18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

24 Yazı ve fotoğraflar GÜNEY AMERİKA GÜNEY AMERİKA 25 Dr. Lakme Toktaş ima, yeni dünyanın en etkileyici, en otantik, en gerçek Güney Amerika sayılabilecek ülkesi Peru’nun başkenti. Amerika’daki önemli İspanyol şehirleri arasında yer alan rakibi Mexico City’den sıyrılarak İspanyolların Güney Amerika’daki imparatorluklarının başkenti olmuş ve bu unvanı yaklaşık 300 yıl korumuş bir şehir. Yerel halklarından biri olan Aymaraların dilinde ‘‘lima’’ ya da ‘‘limaq’’ sarı çiçek anlamına geliyor. Diğer vaftiz adı, ‘‘ciudat des reyes’’ yani krallar şehri, pek kullanılmamış. Kent, ‘‘Quechua’’ dilinde konuşmacı, vaiz anlamına gelen Rimac Nehri’nin vadisinde, And Dağları’nın batısında, Pasifik Okyanusu’nun çölleşmiş kıyılarında kurulmuş. Kurucusu ise 1535’te, bir avuç adamıyla bölgeyi fetheden ve İnkaların imparatorluğuna son veren İspanyol Francisco Pizarro. Pizzaro, kurduğu bu şehirde öldürülmüş. Yıllar öncesinin önemi kaybolsa da, geçirdiği büyük depremlerde önemli ‘‘kolonyal’’ yapılarını yitirse de hala görülmesi gereken bir şehir Lima. ‘‘Mestizo’’ karışık kan mirası kelimesiyle özleşmiş adeta onun bir sembolü olmuş. Nüfusunun önemli bir kısmını oluşturan Mestizolar, bölgede yaşayan yerli halkın İspanyollarla karışımından oluşmuş. Per,u Türkiye’nin yaklaşık bir buçuk katı büyüklüğünde olmasına rağmen sadece 27 milyon kadar nüfus barındırıyor ve nüfusun yaklaşık üçte biri, yani 8 milyon başkentte yaşıyor. Yoğun göç alan her başkent gibi düzensiz şehirleşmenin sancıları, yoğun trafik, hava kirliliği, yapışkan seyyar satıcı kentin en büyük sorunları. Şehir turunu yaparken yıllar öncesinin İstanbul’una ışınlanmış gibi oldum. Şehre gecenin geç bir saatinde ulaşmış olmamıza rağmen havaalanında anlaşmalı otellerine çekmeye çalışan onlarca çığırtkan, müzelerin etrafında yapışkan satıcılar. Bizim icadımız olduğunu sandığım dolmuş minibüslerin gidecekleri yere bağıra çağıra yolcu toplayan, onları sardalyeleri konserve kutusuna sıkıştırma maharetini gösteren muavinleri. Böylesine yoğun, düzensiz ve heterojen şehirleşmenin kaçınılmaz olarak getirdiği asayiş sorunlarına önlem olarak tüm binalarda pencerelerin kalın demir parmaklıklı olması, bazı bahçelerin elektrikli tellerle çevrili olması ve sıkça rastladığım makineli tüfek taşıyan güvenlik görevlileri. Zenginlerin yaşadığı Miraflores ve San Isidro semtleri adeta görünmeyen duvarlarla fakir halkın yaşadığı bölgelerden ayrılmış durumda. Miraflores falezleriyle, havasıyla biraz bizim Antalya gibi. Meydanında içinde resim sergileri olan hoş bir L Peru’nun yeni dünyası parkı var. Şehrin tarihi meydanı , içerdiği İspanyol kolonyal döneme ait çok sayıda hoş, kafesli tahta balkonlu binalar sayesinde 1991’de UNESCO tarafından dünya kültür mirası serisine dahil edilmiş. İspanyolların etkisine giren tüm şehirlerde birer Plaza di Armas yani Plaza Mayor ve birer San Francisco kilisesi veya katedrali bulunuyor. Lima’da da en önemli meydanın adı olan Plaza Mayor’da koloniyal döneme özgü kapalı ahşap balkonlu evleriyle dikkat çekiyor. Perulular burada 1821’de bağımsızlıklarını ilan etmiş. Kuzeyinde Başkanlık Sarayı, güneyindeyse katedral veya Başpiskopos Sarayı bulunuyor. Ve bir sürpriz. San Francisco şehrini ziyaret ettiğimde anlamını öğrendiğim ve şehrin özellikle belirli bölgelerinde sıkça görmeye alıştığım gökkuşağı bayrağını burada Başkanlık Sarayı’nın tepesinde görünce şaşkınlıktan küçük dilimi yutuyordum. Kısa bir araştırma sonrasında bu bayrağın İnka bayrağı olduğunu öğrenince kafam karıştı. Bayrak bire bir aynı bayrak, ama anlamı bir birinden çok farklı. Kim kimden esinlendi acaba? LİMA Mezar kiliseler Barok mimari tarzının en güzel örneği olan Lima’daki San Francisco Kilisesi’nde şehrin kurucusu Francisco Pizarro gömülü. Şehri kurduktan sadece yedi yıl sonra, 1542’de çıkan bir isyanda öldürüldüğünde kurduğu şehirdeki San Francisco Kilisesi’nde gömüleceğini tahmin edebiliyor muydu acaba? Çok zengin bir kütüphane ve alaca kuşağı fanlarının ziyaret etmekten hoşlanacakları yarı karanlık loş bir ortamda bulunan 75 bin insan iskeleti barındırdığı söylenen tüneller ve katakomblar yani yer altı mezarları var. Antropoloji Müzesi, Peru’daki en önemli ve kapsamlı müze sayılıyor. En geniş ‘‘prekolumbian’’ eserler koleksiyonunu barındırıyor. 8 bin yıllık taşlar, bu müzede; Chimu, Nasca, Mochica ve Pachacamac kültürlerine ait, değişik İnka el sanatları ve giyim eşyalar sergilenmekte. Özellikle Nazca’dan mumyalar dikkat çekici. Rafael Larco Herrea Müzesi, rengarenk begomviller arasında bembeyaz bir yapı, özel bir müze. Yedinci yüzyıla ait prekolumbian bir piramidin tepesine inşa edilmiş. Milattan sonra 200 ile 700 yıllarında yaşamış Moçe kültürüne ait çeşitli seramikler bulunuyor. Bahçesinde, ayrı bir girişi olan ve çocukların meraklı bakışlarından uzak tutulabilecek, sanatkarlarının özgürce, hiçbir sınırlama getirmeden kendilerini ifade ettikleri yüzyıllar öncesine ürünlerinin sergilendiği erotik bir müze daha var. Altın Müzesi de özel müzelerden birisi. Inka ve preinka dönemine ait, adına uygun olarak sadece altın değil, gümüş ve başka değerli metalden yapılma eserler barındırıyor. Yakınlarda çıkan bir habere göre birçok altın eserinin sanıldığı kadar tarihi olmadıkları, taklit oldukları söyleniyor. Mıraflores, en ünlü turistik merkezlerden biri. Hoş parkları, mağazaları, resim sergileri var. Kıyı şeridi, Antalya’nın falezlerini andırır şekilde, dik olarak kumsala iniyor. Uygun havalarda yapılan ‘‘parasailingi’’ açılan rengarenk paraşütleri seyretmek çok hoş. Lima, özetle Peru’ya ve onun ‘‘gözdeleri’’ Cusco, Machu Picchu, Titicaca için ilk adımlamanız gereken bir yer.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle