25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 GÜNCEL C ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı’nın, ABD’ye ait 2 F16 savaş uçağının 24 Mayıs’ta Türk hava sahasını ihlal etmesine ilişkin bilgiyi Dışişleri Bakanlığı’na ilettiğini açıklamasına karşın, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, “Uçaklarla ilgili Genelkurmay Başkanlığı’ndan detaylı bilgi gelmedi’’ dedi. Ancak Gül’e konuya ilişkin cuma günü önbilgi, Başbakan Tayyip Erdoğan ile Sıvas’a gittiği pazar günü de ayrıntılı bilgi verildiği öğrenildi. ABD Büyükelçiliği Sözcüsü Kathryn Schalow da Türk hükümeti tarafından birkaç gün önce bilgilendirildiklerini belirterek Gül ile çelişti. ABD F16’larının sınır ihlali ile ilgili olarak Dışişleri Bakanlığı’nda toplantı düzenlendi. Edinilen bilgilere göre Dışişleri Bakanlığı’nın, kendilerine Genelkurmay tarafından bilgi verilmediğini iddia etmesine karşın, 24 Mayıs Perşembe günü olayın gerçekleşmesinin hemen ardından bakanlığa gereğinin yapılması istemiyle 2 F16’nın hava sınırını 4 dakika süreyle aştığı bilgisi iletildi. Bakanlık da bunun üzerine Genelkurmay Başkanlığı’ndan ayrıntılı teknik rapor istedi. Gül’e ayrıntılı bilginin ise 27 Mayıs Günü Sıvas’a giderken verildiği öğrenildi. Bu süreç içerisinde ise Türkiye tarafından herhangi bir resmi işlem gerçekleştirilmedi. Genelkurmay Başkanlığı, 24 Mayıs’ta gerçekleşen olayı internet sitesinde 27 Mayıs Pazar günü, “ABD’ye ait 2 adet F16 uçağı Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Türk hava sahasını dört dakika süreyle ihlal etmiştir. Gerekli girişimlerde bulunulması maksadıyla olay haberlerin devamı Genelkurmay: ABD uçaklarının ihlaline ilişkin bilgi 1 HAZİRAN 2007 CUMA GÜNDEM MUSTAFA BALBAY CÜNEYT ARCAYÜREK Tencere Yuvarlanmış Kapağını Bulmuş... ayfalar, ekranlar iktidara açık. Önümüzdeki günlerde bir günde iki ilde mitinglere başlayınca iktidara medyatik desteğin daniskasını izleyeceğiz. CHP Mersin mitingini iç sayfalarda büyütürkenamaçları önümüzdeki günlerde AKP mitinglerini daha gösterişli, çarpıcı biçimde kamuoyuna sunmak, sindirmekti. Kimi meraklı konuları konuşturma ayağına yatıp iktidarın siyasal yaşamımızdaki son model Siyamlı kardeşlere sütunlarını açtılar. RTE’den başladılar. Halkın cumhurbaşkanı seçmesi gerçekleşirse yine Çankaya adayı olacağını daha bugünden ilan eden Gül Abdullah’a tam sayfa sütunlarını açtılar. Öyle sorular ve öyle yanıtlar aldılar ki; neredeyse laik Cumhuriyetin aradığı tek Çankaya adayı Gül Abdullah sanki! ??? Dindar bir cumhurbaşkanı seçtirmediler iftirasını konu yaparak ana muhalefete yükleniyor Gül’ümüz. Dindar bir kişiyi cumhurbaşkanı yapalım diye “ne açıktan ne de el altından faaliyetleri olamayacağını” söylüyor. Açıktan da el altından da bal gibi böyle bir faaliyet içinde olduklarını gösteren kanıtlara karşı böyle konuşabiliyor Çankaya adayı Gül! “Ağabeyi” Meclis Başkanı Bülent Arınç; TBMM’de turlar başlamadan önceki günlerde “Nihayet bir dindar kişiyi Cumhurbaşkanı seçeceğiz” diye demeçler verdi mi, verdi. Bu demeçlerin yayımlandığı gün veya ertesi, Gül Abdullah’ın AKP’nin cumhurbaşkanı adayı olduğu açıklanmadı mı? Açıklandı. Bay Arınç, sonradan açıkladığına göre RTE çıkmazsa Çankaya’ya elbette dindar Gül Abdullah’ı uygun gördüğünü açıklamadı mı? Açıkladı. Bu sloganı; yalakalar, AKP’ye bağımlı softalar ve demokrasiyi çoğunluk partisinin çiftliği sanan iktidar görmemiş, sindirememiş kimileri desteklemedi mi? Destekledi. Kuşku yok; AKP gibi bir parti, dindar bir cumhurbaşkanı seçtirmediler sloganını benimsemediğini iddia edebilir. Bu sloganın örgüt, gözleri kara çarşaftan başka bir şey görmeyen AKP’li milletvekilleri ve parti yöneticileri tarafından topluma şırınga edilmediğini, her şeyin doğrusu bizde diye el altından çürük mal satan kimi esnaf gibi ancak Gül savunabilir. ??? Gül Abdullah demagoji ustası RTE’ye rakip olacak açıklamalar yapıyor. Laik Cumhuriyete sahip çıkan, laik Türkiye’nin laik kalacağını haykıran “kalabalıkların meydanları doldurmasında payları olduğunu” söylüyor. Türkiye’yi açık toplum haline getirmişler! AKP’nin bağışladığı bu olanakla Cumhuriyet mitinglerinin yapılabildiğini öne sürüyor. Gün gelir Cumhuriyet mitinglerini AKP’nin düzenlediğini iddia etmeye de başlayabilirler. Milyonları bir araya getiren Cumhuriyet mitinglerinin oluşmasında; doğrusu AKP’nin, RTE ile Gül ve ekiplerinin büyük payı olduğunu kim yadsıyabilir? Neden? Çünkü: Laikliğin içini boşaltanlar kim? Anayasadaki tarifini değiştirerek laiklik kavramını eciş bücüş etmeye hazırlanan kim veya kimler? Toplumu çağdaş görüntüsünden sıyırmaya hazırlanan kim ve kimler? Kadını kapalı, kara çarşaflı bir ucubeye çevirmeyi kışkırtan, türbanlı, ikinci sınıf insan konumuna iten kim veya kimler? Dörtbeş yıl bu gidişatı izleyen halk, nihayet laikliği dinci kafalarına uygun bir konuma getirmek isteyen bu adamlara; RTE’lere, Gül’lere meydanlarda; “Yeter be! Söz laikliği yaşam kuralı olarak benimseyen milletindir” diye haykırdı. Olayı anlamamış olacaklar ki; Gül, “mitingleri sosyolojik olarak incelettiklerini” söylüyor. Cumhuriyet mitinglerini Türkiye’nin laik kalacağını haykırarak meydanlara akın edenlerin “özgürlükleri azaldı mı arttı mı, dünyaya, küreselleşmeye uyumları arttı mı, azaldı mı?” diye inceletiyorlarmış. Bu ifadenin içeriğinde meydanlara, insanlara özgürlüğü biz verdik, neredeyse demokrasiyi biz getirdik gibi çok üstten atan bir palavranın yattığı sezilmiyor mu? İçeride ve özellikle dışarıda halim selim görünmeye çalışan Gül Abdullah RTE’den de tehlikeli. Türk siyasetinin Siyamlı ikizleri her açıdan birbirini tamamlıyor. Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş! Bilgilendirme bilmecesi Genelkurmay, ABD’ye ait 2 F16’nın, 24 Mayıs’ta Türk hava sahasını ihlal ettiğinin, olayın hemen ardından Dışişleri’ne iletildiğini açıkladı. Detaylı bilgilendirmenin ise Gül ve Erdoğan’a 27 Mayıs’ta yapıldığı belirtildi. Gül, kendisine detaylı bilgi gelmediğinde ısrar ederken ABD Büyükelçiliği, Türk hükümetinin birkaç gün önce olayı kendilerine bildirdiğini açıkladı. Dışişleri Bakanlığı’na bildirilmiştir” şeklinde duyurmuştu. ABD Büyükelçiliği Basın Sözcüsü Kathryn Schalow da konu hakkında yaptığı açıklamada, Türk hükümeti tarafından birkaç gün önce bilgilendirildiklerini vurgulayarak “Söz konusu olayın tamamıyla önceden planlanmamış ve bir kaza sonucu gerçekleştiğini düşünüyoruz. Olay ve pilotlar hakkında soruşturma başlatıldı. Şu anda daha fazla açıklama yapmak mümkün değil” diye konuştu. YANITLAR laller oluyor muydu” sorusuna şu yanıtı verdi: “Bildiğim kadarıyla sık olmuyordu. Daha önce belki olmuş olabilir. Ama sınırlarda genellikle bu tip şeyler oluyor. Bunlarla ilgili detaylı bilgiler geliyor Hava Kuvvetleri ve Genelkurmay Başkanlığı tarafından Dışişleri Bakanlığı’na... Biz de gerekli girişimleri yapıyoruz. Tabii ki işin niteliği detaylı bilgiyle ortaya çıkar. Tesadüf mü? Bir kasıt var mı? Kaç dakikadır? Ne kadar süredir? Ne kadar içeridedir? Bunlar ancak detaylı bilgiler gelince ona göre hareket ederiz.’’ “Uçakların silahlı olup olmadığına’’ ilişkin bir soru üzerine de Gül, “Bütün bunlar, işte detaylı bilgi dediğim şeylerdir. Şu an bu bilgiler gelmedi’’ diye konuştu. Gül, “Ne tür bir adım atılacak? Bir nota mı? Yoksa büyükelçi çağırılıp bilgi mi edinilecek” sorusuna, “Şekline ve bilgilerine göre’’ değerlendirmesini yaptı. Ancak konu hakkında ayrıntılı bilgisi olmadığını savunan Gül’e Başbakan Erdoğan ile birlikte ortak açılış yapmak üzere Sıvas’a giderken olayın önemli unsurlarını da içinde bulunduran bir bilgilendirme yapıldığı kaydedildi. EKNİK RAPOR DA ULAŞTI Dışişleri Bakanlığı tarafından beklenen teknik raporun da Dışişleri Bakanlığı’na ulaştığı bildirildi. Bunun ardından konuyla ilgili üst düzey diplomatlar bir istişare toplantısı yaptı. Toplantıya bazı askerlerin de katıldığı ifade edildi. Toplantının ardından bilgi veren bakanlık kaynakları, Türkiye’nin konuyla ilgili atacağı adımın, söz konusu bilgilerin detaylı biçimde incelenmesiyle şekilleneceğini söyledi. Edinilen bilgiye göre Ankara’nın, Washington’a bir nota vererek rahatsızlığını iletmesi düşünülüyor. Bunun yanı sıra ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson ya da başka bir Amerikalı yetkilinin Dışişleri Bakanlığı’na çağırılması da seçenekler arasında bulunuyor. Dışişleri’nin Yerini Düş İşleri Aldı! nin düş politikaları, AKP’ dış politika konularının önüne geçtiği için son dönemde Türkiye’nin uluslararası alandaki konumu, herkesin kendine göre yorum yaptığı çoktan seçmeli bir hal aldı! Önce AKP hükümetinin “dış politika” konularını anımsatalım: 1 Cumhurbaşkanlığı seçiminde devletin öteki organlarını etkisiz hale getirmek. 2 Seçimlerde öteki partilerin önüne geçmeyi sağlayacak “densizlikle” “mağdurluk” arasında gidip gelen bir politika üretmek. 3 Ekonomiye yön veren kurumları yüzde yüz etki altında tutup, “AKP giderse kriz gelir” havasını yaymak... Olmayan Cumhurbaşkanlığı seçiminin sürekli adayı, Başbakan Yardımcısı, fırsat buldukça da Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün durumu da bunun göstergesi. Öyle anlaşılıyor ki, Gül’ün cumhurbaşkanlığı Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi ya da Arap ülkeleri parlamentolarında oylansaydı, değil 367, 567 bile bulunurdu! Bizce hazır anayasa değişikliğine girişmişken, işi iyice sağlama almak için AKP’nin önerdiği cumhurbaşkanı adayının hükümetçe belirlenecek ülke parlamentolarında da oylanması ve alınan oyların TBMM’ye eklenmesi de özel bir madde olarak anayasaya konabilir. ??? AKP hükümetinin 4.5 yıllık dış politika karnesini sütuna yatırdığımızda durumu şöyle özetleyebiliriz: 3 ileri 4 geri! İç politika konularının yoğunluğu nedeniyle, dışımızdaki gelişmeleri yeteri kadar irdeleyemedik. Mayıs ayı bitiyor, hâlâ 9 Mayıs Avrupa Günü’nde ve devamında AB katında Türkiye’ye bakıştaki değişikliği konu edemedik. AKP hükümeti iktidara geldiğinde temel iç dayanak olarak şunu seçti: AB süreci! AB iç değil, dış dayanak diye düşünmeyin, AKP’nin bakışı aynen böyleydi. Değiştirmek istediği tüm yasalar için kullandığı ilk tümce şu oldu: AB öyle istiyor! AKP gibi her dediğini yapacak, karşılığında da birkaç güzel söz dışında bir şey istemeyecek hükümeti kim desteklemez... Kaderin cilvesine bakın ki, Türkiye’nin AB ülkeleri katındaki durumu da onların “iç işi” haline geldi. Avrupa’daki seçimlerin tümünde partiler oy almak için Türkiye’ye ne kadar karşı olduklarını anlatmayı da ihmal etmiyorlar. Bunun son örneği, Fransa seçimleri... Bakalım, Türkiye’ye sıcak bakan bir parti seçim kazanabilecek mi? AKP politikaları açısından bakarsak, AB sürecindeki yerimizi, üye ülkelerdeki seçimlere göre yorumlayacağız: “Almanya seçimlerini şu parti kazanırsa, hemen ardından yapılacak Danimarka seçimlerinde mevcut hükümet kalırsa, 6 ay sonraki Fransa seçimlerinde de hükümet giderse, durumumuz bir ölçüde olumluya dönecek...” ??? AB sürecine benzer durum, Kıbrıs için de geçerli. Erdoğan’ın son hecesine basa basa söylediği şuydu: “Hep bir adım önde olacağız!” Eğer yanlış saymadıysak, AKP hükümeti 4.5 yılda tam 28 adım attı. Rumlar ise bunların hiçbirine karşılık vermedi. Bazen tam tersini yaptı. Şu anda AKP hükümeti Rumlardan tam 28 adım ileride... Hâlâ onlar bir adım atar mı, onu bekliyoruz. AKP’nin yeniden iktidara gelmesine katkısının olacağını düşünürlerse, belki göstermelik bir adım atabilirler. ABD ile ilişkilerimiz, Cüneyd Zapsu’nun “sifonu çekmeyin, kullanın” önerisi çerçevesinde ilerliyor. ABD’nin Türkiye’nin hava sahasını ihlal ettiği Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasıyla kamuoyuna duyuruldu. Açıklamada, Dışişleri’nin de bilgilendirildiği belirtiliyordu. Ancak Gül bu konudaki sorulara, “Elimizde ayrıntı yok” yanıtını vermekle yetindi. Başbakan ise yanıtlamadı! AKP iktidarı döneminde en büyük erozyon dış politikada yaşandı. Bugünlerde tümüyle boşladılar, dış politikanın yerini düş politikaları aldı! Bakalım bu düşler arkadaşları nereye kadar düşürecek! ankcum?cumhuriyet.com.tr S T GÜL’DEN İLGİNÇ MUHATAP SIKINTISI Öte yandan “Süleymaniye’de 12 Türk askerinin başına çuval geçirilmesine ilişkin skandalda da ortaya çıkan muhatap bulamama sıkıntısı” baş gösterdi. Ayrıntılı bilgilere ulaşmasının ardından ABD’ye nota ulaştırmak isteyen Türkiye, Washington’ın resmi tatilde olması nedeniyle gerekli belgeleri bu ülkeye ulaştıramadı. TBMM’de gazetecilerin konuyla ilgili sorularını yanıtlayan Dışişleri Bakanı Gül ise ilginç yanıtlar verdi. Gül, Genelkurmay ve ABD’lilerin açıklamalarının tersine kendilerine uçakların hava sahası ihlaline ilişkin detaylı bilgi gelmediğini söyledi. Gül, “Daha önce de bu tür ih Washington’a göre Güneydoğu Anadolu CENTCOM’un sorumluluk alanında ABD Türkiye’yi böldü ABD Türkiye’nin Irak ve Suriye sınırındaki küçük bir bölgeyi CENTCOM adlı Merkez Kuvvetler Komutanlığı’nın sorumluluk alanında gösterirken, F16’ların uçuş yaptığı bölgenin de bu sorumluluk alanları arasında bulunması dikkat çekiyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD’nin Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin bir kısmını Ortadoğu’daki savaşlardan sorumlu komutanlığı CENTCOM (Merkez Kuvvetler) içerisinde değerlendirdiği ortaya çıktı. ABD ordusu resmi internet sitesinde Türkiye’nin kalan bölümüne ise USEUCOM’da (ABDAB Komutanlığı) yer verilirken, hiçbir ülke iki ayrı komutanlığın sorumluluk alanında bulunmuyor. Türkiye ile ABD arasında çıkan F16 krizi sürerken, ABD’nin resmi internet sitelerinde yer verdiği ordu ye’de durum daha farklı olarak gösteriliyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin sınır bölgeleri dışındaki her yer USEUCOM’un sorumluluk alanında gösterilirken, bu kısım CENTCOM’un içinde bulunuyor. BOP’UN ALANI İÇİNDE CENTCOM’un özellikle Büyük Ortadoğu Projesi’nin sorumluluk alanını tamamen kapsaması da dikkat çeken diğer unsurlar arasında yer alıyor. CENTCOM’un tanıtım sayfasında ise sorumluluk sahibi olunan ülkeler arasında, Irak, Ürdün, İsrail, Lübnan, Suriye, Mısır, Sudan, Kenya, Etiyopya, Eritre, Cibuti, Somali, Yemen, Umman, Suudi Arabistan, İran, Pakistan, Afganistan, Türki Cumhuriyetler ve Birleşik Arap Emirlikleri gösteriliyor. Ancak haritadaki işaretli bölümlerde Türk sınırının önemli bir bölümü de yer alıyor. Haritada 24 Mayıs’ta ABD jetleri tarafından 4 dakika ihlal edilen Hakkâri Üzümlü bölgesi de CENTCOM’un sorumluluk alanında görünüyor. sorumluluk alanları dikkat çekiyor. ABD ordusunun resmi internet sitesi “www.army.mil” adresindeki “kuruluşlar” (institutions) başlığı altında ABD’nin dünyadaki her bölgeden sorumlu komutanlıkları bir harita eşliğinde tanıtılıyor. İnternet sitesinde sorumluluk alanları, Kuzey Amerika için “US NORTHCOM”, Güney Amerika için “USSOUTHCOM”, Avrupa ve Afrika’nın büyük bölümü için “USEUCOM”, Asya için “USPACOM” ve Ortadoğu için “CENTCOM” olarak tanıtılıyor. Haritadaki tüm ülkeler bu güçlerden yalnızca birinin sorumluluk alanı olarak gösteriliyor. Ancak sadece Türki Diyarbakır’da askeri yığınak Yurt Haberleri Servisi Irak sınırına askeri araçların sevkıyatı devam ederken bölgede de şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Çatışmalarda Siirt Eruh’ta 7, Van Muradiye’de de 3 PKK’li öldürüldü. Tunceli’de de biri Suriyeli 3 PKK’linin özellikle kamu binaları ve polis merkezlerine saldırı düzenleyeceği bilgisinin ulaşması üzerine kentte güvenlik güçleri alarma geçti. Demiryoluyla Güneydoğu’ya sevk edilen araç ve silahların sınıra kaydırılması için çalışmalar sürüyor. Diyarbakır Tren Garı’ndan çok sayıda askeri malzeme, araç ve obüs topları sınıra sevk edildi. Siirt’in Eruh ilçesi kırsalında Çıral Dağları bölgesinde bir grup PKK’liyle sıcak temas sağlandı. Çıkan çatışmada 7 PKK’li öldürüldü. İran üzerinden gelen 3 PKK’linin Van’ın Muradiye ilçesinden geçeceği haberini alan jandarma ve emniyet ekipleri bölgede operasyon düzenledi. Çatışmada 3 PKK’li öldürüldü, polis memuru Ahmet Eroğlu yaralandı. Teröristlerin üst aramasında 1 adet M16 otomatik silah, 2 adet Kalaşnikof, çok sayıda mermi ve el bombası bulundu. M16 otomatik silahın 19 Mayıs’ta Muradiye’nin Karahan jandarma kontrol noktasına ateş açılmasında kullanıldığı bildirildi. UNCELİ’DE GÜVENLİK ALARMI Tunceli’de de 3 PKK’linin kent merkezinde hassas noktalarda eylem yapacağı duyumu üzerine güvenlik birimleri harekete geçti. Saldırı hazırlığı içinde olan 3 PKK’liden biri olan “Sason” kod adlı bir Suriyelinin canlı bomba olduğu öğrenildi. Tunceli Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ve Özel Harekât şubelerine bağlı timler Cumhuriyet Mahallesi’nin üst kısmında bulunan ormanlık alanda operasyon başlattı. Operasyona mayın arama birlikleri de katıldı. Erdoğan ‘samimi’ değil Baştarafı 1.sayfada anımsatan Öymen, “ABD size ‘hayır’ derse yine bu operasyonu yapacak mısın? Öyle bir cesaretin var mı?” dedi. DYP Genel Başkan Yardımcısı Nüzhet Kandemir de hükümetin sorumluluk almaktan kaçındığını belirtti. Erdoğan’ın sınır ötesi harekâta ilişkin sözlerini ibret verici olarak nitelendiren Kandemir, “Karar yetkisi başta hükümet ve TBMM’dedir” diye konuştu. boş sözler” diye konuştu. “Oyalamanın anlamı yok” diyen Kılınç, şunları kaydetti: “Topu taca atmanın âlemi yok. MGK’de karar alınır, Bakanlar Kurulu’na bildirilir. ‘Bakanlar Kurulu da gerek duyarsa’ diyerek Meclis’ten yetki alır.’’ MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır yaptığı yazılı açıklamada, Erdoğan’ın sorumluluğu TSK’ye atmaya çalıştığına işaret ederek şunları kaydetti: “Bu AKP kurnazlığıdır. Sağır sultanlar bile duydu. Genelkurmay Başkanı’nın 12 Nisan’da basının önünde konuştukları Türkçeydi ve gayet açıktı, herkes anladı. Başbakan ve AKP yönetimi anlamamış görünüyor. Açıklamayı üzerine almıyor, gereği için görevini yapmıyor. Aslında PKK’ye zımnen destek veriyor, zaman kazandırıyor.’’ T ‘BOŞ SÖZLER...’ Eski MGK Genel Sekreteri ve emekli Orgeneral Tuncer Kılınç ise güvenlikten sorumlu organın Bakanlar Kurulu olduğuna işaret ederek “Silahlı Kuvvetler defalarca, Kuzey Irak’a girilmesi yönünde talepte bulundu. Şimdi bize talep gelmeli gibi sözler,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle