29 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 C dış haberler ATİNA’DAN MURAT İLEM 22 AĞUSTOS 2008 CUMA Katoliklerin dergisi Famiglia Cristiana, Berlusconi hükümetinin uygulamalarına ad koydu: Faşizm yeniden doğuyor Aslı KAYABAL ZAVAGLİA NAPOLİ Katoliklerin haftalık dergisi Famiglia Cristiana/Hıristiyan Aile, İtalya’da faşizmin üzeri örtülü biçimde yeniden doğmakta olduğunu iddia etti. Geçtiğimiz haftaki sayısında Berlusconi hükümetinin yeni güvenlik yasasını eleştiren dergi, iktidar partisi tarafından “Katolik komünist” olmakla eleştirildi. Bu haftaki sayısında Berlusconi hükümetinin sert eleştirisine yanıt veren Famiglia Cristiana’nın müdürü Antonio Sciortino, “Biz komünist Katolik değiliz. Ancak normal ve sağlıklı bir ülkede her vatandaşın hükümetin uygulamalarını eleştirme hakkı olduğuna inanıyoruz” dedi. İçişleri Bakanı Roberto Maroni’nin güvenlik adına yaptığı uygulamaları sert bir dille eleştiren dergi Roman vatandaşların ve çocukların parmak izlerinin alınması uygulamasını “gereksiz ve aptalca” bulduğunu yazarak, tüm olup bitenin Nazi Almanyası’nda Musevi vatandaşları hedef alan uygulamaları anımsattığını dile getirdi. Famiglia Cristiana, Çizme’de üzeri örtülü bir faşizmin doğmakta olduğundan kaygı duyduğunu dile getirdi. Berlusconi hükümetinin sert eleştirilerine hedef olan derginin müdürü Antonio Sciortino, “Ciddi bir tehlikenin olduğunu savunarak her vatandaşın, hükümetin demokrasiyi tehlikeye atan uygulamaları eleştirmesi gerekir” uyarısında bulundu. Yabancı Gözüyle Türkiye tuvalete gidip saçlarını ıslatıyorlar, gömleklerinin bir düğmesi açık dolaşıyorlar ve etrafa vurucu bakışlar atıyorlar. Tabii bu halleriyle çok komikler… İstanbul öyle bir kent ki, her yer güvenli ama insanları güvenilir değil! Sokaklarda türbanlı hatta kara çarşaflı kadınlarla transeksüeller birlikte yürüyor. Bazı restoranları New York’unkilerle yarışacak düzeyde ama ortaçağ’dan kalma karanlık köşeler de var… Kentte birçok cami var. Bunlar arasında belki de en görkemlisi Sultan Ahmet Camii. Dışarıdan gerçekten harika, ama içerisi buram buram ayak kokuyor! Temizlikleriyle övünen Müslümanlar Allah’ın karşısına galiba ayaklarını yıkamadan çıkıyor! Orayı gören her turist böyle düşünüyor… Yazının son bölümünde Türkiye’nin bugüne kadar AB’ye girebilmek için boş yere alay konusu olduğuna dikkat çeken Gill, “Türkler kendilerine ‘MidnightExpress’ filminin hatırlatılmasından nefret etseler de, okumamış gençleri, Kürt terörü ve Çingeneleriyle Avrupa’nın içinde bir işçi sınıfı olarak kalmaya mahkumdur” diyerek noktayı koyuyor. Şimdi soruyorum: “Bu gazetecinin gözlemlerinin altına Türkiye’de yaşayan bilinçli insanların yüzde yüzü imza atmaz mı? O halde neden özeleştiri yapmayı bir türlü kendimize yediremiyoruz?” ??? Türk halkı ve dinle ilgili doğrular yazıldığında, bu odakları kullanan, nasiplenen, bu doğrultuda siyaset yapıp malı götüren çevreler neden tepki gösteriyorlar? Kim ne derse desin, İngiliz gazeteciyi İstanbul ve Türkler konusundaki gözlemlerinden dolayı kutluyorum. Kimse alınmasın, gücenmesin. Sadece insanların bilinçlenmesi konusunda, yani Avrupalı olmak için en iyimser tahminle daha elli, belki de yüz yıla ihtiyacımız var. Buna bir de din faktörünün ortaya çıkardığı gerçekleri katarsak işimiz oldukça zor. Recep İvedik filmleri bugün için hasılat rekorları kırıyor. Nedeni Türk toplumunun önemli bir bölümünün bu adamı kendilerinden biri olarak görmesidir. Bundan yıllar sonra (belki de elli yıl) Recep İvedik için “Bu ayı da kimin nesi?” diye sorduğumuzda, Avrupa yolunda önemli bir aşama kaydetmiş olacağız. Geçtiğimiz haftaki sayısında da Berlusconi hükümetinin yeni güvenlik yasasını eleştiren dergi, iktidar partisi tarafından “katokomünist” olmakla suçlanıyor. İtalya’da faşizmin üzeri örtülü biçimde yeniden doğmakta olduğu yorumunu yapan Famiglia Cristiana, önceki kapaklarından birinde Berlusconi hükümetini karikatürize etmişti. Sözcüsü Federico Lombardi, derginin Vatikan’ın savunduğu değerleri temsil yetkisine sahip olmadığını söyledi. Yaklaşık 2 milyon tiraja sahip derginin yetkilileri ise, “Famiglia Cristiana, Katoliklerin dergisi olmasına karşın Vatikan’ın resmi temsilcisi olmayı hiçbir zaman düşlememiştir” açıklaması yaptı. VATIKAN’DAN TEPKİ Vatikan, Berlusconi hükümetini eleştiren Katolik eğilimli Famiglia Cristiana dergisini hedef aldı. Vatikan Basın Rusya ‘Çekilmeye başladık’ dedi; Gürcistan yalanladı (Fotoğraf: AP) İtalya’nın büyük şehirlerinde asayişin sağlanmasında askerler de görev alıyor. Çekilme muamması Dış Haberler Servisi Rusya Genelkurmay Başkanlığı, birliklerinin, hafta sonu imzalanan barış planı uyarınca Gürcistan topraklarından çekilmeye başladığını açıkladı. Genelkurmay Başkan Yardımcısı General Anatoli Nogovitsin devlet televizyonunda canlı yayımlanan açıklamasında, “Rusya operasyonu sonuçlandırmıştır. Rus barış güçlerinin çekilmesi sabah erken saatlerde başladı” dedi. Gürcistan ise sözü edilen çekilmeye dair hiçbir işaret görülmediğini açıklayarak Rusya’yı yalanladı. Rus birliklerinin, Gori kenti ve 30 kilometre mesafedeki bir alanda mevzilenmiş halde bekleyişini sürdürdüğü bildirildi. Başkent Tiflis’ten Gori’ye uzanan yolda yaklaşık 40 kilometrelik mesafede zaman zaman Gürcü polisi denetimlerde bulunurken, bundan sonraki 30 kilometrelik alanda ise halen Rus birlikleri üç noktada denetimlerde bulunuyor. Gürcistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Giga Bokeria, ters’a yaptığı açıklamada, Rus birliklerinin çekildiğine dair işaretler olmadığını, tam aksine diğer bölgelere yayıldıklarını ileri sürdü. Güney Osetya lideri Edvard Kokoyti ise hükümeti feshederek bölgede bir aylık olağanüstü hal ilan etti. ABD “Ruslar çekilme taahhüdünde bulundu. Biz bunun gerçekleşmesini bekliyoruz. Rus birliklerinin ve askeri ekipmanlarının 6 Ağustos tarihinden önceki düzeye çekilmesi gerekiyor” açıklamasını yaptı. Washington yönetimi Rusya’yı, Güney Osetya’ya, Tiflis’i vurabilecek çok sayıda füze yerleştirmekle suçladı. Moskova, ise Güney Osetya’da Rus füzesi bulunmadığını belirterek, 105 km menzilli füzelerin Rus topraklarında yer aldığını kaydetti. Maocu lider başbakan KATMANDU (AA) Nepal’de Maocu lider Puşpa Kemal Dahal, ülkenin yeni başbakanı olarak yemin etti. Kurucu Meclis tarafından geçen hafta başbakan seçilen “Praçanda” lakaplı Nepal Komünist Partisi (Maoist) lideri Puşpa, Devlet Başkanı Ram Baran Yadav önünde yemin ederek göreve başladı. Puşpa, daha önce üç kez başbakanlık yapan Şer Bahadır Deuba karşısında Kurucu Meclis’te yapılan oylamada, 577 oyun 464’ünü almıştı. Nepal’de Maocuların 2006’da silah bırakmasıyla varılan anlaşmanın ardından, Kurucu Meclis mayısta 239 yıllık monarşiye son vererek cumhuriyeti ilan etmişti. ngiliz GQ dergisinde Türkler ve İstanbulla ilgili bir yazı kaleme alan A. A. Gill isimli gazeteci, bizleri enine boyuna inceleyip, gözlemlerini aktarmış. İngiliz gazetecinin notları bazılarını kızdırabilir. Ancak bana göre doğrulara sonuna kadar parmak basmış. “İstanbul geri dönüyor” başlıklı yazısına İstanbul’un tarih boyunca iki imparatorluğa başkentlik yapmış, çok sayıda savaşa sahne olmuş, geçiş yollarının üzerinde bulunması nedeniyle büyük ilgi çekmiş bir şehir olduğunu vurgulayan Gill, “Napolyon, ‘bir gün dünya için bir başkent seçilecek olursa, bu Istanbul olur’ diyerek yazısına başlamış ve almış sazı eline” diyor. İngiliz gazeteciye göre: İstanbul Asya ile Avrupa’nın, Doğu ile Batı’nın, Hıristiyanlıkla Müslümanlığın birleştiği yer, ancak tüm bunlara rağmen değil dünya başkentliğinden, ‘güya’ bir parçası olduğu Avrupa’dan bile çok uzakta! Şehirde cazdan metale ve alaturkaya kadar her türlü müziğin dinlenebileceği barlar var. Kentin en ünlü gece kulübü ise Reina. Yüksek sınıfın bir eğlence mekanı olan Reina’ya ulaşmak bir kabus! Türkler inanılmaz bir saldırganlıkla araba kullanıyor ve özellikle bu mekanın bulunduğu hatta trafik insanı çileden çıkarıyor... Reina’nın kapısında ilginizi ilk çeken şey, çift taraflı park etmiş mercedesler ve sinirli bodyguardlar oluyor. İçeri girerken üzeriniz aranıyor. Bunun nedeni olası bir El Kaide saldırısından çekinilmesi değil, Türk erkeklerinin silaha olan merakı. Geçmişten gelen “at, avrat ve silah” tutkularından vazgeçemeyen Türk erkeklerinin çoğu silahla dolaşıyor ve onlara karşı dikkatli olunması gerekiyor… Müthiş bir manzaraya sahip olan Reina’da her türlü içki bulunuyor. Mekanda eğlenen Türk erkekleri Rus bodyguard’lara benziyor. Kadınlar ise sarışın, mini etekli, etine dolgun ve erkekleri tahrik etmek için mutlaka göğüs dekoltesi verip, dansöz gibi kıvırıyor. Erkekler ise bir metronun içinde tek elleriyle demire tutunmuş bilinçsizce sağa sola sallanan tipler gibi... İnsanlar gece boyunca eğlenir gibi yapıp, aslında birbirini keserek sevgili arıyor. Reina’daki şişko erkeklerin yanlarındaki kadınlar için fahiş fiyatlara şampanya patlatması tam bir Ortadoğululuk göstergesi. Türk erkeklerinin hepsi birer John Travolta. Sık sık İ murilem?otenet.tr NATO: Rusya ile ilişkiler eskisi gibi olmayacak Dış Haberler Servisi NATO’nun ABD’nin talebi üzerine Kafkaslar’daki son gelişmeleri değerlendirmek amacıyla Brüksel’de dışişleri bakanları düzeyinde yaptığı olağanüstü toplantıda, Rusya’nın uluslararası hukuku ihlal ettiğine karar verdiği bildirildi. İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband, toplantıdan sonra Sky televizyonuna yaptığı açıklamada, ittifak içinde bölünme olmadığını belirterek, Rusya’nın sözlerini tutmadığını ve bunun Rusya’ya duyulan güven açısından ciddi sonuçları olacağını söyledi. NATO Konseyi’nden yapılan açıklamada, “Rusya’yla ilişkilerin hiçbir şey olmamış gibi devam edemeyeceği” kaydedildi. Açıklamada, ittifakın Rusya’nın eylemlerinin NATO Rusya ilişkilerine etkilerini ciddi bir şekilde incelediği bildirildi. NATO Genel Sekreteri Jaap de Hoop Scheffer de Rusya’nın ateşkese uymadığını ve Moskova’yla ittifak arasındaki ilişkilerin Rusya’nın atacağı somut adımlara bağlı olduğunu belirtti. Buna karşın ABD tarafından dile getirilen, Moskova’yla bakanlık düzeyindeki ilişkilerin kesilmesine yönelik öneri, bazı AB ülkelerince mesafeyle karşılandı. Polonya ve Baltık ülkeleri gibi ülkelerin Moskova’ya karşı “sert tavır” alınmasından yana olduğu, Fransa ve Almanya gibi ülkelerinse “temkinli” davranarak “Rusya ile diyaloğun vazgeçilemez olduğunu” savunduğu belirtildi. EMİRPERDE’YE GEÇİT YOK’ ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Rusya’nın Sovyetler Birliği’ni yeniden kurmak istediğini savunarak ABD’nin bu çabalara izin vermeyeceğini söyledi. Rice, NATO zirvesi öncesinde yaptığı açıklamada, Rusya’nın “kas gösterisi” yaparak çok tehlikeli bir oyun içinde olduğunu belirterek, “NATO’nun, Rusya’nın Gürcistan’daki stratejik amaçlarına ulaşmasına engel olacağını ve Avrupa’da yeni bir Demirperde’ye izin vermeyeceğini” söyledi. Rusya’nın ABD sınırındaki Alaska’da Soğuk Savaş döneminin stratejik bombardıman uçaklarının uçuşlarına 6 ay önce yeniden başladığını söyleyen Rice, “Avrupa’yı boydan boya geçen yeni çizgiler çizerek Soğuk Savaş’ı yeniden yaratma ve eski SSCB cumhuriyetlerinin gözünü korkutarak bu ülkeleri teslim alma çabalarının başarısız olacağını” kaydetti. Rusya’yı kimin yönettiğine ilişkin spekülasyonlara da değinen Condoleezza Rice, “Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev’in selefi Başbakan Vladimir Putin veya Rus ordusuna karşı gücünü ortaya koyamıyor olabileceğini” ifade etti. ‘D yanlısı liberaller, işlerine öyle geldiği için sosyalizAKP mi, demokrasi ve özgürlük kavramlarından uzak bir ideoloji olarak göstermek için ellerinden geleni yapıyorlar. Buna dayanak olarak da insan ömrü için uzun, fakat insanlık tarihi için bir an olan 70 yıllık Sovyetler Birliği ve II. Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkıp 1980’li yılların sonuna kadar ayakta kalan Doğu Avrupa ülkelerinin ‘reel sosyalist’ deneyimlerini gösteriyorlar. ‘Reel sosyalizm’ ile yönetilen ülkelerde başta eğitim ve sağlık olmak üzere birçok temel toplumsal sorunun çözüldüğü ne kadar doğruysa, rejimin, toplumun tüm katmanları için geçerli olacak eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik bir yapı kurmada sınıfta kaldığı da o kadar doğrudur. ‘Reel sosyalist’ düzenlerin çökmesinde emperyalist propagandalar ve baskılar kadar yıllardır baskı altında tutulan toplumsal muhalefetin alttan alta güçlenmesi de etken olmuştur. Bu ülkelerin 45 yıllık antikapitalist dönemden sonra hızla ve tüm kurumlarıyla kapitalizme geçebilmelerinde dış destekler kadar iç muhalefetin de payı bulunmaktadır. Sosyalistlerin, ‘reel sosyalizm’i başarısızlığa, dolayısıyla çöküşe götüren uygulamalardan çıkartmaları gereken önemli dersler vardır. PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU 21. Yüzyıl Sosyalizmi ya dayanmadan düşünebilecek, hiçbir efendiye bağlanmadan kardeşçe, eşitlik (abç) içinde çalışabilecek, doğaya baş eğdiren eylem araçlarına herkesle birlikte sahip olabilecektir.” (Jean Jaurès, Etudes Socialistes, C. II. S. 9495; Bkz: Jean Jaurès, Demokrasi, Barış, Sosyalizm, E Yayınları 1991, S. 9192) Jean Jaurès için “demokrasi (abç), işçi sınıfı için büyük kazanımdır. Bütünüyle belirli bir eylem aracı ve biçimidir”. (J.J. Histoire Socialiste de la Revolution Française, C. VIII, S. 415416; Bkz. Age. S. 105) Demokrasiye ilişkin olarak, “sosyalizm, devrim ve demokrasi fırınından dökülen kızgın bir eriyik gibidir” der. (J.J. Age S. 416; Age. S. 105) ??? Görüldüğü gibi eşitlik, özgürlük, demokrasi gibi kavramlar sosyalizm dışı değildir. Bunlar için ille de burjuvaliberal kaynaklara başvurmaya gerek 21. yüzyılın sosyalizmi eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik bir sosyalizm olacaktır. Bu üç kavram da hem MarxEngels döneminde hem de o dönem sonrasında sosyalizmin içinde vardır. 18591914 yılları arasında yaşamış, Fransız sosyalizminin büyük önderlerinden Jean Jaurès’nin bu kavramlara ilişkin düşünce ve önerilerine bir göz atalım. “Fransız Devrimi insanların kuramsal bakımdan eşitliğini ilan ediyor, fakat mülkiyete bir sınıfın ötekini köleleştirmesi ayrıcalığını tanıyordu. Tarihin başından beri ilk kez sosyalizm, ‘bütün’ insanlığı bütün bireyleriyle, bütün atomlarıyla mülkiyete, özgürlüğe, ışığa ve sevince çağırıyor. Artık insanlık, değeri ve büyüklüğü, yalnızca bazı seçkin yaratıklar ya da ayrıcalıklı sınıflar için değil, bütün bireyleriyle ortaya koyacaktır. Eti ve kanı ne olursa olsun, insan kılığında dünyaya gelen herkes, insanlık hakkını, insanlık gücünü de beraberinde getirecektir. Hiçbir dogma yoktur. Liberallerin ise sosyalist düşünürlerden öğrenecekleri çok şey vardır, hele ‘laiklik’ denince burun kıvıran bizim liberallerin. “İnsan için kutsal, yani irdelenmesi, tartışılması yasaklanmış hakikat yoktur; dünyada en değerli şey düşünce özgürlüğüdür (abç); iç ya da dış hiçbir kuvvet, hiçbir iktidar, hiçbir dogma aklın sürekli araştırma çabasını sınırlayamaz; insanlık evrende büyük bir soruşturma kuruludur. Hiçbir yönetim, hiçbir yer ya da gök düzeni onun çalışmalarını bozamaz, kısıtlayamaz. Bizden gelmeyen her hakikat kuşkuludur; bağlandığımız şeyler karşısında dahi eleştiri duyumuz hep uyanık kalmalı, bütün tasdiklerimize ve bütün düşüncelerimize gizli bir başkaldırma karışmalıdır. Eğer Tanrı fikri elle tutulur bir kılığa girseydi, eğer kalabalık içinde gözle görülseydi, o zaman, ilk ödevimiz ona baş eğmekten vazgeçmek olacaktı, bir efendi gibi değil, tartıştığımız bir kimse, bize eşit bir kimse gibi davranacaktık ona. Bu paha biçilmez görüşü iyi koruyalım. Çünkü laik öğretimin anlamı, büyüklüğü ve güzelliği bu görüşte saklıdır.” (J.J., Action Socialiste, S. 275285; Age. S. 70) www.denizkavukcuoglu.blogspot.com www.dkavukcuoglu@superonline.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle