09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

1 ŞUBAT 2008 CUMA ekonomi PARİS’TEN UĞUR HÜKÜM ir yıl önce 19 Ocak 2007’de hunharca öldürülen Hrant Dink geçtiğimiz hafta tüm zindeliği ve sıcaklığıyla aramızdaydı. Türkiye’de 13 senedir Ermenice – Türkçe yayınlanan haftalık Agos dergisinin kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni, katlinin birinci yılında Paris ve dışında çeşitli faaliyetlerle anıldı. Dink ile ilgili yurtdışında düzenlenen çeşitli anma gösterilerinden en önemlisi Paris’te “Hos & Şimdi” çevresinin öncülüğünde iki Türk, iki de Ermeni kökenli 4 Fransız kuruluşunun desteğiyle gerçekleşti. Ermenice “Burada” anlamına gelen “Hos” ve Türkçe “Şimdi” sözcüklerini seçen çevre Fransa’da yaşayan Türk ve Ermeni kökenli aydınlardan oluşuyor. ??? İlk kez Hrant Dink’in öldürülmesinden kısa bir süre sonra bir araya gelen topluluk, Dink’in önünü açtığı farklı bir Ermeni ve Türk diyaloğu arayışını sürdürmek amacını taşıyor. Önyargılı ve kısa vadeli hedeflerden uzak grup ilk aşamada Paris merkezli ELELE (Türkiye Göçleri ve Kültürleri Merkezi) ve L’ACORT (Türkiyeli Yurttaşlar Meclisi) isimli Türk, CRDA (Ermeni Diyasporası Araştıra Merkezi) ve AAA (Ermeni OdyovizüelGörsel İşitsel Derneği) isimli Fransız Ermenisi çıkışlı kuruluşları 26 Ocak’ta “Hrant Dink İçin 6 Saat” başlıklı bir toplantıda birleştirdi. Hrant Dink’in televizyon konuşmaları ve katıldığı konferanslardan oluşan görsel bir derlemenin yanı sıra konuk kişilikler ve dernek sorumluları konuşmalar yaptı. Daha sonra toplantı salonundaki davetliler konuşmacılara sorular yönelttiler. TürkErmeni diyaloğuna, “soykırım, kıyım, katliam, tehcir...” gibi kavramların kullanımına, iki halkın arasındaki dostluğun pekiştirilmesine ilişkin öneriler getirildi, tartışıldı. ??? Başta resmen Paris Büyük Belediye Sarayı’nda yapılacağı duyurulan “Hrant Dink için 6 Saat” buluşması siyasi müdahaleler nedeniyle 10 gün önce iptal edilerek alt bir belediyeye kaydırıldı. Ermeni diyasporasında egemen, sosyalist milliyetçi Taşnak Partisi yanlısı, diyalog karşıtı eğilimin entelektüel ve siyasi terör estirdiği havanın bu son an değişikliğinde etkin olduğu yaygın kanı. Ancak Türk aşırı sağcı ve milliyetçilerinin provokasyon ihtimali, Türkiye Cumhuriyeti’nin diplomatik temsilcilerinin de her türlü benzeri faaliyetten duydukları rahatsızlık, yine klasik gerekçeler arasında zikredilen faktörlerden. Resmi terminolojiyle, “teknik neden”le (!) asli mekanını terk etmek zorunda kalan “Hrant Dink için 6 Saat” buluşması Paris 10. Bölge Belediyesi binasında gerçekleşti. 250 kişilik salonu dolduran 300’ü aşan davetlinin yarısından çoğu Türk veya Türkiye kökenli Ermeniydi. Slogansız, karşılıklı saygı havasında, her türlü görüşün ciddi bir olgunlukla konuşulduğu bir ortamda cereyan eden toplantıyı Paris Belediye başkanlığı sözcüleriyle “Hos & Şimdi” girişimi adına Isabelle Kortian açtılar. Derneklerin davetlisi olarak Fransa’ya gelen üç konuşmacı da, başta profesör Baskın Oran olmak üzere, Hrant Dink ve ailesinin avukatı Fethiye Çetin ve Agos dergisinin genç Yazı İşleri Müdürü Aris Nalcı, kışkırtıcı ve saldırgan Türk milliyetçiliği kadar fanatik ve ayrımcı Ermeni diyasporasının getirdiği zararları vurguladılar. Önce Hrant Dink dostlarından Anjel Dikme, Hrant Dink’e hitaben kaleme alınmış “Kararlıyız” diye başlayan kendi yazdığı bir “açık mektup” okudu. “Hos & Şimdi” adına konuşan, Fransa Ermeni toplumunun tanınmış kişiliklerinden Paris Siyasal Bilgiler Enstitüsü öğretim üyesi Michel Marian, oluşmakta olan diyalog ortamından duyduğu memnuniyeti ve dünya kamuoyunda giderek destek bulan “adalet” duygusunun yaygınlaştırılması dileğini dile getirdi. Yine aynı girişimin Türk kanadı adına söz alan eski UNESCO üstyöneticilerinden, siyaset bilimci yazar Ali Kazancıgil ise karanlık güçlerin Türkiye’yi otoriter Anayasa gündemi nedeniyle AKP hükümetini topa tutan TÜSİAD, ekonomiye öncelik verilmesini istedi Türbanı bırak, krize bak yelerden destek alan konuşmalarında TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ ve YİK Başkanı Mustafa Koç, AKP hükümetini ağır eleştiriler yönelterek uyardı. Hrant Dink Paris’teydi C 9 Ü Y alçındağ ve Koç, türban konusunu gündemin merkezine oturtmakla suçladıkları hükümete 2008’in çok zorlu bir yıl olacağı, belirsizliğin faturasının çok ağır olabileceği mesajını verdiler. K oç Topluluğu Onursal Başkanı Rahmi Koç, genel kurulda verilen mesajları olumlu bulduğunu belirtti. Mustafa Koç “yeni anayasanın yeni endişelerin kaynağı olmaması gerektiğini” ifade etti. B Ekonomi Servisi Türk Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) 38. Olağan Genel Kurulu, anayasa değişikliği çerçevesinde türban konusunu gündemin birinci maddesi haline getiren AKP hükümetine ağır eleştiri ve uyarılara sahne oldu. TÜSİAD hükümeti küresel krizin etkilerine karşı yeni bir ekonomik program hazırlamaya çağırırken AB’ye tam üyelik hedefinin 2008’de canlandırılması gerektiğini vurguladı. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ ve TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mustafa Koç, ekonomi, AB ile ilişkiler ve türban konusunda önemli mesajlar verdi. Yalçındağ, “Ekonomiden gelen sinyaller çok olumlu değil, 2008’de ekonomide yeni bir vizyon ortaya konmasına ve bu vizyona uygun bir reform hamlesinin başlatılmasına ihtiyacımız olduğu görüşündeyiz. Öncelikle makro ekonomik istikrarı koruyacak politikalara devam etmeli, mali disiplini yeniden tesis etmeliyiz” dedi. Türk kadınının aşılması gereken çok daha büyük sorunları olduğunu belirten Yalçındağ özetle şunları söyledi: “Türkiye’de türban sorunu olduğu muhakkak. Başını örttüğü için eğitim hizmeti almakta güçlük çeken bir kesim var. 15 yaşında hiç istemediği halde kapanmak zorunda kalan bir kesim ve birkaç yıl sonra türban takma baskısı görmekten korkanlar da. Ama Türk kadınının eşitsizlik, eğitim, istihdam, töre gibi aşılması gereken çok daha büyük sorunları var. (Türban) çok daha rahat bir zamanda tartışmamız gereken bir konu. Temel ekonomik ve sosyal sorunları öne almalıyız. Yoksa küresel dalga yaşam biçimimize bakmaksızın bizi sürükleyebilir.” Buzul kayalar üzerimize geliyor TÜSİAD’ın 38. Genel Kurulu toplantısına katılan işadamları, ABD’de mortgage kredilerinin geri dönüşlerinde başlayan çalkantının kısa sürede geçmeyeceği uyarısında bulunarak Türkiye’nin dışarıdan gelen dalgadan uğrayacağı zararı en aza indirmek için ekonomik reformları gecikmeden gerçekleştirmesi gerektiğini vurguladılar. Değerlendirmeler şöyle: Ümit Boyner (TÜSİAD YİK Başkan Yardımcısı): Şu anda Türkiye’nin en çok odaklanması gereken konu yapısal reformlardır. Bu konuda Ankara’dan biraz daha duyarlılık bekliyoruz. Global kriz olduğu için etkilenmemeye imkân yok; reel sektörde bir şekilde daralma olabilir. TÜSİAD’A GÖRE RİSKLER VE YAPILMASI GEREKENLER Türban sıkıntısı bugün tartışılandan daha geniş boyutlara sahip. Türkiye’yi bir refah toplumuna dönüştürmek ve çocuklarımıza daha iyi bir gelecek verebilmek için temel ekonomik ve sosyal sorunlarımızı öne almalı, gündemimizi dünyadaki gelişmelere uygun hale getirmeliyiz. Yasama ve yürütmede toplumsal mutabakat sağlanmasına özen gösterilmesi, huzur ortamının tesisi için hayati önem taşıyor. Hüseyin Bayraktar (Bayraktar Yatırım Holding Onursal Yönetim Kurulu Başkanı): 2008 yılında dünyada koca buzul kayalar tepemize geliyor. ABD’den başladı. Hatalar yapıp da yeniden 2001’leri Türkiyemiz yaşamasın... Ankara’daki bürokrat ve siyasilerle, yönetim kurulumuz ve biz üyeler ama mektupla ama şifahi görüşmelerle 2008 yılı içinde aktif olmalıyız. 1 yönetimidir. 2008 yılında siyasal istikrarsızlık yaratmadan, yurtiçinde ve yurtdışında Türkiye ekonomisinin sağlam, güçlü bir zeminde kararlılıkla hedefine yürüdüğünü ortaya koyabilmeliyiz. Türkiye, demokratik reform sürecindeki duraklamayı aşmalıdır. Türk Ceza Kanunu 301, Vakıflar Yasası gibi konuların Türkiye aleyhine kullanılmasına, artık bir son verilmelidir. AB içindeki Türkiye müttefiklerinin daha etkili biçimde sürece dahil olmaya ikna edilmesi gerekiyor. Üyeliğimizin hukuksal meşruiyetini ve ekonomiksiyasal zorunluluğunu, Avrupalı bir üslupla ve çağdaş iletişim teknikleriyle dile getirmeliyiz. 4 Kısa sürmez, reform şart Erkut Yücaoğlu (Eski TÜSİAD Başkanı): Şu anda Türkiye, global krizden ciddi şekilde etkilenmeye başladı. Bu uzun sürecek bir kriz. Bugünden yarına geçecek bir kriz değil; kredilerin kısılması, likiditenin azalması durumu var. Türkiye’nin çok ciddi olarak enerji sektöründen başlayarak liberalleşme ve özelleştirme çalışmalarını hızlandırması gerek. Ancak, yatırım ortamı sağlanabilirse kaynak girişidevam eder. UTUPLAŞMA YARATMAYIN’ Mustafa Koç, “Küresel konjonktürdeki gelişmeler rahat bir 2008 geçiremeyeceğimizi söylüyor. İç dinamikler de 2008 için uyarı işaretleri veriyor. Türkiye ekonomisine yeni bir ruh ve yeni bir ivme kazandırmalıyız” diye konuştu. Mustafa Koç, toplum içinde gerginlik ve kutuplaşma yaratacak siyasi tavırlardan uzak durmak gerektiğini belirterek “Dikkatleri dağıtacak, toplum içinde kutuplaşmalar, gerginlikler yaratacak siyasi tavırlardan uzak durmak şart. Yasama ve yürütmede toplumsal mutabakat sağlanmasına özen gösterilmesi, huzur ortamının tesisi için hayati önem taşıyor. Yeni anayasa asla yeni endişelerin kaynağı olmamalıdır” dedi. ‘K Bütün enerjimizi ekonomiye yoğunlaştırmamız gerekir. 2008’de, global talebin yavaşlaması ve likiditenin daralması kaçınılmaz. İç dinamikler de olumlu değil; büyüme yavaşladı, enflasyon nispeten hız kazandı, genel işsizlik oranı artmaya başladı, kamu maliyesinde disiplin zedelendi, cari açık sorunu büyüyerek devam etti. Yaklaşan yerel seçimlerin etkisiyle kamu maliyesinin daha da bozulma riski ortaya çıkıyor. 2 2008 yılında ekonomide yeni bir vizyon ortaya konulmasına ve bu vizyona uygun bir reform hamlesinin başlatılmasına ihtiyaç var. Yapısal reform sürecini de başlatmalıyız. Burada sihirli sözcük, beklenti 3 İç iletişimde de AB hedefinin bir ‘ekonomik büyüme, kalkınma ve insani gelişmişlik hedefi’ olduğunu iyi anlatmalıyız. Kimileri fazlasıyla kendini ‘Avrupa bizi istemiyor’ görüşüne kaptırmış durumda. Uluslararası siyasette en yanlış, en tehlikeli tutum toptancı davranmaktır. Bugün yaşadığımız aslında bir güvensizlik ve küskünlüktür. Bu da siyasal liderlik ve etkili bir iç iletişimle aşılabilecek bir konudur. 5 Erdal Karamercan (Eczacıbaşı Topluluğu CEO’su): Türkiye ekonomisi artık son 5 yıldır güçlü hale geldi. Bugünkü yapısı içinde ekonomik dengeleri sağlam bir ülke. Tabii ki kırılganlıklarımız var. Her ülkenin kendine göre kırılganlıkları vardır. Ancak ben kısa dönemde, bu yıl içinde Türkiye’nin kriz denilebilecek bir ekonomik sürece gireceğini düşünmüyorum. KEPCO İLE ÖN ANLAŞMA ENKA nükleere yatırım yapacak ürkiye’de gözden kaçırılmaya çalışılan ekonomik gösergelerden biri de dış borç verileridir. Konuya değinmek, övünmek istendiğinde IMF’ye olan borçların azalmasından söz edilmekte; özelleştirmeye ilişkin tepkilere, eleştirilere karşı da “Ne yapalım geçmişin borçlarını temizliyoruz” bahanesi ileri sürülmektedir. Türkiye’nin dış borç stoku, Eylül/2007 sonu itibarıyla açıklanmıştır. Açıklanan rakamlara dayanılarak AKP döneminde dış borçlardaki gelişmeleri özetlemeye çalışayım. Ekonomi Servisi Türkiye’nin ilk nükleer enerji santralının inşası amacıyla 21 Şubat’ta yapılması beklenen ihaleye katılacak 18 firmanın hazırlıkları sürerken Enka İnşaat, Güney Kore devletine ait Korea Electric Power Corporation (KEPCO) ile Türkiye’de nükleer enerji alanında işbirliği yapmak üzere cuma günü bir ön anlaşma imzaladığını İMKB’ye açıkladı. KEPCO, Güney Kore’nin elektriğinin büyük bir bölümünü, sahibi olduğu nükleer santrallar ve hidroelektrik santrallarıyla üretiyor. KEPCO, 2015 yılına kadar dış satışlarını 4 milyar dolarla toplam satışlarının yüzde 8.3’üne yükselterek Asya’nın en büyük elektrik şirketi olmayı hedefliyor. T YORUM ÖZTİN AKGÜÇ lo, son beş yılda dış borçlarda hızlı bir artışı ortaya koymaktadır. Dış borç artışı, borçlulara göre farklı hızlarda hatta yönlerde olmuş; kamunun dış borcu yüzde 18.3 oranında artarken; TCMB’nin dış borcu yüzde 25.1 oranında azalmış; özel sektörün borcu ise yine Eylül USD bazında yüzde 255.5 ora2007 237.322 nında artışla 147.589 milyon USD’ye yükselmiştir. Özel sek74.103 törün içsel tasarruflarının göre15.629 147.589 celi olarak azalması, tasarruf açığının dış kaynaklarla fonlanmasına yol açmıştır. Dış borçların, borçlulara göre yapısı değişmiş, özel sektörün payı belirgin biçimde artmıştır. Son beş yılda özel sektörün açıklarını yurtdışı kaynaklarla fonlamaya yönelmesi, aşağıdaki tabloda özetlendiği gibi; dış borcun borçlulara göre kompozisyonunu değiştirmiştir. 2002 2007 Eylül döneminde kamunun dış borçlar içindeki payı yüzde 50.1’den yüzde 31.2’ye, TCMB’nin payı da yüzde 16.7’den yüzde 6.6’ya ge Dış Borçlar DIŞ BORCUN BORÇLULARA GÖRE DAĞILIMI (%) Eylül/2002 Eylül/2007 Kamu 50. 