamaran-tekneyie kıyıya gjrmeseydi, büyük bir olasıhkla Milano üniü^'PrensefGrace^ha^ne- civanndaki adı duyulmamış küçük bir kentte, sinin tüm ekibinin seferber edii- herhangi bir işadamı olarak yaşayacaktı. Ancak mesine rağmen hiçbir şey yapı- "off-shore" yanşlannda 180 kilometre hızla giderken başına konan talih kuşu Casiraghi'yi bir anda terk ediverdi. lamadı. Işık saçan Caroline'in yanında çekingen gülüşü ve me- lankolik ifadesiyle hatırlanacak olan Stefano Casiraghi'nin gü- zel yüzünü ölüm bile bozmadı. Daha doğrusu buna zaman kal- madı. Emniyet kemeriyle pilot mevkine bağlı olan genç yanş- çı, o hızda bir beton zemin et- kisi yapan suyla temas eder et- mez boyun kemiği ve omurgası- ru kırrnış ve aıunda can vermişti. Caroline'le olan evlih'ği herkes tarafından alnına konmuş bir "talih öpiiciigü" olarak görülen Stefano Casiraghi, Monaco Sa- rayı'na girmeseydi büyük bir olasıhkla Milano civannda, adı kadınla dünyaevine giren baba, Giancarlo Casiraghi kısa sürede bir araya getirdiği aile şirketini gelinin "çeyizi" ile kurmuştu. 1lerde oğulları Marco ve Stefa- no'yu da sosyal merdivende hız- la yükseklere çıkaracak şirket, ısıtma ve soğutma cihazları üre- tiyordu. 23 yaşında Italya'mn "makbul sayılmayan" multi-milyarder müteahhitlerinden Francesco Caltagirone'nin yatında Sardun- ya ve Korsika arasında Caroli- sinin mücevherleri içinde parla- yan Caroline'in hemen her za- man hafifçe bir adım arkasında, onu dudaklannm kenarında belli belirsiz fark edilen Hafif bir gülümseyişle donduracaktı. Fakat bir türlü yerinde dura- mayan Caroline'i huzura kavuş- turan Fino Mornascolu bu mü- tevazı işadamı, dostlarına göre fotoğraflarda göruntülenen o bi- raz silik refakatçi prensten çok farkhydı. Sportif, hareketli ya- şamı, şakalaşmayı, gezmeyi, ge- ce kulüplerini ve seyahati seven Stefano Casiraghi öyle ciddi hiç- bir düşünceye fazla kafasuu tak- mayan bir insandı. Yaşammda, sevdiğini söylediği Machiavelli- nin "Prens"inden başka pek cid- di bir kitap okumamış Casirag- hi, verdiği her söyleşide kansı- na "bana yasamın en temel yön- lerini; sanat, kültür ve bazı ge- leneklerin önemini Öğretti" di- ye teşekkiir ediyordu. Yalnız kültürel alanda değil işdünyasm- da da Caroline sayesinde hamle yapan Casiraghi, 30 yaşında Av- rupa'nın sayılı işadamlarından biri haline gelmişti. FIATın dev insaat şirketlerinden COGE- FAR'm Fransa temsilciliğini ya- pan Casiraghi, yanlız Monte Carlo'da 3000 apartmamn sahi- biydi. Son olarak Monaco'nun efsanevi 'Cafe de Paris'sini res- tore eden ünlü işadamı hiç tanı- madığı kayınvaldesinin adını alan Rue Princesse Grace"de 400 milyar TL. değeTİnde lüks inşa- atlar yaptırıyordu. Stefano Casiraghi'yi dünya- nın sayıb. "off-shore" yanşçıla- n arasına katan hızlı tekne me- rakı, yakınlanna göre, "refakat- çi prens"likten farklı birşeyler yapma çabasından doğdu. Mo- naco'da bugün hâlâ süren bu ya- nsı da kazandıktan sonra bırak- mak istediği söyleniyordu. Fakat 180 kilometre hızla giderken, başına konan talih kuşu, Stefa- no Casiraghi'yi bir anda terk ediverdi. Selçuk Demirel (üstte) ve Sabah uykusu (yanda). şöyle ya da böyle bir toplamsın. Hele yaptığın iş resim olunca kokene çok vakit kalmıyor. Ben direkt imaj kuru\onım. Bir res- mi duşünmeye resimle başlıyo- rum. Bu yüzden nereli olduğun çok önemli değil. Dıinya için çi- ziyorum. Önemli olan çizdiğim bir şeyi herkesin anlaması. Ya- ni, imgenin asal ekseni önemli. Ama belki de beni farklı kılan, Tttrkiye'den getirdigim malze- medir. Aynca, med>a için çalı- şınca belli bir siirat şart. O sii- rat içinde de kokene çok inemi- yorsun." Selçuk, tam 12 yıldır Paris'te yaşıyor. Eserleri Fransa'nın bir- çok önde gelen yayın organında yayımlandı. Le Monde Diplo- matique ve Le Nouvelle Obser- vateur'ün neredeyse her sayısın- da Selçuk'tan bir şeyler var. No- uvelle Obs!un birçok kapağı da Selçuk'a ait. Selçuk çok üretken bir sanat- çı. Sanatçılar da Urettiklerini göstermek, sergilemek isterler. Selçuk, Türkiye'de düzenli ola- rak sergi açıyor, sonra bunları kitaplaştınyor. "Aslında desen- lerimin Türkiye'de sergilenmesi diye bir problemim yok. Expo- sition (gösterme, sergileme) ile eshibition (teşhir etme) arasın- da ince bir fark var. Belki bura- dan sanatsal anlamda tumuyle kopmayı istemivoruın. Yaptığım işlerden bir seçmeyi arada bir göstermek ıstiyorum. Gösterme- yi seviyorum, ne biçimde olur- sa olsun. tşte bayramlıklanmı giydim, birbirinden tumuyle farklı eserlerden oluşan iki ser- giyle geldim." Yazıya kolajlarla başladık, kolajlarla bitirelim. Birkaç ay önce kolajlan gördüğümde bun- lann Selçuk için anlamını önce çok iyi kavrayamamıştım. Ama aradan birkaç saat geçip de Sel- çuk elimdeki Alman sigarasının paketindeki bir figürden insan kafası çıkıp çıkmayacağmı araş- tınnca her şeyi anladım. Kolaj- lar bitmiş gibiydi, ama Selçuk bitirmek istemiyordu. Her gün yeni bir şey düşünüyor, kolajın bir yerine ekhyordu. önce eğlen- diğini, oyun oynadığını düşün- dum. Ama birden fark ettim ki kolaj aslında kendi kendini üre- tiyor. Eğer bu kolajı ben satınal- sam, dayanamam, evde bir şey- ler de ben eklerim herhalde. Birkaç gün önce bu yazı için Selçuk'la söyleşirken sordum: "Neden kolaj?" Bana baktı, her zamanki hazır cevaplığınm ter- sine durdu, düşündu, "Sen de bir kolajsın" dedi. "Duşünsene, sabah kalkıyorsun, iç çamaşır- lannı. pantolonunu, gömleğini, çorabını, ayakkabını, ceketini giyiyorsun. Her sabah kendine bir kolaj yapıyorsun." Anlamı böyle genişletince her şey kolaj oluyor. "Tabii, sokak- lar, şehirler, özellikle büyük şe- hirler birer kolaj. 'L'yum" adına bir uyumsuzluk yapıyorsun. Plastik sanat anlamında kolajın tarihini büıni>orum, çünku ya- pıştıncıyı ilk kim ne zaman bul- du bilmiyorum." Tekrar uzaya, üç boyutluluğa dönmek istiyorum. "Uzay, hımm" diyor ve Neyzen Tevfik- ten iki dize aktarıyor: "Kâh çıkanm gökyüzüne sey- reylerim âleoıi / Kâh inerim yer- yüzüne seyreyler âlem beni." Patri^n haçı geri dönüyor • ATtNA (Cumhuriyet) — İstanbul Fener Patriği Dimitrios'un Yunanistan ziyareti su^sında kaybolan tarihi haç madalyonu bulundu ve Istanbul'a geri dönüyor. Kayıp haberinin Yunan ve Türk basırunda yer almasından sonra Atina'da Maria Papanikolopu adh 54 yaşındaki bir kadın, haçı patriğin ayini sırasında yerde bulduğunu beUrterek geri iade etti. Haç şimdi İstanbul'a gönderildi. Yunan basını "Maria çarpılmaktan korkarak haçı iade etti" diye yazdı. Tıırizm protokolti • ANKARA (AA) — Ankara'da geçen hazJran ayında imzalanan Turkiye- Aknanya 3'üncü dönem Turizm Karma Komisyon toplantısma ilişkin protokol, Bakanlar Kurulu'nca onaylandı. Resmi Gazete'de dün yayımlanan protokol, her iki ülkedeki turizm sanayiinin teşvik edilmesi ve karşılıklı turist akımına hız kazandırüması konusunda mevcut işbirliğinin daha da arttınlmasım öngörüyor. Protokole göre her iki ülkedeki turizm uzmanlan özellikle deniz turizminin geliştirilmesi konusuna ağırlık verecekler. Kaplumbağa için 6 bin mark • MUĞLA (Cumburiye.) — 3 milyon DM'lik Aknan yardımı, Dalyan'daki caretta carettaların (deniz kaplumbağalan) korunmasında harcanacak Federal Alman teknik yardım heyeti ile Türkiye"yi temsilen Çevre Koruma Kurulu arasında yapılan toplantıda, Türkiye'nin de koruma projesine 3 milyon DM'lik katkıda bulunacağı belirtildi. Alman hükümetinin Dalyan için vaat ettiği 8 milyon DM'nin "nasıl kullanılacağı" Köyceğiz'de yapılan toplantıda tartısıldı. Yörede yapılan incelemeler ve tartışmalar sonunda Alman yardımımn caretta carettaların korunmasında kullanılmasına karar verildi. Sapanca için tehlike • tZMTT (Cumhuriyet) — Sapanca Belediye Başkanı Osman Nuri Erdoğan, Sapana Gölü'nün kirlenmesini önlemenin tek yolunun çevre kolektörünün kurulması olduğunu söyledi. Sapanca Gölü'ndeki kirliliğin günden güne artmasına karşın çevre koruma yasalannın kâğıt ' üzerinde kaldığını acıklayaı. Sapanca Belediye Başkanı Erdoğan, "Zaman geçirihneden tedbirler alınmazsa Sapanca Gölü yok olur. Bu da Kocaeli ve Sakarya için çok büyük tehlikedir" dedi. Marie Qaire IIIUZLT bulundu • ANKARA (AA) — Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, "Marie Claire" dergisinin Eylül 1990 tarihli saynsında yer alan bazı fotoğrafların 18 yaşından küçükler üzerinde muzır tesir yapacak nitelikte olduğuna karar verdi. Küçükleri Muztf Neşriyattan Koruma Kurulu'nun, "Marie Claire" dergisine ilişkin karan, Resmi Gazete*nin dünkü sayısmda yer aldı. Yanık sigara tablada kalmıştı. "Bir müşteri gelmişti, bîraz geciktik. Dükkânı kapatırken fark etmemişim. Sabah bir de baktım, yanık sigara tablanın kenannda kalmış... Ya düşüp bir felakete yot açsaydt! Hemen Halk Sigorta ya gidip dükkânı sigorta ettirdim, eşyalanyla biriikte." 5= Halk Sigorta Bir yaşam sereği Sigortası
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear