25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/14 OLAYLARIN ARDENDAKİ GERÇEK(Baftarafı 1. Sayfada) nuşmasmm tutanaklara geçme- sini istemiyormuş. Ancak bu ge- rekçe Sayın Ali Bozer'in "istiskal" edilmesindeki anlanu hqfifletemiyor, tersine ağırlaştı- nyor. ABD'nin Dışişleri Bakanı Ba- ker Dışişleri Bakanı da bizimki Dışişlehnin dış mandalı mı? Dı- şişleri Bakammn dışlandığı dış politikamn sorumsuz Cumhur- başkanı özal tarafından kapalı kapılar ardında yürütülmesinde artık bir "skandal" kokusu du- yulmuyor mu? Sonuçta "vyşar" Ali Bozer- in kişilik sahibi bir insanın kat- lanamayacağı duruma düşürül- mesi, cumhuriyet devletinin de ne hallere düştüğünün resmidir. Ancak olayın boyutlarım yi- ne Sayın Bozer'in boyuna indir- gersek, "uygar adam" olmantn yalnız kalıpla kıyafetle, diplo- mayla eşanlama gelmediğinigö- rüyoruz. Uygarhk insana kim- lik ve kişilik aşılar, insanın bi- rey oluşunu sağlar; ama, bir kimse kişiliğini kontyamayacak kadar silikleşir ve gölgeleşirse "kader utansın " deyip geçebilir miyiz? Devlet yönetiminde Istifa" diye bir kavram var. Bu olayda Sayın Ali Bozer yalnız özel ki- şUiğini savunmak durumunda değil. Eger beiteklere bu "vahim" olayla kazınmak iste- miyorsa, gerekeni yerine getir- melL. Başbakanın, hukümetin, ANAP Meclis Grubunun silik- leşmiş ve neredeyse yok olmuş bulunduğu noktada Dışişleri Bakanı'nın "varon" demesi unutulmayacak bir davranış sa- yılırdı; ama, beklentisi bile bo- şunadır. * • • HABERLERİN DEVAMI 5 EKİM 1990 Bir tarih yaşanıyor Savaş (Baftarafı 1. Sayfada) lemesini güçleştireceğini di, "Ama ber şeye karşın Irak, kanatlarını ve ardını bep göz önünde bulundurmak zorunda, bu da btze avantaj sagkyor" de- di. Summers, senaryoda adı geçmeyen Suriye'nin Irak'a kar- $ı bir cephe açmasının daha ak- la yakın bir olasıhk olduguna dikkat çekti. Koppel'in tran, Türkiye ve Suriy^nin, toprak- larını ne ölçüde Amerikan as- kerlerine kullandırabileceğini sorması üzerine Summers, "Bu, büyük bir bilinmeyen. Sa- dece bizim için degil Irak için de öyte. O yuaden bep haarUdı olmak zonıodalar. Güçlerinin türnünu gnneye yığamazlar" dedi. Blackwell ise "Irak'ın si- lah altında bir milyon adamı, 5500 tankı var. Bunun yansı güneye indirUmiş olsa dahi ge- rryt kahuıiar, Türkiye, Suriye ve İran Uk günlerden itibaren ta- arruza geçse de savaşı Ameri- ka ve müttefikleıi için kanlı yapmaya yeter" diye konuştu. Blackwell bu scnaryonun "mantıgının g«nei olarak ma- knl oldugunu" ileri sürdü. Blackvvell, zamanlama bakı- mından ise bu senaryonun bir aydan daha fazla bir süre son- ra gerçekleşebileceğini söyledi. 2. senaryo Bu senaryo, "sinir savaşı" adjnı taşıyor. Buna göre kriz ki- litleniyor, taraflar çölde bekli- yor ama hiç hareket olmuyor. ABD'nin hedefi, tek kurşun at- madan Irak'ı Kuveyt'ten çekil- meye zorlamak. Bu arada Irak'ta darbe girişimleri oluyor. Irak'ın hedefi ambargoyu del- mek. Bu arada ABD'de Kong- re üçte bir yenileme seçimleri oluyor, Kongre üyelerinin üze- rinden seçmen baskısı kalkıyor, ama Irak'ta doğan gıda yoklu- ğunun etkisi ilk olarak rehine- lere yansıyor. Irak her gün bun- lan TV'de gosteriyor. Yani du- rum hem kuşatılanın hera de kuşatanın aleyhinde gelişiyor, ama kilitlenmeden Irak daha kazançlı çıkıyor, çünktt istedi- ğini elde tutmaya devam etmiş oluyor. Senaryonun sunulmasından sonra yapılan tartışmada Blackwell, böyle bir kilitlenme- den Saddam Hüseyin'in kârb çıkacağını ileri sürerken Sum- mers da bir kilitlenmenin, Bush'un ustaca bir araya getir- diği anti Irak koalisyonunda çatlamalar yaratabileceğine dikkat çekti. Ancak buna kar- şın zamanın, yine de, Irak'ta yaratacağı tahribat nedeniyle ABD'den yana oldugunu iddia etti. Koppel, "Ama Saddam Knveyt'i elde etmiş olmayacak mı?" diye sorunca Summers, "Elde etmek ayn, eide etmeye devam etmek ayn. Buna uzun süre devam edebilecegini «anmıyorum" diye konuştu. Bu savına da ekonomik ambargo- nun Saddam Hüseyin'in iktida- ruu tehdit edeceğini gerekçe gösterdi. Koppel, "Saddam, Kuveyt'ten çekilmeyi kabnl et- se ayakta kalır mı?" diye sorun- ca Blackwell, "Kalabttir. Geç- mişte birçok rnaglubiyeti zafer olarak gösterebildi. Bonu tek- rarlavabUir. Hstta BM kararia- nna barfiyen uyarak çekflse da- hi kazançu olan yine Saddam olur, çünka eMndeki en kıymetii şey olan giiçlii ordusu hftlâ ayaku kalmış ohır" dedi. (Baftarafı I. Sayfada) D.Alman hükümetinden beş ba- kan, özel yetki alanına sahip ol- mayan devlet bakanları olarak Alman hükümetine katüdüar ve ant içtiler. Başbakan Helmnt KobJ, Uk birleşik parlamentoda yaptığı konuşmada yeni Almanya'yı bekleyen sorunlara degindi ve uluslararası alandaki de&şim- lerden söz etti. Kohl, duygusal- hktan uzak ve gerçekçi bir üs- lupla yaptığı konuşmada Alman birliğinin sağlanmasına katkıda bulunanlara teşekkür etti ve şöyle dedi: "Eski Demokraük Alman- ya'da bu banşçı dönüşimü ger- çekleştiren insanlara, Amerika Birie^k Devletkri'ne ve Başba- kan George Bush'a, Fransu ve tngiliz dostlanmıza, Avrnpa Topluluğu ve Atlantik Ittifakı içindeki ortaklanmıza, Alman halkıyla gösterdilderi dayanış- ma için teşekkür borçhıyuz. Do- ğu ve Orta Avrupa'daki refonn hareketleri olmaksmn biıttğinıiz gerçekleşemezdi. Sovyetler Bir- Ufi Devlet Başkanı Mihail Gor- baçov, halklann kendi yolunu çtzme hakkına saygı göstererek Alman birtigine biiytik katkıda bulunmuştur." Kohl, Birleşik Almanya'nın tarihteki karanlık sayfalan unutmaması gerektiğini; Alman eliyle bu yüzyılda işlenen cina- yetleri anmanın özeÛikle Yahudi soykırımının kurbanlanna kar- şı bir göre\' oldugunu söyledi. Kohl, "Birieşen Almanya hem tarihiyle sUreklilik içinde hem de yeni bir başlangıç olarak gö- rülmelidir" dedi. Sovyetler Birligi ve Dogu Av- rupa devletleriyle yeni ilişkiler kurulduğunu anlatan Kohl, Almanya-SSCB arasındaki yeni işbirliği anlaşmasmm imzalan- ması için Gorbaçov'un Alman- ya'ya gekceğini bildirdi. Gorba- çov'un Berlin'e, Duvar'ın açıl- masının 1. yıldönümü olan 9 kasımda gelmesi bekleniyor. Kohl, Dogu Avrupa ülkelerinin AT ile en yakın uyum sürecine sokulacağını da söyledi. Kohl'- ün konuşması, Macahstan, Po- lonya ve Çekoslovakya ile AT arasında yakın vadede Türkiye'yle yaptığı türden 'uyum anlaşmalan* imzalanaca- ğı seklinde yorumlanabilir. Başbakan Kohl'un konuşma- sından çıkan ikinci önemli so- nuç, Almanya'nın kısa vadede Birleşmiş Milletler cerçevesinde yurtdışma asker görtdermek için anayasa değişikliğine gideceği oldu. Kohl, Almanya'nın dün- yadaki sorumluluğunun birleş.- meyle arttıgını ve bu sorumlu- luğu yerine getirmek için yasal düzenlemelere gidileceğini be- lirtti. Kohl, Irak'ın Kuveyt'i iş- galini sert bir dille kınadı ve bi- linmeyen yerlere götürülen Al- man vatandaşlannın kurtanl- ması gerektiğini ima etti. Kohl'den sonra kürsüye gelen Sosyalist Enternasyonal Başka- nı ve SPD Onur Başkanı VVilly Brandt, "Almanya'nın keyfi böliinmeâııin demokratik yol- lardan giderildigini" vurguladı ve birleşmenin maliyetinin bir an önce saptanması gerektiğini söyledi. Brandt şöyle dedi: "Almanya'nın dünyada yeni siiper güç olacagı laflanna ku- lak asmıyonım; ama Almanya'- nın Avrupa'da inisiyatifi eline alma şansı vardır ve bu hakkı kollanacaktır. Dayanışma, yal- nız Batı ve Dogu Almanya ara- sında degil, Baü ve Dogn Avm- pa arasında, kuzey ve güney ya- nmkure arasında, çevre soruo- laruun ve sefaktin giderilmesin- de gereküdir." Brandt, Alman- ya'nın gelecek politikasmda beş aşamah bir program ortaya at- tı. Bunlar: 1. AT'yi sağlamlaştırmak, 2. Birleşik Avrupa düzenini kur- mak, 3. Avrupa'da banşı tesis etmek, 4. Yoksul ülkelere yar- dım ve çevre sorunlarınm çözti- müne katkı, 5. Birleşmiş Millet- ler örgütünü geliştinnek. öte yandan yeni başkent Ber- lin'de 3 ekim gecesi göstericiler- le polis arasında çatışma çıktı. Eski Doğu Berlin'in merkezi Aleksander Meydam'nda birleş- meye karşı izinli bir gösteriden sonra kendine 'Otonomlar' adı- nı veren sol-anarşist gruplar ara- balan ateşe verdi, oteÜerin ve dukkânlann camlannı indirdi ve milyonlarca marklık hasara yol açtı. Göstericilerden üçte birinin Batı Berlinli Türk gençleri oldu- ğu bildirildi. Polisten yapılan açıklamaya göre 200 kişi yara- landı, 250 kişi gözaltına alındı. Gözaltındakiler, serbest bırakı- lırken aralarında Türkler de ol- mak üzere 10 kişi tutuklandı. Polis, tutuklulann hemen yar- gıç önüne çıkanlacağını bildir- di, ancak kimliklerini açıklama- dı. Türk gençlerinin Doğu Ber- lin'e, 'dazlaklar' ve neonaziler- le muhteme! bir çatışma için gectiği ve Alman gençlerine uya- rak polisle çatıştığı tahmin edi- liyor. Göstericiler, 'Büytlk Al- manya'ya ve Batı'mn Doğu'yu satm almasma' karşı çıkıyorlar. Polly Peck içîn pazarlık REICHSTAG NEDİR? Politikamncanlı merkezi BERLtN (Comhuriyet) — lmparatorluk Alrnanyası'nın B«lin'deki tarihi parlamento binası "Reichstag" Alman potitik tarihinin odak noktalarından biıisidir. 1884-94 tarihleri arasında da Berlin'de o zamanki Kraliyet Alam'nda Paal Wallot tarafından mşa edildi. 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Weiraar Cumhuriyeti'nde Almanya'da politik yaşamın en canlı merkezi oldu. 28 Şubat 1933 tarihinde Naziler tarafından gizlice yakddı. Hitler önderliğindeki Naziler, yangımn suçunu komünistlere ve o sırada Berlin'de bulunan Bulgar Kûmünist Partisı önderi Georg Dt&ıitrora atarak ülkede komünistlere karşı büyük bir kampanya yürütüp kitaplan yaktıkr ve iktidara el koyma hareketini başlatular. 1945'de savaş, Sovyet ordusunun Reichstag kulelerinden birine bavrak çekmesi ile son buldu. Savaş sonrası Batı Berlin'de kalan binanın onanmı 1970lerde bitti. Reichstag < binası kısmen toplantı salonu, kısmen tarih müzesi olarak kullaroldı. Birleşik Almanya'nın parlamentosu dün bu tarihi binada yakiaşık 57 yıl sonra ilk kez yeniden toplandı. Üstünde "Alraaa halkıoa" yazan bina, bundan sonra Alman Parlamentosu olarak hizmet verecek. Enflasyondaartışa tepki (Baftarafı 1. Sayfada) artışlar kaydedilecegini savun- du. Erez şunları söyledi: "Enflasyonun hızlanmasına Körfez krizi mazeret olamaz. Kimse bu mazeretin arkasına saklanmamalıdır. Körfez buna- lımı enflasyonu bir miktar art- trrmıştır. Enflasyonun sebeple- ri yanlış yerlerde aranmakta, herhangi ciddi ve müşterek bir politikamn sonucu olmayan, kı- sa süreli başardaria avunmak ve oyalanmak yolu (ercih edilmek- tedir. Toplumun her kesimi, agır zamlar altında bunalmış du- rumda iken enfiasyona Körfez'i bahane göstermek, durumunu biraz olsun rahatlatacak tedbir- ler bekleyen geniş halk kitlele- rinde geleceğe yönelik karam- sarlığıo derinleşmesine ve ağır- laşmasına sebep olmaktadır." TİSK Başkanı Refik Baydur ise enflasyon oranının eylül ayında bu kadar yüksek çıkma- sını Körfez krizine, akaryakıt Fı- yatlanndaki artış ve psikolojik zamlara bağladı. Bir aylık so- nuçlara bakarak hemen lıeyeca- na kapıhnmaması gerektiğini de belirten Baydur, "Bu yü sonun- da enflasyon yüzde 45-50 sevi- yelerinde olacak" tahmininde bulundü. Eylül ayının 8.7'lik enflasyonunun 5 puanlık kısmı- nı Körfez'e dayandıran Baydur, yıl sonuna dek Körfez'in enflas- yona etkisinin 5-10 puan olaca- ğını savundu. Baydur ayrıca enf- lasyon oranındaki bu artışta et- kisi bulunan psikolojik zamla- ra karşı da bir an önce önlem alınması gerektiğini vurguladı. ktanbul Ticaret Odası Yöne- tim Kurulu Başkanı Atalay Şa- hinogln da Türkıye'nin içinde bulunduğu bu ekonomik şart- larda enflasyonun hükümetçe söylenen rakamlarda tutulması- nın mümkün olmadığmı belirt- ti. Enflasyon oranının artışında petrol zamlannın büyük etkisi oldugunu da dile getiren Şahi- noğlu, "Her ülkede petrol zam- lan akaryakıt fivutlarını yüzde 20-2$ artUnrken Türkiye'de bu oran yüzde 80"lere geldi. Şu an- da petrol fiyatlan düşüyor. Hü- G.Doğu'da insan hakları (Baftarafı 1. Sayfada) masuıa neden olabileceğj" sıra- landı. Meklupta, Avrupa tnsan Hakları Sözleşmesi'nin 15. maddesine göre askıya ahnabi- lecek insan haklannm, özgör- lük, yurttaşlık, bireyin özel ve aile hayatı ile evinin korunmast' ile haberleşme, toplanma, der- nekleşme ve sendikalaşma oldu- ğu beürtildi. Avrupa Konseyi Genel Sekre- terliği'ne gönderilen mektup şöyle: AVRUPA KONSEYt'ne Avrupa İnsan Haklan Sözleş- mesi'nin 15. Maddesine Uygun Olarak Yapılan Askıya Aunma- nm Bildirimi 1. Törkive Cumhuriyeti son aylarda, Güneydogu Anadolu'- da, Avrnpa Sözleşmesi'nin 15. maddesi anlamında, nlusal gü- venMgine, giderek artan itnptym ve yoğunlnkta, ulusun bayaUnı tehdit eden boynttarda tehlike- lere maruz kaimaktadır. Bir kısmı yabana nslerden kaynaklanan teröristlerin eytem- leri, 1989 ydında 136 sivU ik 153 gavenlik kuvveö messubıınun ölümüne sebep olmoştur. Sadece 1990 yıhnın başından bu yana 125 sivil ile 96 güven- lik kuvveti mensuba öldürül- mastür. 2. Ulnsal güveniigitehdit,Gö- neydogn Anadola'nun ülerinde, (Elaag, Bingöl, TunceU, Van, Dtyarbakır, Mardin, Siirt, Hak- kâri. Batman, Şırnak) ve bnnla- ra yakın yerlerde olmaktadır. 3. Terörist eylemlerin yofan- luğu, çeşiüiligi ve bu eykmlerie başa çıkmak için hükümet, sa- dece güvenlik güçlerini kullan- maya mecbur kalmamakta, ay- nı zamanda bir kısmı Türkiyei •in diger bölgelerinden, hatta bir kısmı da yabancı ülkelerden ve sendikal haklann sniistima- linden kaynaklanan, halkın za- rarlı dezenfonnasyonu kampan- yast ile ağrasmak için gerekli ' adımian atmak zorunda kai- maktadır. 4. Bu amaçla Türk büküme- ti, Türk Anayasasfnın 121. maddesİBe uygon olarak 10 Ma- yıs 1990'da 424 ve 425 sayüı ka- nun hnkmünde karamarneleri çıkartmışUr. Bu kararnameler, kısmea, Avrupa İnsan Haklan ve Temel Özgürlükleri Sözleş- mesi'nin 5, 6, 8, 10, 11 ve 13. maddeleri kapsamında korunan haklann askıya alınmasına ne- den olabttir. Ahaan tedbirlerin tanımlayKi bir özeti ilişikte su- nnlmoştur. Bonlann Türk Ana- yasası Ue uyumlan konoso su anda TürUye Aaayasa Mahke- mesi'ıtia gnndemindedir. 5. Türk hükümeti, yukanda a * geçentedbirteriaişlevsiz hale geldigi dantmda, Avrupa Kon- seyi Gend Sekreterrni haberdar edecektir. 6. Ba büdirim Avrupa tnsan Haklan Sözleşmesi'nin 15. mad- desi uyannca yapılnuştır. İnsan haklannın askıya alınması gerekçesini içe- ren 15. maddede ise "savaş ve ulasoa hayatmı tehdit eden di-, ger olaganusts duramlanla, sa- dece o doramuı gerektirdigi öl- çüde ve uluslararası hakukan geürdigi dijer sorumluhıkhuia çelismeyecek sekilde sözkşıneyi imzalayma taraflardan herhangi birinin, södeşmenin 2, 3, 4 (1. paragraf) ve 7. maddeleri haric, diger maddeleri askıya alabile- cefci" belirtüiyor.. kümet petrol fiyatlan yükselir- ken nasıl akaryakıt fiyatlannı yiıkseltiyorsa. düşerken de dü- şürmeli. Bunun için 'şu kadar düşsün, sonra bir ucuzlamaya gidilecek' dememeli" dedi. Türkiye'de şimdilerde toplusöz- leşme görüşmelerinin de sürdü- ğünü ve bazı büyük sektörlerde grev kararlannın alınabileceğini anımsatan Şahinoğlu, toplusöz- leşmelerde gereğinden fazla bir ücret zamrru cıkar ya da grev ka- ran alımrsa enflasyonun daha da artacağına dikkat çekti. Şa- hinoğlu ayrıca enflasyon oranı- nın bu kadar yüksek çıkmasın- da Körfez krizinin etkisinin yad- sınamayacağını da sözlerine ek- ledi. Yüksek çıkan enflasyonun nedenini enerji fiyatlan artışına bağlamanm yanlış olacağını vurgulayan Prof.Dr. Tansu Çil- ler, "Enflasyonun Körfez krizi ile ilgisi yok" dedi. Kur politi- kasma dayah bir programın yıl- başında yürürlüğe konulduğunu ve düşük kur ile ithalatın teşvik edildiğini anlatan Tansu Çiller, ara mal ithalatının ucuzlaması- mn maliyetleri düşürdüğünu, tü- ketici malları ithalatının da fi- yat artışlanru frenleyici etki yap- tığını belirtti. Fiyatlar aşağıya çekilince enflasyon-kur makası- nın kapanacağının hesaplandı- ğını anlatan Tansu Çiller, daha sonra şöyle devam etti: "Kur açıgımn kapanması ve yıl sonuna doğru fiyatlara yan- sımaması için kamu açığırun ka- panması gerekirdi. Bunun iki yolu vardı: Ya vergi gelirleri art- tınlacaktı ya da devlet borçlan- ma klğıtlarının faizi düşnriile- cek ve vadesi yayılacaktı. Ama bu ikisi de yapılmadı. Şirketler ve bankalar kârlı bir yıl geçirir- ken millete vergi salındı. Endekslere bakılınca kamu ke- simi fiyat artışlannın daha faz- la olduğu ortaya çıkar. Körfez krizi bahane edilerek kamu açı- ğını kapatma kampanyası baş- latıldı. Bu fiyat artışları enerji artışından dolayı değildîr, prog- ramdan dolayıdır. Körfez krizi katiyen böyle bir sonuç yarat- maz. Körfez krizinin arkasına saklanmamak ve olayı doğnı koymak lazım. Bundan sonraki aylarda da enflasyon yüksek çı- kacak ve gene Körfez kriziyle bir ilgisi olmayacak." Prof.Dr. Gülten Kazgan da enflasyonu yüzde 70 olarak tah- min etüğinde Körfez krizinin henüz ortaya çıkmadığını haür- latarak para arzırun yüzde 80'in uzerinde artmasının da bunda ana etkeni oluşturduğunu söy- ledi. Kazgan, para arzının bu kadar arttırılması karşısında enflasyonda başka türlu bir bek- lentinin olamayacağını, mevcut hızh fiyat artışının petrol fiyat- lanndaki artışla izah edilemeye- ceğini söyledi. Kazgan, petrol fı- yatlarındaki yükselmenin ancak bir dereceye kadar hızlı fiyat ar- tışlanna yol acabileceği görüşü- nü savundu. (Baştarafı 1. Sayfada) riği ve kullanılan dilden ötürü öfkelendiği ve bunu bir ültima- tom olarak gördüğü kaydedili- yor. lngiltere hükümetinin 29 ey- lül cumartesi günü göndererek 1 ekim tarihine kadar yerine ge- tirilmesini* istediği koşullar; Türkiye'nin derhal 100 milyon sterlin mali kaynağı Londra'ya aktarmasını ve Polly Peck'te de yönetim değişikliğine gidihnesi- ni öngörüyor. Cumhurbaşkanı özal'ın ise bir kurtarrna paketini Türk mali kurumlanru büyük borç sorum- luluğu altma sokmamak için ge- ciktirdiği anlaşüıyor. Geçen cu- martesi New York'ta Asil Na- dir, Cumhurbaşkanı özal ve ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Güneş Taner Ue Türk bankacılar arasında bir kurtar- ma paketi uzerinde anlaşmaya varıldığı belirtiliyor. Financial Times gazetesi kay- naklan lngiltere hükümetinin Polly Peck'in kurtanlması için Türkiye'den istediği 100 milyon SSCB Gazeteci patates peşinde Komsomolskaya Pravda'mn tüm çahşanlan, tarlada patates toplamaya gittiğinden gazete bugün çıkmayacak. Sovyetler Birliği'nde patates sıkıntısı had safhada. Dtş Haberler Serrisi — Sov- yetler Birliği'nde doruğuna ula- şan patates sıkıntısı, basını da etkiledi. Kışın başlamış olması- na karşın özeüikle tarladaki pa- tates ürunünün hâlâ toplanama- mış olması yüzünden başlatılan 'hasat seferberligine" gazeteci- ler de katılmaya başladı. Mos- kova'nın 400 km uzağında ufak bir ilçede ise sarhoş kamyon sü- rücüsünü öldüren bir polis me- muru halk tarafından linç edil- di. AA'nın haberine göre SSCB- de yayımlanan en liberal gazete olan, Komünist Parti'sinin ^enç- lik kolu kornsomolun yayın or- ganı Komsomolskaya Pravda- nın yazı işleri kadrosu dahil tüm çahşanlan dün patates toplama- ya gjttikleri için gazetenin bugün yayımlanamavacagı bildirildi. Gazetenin dünkü sayısında okuyucular için yayımlanan uyan notuyla birlikte tarlada kalrmş patateslerin halini göste- ren bir fotoğraf da yayımlandı. Sovyet başkentinin kışı geçi- rebilmesi için yanm milyon ton patatese gereksinmesi var. The Washiagton Post gazetesinin Moskova muhabiri, yetkililere dayanarak gönderdiği haberde şimdiye kadar sadece 38 bin ton patatesin toplandığını bildirdi. Oysa geçen yıl aynı dönemde 279 bin ton patates toplanmış- U. öte yandan Moskova'nın 400 km güneydoğusunda Dubyon- ki ilçesinde sarhoş bir sürücüyü vurarak öldüren polis memuru, kızgın halk tarafından linç edil- di. Reuter'in haberine göre po- lis memuru sarhoş kamyon sü- rücüsUnü durdurmak için altı el ateş etti. Son kurşun sürücüye isabet ederek ölümüne neden ol- du. Bunun üzerine protesto gös- terilerine başlayan ilçe halkı da- ha sonra karakola saldırarak po- lis memurunu linç etti. sterünin Londra'ya aktanlıp ak- tanunadığı konusunda ise bir bilgi vermiyor. Polly Peck Yönetim Kurulu Başkanı Asil Nadir, Financial Times gazetesinin verdiği de- rtıeçte, şirketin vadesi gelmiş borçlannın ödemelerini durdur- duğunu açıkladı. Asil Nadir'in bugün alacakh bankalarla Londra'da yapacagı toplantıda aynntüı bir öneri paketi suna- rak 117 milyon sterlin tutann- daki borçlannın yeniden fınans- manını isteyeceği belirtildi. Na- dir'in bankalardan Polly Peck'e tanınan mevcut kredi imkânla- nnı sürdürmelerini ve borç fa- izlerinin ödenmesini 90 gün sü- reyle durdurmalannı istemeside bekleniyor. Polly Peck'in öne- ri paketinde, grubun geçen yıl satm aldığı, merkezi ABD'de bulunan dev mevye şirketi Del Monte'nin azvnlık hisselerinin 4-5 ay içinde halka açılması, 850 milyon sterlini bulan borçlann yanya indirilmesi Polly Peck'e ait bazı mal varhklannın ve yan kunıluşlann satılması gibi ön- lemler bulunuyor. Financial Ti- mes gazetesi haberinde, Polly Peck'in elden çıkarabileceği ku- nıluşlar arasında Antalya'daki Sheraton Oteli ile Türkiye'deki Vestel Elektronik'in de buluna- bileceğini bildirdi. Asil Nadir gazeteye verdiği demecinde, "Bankalann prog- ranumızı görünce kısa vadeli borçlannuzı yenileyeceklerine inamyonım. Toplantıda amacı- mız, şirkete kredi açan banka- lar adına konsorsiyıunu yöneten Standart Chartered Bank'ı bu yü sonuna kadar başka mali kaynaklar bulunacagı beklenti- si ile 117 milyon sterlin tntann- daki borç senedini yenilemeye ikna etmektir. Şirket, son geüş- melerden önce başladıgı vade ve ödeme ayarlamasını (de- gearing) sürdürecektir. Borcun ödemeye oraru yüzde 20 azaltı- larak yüzde 30a indirilecektir. Nakit sorunu dışında şirket kârb ve sağhklıdır" dedi. "Financial Times" gazetesi, bugünkü toplantı hakkında şu yorumu yaptı: "Türkiye hükü- meti, şirketin Kuzey Kıbns Türk ekonomisi açısından önemi ne- deniyle Polly Peck'e önemli bir danışmanhk rolü oynuyor. Asil Nadir'in, Polly Peck'in nakit so- nınunun çözümünde Türk ku- nımlannın da mali katkıda bu- lunmaya niyetli olduklanna üiş- kin kanıt göstermesi gerekmek- te." "Daily Tekgraph" ise "Türkhnkümeti, PoUy Peck ko- nusunda doğnıdan Cumhurbaş- kanı Özal'a muhatap olacak bir yetkili atadı. Mau'yeci Bülent Şe- miler'e, ekonomiden sorumlu Bakan Güneş Taner'i es geçerek Polly Peck'e nakit sağlama so- rumlulugu verildi" dedi. Asil Nadir'in, Türkiye'ye yapmayı düşündüğü ziyaretin gerçekleş- mediğini, ancak "kısa sürede^* yapılacağmı kaydetti. "Indepen- dent" gazetesi ise ziyaretin an- cak "cumadan sonra" gerçekle- şeceği tahmininde bulundu. Bu arada dün, İMKB'de iş- lem gören Polly Peck'e baglı VesteFin hisseleri 9500 liradan 9000 liraya düstü. Taner: Nadir'le görüştüm Ekooomi Servisi — Devlet Bakanı Güneş Taner, New York'ta Asü Nadir'le görüştüğü- nü beürterek Nadir'in her Türk vatandaşı gibi sıkıntılannı hükü- metine aktarma hakkına sahip oldugunu ve hukümetin de uy- gun gördüğü biçimde yardımda bulunabileceğini söyledi. Amerika dönüşünde Atatürk Havalimam'nda bir basın top- lantısı düzenleyen Taner, gaze- tecilerin Asil Nadir'in Türk hü- kümetinden destek talep edip et- mediği yönündeki sorusuna, "Keodisiyle göröştttm, ancak siz benden görttşme içerigi konu- sunda bilgi sormaya mezun de- gUsiruz. Bwra bana ne sdatia so- ruyonunnz Id size açtklama ya- payım?" sözleriyle yanıt verdi. Güneş Taner, gazetecilerin gö- rüşme içeriğine iüşkin ısrarh so- rulan üzerine de barında çıkan Asil Nadir'in Uç büytlk kamu bankasından kredi almak veya yabano bankalardan kredi al- mak için Türkiye'nin garantör- lüğünü istemek gibi taleplerinin hiçbirinin doğru olmadığım be- lirterek şu açıklamayı yaptı: "Asil Nadir Türk asüb, büyük şirketleri olan ve Ingiltere'de iş yapan bir vatandaşuııızdır. Ken- disinin tagütere'de borsa aktivi- tderinde bir süre önce probiem meydana getmiştir. Buabun do- ğal olarak çözmek istemektedir. Her Türk vatandaşı gibi sıkın- tısı olduğunda hükümeti Ue gö- riişmek, isteklerde bulunmak hakkına sahiptir. Kendisiyle New York'ta iki kez görüstüm. tzahat verdikr. önümüzdeki hafta gelip temaslarda bulnna- caklar. Dunımlannı anlatacak- lar. Bu göriişmede her şeyden önce işin dogrusunu anlayaca- ğız. Çünkü basında çarşaf çar- saf yazdanlann ne kadannın dognı oldugunu bikmeyiz. tlda- cisi de bu görüşmelerden sonra bizim ne yapabikcegimiz orta- ya çıkacaktır." Devlet Bakanı Güneş Taner, Asil Nadir'in durumuyla ilgili söyleyebileceklerinin bu kadar oldugunu belirterek "Konu baş- kastnın meselesi olduguna göre bazı gizUlik kurallanna uymak zorundayız" dedi. Gazetecilerin Nadir ile yapılacak göruşmele- rin ne şekilde ve kimin tarafın- dan yurütüleceğmi sormalan üzerine de "Her vatandaş gibi önceden arayıp randevn alacak ve gdlp derdhıi anlatacak. Hü- kümet, bu konuda yapabilecegi bir şey varsa onu yapacak. Dn- nımun ne oldugunu, bizden ne istendigim bihaiyonım. Görnş- melerin ne zaman ve ne sekilde yapdacağını da bilmiyonım. Görüşme olduktan sonra dara- mu anlayacagız" dedi. BAKANLIKTAN ÖZAUA ELEŞTİRİ Dışişleri devre dışı bırakıldı Cumhurbaşkanı özal ile ABD Başkanı Bush arasındayapılan görüşmeye Bozer'in alınmamasının kamuoyunda yarattığı tepki, Dışişleri Bakanlığı çevrelerinde 'hakh' bulundu. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosuj| — Cumhurbaşkanı Tur- gut Özal'ın, başbakanlığı döne- minden başlayarak Türk dış po- litika geleneklerine tam anla- mıyla uygun düşmeyen biçim ve içerikte çıkışlar yaptığı, bunun da Dışişleri Bakanhgi'nda yarat- tığı rahatsızlığın en üst boyutla- ra ulaştığı bildirildi. Bakankk çevreleri, dış politikamn belir- lenmesinde 'devre dışı' bırakıl- dıklannı belirterek "Bu dnru- mua sadece Ali Bozer'in zaafı ya da kişiKk soruou diye algüan- ması yanlışür. Getişmeierden haberdar edilmeyefl ve görüşle- ri ikinci plana atılan, bütünüy- le DışMeri Bakanhgı'dır" diyor- lar. Türkiye'ye 8 ekim pazarte- si günü dönmesi beklenen Dışiş- leri Bakanı Ali Bozer'in istifa- smın ise Beyaz Saray'daki gö- rüşmeye alınmamasına yönelik bir tepki olarak değil, ama 'yorgunluguna' ve özal'ın 'otamlu' görüşüne dayanan bir karar olarak gündeme gelebile- ceği belirtiliyor. Cumhurbaşkanı özal ile ABD Başkanı George Bssfc ara- sında 25 eylülde Washington'- da yapılan görüşmeye Dışişleri Bakanı Bozer'in alınmamasının kamuoyunda yarattığı tepki, Dışişleri Bakanlığı çevrelerinde 'haklı' bulundu. Yetküiler, ABD'ü meslektaşı Janes Ba- ker'ın katıldığı görüşmeye Bo- zer'in "Son anda bile olsa" cağ nlması gerektiğini belirterek "Baker'ın katüması sürpriz ol- da. 'Bilgi aktarmak için içeriye girdi, sonra çıkmadı' gibi söz- ler mazeret degil. Diplomasi ge- leneginde ikili göraşmekrin, iki ülkenin esdeger yetkiKOeri ara- sında jrapılması teamüMendhr. Buna nyulmaması, hem Sayın Bozer açısından yıpratıcı olmuş bem de Dışişleri BakankgYnuı böyle önemli bir göriişmede tü- müyle devre dışı bırakdması so- nucnnu vernüştir" diye görüş bildirdiler. Bozer'in önümüzdeki hafta başında Ankara'ya dönuşünden sonra istifa edebileceği biçimin- deki yorumlar ise bakanlık yet- kililerince "simdüik soylenti düzeyinde" diye nitelendirili- yor. Bakanhk yetkilileri, Bo- zer'in istifaya eğiumli olduğu yolunda bir izlenim edinmedik- lerini belirtiyorlar. Ancak Bo- zer'e yakınhğıyla bilinen çevre- lerde, "Özai'ın onayına dayalı ve bakanın yorgunlugundan kaynaklı" olarak böyle bir ka- rann gündeme gelmesi olasıhğı uzerinde dunüuyor. Bozer'in "yorgunlugu nede- niyle" istifa etmesi duru- munda, Devlet Bakanı Güneş Taner'in Dışişleri Bakanlığı'na getirileceği yolundaki haberler ise "eski spekülasyonlann yineknmesi" olarak değerlendi- riliyor. Bakanlık yetkilileri, Me- sut Yılmaz'ın bakanlığı döne- minde de Güneş Taner alterna- tifinin sık sık gündeme getiril- diğirvi hatırlauyorlar. Bakanlık çevrelerinin bu 'alternatifin gerçekleşmesinden" hoşnut ol- mayacaklan da gözleniyor. Bakanlık kadrolannda, özcl- likle Körfez krizi cerçevesinde gündeme gelen özal'ın bakan- lıkta sorun yarattığı beürtilen gi- rişimlerinden başhcalan şöyle: 1. Cumhurbaşkanı özal'ın Irak'a karşı ambargo kararını uygulamaktaki acelesi ve Dışiş- leri Bakanı Bozer'i bilgilendir- meden Devlet Bakanı Keçeci- ler'e petrol boru hattıru kapat- tırma yetkisi vermesi, Bozer'in Dışişleri SözcüsU Murat Sungar ve diğer üst düzey bakanhk yet- kiülerinin olayı gazetecilerden öğrenmesi. 2. özal'ın isteği üzerine 12 ağustos günü, TBMM'de yapı- lan gizli oturumda, hukümetin 'savaş hali' yetkisi isteminde bu- lunması, bu girişimin Bağdat'a ileteceği mesajın olumsuzluğu konusunda Dışişleri Bakanhğı'- nın görüşlerinin önceden dikka- te ahnmaması, son anda metne 'tecavüz durumunda" kaydının eklenmesiyle bir ölçüde yumu- şama sağlanması, 3. ABD Dışişleri Bakanı Ba- ker'ın Ankara'yı ziyareti sua- sında Köşk'te yapılan çok dar kapsamlı loplantıya katılan Bo- zer'in Washington'daki Bush- özal görüşmesine alınmaması. Cumhuriyel BJtfTJi Asker göndermeye (Bajtarafi 1. Sayfada) Markı karşıhğında satışa sunulan 'Cumhnriyet Hafta" 20 sayfa. "Cumhuriyet Hafta" son bir hafta içinde Cumhurivet'te ya- yımlanan haber, fotoğraf, yo- rum ve yazılardan bir derleme- yi kapsıyor. Aynca güncel ve öz- gün haberlerin yanı sıra o hafta kamuoyunu en çok ilgilendiren haberlerin derleme ve özetleri de "Cumhuriyet Hafta"da yer alı- yor. "Cumhuriyet Hafta" her cu- ma Almanya'daki gazete bayile- rinde bulunacak. Cumhuriyet Hafta'ya abone de olunabiliniyor. Avrupa ya da Amerika'nın diğer kentlerinden Agop AracTı (Baftarafı 1. Sayfada) J.Metzinger'in öğrencisi oldu. Türkiye'ye döndüğünde Va- tan'da başladıgı gazete ressam- lığını daha sonra çeşitli gazete- lerde sürdürdü. Arad 60'h yıl- lann başında Cumhuriyet'e gir- di ve emekli olduğu 1979 yılına dek çalışmasını aralıksız sürdür- dü. Babıâli'nin en renkli kişilik- lerinden bin olan Arad, emekli olduktan sonra da Babıâli'yle ilişkisini kesmedi. Haftanın belli günlerinde Cumhuriyet'e uğra- mayı ve bir grup yazarla birlik- te cıktıgı "bol mnhabbettt, uzua ögle yemekleri"ni ihmal etme- di. abone olan okurlann eline "Cumhnriyet Hafta" sürekli ulaştınlacak. "Cumhnriyet Haf- tan mn bir ayük abonesi 36,3 ay- lığı 108,6 ayhğı 216,9 ayhğı 324 ve bir yıllığı 432 Alman Markı. Abone ücretinin, Türkiye Iş Bankası - Kaiser Str. 3 6000 / Frankfurt / M, Hesap No: 21005002, Blz: 50230600 hesabı- na yatınlması gerekiyor. 42 yıldır gerçekleştirilen Frankfurt Kitap Fuan önceki aksam törenle açüdı. Fuara 9 ül- keden 8 bini aşkm yaymcı katı- hyor. Dördüncü kez fuara katı- lan Cumhuriyet Kitap Kulübü bu kez 28 yaymevinin 850 kita- buu kitapsevçrlere sunuyor. Hal- le 5.1 Standt A 924'teki Cumhu- riyet Kitap Kulübü'nde, "Cıun- hnriyet HafU"nın da tanıtımı yapılıyor. Frankfurt'ta yaşayan Türk okurlann geniş ilgisini çeken standunız, ziyaretçi akınma uğ- radı. Bu arada yazarlanmız Ugur Mumcu, Ali Sirmen ve Cüneyt Arcayürek, yann ve pazar günü Cumhuriyet Kitap Kulübü stan- dında kitaplannı imzalayacak- lar. Mumcu, Sirmen ve Arcayü- rek yann Frankfurt'ta Yazı İşleri Müdürümüz Okay Gönensin'in yönettiği Aknan Sendikalar Bir- liği (DGB) salonundaki "Körfez Bunalımı, Dünya ve Türklye" konulu bir açıkoturuma katüa- caklar. (Baftarafı 1. Sayfada) başkanı Özal tarafından 'dışlandığı' yolundaki iddialan da 'yanlış' olarak nitelendirdi. Dışişleri Bakanı Ali Bozer, New York'ta dün düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin Körfez'e asker gönderip gön- dermeyeceği yolundaki bir soru- yu şöyle yanıtladı: "Farklı gö- rüşler vardır; mesele daha oluş- muş degildir. Mesele, oluşma safhasmdadu. Bu itibaria, her- kes oluşma safhasında olan bu meseiede kendi görüşünü ileri sürecektir. Bizim poHÂamız da bo genşmeiere paraid olarak be- tirienecektir. Biz de henüz bu safhada karar vermiş degüiz. " Bozer, yaptığı ikili görüşmele- rin, karar alınmasında zemin teşkil edeceğini söyledi. Bozer, Dışişleri BakanlığYn- dan bir karar alrnmadan önce Meclisin Cumhurbaşkanına as- ker gönderme yetkisi vermesi konusunda da şöyle konuştu: "Yetki istemekle knvvet göa- dermek birbirine kanştınldı. Yetki istemek, kuvvet gönder- mek antommı tasımaz. Türkiye, kesinlikle maceracı bir poliüka gütmez. Hukuki açıdan bir so- run yoktur." Dışişleri Bakanı Bozer, Türkiye'nin, Ortadoğu'daki tüm sonınlan içerecek uluslara- rası bir konferans düzenlenme- si fikrine sıcak bakmadıgını söy- ledi. Sovyetler Birliği tarafından sık sık gündeme getirilen kon- ferans fıkrinin, Kuveyt'in işga- li sürdüğü sürece isabetli olma- yacağını söyleyen Bozer, BM Genel Sekreteri De Cuellar ile dün yaptığı görüşme konusuna da değirıdi. Bozer, Genel Sekre- ter Ue yaptığı 50 dakikahk gö- rüşmede, Türkiye'nin Kıbns ko- nusunda taraf olmadığını iletti- ğini söyledi. Ali Bozer, Cumhurbaşkanı Turgut özal'm ABD Başkanı George Bush ve Kıbns özel Temsilcisi Nelson Ledsky ile yaptığı görüşmelerde kendisinin 'dışlandığı' ifadesinin doğru ol- madığını söyledi. Giray'dan savunımı Milli Savunma Bakanı Safa Giray, Mecliste dün Ali Bozer'- in katılmadığı ve Bush ile özal arasında ne konuşulduğunu ve ne sözler verildiğini soran SHP'li Öner Misld'ye şu karşı- lığı verdi: "Bush Ue Özal, açddamabuv nı yapmışlardır. Daha fazla acıkiama, bu ortamda gerekli deffldir. Bunu niye sarekli mil- lete enjekte ediyorsunuz? Dışiş- leri Bakanı görüşmeye katüma- nuş. Sanki cumhorbaşkanınu yapbgı ikili göriişmeierude, Dı- şişleri Bakanı'nın matlaka katd- ması şart mı? Biz yaptıgımız is- lerden sorumruyuz, hesabı veri- riz" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear