Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 ÇANAKKALE Dinlencenin adı Bozcaada Dilek Ünsal ozcaada’ya bir giden mutB laka bir kere daha gider, demişti beni bu güzel, şirin ada ile tanıştıran dostum. Ve eklemişti, ‘‘Bu adaya bir gelen mutlaka bir parçasını burada bırakarak gidiyor, belki de bu yüzden insan o bıraktığı parçasını bulmak için 36 kilometrekarelik adanın yolunu gözlüyor’’ diye. Sadece üç gün geçirdik bu adada ama ilk bakışta aşktı bizimkisi, hemen aşık olduk, hemen koyuverdik kendimizi onun kollarına, rüzgarına, denizine, insanına, kalesine ve yeşiline. Burası Türkiye’nin Marmara ve Gökçeada’dan sonra üçüncü büyük adası ve bence en güzeli.Bozcaada. Çanakkale Boğazı’ndan 19 kilometre uzakta, eski adı Tenedos, ki bu ad Homeros, Aristoteles ve Strabon’un eserlerinde de bol bol yer alıyor. Peki neden Bozcaada denmiş? Ters bir üçgene benzemesi ve yaz aylarında uzaktan boz görünümü nedeniyle bu adı almış. Poyraza açık Ada yazları çok kalabalık, merkezi devamlı bir cümbüş halinde, adaya yeni gelenler, geri dönüş için feribotu bekleyenler, bir kafeteryada dinlenenler, keyifli bir çay molasında meydandaki çınar ağacının altında buluşanlar, kendi bağlarından topladıkları yaprakları satan adalı kadınlar ve çocuklar, herkes bir meşguliyet bulmuş adanın rengine renk katıyor. Adaya deniz kenarında tatil yapmayı seven pek çok turist geliyor, bir de Çanakkale’ye yakınlığını ve oradan gelebilecek günübirlik ya da hafta sonu gezginlerini katarsak, ortaya oldukça kalabalık bir manzara çıkıyor. Adada Temmuz ve Eylül ayları arasında devamlı poyraz esiyor, belki de eskiden çok turist almamasının sebebi bu. Şimdilerde yeni açılan kafeteryalar, barlar ve restoranları ile özellikle genç kuşağa hitap ettiği için çok sevilen ve ziyaret edilen bir tatil yeri olmuş. Bunun iyi mi kötü mü olduğunu söylemek çok zor, bir yandan bu adanın şirinliğini kaybetmemesini dilerken diğer yandan da herkesin bu gü zelim doğa harikası mekanla tanışma hakkı olduğunu düşünüyorum. Kalabalıktan çok bunaldıysanız, bundan kurtulmak yürüyerek sadece 20 dakikanızı alıyor, sonra alabildiğine yeşilliklerin, bağların içindesiniz, bir tarafınız da deniz tabii ki... Bisiklet kiralama yerleri var, dilerseniz sabah erkenden adanın etrafında bir de bisiklet turu var, ona da katılabilirsiniz. Biraz tarih Antik çağda bir ara Persler’in egemenliğindeymiş, sonrasında sırasıyla Helen, Roma ve Bizans egemenliklerini yaşamış ve 1377 yılında Venediklilerin eline geçmiş. 1381 yılında Cenevizlilerin adaya saldırması sonucunda ortaya çıkan anlaşmazlık Torino Antlaşması ile son bulmuş ve ada boşaltılmış. Bozcaada’nın Türkler ile tanışması ise Fatih Sultan Mehmet döneminde Umur Bey’in baskını ve adanın Osmanlı topraklarına katılması ile olmuş. Bu dönemden sonra Venedikliler