Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/14 DIŞ HABERLER 21 EKİM 1990
SUUDİ ARABÎSTAN
Körfez'e süper tankABD, Suudi Arabistan'aengelişmiş tanklar olanMlAl'leri
gönderiyor. Almanya'dan Suudi Arabistan'a gönderilecek
M1A1 tankları, daha eski model olan Mrierinyerini alacak.
Dış Haberier Servisi — ABD, halen
Avnıpa'da bulunan yüzlerce modem tan-
kı Suudi Arabistan'a göndereceğini açık-
ladı. Moskova'daki temaslarını tamam-
layan ABD Savunma Bakanı Dick Cbe-
ney Fransa'ya gitti. Irak'ın elinde 200 do-
layında Howitzer topu olduğu bildirildi.
ABD Savunma Bakanhğı halen Avru-
pa'da bulunan modern M1A1 tanklann-
dan birkaç yüz tanesinin Suudi Arabis-
tan'a gönderileceğini bildirdi.
MlAl'lerin ABD'nin en gelişmiş tanklan
olduğu belirtüiyor. Gönderilecek tank sa-
yısı hakkında kesin bir rakam belirtilme-
di. Ancak kaynaklar bu sayının 300-400
dolayında olabileceğini belirtiyorlar. Sa-
vunma bakanhğı yetkilileri, M1A1 tank-
lannın halen Suudi Arabistan'da bulunan
daha eski model Ml'lerin yerine kulla-
nüacağını belirttiler. Ml'lerin 105 mm'lik
toplanna karşılık MlAl'lerin 120mm'lik
toplan var. Aynca MlAl'Ier kimyasal
savaşa karşı daha dayanıklı. MlAl'lerin
kısa süre içinde Almanya'dan Suudi Ara-
bistan'a gönderileceği bildirildi.
MlAl'lerin de gönderilmesi ile Suudi
Arabistan'daki Amerikan tanklannın sa-
yısının 1000'e ulaşacağı ifade ediliyor.
Irak ise ülkenin güneyine ve Kuveyt'e
3500 dolayında tank yığmış durumda.
200 Howitzer
AA'nın haberine göre Irak'ın elinde
Gûney Afrika'dan satın aldığı 200 kadar
155 mm'lik "G-5 Howitzer" topu oldu-
ğu sanılıyor.
Irak'ın, parçaları bir süre önce çeşitli
ülkelerde ele geçirilen "kıyamet
topunun" öncüsü olan bu toplan, pet-
rol karşılığında satın aldığı belirtildi.
Haberi veren 'Jane's Defence Weekly'
dergisinin savunma uzmanları, Batının
elindeki, Howitzer'lere en yakın menzili
olan topların, ABD zırhlısı VVisconsin'-
deki 38 km. menzile dakikada iki atış ya-
pabilen 9 bflyük top bulunduğunu, an-
cak Howitzer'lerin isabet yûzdesinin da-
ha fazla olduğunu ve daha kolay manev-
ra yapabildiklerini kaydettiler.
Cheney Paris'te
Moskova'daki temaslarını tamamla-
yan ABD Savunma Bakanı Dick Cheney
dün Paris'e gitti, Gheney, Moskova'dan
ayrılmadan önce yaptığı açıklamada
Irak'a karşı bir askeri harekât için zama-
nın henüz erken olduğunu söyleyerek
ekonomik ambargonun etkilerini göster-
mesi için beklemek gerektiğini belirtti.
Cheney, ABD-Sovyet ilişkilerinden de
çok olumlu bir şekilde söz ederek "tki ül-
ke arasındaki ilişkilerde yani bir dönem
başlamıştır" dedi.
Cheney, dün Paris'te Fransa Savunma
Bakanı Jean Pierre Chevenement ile gö-
rüştukten sonra gazetecilere yaptığı açık-
lamada, Irak'ın benzini karneye bağladı-
ğını açıklamasıyla, bu ülkeye uygulanan
ekonomik ambargonun etkiii olduğunun
ortaya çıktığmı söyledi.
Dick Cheney, "Ambargonun etkiii ol-
ma)a başladığına inanıyonız. Bunun sa-
dece Irak ekonomisine değil. aynı zaman-
da da Kuveyt'teki askeri varlıgı üzerinde
etkiii olacağına inanıyoruz" dedi.
ABD Savunma Bakanı, Irak'a askeri
müdahaJede bulunmak için Birleşmiş
Milletler'den yetki istenmeyeceği yolun-
daki ABD tutumunu tekrarlayarak,
"Amacımıza barışçı yolla ulaşacağımızı
umuyoruz. Aynı zamanda, başka seçe-
neklere de bakacağımızı söylemistik"
dedi.
Gerasimov'un açıklaması
Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanlığı
sözcüsü Gennadi Gerasimov, Moskova'-
nın Kuveyt'in işgaline karşı olmasına rağ-
men, Bağdat'a sattığı silahlarla ilgili bil-
gi vermeyeceğini söyledi.
Gerasimov, Canberra'da Avustralya
Dışişleri Bakanı ile görüştükten sonra
yaptığı basın toplantısında, Irak Devlet
Başkanı Saddam Hüseyin'in, Sovyetler
Birliği'nin kendi safında yer alacağını sa-
narak büyük bir yanılgı içine düştüğünü
söyledi.
Körfez'de savaşın önlenebilir olduğu-
nu söyleyen ve "Petrolün varili 15 dolar
olsun diye kim ölmek ister ki" diye so-
ran Gerasimov, "Savaşa girmenin öyle
çok kolay olmadığını anlamahsınız. Sa-
vaş çok cana mal olur ve durmadan ar-
tan petrol fiyatlan, dünya ekooomisi için
korkunç sonuçlara yol açar" dedi.
Benzin ve motor yağının salı gününden
itibaren kame ile satılacak olması yüzün-
den, Iraklı sürücülerde büyük bir telaş
gözlendiği bildiriliyor.
Bu arada Iraklı yetkililer de halka sık
sık, stok yapılmaması için uyarıda bulu-
nuyorlar. Her taşıta haftada 25 litre ya-
kıt verilmesi bekleniyor.
Primakov Londra'da
SSCB Başkanı Mifaail Gorbaçov'un
özel temsilcisi Yevgeni Primakov, Bağ-
dat'ta Irak Devlet Başkanı Saddam Hü-
seyia ile yaptığı görüşme konusunda In-
giltere Dışişleri Bakanı Douglas Hurd'e
bilgi verdi. ABD Başkanı George Bush ile
de önceki gün görüşen Primakov, dün
Londra'ya gitti.
Primakov daha sonra Ingilıere Başba-
kanı Margaret Thatcher tarafmdan kabul
edildi.
Thatcher, Primakov ile yapiığı görüş-
me sırasında, müttefıklerin, Irak Devlet
Başkanı Saddam Hüseyin'in işgal ettiği
Kuveyt'ten çekilmesi için herhangi bir be-
del ödemeyeceklerini belirterek, "Saddam
Kuveyt'ten çekilmelidir" dedi. Thatcher,
Saddam'ın düşünmesi için 11 hafta kadar
zamanı olduğunu da kaydetti.
Heath Bagdat'ta
Bu arada, Ingiliere eski başbakanlann-
dan Edward Heath de Ürdün'den Bağ-
dat'a geçti. Heath, Bağdat'a geldikten
sonra yaptığı açıklamada, ziyaretinin ta-
mamen "insancıl olduğunu" söyledi.
Edvvard Heath'in Saddam Hüseyin ile
yann bir araya gelmesi ve Irak ile Kuveyt-
te bulunan 1400 İngiliz rehinenin serbest
bırakılması için Irak Devlet Başkanı'nı ik-
na etmeye çaüşması bekleniyor.
Kaynak: Independent
IRAK
Möttefik yığınağı
1 Piyade
tugayı
1 Zırhh/
mekanıze
tûmen
(ABO Deniz
Piyade Tugayı)
Körfez
İsbirliği
Konseyi
1 Hava
ındirme tugayı
1 Tugay dengi
özel savaş
biritkien
Hava üssû
ABO
Piyadelert
KMusluman ve
Fransız
kuvvetleri
ABD Kara
Kuvvetleri
Kum tepeleri
Tuz bataklan
SUUDİ
ARABİSTAN
ik İ2Ö(K>.ÖOO askerden oluşur.W
BırBırliklerı^ yeftestm komroten genpf bötge olarak göstenlmiştir
\///AV// VJ£fc
Müttefikler artık'saldırabilecek'Dış Haberier Servisi — Ingiltere'nin en
saygın gazetelerinden Independent'da yer
alan bir yazıda, Körfez'deki müttefik as-
keri yığmağının bir saldınyı gerçekleşti-
rebilecek düzeye ulaştığı, ancak levazım,
çöl iklimine uyum sağlama gibi bazı tali
sorunlann da bir askeri harekâta girişil-
meden önce halledilmesi gerektiği ifade
edildi. Gazete, Irak'a karşı bir saldın için
en erken tarihin "kasım ayı ortalan" ol-
duğunu belirtti.
Christopher Bellamy imzasıyla yayım-
lanan yazıda, ABD öncülüğündeki askeri
yığınağa ilişkin şu rakamlar verildi: 175
bin ABD askeri (kara, hava ve deniz pi-
yadeleri), Suudi Arabistan ve Mısır'ın
100 bin askeri, Körfez İsbirliği
Konseyi'nden 10 bin asker, Fransa, Su-
riye ve Pakistan'dan yaklaşık 5'er bin as-
ker (Suriye ve Pakistan'ın, yaklaşık 15
bin askerlik birer tümen daha gönderme-
leri bekleniyor), Bangladeş'ten 2 bin ve
Ingiltere'den 8 bin asker.
ONUK YAZAR
Körfez krizi, içrejim arayışlarınıgündeme getiriyorTürkiye, Batı'daki işlevi biter ve münhasıran Ortadoğu'ya
yönelik bir uluslararası konuma geçme sürecine
sürüklenmek istenirken bir iç rejim arayışının da gündeme
gelmesi kaçınılmaz. Bu rejim, ikinci sınıf kurumlar,
değerler ve özelliklerle kuşkusuz kurulamaz.
— 3 —
HALUK GERGER
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Tür-
kiye "uhısal çıkar"larını önce içerideki bir
sınıflar koalisyonunkiyle sonra da Batı çı-
karlarıyla özdeşleştirdi. Daha sonraysa
"ulusal çıkar"lar beynelmilel sermaye ile
ABD'nin global çıkarları içinde eritildi.
Seçenekten, bağımsız karar alma meka-
nizmalanndan ve ulusal çıkarlardan yok-
sun bir sürec, diş politikasızlık süreci baş-
ladı. Ekonomiden ve öteki alanlardan da-
ha da önemlisi, beyinler ve yürekler tut-
sak edildi, bağımlılaştınldı, boynu bükük
bir diplomasi geleneği ortaya çıktı. Şim-
di "bir babayigit başınuzda olsaydı
ABD'nin dümensuyuna girmezdik" de-
mek boş laf değildir de nedir...
Ama bütün bunların ardında ne yatı-
yor? İkinci savaştan sonra Türkiye'de bur-
juvazi artık politik iktidan da hiç olmazsa
bürokrasiyle paylaşarak istiyordu. Bunun
için önce genel oya, 'hiir' seçime, çok par-
tili parlamenter rejime ihtiyacı vardı.
Ama "sosyal devrim" korkusu da yüre-
ğinde kök salmıştı, çünkü toplumsal ih-
tiyaçları tek başına karşılayacak gucü ol-
madığının ayırdındaydı. Soğuk savaş im-
dadına yetişti. Kısıtlı, ikinci sınıf, soğuk
savaş demokrasisi onu iktidara taşımaya
yetiyor. Batı kulübünün ikinci sınıf üye-
liğiyle çakışıyor, içerideyse emekçileri,
toplumsal muhalefeti devre dışı bmikjyor-
du. Soğuk savaş cuk oturmuştu.
lkincisi, burjuvazd iktidan bürokrasiyle
de paylaşmak zorundaydı. Soğuk savaş
yine imdadına yetişti. Bürokrasinin en
güçlü kesimi olan askerler ile Dışişleri bü-
rokrasisi (unutmayın Dışişleri Bakanlığı
Genel Sekreteri, tnönü Kabinesi'nin top-
lantılarına bakanmışcasma katılırdı) için
bir özerk alan bulundu: Milli Savunma
ve dış politika. Askere üstüne üstlük pa-
halı, cicili bicili ve ilerde içerde de işe ya-
rayacak oyuncaklar verildi Amerikan yar-
dımından. Soğuk savaşın tüm ulusal ve
uluslararası yapılan militerleştirmesinden
kaynaklanan "ulusal güvenlik kiiltü" çer-
çevesinde bir devlet yapısı oluşturuldu iç
ve dış düşmanla mucadele etmek için.
Roller ve iktidar böylece paylaşıldı. So-
ğuk savaş cuk oturmuştu.
Son dış ticaret fazlası
Türkiye, en son 1946'da 100 milyon do-
lar civaruıda dış ticaret fazlası vermişti.
O tarihten sonra, devletçi bürokrasinin
tasfıyesi ve liberal modelle birlikte, 40 yıl-
dır ödemeler dengesi hep açık verdi. Ya-
ni "dış yardım" kredi, borç, hibe, vb. ol-
masa toplumsal/ekonomik çarklar döne-
mez hale geldi. Ve Türkiye"ye milyarlar
aktı o kırk yıl içinde, çarklar da iyi kötü,
eksik fazla döndü. Türkiye dışardan net
servet transfer eden bir ülke konumuna
geldi sömürgesi, sanayii, satacak malı ol-
madan. Ama aslında Türkiye de bir şey-
ler pazarlıyordu: jeopolitiğini! Alıcısı da
hazırdı; ABD. Jeopolitiğin değeri "stra-
tejik önem"le düz orantılıydı. Stratejik.
önem ne kadar artarsa jeopolitik de o ka-
dar çok para ediyordu alıcı nezdinde.
Stratejik önem de doğallıkla ancak çatış-
ma, gerginlik, savaş ortamlarında yükse-
liyordu. Soğuk savaş bir kez daha imda-
da yetişmiş, bir kez daha cuk oturmuş-
tu. Soğuk savaş "altın yumurtlayan ta-
vuk"tu sistem için ve soğuk savaşçılık is-
ter istemez yapısal bir özelliğe, bir tutku-
ya, bir bağımlılığa donüşmüştü sistem ve
yönetenler açısından.
Ve 1980'lerin sonlannda "alün yumurt-
layan tavuk" kesildi. Soğuk savaş bitti,
"dış diişman" gitti. Onun uzantısı olarak
gösterilen ve demokrasiyi kısıtlamanın
meşruiyet kaynağı olarak kullamlan, içer-
de militarizm üretmenia bahaaesi olan
"iç düşman"da anlamını ya da aldatıcı-
lığını büyük ölçüde yitirdi. Militarizmin
kendini içerde ve dışarda yeniden üretme
mekanizmaları birbiri ardına tıkanıyor,
işlemez hale geliyor ve en önemlisi de
"stratejik önem" azaldıkça, yani banş, si-
lahsızlanma, yumuşama, uluslararası is-
birliği gündeme geldikçe jeopolitik de de-
ğer yitiriyor, "jTirdım" azalıyordu. Ege-
menler panik içindeydiler.
Artık "kan bedeii" başka yerlerde ara-
nacaktı, jeopolitik Arap çöllerindeki be-
zirganlara pazarlanacaktı. "Stratejik
önem" gerginlik, catışma, bunalım, istik-
rarsızlık arardı ya, işte Arap çölleri ora-
daydı. "Su sorunu", "Surive sorunu",
"Ortadogu'da fıizeler sorunu", "Cehen-
nem topu..." Soğuk savaşın alün yumurt-
layan tavuğunun kesilmesi belli olur ol-
maz hep birden ortaya çıktılar. Bu bir
rastlantı mıydı yoksa bir bezirganın mal-
larını pazariamasının 20. yüzyıla yakışır
reklam spotlan mı? Ve nihayet Saddam
bir başka altın fırsat da bizim panik için-
deki egemenlere sundu. Sistem de bir bü-
tün olarak sevinçten kendinden geçmişti
ve çığlık çığlığaydı: "Jaşasın, stratejik
önemimiz yine arttı, jeopolitik artık ye-
niden para edecek, gelsin "kan bedeii"
pandar, krediler, yardunlar!"
Bu noktada son söz olarak iç rejime
ilişkin bir şeyler de söylemek gerekli.
Türkiye, Batı kulübünün ikinci sınıf bir
üyesi olup da Doğu-Batı ideolojik müca-
delesinde de bir taraf haline gelince, bu
uluslararası konumuna uygun bir iç re-
jim de gerekliydi: Bu, çok partili parla-
menter rejim ve ikinci sınıf, sınırh demok-
rasiydi.
Şimdi Türkiye Batı'daki işlevi biter ve
münhasıran Ortadoğu'ya yonelik bir
uluslararası konuma geçme sürecine sü-
rüklenmek istenirken buna tekabül eden
bir iç rejim arayışınm da gündeme gelmesi
kaçınılmaz. Bu rejim artık, ikinci sınıf da
olsa Batılı (ya da Batıcı) kurumlar, değer-
ler, sistemsel yapı ve özelliklerle kuşku-
suz kurulamaz. Yeni uluslararası konuma
tekabül eden iç rejimin ideolojik ve ör-
gütsel dayanaklan ancak Turk-îslam sen-
tezinde bulunabilir ve onun kendine öz-
gü militarizminin taşıyıcısı da Batıcı mi-
litaristler değjl başka kurumlar olur. Bu
tabii kolay bir süreç değildir, Türkiye'de
çok köklü, acılı altüst oluşları gerektirir
ya da uzun süreli bir iç çürüme sürecini.
Üstelik biliyoruz ki ordu gibi temel ku-
rumlar ve burjuvazinin kimi gelişkin ke-
simleri tercihlerini Batıcılık yönünde yap-
mışlaıdır. Körfez bunalımı sırasında
özal'm ustlenmek istediği rolün, iç reji-
me ilişkin uzantısı nedeniyle de büyük
tepkiyle karşüanmış olması, popülist dür-
tüler kadar belirleyici olmuş olması müm-
kundür. Dış politika alanında ilk kez res-
mi idelojide ve düzen içi konumlarda gör-
düğümüz aynşmanın kökenleri belki ay-
nı zamanda iç rejim arayış ve tartışmala-
rında da yatmaktadır. Dolayasıyla, görü-
nen odur ki önümüzde sadece bir savaş
tehlikesi değil, aynı zamanda ve doğnı-
dan onunla bağlantılı olarak, içe ilişkin
başka korkunç karanlıklara mahkûm
edilmek riski de vardır. Türkiye'de dış po-
litika da her şey gibi tüm değerler gibi ge-
leceğimiz gibi demokrasiyle iç ice gecmiş-
tir. Körfez bunalımının verdiği bu ders-
ler bazen gerçekten "bir musibetin bin na-
sihatten evla" olduğunu da göstermekte-
dir.
BtTTİ
HABERLERIN DEVAM
HJroşima'dan...
(Baftarafı 1. Sayfada)
Güzelliği yalınlıkta, süsten uzak incelikte
arayan bir anlayışın izleri var bahçenin her
yanında.
llık bir sonbahar güneşi. insana yaşama
sevinci aşılayan. Doğa, olanca yumuşaklığıy-
fa insanı sarmalıyor.
Etraf öylesine sessizlik içinde, öylesine
dingin ki...
İnsanın inanası gelmiyor burada bir gün
atom bombasının patlamış olabileceğine.
45 yıl önce bir sabah vakti bir cehennem
bulutu yükselmiş burada; dev bir canavan
andıran atom mantarı: Bir anda 300 bin de-
receye kadar fırlayan sıcaklık... Altı saniye-
de 100 bin ölü...
Burası Hiroşima.
"Hiroşimalar olmasın!"
"Hiroşima Sevgilim."
Birinin altında Oktay Akbal'ın, ötekinin al-'
tında Marguerite Duras'ın imzaları var. Ba-
nş Parkı'nı doiaşırken anımsamamak elde
değil onları.
"Hiroşima Sevglim"6e Fransız kadın, sey-
diği Japon erkeğine "Sen Hiroşima'sın" di-
ye seslenir.
20 yıl önce buraları dolaşan sevgili Akbai
şöyle yazar:
''Yaşamakgömülemezkiyeryüzüne... Ya-
şamak sürüp gider hep. İnsan tükenmez. Ba-
rışa karşı büyük aşkı, tutkusu da tükenmez...
Bir gün gelecek, banş sözcüğü ortadan kal-
kacak derim ben. Dünya dillerinde barışın kar-
şılığı Hiroşima olacak. Belki de gerçek banş
o zaman kurulacak."
Banş Müzesi'ni ge2iyoruz.
Hiroşimalı bir çocuk, anılarını şöyle anlat-
mış:
"Savaş nedir? Banş nedir? Banşı savun-
rnak için o korkunç atom bombası gerekli mi?
İnsanltkla bilim niye aynı hızla ilerlemiyor? Çö-
zülmemiş bu sorular kalbimi için için kemiri-
yor."
Benim de içim daraldı müzeyi gezerken.
Bir acı gelip oturdu yüreğime.
"Bir daha asla!" diyerek duygularımı be-
lirtmeye çalıştım ziyaretçi defterinde.
"Banş banş!" diye haykırası geliyor bura-
da insanın; savaşa karşı çığlıklarla doluyor
içi...
Bir daha "Hiroşimalar olmasın!" Onun için
Hiroşima'yı hiçbir zaman unutmayalım.
Hiroşima'yı anımsamak, savaştan nefret
etmektir. Belleklerden silinmesini engelle-
mek, barışa hizmettir.
Hiroşima yalnız tarih olamaz, geçmişe gö-
memeyiz onu.
Kimsenin hakkı yoktur buna.
Hiroşima günümüz gerçeginin bir parça-
sıdır. Barış Parkı'nın ortasında hiç durmak-
sızın yanan ateş sönünceye kadar da öyle
kalacak. Çünkü o ateşin alevleri, yeryüzün-
deki en son nükleer silah yok oluncaya dek
kaybolmayacaktır.
•
Adı barışla simgeleşmiş bu kentin Beledi-
ye Başkanı'yla savaşı ve barışı konuştuk.
Hiroşima cehennemini yaşayanlardan bi-
ri.
Adı, Takeshi Araki.
74 yaşında.
Tüm ömrünü nükleer silahlara ve savaşa
karşı mücadeleye adamış saygı değer bir in-
san.
Soğuk savaşın noktalanmış olmasından
çok mutlu. İki lidere, ABD Başkanı George
Bush'la Sovyet Başkanı Mihail Gorbaçov'a
çağrı yapmış Hiroşima'ya gelmelen için; nük-
leer sılahları, tümüyle tarihin çöplügüne at-
maları için.
İyimser.
Körfez krizini konuşuyoruz.
"Sorunlann çözümü için savaşa hayır" di-
yor bir kez daha.
•
Dünyada anayasasının adı banş olan tek
ülke herhalde Japonya'dır.
Ve şu günlerde Japonya sanki bir kıyame-
tin eşiğinde: Konu, Körfez'e asker gönderip
göndermemek...
Muharip sinıftan olmayan, sembolik bir
yardımcı destek birliği gönderilse, acaba
anayasa ihlal edilmiş olur mu, olmaz mı?
"Bir defacık ihlal edilmiş olsa ne olur?" de-
nilmeksizin, kıyasıya tartışıhyor bu konu.
Bu tartışma aynı zamanda Japonya'nın
yeni bir dönüm noktasına geldiğini vurgulu-
yor. Uzakdoğu'daki süper güç, bir "kabuk
değişimi"ne doğru yol almakta.
Yarınki yazımızın konusu bu olacak.
Ucretli
(Baştumfı 1. Sayfada)
duğu tahmin ediliyor.
Bu arada konsolide bütçe ver-
gi gelirlerinin yaklaşık yansı do-
layh vergilerden oluşuyor. Gelir
vergisinin yani sıra başta KDV
olmak üzere tüketün üzerinde-
ki dolaylı vergilerin de büyük
bölümü ücretlilerce ödeniyor.
Aynca vergi nitelığindekı fon ke-
sintileri de yine büyük ölçüde
tüketicinin cebinden çıkıyor.
Maliye ve Gümrük Bakanlı-
ğı'nda ücretlilerin vergi yükünün
bir miktar hafifletilmesine dö-
nük bazı çalışmalar yapıldığı
bildirildi.
Verilen bilgide öncelikle geli-
rin vergi dışı tutulan bölümü ni-
teliğindeki "asgari geçim
indirimi" tutannın yükseltilmesi
üzerinde duruluyor. Halen aylık
miktarı 36 bin lira olan asgari
geçim indirimi miktannın 60 ve-
ya 72 bin lira düzeyine çıkanla-
bileceği belirtildi. Bu yolla ayhk
net ücrette 6-9 bin lira civann-
da bir artış olacak.
Ücretlilerin gelir vergisi yükü-
nü hafifletmenin en etkiii yolu-
nun ise vergi dilimlerinin arttı-
rılması olacağı belirtiliyor. Ha-
len toplam yılük brüt geu'r tutan
8 milyon lirayı geçtikten itibaren
vergi oranı yüzde 30'a ve 16 mil-
yon lirayı geçtikten sonra da
yüzde 35'e çıkıyor. Bu nedenle
de ücretli kesimin büyük bölü-
mü, yılın ikinci yarısından itiba-
ren jrtizde 30-35 üzerinden gelir
vergisi ödemeye başüyor.
İlgililer, ücretlilerin vergi yü-
künün hafifletilebilmesi için ge-
lir vergisi alt diliminin en az
15-18 milyon liraya yükseltilmesi
gerektiğini ifade ediyorlar.
Söz konusu limiu Bakanlar
Kurulu kararıyla bu ytl başında
5 milyon liradan 8 milyon lira-
ya yükseltilmişti. Ancak vergi
dilimlerini yükseltme konusun-
da yasanın Bakanlar Kurulu'na
verdiği yetkinin sınınna gelindi.
lasaldı son sayım
(Baştarafi 1. Sayfada)
de kamuoyuna bildirilecek. De-
taylı sonuçlar ise yıl içerisinde
yayımlanacak. Gazeteler ise so-
kak aralarında dolaşacak gezi-
ci bayilerce satılacak.
Liderlerin sayımı
Cumhurbaşkanı Turgut Özal,
sayım gününde Ankara'da ola-
cak. Başbakan Yüdırım Akbu-
lnt Gümüşhane'de, SHP Genel
Başkanı Erdal İnönü İstanbul-
da, DYP Genel Başkanı Süley-
man Demirel de Ankara'da sa-
yüacak.
AA'nın edindiği bilgiye göre
Devlet Bakanı Işu Çelebi Al-
manya'da, Devlet Bakanı Hiis-
nü Dogan ve Turizm Bakanı tl-
han Aküzüm Japonya'da, Çalış-
İnönü'den 42 kişilik
(Baftarafı 1. Sayfada) şöyle belirlendi:
Tanm-Orman Bakanlığı:
öner Miski, Gürcan Ersin.
Hayvancılık Bakanlığı: Vedat
Altun.
ma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
tmren Ay kut da Unıguay'da bu-
lunduğundan nüfus sayımına
katılamayacaklar.
İstanbul Haber Servisimizin
bildirdiğine göre Istanbul Bü-
yükşehir Belediyesi, pazar günü
görev yapacak sayım memurla-
rı ile diğer kamu görevlilerinin
görev yerlerine ulaşmalannda
kolaylık sağlanması amacıyla
düzenleme yaptı.
Sokağa çıkma yasağının baş-
layacağı saat 07.00'ye kadar 54
otobüs, ana arterlerdeki hatlar-
da son durağa kadar devam
eden seferler yapacak. Bolge ga-
rajlannda da doğacak taleplerin
giderilmesi için yeterli sayıda
otobüs bulundurulacak.
öte yandan Karaköy-Şişhane
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı: Turan Beyazıt, Meh-
met Dönmez.
Sanayi Bakanlığı: Sedat Do-
ğan - Mehmet Kahraman.
Ticaret Bakanlığı: Hiimi Ziya
Postacı.
Enerji ve Tabii KaynakJar Ba-
kanlığı: Fuat Atalay.
Kültür Bakanlığı: Fikri Sağ-
lar.
Turizm Bakanlığı: Erdal Kal-
kan.
Kadın Sonınlan Bakanlığı:
Jale Candan
Köyişleri ve Kooperatifler Ba-
kanlığı: Mustafa Kul - Cumhur
Keskin.
Spor ve Gençtik Bakanlığı:
ömer Türkçakan.
Gölge kabinede 8 devlet ba-
kanlığına yer verildi. Gölge ka-
binede, devlet bakanlıklannın
görev alanları ve bu alanlarda
görevlendirilen milietvekilleri de
Büyük projeier ve GAP: Ali
Topuz.
AT ve yurtdışmda çalışanlar
Birgen Keleş.
Basın-radyo tekvizyon: Tay-
fur Ün.
Diyanet İşleri - Vakıflar, Ta-
pu Kadastro: Ali Şahin - Kâzım
Ulusoy.
Esnaf ve sanatkâr sonınlan:
Neccar Türkcan - Tevfik Koçak.
Bankalan tstemihan Talay.
KİTIer: Irfan Gürpmar.
Araşnnna kunıluşlan: Ahmet
Ersin.
Baykalcıların tepkisi
Gölge kabinenin açıklanma-
sı, Baykal'a yakın milletvekille-
rince "hayırlı olsun" biçiminde
nitelenmekle birlikte ileriye yö-
nelik sonuçları açısından da
"dikkatle takibe" alındı. Bay-
kal'a yakın bazı adlar kabineyi
zayıf bulurken, adlann seçilmesi
açısından da kurultaya dönük
bir manevra olabileceğini öne
sürdüler.
arasmda çalışan tunel, sayım gü-
nü bakım ve onanm nedeniyle
kapalı kalacak.
Büyükşehir Belediyesi, sayım
günü başvurulabilecek telefon-
ları da açıkladı.
Buna göre:
Cankurtaran 077 - 512 19 77,
526 22 20-21, İtfaiye 000. 521 42
22, 524 11 25-26-27, tSKI 588 38
00, MezarlıkO88, 172 13 73-74,
Zabıta 527 57 00, 512 55 00/583,
tETT 144 85 93, 145 07 20/15
hat.
Türkiye Denizcilik İşletmele-
ri de pazar günü son seferini, so-
kağa çıkma yasağuıın başlayaca-
ğı 07.00'ye İcadar yapacak. Ya-
pılan açıklamaya göre pazar gü-
nü şehir hatlarında yapüacak
tek seferlerın hatlara göre saat-
leri şöyle:
Karaköy • Haydarpaşa - Ka-
dıköy (06.00), Kadıköy -
Haydarpaşa - Karaköy (06.00),
Üsküdar - Eminönü (06.10),
Eminönü - Üsküdar (06.10), Üs-
küdar - Beşiktaş (06.00), Beşik-
taş - Üsküdar (06.00), Bostancı
- Büyükada (07.00), Bostancı -
Heybeliada (07.00), Bostancı -
Burgazada (07.00), Bostancı -
Kınalıada (07.00), Sirkeci - Ka-
dıköy - Adalar (07.00). Aynca
pazar günü Izmir'den saat
14.00'te kalkacak feribot saat
19.00'da, Avşa'dan saat 14.45'te
kalkacak gemi ise 17.30'da ha-
reket edecek.
Saymı günü herhangi bir ne-
denle sayım bittiği halde sayıl-
mayanlar da şu numaralara bil-
direrek kendilerini saydırabile-
cekler:
Adalar 382 60 17, Bakırköy
570 25 36 - 572 11 40 - 550 50
10, Beşiktaş 161 00 27 - 161 99
20, Beyoğlu 149 55 34 - 143 75
05, Beykoz 331 03 65 - 331 41 20,
Büyükçekmece 188 - 18 218,
Eminönü: 527 37 59 - 512 99 54,
Eyüp 581 06 13, Fatib 523 41 10
- 521 67 86 - 521 29 39.
Londra
Asil Nadir'in
4 reklam
gazetesi
kapanıyor
LONDRA (Cumhuriyet) —
Asil Nadir'in dolaylı ilişki için-
de olduğu "Soutb Audley
Managemenf firması tarafın-
dan yönetilen, Ingiltere'de para-
sız dağıtılan Mercnry Newspa-
per Gronp şirketine bağlı dört
reklam gazetesi kapanıyor. Polly
Peck ile hukuki ilişkisi olmayan,
dolayü yollardan "Asil Nadiı^
in kişisel yatınmı sayılan" top-
lam 150 bin tirajlı bu dört gaze-
tede çalışan 50 kişinin tazminat
ödenmeden işlerine son verildi-
ği bildirildi.
Krediler kesildi
"Daily Telegraph" ve Tiraes
gazetelerinin haberlerinde "Asil
Nadir'in South Audley Manage-
ment adlı firması" ifadesi kul-
lanıldı. Haberde, fırmanın yöne-
ticilerinden "Sabire Camgöz ile
icra-iflas işlemlerini izleyen Lat-
ham Crossley and Davis firma-
sından iki yetkilinin, çalışanla-
ra gazetelerin kapandığıru bil-
dirdikleri kaydedildi. Haber, ga-
zete genel yayın yönetmeni Ca-
rol Taylor'a atfen verildi. Sabi-
re Camgöz'ün, bankalar kredi-
yi kestiklerinden, gazetelerin ça-
lışanlanna önümüzdeki çarşam-
ba günü yapılması beklenen
ödemeyi yapamayacaklarını
söylediği aktanlıyor.
Krediyi kesen bankalardan bi-
rinin Midland Bank olduğu sa-
nılıyor. Polly Peck olayında adı
geçen bankalar arasında Mid-
land Bank son haftalarda dik-
ka" . !e önde.