28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 yolundan bir saati aşkın yürüyerek, iğne yapraklı ağaçların arasından devam edince eğrelti otlarının yer aldığı noktada Ilgarini Mağarası’na ulaşılıyor. Yüksek tavanlı birinci galerinin içinde çok sayıda sarkıt ve dikit yer alıyor. Geç Roma ve Erken Bizans dönemine ait mezarların bulunduğu diğer galerinin eğiminin sonu 250 metrelik bir uçuruma açılıyor. Küre ilçesindeki madencilik faaliyetlerinin eski Yunan ve Roma medeniyetlerine kadar uzandığı tahmin ediliyor. 1453 yılında İstanbul’un fethi için kullanılan topların yapımı için gereken bakırın Küre’den temin edildiği kayıtlarla belgelenmiş. Bu dönemde yapılan çalışmalar sonucunda arta kalan cüruflar halen maden sahasında mevcut. Küre’de Gotlar, Etiler, Dorlar, Paflagonyalılar Kimmerler, Lidyalılar, Iranlılar, Kapadokyalılar, Romalılar, Bizanslılar, Danismendliler, Çobanlılar, Ervaneliler, Çandarogulları gibi çeşitli kavimler yaşamış. Paflagonyalılar tarafından yapılan ve milattan önce 1100 yılından günümüze ulaşan Doğanlar Kalesi, 1455 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan Akşemsettin Camisi ve medresesi Küre’nin kültürel varsıllığının göstergesi. Kızak yarışları ve Belören Çarıklar giyilerek iki ayak genişliğinde kar ezilerek ve su dökülerek cam gibi buz haline getirilen pistte sırt üstü yatarak binilen kızaklar,ormanda yetişen yaban eriği ağacından yapılıyor ve 120130 santimetre. uzunluğunda 2122 santimetre genişliğinde yaklaşık 4 ila 5 kilogram ağırlıkta. Küre’nin Afşarimam köyünde yaşayan 72 yaşındaki Niyazi Usta tarafından günlerce uğraşılarak tamamen el işçiliği ile hiç metal çivi kullanmadan ahşap çiviler ve tutkal kullanılarak yapılıyor. Gezdikçe, tanıdıkça insanı içine alır Küre Dağları. Bırakmaz. Yeşilin tonlarında tüm sıkıntıları yitirip, umutları yüceltip, orman havasını içinde barındırdığı yaşam ile birlikte yavaş yavaş içinize çekersiniz. Kırsal yerleşimin ağırlıklı olduğu Küre Dağları’nda kütüklerden yapılma evlerin yer aldığı köyler, doğa ile uyum içinde gülümser. Belören köyünde yer alan iki ev ve bir restoran ile hizmet veren turistik tesisler de aynı güzellikte, doğanın bir parçasıymışçasına yapılmış. Belören tesisleri, doğaya uyumlu gösterişten uzak, samimiyetle içine alıyor, konuklarını. Belören köyünde KASTAMONU yalnızca doğanın sesini duyar, doğayı duyumsarsınız. Orada tüm canlıların birbirini dinlemesi, derin bir sessizliği çağrıştırır. Önce hafif esen rüzgar çalınır kulağınıza. Dikkat edince; kuşların kanat çırpışlarını duyarsınız. Doğaya kulak verdikçe sesler ayrışmaya başlar. Bir kelebeğin çiçeğe konuşu ya da yapraktaki çiğ damlasının yere düşüşü, bir tomurcuğun çiçeğe geçişini duyumsarsınız. Orman, dağ ve vadilerle sarmalanmış Belören Tatil Köyü, atıl durumda olan evlerin konaklamaya açılarak değerlendirilmesi amacını da taşıyor. İlçenin güler yüzlü, dinamik Belediye Başkanı En gin Ayrancı, boş duran evlerini turizme açan olmamasından yakınıyor ve sözlerini sürdürüyor: ‘‘Eko Turizm Merkezi’ni dönemin Kastamonu Valisi Enis Yeter yaptırmıştı. Belediye olarak mülkiyetini devraldık. Kilimlerimiz desen alanında bir numaradır. El dokumalarını teşvik için de tezgahlar veriyoruz’’ diyor. Nasıl gidilir? İstanbul’dan yola çıkıldığında 530 kilometre, Ankara üzerinden gelindiğinde 240 kilometre, İzmir’den ise 824 kilometre. Belören köyü, Kastamonu’ya 40 kilometre uzaklıkta. Kastamonu Küre arası 60 kilometre. Küre Belören Ekoturizm Merkezi (0.366 751 21 09) ve Küre’de restoran olarak Emin Usta’nın Yeri (0.366. 751 70 19) konukları ağırlıyor. Ayrıca Küre Dağları’na 60 kilometre uzaklıktaki Kastamonu’da turizm belgeli konak veya otellerde konaklama olanağı da var.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle