25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 5 EKİM 1990 Sivil Toulumun Kıınılması MELİH CEVDET ANDAY Cumhunyet, halkın, egemenlığı doğrudan doğruya veya seçtığı temsılcrier aracıhğı ıle kul- landığı devlet bıçımı demektır 1863 yıhnda Ame- nka'da kölelığı kaldıran Cumhurbaşkanı Abra- ham Lıncoln (1809-1865), "cumhurıyet"ın ılk ve en parlak, bu yuzden de çok unlu tanımını orta- ya atan bır devlet adamıdır Ona gore cumhurı- yet, "Halkın, halk tarafından, halk ıçin yoneti- midir." Bu tarama uygun devletın gerçekleşurıl- mesı ıse pek kolay olrnamıştır Bunun nedeıu mo- narşık ve teokratık guçlerın karşı komasıdır el- bet, ama halkın kendı yönetınune pek çabuk akıl yatıramadığını da buna eklemek gerekır Şunu unutmamalı kı, ılkçağın unlu duşunurlen, köle- lık rejınıının doğru ve ıkı yan ıçın de ıyı olduğu- nu söylemışlerdır Gerçı burada "halk" ıle "kö- le"nm eşanlamlı olmadığı ılerı surulebılecektır, ancak unutulmamalı kı, kölehğın geçerh oldu- ğu bır yerde halk egemenlığınden söz etmek yer- sız kaçar. Nıtekım cumhunyetın ük taıumcüann- dan Lıncoln'un bır kölecılık karşıtı olması rast- lantı değıldır ve bır yerde ıktıdann monarşık ve teokratık dayanaklan yıkılarak halka bağlanma- sı, laık bır temelın kurulması anlamına gehr Mo- narşı ve teokrası nasıl bırbırının destekçısı ıse cumhurıyet ıle laıklık de özel bır butün oluştu- rur. Atatürk'ün önce "Halk Fırkası" adı ıle kur- duğu partı, 1924 kasımında "Cumhurıyet Halk Fırkası" adını bemmser ve laiklik ılkesmı ana- yasaya geçmr, böylece monarşı ve teokrası tarı- he kanşır Yoksa "halkın devletı" kavramı söz- de kalırdı. Ne var kı devlet kavramının geçırdıgı bu ttir degışıklıkler karşısında, halkın devlet anlayışı, es- kıye bağlı kalmakta bır sure daha dıremr Her yerde böyle olmuştur bu Başka bır deyışle halk, kendı devletıne çarçabuk sahıp çıkmaz, devlet- ten beklentılerı konusunda eskı alışkanhklarını surdurur, sıvıl toplumda yaşamaya başladığı hal- de, beklentılerını, despot bır devlette yaşadığını varsayarak duzenler Sıvıl toplum - despot dev- let karşıtlığı, bu olayın çözümunde çok ışe yara- yan tanhsel bır yaklaşıma fırsat vermış sayüabı- lır Şunu başta söyleraek yehnde olacaktır kı, sı- vıl toplumda devlet sınıflara dayanır, despot dev- lette ıse sınıflar devlete Despot devletın vaşama bıçımı geleneğınden özgurleşmemış olan halk, bakarsımz kı ancak despot devletten beklenebı- lecek kımı ışlerı, sıvıl toplumdan bekler durumu- nu sürdurmektedır Bunun bızdekı gızlı açık ör- neklenne geçmeden önce, bu ıkı yonetım bıçımı arasındakı ayrımlann bıraz daha ayrıntılarına gı- relım "Despot devlet" sözundekı "despot" sözcuğu, Yunanca despotes'ten gelır kı, başlangıçta "evın efendısı" anlamına ıdı Sıyasal anlamda ıse "mut- lak kıral" demektır Onun ıçın bu önad bütün doğu hukümdarları ıçın kullanıldı Turkçesı buy- nıkçuluk'tur Felsefe Ansıklopedısı şu tammı ve- nyor "Hıçbır yasaya bağh olmaksızm ve buy- rukçunun çıkanndan başka hıçbır erek gözetıl- meksızın verılen buyruklarla yönetım bıçımı Toplumbılım tenmı olarak fV. dictarur (Os mut- lakıyet)" Bundan da anlaşılacağı uzere, Osman- lı toplumu bır despot devlet vönetımınde ıdı. Pekı, Osmanh toplumunda halk bu despot yö- netıme başkaldırmaz mıydı, kaldırmamış mıdır? Kaldırmıştır, Osmanlı tarıhı, köylu ve lonca baş- kaldırılan ıle doludur (Sanınm yazımızın önemlı bır yerıne geldık.) Ama bunlar devletı değıştır- mek ereğıne yönebk de|ıldı, devlete görevını, ödevlerını göstermeyı amaçlıyordu Bu görevle- nn nıtelığı ve bıçımı ıse dınsel ılkelerden kaynak- lamyordu Günumüzun radıkal Islamcı akımla- rı konusuna geldığımızde bu noktaya gene dö- neceğız Sıvü toplum, toplumsal ve ekonomık ılışkılerle behrlenen toplum anlamına gelır Devletı dıle ge- tıren sıyasal toplum anlamınadır Gene Felsefe Ansıklopedısı'nde yazıldığına göre, Marx, sivil toplumun tarihi sözuyle tıcaretın ve sanayım ta- nhını anlatmak ıstıyordu, çünkıi ınsan yaşamı- nın sivil ve siyasal ıkılık ıçınde bırlığını yıtırece- ğını gözlemlıyordu Insanı sıyasetten soyutlamak, despot devlete yol açmakla bır anlamdaydı Öy- le bır toplumda ıse, ınsan kendı tarıhını yapmak- tan yoksun bulunacaktı, başka bır deyışle tarı- he seyırcı kalacaktı Yazımızın başlarında, "Ne var kı, devlet kav- ramının geçırdığı bu tur değışıkhkler karşısında, halkın devlet anlayışı, eskıye bağlı kalmakta da- ha bır sure dırenır" derruş ve sonra, sıvıl toplum ıçınde kımı katmanların devletten despot devlet tutumu bekledıklerını belırtmıştık Bugünkü ra- dıkal tslamcı akımlarm devlet karşısındakı du- rumu budur Bu akımlan benımseyen katman- lar, devletten Islamın buyruklannı yerıne getır- mesım beklemektedırler Onlann devlet anlayış- lannın gereğıdır bu, devletın en başta gelen te- melı laıklığe yenı yorumlar getınneye çalışmala- rı da ona asıl görevını, demek şerıatın buyruk- lannı ansıtma amacıra gutmektedır Çünkü des- pot devlet anlayışını aşarnamışlardır Ne yapa- caksa o yapacaktır. Çunkü kendılerını Osmanh halkı olarak göruyorlar Neden? Türkıye bugune dek görülmemış yepyenı bır tabakalaşma surecını yaşamaktadır Nufus pat- larnası karşısında toprağın yetersız kalması ve sa nayıleşme, köyden kente buyuk bır göç olayına yol açmıştır Bugun buyuk kentlerımızde nufu- sun yandan çoğunu bu goçmenler oluşturmak- Bunlan köylu sayamayacağımız gıbı, kenth de sayamıyoruz Öyle bır kıtle kı, geleneksız, ça- resız, amaçsız bır yaşamın karşı konulmaz, ön- lenemez ve şaşırtıcı bunalımı altında bır ıdeolo- jı aramak ve bulmak zorundadır Onun tek çı- kar yolu ancak dın olabılır, devletten bekledığı ışte budur, devlete karşı çıkar, fakat onu yıkmak ıstemez; butun dıleğı, kurtuluşunun ımgesını be- hrlemektır, bu beklentı ıçınde her türlti sıkıntı- ya yakınmasız katlanır, bır ermışın sabnnı ya- şar; dunyadan umut kestığı ıçın kulluğun mut- İuluğunu tatmakla yetınır, kendı sorununun bı- lıncınde olmadığı ıçın kendıne uygun bır devlet duşunemez, devletı uzak, ulaşümaz, guçlu ve des- pot bılır, devlet tanrısaldır, bunun ıçın de tanrı hakkını yenne getırmelıdır. Yukarda geçen bır tumcemızı ymelersek, "çunku ınsan yaşamının sivil ve siyasal ıkılık ıçınde bırlığını yıtıreceğı" kesındır Sıyasetten soyutlanmış bu yurttaşımız, bılmeden despot devlete yol açmaktadır, kendı tarıhını yapma olanağından yoksun bulunduğu ıçın tarihe seyırcı kalacaktır ve bu yuzden de olanı bıtenı yazgı olarak adlandıracaktır Şımdı bır adım daha atarak şunu da söyleye- Um, yalnız bu yenı katman değıl, halkımızın bu- yuk çoğunluğu devletı, despot devlet olarak gör- mektedır, bunda yakınıcı değıldır Buna karşıhk, kımı sıyasal kurumlar ve sıyasal kışıler, halkın da ınancını guçlendırmek ıçın laıklıkten seve se- ve ödün vermektedırler Laık ve demokratık dev- letı sağlamlaştırmanın tek yolu sıvıl toplumu ek- sıksız kurmaktır Devlet sınıflara dayanmayı öğ- renmehdır kı, sınıflar devlete dayanmaktan vaz- geçsınler. ARADABIR MAHMUT YAĞMUR Evrensel ÇağnToprak, albenılı bır yâvukludur Her gun, bınbır ozenle sus- lenır YCızûnü, göz kamaştıran renklerle boyar Saçlanna kat- msrlı çıçekler takar Bedenınden, baş donduren kokular ya- yar Sevılmeye hıç doymaz Sevıldıkçe, guzellığı ve özverısı artar Kendını, sevgılılerıne cömertçe sunar Toprak, doğurgan ve sevecen bır anadır Dölyatağına dü- şen kuru tohumları hemen canlandırır Yılın on tkı ayında, bır- binnden guzel yavrular doğurur Yavrularını, sutu hıç kesıl- meyen ırı memelerının ustune bastırarak doyurur Yaratıkla- rın önlerıne görkemlı sofralar kurar Toprak, harıl hanl çalışan bır kımyacıdır Çok duyarlı aygıt- larla donattığı laboratuvarları vardır Bu laboratuvarlarda, de- ğışık nıtelıkte madenler oluşturur Ağudan bal baldan ağu yapar. Toprak, ormanlanyla yağmur yuklu bulutları sağar Sağdı- ğı suları, sık gözeneklı katmanlarından suzerek arıtır Içıne çeşıtlı enyıkler kattığı ve genış oylumlu karnına doldurduğu suları, goğsundekı gozelerden dışarı fışkırtır Acunu, çocuk- ların gözlerı gıbı ışıldayan göllerle, ak kopukler saçan çağla- yanlarla, geçtıklerı yerlere yaşam veren akarsularla donatır Tum canlıları banndıran ve besleyen topraktır Toprağın döl yatakları dağlanırsa, doğal yıkımlar bırbırını kovalar Yıyecek ve ıçecek kaynakları bırer bırer kurur Yeryuzu, ınsan ve hay- van ölulerıyle dolar Gezegenımızı bu acı sonuçtan, ınsanoğ- lunun bınlerce yılda oluşturduğu bılım ve teknolojı de kurta- ramaz Bılımın ve teknolojının gucunu yadsımıyorum Yukardakı sert yargıyı, şu gerçeklerı goz önunde tutarak verıyorum In- sanoğlu, tarıh boyunca karştsına çrkan zorlukların coğunu yendi Yaşamını gunden güne kolaylaşfırdı ve guzelleştırdı Anakaraları, uygarlık yapıtlanyla süsledı Toprağın bağrından çıkarttığı madenierden yaptığı araçlarla denızlerm dıbıne ın- dı ve Ay'a gıttı Uçsuz bucaksız uzaydakı olgulan ızleyen goz- ler, seslerı dınleyen kulaklar, kendı beynınden daha hızlı ış- leyen ve karmaşık ıştemlerı hemen çozen bılgısayarlar uret- tı. Fabrıkalarda acıkmadan, yorulmadan, uyumadan ve üc- ret ıstemeden calışacak robotlar yapmayı da başardı Ama bunca başarısına karşın, kara toprağa bağımlı olmaktan kur- tulamadı Çunku kuru tohumları canlandıracak, buyütecek, renk renk çıçekler açtıracak, çıçeklerı tahıla sebzeye ve mey- veye dönuşturecek bır avuç toprak yapamadı Bundan son- ra yapması da olanaksızdır Toprağın becerılerını, yalın tumceleıie anlattım Bu eşsız ananın dolyatakJarı dağlanırsa, gezegenımızdekı yaşamın so- na ereceğını vurguladım Sözumu, yeryuzunu yonetenlere seslenerek bağlıyorum Sayın yönetıcıler, gezegenimız gunden gune çölleşıyor Çünku bırcok ulkede, verımlı toprakların yuzu beton yığınla- rıyla kapatılıyor Bağlar bahçeler, otlaklar bozuluyor Meyve- lı ve meyvesız ağaçlar doğranıyor Yağmur yüklü bulutları sa- ğan ormanlar, baltalık yapılıyor Yeşıl ovaların ortalarına, de- nızlerın, göllenn, akarsuların kıyılarma fabnkalar kuruluyor Fabnkaların ağulu dumanları ve kımyasal atıkları, brtkılerı ca- yır cayır kavuruyor suları leş gıbı kokutuyor Işte bu yuzden, yıyecek ve ıçecek kaynakları yıldan yıla azalıyor Dunyamızı, aç ve susuz kaian yaratıklann olumcul çığlıkları derınden sar- sıyor Sayın yönetıcıler aymaztık uykusundan uyanın Isbırlığı ya- parak gerıye kalan doğal kaynakları yağmadan kurtarın Ve- nmlı topraklann uzennı, beton yıgınlanyla kapattırmayın Bağ- ları, bahçelen, otlakları bozdurmayın Yağmur yuklü bulut- ları sağan ormanları, baltalık yaptırmayın Bıtkılerı cayır ca- yır kavuran, suları pıslıklere bulayan fabrıkalan kapattmn Kel dağları, bozkırian, collerı ağaçlandırmak ıçın evrensel bır ıme- cebaşlatın Topraksız koylulere toprak dağıtın Bu dıleklerı- mı yerıne getırırsenız yeryuzunu kasıp kavuran aclık ve su- suzluk ortadan kalkar Insanlar erınç ve barış ıçınde yaşar- lar Gelecek kuşaklara da yemyeşıl bır dunya kalır' Çağn bızden, duşunmek sızden Ekim sayısı cıktı BULENT ECEVIT ile Basın-politikacı ilişkileri üzerine İLETİŞİMDE FRANKEŞTAYN TEHLİKESİ YABANCI SERMAYE VE TEKELLEŞME BASINDA ÇOCUK VE KADIN GAZETE SATIŞLARI NİÇIN ARTMIYOR? BASINA SALDIRILARA KARŞI BASININ TEPKİSİ Basın Yayın yuksek okulları öğrencılerıyle forum: GENÇLEROEN BASINA ELEŞTİRİ Gazetecileı Cemiyeti'nin yayın organı Genel Dağıtım GAMEDA Istanbul SATILIK MERCEDES 190 E 1.8 90 model, sıyah renk, sıfır km otomatık, elektrıklı on camlar, ABS fren, karavan çekıcı, genış benzın deposu, 34000 mark + gumruk ve masraflar Tel: 149 34 46 - 144 50 50 Liitfcn, ÜniversUeye Biraz Saygı! Üniversite ozerkliğine saygılı olmak, kurumun topluma karşı temel görevi olan "geniş anlamda politika" ortamı yaratmak demektir. Bunun yaratılması, hiçbir şekilde diğer sahaların dışlanması ya da reddedilmesi anlamına gelmez. İZZETTİN ÖNDER tst. Üni. İktisat Fak. Öğr. Üyesi mış bir görüntü ıçıne gırmeden, kendı törenlenne sahıp çıkarak bunlan, kendı fikır- lermı topluma aktarma ortamı olarak değeT- lendırmelıdır. Ünıyersıtelenn topluma kar- şı sorumluluğu da kanımca bunu gerektınr. Toplumun her kurumu saygınlığını, ken- dı sahasında etkın olması ıle kazanır Bır ku- rumun dığer bır kurum sahasına geçmesı saygısızlık olduğu gıbı, demokrasııun çığnen- mesıanlamınada gelır Buna sunetrık olarak da kurumlann kendılerını anlamsızca çığnet- mesı de kuruma ve topluma karşı yapılmış cıddıbırhata anlamına gehr Zırademokrası, çeşıth kurumlann, şeklen bulunduğu bır or- tamda, bır tanesının hepsını kapsaması de- ğıl, fakat tüm kurumlann statülen, söz hak- ları, törelen ve eyl^mlerı ıle bırlıkte yaşama- ları demektır Tarıhm her dönemınde ve hemen tum top- lumlarda ünıversıteler, etkın kurum olma ko- Ünıversıtelenn açılışında, son yıllarda de- mokrası geleneğıne uymavan bır yöntemın ıs- rarla yerleştırılmeye çalışıldığı görulmekte- dır Mevcut ümversıteler, Turkıye*de eşıne en- der rastlanır bır eşgüdum ıçınde, ust kademe sıyasi kadroyu aralannda paylaşarak açılış törenlennı renklendırmede âdeta bırbırlen ıle yanşmakudır Bu şeküde gerçekleştırüen törenler, çok ıstısnaı ve nadır hallere ınhısar etmeyıp, genel bır hava kazanmaya başlayın- ca, toplum ve unıversıteler açısından uzerın- de duşünulmeye değer bır konu halıne dö- nuşmektedır Ünıversıtelenn açılışı, sadece ünıversıteler ıçın değil, tum toplum ıçın önemlı bır gun- dur Zıra bu vesıle ıle yapılan konuşmalar, ünıversıteler adına topluma aktanlmaya ça- lışılan fikır ve görüşlen ıçermehdır Toplum- da etkın bır kurum olması gereken ünıversı- teler, vereceklen mesajlarla, demokrası sure- cının de önemlı bır halkasına ışlerlık kazan- dırmış olur Bır meslek okulu olmayan ve ol- maması da gereken, aksıne fikır ureten ku- rum sıfat ve nıtelığı ıle unıversıteler, paylaşıl- numunu korumuşlardır Ünıversıtelenn bu konumu, onlann toplumsal devmmelete dü- şünce ve zıhnıyet temelı oluşturma sonucu- nu doğurduğu gıbı, demokrası göriıntusü al- tında, toplum uzerınde mutlak hâkımıyet kurma emelı taşıyanlann onlan bır "araç" olarak kullanmalannı da tarıh sahnesinde sergılemıştır Bınncı konumda unıversıteler, 'genış anlamda politika' ıçınde olduğu halde ıkıncı konumda, 'dar anlamda polıtıka'nm ıdeolojık bır aygıtı olarak ıstısmar edılmış ol- maktadır Bu ıkı konum, bırbınru dışlar, bın gerçekleştığınde, dığen gelışemez Unıversı- telerın temel ışlevı ve sorumluluğu bırıncı alandadır tkıncı alanda bır ışlev yüklenen ümversıte, temel ve kapsamlı görevını yapa- maz hale gelır. Ünıversıtelenn hangı neden ve gerekçelerle olursa olsun, "dar anlamda sıyaset" alanın- da bır propaganda ortamına suruklendırıl- mesı, onlann tam özerklığe kavuşturuhnası yönünde gelıştınlmeye çalışılan uzun vadeh çabaları bakalayacağı gıbı hıç gereksız yere 'mısafırler'e de çok etkılı bır propaganda or- tamı sağlamış olur Ümversıte, böyle bır ama- cı aracı ve ortamı olamaz' Ümversıte özerklığıne saygıh olmak, kuru- mun topluma karşı temel görevı olan "genış anlamda pohtıka" ortamı yaratmak demek tır Bunun yaratılması, hıçbır şekilde dığer sahaların dışlanması ya da reddedilmesi an- lamına gelmez. Aksıne böyle bır yaklaşım, her kurumun yerlı yenne oturtulması ve böy- lece demokrasıye, toplumsal yararlara saygıh olmak anlamına gelır Demokrat Sordu... SAVAŞA HAYIR' demek mı t Turkıye KDP Irak KDP Komkar ERNK Işçılerın Sesı, Yenı Demokrası, Sosyalızm Toplumsal Kurtuluş Gelenek, özgürlük Dünyası Emeğın Bayrağı, Yenı öncû Ülke, DSB Içın Guç Bırlığı, Hedef/lktıdar Yolu, Işçıter ve Politika, Emek/Emek Oünyası Adımlar TURK-IŞ (Şevket Yılmaz) Turkıye Maden-lş Ağaç-lş T Otomobıl Is Tumtıs Derı-lş Petrol-lş Hava Is Tek Gıda-lş (OMB) Turkıye Ogrencı Derneklen Plattormu Yamtladılar D Bölge Valiliği'nin "Olağanüstü" Bildirileri D Doğan Tılıç'ın Irak ve Ürdün İzlenimleri D SHP Olağanüstü Kurultayının Ardından D FKÖ Temsilcisi: "İntifada Radikalleşecek" Cevat Yurdakul Cinayetinde Yeni Sorular Komiser Uğur Öncan Demokrat a Acıkladı: "General Bölüqirav Katillerı Yakalamamızı Engelledi" EKİM SAYISI BAYİLERDE Turkıyc'nın cn gttMİ duğun salonUn NİŞANTAŞI DUğıirt Salonlan 16.XX» 19.VXH 1476239/1477440 Saloüarııız kl u»l ı ve «o-ıono RESTAURANT BAR Kszndınrzı finyorsanıZ epO§ MR'd bulabı!|rsınE ,| REZERVASYON 5811650 DEVREN KİRALIK YAZLIK BAR Bodrum'da 130 m 2 komple bar devren kıralıktır Tel: 583 13 53 (21.00'den sonra) 1985 Renault 9 Çok temız ve bakımlı 90 000 km de renkh otomatık camlı 09.30 - 18.30 arası 174 58 22/23 20.00'den sonra 157 51 44 DEVREN KİRALIK BAKKAL Ferıkoy'cte, telefonlu mulk sahıbınden kıralık bakkal dukkânı Tel: 131 45 96 T.C. TAŞLIÇAY ASLİYE CEZA MAHKEMESİ Esas No 1989 7Î Karar No 1990/47 Aıle fertlerı olan çocuklarına karşı fena muamelede bulunmak su- çundan sanık Ağn ılı Taşhçay ılçesı merkez nüfusuna kayıtlı Eşref ve Ulezer'den 1937'de doğma FAHRETTIN KARATAŞ hakkında mahkememızde yapılan açık yargılaması sonunda, Sanık Fahrettm Karataş'ın aıle fertlen olan çocuklarına karşı fena muamele suçundan TCK 478/2 maddesı uyannca takdıren ve teşdı- den 6 ay hapıs cezası ıle mahkûmıyetıne daır gıyabında verılen hü- kum sanığa tum aramalara rağmen bulunup kendısıne karar teblığı edılemedığınden 7201 sayılı Teblıgal Kanunu'nun 28 ve muteakıp mad delerı uyarınca ilanen teblığıne karar venlmış olup ılan tanhınden ıtı baren 15 gun sonra hukmun kesınleşeceğı, ılan bedeh ıle mahkeme masrafının sanıktan tahsıl edıleceğı ılanen teblığı olunur PENCERE Barış Içinde Yaşama Hakkı Hurrıyet gazetesınde bır manşet "Hukümet savaş vurgun- cusu1 ' Nasıl9 Hesap açık "Korfez krızını fırsat bılen hukı met ınsafsız bır operasyonla akaryakıt fıyatlarına ıkı ay ıçınde yüzde 87 oranında zam yaptı Boylece dolayiı yoldan, açık olan butceye mıtyarlarca lıralık vergı gelın sağlamış oldu Knzın pat- lak vermesınden sonra tum dunyada akaryakıt fıyatlarında ar- tışlar oldu Ancak Türkıye, toplam yuzde 87'lık zamla artış re- koru kırarken, Avrupa ulkelenndekı artış oranlan yüzde 6 ıle yuzde 22 duzeyınde kaldı" 'Artış oranı Hollanda'da yüzde 13, Ingıltere'de yuzde 15, Italya'da yuzde 6" Pekı, "pıyasa ekonomısı" nerede9 Ozal ıktıdan bır yandan "hberal ekonomı" nınnısı söyler, öte yandan akaryakıt fıyatlarını devlet zoruyla yukseltır, yurttaşın canına okur • Eylul ayında enflasyon tuketıcı fıyatlarında yuzde 7, toptan esyada yuzde 5 4 Enflasyonda yıllık hız yuzde 60 a doğru tırmanıyor, gelır da- ğılımı bozuldukca bozuluyor Nedenı "Korfez krızı" mı9 Hayır Ozal yonetımı dış ve ıc borcla ayakta duruyor, açık butçeyie ış gormeye cabalıyor enflasyonsuz yaşayamıyor Korfez kn- zınden once de boyle değıl mıydı9 Korfez krızı, ıçerıde soluksuz kalmıs ve meşruluk sınırian- m asmış bır yonetımı savaştan medet umar duruma duşur- muştur Gostergeler kırmızı ışıkta tıtresıyor Bugun butun Tur- kıye'de gundemın bırıncı maddesınde tek soru var Amerıka'ya yaptığı gezıde Ozal Bush'la neyı göruştu9 Kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıkların yarattığı tedır- gmlığın gerekçelerını herkes bılıyor Bugun Turkıye'de ana- yasa çığnenmektedır Başbakan ha var, ha yok Meclıs dev- re dışı Hukumetın esamesı okunmuyor "Fıılen başkanhk sıstemı" uygulanıyor Parlamento "dışandan ulkeye sılahlı kuv- vet çağırmak ve yurtdışma sılahlı kuvvet gondermek yetkıst" nı hukumete devretmıştır Ozal bunu cebıne koyarak Amerı- ka'ya gıtmış, Dışışlerı Bakanı Alı Bozer'ı kapının dışına koya- rak kapalı kapılar arkasında ABD Cumhurbaşkanı Bush'la gö- rusmuştur Kamuoyu tedırgın Kuşkulu Savaşa suruklenmek gun ısı Ülkenın yazgısı Özal'ın ıki dudağının arasında Aylık enflasyon yuzde 7 Dış borç 50 mılyar dolar, butçenm yarısı tç borca bağlan- mış sıyasal ıktıdann oy oranı yuzde 20'nın altına kaymış, Cumhurbaşkanı anayasayı cığnıyor, akaryakıt fıyatlarına ıkı ayda yuzde 90 zam yapıyor, bır "dış macera" ANAP ıktıdarı- nı kurtarır mı 9 Nedır o "macera"nm adı 9 Savaş 1 Ne olursa olsun, Tûrkıye'nın bugunkü durumunda savaşı haklı gosterecek hıçbır neden yoktur Savaş -Ataturk'un deyısıyle- cınayettır Irak, Kuveyt'ı ışgal ettı dıye ulkeyı harbe surukleyenler cınayet ışlemıs olacaklardır Çunku Turkıye Cumhunyetı nın varlığını tehdrt eden bır sal- dırı karşısında değılız ANAP ıktıdarının ıktıdan sursun ve gayrı meşru başkanhk sıstemı yonetıme yerleşsın dıye ABD 1 nın yedegınde kanlı bır savaşa katılmak cınayetlerın en ba- yağısı olacaktır Böyle bır serüvenden sakınmak ıçın gereklı muhalefetı yaratmak yolunda vargucumuzle çalışmak zorun- dayız Dış borç yaklaşık 50 mılyar dolar Butçenın yarısı ıç bor- *ca bağlanmış Aylık enflasyon eylulde yuzde 7 Yıllık enf- lasyon yuzde 60 a tırmanıyor Başbakan ha var, ha yok... ANAP'ın halk desteğı yok Meclıs devre dışı Dışışlerı Bakanı'nı yel üfurmuş, su göturmuş Hukumet nerede 9 Tek adam"a bağlanmış sıstemde Ozal, ABD Başkanı Bush'la konuşuyor Ikı ayda akaryakıt fıyatlarına yuzde 90 zam yapan "tek adam" sakın Turkıye'yı kanlı bır maceraya suruk- lemesın 9 Turkıye Cumhunyetı'nın varlığı tehlıkeye duşmedıkçe sa- vaşa katılmamn karşısındayız, barış ıçınde yaşamak ıstıyo- ruz ACI KAYBIMIZ Nezahat ve Abdullah Turel'ın sevgılı oğullan, Ayşe Turel'ın kardeşı, Yusuf, Zade, Ferruha ve Sıdıka Turel'ın, Sabıha Sever'ın, Necdet, Nursel ve Penzat Nann'ın, Necla ve Ekrem Benh'nın, Nevzat Sağlam'ın yeğenlen, Banu ve Başak Ozman'ın dayılan. çok değerlı varlığımız, SEDAT TÜREL'i 3 Ekım 1990 Çarşamba gunu, elım bır trafık kazası sonucu kaybetmemızın denn uzuntusu ıçındeyız Cenazesı 5 Ekım Cuma gunu Erenkoy Galıp Paşa Camıı'nde kılınacak oğle namazını muteakıp, ebedı ıstırahatgahına defnedılecektır AILESI VEEAT VE TEŞEKKÜR Aıle buyüğumüz, ADİL CEBE'yi yıtirdık Acımızı paylaşan dost ve akrabalanmıza teşekkur ederız AİLESİ FİKRET-FİLİZ OTYAM Resım ve özgün dokuma sergm Kaleiçi Sanatevi-ANTALYA 11 ekıme dek açık kalacaktır NATIVE AMERICAN ENGLISH TEACHER - GRAMMER - CONVERSATION - BUSINESS WRITTING AT YOUR HOME OR OFFICE Tel: 325 68 98 8. Koşu Kayıt İşlemleri 6-13 Ekim 09^)0-18^)0 Belediye Sarayı (Saraçhane)t İnönü ve Fenerbahçe Stadlan
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear