Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 ŞUBAT 2008 CUMA dizi Terörle bütünleşen bölücüayrılıkçı hareketin amacı, temeli, boyutu ve Türkiye’yi bekleyen olası gelişmeler C 13 Küresel ve bölgesel yaklaşımla sorun HAREKETİN AMACI: ? Türkiye’nin güneydoğusunda yeni bir siyasal yönetim şekli oluşturmak, ? Daha sonra bu yapıyı, “Kuzey Irak”taki yerel yönetimle bütünleştirmek, ? İleri evrelerde bu yapıyı, İran ve Suriye’den koparılacak topraklarla genişletmek, ? Ve sonunda “Büyük Kürdistan”ı kurmaktır. Geçmişi Osmanlı İmparatorluğu’na kadar uzanan bir sorun, bugün Türkiye Cumhuriyeti’yle birlikte yaşamaya devam ediyor!.. Türkiye, kendisine kan kaybettiren ve süreğen hale gelmiş bir yarayla birlikteliğe mahkum olmuşçasına acı çekiyor. Ve acı çeken bir beden gibi, o yarayla birlikte yaşamını sürdürüyor!.. Zaman ilerledikçe sorunun boyutları giderek genişliyor!.. Ülkenin her yanından endişe dolu sesler yükseliyor!.. Farklı boyutları olan bir sorunun etkilerini azaltabilmek için girişimler sürüyor!.. Toplumun her kesiminde, yönetimin her kademesinde sorunun çözümüne ilişkin yoğun arayışlar var!.. Sorun bugün, Güneydoğu Anadolu’da kendilerini yeterince ifade edemediklerine; kültürel haklara sahip olmadıklarına inanmış ya da inandırılmış kitlelerin, “özgürlük” olarak niteledikleri talepleri şeklinde topluma aktarılıyor. Düşünce zemininden eylem zeminine yönelen bir hareket var!.. Hareket, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel öğelerinden Türk yurdunu bölmeyi, Türk ulusunu ayırmayı hedefliyor!.. Yani hem bölücü hem de ayrılıkçı nitelik taşıyor!.. Bu nedenle de “Bölücü/Ayrılıkçı Hareket” olarak adlandırılıyor!.. Başlarken KURAM VE UYGULAMA AB ve ABD’nin amaç birlikteliği ürkiye’nin karşı karşıya olduğu bölücü/ayrılıkçı hareket sorununa çözüm aranırken ABD gerçeğini öncelikle göz önünde bulundurmak gerekiyor. ABD yetkilileri “Kürtler” hakkında yaptıkları “devletsiz tek ulus” şeklinde nitelendirmelerle; “Büyük Ortadoğu Projesi” kapsamında Ortadoğu’da bir Kürt devleti kurulması gerektiğini işaret ediyorlar!.. ABD bugün “Kuzey Irak”ta “Örgüt” tarafından gerçekleştirilen ve Türkiye’yi hedef alan gelişmelere müdahale edebilecek konumda olmasına rağmen hiçbir harekette bulunmuyor. ABD yetkililerinin her ne kadar “Terörle mücadelesinde tamamen Türkiye’nin yanındayız ve destekliyoruz.”, “Örgüte silah ve destek vermiyoruz” yolunda açıklamaları devam etse de, ABD’nin resmi konumda olmayan bazı kanallar aracılığıyla özellikle Irak’ta ki ABD özel şirketleri ve “Kuzey Irak”lı yerel yöneticiler aracılığıyla “Örgüt”le temasını sürdürdüğü biliniyor!.. Sorunu etkileyen diğer bir faktör ise “Avrupa Birliği”!.. Türkiye, bölücü/ayrılıkçı hareket sorununa çözüm ararken çoğu zaman karşısında AB ülkelerini buluyor!.. MÜCADELENİN RESMİ Hareketin ardında, 1978’de Marksist /Leninist ideolojiyle yola çıkan, daha sonra, “Kürt milliyetçiliği”ne yönelen yasadışı “Kürdistan İşçi Partisi” var. Parti, silahlı mücadeleyi ve terörü bir yöntem olarak kabul ediyor. Bu nedenle de “Bölücü/Ayrılıkçı Terör Örgütü” olarak anılıyor. 3 bin 500’ü “Kuzey Irak”ta olmak üzere Ortadoğu’da 5 bin dolayında silahlı bir güce sahip!.. Temel isteklerini, kendi güdümünde hareket eden, siyasal parti, birlik, dernek ve vakıf gibi sivil toplum örgütleri aracılığıyla dile getiriyor. Bu kuruluşlar; ? Kürt ulusunun kendi geleceğini özgürce belirleme koşullarını oluşturmak (selfdeterminasyon hakkını gerçekleştirmek) ? Uluslararası hukukta azınlık hakları olarak belirlenmiş politik, kültürel, sosyal ve ekonomik hakları elde etmek, ? Güneydoğu’da ayrı bir toplum ve ayrı bir siyasal yönetim yaratmak için faaliyet gösteriyorlar. T ÖRGÜTÜN TALEPLERİ “Örgüt”ün ileri sürdüğü genel taleplerin ardında şimdilik “iki uluslu” , “iki bölgeli” federasyon yatmaktadır. Bunun ilk adımını oluşturan istekler: ? Ayrı bir ulus varlığının tanınması, ? Anadilde eğitim ve öğretim, ? TBMM’de farklı ulus kimliğiyle temsil, ? Yerel yönetimlere özerklik verilmesidir. AB ÜLKELERİNİN TAVRI AB bugün Ortadoğu’ya verilecek yeni şekil için ABD ile aynı görüşü paylaşmaktadır. AB ayrıca bu yaklaşım içinde Türkiye’nin siyasal sınırlarını tartışmaya da açmaktadır. Bunu yaparken de, “Ermeni” ve “Kürt” olgusundan yararlanmaktadır. AB’ye göre siyasal açıdan yeniden şekillendirilecek bir Türkiye, Ortadoğu’nun yeni siyasal coğrafyasının oluşmasında öncü rolü oynayacak ve bölgenin yeniden yapılanmasına katkıda bulunacaktır. Bu arada AB çevreleri ile uyum içinde hareket eden ve bölücü/ayrılıkçı hareketin ardında duran yerli çevreler, birliğe üye olmuş bir Türkiye’nin “hareket”in sonuca ulaşmasında daha uygun koşullar yaratacağına inanmaktadırlar. Aynı çevreler, ABD’nin “Büyük Ortadoğu Projesi” yanında, içinde Türkiye’nin de yer aldığı “AB Genişleme Projesi”nin de “hareket” açısından yararlı olduğunu düşünmektedirler. Bu düşünce tarzı, bölgede bir Kürt devletinin varlığını gerekli gören AB ülkeleri tarafından da desteklenmektedir. Üyeliği engellenmiş olsa da, siyasal anlamda AB üyeliğini hedefleyen bir Türkiye’de, bölücü/ayrılıkçı hareketin daha kolay ve daha kısa sürede sonuca ulaşabileceği düşüncesi bu çevrelerde egemendir. Doğru bir belirleme yapmak gerekirse, Türkiye’de AB’ye üyelik süreci içinde ortaya çıkan gelişmeler bölücü/ayrılıkçı hareket açısından çok uygun bir zemin yaratmıştır. AB istekleri ile “Örgüt”ün talepleri arasında çoğu alanlarda örtüşme mevcuttur. Genel resim bu şekliyle devam ederken Türkiye’nin üyelik süreci, bölücü/ayrılıkçı hareket yandaşlarını bir beklenti içine sokmuştur. Bu beklenti, devam etmekte olan reformlar süreci sonrasında Türkiye’de özerkliğe gidebilecek bir yolun açılmasıdır. Çünkü AB’ye üye olmak isteyen bir Türkiye’nin demokratikleşme yolunda atması gereken adımlar, “Örgüt”ün siyasal içerikli taleplerinin karşılanmasında uygun ortam ve uygun koşullar yaratmaktadır. HAREKETİN BOYUTU “Hareket”in ardında, Türkiye Cumhuriyeti yurttaş kimliğinden tatmin olmayan, bunu yeterli görmeyen ve yeni bir ulusal kimlik arayışı içinde olan grupların girişimleri yer almakta!.. “Hareket” bugün Kürt asıllı kitlelerde ulus bilinci ve vatan bilinci oluşumuna doğru yönelmiş durumda. “Örgüt”, vatan olarak kabul ettiği bölgenin Türkiye Cumhuriyeti tarafından işgal altında tutulduğunu, kültürel hak ve özgürlüklerin engellendiğini ileri sürüyor. “Bu topraklarda kurulacak bağımsız bir devletin bayrağı altında yaşamak” gibi daha geniş daha kapsamlı hak ve özgürlükler istiyor!.. Resmi doğru okuyabilmek için, gelişmeleri önce küresel, sonra bölgesel ve daha sonra da yerel bir bakışla görebilmek; önce dünyayı, sonra Ortadoğu’yu, daha sonra da Türkiye’yi anlayabilmek, oradan da Güneydoğu Anadolu’ya uzanmak gerekiyor!.. Sorunların temelinde küresel güçlerin dünyayı kendi çıkarları doğrultusunda “siyasal şekillendirme” girişimleri yer alıyor. Türkiye bugün böyle bir girişimin hedefi!.. Türkiye’nin siyasal resminin özellikle de rejimin ve sınırlarının değişmesini amaçlayan ülkeler bir şekilde bölücü/ayrılıkçı hareketten yararlanma yoluna gidiyorlar. Bu ülkelerin başında ABD ve bazı AB ülkeleri geliyor. Örgüt terminolojisi rgüt” belirlediği strateji doğrultusunda eylemlerini sürdürürken kendine özgü bir terminoloji kullanıyor!.. Meşru zeminlerde yasal olarak ileri sürülmesi mümkün olmayan taleplerini bu terminolojiyle ifade ediyor. Bazı terim ve sözcüklerin anlamı şöyle: “Ö Ateşkes: Operasyonların durdurulması. Barış: Genel af çıkarılması. Siyasal çözüm: Yeni devlet yapısı için siyasal anlaşmaya varılması. Genel af: “Örgüt” kadrolarına Türkiye’de siyasal faaliyete katılım izni verilmesi. Demokratik çözüm: İki uluslu devlet yapısının kabul edilmesi. Demokratik cumhuriyet: İki uluslu yapıya dayalı federasyonun teşkil edilmesi. Anadilde eğitim: Türkiye’de iki resmi dilin olması. Kültürel hak: Bölgeye özerklik verilmesi. Yerel yönetim: Federatif devlet için uygun zemin yaratılması. Demokrasi: TBMM’de Kürt milliyetçiliği güden siyasal partilere temsil hakkı verilmesi. Özgürlük: Güneydoğuya özerklik tanınması, federatif devlet/bağımsız devlet kurulması!.. Sevr’le uyumlu coğrafya yaratılması İ stikrarsızlığın ve çatışmanın hiç eksik olmadığı Ortadoğu, uzun yıllar sömürgeci devletlerin egemenliği altında yaşadı!.. Geçmişte birbirlerinin rakibi olan büyük sömürgeci devletler, bugün artık ABD önderliğinde, “Yeni Dünya Düzeni” düzleminde Ortadoğu’da birlikte hareket ediyorlar!.. Bu arada Ortadoğu’yu kendi çıkarlarına göre şekillendirme istekleri ve gayretleri de olanca hızıyla sürüyor!.. I. Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı İmparatorluğu topraklarında Sevr Antlaşması’na (10 Ağustos 1920) göre tam olarak gerçekleştiremedikleri siyasal yapılanmayı bugün gerçekleştirmek istiyorlar!.. göre bölgeyi şekillendirmeyi amaçlıyor. Türkiye projenin hayata geçirilmesinde etkin rol oynayabilecek bir konumda. Eğer Türkiye planlandığı gibi şekillendirilebilirse, projedeki diğer ülkeler için de bir model yaratılmış olacak!.. Bölgenin siyasal açıdan şekillendirilmesi, aynı zamanda doğu ile batıyı birbirinden ayıran “İsrailKürdistanErmenistanGürcistan” ekseninin yaratılması amacını da güdüyor!.. Bu eksenin yaratılmasıyla Türkiye’nin doğusu, Sevr Antlaşması’yla çizilmiş olan haritayla uyumlu şekle getirilmiş olacak!.. olunamadığından Türk ABD ilişkilerinin istikrarlı bir zeminde sürdürülmesi giderek zorlaşıyor. Bu gerçek ABD’yi Ortadoğu’da daha güvenilir ve daha kolaylıkla yönetilebilir ve yönlendirilebilir müttefiklere sahip olma arayışına sevk ediyor. Bu nedenle ABD bir seçenek olmak üzere Ortadoğu’da ulusal çıkarlarını korumak açısından kendisine geniş olanaklar sunan Türkiye ve İsrail’in yanında bir başka müttefik daha yaratma ihtiyacında!.. YENİ MÜTTEFİK ABD bunu gerçekleştirirse ikili ilişkilerde güçlükler yaşadığı bir müttefik olan Türkiye yerine, kendisine bağımlı hale getirilmiş bir başka müttefik daha Bağımsız Kürdistankazanmış olacak. ABD’nin bugün “Kuzey Irak Yerel Yönetimi” için himaye ortamı yaratmasının nedeni, gelecekte yararlanacağı “Büyük Kürdistan”ın gelişme sürecini kısaltmaktır. YENİ PROJE ABD’nin bugün için Türkiye’ye yönelişi “Büyük Ortadoğu” ve onunla bağlantılı “ılımlı İslam” projesinin gerçekleştirilmesine destek sağlama ihtiyacından kaynaklanıyor. Ancak ABD bu konuda birtakım güçlüklerle karşı karşıya. Türkiye’de siyasal zeminde ABD yanlısı bir tutum oluşturulsa da, toplumda ABD karşıtı gelişmelere engel YENİ YAPILANMA Ortadoğu’yu içine alan siyasal yapılanmanın bugün ABD tarafından hazırlanan ve AB tarafından da kabul gören “Büyük Ortadoğu Projesi” ile gerçekleştirilmesi öngörülüyor!.. Ortadoğu’nun yeniden yapılanmasını esas alan proje, küreselleşmenin istekleri doğrultusunda ve onun yönlendirmelerine S Ü R E C E K