Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GÖRÜŞ Kubilay Han han355@hotmail.com 24 ANTALYA’DAN BİR ATASÖZÜ: GİDECEĞİ LİMANI BİLMEYEN YELKENLİYE RÜZGÂR FAYDA ETMEZ Rüzgar kuvvetli esti 2005’de Türk turizmi için. Ülkemize gelen turist sayısı 21 milyon 122 bin 798 kişi olarak gerçekleşti.Bir turizm ülkesi için bu büyük bir başarıdır ve bununla gerçekten çok büyük mutluluk duymaktayız. Çünkü hepimiz bir şeyler yapıyoruz, yapmaya çalışıyoruz. Ancak bu çalışmaların bu kadar büyük bir artışı sağladığına da inanmakta güçlük çekiyoruzdur diye düşünüyorum, yanılıyor muyum acaba? Yani demek istediğim ne yaptık da bu kadar daha fazla turisti ülkemize çekmeyi başardık? Aslında artık 1520 yılını doldurmuş tesislerimiz kendilerini pek yenileyemez hale gelmişler, birer birer tur operatör destekli otel gruplarına kiralanmaya başlamışlar hatta bazı yatırımcılar ben artık oyunda yokum ‘‘pas’’ deyip otelini satarak oyundan çekilmişler, yeniler ise yüksek yapım maliyetlerini uzun süre çıkartamayacak görünüyorlar, oyunun kurallarını açtıktan sonra öğrenmeye başlıyorlar. Ancak ister eski, ister yeni tesisler, hepimizin emeği bulunan, ülkemizin ekonomik kaynakları ile yapılmış, teşvik ve yatırım indirimi gibi politikalarla desteklenmiş, ülkemiz turizmine katkı sağlamış ve sağlayacak yatırımlardır. Rüzgar kuvvetli esti 2005’de, işin içinde biri olarak sebebini ben bilmiyorum, bu turist niye ülkemize geliyor. Politikacı olsam kolay cevaplardım, o kadar çok sebep var ki yani niye gelmesin. Ama sebep nedir? Milyonlarca dolarlık yatırım yapan bu şirketlerimize bu rüzgarı almışken hangi yöne doğru gitmesi gerektiğini kim gösterecek? Hangi veriler, hangi araştırmalar, hangi istatistikler, hangi kaynaklar, hangi politikalar ve planlar bize yol gösterecek? Ancak elimizdekilerden yani gerçeklerden ve gerçekleşmiş olanlardan birçok sonuç çıkarmamız gerekirken, bunları yeterince değerlendirmemekteyiz. Bu verileri oluşturarak, ülkemizin tercih edilmesinin başlıca nedenlerini bularak, özelliklerimizin hiçbir zaman yitirilmemesi yönünde çalışma ve önlem alma şansımız olur. Ülkemize 2005 yılında gelmiş 21 milyon insanın milliyetlerine göre, yaş grupları, gelir ortalamaları, sosyal özellikleri ve bu konunun uzmanları tarafından incelenecek bir çok veriyi tespit etmeliyiz. Bu çalışmalar bilimsel olmalı. Bilimsel bir değerlendirmeden geçerek, sonuçlar üzerinde durularak Türk turizmine yön verilmeli. Yoksa bir gün bakarız ki açtığımız mağazaların, dükkanların ve otellerin kapısında boş boş oturup turist bekleriz. Rüzgarın bu kadar kuvvetli estiği bir yılı geride bırakmışken ‘‘bu yazılır mı şimdi yani?’’ diyenler olabilir, ancak esmediği gün yazarsak da geç kalmış oluruz. Tam zamanıdır rüzgarın sebebini, turistlerin Türkiye tercihini öğrenmenin, incelemenin ve sonuç çıkarmanın. Çünkü 2006 da rüzgar durulacak gibi görünüyor. Belek’teki potansiyel Antalya Tanıtım Vakfı (ATAV) Başkanı Nizamettin Şen de turizmin bugüne kadar kısa dönemli ataklarla yapıldığını ve bunun bir hata olduğunun günümüzde yeni yeni anlaşıldığını ifade etti. Şen, ‘‘Turizmde hep yatak kapasitesi dikkate alındı ve hiçbir planlama yapılmadan, turizm bölgeleri ilan edildi. Bunun en güzel örneklerinden biri de Belek’tir. Kongre turizmi gündeme gelmeye başlayınca, toplam 30 binden fazla yatağı olan Belek’te, bütün oteller büyüklü, küçüklü toplantı salonları açtı. Bunun için büyük paralar harcandı. Sonuçta, çok salonlu, ama kullanılmayan, verimli olmayan Belek otelleri karşımıza çıktı. Oysa bunun bir planlaması yapılmış olsaydı, bütün otellerin ortak bir yatırımla kullanabileceği, çok amaçlı, büyük bir kongre merkezi yapılırdı. Böylece hem savurganlık ortadan kalkar, hem de Belek çok önemli bir kongre merkezi kazandığı için de bu konuda markalaşırdı. Kongre turizminin geleceği güvenceye alınır, ‘charter’ uçaklar da yerini tarifeli seferlere bırakırdı’’ diye konuştu. Sürdürülebilir turizm için önce planlama gerektiğini ve bu planlamayla hem kullanmanın hem de korumanın mümkün olabileceğini vurgulayan Şen, ‘‘Bizim bir turizm planımız olmadığı için kriz de yönetemiyoruz. ?