Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 Yazı ve fotoğraflar İSPANYA Nilgül Kanıbir abah saatleri. Yeni yıla saS dece on gün var. Madrid’in kalbi sayılan Puerta del Sol’da yani Güneşin Kapısı’ndayız. Meydana bakan, gün boyu kalabalığı hiç eksik olmayan, ‘‘Cafe Mallorquina’’da, ‘‘Cafe con leche’’ eşliğinde güne merhaba diyoruz. Madrid insanı için, vakit henüz erken. Meydanın bir başka köşesindeki dev, çok katlı mağazalar zinciri El Corte Ingles, yeni yeni kepenklerini kaldırmış. Oysa, yaklaşan yeni yıl için alışveriş yapmak isteyen İspanyollar, çoktan kapıda bekleşmeye başlamışlar bile. Piyangocular da meydandalar. Kafeteryada kimi ‘‘El Mundo’’ya, kimi de ‘‘El Pais’’e göz atıyor. Madrid, her şeyden önce, çok canlı; özellikle hafta sonları, Londra, Paris gibi diğer metropollerden akın akın insan geliyor. Neredeyse, 24 saati yaşayan bir metropol. Ne zaman dinleniyorlar diye kendi kendinize sormadan edemiyorsunuz. Her yaştaki insanı gerek tek başına gerekse de bir arkadaş grubu ile birlikte; gü Madrid sokakta yaşanır nün her saatinde, bir bar ya da kafeteryada görebilirsiniz. Sanki, evlerine hiç uğramıyorlar; evde hiç yemek pişmiyor gibi.Gerek meydanlar gerekse de caddeler neon ışıklarla süslenmiş, Madrid sanki. İki ayağı üzerine kalkmış, Madrid’in simgesi ayı heykelini geçip; sağlı sollu alışveriş mağazalarıyla dolu Calle Carmen’i; hemen arkasındaki Calle Preciados’u; biraz ilerideki, kitapcd cenneti ‘‘Fnac’’ binasını turluyoruz. Yol bizi, bir başka büyük caddeye, Gran Via’ya çıkarıyor. Caddenin bir ucu, Plaza de Cibeles’e; diğer ucu da, Plaza de Espana’ya uzanıyor. Hatta isteyen soluğu, biraz ilerideki Santa Maria Parkı’nda; olmadı, dahası Manzanares Nehri’ni ayaklarınızın altına alan, bir buçuk kilometrelik bir teleferik yolculuğu ile, neredeyse bir şehir büyüklüğünde, uçsuz bucaksız Casa de Campo’da alabilir. Kaldığımız Hostal Jaen, meydana yedi sekiz dakika yürüme mesafesinde. Dar, tek yönlü bir caddede; oldukça eski, orijinal binaların arasında. Anton Martin metro istasyonuna ise, üç dakika uzaklıkta. Caddenin diğer ucu; Goya, Velazquez, Murillo, El Greco, Rubens ve daha birçok ressamın o ölümsüz tablolarını görebileceğiniz ünlü Prado Müzesi’ne açılıyor. Ünlü tren garı Atocha. Garın karşısında da, Reina Sofia. İçinde Picasso’nun, iç savaşı tasvir eden, o ölümsüz eseri ‘‘Guernica’’ yer alıyor. Gelelim, yeme iç me alışkanlıklarına ve meşhur tapas konusuna. Hemen her köşe başında bir ‘‘Cerveceria’’ ya da ‘‘Museo del Jamon’’ levhası var. Gündelik hayatın ayrılmaz bir parçası olan bu mekanlardan insanlar hiç çıkmıyorlar gibi. Sabah, ayaküstü bir kahve ve kruasan, kahvaltı için yeterli görülüyor. Öğle saatlerinde, özellikle çalışan kesim için, günün mönüsü; iki ana yemek, içecek, tatlı veya kahve şeklinde. Biraz daha geç bir saatte ise, kafeteryalar; İngilizlerin beş çayına benzer bir mönü sunuyorlar. Akşam saatleri, iş çıkışı ile birlikte, yaşam farklı bir renge bürünüyor. Yavaş yavaş tapas barlar yükünü almaya başlıyor. Mönüde neler yok ki. Türlü kalamarlı, ançü Ömer Serkan Bakır