Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
27 EKİM 1990 CUMHURÎYET/15
HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN
DevtellMeteorotoji Işleri Genel Mü-
dürtûjü'nden alınan bılgiye göre yur-
dun kuzey ve doğu <esımlerı parçalı
bulutlu, Doğu Karadenızın doğusu ı!e
Doğu Anadolu'nun kuzey doğusu yajj-
ımıriu diğer yerier az bulutlu w açık
geçacek. Ma/mara tt yvrtun iç te-
smtefinde sabafı saafloinde sis g6-
tûlecf* H/VA SICAKLIÖ: Biraz arta-
cak RÛZGAR Kuzey ve batı yönle--
den yurdun gûney tesımlennde guney
ve bab yönlerden hafif ara sıra orta
kuvvette esecek Denızlerde Marma-
n , Karadenc, ve Kuzey Ege'de yıMız
ve poyrazdan dijer denizterimızde
gûnbatısı ve lodostan yer yer S kuv-
vetinde saane 4 iie 16 yer yer 21 de-
nu mıiı hızla esece* DENIZ Kuçuk dalgalı yer yer rtafifçaflcantı-
lı olacak, görüş uzaıdığı 10 km nır Dzennde bulunacak Van Gö-
lû'nde fıava Parcalı bulutlu geçecek Ruzgâr kuzey ve batı yön-
lerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek göl küÇük dalgalı ola-
cak görüş uzaklığı 10tannın Ozennde olacak
Adana
Adapsza/i
Adıyaman
Afyon
Ajn
Antara
Antaicya
Anüiya
Artvın
Ayöır»
BalıKesr
B<!ec*
Bıngöl
B.'»fcs
Bolu
Bursa
ÇanakJate
Çorum
Oemrt
A 27° 14° DıyarSator
S 19°16°Edınw
A 18° 6°Erancan
A 14° 2°Eraırun
Y 10° O°Estaşelitf
A 17° 3°taantep
A 25°15°&resgn
A 23° 11° Gümuşfıare ¥
y 13° 4°Haittân
A 2S°10°ISMra
B 20° 5°lstanbul
S 19° *°lzmır
B 15°
B
A
S
A
Y
B f5° 5°Kasamonu B
B 16° 4°Kay»n A
B 19° 5°Kırttaret B
S 20° 8°Konya A
B 13° 2°Kûötıya A
A 19° 8°Maalya B
19° 7°Manısa
17°
'1°
10° -2° Mujla
15° 2 Muş
18° 7 Nıjde
15° 9°0rdu
10° 3°RUB
12° 7°Samsun
17° 2°Sıırt
16° 8°Smop
22°11«Sıvas
12° 7°TeMn)a9
12° 2°Trabmn
14°-1° Tunce*
16° 4°Uşak
16° 2°van
16° 4°Ytagat
16° 3°Zon(Udal<
A 21° 9°
A 21° 8°
A 25° 15°
A 21° 11°
B 14° 4°
A 14° 2°
B 9° 14°
Y 13° 8"
B 16° 11°
A «°10°
8 W1O°
B 1S» 3°
B W 7»
y 14° 9°
B 16° 4°
A 17° 5°
B 14° 6°
A 11° 1°
B 15° 8°
: açık 'yaOmunu g | s s h /SjUrt A-ıçık B-buhıttu G-gûneş» K-larlı S-ss'ı Y-yaCmurtg
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Bir nesneye, onu
süslemek, güzelleş-
tirmek, tamamla-
mak için eklenen
şey. 2/ Seriye, karak-
ter... Kumaş, havlu,
halı gibi şeylerin ke-
narındaki iplik püs-
kül. 3/ Ihk denizler-
de büyük sürüler ha-
linde dolaşan bir ba-
hk. 4/ Sovyetler Bir-
liği'nin plaka işare-
ti... Küçük ağıl. 5/
Şiilikte belli başlı
dinsel iideriere veri- 9
len şeref unvanı. 6/ Hayvanın bir ya-
nındaki yük... Tavlada bir sayı... Ja-
pon lirik dramı. 7/ Su birikmiş çu-
kur ya da hendek... Bir tarikat ya da
sanatın ilk kurucusu. 8/ Bir akarsu
ölçü birimi. 9/ Kesimevi... Eli işe yat-
kın, becerikli.
YUKARIDAN AŞAGlYA:
1/ Halk dilinde klarnete verilen ad.
2/ Çıplak, yoksun... Kabakulak has-
talığı. 3/ Bir işe girerken, kendi için
güvence doğuracak bilgi ya da kefil yerine geçebilecek ad ver-
me. 4/ Damla hastalığı... Yürürken dayanmak için kullanılan
kalın sopa. 5/ Bir peygamber... Deniz taşıtlarının pervanesi. 6/
Uzakhk anlatmakta kullanılan söz... Güreşte bir oyun... Rad-
yumun siragesi. 7/ Yabani yonca... Eski dilde ayak. 8/ Arjan-
tin'in plaka işareti... Kişinin sevinç, güven ve her tür devimsel
etkınliklerinin normal olmayan bir biçimde arttjğı ruh hastalı-
ğı. 9/ Kripton elementinin simgesi... Ateşli silahlarda mermi-
nin kapsülüne vurmaya yarayan parça.
60 YIL ONCE Cumhuriyel
Terkos şebekesi
27 EKİM 1930
Alınan malûmata göre yeni Nafia Vekili Zekâi Bey,
Istanbul'un su meselesile yakmdan alâkadar olmuş ve
terkos meselesine ait vekâJetteki dosyaları tetkik etmeye
baslamıştır.
Terkos tesisat ve şebekesinin şehir namına satın alınması,
şehrin su ihtiyacını temin etmek için en ameli çare
görülmektedir.
Terkos şirketinin imtiyaz müddeti 30 sene sonra
bitecektir. Terkos şirketile belediye arasındaki iptidai bir
itilafa göre yüz bin lira
verilmek ve 30 senede 3
milyon lira ödenmek üzerc
bütün tesisat imtiyaz
mukavelesi ve mevcut şebeke
belediyeye devTedilecektir.
Belediye Istanbul suları için
şimdilik bütçesinden 100 bin
lira tefrik etmektedir. Vaki
olan müracaat Ozerine
Maliye Vekili Saracoğlu
Şükrü Bey; lstanbul su
ihtiyacının temini şartile
belediyenin maliyeden
alacağı olan 650 bin lirayı
MOKtmm«ı
tcasık
derhal tediye edeceğini vadetmiştir. Hükümet terkos
tesisatının satın alınmasına karar verir vermez, bu para
inşaata tahsis edilecek ve azami dört sene sonunda
yevmiye su isalesi 50 bin tona çıkarılacaktır.
30 YIL ONCE Cumhuriyet
S. John Perse
1960 Nobel Odülü
27 EKİM 1960
Eski Fransız diplomatlarından
Saint John Perse, bu senenin Nobel
edebiyat mükâfatını kazanmıştır.
Halen Amerika Birleşik
Devletlerinde ikâmet eden ve 73
yaşında olan Saint John Perse,
hayatta olan en büyük Fransız
şairlerinden biri olarak tanırunıştır.
1911 ve 1924 yılları arasında, ismini
gizleyerek "Eloşes", "Amitie du Prince", "Anabase" ve
diğer meşhur şiırlerini yazmıştır.
1925 yılında, şiirlerinin neşrini ve yeniden basılmasını
durdurmuş ve yasak etmişti.
1940 yılında, Fransız sağcıları kendisine şiddetle hücum
etmişler. Reynaud, kendisine Amerika Birleşik
Devletlerinde Fransa'yı temsil etmesini istemiş, fakat o
bu talebi reddederek, Amerika'ya kendi arzusu ve parası
ile gitmişti. Vichy hükümeti tarafından tehlikeli şahıs
ilan edilmiş ve Fransız vatandaşlığından çıkanlmıştır.
Basın Şeref Divanı
1—"Son Saat" gazetesinin 26 Eylül 1960 tarihli
nüshasımn birinci sahifesinde yayınlanan Tuzla'daki jip
fabrikası ile ilgili haberde, hakikate aykın hususların
olduğu tespit edilmiş ve bahis konusu yayın şeref ve
haysiyete karşı haksız bir tecavüz olarak görülmüştür.
Basın Ahlak Yasasını ihlal edici bu durumunun
TAKBİHİNE karar verilmiştif.
2—"Akşam" gazetesinin 12 Ekim 1960 tarihli
nüshasımn üçüncü sahifesinde "Hadiseleri Yaratanlar"
sütununda Erol Simavi hakkında bir söylenti olarak
yayınlanan haberin, asılsız olduğu tespit edilmiştir.
Durum, Basın Ahlak Yasasına aykın görüldüğünden
'Akşam' gazetesine fHTAR'da bulunulması
kararlaştırılmıştrr.
3—Lüks Nerminin bir dergide yayınlanan müstehcen
ifadesini kısaltmak suretiyle iktibas eden 'Öncü'
(Ankara) ve 'Millet' (Bursa) gazeteleriyle 'Hür Nizam"
dergisinin durumlan incelenmiş ve bahis konusu mevku
telere İHTAR'da bulunulması kararlaştırılmıştır.
A—Basın Şeref Divanmın 3 numaralı tebliğini
yayınlamadıklan gerekçesiyle haklarında ihtar cezası
verilen gazetelerden 'Jstanbul Postası', 'Istikbal' ve
'Yeni Asır'm bahis konusu tebliği yayınladıklan bilahare
tespit edilmiş. Bu bakımdan ihtara mahal
bulunmadığının açıklanmasma karar verilmiştir.
GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet
Gorbi'denyenijest
27 EKİM 1989
SoVyet lideri Mihail Gorbaçov, yurtdışı gezilerinin
Çoğunda yaptığını tekrarladı ve Finlandiya'da yeni askeri
indirimlerde bulunacaklarmı açıkladı. Gorbaçov, 1991
yılına kadar Baltık Denizi'ndeki tüm 'Golf sınıfı nükleer
denizaltılannı çekeceklerini duyurdu.
Hetemki
Lenıngrad
Kahıre;
OÛNYA'DA BUGÜN
Amsterdam
Amman
Abna
BaCCat
Barcekma
Basel
Belgnd
Beriın
Bonn
Brûksel
Budapeşte
Cenevrt
Cezayır
C«Me
Oubaı
Frankiun
Sme
Heısınkı
Katvre
KofKrtıag
K6ln
Letkoşa
Y 14°
A 29°
A 19°
A 2f
A 22°
B 11°
B 16°
Y 15"
Y 15°
g 15°
B 14°
B 12°
A 26°
A 32°
A 35°
Y 16°
A 24°
Y 7°
A 25°
Y 12°
Y 14"
A 23°
LHHngrad 8 7°
Londra
Madnd
Mılano
Mofltrea,
MosfcM
Mürih
Oslo
Pans
Prag
Ryad
Roma
Sofya
Sam
V Avw
Ijfus
V*roo.'V
Vıyana
Y 14°
B 16°
B 14°
B 13°
B 6°
Y 14°
B 17°
8 -1°
Y 16°
B 12°
A 32°
A 21°
B 15°
A 22°
A 30°
A 23°
B 8°
8 15°
B 15°
Wast»ngtonB 19°
Zünh B 12°
TARTKMA
Dnşünen Adam GülenHeykel
Hadi, betonlar kentleşmenin ve nüfus patlamasının bedeli;
"Ne yapalım" diyorum. Ama o heykel taslağı benim her
önünden geçişte hâlâ gözümü tırmalıyor.
Ara sıra da olsa Boğaz'ın Rumeli yaka-
sında şöyle bir gezintiye çıkarız. Ben, ola-
bildiğince kıyılarda ve tepelerde yükselen
sevimsiz beton yığınlarını görmemeye ça-
balar; bazen gozlerimi kapayıp çok kısa bir
an için yeşille mavinin kucaklaştığı o eski
günlere uzanırım.
Yalnız, beni bu yol uzerinde yükselen ya-
pılardan daha çok rahatsız eden bir heykel
var. Hadi, betonlar kentleşmenin ve nüfus
patlamasının bedeli; "Ne yapalım" diyo-
nım. Ama o heykel taslağı benim her önün-
den geçişte hâlâ gözümü tırmalıyor. Belki
aradan uzun bir zaman geçti, artık eleştiri
günceliiğini yitirdi. Ama ben, "Alışama-
dım". "Sen de kimsin" diyeceksiniz. Va-
tandaşın biri...
Bu heykel, benim ancak şiirlerinden ta-
nıdığım, toplumun her kesiminden insana
seslenebilmiş ve benimsenip sevilmiş bir
ozana, Orhan Veli'ye ait.
Acaba yaşasaydı ve kendini böyle bir
heykelde anıtlaşmış olarak görseydi ne ya-
pardı?. Herhalde, o içtenlikli dizelerinden
birkaçını daha yazar; yeniden (albaştan)
kendisini tanıtmaya çabalardı. Onca uğra-
şa karşın beni hâlâ anlayamamışlar diye...
Ne güzel, şiir sanatı yeni bir dizeler tODİu-
luğu daha kazanırdı...
Onun, her zaman basılagelen bir fotoğ-
rafı var. Gördüğüm bu yüzün anlamı ile o
heykelin yüzündeki anlam tam bir zıtlık
anıtı. Heykeldeki gülüş, yaşamı fazla cid-
diye almayan, yüzeysel duşünen ve duyan
insanların gülüşü gibi... Üstelik ozanların
böyle kahkahalarla dizelerini sıraladıklarını
hiç sanmıyorum. Bu uğraş öyle kolay ol-
masa gerek.
Bacaklar, bakımsız sokaklardaki pej-
mürde evlerin pencerelerinden dışarı uza-
tllmış, "Yaratan"a yan bakan soba boru-
Iarının tıpkısı. Pantolon paçaları, Ameri-
kan donanmasının paça tipiyle aynı geniş-
likte. Gövdenin ait bölümü ile üst bölümü
iki ayrı çalışmanın ürünü gibi... Ayağa kal-
kıp yürümeye çalışsa üstü başka bir yöne,
altı tam aksi yöne giderdi herhalde...
Kitabı ya da defteri, eline salt poz ver-
mek için almış sanısını uyandırıyor. Tutuş-
taki duyarlık, tıpkı evlerinin büfesine gü-
zel gözüksün, rengine uysun diye kitap
alanların gösterdiği cinsten.
Keşke onun somut olarak dış görüntüsü
değil, non-figüratif bir çalışmada iç dün-
yası yansıtılabilseydi...
Ben, sanatın her türüne ve yaratıcıları-
na saygı, sevgi ve ilgi duyan sade bir vatan-
daşım. İnsanların yaratmak yerine, köşe
dönmeyi seçtikleri bir toplumda, yaratılan
her yapıtı, bu konulara yakınhk duyanlar
için birer "liituf" olarak görüyor ve değer-
lendiriyorum. Heykel sanatına karşı hiçbir
olumsuz düşüncem yok. Olamaz da...
Yalnız hoşgöriinüze sığınarak şunu yaz-
mak istiyorum. Heykel sanatı, şiir sanatı-
na biraz daha içtenlikli davranamaz mı?
Görev duygusu ya da ısim yapma kaygısı
ile değil; bir sanatçıdan diğer bir sanatçıya
ulaşma amacı ile eser verilebilmeli... O ki-
şinin uğraş verdiği sanat türüne göre eser-
leri araştırıLp incelendikten sonra işe gtriş-
mek daha uygun olur ve istenen sonuç ya-
kalanabilir sanırım...
Orhan Veli garip heykellere konu ola-
cak kadar "Gariban" biri değil. Inanıyo-
ruz ki ona ve onun gibilerine her zaman bi-
rileri sahip çıkacaktır ve çıkmalıdır da... Zi-
ra onun zamandaşı olan değerli ozanları-
mızın da öldükten sonra anılanna böyle
heykeller dikilmeyeceğini kim bilebilir...
NtLGÜN SELİMOĞLU
Yeşilyurt / İstanbul
Haııgi Görüşe tnaııalını?..
Pekii... Bütün bu durumları bilen, yaşayan, dile getirip yazan
Sayın Güventürk, 5.12.1972 günü Gemlik-Umurbey köyünde
Celal Bayar Müzesi'nin defterine neler yazmış bir bakalım:
Emekli Korgeneral Sayın Faruk Güven-
türk, 14 Haziran 1990 tarihli Curahuriyet'in
"Tartışma" sütununda "27 Mayıs ve
Gerçekler" başlıklı yazılannda, 27 Mayıs'ı
gerçekleştirenlere övgüler, 12 Eylülcülere ve
başta Sayın Kenan Evren'e yergiler yağdı-
nyordu.
Sayın Güventürk, 13.10.1990 günlü
Cumhuriyet'in aynı sütunlarında "çağ at-
latan tek dönem"in 27 Mayıs dönemi ol-
duğunu yazıyor ve şoyle diyor: "Alatürk U-
kelerini yok eden, gerici yobazlara taviz ve-
ren, Amerika'ya bağımsızlığımıza halel ge-
tirecek kadar kncak açan, ülkeyi Amerikan
iisleri ile doldoran, her mahallede bir mii-
yoner yaratmak teziyle halkı fakir düşüren
vegitgide dikta>a doğnı ka>an rejimi kur-
tarmak için her aydın Türk subayı içinden
isyan ediyordu." Sayın Paşamız, o yazıla-
nnda şunları da dile getiriyor: "27 Mayıs'ı
yapan genç ve fedakâr subaylann hiçbiri-
nin maddi çıkannın olmadığı, Hareket Or-
dusu ve Kuvayı Milliye ruhu ile ülkeyi ka-
ranlıktan aydınbf a çıkarmak ve muasr me-
deniyet seviyesine ulaştırmak amaayla kelle
koltukta bu ibtilalin yapıldıgı 27 Mayıs, bu
memlekete yenilik ve özgürlükçii demok-
rasi yoDannı açmıştır. Gericiliğin önünü al-
mıştır."
Pekii... Bütün bu durumlan bilen, yaşa-
yan, dile getirip yazan Sayın Güventürk, 5.
J2. 1972 günü Gemiik-Umurbey köyünde
Celal Bayar Mnzesi'nin defterine neler yaz-
mış bir bakalım:
"Bu güzel köyde kurulan (Bayar) müze
ve kütüphanesini gezdim. Hayran kaidım.
Her dcvlet reisine örnek bir hareket. Mii-
yonlara varan maddi degerli hediyeleri mii-
zeye bagışlamak cidden takdire şayan. Ce-
lal Bayar'ı çok yanlış tanıtrnışlar bize. Sa-
yın Bayar'ı bütün gönlümle takdir ettirn.
Bir kere daha inandım ki Atatürk insanı
seçmekte yanılmazmış.
Hayranlık, sevgi ve saygı hislerünide do-
lu olarak aynlıyonım. E. Korgeneral Fa-
ruk Güventürk."
Hangi görüşe inanalım?..
T.tNAN TAMER
Gemlik
Bilgisayarla veya Yabancıdille DAKTİLO veya MUHASEBE bilenlere
İŞSİZLİK YOK!..
G e r ç e k t e n İŞSİZSEIVİZ GELİN KAJVITLAYALIM !..
Sahasında DÜNYA ŞAMPİYOIVU olan
ÖZEL DAKTİLO SEKRnER VE tİLBtSATM
I«S4 öğnetıebUeceğiııiz EJV KJSA SÜRELERDE;
MEVZUATEV İZİN VERDİĞİ EN UCUZ ÜCRETLERLE;
Hiçbir bağlayıcı ödeme zorunlnğu obnaksızın BONOSUZ + TAAHHÜTSÜZ
veya ÖNCE ÖĞREN; SONRA ÖDE usulüyle
ya da ÖNCE ÖĞREN; SONRA ÇALIŞ;
daha sonra da ÜCRETİ TAKSİTLE ÖDE
AİLENE YÜK OLMA, KENDİ KAZANCINLA ÖĞREN
seçenekleri + her türlü ödeme kolayhklan ve
Öğretip İŞE YERLEŞTİRME GARANTİSİYLE SİZLERİ BEKLİYOR.
Merkezi : Beyazıt, Mithat Paşa Cad. 14/1 Tel : 527 55 25 - 522 21 06
Kadıköy : Altıyol, Kuşdili Caddesi, 6/8 Tel : 338 08 42 - 336 11 50
Beşilctaş : Çırağan, Asariye Cad. 7/2-3 Tel : 158 24 97 - 158 24 98
Şişli : Abidei Hürriyet C. Hasat Sok. 15 Tel : 130 90 37 - 175 43 14
Bakırköy : Müsreviye S. 18/4 (Miçpros sırası) Tel : 571 31 31 - 561 29 06
Dikkat: Bu S sdresten başka ŞAMPİYON sdıyla çalışan hiçbir Daktîlo Sckreter ve Bllgisayar kurau şubemb dejlldir.
RESTAURANT
BAR
BAKIRKÖY
Ffendinizi flnyorsanıE
p & f R c
bulabiljreiniz \
REZERVASYON 5611650
PEDLIGMT
( \ I Y B \ K
Oı«*ııntzikk
NEVZAT & MAHMUT
Cabare Show'da
HIDIRve
TUNA
Teh 336 20 67 - 336 54 71
Vılla Kalamış Restaurant altı
• Yat lımanı karşısı ^
SATILIK
IBM COMPUGRAPHIC
MSC 5
Tel: 356 66 44
PANELEÇAĞRI!
İDAMUR-SÛRGÛNLER-KARARNAMELER
PANELİSTLER:
Avukat NEBİ BARLAS İst. Barosu (Şahit)
Or. NÜVİT DURAKER ist. Tabipler Odası
BEHLÜL ABLAK SHP İst. İi. Sekrt.
HÜSNÜ OKÇUOĞLU İst. Mılletvekili (Sosyalistlerin
Birlik Partısi.. Girişimi)
NUSRET SENEM Sosyalist Parti Bşk. Kurulu üyesi
SEMA POLAT HEP
MUHSİN DİNAN DYP İst. (I Sekrt.
Biz aşağıda imzası olanlar!
İnsanım diyen herkesi idamlara karşı
çıkmaya ve bu panele katılmaya
çağırıyoruz!
Kadıköy Halkevi Üyesi - OSMAN YILDIZ
Mim. Od. Anadolu IBölg.Tems. Bask. - MERAL ZAMAN
İnş. Müh. Kadıköy Tems. Başk. • NAMIK KEMAL AYDIN
BEM-Der Genel Sekrt. ALİ ORAL
Eğit-Der Kadıköy Şube Başk. - FARUK ALÖZ
28 Ekim 1990 Pazar Saat: 13.00-17.00
Gamze Düğün Salonu
Kadıköy Attıyot Bayramyeri Sok. No: 2
Reklam Ajansına Grafiker
aranıyor
Tel: 152 61 25 - 149 10 01
mlm SOSYALİST PARTI
^ ^ KONFERANS
45. kuruluş yıldönümü dolayısıyla Kore Emek Partisi'nin resmi
çağrılısı olarak 9-10-11 ekimde başkent PYONGYAN'a duzenlenen
şenliklere katılan Genel Başkan FERİT İLSEVER ve MKK üyesi
ŞULE PERİNÇEK-in izlenimleri...
KONUŞMACILAR
FERİT İLSEVER: Sosyalist Parti Genel Başkanı
ŞULE PERİNÇEK: Sosyalist Parti MKK üyesi
Yer SPII Merkezi: Balabanağa Mah. A. Şuayip Sok. üfuk Ap. 8/5
D. 11 Tel: 522 13 80
Ramada Oteli arkası LALELİ
Tarih: 27 Ekim 1990 Cumartesi (Bugün)
Saat: 16.00
Nice Uzun Yıllara
Mltnt
POLIT1KA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Söylencelerden Bu Yana...
Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebi-
yatı Bölümü Öğretim Görevlisi Muhsine Helimoğlu Yavuz
1
\a Diyarbakır'ı dolaşıyoruz. Gezmenin tam da ustasını bul-
muşuz. Sayın Muhsine Helimoğlu Yavuz'un, kenti başın-
dan sonuna değin anlatan iki ciltlik "Diyarbakır
Efsaneleri" adlı kitabı var. Kitap daha çıktığında öyle ilgi
çekmiş ki edebiyatçısından siyasetçisine herkesin gözü
üstünde. Laf aramızda, parti başkanlarından biri de mek-
tup yazarak kitaptan edinmiş.
Diyarbakır dendi mi, dün için de, bugün için de akla
kaleler gelir. Dolaşırken önce iç kaleden başladık. Kale,
eski Diyarbakır'dır. Surların dibinden geçiyoruz, aman ne
de çok çocuk var. İlkokul çağından küçük çocuklar sarı-
yor çevremizi. İç kale böyle, dış kale beton yapılarla ge-
cekondudur.
Anlaşılıyor ki her türlü olay söylencelere yansımış. Ta-
rihi kişiler, camiler, kiliseler, tapınaklar, ziyaretler, mezar-
lıklar, türbeler; şeytanlar, cinler, periler, ejderhalar; has-
talıklar, ölümler; savaşlar, fetihler, istilalar; taşlar, kayalar,
köprüler, mağaralar, göller, nehirler... Aklınıza ne gelirse
hepsi söylencelerin içindedir. Aşklar, sevdalar, kinler, nef-
retler... Onlar da söylencede...
Tarihte ne savaşlar olmuş, bunların rfepsine Diyarba-
kır kalesi tanıktır. Surlarla çevrili bu kaleler neler görmüş?
İki örnek vermemiz gerekirse şöyle:
"...Tercil beylerinden İbrahim Bey, yiğit, yürekli bir bey-
miş. Askerleriyle beraber, IV Murat'ın yanında, Bağdat Se-
feri'ne katılmış, savaşın en sıkışık bir anında, kahraman-
lığı ve gücüyle tanınan düşman komutanlarından birisini
atından çekip alarak padişahın önüne fırlatmış. Bu boğuş-
ma sırasında, düşman komutanı, yere düşmeden önce
bıçağıyla İbrahim Bey'i kolundan yaralamış. Bunu gören
padişah, hemen cebinden altın işlemeli mendilini çıkara-
rak, İbrahim Bey'in yarasını sarmış. Bu olaydan sonra ib-
rahim Bey'e Telli İbrahim Bey' denmiş. Saygınlığı bir kat
daha artmış. Şimdi bu yiğit beyin mezarı Tercil'dedir."
Bu söylence çok eski tarihlere yansıyor. Yeni tarihler-
de savaşlar olmuyor mu? O savaşlar söylencelerin için-
de yerini alıyor:
"..Kore Savaşı sırasında, Ali Pınar'da oturan Seyit Ba-
ba adında ermiş birisi varmış. Her gece ortadan kaybo-
lur, Kore Savaşı'na gider, sabaha karşı gelir, hiç kimseye
görünmeden yatağına girermiş. Bir ara Kore Savaşı yiti-
rilmek üzereymiş. O gece gene savaşa gidip var gücüyle
çarpışan Seyit Baba, savaşın kazanılmasını sağlamış.
Ama kendisi de yaralanmış. Sabaha karşı evine dönüp
çamaşınnı değiştirirken gelini onun yarasını görmüş. Kor-
ku ve şaşkınlıkla yaranın nedenini sormuş. Dede önce bir
şey söylemek istememiş. Sonunda gerçeği anlatmak zo-
runda kalmış. Seyit Baba'nın sırrı ortaya döküldüğü için
hemen oracıkta ölmüş."
Kore Savaşı bizim söylencelere kadar uzanmış. Bu sa-
vaşın kazanılmasında ermişlerin de payı var mı dersiniz?
Diyarbakır'm türlü uygarlıkların gectiği bir bölge oldu-
ğunu biliyoruz. Kiliselerin, camilerin, köprülerin, sulama
kanallarının izleri var. Yunan'daki tiyatroların benzerleri-
nin buralarda olması gerekmez mi? Kazılar bize birçok
uygarlığı gösterniyor mu? Diyarbakır Belediye Başkanı
Turgut Atalay bir tiyatro kuruyor. Devlet Tiyatrosu'nun de-
ğerli elemanlarıyla anlaşmalar imzaiamış. vaktiyle birti-
»yatro denemesi olmuş. Oyundaki öldürme olayını gerçek
sanıp sahneye fıriayanlar çıkmış. "Aman, bu öldürme ger-
çek değil, oyun..." diyorlarsa da sahneye fırlayanları zor-
la durduruyorlar. Bugün durum oldukça değişik. Televiz-
yon oldukça uyarıcı oluyor. Uygarlıktan uzaklaşma büyük
birtalihsizliktir. Bir halkı nereden alıp nereye getiriyoruz.
Çok yazık değil mi? Uygarlığı köylere götüreceğimiz yer-
de arabesklerle kentlere taşımıyor muyuz? Bin kez yazık-
lar olsun!..
CALISA>LARIN
SQRUL.\RI/SORU1\LAR1
YILMAZ ŞİPAL
"Almanya'da Aralıksız Çalıştıııf
SORU: 1970 yılında evlenerek Almama'yd gittim. 1988 yıbnda
kocamla biriikte kesin dönüş yaptık.
1970'den 1988e kadar Alman>a'da aralıksız çalış-
tım. 1944 doğumluyum ve şimdi emekli olmak isti-
yorum.
1) Sosyal Sigortalar Kurumu'na kaç lira ödemem
gerekiyor?
2) Bu parajı Türk Lirası olarak mı, yoksa döviz
olarak mı ödemem gerekecek?
3) Tahakkuk edecek primleri ödediğimde hemen
aylık bağlanır mı?
4) Yaş durumu söz konusu mudur?
V.A.
YANIT: 3201 sayılı yasa uyarınca, "Vatandaşlanmız, yurt- dı-
şmda geçen ve belgelendirilen fiili çalışma süreleri ile bu çalış-
ma süreleri arasında veya sonundaki işsizlik sürelerinden her
birinde bir yıla kadar olan kısmını borçlanarak sosyal güven-
likleri açısından değerlendirebileceklerdir!'
Ayrıca, "Çahşılan ülke ile Sosyal Güvenlik Sözleşmesi ya-
pılmış olup olmadığına bakılmaksızın vatandaşlanmız yurt dı-
şında geçen çalışmalarından diledikleri kadarını
borçlanabileceklerdirf'
Borçlanrna isteğinin "kesin dönüş tarihinden itibaren en geç
2 yıl içinde yapılması" gerekmektedir.
Sosyal Sigortalar Yasası'nın 60. maddesine göre 20 yıllık si-
gortabbk süresi içinde en az 5.000 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm
sigortaları primi ödeyen kadın sigortalılara yaşlılıkaylığı bağ-
lanmaktadır.
1) 1970'ten 1988'e kadar geçen 18 yıllık çalışma süreniz olan
6.480 gün karşıhğı (18 x 360 = 6.480 gün) ve her gün için 1
ABD Dolan olmak üzere 6.480 dolar ödemeniz gerekecektir.
2) 3201 sayılı yasa uyarınca borçlanmalar döviz ile ve her gün
için 1 ABD Doları olarak yapılmaktadır.
3) Almanya'da geçen 18 yıllık çalışma sürenizi borçlanıp bor-
cunuzu da ödediğinizde, çalışma^ başladığınız 10 Ekim 1970
tarihi, sigortalılık süresinin de başlama tarihi olacaktır. Yaşlı-
lık aylığına hak kazanabilmek için bu tarihin üzerinden 20 yı-
lın da geçmesi gerekir. 20 sigortalılık süresinin dolduğu 10 Ekim
1990'da, 5.000 gün Malûllük, Yaşlılık ve ölüm Sigortalan pri-
mi ödemiş bir kadın sigortah olarak yaşlılık aylığı almaya hak
kazanırsınız.
4) SSK sigortaiılarına yaş sınırı uygulaması getiren 3246 sa-
yılı yasaya göre 10 Ocak 1986 tarihinde "A) En az 15 yıl (dahil)
sigortalılık süresi bulunanlara" yaş sının uygulaması yapılma-
yacaktır. Bir başka anlatımla, 10 Ocak 1971'den önce sigortalı
olanlar yaş sının uygulamasının dışındadır. Bu ve bu tarihten
önce sigortalı olanlar, yaşlılık aylığına hak kazandıklannda kaç
yaşında olduklarına bakılmaksızın aylıklan bağlanacaktır.
TEŞEKKÜR
Jinekolog-Operatör Doktor
Sayın
HİKMETERK
Hanımefendi'ye rahatsızhğım sırasında gösterdiği
yakın ilgiden ötürü teşekkürü bir borç bilirim.
FATMA ORAN