25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKİM 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5 ünya Satranç Şampiyonası 2. oyunu Kasparov kazandı GÜRSELGÖNCÜ NEW YORK — Dünya Satranç Şampiyonası'nda ikinci oyunu Gari Kasparov kazandı. Ezeli rakibi Ana- toli Karpov karşısında be- yaz taşlarla oyuha başlayan Dünya Satranç Şampiyonu Kasparov, 25. hamlede sah kanadında bir saJdın baş- lattı. Hotel Macclowe> daki basm odasında hamleleri yorumlayan satranç biiyük- ustalan, 28. hamleler yapıl- dığmda kimin daha avan- tajlı olduğu konusunda SONDURUM ıkıye ayrıldılar. Maçı yorumiayan Amerikalı Büyükusta Larry Christianson ve oyunu analiz eden Büyükusta Efim Geller, Kasparov'un kazanç yolu- nu buJmasının zor olduğunu ifade ederlerken Ispanyol Büyük- kusta Nick de Firmian, Karpov'un kötü dunımda oldugunu belirtti. Kasparov kendi stilini kanıtlayan saldırgan oyunuyla 37. hamlede kesin ûstünlük sağladı ve Karpov 7 hamle sonra oyunu terketmek zorunda kaldı. ikinci oyun sonunda durum 1.5 / 0.5 Kasparov lehine. Taraflar New Yorkta 12, Lyon'da 12olmak üzere 24 kez karşı karşıya gelecekler. Altı galibiyet alan, ya da toplam 12.5 puana erişen kazanacak. Oyun / Beyar Kasparov / Siyah: Karpov (Ruy Lopez Açüışı / Zaitsev Varyasyonu) 1«4 e5 2.AJ3Ac6 3.Fb5 a64.Fa4Af6 5x>-o Fe7 6.Kel b5 7.Fb3 d68.c3o-o9.h3 Fb710J4Ke8 HAbd2Ff8 12.a4h613.Fc2exd4 14xxd4Ab415.Fbl bxa416.Kxa4a517.Ka3Ka618Ah2g6I9.O Vd7 2OAc4 Vb5 21.Kc3 Fc8 22.Fe3 Şh7 23.Vcl c6 24.Ag4 Ag8 25.Fxh6 Fxh6 26.Axh6 Axh6 27Axd6 Vb6 28.Axe8 Vxd4 29.Şhl Vd8 3O.Kdl Vxe8 31.Vg5 Ka7 32.Kd8 Ve6 33.f4 Fa6 34.f5 Ve7 35.Vd2\fe5 36.Vf2 Vfe7 37.Vd4Ag8 38£5 Ad5 39.fxg6 fxg640JCxc6 Vxd8 41.Vxa7 Ade7 42.Kxa6 Vdl+ 43.Vgl Vd2 44.Vfl Siyah terkeder. Müzayede maratonu bitti • LO.NDRA (Cumhuriyet) — Christie ve Sotheby müzayede firmaları tarafından düzenlenen ve dört gün süren maraton, bugünku minyatür ve el yazjpaları satışıyla sona eriyor. Arap ülkelerinden alıcıların katılmadığı, Irak ve Kuveyt'ten alıcılara da kaıılma izni verilmeyen müzayedelerde fiyatlar da bu nedenle fazla artmadı. Satışlarda gözde İznik eserleri beklenen riyatlann altında satıldı. Turk antikacıları ile sanatseverlerin de katıldıkları Sotheby'deki satışta 15. yüzyıl Timur döneminden kalma bir kahve fincanı İstanbullu bir antikacı tarafından 600 milyon liraya (120 bin sterlin) alındı. Istanbul'daki Sadberk Hanım Muzesi'nin İcra Komitesi Başkanı Sevgi Gönül ise 17. yüzyıldan kalma bir İznik tabağıru 24 milyon liraya (4.800 sterlin) aldı. SİNEMA/AIILLA DORSAY "Montrealli Isa" düzeyli bir sinema örneği Çağdaş bir yorumla Isa eroltoy*un PİRSUMAN AHMfcYöneterc ZEKİ GOKER MÜHC KIZILIRMAK CUMA. 18 30-21 UWC.TE8İ 15.00-21.00 »PAZAR15.00-1 «J0 BEYOÖLU KARACA TİYATROSU'NDA TEL: 143 68 83 Bıletler gifede satıımaktadır Montrealli Isa (Jesus de Montreal) / Yönetmen ve senaryo: Denys Arcand / Görüntü: Guy Dufaux / Müzik: Yves Lafferierre, François Dompierre ve Pergolese / Oynayanlar: Lothaire Bluteau, Catherine Wilkening, Johanne-Marie Tremblay, Remy Girard, Robert Lepage, Gilles Pelletier, Yves Jacques / Bir Kanada-Fransa ortak yapımı / 110 dakika (Sinepop, Şafak, Moda) Orda, oldukça uzaklarda, Fransız Kanadası veya Qu£bee (okunuşu: Kebek) denen ülkede oldukça üginç, özgün ve "hınzır" bir sinema yapıldığını biliyor muydunuz? Daha 1960 sonlarında, "sinematek yıllannda" ilk örneklerini keş- fettiğimiz bu sinema, sonraki yıllarda da "Bemadette'in Ger- çek Dogası", "Amerikan İmpa- ratorluğunun Çöküşü" gibi filmlerle, şenliklerde veya Istan- bul Sinema Günleri'nde karşı- mıza çıkmıs ve bizi hep şaşın- mıştı. "Montrealli İsa" da 2 yıl önce Cannes'da aynı etkiyi yap- tı. tzledik, şaşırdık, tartıştık... Bu fîlmin 1988 Cannesı'nda bü- yük ödiilü alıp götüreceğini sa- nanlanmız az değildi. Büyük ödülü aJamadı gerçi, ama jüri özel ödülü aldı, Oscar adaylan arasına girdi ve kendinden ol- dukça söz ettirdi film... Filmi, Hıristiyan mitolojisinin ve "İsa öğretisi"nin günümüze, çağdaş bir teknoloji toplumuna uyarlanması olarak ve temelde Hıristiyan bir film olarak gör- mek, bizce son derece yanlış olur. Film, bunu çok aşıyor ve çok daha genel, evrensel şeyler söylemeyi deniyor. Montreal'de genç bir oyuncu grubunun, ken- dine özgü "zampara" ve kilise- den oldukça bağımsız gözüken (ama "son lahlilde" hiç de öyle olmadığı anlaşılan) bir papazın önerisiyle, tsa'mn yaşamım can- landıran bir oyunu açık ve geniş mekânlarda sergilemesiyle baş- lıyor öykü... Genç oyuncuların, eski metinleri bir yana bırakarak kendi aralarında oluşturdukla- n metin, Isa'ya yeni, modern bir yorum getiriyor; onu hem tartı- şıyor hem de genel anlamıyla di- nin, inançlann, kutsal kitap öğ- retilerinin günümüz insanına hâlâ gerekli ve yararlı olduğunu savunuyor. Bu "yenilik" kilise- nin hoşuna gitmiyor, tepkiler başhyor. Ama halk bayüıyor bu- na, olay tam bir başarıya donü- AKÇAABAT SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEÖİ ALUCRAULAR YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ •ANA DOLU YAKASI BAYBURT YARDIMLAŞMA DERNEÖ)*ARAKLI KÜLTÜR YARDIMLAŞMA VAKFI • ARTVİNLİLER KÜLTÜR TU RİZM DERNEÖİ • BAFRALILAR KÜLTÜRVEYARDIMLAŞMA DERN BAKJRKÖYGJRESUN LULAR KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNE&KPOÖU KARAOBİZKÜLTÜR BATUMLULARKUL TÜR VE YARDIM LAŞMA DERNEÖİ BAYBURTKÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞkBEYKOZVEYARDIMLAŞMA • / A n A n r m n ut.unLu.-uL.uLK. DERNEÖİ•FINDIK K A R A D E N I Z GİRESUNİLİKÜL UKÜLTÜRVEYAR r ı r ı r TUR VE YARDIM DIMLAŞMA DER c .. L c . L c LAŞMA DERNEÖİ NEÖİ • GİRESUN S 0 L E N ' 9 0 H E M §| N D A Y A N I § LULAR İSTANBUL LJL MAVEYARDIMLAŞ KULTURVEYAROM LAŞMA DERNEÖİ İKİNÖKUŞAKKARA DENİZLİIŞADAM LARIDERNEĞİ*KA RADENİZ KÜLTÜR VEÇEVRE DERNEÖİ ORDULULAR KÜL TÜR VE YARDIM LAŞMA DERNEÖİ SAMSUN KOLEJİ DERNEÖj • SÜR MENE KÜLTÜRVE YARDIMLAŞMA D E R N E Ö İ AYLA ALGAN AYTAÇ YÖRÜKARSLAN FOLKLOR EKİPLERİ İBRAHİM CAN İSMAİL TÜRÜT KAMİL ŞÖNMEZ NECATİ BİLGİÇ NURHAN DAMCIOĞLU OSMAN YAĞMURDERELİ ÜMİT TOKCAN ve YÜKSEL UZEL 26 EKİM 1990 CUMA ABDIIPEKÇİ SPOR SALONU SAAT: 1930/24°° Bilgı ıçın tel: 166 80 07 Döniiş için ulaşım kolaylığı sağlanmıştır MA DERNEGİ • KA RADENİZ EÖİTİM KÜLTÜRVEÇEVRE KORUMA VAKFI KASTAMONULULAR DAYANIŞMADERNE ÖUMAÇKALILAR KÜLTÜRVEYARDİM LAŞMA DERNEGİ PAZARLILAR BİR ÜÖDERNEÖURİZE KÜLTÜRVESOSYAL YARDIVIIAŞMAVAK R«SÜRMENEYAR DIMLAŞMA VAKFI ŞEBİNKARAHİSARULAR KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DER NEÖİ • TİREBOLU KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEÖİ TRABZON KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEÖİ • TRAB ZON LİSELERİNDEN YETİŞENLER DERNEÖİ • ZONGUL DAKLILAR YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEÖİ YENİ BİR 'MESİH' Mİ? — Film genelde, inanç sorunları uzerine çağdaş loplumlann alabildiği- ne mekanikleşmiş yaşamlannın gerçekten de yeni bir 'mesih'e gerek du\up duymadıklan uzerine hoş bir mesel. Alışılmadık, 'entelektüel' ve insana deggin sorular soran bu filmde İsa'yı canlandı- ran genç oyuncu rolünde Lothaire Bluteau var. şüyor. Bu arada bir dizi raslantı sonucu, îsa'yı canlandıran me- lek yüzlü genç aktörümüz de gerçek tsa'mn düşmanlarından, düzen ve ticaret savunucuların- dan gelen tepkilerin "kurbanı" olmaktan ve çağdaş bir İsa'ya dönüşmekten kaçınamıyor. Film, genelde inanç sorunla- rı uzerine, çağdaş toplumların alabildiğine mekanikleşmiş ya- şamlannın gerçekten de yeni bir "Mesih"e gerek duyup duyma- dıkJan uzerine hoş bir mesel, il- ginç bir "fasle". Ancak "Ame- rikan tmparatorluğunun Çöküşü" filminin unutulmaz in- celiklerinin de yaratıası olan yö- netmen Denys Arcand, bu İca- darla kalmıyor. Bize, belki biraz kaba çizgilerle karikatörize ettiği çevrelerin (reklamcılar, hukuk çevresi, inanılmaz bir "devlet nastanesi" görünümü, unutul- maz bir "pomo fflm" seslendir- me stüdyosu, yozlaşmış din ve kilise, sokaklarda, metrolarda yalnız, bezgin, umutsuz dolaşan insanlar, vs.) "kurtuluşu" için öneriler getirmek yerine, olduk- ça acıklı, karamsar bir "modern toplum" manzarası çiziyor. Ve bu genel manzara/çerçeve içinde, tartışıyor Arcand... Din, inanç, kutsal kitaplar topluma yeni bir bildiri, bir çıkış yolu ge- tirebilir mi? Her şeyi, her olayı ve kavramı hemen kendi içine alan medyalar özellikle de gör- sel medya (TV ağlan), topluma hâlâ gerçekleri vermek olanağı- na sahip midir? Aktörlük mes- leği ve genelde tiyatro nedir, ne tür bir çabâdır? Oyun gerçeğiy- le yaşanan gerçek nerde, nasıl kesişebilir, birbirini etkileyebi- lir? Oyunculuk yalnızca bir mes- lek midir, yoksa bir oyuncu, topluma karşı sorumluluk mu taşır ve bu sorumluluğun son aşaması, ona nasıl, ne tür bir "misyon" yükleyebilir? Film, tüm bu soruları sonı- yor. Ama tüm bunları yaparken, oldukça iyi düzenlenmiş, gere- ğince esprili ve aynı zamanda şi- irli bir "spectacJe" olduğunu da hiç unutmuyor. Yalnızca, fılmin yapısına ustalıkla yerleştirilmiş olan "İsa'nın yaşamı" oyunun- dan söz etmiyorum. Ama fihnin tümü, özellikle son yanda hız- lanan temposuyla, gerçek bir se- yirlik, düzeyli ve gerilimli bir si- nema örneği oluşturuyor. Hem sinemada (en azından son yıllar- da) yukarda sözünü ettiğimiz türde alışılmadık, "enteiektüei" ve insana değgin sorular soran hem de gösteri yanını hiç sav- saklamayan böylesine bir film, doğrusu günümüz sineması için- de aynksı ve olağanüstü bir ör- nek. Ve ticari Amerikan sinema- sı dışında yerel ve ulusal sinema- ların önemini, çağımız sanatına katabileceği renkliliği bizlere bir kez daha anımsatan oldukça görkemli bir film... 'Dick Tmcy"bugün îstanbul veAnkara'dakisinemalardagösterimegiriyor Çizgi-dedektif Dick sinemadaChester Gould'un "Dick Tracy" adlı çizgi- roman tiplemesinden Warren Beatty tarafından sinemaya aktarılan aynı adlı film Istanbul'da Beyoğlu Emek ve Kadıköy Reks, Ankara'da Gölbaşı sinemalarında gösterime girecek. Kültur Servisi — 1930'lar, Şi- kago. Mafyanm dizginleri eie alıp şehri örgütlü cinayetlerin başkenti haline getirdiği yıllar. Çizgiroman yazan Chester Go- uld'un bu kente yerleşip çevre- sinden etkilendiği dönem... Chester Gould böyle bir or- tamdan esinlenerek 'kötü'lerle savaşan Dick Trac> tiplemesini yarattığmda yıl 1931'di. Ameri- kan gazetelerinde "Crazy Kal", "Li'l Abner", "Buck Rogers" gibi çizgiroman kahramanları fırtına gibi esiyor, yine ayru dö- nemde yaşanan içki yasağı ne- deniyle Al Capone, Dillinger ve Luckj Luciano gibi gangsterle- re her gün bir yenisi ekleniyor- du. İlk kez Detroit Mirror ga- zetesinde yayımlanan "Dick Tracy'nin Maceralan" çok ilgi gördü ve daha yüksek tirajh ga- zetelerin peşinde koşmaya baş- laması pek uzun sürmedi. Go- uld'un yarattığı tip, uzun boy- lu, üçgen burunlu, köşeli çene- li, geometrik biçimİi san şapkası ve sarı pardösüsüyle bütünleş- miş, işinden başka bir şey dü- şünmeyen 'tipik' bir dedektifti. Böyle bir tipi perdeye uyarla- mak pek zor sayılmazdı. Ame- rikalılar daha sonra çizgjfılmler- de görmeye başladılar bu dedek- tifi ve Türkiye'de pek tanınma- sa da Dick Tracy Amerika'da neredeyse bir Mickey Mouse ka- dar popüler. Uzun süredir sesi çıkmayan Warren Beatty'nin böyle bir ti- pi canlandırmaya kalkması Hollywood'daki son modanın bir sonucu sayılabilir. Yine bir çizgiroman bandından sinema- ya uyarlanan "Batman-Yarasa Adam" gişe rekorlan kırdığına göre Warren Beany de kendisi- ne güvenmekte pek haksız sayıl- maz. "Batman"de Jack Nichol- son, Michael Keaton ve son yıl- lann gözde yıldızlarından Kim Basinger başrol oynuyorlardı, teknik kaliteçok yüksekti, mü- zik Prince'e aitti. Ancak "Dick Tracy"nin 'koz'ları da "Bat- man"den hiç eksik değil... Filmin yapımcısı, yönetmeni ve başrol oyuncusu: Warren Be- atty. 1960'lardan bu yana film yapan, Hollywood'un en önde gelen oyunculanndan Beatty, Amerikan film piyasasında, "Reds" ve "Heaven Can Wait" filmleriyle iki kez bir filmde dörder ayrı dalda Oscar'a aday olan tek adam. Uzun bir süre sadece oyunculukla uğraştıktan sonra yönetmenlik, yapımcılık ve senaristliğe yönelen Beatty, Hollyvvood'un 'dört dörtlUk' yıldızlarından. Beatty, Dick Tracy'de tıpkı bir çizgiroman kahramam gibi oynuyor, ama insancıl boyutla- rını hiç yitirmeden. 'Nefes kesen' bir şarkıcıyı canlandıran sürpriz '«4 ı r top' var. Ama iki- sini de makyajın akından tanı- mak' çok güç. Al Pacino ve Dus- (in Hoffman. Günde üç buçuk saat süren makyajın denetimci- si Doug Dressler, "Bu kadar makyajın altında kim oldukla- n belli olmadığına göre Al Pa- cino ve Dustin Hoffman'ı oy- natmanın ne anlamı var?" dü- şüncesiyle hoşnutsuzluğunu be- lirtiyor. Diğer rollerde, Seymo- ur Cassel, James Keane ve Dkk Vao Dyke bulunuyor. Geçen sezon "Batman"de ol- duğu gibi, izleyici aynı heyecan- la sinemalara koşacak mı merak konusu. "Dkk Tracy" daha çok çocuklara ve gençlere hitap eden bir film. Ama şu son yıl- larda mesleğinin en kötü dene- yimi olan "Ishtar" dışında bir ki usta, fîlmin görilntfl yönet- meni Vittorio Storora, renklerin anlamını şöyle açıkhyor: "San pardösü ve şapkasıyla Dkk Tracy renk tayfının bir tarafını temsil ediyor, ışık, gün ve güne- şi, yani doğruluğu ve düriistlü- gü. Tracy'nin evlatlıgı kırmızı. Sevgilisi Tess, tunıncu. Sadece sıeak bir renk oldugu için. Di- ger renkler de öbür tarafı tem- sil ediyor, yani Mahoney'yi, ce- te reisi Big Boy Caprice'i, kötü- leri." Storora, 1930'ların Al- man dışavurumcu sinemasında kullanılan ışık anlayışını seçmiş, bu da filme oldukça dramatik bir atmosfer veriyor. Filmde önemli bir yer tutan müzik, Tony ve Pulitzer ödüllü sanatçı Steven Sondbeim'a ait. Madonna, Sondheim'uı şarkıla- tYtLER 'SARI' — Filmde sadece yedi renk var. Sarı ve tonları, ışığı ve güneşi, yani doğruluk ve dürüstlüğü temsil ediyor. Dick Tracy (Warren Beaty) san, sevgilisi Tess (Glenıe Headie>) tunıncu Oukanda). "Nefes kesen" Mahoneyi canlandıran Madonna ise kotülügü temsil edi>or. Madonna karşısında, Tracy hip- nozun eşiğinde. Filmin bir sah- nesinde de Madonna siyah, kı- sacık ve daracık bir elbiseyle de- dektifin bürosuna giriyor, ama bu kez de Tracy'nin kılı bile kı- pırdamıyor. Bu arada iki oyun- cunun fihnin cekimi sırasında- ki ilişkilerini merak edenler için bu sahneler gerçek birer şölen... Filmin kadrosu çok zengin. Glenne Headley, Dick Tracy'- nin sevgilisi Tess Truehart'ı oy- nuyor. Dick'e delicesine âşık olan Breathless Mahoney, sek- sapelini kullanarak aşkına kar- şılîk almaya çahşıyor. Bu rol Madonna'ya ait. Filmde iki şey çekmeyen Warren Beatty'- yi genç izleyici ne kadar tanı- yor? Beatty ne kadar genç gö- rünse de artık o kadar genç de- ğil, 53 yaşında. Senaryosunu Jim Cash ile Jack Epps Jr.'ın yazdığı filmin en üginç yani, sanat yönetmeni Richard Sylbert'ın önerisiyle Chester Gould'un çizgi bandın- da kullanmış oldugu renklere sadık kalarak çekilmiş olması. Filmde sadece yedi renk var. Gökkuşağının bütün renkleri. Her renk bir karakteri temsil ediyor. "Last Emperor", "Apocalypse Now" ve "Reds" gibi üstün yapımlann gerisinde- nnı ilk çaldığmda dehşete kapıl- mış, çünkü nasıl söyleyeceğini bilememiş. Madonna'dan ken- di tarzı şarkılar söylemesini bek- leyenler hayal kınklığına uğra- yabilirler... Amerikan gösteri dünyasımn "kutsal kitabı" sayılan Vari- ety'de, filmin yaz aylan hasıla- tı yüz milyon dolann üstünde gösterildi. Yapımına 30 milyon dolar harcanan Dick Tracy için 21 milyon dolarlık da reklam harcaması yapıldı. Oyuncular, dekor, görüntü, kostüm, makyaj, müzik... "Dkk Tracy" tam bir 'seyirlik'. Sovyet sinemasından bir örnekKültür Servisi — Amerikan filmlerinin "egemenliği" altındaki sinema salonlannın birinde, uzun süredir ilk defa değişik bir ül- ke sineması gösterime giriyor. 1985 yılında Sinema Günleri'nde daha önce gösterilen Sovyet yapımı "Beş Akşam", Istanbul'da Dünya Sineması'nda bugün başhyor. "Beş Akşam", "geç kalmış" bir aşkın beş gecelik öyküsü. tki insan üstüne kurulu: Gençken birbirlerine âşık olan ve savaş yü- zünden aynlmak zorunda kalan Jlyin ve Ta- mara. 17 yıl sonra tekrar karşılaştıklarında geçirdikleri beş gece, bastınlan duyguların açığa çıkmasına neden olur ve bu birlikte- lik belki de yeni bir başlangıçtır... Filmin yönetmeni, Sovyet sinemasının önde gelen isimlerinden Nikita Mihalkov. Mihalkov, bir diğer ünlü isim, artık çalış- malarını Amerika'da sürdüren Andrei Konchalovsky'nin kardeşi. Bu iki kardeş, Sovyetler'de sinemanın "doğuştan yetenekli kardeşleri" olarak tanınıyorlar. Yönetmen, oyuncu ve senaryo yazarı Mihalkov, sine- maya oyuncu olarak başladı. İlk yönettiği film "Yabancı" estetik değeri yüksek, pro- fesyonel bir çalışma olarak nitelendirildi. Mihalkov'un bu özellikleri ve kurgudaki us- tahğı daha sonraki filmlerinde, "Aşk Esi- ri", "Bir Mekanik Piyano tçin Bitmemiş Parca", "Oblomov'un Yaşamından Birkaç Gün" gibi filmlerde de görülüyordu. Yönetmenin 1978 yılında çektiği "Beş Akşam", dünyanın en zengin film stüdyo- larından birinde, 1924 yılında kurulan Mos- film'de çekilmiş. Sovyetler'de "star yönet- menlerin evi" olarak bilinen bu stüdyo kompleksi yılda 40 film üretiyor. Senaryosunu da Mihalkov'un yazdığı, gö- rüntü yönetmenliğini Pavel Lebeshev'in üst- lendiği filmde başlıca rolleri Lyudmilla Gurchenko, Stanislav Lyubsbin, Valentina Telichkina, Igor Nefedov ve Larisa Kuznet- sova paylaşıyorlar. Tâmara'yı canlandıran Lyudmilla Gurchenko, Sovyet sinemasının önemli isimlerinden biri. UlviUraz ödülleri • Kültür Servisi — 1989-1990 sezonu Ulvi Uraz Tiyatro ödülleri ödül töreni 13 ekim cumartesi, AKM Büyük Salon'da, Aziz Nesin'in "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz" oyunundan önce yapılacak bir törenle sahiplerine verilecek. Bu yıl 14*üncüsü verilen ödülleri, yönetmen dalında "Aşkımız Aksaray'ın En Büyük Yangım" ile Ergin Orbey; oyuncu dalında "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz" oyunundaki rolüyle Ali Sürmeli almıştı. Aynca Bilsak Tiyatro Atölyesi, Sevim Burak'ın "Işte Baş Işte Gövde Işte Kanatlar" oyunuyla Toplu Başan ödülüne değer bulunmuştu. Seçici kurulunda Orhan Alkaya, Hayati Asılyazıa, Haluk Şevket Ataseven, Kemal Bekir ve Cevat Çapan'ın yer aldığı Ulvi Uraz Tiyatro ödülleri, Istanbul'da sergilenen yerli oyunlar arasmda yönetmen ve oyuncu dahnda veriliyor. "Çizgi-Mizah" seı^gisi • Kültür Servisi — Silivri'de Silivri Doğayı, Çevreyi Koruma ve Geliştirme Dernega'nin düzenlediği etkinlik kapsamında Turhan Selçuk, Tan Oral, Haslet Soyöz, Kemal Gökhan Gürses ve Erdoğan Bozok'un karikatürlerinden oluşan "Çizgi-Mizah" karikatür sergısi bugün saat 17.30'da açılacak ve 20 Ekim 1990'da bitecek. Açıhşta Tan Oral, Erdoğan Bozok, izleyicilerle söyleşi yapacak ve yapıtlarını imzalayacak. Sergi Kafe Eril'de (Spor Kulübü karşısında) görülebilir. Müzik yarijşması • Kültür Servisi — Yıldız Üniversitesi'nin her yıl düzenlediği ve Pepsi'nin sponsörlüğünü yaptığı "Üniversiteliler Müzik Yanşması"nın fınali yann saat 13.00'te Açıkhava Tiyatrosu'nda yapılacak. Değerlendirme kurulunu Cumhur Atalay, Burak Eldem, Melih Kibar, Garo Mafyan, lzzet öz, Onno Tunç ve özkan Uğur'un oluşturduğu yarışmaya 46 grup 72 parça ile başvurmuştu. Yapılan değerlendirme sonucunda 14 grup finalde yanşmaya hak kazandı. Beste, düzenleme ve solist dallannda yapılan yarışmada bu yıl beste dahnda birinci olacak gruba Beko-Casio bir org ve Mel-Ki Stüdyosu'nda kayıt olanağı verilecek. Sunuculuğunu Mehmet Ali Erbil'in yapacağı yarışmaya konuk sanatçı olarak Bülent-Hakan, reggae şarkıcısı Chris Garçia ve Grup Bulutsuzluk Özlemi kaiılacak. Necatigil'in aııısına • Kültür Servisi — 1979 yılında yaşamım yitiren Behçet Necatigil'in anısına düzenlenen "Behçet Necatigil Şiir Ödülü" 13 aralıkta verilecek. Seçici kurulunu Adalet Ağaoğlu, İlhan Berk, Doğan Hızlan, Rauf Mutluay, Fethi Naci, Hilmi Yavuz ve Tahsin Yücel'in oluşturduğu yarışmanın son katılma tarihi, 25 Kasım 1990 olarak belirlendi. Yarışmaya katılmak isteyenlerin P.K. 109 Beşiktaş Îstanbul adresine 1990 yılı içinde yayımlanmış şiir kitaplanndan 8 adet göndermeleri gerekiyor. SSCB'de ilk yabancı dergi • PARİS (AA) — Fransa'da yayımlanan Paris Match dergisinin yöneticileri, dergilerinin Rusça olarak çıkarttıklan ilk sayısının Sovyetler Birliği'nde büyük ilgi gördüğünü ve nisan ayında ikinci sayının çıkanlmasının planlandığını söylediler. Sovyetler Birliği'nde Rusça çıkanlan "ilk yabancı magazin dergisi" unvanınv taşıyan derginin yöneticilen, ikinci sayı için SSCB'deki durumlannı güçlendirmek isteyen reklamcılar aradıklannı kaydettiler. Derginin editörü Roger Therond, Paris Match'ın Rusça olarak her ay çıkarılmasının güç olduğunu behrtti. Therond "Bizim dergiyi her ay çıkarabilmemiz için ya ruble konvertibl olmalı ya da ruble ile Sovyetler Birliği'ne yeniden yatınm yapmak için bir yol bulmamız gerekli" diye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear