Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 salonu veriyor. Konuk yazarçizerlerin konaklamaları Kaş’taki otelpansiyon ve restoranlar arasındaki paylaşım sayesinde gerçekleşiyor. Şenlik sadece Kaş’la sınırlı kalmıyor. Gelen yazar ve çizerler, çevre belde ve köylere giderek okullarda, çay bahçelerinde söyleşi ve imza günleri gerçekleştiriyor ve en önemlisi bölgenin ilköğretim ve lise öğrencileriyle bir araya gelerek onlara okumayazmadüşünme sevgisi aşılamaya çalışıyorlar. Bu yıl bu anlamda; Kalkan, Kınık, Yeşilköy, Çerçiler ve Demre’ye de gidildi. Şenlik sırasında geçen yıl yitirdiğimiz çizer arkadaşımız Necati Abacı anısına Kalkan’da bir sergi açıldı ve eşi Sabahat Abacı’nın da katıldığı bir söyleşi gerçekleştirildi. Giderek ‘‘İngiliz’’leşen, nerdeyse yakında ‘‘şengen’’ vizesiyle girebileceğimiz Kalkan’da yabancıya mülk satışı patlamasıyla ilgili olarak önlemler alınması için çaba gösteren, bu anlamda ‘‘Ata Mülkünü Koruma Derneği’’ni kuran yörenin gazeteciyazarı Emine Karakitapoğlu’nun çalışmaları hakkında da bilgi sahibi olduk. Kaş bugüne dek; lahit anıt mezarı, kral mezarları, antik tiyatrosu, Patara’sı, yamaç paraşütü fırsatı, balıkadamlık imkanları, zengin deniz dipleri, uyuyan devi, BüyükçakılKüçükçakıl, Olimpos, Can Mocamp plajları, yarımadası, liman ağzındaki harika koylarıyla ünlüydü belki ama artık Kitap Şenliği ile de ünlü bir ilçe! Bu imece şenlik sayesinde sadece turizmle yoğrulmaya çalışılan bir ilçenin yüzü her yıl kitap ve yazar görüyor. Bilinçli ve sağlıklı bir turizmin yolunun da aslında kültürden geçtiği kazınıyor kafalara... cihandemirci@yahoo.com KÖŞE BUCAK Gündüz Mutluay cumhuriyet@ekinyazim.com TİRE elki adını duymayanlar B da vardır, İzmir’in ilçesidir. En eski ve büyük ilçelerden birisi. Tatil, gezi deyince deniz kıyısından başka yer tanımayanlara göre değil. Denizden epeyce içeride kalıyor. İzmir’e 82 kilometre. Aydın Dağları’nın eteklerine yerleşmiş. Antik çağdaki adı Teira idi, Tire oldu. Kent, Roma Senatosu’nda temsil ediliyordu. Osmanlı döneminde de önemini korudu. Bir dönem Osmanlı’nın bakır ve gümüş sikkeleri burada kesiliyordu. Nakışlı Mangır denilen bakır paraları koleksiyoncuların gözdelerindendir hala. Son yıllarda büyümenin getirdiği blok apartmanlar var ama Tire’nin eski çarşısı yapısı ve gelenekleriyle günümüze kadar ulaştı. Eski çarşıda yürüyerek dolaşmak gerekiyor. Zaten buradaki sokakların bir çoğuna otomobille girmek mümkün değil, girseniz de sıkışıp kalırsınız. Tahtakale denilen yerde 15. yüzyıldan kalma Kutu Hanı ve Arastası çarşının kalbini oluşturuyor. Bazılarını unuttuğumuz, yaşı genç olanların çoğunun hiç duyup görmediği zanaatlar Tire edilen oyuncaklardı. Çünkü yüzyıllardan beri sünnet öncesinde türbeye getirilen erkek çocukları sevindirmek için, anneleri babaların birer oyuncak almadan Eyüp’ten ayrılmaları mümkün değildi. Bendeniz bile çocukluğumda, cami arkasındaki sokakta boydan boya dizili son Eyüp oyuncaklarını görmüş ve kimi oyuncakları yakından tanımış birisi olarak, o küçük testi düdükleri, kil misketleri hala hatırlarım. Eskiden oyuncakçılar tespihçiler yan yana idi. Bugün her yeri tespihçiler ve başörtü satıcıları kapladı. Yani ‘‘tespihçinin fendi’’ oyuncakçıyı yendi. çarşısında yaşıyor. Urgancılar, bakırcılar, kilimciler, semerciler, kunduracılar, toprak tencereler ve daha başkaları üretiliyor ve satılıyor. Elbette araya plastikler de karışıyor ya, görmezden gelelim. Yorgancılık yaygın, allı yeşilli yorganlar elde işleniyor. Bir tek keserle nalın üretiliyor. Ustalık ve zahmet isteyen keçeler dokunuyor. Deriden yular ve hayvan koşumları yapılıyor. Pazara gelen köylüler de çeşit çeşit Ege otları, ev yapımı ürünler getiriyorlar. Ama bu çarşıyı asıl sabahın er saatinde görmek gerekiyor. Belediye hoparlöründen dua okunuyor. Bu dua Türkçe okunuyor. Esnaf ellerini açıp duaya katılıyor. Duada bereket dileniyor ama doğruluk, dürüstlük temaları da işleniyor. Sanayi ürünü olmayan ürünler ve köylülerin getirdiği tarım ürünleri ile ev ürünlerinin fiyatları şaşırtıcı ölçüde ucuz oluyor. EYÜP SIRTLARINDAN HALİÇ