31.2 TCMB 16.7 6.6 Özel Sektör 33.2 62.2 Toplam 100.0 100.0 rilerken, özel sektörün payı yüzde 33.2’den yüzde 62.2’ye yükselmiştir. Abartılı bir deyişle Türkiye’nin dış borçu giderek özel sektörün borcu haline gelmeye başlamıştır. DIŞ BORÇLARIN VADE YAPISI Eylül/2002 Eylül/2007 Toplam 100.0 100.0 Kısa süreli 12.2 17.0 Orta Uzun 87.8 83.0 Kamu Sektörü 100.0 100.0 Kısa 1.3 2.3 Orta Uzun 98.7 97.7 Özel Sektör 100.0 100.0 Kısa 31.0 24.6 Orta Uzun 69.0 75.4 Dış borçlar içinde kısa süreli borçların payı artmıştır. DIŞ BORÇ STOKU (milyon USD) Eylül 2002 2003 2004 2005 Toplam Dış Borç 175.035 144.301 160.839 169.000 Kamu 62.656 70.844 75.668 70.414 Merkez Bankası 20.861 24.373 21.410 15.425 Özel Sektör 41.517 43.084 63.761 83.161 Çok belirgin olmamakla beraber dış borçların vade yapısı değişmiş, kısa süreli borçların payı yüzde 12.2’den yüzde 17.0’ye yükselirken, orta ve uzun süreli borçların payı yüzde 87.8’den yüzde 83.0’e gerilemiştir. Dış borç kaynakları içinde parasal kuruluşların payı artmıştır. Türkiye’nin nereden dış kaynak bulduğu, hangi kurum ve kuruluşlara borçlandığı, dış borçlar incelenirken dikkate alınması gereken bir etkendir. Türkiye’nin giderek parasal kuruluşlara (ticaret bankaları, kıyı bankaları, özel yatırım ve kalkınma bankaları ve banka dışı finansman kurumlar) borçlanmaktadır. ALACAKLILARA GÖRE DIŞ BORÇ DAĞILIMI (%) 2002 Eylül 2007 Parasal kurumlar 29.3 50.5 Parasal olmayan kur. 21.7 20.0 Hükümet kuruluşları 7.1 2.6 Uluslararası kuruluşlar 23.7 8.9 Tahvil 18.2 17.1 100.0 100.0 Türkiye’nin dış borçları, vade kısalması, parasal kurumlardan borçlanma, özel kesimin borçları içindeki payının artması gibi, giderek daha riskli hale gelmektedir. Özel kesimin borçlarını, bir şekilde kamu borcu, Hazine garantili ya da TCMB destekli borç bedeline dönüştürme girişimleri beklenebilir. Bu konuda kamuoyu duyarlı olmalıdır. bir rejime sürüklemek istediğini, bunların Hrant Dink’i öldürmekle onarılmaz bir hata işlediklerini belirtti. Her iki konuşmacı tüm zorluk ve engellere rağmen ortak faaliyetlerin devamının gerekliliğine dikkatleri çektiler. Fransa’nın en aktif ve saygıdeğer Türkiye kökenli derneklerinden L’ACORT ve ELELE adına konuşan Ümit Metin ve Rita Margosyan, ağırlıklı olarak halklar arası kardeşlik ve Türkiye’de farklılıklara içten saygının kurumsallaşmasına olan gereksinimin altını çizdiler. Ermeni diyasporasının önde gelen kuruluşu CRDA başkanı JeanClaude Kebabdjian söz konusu toplumlarda egemen tabuların yıkılması ve cehaletle mücadeleyi ön plana çıkarttı. “Hos & Şimdi” çevresinden Defne Gürsoy’un moderatörlüğünü üstlendiği “Hrant Dink için 6 Saat” buluşmasında bütün konuşmacılar Ermeni sorunu dahil, Türkiye’yi rahatsız eden çoğu sorunun çözümünün esas itibariyle demokratikleşmeden geçtiğini vurguladılar. 3 bölümlü faaliyetin son kısmı da konuşmacılarla sorucevaplar, katılımcı dernekler ve salondaki davetlilerden gelen öneriler paylaşılarak tamamlandı. ??? Hrant Dink’e yönelik diğer saygı ve anma faaliyetleri 18 Ocak’ta ELELE Derneği’nde açılan Emre Kartoğlu ve Ohannes Şaşkal’ın Hrant Dink anısına hazırladıkları “Chiendent / Ayrık Otu” kitap ve karikatür sergisiyle başladı. 19 Ocak’ta Lyon’da düzenlenen bir törenle kentin 2. bölgesindeki bir sokağa Hrant Dink ismi verildi. 6 saatlik Hrant Dink buluşmasının dışında, 1980’lerde Fransa’ya göçen Türkiyeli Ermenilerin yoğun yaşadığı Paris banliyölerinden Arnouville ve çevresinde de iki ayrı faaliyet vardı. Bu kentte geçtiğimiz eylül ayında açılan bir okula Hrant Dink adı verilmişti. Bu arada 17 Ocak’ta Hrant Dink adına büyük bir anma gecesi düzenleyen Arnouville’li Ermeniler, 27 Ocak pazar günü de yemekli bir anma toplantısının ardından belediye başkanı, cemaat öncüleri, Hrant Dink’in eşi Rakel Dink, kızı Delal Dink, kardeşi Yervant Dink ve avukatyazar Fethiye Çetin’in katılımıyla, Ermenistan’da yaptırılan Hrant Dink büstünü açtılar. ELELE Derneği’nin Hrant Dink’i Anma eylemlerin üçüncüsü de 28 Ocak akşamı Baskın Oran’ın hazırladığı “MK Adlı Çocuğun Tehcir Anıları” (İletişim Yayınları) başlıklı belge kitabının, Turquoise yayınlarından çıkan Fransızca baskısının yazarın eşliğinde tanıtımı ve imzası gerçekleşti. Profesör Baskın Oran 27 Ocak’ta ‘Turquie Européenne / Avrupalı Türkiye’ Derneği’nin Türkiye Cumhuriyeti Paris Turizm Bürosu’nda düzenlediği “Türkiye’de Kimlikler ve Kimlik Çatışmaları” başlıklı bir konferans verdi. Oran ayrıca 29 Ocak Salı günü Paris Üniversitesi Descartes Hukuk Fakültesi’nde Paris Anadolu Kültür Merkezi desteğiyle hazırlanan “Türkiye ve Avrupa: Ortak Bir Kader mi?” yuvarlak masaya konuşmacı olarak katıldı. Yuvarlak masada ayrıca Türkiye’den Marmara Üniversitesi profesörlerinden İbrahim Kaboğlu ve Galatasaray Üniversitesi’nden Alain Bockel vardı. Hrant Dink tüm buluşmalarda her türlü köktenciliğe karşı varlığı, eleştirel yaklaşım ve düşünceleri, hümanist duygularıyla aramızdaydı, aramızda kalacak. Avrupa Birliği’ni, Avrupa’yı, “çağdaş uygarlıklar” düzeyine erişmeyi gerçek ve çok boyutlu anlamıyla demokratikleşmede gören bu eşsiz insan, 4 yıl önce yüz yüze yaptığımız bir söyleşide aynen şöyle konuşuyordu: “Yarın öbür gün Avrupa Birliği kriterleri içerisinde yerimizi alacaksak, çokkültürlü bir toplumda insanın kendi kimliğiyle barışık huzurlu ve dingin bir şekilde olmasının bir tek yolu vardır. O da kendi kimliğiyle hesaplaşmasından geçer. Türkiye bu hesaplaşmaya hazır olmalıdır. Bu devam ediyor.” [email protected] 2006 207.735 71.587 15.678 120.470 Dış Borç Stoku Eylül/2002 Eylül/2007 döneminde USD (ABD Doları) bazında yaklaşık yüzde 90 artmıştır. Eylül/2002 sonu itibarıyla dış borç stoku 125.035 milyon USD iken, Eylül/2007 sonu itibarıyla yüzde 89.8 oranında artışla 237.322 milyon USD’ye yükselmiştir. Türkiye’nin dış borcunun bir bölümünün EURO cinsinden olması ve USD’nin EURO’ya karşı değer yitirmesi, dış borç stoku artışını bir ölçüde abartmıştır ama; yine de yukarıdaki tab Sarkozy’den müdüre ‘istifa et’ çağrısı Ekonomi Servisi Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, ülkenin en büyük bankalarından Societe General’in genel müdürü Dainel Bouton’u, bankanın bir işlemcisi yüzünden 4.9 milyar Avro zarara uğramasıyla ilgili skandal nedeniyle istifaya çağırdı. Sarkozy, “Genel Müdür, sorumluluklarından kaçamaz’’ derken Adalet Bakanı Rachida Dati de “Genel müdürün de sorumlulukları var’’ ifadesini kullandı. İşten atılan 31 yaşındaki işlemci Jerome Kerviel hakkında “evrakta sahtekârlık’’ yapmak suçundan adli soruşturma başlatılmıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle