Katalog

İSPANYA 27 Aklınızda bulunsun Madrid’in çok gelişmiş bir metro ağı var. Ulaşım hiç sorun değil. 10’luk ‘‘metrobus’’ 6.15 euro; hem metroda hem de otobüste geçerli. Prado Müzesi’ne giriş, 6 euro, Pazar günleri ise ücretsiz. Hemen her sokakta, ailece işletilen pansiyonlara rastlamak mümkün. Bir katı alıp, onarımdan geçirmişler. Günlük oda fiyatı; odaların tuvalet, banyo içerip içermemesine göre 15 35 eu EGE’NİN İMBATI Serdar Kızık serdarkizik?cumhuriyet.com.tr ezli, jambonlu sandviç, patatesli İspanyol omleti. Yanında da buz gibi biranız. Aslında bunlar, henüz açılış. Zira, İspanyolların akşam yemeği saati, genellikle gece 10 civarı. Geç saatte yenen yemek sonrası, bir kısım Madridli soluğu, gevrek ‘‘churros’’( bizim lokmanın ince, uzun hali) yemek için bir sıcak çikolata alıyor. Kendini genç hissedenler için, tek seçenek ise; sabahı karşılayacakları bir eğlence mekanına TALANDAN KALAN Bir arkadaşım, dünyanın en ilginç kent parçaları ve yerleşimlerinin fotoğraflarından oluşan seçki gönderdi. Uygarlığın yarattığı, bazıları uzak coğrafyalarda yer alan bu güzelliklerin fotoğraflarından düşsel bir yolculuk yaptım. 500’ü aşkın fotoğraf içinde beni en çok etkileyen, yüzyıllardır Anadolu coğrafyasının bir parçasıyken, geçen yüzyılın başında emperyalist işgalle Yunanistan’a bağlanan, Datça’nın hemen ucundaki Sömbeki’ydi. Tarihi mirasa ve kent kültürüne sahip çıkıldığının, fotoğrafa yansıyan en güzel örneklerinden birini seyretmek, zaman tünelinden geçmek gibiydi. Sömbeki, insana insan olduğunu duyumsatıyor, yeniden. Yamaçtan denize doğru inen yüz yıllık evler öylesine iyi korunmuş ki, bir dünya yurttaşı olarak sevinmek, bir Türk kimliğiyle de imrenmemek elde değil. Birbirinin güneşini, ışığını, rüzgârını kesmeyen taş evler, işyerleri, dükkanlar, insana, insanlığa saygının bir ürünü... Tümüyle korumaya alınan kent, bir insanlık mirası olarak yüzyıllara uzanacak elbet. Bu sevindirici. Ancak düşündürücü, biraz da üzücü yanı var konunun. İster istemez soruyorum: ‘‘Neden kentlerimiz, kasabalarımız ve köylerimiz böyle korunmadı?’’ Bırakın korunmayı, adeta bir yağma... Özellikle de 12 Eylül sonrası Özal’lı yıllarda. İşte elimizde Ege kıyılarında, kısmen de olsa kala kala, Asos, Behramkale, Alibey Adası, Ayvalık, Foça, Alaçatı, Doğanbey kaldı. Dünya güzelliklerini, tarihi mirası, doğayı, çevreyi nasıl talan eder insan? Yağmadan sonra geride kalanlar ortada! Deniz kentlerimizin, kasabalarımızın kıyılarındaki iki katlı, bahçeli taş evleri yıktılar, yerine apartmanları diktiler. Denizden gelen rüzgarı bile kestiler. Yağmacı, talancı anlayış bugün de sürüyor. Baksanıza AKP iktidarı, Muğla kıyılarında, özellikle Bodrum’da yağmadan kurtulan son koyları da yapılaşmaya açmak için hazırlık yapıyor. Ormanlarımız da bu iktidarın boy hedefi. Doğaya, uygarlığa kıyandan korkmalı... gitmek. Her türden müziğin farklı farklı salonlarda çalındığı İspanya’da, aklınıza gelebilecek her türlü ihtiyacınızı bir arada bulabileceğiniz, çok katlı mağazalar zinciri ‘‘El Corte Ingles’’ oldukça popüler. Özellikle, indirim ayları olan Ocak Şubat’ta tüm caddeler, alışveriş mağazaları çok hareketli. Herkes alışveriş yapmak için bu ayları bekliyor sanki. Zira, hatırı sayılır oranlarda yüzde 70’e varan indirim yapılıyor. ro arasında. Odalarda; tuvalet, banyo, televizyon, mevcut. Bazılarında kablosuz internet hizmeti bile veriliyor. Günlük ihtiyaçlarınızı; ‘‘alimentacion’’ denilen, hemen tüm sokaklarda yer alan bakkallardan, nispeten ucuza temin edebilirsiniz. Bir baget ekmek 0.40 euro, sütün litresi 0.70 euro. Çamaşır yıkamayı kendinize dert edinmeyin; 2 euro verin, tümü otomatik makinelerde yıkansın, 2 euro da kurutmaya. Yemek yiyip eğleneceğiz bazı mekanlar: Cerveceria Alamana, Plaza Santa, Cerveceria Santa Ana, Plaza Santa Ana (Metro:Anton Martin) Museo del Jamon, Calle Atocha. Canlı müzik için, Cafe Central, Plaza del Angel Kapital, Calle Atocha 115, Pacha, Calle Barce, Palacio Gaviria, Calle Arenal. Flamenko dinlemek için; Chinitas, Casa Patas. kanibirn?gmail.com