28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6C haberler SÖZDEN YAZIYA GÜRAY ÖZ 25 TEMMUZ 2008 CUMA Eski Hizbut Tahrir üyesi Nawaz, halifeliği kaldıran Türkiye’nin İslamcıların gözünde ayrı önemi olduğunu söyledi AKP’de İslamcılar var Hizbut Tahrir faaliyet bölgeleri olarak seçtiği ülkelerde orduya sızarak var olan sistemi değiştirmeyi ve sonunda hilafeti getirmeyi amaçlıyor. Pakistan, Suriye, Mısır ve Irak gibi ülkelerin yanı sıra Türkiye de Hizbut Tahrir’in ana faaliyet bölgelerinin başında geliyor. Elçin POYRAZLAR Pakistan asıllı İngiliz vatandaşı Maajid Nawaz köktendinci Hizbut Tahrir örgütünün eski üyesi. Bugün İslamcılığa karşı mücadele veren Quilliam Foundation isimli düşünce kuruluşunun başında. Uzun yıllar üyesi olduğu Hizbut Tahrir örgütünün yanı sıra İslamcı ideolojinin hedeflerine yönelik “içerden” bilgiler veriyor Nawaz. Devrimci İslamcı olarak tanımlanan Hizbut Tahrir örgütünün Türkiye’de orduya sızarak mevcut sistemi değiştirmeyi hedeflediğini söyleyen Nawaz, AKP çatısı altında İslamcıların barındığından söz ediyor. İslamcı ideoloji üzerine konuşma yapması için ABD Senatosu tarafından Washington’a çağrılan Nawaz’ın normal koşullarda geçmişi nedeniyle ABD’ye girmesi mümkün değil. Buluşma noktasına dört FBI ajanı eşliğinde gelen Nawaz, Cumhuriyet’e İslamcılığı anlattı. Aydının Tarafı Tarafın Aydını su solcu, dinciliğin savunucusu demokrat olarak ortaya çıkıp boy gösterebiliyorsun. İddia odur ki, taraf olmanın, aydın olmanın koşulu değişmiştir. Dinciyle bir olup demokrasiyi kurduğunu iddia edeceksin, Amerikalı ajanla kol kola gezip “çağımızda bağımsızlık demodedir” nutku atacaksın, kendisi birlik kurma çabası içindeyken sana “bölün, parçalan, daha iyi olacaksın” nutku atan AB’ci ukalayla gerdeğe gireceksin, sırtını sağlam yere dayayıp geçmişte rüyasını bile göremeyeceğin “kahramanlıklara” soyunacaksın. Peki ama biz seni bilmiyor, tanımıyor muyuz? Sen bizim iyi bildiğimiz birisin. Aydınlar tutukevlerinin pencerelerinde gökyüzü ararken, “roman” yazmak için senin nasıl debelendiğini, yine de pek dişe dokunur şeyler yazamadığını hüzünle izler, babanın hatırına üzülürlerdi. İşkence odalarının dolup taştığı o günlerde senin yazdıkların onların yüzünü kızartırdı. Sıkıntı basardı tutukevindeki aydını. Sonra senin zamanın geldi. Sen şimdi dinci iktidarın kumsuz plajında güneşleniyor, onun denizinde kurbağalama yüzüyorsun. Soru sormayı çoktan bıraktın sen, artık ifade alıyorsun. Yeni dünya düzeni yalnızca ülkeler arasındaki sınırları değil, değerler arasındaki kavgayı da silikleştirdi. Böyle bir tablonun içinde “aydın” da kendini yitirdi; “ben kimim” diye soruyor. Bir tek sen sormuyorsun, tarafını seçmiş, hem liberal, hem solcu olmanın “sırrını” çözmüşsün. Rahatsın seçtiğin tarafta. ??? Çağ değişebilir, alışkanlıklarımız, gereksinmelerimiz, ilgilerimiz, hepsi değişebilir. Ufkumuz mikrokozmosun derinliklerinden uzayın sonsuzluğuna daha bilgili, daha kuşkulu, daha meraklı uzanabilir. Sınırlar silikleşebilir, kültürler iç içe geçebilir. Belki de aydın, ivmesi gittikçe hızlanan bu gelişme yüzünden sorumluluğu artan kişidir. İç dünyasını zenginleştirmeye doymayana, şiiri, şarkıyı unutmayana, insanlar için, halk için kendinden vazgeçebilene aydın demeli bence. Kötülüğün kırallığına taraf olup rahatlayana değil. guray?cumhuriyet.com.tr Hizbut Tahrir güçlü Türk ordusunu ele geçirerek, askeri bir darbeyle Türkiye’deki devleti ve rejimi yok etmek istiyor. Asıl amaç sonunda halifeliği getirmek. Türkiye’nin bu ülkeler arasında halifeliği kaldırmış olmasından ötürü ayrıca sembolik bir önemi de var. AKP’nin kafası karışık. Köktendinci İslamcılar ve Müslüman demokratların karışımından oluşan bir parti. İslamcılar demokrasiye kesinlikle inanmaz. İslamcılar seçim sandıklarını ve demokrasiyi iktidarı ele geçirmek için kullanırlar. Filistin’de Hamas’ın yaptığı gibi. akistan asıllı Maajid Nawaz 1978’de İngiltere’de doğdu. 16 yaşında Hizbut Tahrir örgütüne katıldı. Örgütün uluslararası üye toplama görevlisi olarak çalışmaya başladı. Önce Pakistan, ardından da Danimarka’da örgütün ideolojisini yaymak ve üye toplamak için çalıştı. 2002 yılında Mısır’da tutuklandı ve beş yıl boyunca hapsedildi. Uluslararası Af Örgütü’nün Nawaz’ı “vicdan tutuklusu” olarak kabul etmesi ve yürüNawaz tülen küresel kampanya sonucu serbest bırakılarak İngiltere’ye döndü. Nawaz, 2007 yılında örgütü ve İslamcılığı terk ettiğini açıkladı. Nawaz şu anda İngiltere’de radikal İslamcı ideolojiye karşı mücadele veren ve eski İslamcıların bir araya gelerek oluşturdukları Quilliam Foundation isimli düşünce kuruluşunda direktör olarak çalışıyor. P HEDEF ORDU Hizbut Tahrir örgütünün hedefi nedir? Hizbut Tahrir faaliyet bölgeleri olarak seçtiği ülkelerde orduya sızarak var olan sistemi değiştirmeyi ve sonunda Hilafeti getirmeyi amaçlıyor. Pakistan, Suriye, Mısır ve Irak gibi ülkelerin yanı sıra Türkiye de Hizbut Tahrir’in ana faaliyet bölgelerinin başında geliyor. Bu örgütün Türk ordusuna sızmaya çalıştığını mı söylüyorsunuz? Kesinlikle. Türkiye diğer saydığım ülkeler gibi güçlü bir orduya sahip bir ülke. Hizbut Tahrir güçlü Türk ordusunu ele geçirerek, askeri bir darbeyle Türkiye’deki devleti ve rejimi yok etmek istiyor. Asıl amaç sonunda Halifeliği getirmek. Türkiye’nin bu ülkeler arasında Halifeliği kaldırmış olmasından ötürü ayrıca sembo Hizbut Tahrir örgütüne yönelik operasyonlar sonrasında gösteri yapan bir grup, kadın ve çocukları da lik bir önemi de var. Ancak Türk or kullanmıştı. (Fotoğraf: CUMHURİYET ARŞİV) dusunun dikkati ve hassasiyeti nedeniyle örgütün başarılı olduğu söylenemez. “Müslüman demokratlar” da bulunuyor. Sonunda bütünüyle postİslamcılığa ALT SINIFI VAR kayılsa bile ben bunun toplum için sağlıklı olduğuna inanmıyorum. Dinin kişisel düzeyden çıkarılarak bir devlet yasaHizbut Tahrir örgütü kimi ülkelersına dönüştürülmesine karşıyım. de yasadışı kimi ülkelerde ise yasal bir parti olarak kabul ediliyor. Siz bu faşist unsurlar içeren modern İslamcılığın Avrupa’da KP’DE KAFA KARıŞıK grubu nasıl tanımlıyorsunuz? siyasi bir ideolojidir ve bu İslam yükseliyor olmasından endişe Hizbut Tahrir devrimci İslamcı bir ördini değildir. İslam tarihine duyuyor musunuz? güt. İslamcılığın üç alt sınıfı bulunuyor; Türkiye’de bazı çevrelerde AKP’nin baktığınızda dinin siyasetin Fazlasıyla. Avrupa’da genç şiddet kullanmayan Siyasi İslamcılar, demokratik kurumları ülkeyi İslamlaşmerkezi olmadığını bunun çok Müslümanlar İslamcı ordulara sızmaya çalışan Devrimci İslamtırma amacına ulaşmak için kullandısonradan gerçekleştiğini ideolojinin İslamın ifadesi cılar ve Cihatçılar. Cihatçılar taktik olağı yönünde endişeler var? görürsünüz. İslam bir dindir ve olduğunu düşünüyorlar. Dindar rak terorizmi kullanıyorlar. Ancak diğer Bu endişeler kesinlikle anlaşılabilir. Deöyle de kalmalı. İslamcılığın olmaksızın İslamcılık gruplar da en az bunlar kadar tehlikeli. diğim gibi bence AKP’nin bu konuda kamodern ideolojik bir kavram çerçevesinde siyasi görüşler Çünkü cihatçıları yaratan ve besleyen sifası karışık. Köktendinci İslamcılar ve olduğu gerçeğini ortaya geliştiriliyor. İslamcılığın siyasi yasi İslamcılar. Aralarında ideolojik bir Müslüman demokratların karışımından koyarak bu yönde bir kültürel bir ideoloji olduğu bağ var. Bu nedenle tehlike yasal çerçeoluşan bir parti. Şu noktada benim bir yarhareket başlatılması gerekli. unutulmamalı. Bu siyasete veden çok daha geniş. İslamcıların hedegıda bulunmam çok zor. Ancak İslamcıSivil toplumda yapılacak açık katılmak için de dindar olma fi dinin devleti yönettiği Ortaçağ Avruların demokrasiye kesinlikle inanmadığıtartışmalarla İslamcı önşartı aranmıyor zaten. pası’nı geriye getirmek. Ortaçağ İslamı bir nı söyleyebilirim. İslamcılar seçim sanparadigmalar çürütülmeli ve Örneğin ben bu gruba dindar devlet yasası haline gelmediği için hiçbir dıklarını ve demokrasiyi iktidarı ele gesert bir dille eleştirilmeli. Bu olmak için katılmadım. İslamın zaman İslamcı olmadı. Sonuçta İslamcıçirmek için kullanırlar. Filistin’de Hahükümetlerle değil ifadesinin İslamcılık olmasından ların hedefi dini bir diktatörlük. mas’ın yaptığı gibi. Bir noktadan sonra akademisyenler, ilahiyatçılar ve çok endişeliyim. Bu yüzden bu Size göre Türkiye’de iktidarda buhükümeti eleştirmek İslamı eleştirmekle aydınlarla yapılmalı. siyaseti çürütmek için lunan AKP İslamcı bir parti mi? bir tutulur. Bu çok tehlikeli ve ahlaksız bir İslamcılığın İslam dinini temsil çalışmalıyız. AKP’ye buradan bakınca kafalarının tutum. Bu hem İslam dini hem de ülke için etmediği ve bunun totaliter şekil İslamcılıkla mücadele etmek karışık olduğunu görüyoruz. Parti çatısı son derece kötüdür. İslamı baskıcı bir din alan modern bir siyasi ideoloji için neler yapılmalı? altında devleti ele geçirmek isteyen İslamgörüntüsü altına sokar ve özgür ifadeyi olduğu anlatılmalı. İslamcılık eleştiri kaldırmayan cı unsurlar var. Aynı zamanda partide beortadan kaldırır, ülkenin geri kalmasına nim postİslamcı olarak tanımladığım neden olur. 3 İSLAMIN İFADESİ İSLAMCILIK DEĞİL ydın olmak hem kolay, hem zor. Kolay, çünkü aydın, tanımlanması zor bir kategoridir; öyle bir tanımlarsınız ki, siz de, ben de bu tanımın içinde kendimize yer bulabiliriz. Zor, çünkü belalı iştir. Aydın kime deniyor? Düşünen insana mı? Düşünen, düşündüğünü açıklayan insana mı? Okuyan, okuduklarıyla kendini çoğaltan, yanıtı bilinmeyen sorulara yanıt arayan, düşüncesi evrenin sonsuzluğu ile mikrokozmosun derinlikleri arasında gidip gelen delilere mi? ??? Eskiden aklını, bilgisini, düşünce üretme yeteneğini insanların hizmetine sunana, yalnız düşünmekle yetinmeyen, aynı zamanda ileriye doğru değiştirmek için çaba gösterenlere aydın deniliyordu. Şimdiyse insanın kendini aydın sayması için, okuryazar olması yetiyor. Şimdi televole aydın, iktisatçı bilim adamı modadır. Ama siyasi televolenin yeri başka. Onun kuralı beynini, yazma yeteneğini gücün, kudretin hizmetine sunmaktır. Öyle bir yazacaksın ki, kaleminden kan damlayacak. Öyle bir yazacaksın ki, savcı hizaya gelecek, asker ürkecek, Anayasa Mahkemesi sarsılacak, korku dağları bekleyecek. ??? Eskiden gazetecilikte aydın olmak esastı. Haberci aydın kişi olmak zorundaydı. Öyle ya, doğru haber vereceksiniz; ne olup bittiğini olduğu gibi aktaracaksınız; çarpıtmayacaksınız; abartmayacak, değersizleştirmeyeceksiniz; kullandığınız kelimelerin anlamlarını bileceksiniz. İnsanların haber alma hakkına saygı duyacak, onları kendi “doğrularınıza” yönlendirmeyeceksiniz. Aydın olmadan bu iş yapılabilir mi? Yapılabiliyormuş! Eskiden büyük resmi görmeden küçük resmin ayrıntılarında boğulanlara soyutlama gücünden, analitik tahlil yeteneğinden mahrum olanlara aydın denmezdi. Şimdiyse küçük resmin ayrıntılarında kendine bir deniz bulana taraf deniliyor. Taraf olmak günümüzde kolaylaşmıştır. Taraf olmak için, hem solculuk taslayıp, hem liberal olmak gibi olmazı oldurmak yetiyor. Böylece ortaya kapitalizm savunucu A A Roj TV köşeye sıkıştı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Almanya’nın yasaklama kararı almasından sonra faaliyetlerini yürütmekte güçlük çeken terör örgütü PKK’nin yayın organı Roj TV’ye 4 milyon Avroluk vergi cezası nedeniyle Belçika tarafından haciz işlemleri başlatılacağı bildirildi. Belçika’nın, vergi borcunu ödeyemeyen terör örgütünün yayın organının mallarına el koymaya hazırlandığı belirlendi. Belçika Maliye Bakanlığı tarafından terör örgütünün televizyonu Roj TV’ye kesilen 4 milyon Avro vergi cezasının ödenmemesi nedeniyle, söz konusu televizyonun mallarına haciz konulması yönünde harekete geçildiği kaydedildi. Roj TV yöneticilerinin, Belçika Maliye Bakanlığı’nın cezaları üzerine şirketin mal ve araçlarını örgüt yandaşlarının isimlerine aktararak hacizleri önleme girişiminde bulunduğu belirtildi. Roj TV’nin mallarının hacizden kurtarmak için araçlarını başka ülkelere kaçırma ihtimaline karşı da tedbir alındığı ifade edildi. Almanya’nın, “yasaklı terör örgütü PKK’nin propagandasını yaptığı ve halklar arası uyumu bozduğu” gerekçesiyle, 19 Haziran 2008 tarihinden itibaren Roj TV’yi yasaklamasının ardından, kanala program hazırlayan “Viko Prodüksiyon” adlı şirket hakkında da mali soruşturma başlatması terör örgütünün yayın organında çalışanlarda paniğe neden oldu. Yayın organının program yapımcısı ve sunucusu Baki Gül ve ekibi Roj TV’den ayrıldı. Tutuklanma korkusuyla ayrılmak isteyen bazı çalışanların, örgüt tarafından “ayrılmamaları” yönünde tehdit edildikleri kaydedildi. Roj TV’nin yasaklanması kararını protesto etmek isteyen örgüt yandaşlarına müdahale eden Alman güvenlik birimleri, gösterilerde terör örgütü ve terörist elebaşı lehine slogan atılmasına, terör örgütünün sembollerinin yanı sıra Roj TV’nin logo ve ambleminin taşınmasına dahi izin vermemişti. Terör örgütü televizyonu Roj TV’nin ise ekranlarına taşıdığı yalan haberlerle kışkırtmalara devam ederken “Avrupa Sınır Ötesi TV Sözleşmesi” esaslarını da ihlal ettiği bildirildi. Güvenlik güçlerinin Cudi Dağı’nda gerçekleştirdiği operasyonlara ilişkin terör örgütü tarafından yayınlanan bir açıklamayı, aynı akşam haber bültenlerinde ekranlarına taşıyan Roj TV, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin operasyonu ile ilgili bir haberde, köy korucularının isimlerini açıkça vererek onları bölgedeki teröristler için “hedef” göstermesi yoğun tepkilere neden oldu. Avrupa Sınır Ötesi TV Sözleşmesi’ni ihlal eden bu yayınların, AB’nin terör örgütleri listesindeki PKK ile Roj TV ilişkisini açıkça ortaya koyduğunu vurgulayan terör uzmanları, bugüne kadar “ifade özgürlüğü” kapsamında Roj TV’yi kapatmamakta direnen Danimarkalı yetkililerin, “Avrupa Sınır Ötesi TV Sözleşmesi” esasları, Almanya’nın yasaklama kararındaki argümanlar ve terorizmle mücadele kapsamındaki uluslararası anlaşmalar çerçevesinde, terör örgütünün yayın organının kapatılması yönündeki talepleri daha gerçekçi ele alarak, Roj TV’nin yayınlarını sona erdirilebileceğine dikkat çekiyorlar. Fethullah Gülen ABD yurttaşı gibi WASHINGTON (Cumhuriyet) ABD Vatandaşlık ve Göçmenlik Bürosu (USCIS) tarafından “olağanüstü yetenekli eğitimci” statüsünde oturma izni talebi reddedilen Fethullah Gülen, kararın düzeltilmesi için açtığı davayı kazandı. Davaya bakan yargıç Stewart Dalzell, Gülen’in ABD için “faydalı” olduğuna kanaat getirdi. Pensilvanya Doğu Bölgesi Mahkemesi’nde görülen davada yargıç Stewart Dalzell, Gülen’in talep ettiği I140 statüsündeki oturma izninin Göçmenlik Bürosu tarafından 1 Ağustos 2008 tarihine kadar onaylanmasını istedi. Yargıç Dalzell 16 Temmuz tarihli kararında Göçmen Bürosu’nun Gülen’in talebini “eğitimci” olarak “dar bir çerçevede” değerlendirdiğini ve bunun yasalara aykırı olduğunu belirtti. Gülen’in başvurusunun daha geniş bir çerçevede “Bilim, sanat, eğitim, iş ya da spor alanlarında olağanüstü yetenekleri olan yabancı işçi” sınıfında değerlendirilmesi gerektiğini ileri süren Dalzell, Gülen’in “ilahiyat, siyasi bilimler ve İslam çalışmaları” alanlarındaki çabalarının da gözönüne alınması gerektiğini öne sürdü. Bu alanlarda ABD’de pek çok üniversitenin eğitim verdiğini belirten yargıç, kararında “Eğer Göçmenlik Bürosu kendi yönetmeliğini esaslı bir biçimde uygulamış olsaydı Gülen’in eğitim alanına yaptığı katkıların yanı sıra diğer alanlardaki emeklerini de göz önüne alırdı” dedi. Yargıç Dalzell, Göçmenlik Bürosu’nun Gülen’in çalışma alanlarını daha geniş bir çerçevede değerlendirmiş olsaydı Gülen’in başvurduğu statüde gerekli koşulları yerine getirdiği yönünde karara varacağını ifade etti. Göçmenlik Bürosu’nun ileri sürdüğü gibi, Gülen’in çalışmalarının akademik çevreler tarafından önemli bulunmadığı tezinin kayda değer delillerle desteklenmediğini belirten yargıç, Gülen’in çalışmalarının bilimsel olmadığı tezini de kabul etmedi. Gülen’in başvurduğu statüde “ABD’ye fayda sağlaması” koşulunun da arandığına dikkat çeken Dalzell, Göçmenlik Bürosu’nun Gülen’in bu kriteri yerine getirmediğine yönelik herhangi bir bulguya sahip olmadığını belirtti. Kararında Gülen’in başvurusunda “Bu vize bana dinler arası diyaloğu, farklı inanç ve din mensupları arasında uyumu geliştirme ve savunma olanağı tanıyacak” yönündeki sözlerine yer veren yargıç, “Farklı dinlere mensup kişiler arasında gerilim yaşandığı bu dönemde, bu tür faaliyetler ABD için kesinlikle bir faydadır” dedi. Gülen’in başvurusunun reddedilmesi için hiçbir temel bulamadığını ifade eden Dalzell, dava sürecinde diğer ayrıntıları görüşmek üzere Gülen’in avukatlarını ve Göçmenlik Bürosu’nu savunan bölge savcısını 4 Ağustos tarihinde mahkemeye çağırdı. Yargıç ayrıca Gülen’in 2006’da Göçmenlik Bürosu’na işlemleri hızlandırmak için ödediği 1000 dolar ücretin geri ödenmesini de kararlaştırdı. Fettullah Gülen’in oturma izni başvurusu önce Vatandaşlık ve Göçmenlik Bürosu, ardından da büroya bağlı İdari Temyiz Bürosu tarafından reddedilmişti. Gülen ret kararını mahkemeye taşıyarak Göçmenlik Bürosu’ndan şikâyetçi olmuştu. Davada Göçmenlik Bürosu’nu Pensilvanya Eyalet Bölge Savcılığı savundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle