Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
42 V E R G İ A R T I Ş L A R I ANTALYA’DAN Turistik bir korku filmi Yaşar Sunal Saray Regency Otel Genel Müdürü eni turizm sezonunun başlamak üzere olduğu bugünlerde yaşanan sıY kıntılar basında sıkça yer almasına rağmen, bu sıkıntıların halli yolunda somut adımlar bir türlü atılmamakta. Kuş gribi, karikatür krizi, papaz cinayeti, alt yapı sorunları derken; başımızın üstünde Demokles’in kılıcı gibi duran vergi yükü de rakip ülkelerle rekabet şansımızı tamamen ortadan kaldırmakta. Turizmci vergi yükünün rakip ülkelerdeki yüzdelerin altına indirilmesini istemiyor. Tek talebi rakiplerle aynı koşullarda mücadele edebilmek. Turizm bir moda olgusudur, talep eğrilerinin değişim yüzdeleri (neden olduğunu anlamaya fırsat bulamadan) sezondan sezona değişimler gösterebilmektedir. Ekonominin temel taşlarından turizmin, ülkeye katkılarının dalgalanmaları, evimizde bile hissedilebildiği için kararların dinamik şekilde alınması ve derhal uygulanması gerekmektedir. Rakip ülkeler kriz yönetimini sağlarken, ilgili tüm kamu ve özel sektör kurumları aynı masa etrafında toplanmakta ve master plan çerçevesinde süratli kararlar almaktadırlar. Ülkemizde ise kriz kavramında dahi kavram karmaşası yaşanmakta, özel sektör de kriz diye adlandırılan bir durum kamuda ciddiye bile alınmamaktadır. KDV oranında yüzde 18’de ısrarı, rakiplerimizde yüzde 69 olan bu oran ile rekabette bizi geri düşürmektedir. 2 Kasım 1984’de yürürlüğe giren KDV’nin o günkü oranı, vergiye tabi her işlem için yüzde 10’du. 30 Ekim1993’de yüzde 15 olan bu oran 2 Aralık 1999’da yüzde 17, 10 Mayıs 2001’de de yüzde 18’e çıkartılmıştır. Arada otel içinde konaklamanın yüzde 15, yiyecek içecek hizmetlerinin yüzde 24 olduğu dönemler yaşanmış, karmaşadan başka bir sonucu olmayınca da tümü aynı orana bağlanmıştır. KDV değişimlerini değerlendirince tüm kurum ların aynı masa etrafında toplanmadığını, ‘’ben yaptım oldu‘‘ mantığının hakimiyetini görüyoruz. Bürokrat bakışı ile olaylara yaklaşılmasa bugün bunları tartışmayacağız. Özel Tüketim Vergisi de sektörü doğrudan ilgilendiren sorunlardan biridir. Özellikle alkollü içeceklerdeki ÖTV’de son dönemlerde yapılan artışlar, anlamını kaybetmiş zam olmaktan çıkmış, içki alımsatımı men edilme noktasına gelinmiştir. Her şey dahil cenneti Türkiye burada da elindeki önemli kozlardan birini kaybetmiştir. İçkinin ucuz olduğu ülkemiz son ayarlamalar ile içkinin çok pahalı olduğu bilinen İskandinav ülkeleri ile yarışır hale gelmiştir. Alkol derecesi yüzde 45 olan rakıda şişe başına 11,29 yeni lira, alkol derecesi yüzde 40 olan viskide 19,86 yeni lira asgari vergi tutarı afişe edilmektedir.Bira ve şarapta yüzde 48.7’den yüzde 63.3’e, köpüklü şaraplarda yüzde 212’den yüz de 275.6’ya çıkartılan ÖTV oranları ile birada şişe başına 0,60 yeni lira, şarapta şişe başına 2,46 yeni lira ilave vergi yükü oluşmuştur. Tüm bunların yeni lira ile hesaplandığı maliyetlerin karşısında, gelirler euro üzerinden oluşmakta ve bu tabloya göre; 1 Ocak 2004’de; 1 euro 1,6961 yeni lira, 1 Ocak 2006’da 1 euro 1,5983 yen lira olmuştur. Artışlar maliyetleri katlarken, gelirlerde oluşan gerileme ortadadır. Maliyet hesapları içinde kaliteli hizmete devam eden turizmcinin karşısına çıkan tablo burada bitmemekte, belediyeler tarafından alınması planlanan yüzde 3 konaklama vergisi de listeye ilave edilince turizmin “korku filmi” için her şey tamamlanmış oluyor. Ciro üzerinden yüzde 3 (karzarar fark etmeden) alınması net karınızın yaklaşık yüzde 12’sini belediyelere vermeniz demektir. Turizmci olarak bir kez daha belirtmeliyim ki, vergi alınmaması gibi bir talebimiz yok. Talebimiz eşit rekabet şartları. KDV ve ÖTV oranlarında indirimi umutsuzca beklerken konaklama vergisinin rekabette bize yeni olumsuzluklar getireceği düşünüldü mü acaba?. Yoksa turizm dışında bizim bilmediğimiz yeni bir kaynak bulundu da bu sektörden gelen 20 milyar dolarlara ihtiyaç kalmadı mı? ysunal?sarayregency.com.tr