25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 EKİM 1990 CUMHURİYET/7 ANKARA HAVASICumhuriyet Ankara Bürosu KAYALAR'DAN TEŞEKKUR Aslan itfaiyeciler 1990 yılı orman yangınları açısından son birkaç yıla oranla daha az uzücüydü. Yok olan orman miktan bir ölçûde azaldı. Tarım, Orman Köyişleri Bakanı Lütfullah Kayalar'a göre orman yangınlarmın sayısında azaima yok. Kayalar teknik olarak daha da iyileştik deyip ekliyor: — Tabii bunda aslan payı orman itiaiyecilerinin, kendilerine çok teşekkür ediyorum. Kayalar'm bu memnunıyetini orman işçilerinin maaşlarına da yansıtmasını dılıyoruz. KOMÜNİSTLER TBKP'nin "B"si biriik ve nostalji Türkiye Birleşik Komünıst Partisi (TBKP)'nin Anayasa Mahkemesı'ndeki davası sürüyor. Mahkeme, partinin kapatılmasına ya da devamına karar verecek. Ancak bu süreç içinde TBKP yasal bir parti olarak faaliyetlerını sürdürüyor. 10'a yakın il örgütünün kurulmasıyla birtikte yıllardır yeraltındaki "eskitüfekler" TBKP tabelalı binalara gidiyorlar, eski günleri, geleceği tartışıyorlar. Partinin Ankara il örgütünün düzenlediği yemekte de yaşandı bu tablo. Davetlilerin çoğunun yaşı 30'la 40 arasında degışryordu. Masalardaki sohbetin konusu Anayasa Mahkemesı'ndeki dava ye 12 Eylül öncesi günlerdi. Çoğu evlenip çoluğa çocuğa karışmıştı. Kızlı- erkekli çocuklar barın yûksek sandalyelerinde eksenleri etrafında dönerek eğlendiler. İl Başkanı Blnall Seferoğlu ise en çok Nlhat Sargın'ın Anayasa Mahkemesi önündeki savunmasında söze "Ben bir komünlstim" diye başlamış olmasını vurguladı. Seferoğlu, "Ne gûnlerden buralara geldik" deyip bir anısını aktarıyordu masadakilere: "196O'lı yıllardi. Van'da bir toplantı düzenlemiştik. Komünizmle Mûcadele Derneği'nin üyeleri toplantımızı bâstı. Aralanndan genç bir çocuk elini ağzına götürüp bağırdı: — Aneyyy, komünistler de bizim gibi insanmış!.." Yemekte konuşulanlardan biri de hâlâ TİP'le TKP'nin birleşme sancılarının giderilememesiydi. Bazıları TKP'nin arasına giren "B"ye bir türlü alışamadığını söytüyordu. Genel Başkan Sargın, üstü kapalı da olsa bu konuya değmmeden geçmıyordu konuşmasında: — Aramızdaki ayrriıkları, kırgınlıkları bir yana atalım. Biriik olalım. Yemeğin eğlence bölümünde ise bu tip toplantılann klasik müzik aleti "saz" yoktu. Yerini gitar almıştı. Masalardan da Yeni Türkü'nün eski şarkıları yükseliyordu... GÜNÜN FOTOĞRAFI "Nerede kalmıştık". (Fotoğraf: Rıza Ezer) DİPLOMATİK TEDRİSAT MEVLANA HAVASI Akyol'un konuşamadığı gün Milli Eğitim Bakanı Avni Bey, konuşmayı çok sever. Özellikle "sevgi" konusuna dalınca konuşmasınm saatlerce sürdüğü çok görülmüştür. Akyol, hafta içinde Makedonya Kültür ve Milli Eğitim Bakanı Sava Klimovski'yi makamında kabul etti. Konuk bakan da hayli konuşkandı. Başladı Türk azınlığın eğitimine verdikleri önemi anlatmaya, sonra da öneri ve isteklerini sıraladı: — Üsküp'teki Tefeyyüz İlköğretim Okulu'na Türkiye'den de bir ilkokulu kardeş yapalım. — Tito Lisesi'ne Türkiye'de Atatürk'ün adını tasıyan bir kardeş lise bulalım. — İskilip'teki Türk dili kürsüsüne Türkiye'den Öğretmen desteği veıin. — Türkçe branş öğretmenleri konusunda destek verin. Akyol'u, duydukları oldukça heyecanlandırmıştı. Konuk bakan durmadan anlatıyordu: — Bakin TV'den iik Türkçe yayın da ilk kez Türkiye'de değil, bizim orada yapıldı. Akyol, dinledikçe coşuyor, coştukça da konuşma isteğı artıyordu. Dayanamadı sordu: — Var mı başka anlatacağınız bir şey? Konuk bakanın anlatacakları bitmiyordu. Bir saati doldurmuştu. Akyol sonunda dayanamadı, söze girdi: — Yugoslavya'nın Türk azınlığın eğitimine verdiği önem bizi çok memnun etmektedir. Hele, Bulgaristan'ın Türk azınlığa yönelik baskı politikalarım düşünecek olursak Allah'tan artık Bulgaristan da sizi örnek almaya başladı. Konuk bakan, hemen söze girdı: — Bulgaristan malum. Bizim Makedonyalılara da aynı şeyi uyguluyor. Makedonya'nm adının anılması bile yasak. Akyol, tekrar sözü devraldı: — Yugoslavya bugün Sovyetler'de başlayan yapısal değişikliği çok önceden başlatmıştı. Ben ilk kez Yugoslavya'ya gittiğlmde özel teşebbus vardı. Ayakkabı boyacılarına filan izin veriliyordu. Akyol'un sık sık sözü kesiliyor, konuk bakan ve heyetindekiler hemen mudahale edıyoriardı. Akyol neredeyse konuşamaz hale geimiştı. Her iki tarafın da konuşmayı sevmesi, görüşmeyı sonunda "söz düellosu"na çevirdi. AKYOL — Şimdi Balkan ülkeieri arastırma vakfı kuruluyor. KLİMOVSKİ — Bir yığın bürokratık engeller yüzünden eğitimde işbirtiği gerçekleşemiyor. AKYOL - Vakıf Balkan ülkeieri arasındaki kültürel işbirliğini sağlayacak. KLİMOVSKİ — Bakın, bizim hazırladığımız Makedonya kitaplarını gördünüz mü? AKYOL — önemli olan sevgidir, insan ruhudur. KLİMOVSKİ — Umarım dile getirdiğimiz sorunlar hallolur. AKYOL — Bakın, Dogramacı'nın adı geçti. Onun bir suçu yok. YOK'ün icraatlarından da biz sorumluyuz. Günahını almayın. Söz düellosunu izleyen gazetecıier, hangi tarafı dinleyeceklerine bir türlü karar veremıyorlardı. Sonunda Akyol, kendisi açısından "büyük bir fedakarlık ' yapıp, "Konuşmam bu kadar" dedi ve pes etti. Akyol sözü yine konuşkan konuklara bırakmıştı. Gazeteciler ise o günü "Akyol'un konuşamadığı gün" diye not defterlerine geçirdiler. Bununla da kalmayıp Akyol'u konuklarıyla baş başa bıraktılar. Çıkarken de Akyol'dan izin ıstedıler. — Efendim, sizin daha ' özel olarak da konuşacaklannız vardır. Bize müsaade. Ayırmasın mevlam sizi Petek Erdem ve Feridun Bahadır, biri turizmci diğeri yatırımcı ikı arkadaş. Bodrum'dan dönerken saat 02.00 sıralannda Konya'da konaklamaya karar verdiler. ve "Konya macerası" başladı. Önce Özkaymak Oteli'ne gıttıler. istedıklerı. ikı ayrı odaydı. Resepsıyondaki görevli sordu: — Evlilik cüzdamnız varmı? Erdem ve Bahadır, "medeni " durumlanna uygun olarak ikı ayn oda istemışlerdi Evlilik cüzdanının niye gerektiğini anlayamadılar. Ikinci durakları, adına bakarak ürktükleri, ancak çaresizlikle ıçeri adım attıkları "Dergâh Oteli" oldu. Resepsiyondakı görevlıye oda isteklerini ılettiler. Yanıt, bir önceki oteldeki yanıtın avnısıydı: — Evlilik cüzdamnız var mf? Bir saattır otel arıyortardı. Son olarak adını bile anımsayamadıkları bir başka otele girdiler. Sonuç aynıydı. Bütün Konya'daki oteller sözbırliği etmiş gibi oda vermiyordu. İki arkadaş, yan yana odalarda da olsa "suç" işleyebilirlerdi. Oteller de şuça "yatakhk" edemezdi. -İki arkadaş, sonunda çaresiz, otolarıyla bir benzin istasyonuna park ettıler. Aracın içinde sabahladılar. Konya'daki oteller, sonunda onları bir arada yatırmayı başarmıştı. İdamlar için Özal: "İnfazlar hızh olrnalı." Hazret cellatlıktan da anlarmtş! • * • ANAP teşkilat Başkanı Ofhan Demirtaş: "Mesut Yılmaz'ın sıkleti nedir?" Altı okka! * * * Meteoroloji Genel Müdürü Geyik: "Yağmur bombası komik." Hangi işimiz komik değil ki! Sinasi Nahit Berker HAYVANLAR İSMAİL GULGEÇ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK PİKNİK PİYALE M.4DRA lYl KALPÜ BİR KIZ1M. HIZU GAZETECİ NE€DET 0IU- ToPARLAU SftBÛ MUTS BeMı PE l ÇİZGİIİK KÂMİL MASARACI AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN GÜRSES GARFIELD JMDAVIS DU2MA&.CAK. \ - TDBIRUANIP GİDELİM TARİHTE BUGÜN MUMTAZ ARIKAS 27 Ekim İRIANDAUN/N AÇL/K GR£V/.. 132O'l>£ MAC SWM£y, AÇUK SREI/ı SOtJUNDA SlNN F&N'IÜ UbÇISUK ETT?gt / SIZLIZ M4/e&£sr yw YIL p SSÇILMffr/. fHGtUZ TOMAS 8U , . OHUN OUJM t*4&£/e/ StZUAZ SAl/s4ÇÇtLARf, AÇL/te GG£MA// SIK SIK UYGUU4A44K4
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear