Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İSTANBUL 15 Nasıl gidilir? Çatalca İstanbul’a 60 kilometre uzaklıkta. E5 ve TEM otoyolunu kullanarak Çatalca’ya ulaşabilirsiniz. Ayrıca toplu taşıma araçlarını kullanmak isteyenler İstanbulYenibosna’dan Çatalca’ya giden otobüsle ilçeye varabilirler. GEZEKALIN Mustafa Balbay ankcum@cumhuriyet.com.tr kalan kilise bulunuyor. Kilisenin bahçesinde tenis alanı var. Kilisede papazların kaçmak için yaptığı ve kullandığı tünel tüm gizemi ile turistlerin ilgisini çekmekte. Hayvan Müzesi’nde ise Afrika ve Kuzeyde yar alan av hayvanlarının doldurulmuş mumyaları bulunuyor. Kabakçayır, Yayla, Celepköy piknik alanları ise yazları özellikle de hafta sonları dolup taşıyor. Çatalca at yetiştiriciliği açısından elverişli koşulların bulunduğu bir alan. Uygun nem ve otlak alanlarıyla dünyada sağlıklı at yetiştirilebilecek ender yerlerden biri. Çatalca’da yaklaşık 3040 hara bulunuyor. AUSCHWITZ KAMPINDA Hani bir söz vardır: İnsan görmeden öğrenebilir ama, görmeden sevemez! Benimseyerek kullandığım bu söz, Polonya’nın Katoviçe kenti yakınlarındaki İkinci Dünya Savaşı sürecinin en tartışmalı kampı Auschwitz’i görünce anlam değiştirdi. Hitler’in Yahudileri kırmak için kurduğu Auschwitz kampını dolaşırken anladım ki, insan görmeden elbette öğrenebilir ama, tam olarak kavrayamaz. İkinci Dünya Savaşı’nın o acımasızlığını, soykırımın ne demek olduğunu, insanın ne kadar gaddarlaşabileceğini ancak böyle bir kampı gördükten sonra anlamak olası. Varşova’dan trene bindim, Polonya’nın bir önceki yüzlerce yıllık başkenti Krakov’da mola verdim. Krakov da mola verilmeyecek yer değil hani... O tarihsel dokusu, o bizim hanları andıran geniiiiş orta meydanlı yapıları, insanı içine çekiyor, bırakmıyor. Yağmurlu bir gündü... Daha çok kapalı mekanları, müzeleri dolaştıktan sonra yoluma devam ettim. Katoviçe yönüne giderken, Dulova istasyonunun hemen sonrasında Auschwitz... Kampa girdim... Nasıl bir yağmur. Turistlerin çoğu kapalı mekanlarda, sinema salonunda... Oralarda da kampın geçmişine ilişkin bilgiler, görüntüler var ama, asıl elektrikli dikenli tel örgülerin, kurşuna dizme duvarlarının, insan fırınlarının olduğu yeri görmek istiyorum. Nasıl yaptım bilmiyorum; çantamı, yağmurda dışarı çıkmak istemeyen, etrafa gülümseyerek bakan bir Japon turiste emanet ettim, kendimi yağmurun altına attım. Birkaç dakika içinde iliklerime kadar ıslandım ama, olsun. Beni en çok insanların yakıldığı fırınların bulunduğu bölüm etkiledi. Simsiyah duvarlar, daha siyah fırın ağızları... Hemen yanda demir malzemeler. Dilleri olsa da konuşsa... Fırınların bulunduğu yer su doluydu. Yağmuru göze alanların çoğu bu kez suya batmayı göze alamadı. Ayakkabılarımızı dışarıda kalanlara emanet ettik, öyle girdik. Fırının ağzına geldiğimizde, dizlerime kadar suya battığımı fark ettim. Katoviçe kentinin 30 kilometre kadar güneydoğusundaki bu kampta, kurulduğu 1940 ile kapatıldığı 1945 yılı arasında 2 ile 4 milyon arasında öldüğü tahmin ediliyor. Çoğumuzun bildiği bu rakam bize savaşın acı sonuçlarını öğretiyor ama, Auschwitz Kampı savaşa dair her şeyi insanın beynine adeta kazıyor. Görünce siz de aynı şeyi düşüneceksiniz! Gezekalın... Konaklamayemek Çatalca’ya girişteki İstanbul Caddesi’nde Hamamönü parkında yer alan Tuna Restoranın mantısından tatmanızı öneririz. Tuna restoran ZahideHalit Tuna’nın işletmeciliğinde (0.212. 787 13 10). Emin Et Lokantası, Emin Çelik (0.212. 781 7319). Sof Bunlardan biri Özkan İşgüden’in Samtaş Çiftliği. Çiftlik, Çatalca’daki Nesin Vakfı’na gelmeden sağ tarafta kalıyor (0.212. 551 1181). Çokay ve Kurtoğlu haraları Çatalca’da bulunan diğer at çiftliklerinden bir kaçı. Bu çiftlikler bugün sadece at yetiştirmekle kalsalar da önümüzdeki günlerde turizme açılacaklarının sinyallerini veriyor. Çatalca’nın sık ziyaret edilmesinin nedenlerinden en önemlisi, bölgeye yaşam katan Nesin Vakfı. Vakıf arazisinde çocuklar, ilçenin verimli topraklarında kendi sebzelerini yetiştirip umudun tohumlarını ekiyorlar. ram Restoranın kuzu tandırı çok meşhur, et severlerin tercihleri arasında yer alabilir. Sofram Restoran Tayyar Kankaya (0.212. 789 3450). Konaklayabileceğiniz oteller: Durusu Park Otel (0.212. 767 10 10), Kleopatra Hotel (0.212. 795 01 73) Çatalca Belediyesi’nin kadın el emeği derneği merkezi satış reyonundan çeşitli el sanatları ürünleri, Karaburun ve Yalıköy köylerinin balık çeşitlerinden, İhsaniye ve Nakkaş köylerinin manda yoğurdundan, Gümüşpınar, Akalan, Karamandere köylerinin kaynak sularından satın almadan Çatalca’dan dönmeyin.