05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C HAFTA Redaksiyon/Redaktion:Starkenburg Str.5,64546 MörfeldenWalldorf email:cumhuriyet6gmx.net Tel:0610598174446 İmtiyaz Sahibi/Inhaber:İlhan Selçuk (Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.’yi temsilen, Cumhuriyet Vakfı adına) Genel Yayın Yönetmeni/Chefredakteur:İbrahim Yıldız Yazı İşleri Müdürü/Redaktionsleiter:Osman Çutsay Editör/Redakteur:Gonca Kanber Yayın Koordinatörü/ Koordinator:Hayri Arslan Reklam/Anzeigen:Ömer Aktaş Yayın Kurulu/Redaktionsbeirat:İlhan Selçuk (Başkan/Vorsitzender), Prof. Dr. Emre Kongar (Berater), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara Baskı/Druck: Hürriyet A.Ş. Zweigniederlassung Deutschland, An der Brücke 2022 D64546 MörfeldenWalldorf. Dağıtım/Vertrieb: ASV Vertriebs GmbH (Der Verlang übernimmtkeine Haftung für den Inhalt der erscheinenden Anzeigen Bu yıl Resmi Program’da, dünya kentlerini konu alan kimi belgesel, kimi kurmaca türde pek çok film var Beyazperdede kentler Vecdi SAYAR u yıl Resmi Program’da, dünya kentlerini konu alan kimi belgesel, kimi kurmaca türde pek çok film var. Brezilya sinemasının önde gelen yönetmenlerinden Walter Salles’in, Daniela Thomas ile birlikte gerçekleştirdiği “Linha de Pase” adlı film, dünyanın en kaotik kentlerinden, 20 milyonluk Sao Paulo’da, üstelik sıkıyönetim koşulları altında, var oluş savaşı veren dört kardeşin dramını anlatıyor. Festivalde şu ana dek gösterilen en ilginç yapımlardan biri. Çin Sineması, bu yıl Jia Zhangke’nin “24 Kent” adlı belgesel filmiyle temsil ediliyor. Japon ortak yapımı olan filmde bugün “24 City” adlı lüks konut sitesine dönüşen, bir zamanların askeri fabrikası 420’nin öyküsünü, farklı sınıflardan ve kuşaklardan bireylerin tanıklıkları aracılığı ile anlatıyor. Batılıların beğenisine ve beklentisine denk düşen bu sistem eleştirisinden kendi payıma pek zevk almadığımı söylemeliyim. Güncel toplumsal yaşama ilişkin sorunları ele alan çeşitli filmler, belgesel olmasalar da belgesel tadı içeren kurmacalar programda önemli bir ağırlık taşıyor. ‘Belli Bir Bakış’ bölümünün açılış filmi olan ‘Hunger’ (Açlık) ve Arjantin’li yonetmen Pablo Trapero’nun ‘Leonera’sı, hapishane gerçeğini gözler önüne seren, oldukça sert filmler. Steve McQueen’in ‘Açlık’ı, 80’li yılların başında bir Kuzey İrlanda hapishanesinde yaşanan vahşeti anlatıyor. Bir cinayete karıştıktan sonra düştüğü kadınlar hapishanesinde bir çocuk büyüten kadının öyküsünü konu alan ‘Leonera’nın en dikkate değer yanı, başrolü üstlenen Martina Gusman’ın oyunculuğu. B L. Freud’un tablosuna rekor fiyat ANKARA (AA) Çağdaş ressam Lucian Freud’un, doğal boyutlardaki uyuyan çıplak kadın tablosu 33.6 milyon dolar rekor fiyata satıldı. Psikanalizin babası Sigmund Freud’un torunu 85 yaşındaki sanatçı, New York’taki Christie’s Müzayedeevi’nde düzenlenen bu satışla yeni bir dünya rekoru kırmış oldu. Yaşayan bir ressamın rekor fiyata satılan 1995 tarihli bu portresi için, şimdi 51 yaşında olan Sue Tilley adındaki kadın 4 yıldan fazla bir süre poz vermek zorunda kaldı. Bu alandaki bir önceki rekorun, 23.5 milyon dolara satılan “Hanging Heart” adlı tablonun ressamı Jeff Koons’a ait olduğu kaydedildi. Özel Darüşşafaka İlköğretim Okulu öğrencileri engelliler için alet geliştirdiler. ÜÇ MAYMUN VE SİYASET Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Üç Maymun’u da, filme ustaca yerleştirilen siyasal göndermelerle, anlattığı öykünün toplumsal arkaplanına ilişkin mükemmel bir tablo çiziyor. Kadınerkek ilişkisini, ‘İklimler’de soyut düzlemde tartışan Ceylan, bu kez toplumsal sistemin çelişkileri bağlamında ele alıyor. Güncel referanslar eşliğinde, aşkın güç ve para ile ilişkisini sorguluyor… AKP’nin seçim zaferi televizyonda yayımlanırken kayıtsız kalan, Yeşilçam filmlerini hayranlıkla izleyen, telefonlarında ‘arabesk’ şarkılar çalan bu ‘küçük’ insanların dünyasındaki fırtınalarla, toplumda olup bitenler birbiri ile ne kadar ilintili? Bu toplumda ‘orospu’ olmadan yaşamak mümkün mü? İnsanların camiye sığınması kimlerin, hangi sınıfların eseri? “Siyasete, almak için değil vermek için girdik” diyen ‘muhalif’ siyasetçi ne kadar dürüst ve ne kadar sorumlu, olup bitenlerden? Anlayacağınız, nice ‘politik’ filmden daha doğru sorular soran, siyasal arka planı sağlam bir film “Üç Maymun”. Tüm kahramanların ‘antikahraman’ olduğu, bireylerin suçluluk duyguları içinde kıvrandığı, herkesin birbirini ‘kullandığı’, yalanlarla yaşayan bir toplum betimlemesi kimilerine fazlaca ‘karamsar’ gelse de… Kadının tutsaklığını, sınıf atlama özlemini ve sınırsız hayallerini anlattığı için, kimi arkadaşlarımızca mizojen (kadın düşmanı) olarak nitelense de… Evet, kadın toplumumuzda hâlâ ‘kurban’. ‘Üç Maymun’da da öyle… Peki, yalnızca kadın mı; filmin hangi kahramanı ‘kurban’ değil ki? Hepimiz değil miyiz? Darüşşafaka Dünya Üçüncüsü Uluslararası Eğitimde Bilişim Kültürü Oluşumu Yarışması‘nda, birinciliği KenyaMobasa Light Academy, ikinciliği BulgaristanDrujba Primary School, üçüncülüğü ise Özel Darüşşafaka İlköğretim Okulu öğrencileri kazandılar. Yarışmaya, 27 ülkeden öğrencilerin yanı sıra Türkiye’den 674 okul, 4 bin 310 proje ile katıldı. Darüşşafaka İlköğretim Okulu 5. sınıf öğrencileri Elif Karaatlı, Ayşe Naz Çubukçu ve Aleyna İnanç üçüncülüğe, “EGelecek” dalında “Engellilere Yol Bulma Aleti” projesi ile layık görüldü. En yaşlı hücremiz 15 yaşında ANKARA (AA) Vücudun doğumdan ölene kadar sürekli yenilendiği, vücuttaki en yaşlı hücrenin 15 yaşında olduğu bildirildi. Arkeoloji ve paleontolojide kullanılan karbon 14 yönteminden yola çıkarak bazı dokuların “hayat sürelerini” araştıran İsveçli bilim adamları, insan vücudundaki hücrelerin çoğunun 10 yaşından küçük olduğunu, en yaşlısının ise en yavaş kendini yenileyen, bağırsak çeperindeki ve kaburga kemiğinin üzerindeki kas hücreleri olduğunu belirtti. Araştırma, bölünerek çoğalamayan ve kendini yenileyemeyen tek hücre olan nöronların (sinir hücresi) kişiyle aynı yaşta olduğu iddiasını da doğruladı. Cannes’da Fransızlar... Uğur HÜKÜM buluşmada Fransızların, Fransız sinemasının ağırlığından, ödül şansından konuşmak zorsa da belli bir yerinin olduğundan hiçbirimizin kuşkusu yok. 16 Mayıs sabahı programlanan ‘Resmi Seçme’ filmi, 1960 doğumlu Arnaud Desplechin’in 6. uzun metrajlısı ‘Un conte de Noel / Bir Noel Masalı’ eleştirmenlerde beklenenden de olumlu izlenim bıraktı. Eser yabancı gazeteciler için olmasa da Fransız eleştirmenler nezdinde şu anda festivalin en iyi filmi konumunda. Yeni neslin önde gelen sinemacılarından Desplechin 2004’te çektiği enfes ‘Krallar ve Kraliçeler’in çizgisinde, tipik Fransız burjuva ailelerinin güncesini tutmaya devam ediyor. Çok eklemli bir ailenin direği Junon rolünde olağan ötesi bir kompozisyon çiziyor Catherine Deneuve. Junon kanserdir; 4 çocuklu ailenin aforoz ettiği ‘kötü’ kardeşoğul, Henri’nin (Mathieu Amalric) de 56 yıl aradan sonra davetli edildiği Noel günü ailenin geleceği açısından belirleyici olacaktır. Hızlı, kısa kısa ama çok yoğun, birbirinden güzel, dantel gibi işlenmiş sekans ve diyaloglarla bezenmiş, gerçekten başarılı bir senaryo, sinema okullarında ders olabilecek bir kurgu yaratılmış. Güçlü oyuncu kadrosu da filme çeşitli ödüller kazandırabilecek bir düzeyde. 61. YAKIN GEÇMİŞE TANIKLIK Yarışma dışı gösterilen ARTE televizyon kanalının animatörlerinden Daniel Leconte’un çektiği ‘C’est dur d’etre aimé par les cons / Gerzekler Tarafından Sevilmek Zor İştir’ başlıklı belgesel yakın geçmişe tanıklıktı. Geleceğe katkısı olması beklenen bir tanıklık. Leconte olaylı Hazreti Muhammed karikatürlerini yayınlayan mizah dergisi Charlie Hebdo’ya açılan davayı ve etrafındaki tartışmaları yansıtıyordu. makta olan bir mesleğe, çiftçilere ve köylülerin gündelik yaşamına eğiliyordu. 2000 ve 2005’te çektiği ‘Köylü Profilleri: Yaklaşım’ ve ‘Köylü Profiller: Gündelik’ten sonra o yıllarda tanıştığı, ziyaret ettiği, görüştüğü yaşlı, genç her durumda soyu tükenmekte olan bir sınıfa, onların son temsilcilerine nostalji ve belli bir endişeyle bakıyor. Pazartesi sabahının heyecanla beklenen filmiyse Fransız değil, ama Frankofon Belçika’dan geliyordu. Daha önce ‘Rosetta’ (1999) ve ‘Çocuk’ ile (2005) Altın Palmiye alan JeanPierre ve Luc Dardenne kardeşler bu kez bir başka sosyal dramla yarışmadalar. ‘Le si lence de Lorna / Lorna’nın Sessizliği’ Belçika’da ‘beyaz evlilik’ yaparak yaşayan genç bir Arnavut kadın, Lorna’nın sevgilisiyle bir ‘büfe’ye sahip olabilmek amacıyla giriştiği serüveni izliyoruz. Dardenne kardeşler yine kendilerine has yalınlık ve duruluk içerisinde hem ‘göçmen+kadın’ hem de ‘insanlık durum’larını sorguluyorlar. Bu filmin oldukça iddialı bir seneye benzeyen 2008’de ‘Palmiye’ye ulaşma şansı kanımızca sınırlı. Ekleyelim, resmi 9 yarışma film içersinde (Darenne’ler hariç) uluslararası eleştirmenlerin Altın Palmiye favorisi halen Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Üç Maymun’u. Altın Koza’nın ustası Kurtiz ADANA (ANKA) 15. Altın Koza Film Festivali (28 Haziran), gelenekselleşen “Türk Sinemasında Bir Usta Oyuncu” bölümünü bu yıl, Türk sinemasının önemli oyuncularından Tuncel Kurtiz’e adadı. Festivalde Kurtiz’in oynadığı, yönetmen Reis Çelik’in “İnat Hikâyeleri”, Zeki Ökten’in “Sürü”, Yılmaz Güney’in “Umut” isimli filmleri gösterilecek. Ayrıca Kurtiz hakkında Mehmet Eryılmaz’ın çektiği belgesel film “Bedr”, sinema tarihçisi ve yazarı Burçak Evren’in, Kurtiz’in sinema yaşamını anlattığı bir kitap da yayımlanacak. “Türk Sinemasında Bir Usta Oyuncu” ödülü ise 5 Haziran’da düzenlenecek özel bir törenle Kurtiz’e sunulacak. GÜNDELİK YAŞAMA BAKIŞ Belgesel ustası, büyük fotoğrafçı Raymond Depardon ‘Profils Paysans/Köylü Profilleri’ dizisinin devamı ‘La vie moderne/Modern Hayat’ ile ‘Belli Bir Bakış’ gösterilerinde yer aldı. Depardon, kendine has insani ve mizahi bakışıyla 3. kez doğrudan yok ol
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle