08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

27 NİSAN 2007 CUMA müzik YORUMLAR Muammer Ketencoğlu’nun kurduğu Kadın Sesleri Topluluğu her yöreden türküleri seslendiriyor C ‘Orta Oyunu’ dirtecek bir çürümenin simgesidir. Varoşların, işsizlerin ve yoksullaşan işçi sınıfının, yani emeklerinden başka bir gelirleri bulunmayan milyonlarca insanın taleplerini hasır altı etmek, öne çıkanları ise orta sınıfların ve “orta seçmenin” ilgisini, dolayısıyla oyunu kazanmak için törpülemek, Sarkozy’nin kaybetmesi anlamına gelmeyecektir. Segolene Royal kazansa ve sandıktan Sarkozy yenilgiyle ayrılsa da, ona “galiptir bu yolda mağlup” gözüyle bakılacaktır. ??? Orta, krizin geçiştirilmesini kolaylaştıran bir siyasal yığışmanın malum adıdır. Bir uyuşturucu... Gelişmeler “ortaya doğru” hareketlenmenin sürdüğünü gösteriyor. Ama bir sorun var. Yirmi yıl öncesine kadar ülkenin siyasetine adeta el koyan sol, tek tük sosyalist parti ve grupları bir kenara bırakırsak, artık yoktur. Royal çizgisinin sol bir iddiası ise hiç yok. Ya da var, ama Schröder ve Fischer’in iddiaları ne kadar solsa, onlar da o kadar sol. Olabilir. Programının Sarkozy ile taban tabana zıt olduğun söyleyenler, en kibar deyimle “olayı biraz abartma ihtiyacı duyanlardır.” Sol satanlar yani... O da olabilir. Fakat, gözlerin ortaya, orta sınıflara, ortadaki seçmene çevrildiği, böyle hep “müsvedde halinde kalmış” bir insan malzemesiyle, Avrupa’nın motor ülkelerinden birinde biriken sorunlara çözüm bulunabileceğini düşünenlerin iktidarından yalnızca acı çıkar. Angela Merkel, Royal ile Sarkozy arasında, ikinciye eğilimi varmış gibi de görünse, pek bir fark olmadığını, olamayacağını biliyor. Önemli olan krizi dondurmak. Ankara ise zaten hiçbir şeyin farkında değil ve 85 yılın intikamını almaya yeminli imamların paylaştığı üst düzey kadroların elinde dibe vurma yolunda ilerliyor. Türkiye dibe vurduğunda Royal ve Sarkozy’nin farklı tepki göstermeyeceğini iyi biliyoruz. Bekliyoruz. Bu küresel orta oyununda, orta malı siyasetin ağır sonuçlarını toplamak üzere bekliyoruz. [email protected] 7 Anadolu’nun kadın ezgileri Hatice TUNCER ürkiye’de Balkan ve Rebetiko müziğinin önde gelen sanatçılarından Muammer Ketencoğlu, halk müziği sevenlerin karşısına kadın ağzı türküler ve Kadın Sesleri Topluluğu ile çıkıyor. Müzik yaşamında araştırmacılığı temel alan ve sürekli projeler üreten Ketencoğlu, Kadın Sesleri Topluluğu’yla birlikte 27 Nisan’da İstanbul Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu’nda Anadolu’nun “kadınca” türkülerini, ağıtlarını, ninnilerini, kına havalarını seslendirecek. OSMAN ÇUTSAY T LK ALBÜM MİLLİ PİYANGO’DAN Muammer Ketencoğlu’nun Ege ve Balkan müziklerine doğru yolculuğu 7 yaşındayken dayısının hediye ettiği akordeonla başlıyor. İzmir’in Tire ilçe İ sinde ilkokulu okuyan Ketencoğlu’nun müzik yaşamında Gaziantep’te görme engellilerin eğitim gördüğü ortaokuldaki İskeçeli müzik öğretmeninin de büyük etkisi olmuş. Ketencoğlu, Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde okurken arşivde bulduğu dünyanın çeşitli ülkelerinden halk müziği plaklarıyla müzikal yönünü belirlemiş. Ketencoğlu, 1992 yılında ilk albümünün kayıtlarını yapmış ama parasızlık nedeniyle stüdyodan kayıtlarını alamamış: “Milli Piyango’dan çeyrek biletime 15 milyon lira çıkınca ‘Sevdalı Kıyıları’ı çıkarabildik. Aslında 19931997 yılları arasındaki ‘Yeryüzünün Yedi Rengi’ konserleri kariyerimin mihenk taşıdır. Hem müzisyen olarak olgunlaştım, hem de dünyanın her yöresinden insanlarla yakın olma olanağı buldum.” 1994 ve 1996 yıllarında iki Rebetiko albümü yayımlayan Ketencoğlu, ardından 4 albümlük “Halklardan Ezgiler” dizisini tamamladı. Müzik çalışmalarını “Bir Balkan Yolculuğu” ve “Zeybek Topluluğu” adındaki iki grupla sürdüren Ketencoğlu, 2001’de “Ayde Mori” ve “Karanfilin Moruna” albümlerini çıkardı. REZİLYA’DA AKDENIZ ŞARKILARI Muammer Ketencoğlu, Brezilya’nın Sao Paola kentinde işçi sendikalarından oluşan SESC adındaki birliğin 2005 yılında düzenlediği festivalde değişik ülkelerden müzisyenlerle çalma olanağı buldu. Ketencoğlu’nun da yer aldığı Akdeniz ülkelerinden 21 müzisyenden oluşan orkestranın verdiği üç konserden seçkilerden hazırlanan DVD ve CD, Brezilya’da yayımlandı. B 2006 yılında bir trafik kazasında yaşamını yitiren, Bir Balkan Yolculuğu müzisyenlerinden klarnetçi Aytunç Nevzat Matracı anısına grubun 20002005 yılı konser kayıtlarından oluşan albümün önümüzdeki günlerde Kalan Müzik tarafından yayımlanması planlanıyor. Yıllardır tasarladığı “İzmir Türküleri” projesini Öztüre Holding’in desteğiyle yürüten Ketencoğlu’nun bu albümü de Kalan Müzik tarafından çıkarılacak: “Şehirli insanlarız, ama büyük ölçüde kırsal kültürü araştırıp bugünün yaklaşımlarıyla geçmişi hissettirmeye çalışıyorum. Dünyadaki geleneksel müziklerle ilgileniyorum ama Balkan ve Kafkaslar daha hâkim olduğum bir alan. Açık Radyo’da 1995’ten beri her çarşamba yaptığım programda bu konudaki birikimlerimi paylaşmaya çalışıyorum.” Sevda, emek, hüzün, ayrılık... uammer Ketencoğlu, kadın ya da erkek kimin tarafından yakıldığı çok dikkate alınmadan söylenen türküleri sınıflandırma ihtiyacı duyarak arşivlerde, çeşitli eski kayıtlarda araştırmalar yapmış: “Bir kadının ‘Ah Fadimam’ türküsünü ya da ‘Düriyemin Güğümleri Kalaylı’ türküsünü söylemesi kalıcı bir ürün olarak çok doğru değil. Eğlence ortamlarında böyle katı sınırlamalar konulamaz, ama bir halk müziği tutkunu ve bir folklorcu olarak en azından bu kültürel ayrımın yapılması gerektiğini düşündüm. Kadınların bireysel ve toplumsal kültürünü ortaya çıkaran türkülerin sınıflandırılıp paylaşılması gerektiğini düşünürdüm.” ani Türkçede bir deyiş var “ortaya konuşmak” diye. Doğrudan biri açıkça hedef alınmaz, herhangi bir saptama yapılır ve deyim yerindeyse “yarası olanın gocunması” beklenir veya o doğrultuda çaba harcanır falan filan. Tıpkı onun gibi... Fransa’daki seçimin ilk turunda açığa çıktı: Herkes ortaya oynayacak. Bu, tabii biraz farklı. Peki, bir sağlık belirtisi mi? Orta sınıfların, kararsız ve her zaman kısa vadeli, üstelik en bencil çıkarlarıyla kendini belirginleştiren “orta”nın, bir ülkedeki siyaseti ve ekonomiyi “ilerlettiğini” kim ileri sürebilir? Tersine, ilerleme düşmanlarının son ve en güvenli kalesidir. Avrupa Birliği de böyle bir aşırılıktır işte. Ortanın aşırılığı. Sadece kendi sorunlarını önemseyen ve onları ne pahasına olursa olsun dünyanın merkezine yerleştiren bir aşırılık. Orta sınıfın acımasız bencilliği... Serbest piyasa ekonomisinin en kirli yüzü. Fransa ve Almanya değil sadece, tüm AB böyle bir çizginin çekimindedir. Neyse... Biz ortaya söylüyoruz. O zaman, ortaya dönelim. ??? Paris’te kartlar açıldı. Berlin kendinden emin, sonucu biliyor gibi. Şaşırtıcı değil fakat trajik olan, Sarkozy ile Royal gibi iki politikacının, açıkça, yukarıda sözünü ettiğimiz bu ortaya yelken açmasıdır. Şanslarını orada, yani ortada görüyorlar. Gerçi Sarkozy için pek bir sorun değil. Programının da ortanın taleplerini reddeden bir yanı yok. Herhalde yok. Ama Royal için ciddi bir sorun olabilir. Ortaya yaklaştıkça taban yitireceğini bilmiyor olamaz. Ortaya yaklaştıkça sola neler olduğunu, yerle bir olmuş ve artık siyaset sahnesinden tümüyle silinmeyi bekleyen Fransa Komünist Partisi’ne bakınca görüyoruz. Bundan 50 yıl önce, 1956 seçimlerinde, o parti oyların yüzde 25’ini almış ve büyük farkla ülkenin en büyük partisi olmuştu. Bugün “olmasa daha iyi” de H M UHİ SU DOSTLAR KOROSU Ketencoğlu, 2005 yılının son aylarında Ruhi Su Dostlar Korosu’nun kadın koristlerine düşüncesini aktarmış ve olumlu yanıt almış. Ruhi Su Dostlar Korosu’nun kadın koristlerinin çoğunlukta olduğu 17 kişilik kadın korosu çalışmalarına başlarken Ketencoğlu, geniş bir tarama yapmış. TRT repertuvarı ve özel kayıtları tarayarak envanter çıkarmış, halk kültürü uzmanlarının görüşle R rine başvurmuş. Gazi Üniversitesi öğretim üyelerinden Ayfer Yılmaz’ın “Kadın Ağzı Türküler” kitabı da araştırmalarında en büyük yardımcılarından biri olmuş. Koro elemanlarından da kendi seslerine uygun türküleri araştırıp bulmalarını istemiş. Koronun repertuvarını belirlerken türkülerin kendi enstrümanı akerdeona uygunluğunu da göz önüne almış: “Türküleri uyarlarken korunun doğal bir atmosfer içinde kendi aralarında söylüyormuş gibi seslendirmelerini esas aldım. Kendi aramızda çalıp söylüyormuşuz gibi davranıyoruz. Koristler, kaşık, zil çalıyor, bazı türkülerde tempo tutuyorlar. En doğal halleriyle, tek sesli icra ediyoruz ama bazı türkülerde küçük çokseslilikler yaptık.” NADOLU’DAN BALKANLAR’A Muammer Ketencoğlu ve Kadın Sesleri Topluluğu’nun repertuvarında Erzurum, Gaziantep, İzmir, Bilecik, Bursa gibi Türkiye’nin her yöresinden ve Balkanlar’dan 30’dan bir genç kızın sevdası anlatılıyor. Gaziantep’ten “Papucun tekine yılan mı girdi, emmine dayına kıran mı girdi” gibi yaşama dair bir türküden sonra kına havalarıyla şenlik başlıyor: “Çok popüler türküler seçmedik. Genel olarak çok dokunulmuş şeylere mesafeli duran bir yaklamışım var.” ÇALIŞMA her pazar saat 14.00’te çocuklarını, kocalarını, işlerini bırakıp özveriyle geliyorlar. Cenaze günlerinde bile geldiler. Bir arkadaşımız kardeşinin kına gecesinin son yarım saatine yetişebildi. Maddi bir beklenti olmadan tamamen gönüllülükle ve sevgiyle yürüyen bir proje.” EŞİYLE DÜET Deniz Ketencoğlu, avukatlık mesleğinin yanı sıra koro çalışmalarına geniş zaman ayırıyor. Konserde Muammer Ketencoğlu’yla birlikte “Gemi kalkar suları akar” diye başlayan, Süleyman ve Şadiye’nin sevdasını anlatan Rumeli türküsünü seslendirecek: “Konserimizde farklı dillerden türküler de olacak. Sayat Nora Korosu’ndan Şuşan Karataş konuk olacak. Kürtçe bir kına havası, Alaçatı’dan Rumca bir türkü seslendireceğiz. Repertuvar oluştururken çok titiz davranıyoruz. Kadınlara özgü, çoğu zaman göz ardı edilmiş toplumsal kültürü yansıtan türküleri alıyoruz. Geçmişi bugüne taşımak mümkün değil, ama geçmişten öğrendiklerimizi bir araya getirip geleneğe saygıyla bağlantılı olarak bazı gelenekleri, bazı eğlence ortamlarını canlandırabileceğimizi düşünüyorum.” Ford Köln’de 23 Nisan Şenliği SEVGİYLE A fazla türkü var. Koronun repertuvarında, ninniler, ağıtlar ve kavuşamayanların sevda türkülerinin yanı sıra maniler de yer alıyor. “Gidin sorun babasına Hati kadın niçin ağlar” diye başlayan Makedonya türküsünün sonunda “Gece geçti bir beyogli tanburayı çala çala, beyaz çevreyi sala sala Hati kadın onun için aglayi” diye Ketencoğlu ve Kadın Sesleri Topluluğu’na konserlerde keman ve bağlamada Mithat Arısoy, ut ve cümbüşte Erdem Şentürk, vurmalılarda Rahmi Göçmen eşlik ediyor. Kadın Sesleri Topluluğu Aslı Demir, Aslı Kurt, Aslıhan Özel, Aslıhan Umar, Ayşen Türkmen, Ayşenur Topçuoğlu Akman, Ceren Tügen, Çiğdem Üz, Delal Seven, Hilal Ak, Işık Özdemir, Nesrin Ciniviz, Selda Koçak, Şule Kocaman, Ümran Serhan, Yasemin Yurduşen ve Mumammer Ketencoğlu’nun eşi Deniz Ketencoğlu’ndan oluşuyor: “Bu çalışmalarımızı bir albüm olarak yayımlayarak değerlendirmek istiyorum. Arkadaşlar karkış demeden “Türk Kaynaklar Grubu” düzenledi: Aslan Doğan Cüceoğlu, Aykut Arslan, Töre Deniz Yılmaz, John Fleming (Ford Avrupa CEO’su), Habib Kaya, Mustafa Ergün, Ali Kaya, Kader Durmuş, Hüseyin Altınay, Ali Göğercin. KÖLN (Cumhuriyet) – 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Ford Köln Geliştirme Merkezi’nde de büyük bir coşkuyla kutlandı. Şenlik, tasarımından uygulama aşamasına kadar tüm ayrıntılarıyla 2 aylık bir sürede Ford’da çalışan Türklerin oluşturduğu “Türk Kaynaklar Grubu” tarafından hazırlandı. Her yaştan çocuğa hitap edecek oyunların yanı sıra ailelerin de güzel bir gün geçirmesini sağlayan çeşitli etkinliklerin yer aldığı şenlikte, çocuk folklor grubunun dansları da ilgiyle izlendi. Töre Deniz Yılmaz, Habib Kaya ve Nuri Otay’ın konuşmalarında şenliğin kapsamı ve önemi vurgulandı. Ford’da böyle bir şenliğin ilk kez gerçekleştirildiğini kaydeden konuşmacılar, bunun entegrasyona sağlayacağı katkının da altını çizdiler. Şenlik kapsamında Türkiye’deki kız çocuklarının okutulmasına yönelik bağış kampanyasının sonuçları açıklandı ve bir de sembolik makam devri gerçekleştirildi. Çalışma grubunu yönlendiren Töre Deniz Yılmaz, etkinliği şu sözlerle değerlendirdi: “Bu şenlik sonrasında aldığımız olumlu tepkiler ve yüksek katılım, yurtdışındaki Türklerin bir araya gelerek bayramlarını kutlamak konusundaki büyük ihtiyacına bir kez daha dikkat çekti. Ülkemizde de dünya çocuklarının bir araya gelerek dostluk ve kardeşlik içerisinde kutladığı ‘23 Nisan’, aynı içerik ve amaçla Almanya’da uluslararası bir platformda ve kurumsal bazda kutlanmış oldu. Atatürk’ün bizlere sunduğu ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesinin evrensel ve birleştirici anlamı, dünya çocuklarının birlikte kardeşçe oynadığı şenlikte bir kez daha yaşanmış oldu.’ Berlin’de 23 Nisan Şenliği Aysel ÖZDEMİR BERLİN 23 Nisan Uluslararası Çocuk Şenliği, Berlin’de, Kızıl Belediye Sarayı (Rostes Rathaus) olarak adlandırılan eyalet başbakanlık binası önündeki meydanda kutlandı. Berlin’de faaliyet gösteren 60’dan fazla uluslararası sivil toplum örgütünün desteklediği etkinlik bu yıl da Berlin Başkonsolosu Ahmet Nazif Alpman ve Berlin Eyalet Başbakanı Klaus Wowereit’ın himayesinde gerçekleşti. Cuma günü 10 ilçe Belediye Başkanı’nın koltuklarını Türk çocuklarına bırakması ile başlayan 23 Nisan Uluslararası Çocuk Şenliği, cumartesi ve pazar günleri ünlü belediye binası önüne kurulan ve Atatürk’ün kalpaklı bir resmiyle katılımcı ulusların bayraklarının asıldığı sahnede, çocukların çeşitli gösterileri ile devam etti. İki gün boyunca, başta Türkiye Cumhuriyeti Berlin Büyükelçisi Mehmet Ali İrtemçelik ve eşi olmak üzere yüz binlerce Berlinli şenliğe büyük bir coşku ile katıldı. 23 Nisan Uluslararası Çocuk Şenliği nedeniyle Kızıl Belediye Sarayı’nda verilen resepsiyona Başkonsolos Ahmet Nazif Alpman ve eşi, Belediye Başkanları ve politikacıların yanı sıra sanat ve iş dünyasından çok sayıda davetli katıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle