07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

27 NİSAN 2007 CUMA haberler AYDINLANMA EMRE KONGAR Cumhuriyet Mitingi’nin devamı 29 Nisan’da Çağlayan Meydanı’nda yapılacak C Din ve Siyaset gerekse yeni, birtakım siyasal hareketlere öncülük eden Arap İslamı’nda yatmaktadır. Ne yazık ki ABD öncülüğündeki, evrensel dinci siyaset, hem Hıristiyanlık hem de Müslümanlık açılarından köktenci yaklaşımı benimsediği için, El Kaide terörü ile Bush yayılmacılığı birbirini destekler hale gelmiştir. Ve yine ne hazindir ki, Türkiye de bundan etkilenmiş, Anadolu’nun o engin hoşgörüye, derin bir insan sevgisine dayalı dini inanç ve uygulamaları, katı ve şiddete dönük yorumların önünde geriletilmiştir. ??? Ekonomide bir kural vardır: “Kötü para iyi parayı kovar” denir. Her toplumda değil, ama dinin siyasete alet edildiği toplumlarda , inanç ve ideoloji dünyasında da “Sert inanç, yumuşak inancı kovmaktadır.” Bu nedenle Türkiye’ye dayatılmak istenen “ılımlı İslam” modeli kaçınılmaz olarak köktenci (radikal) siyasal İslama yol açar. ??? Bir dintarım imparatorluğu olan Osmanlı’nın toplumsal ve kültürel mirası üzerine, laik ve demokratik bir ulus devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş dönemi, ne yazık ki “Soğuk Savaş”ın başlaması ve Türkiye üzerindeki Sovyet taleplerinin ortaya çıkmasıyla, 1945’ten başlayarak bir duraklama ve gerileme sürecine girmiştir. İşte Rahip Santoro ve Hrant Dink cinayetlerinin, Cumhuriyet gazetesinin bombalanması ve Danıştay baskını ile Yargıç Mustafa Yücel Özbilgin’in öldürülmesinin ve Malatya’da gırtlağı kesilerek katledilen üç kişinin ardında bu gerçekler yatmaktadır. Sorun, ne Müslümanlıktadır, ne dinde ne de dindarlarda: Sorun, dini politikaya alet eden, dinci politikacılardadır. ??? 2007 Türkiyesi’nde bir 23 Nisan günü böyle bir yazı yazmak zorunda kalmak ne kadar yüreğimi acıtıyor bilemezsiniz. 5 İstanbul buluşması İSTANBUL/İZMİR (Cumhuriyet) Ankara Tandoğan Meydanı’nda 14 Nisan’da yüzbinlerce kişiyi buluşturan Cumhuriyet Mitingi’nin devamı 29 Nisan’da İstanbul Çağlayan Meydanı’nda gerçekleştirilecek. 28 Nisan’da ise Ankara Sıhhiye Meydanı’nda “Atatürk’ün emrindeyiz! Çankaya milletindir!” mitingi yapılacak. Ege de çeşitli illerde yapılacak eylemlere hazırlanıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmaması için demokratik kitle örgütlerinin düzenlediği eylemler çığ gibi büyüyor. Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyeleri 27 Nisan Cuma akşamı saat 18.00’da Kadıköy Meydanı’nda bir araya gelecek. Meydanda Yeni Türkü’nün vereceği konserin ardından otobüslerle Ankara’ya hareket edecek olan TGB’liler 28 Nisan Cumartesi günü saat 10.00’da Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi bahçesinde toplanacaklar. Saat 12.30’da Sıhhiye Meydanı’nda gerçekleştirilecek “Çankaya milletindir!” mitinginin ardından saat 15.00’te Anıtkabir’e yürünecek. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği de (ÇYDD) 29 Nisan Pazar günü “Cumhuriyet İçin Çağlayan Mitingi” düzenleyecek. Saat 13.00’te ŞişliÇağlayan Meydanı’nda başlayacak mitingin düzenleme komitesinde ÇYDD, Atatürkçü Düşünce Derneği, Bizim Ülke, İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi, Cumhuriyet Kadınları Derneği ve Çağdaş Eğitim Vakfı bulunuyor. ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan, tüm duyarlı kesimleri laik cumhuriyete sahip çıkmak için mitinge katılmaya çağırdı. EGE’DE DE YAYILIYOR İzmir’deki meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları adına Baro Başkan Yardımcısı Ferda Kardelen tarafından okunan ortak açıklamada, Başbakan Erdoğan’ın Ankara’daki mitingin katılımcılarına yönelik “bindirilmiş kıtalar” benzetmesine tepki gösterildi. 28 Nisan’da Burhaniye’de gerçekleştirilecek Cumhuriyet Mitingi Körfez Buluşması’nın ardından 5 Mayıs’ta da Manisa’da “Cumhuriyetimize Sahip Çıkalım” eylemi gerçekleştirilecek. KKTC’de bir skandal daha Bahadır Selim DİLEK ANKARA İktidardaki CTP’nin şehitler gününde yaptığı kongresinde yaşanan kriz ve Bayrak Radyo Televizyonu’nun (BRT), Türk askerini işgalci, Türk Mukavemet Teşkilatı’nı (TMT) da çete gibi gösteren Duvarımız belgeselini yayımlamasından sonra KKTC’de de bu kez de “AB’nin Malta Toplantısı” skandalı patlak verdi. Cumhuriyet’e ulaşan bilgilere göre, AB üyesi ülkelerin öğretmenler sendikaları ile eğitim bakanlarının 28 Mayıs tarihinde Malta’da yapılacak olan ve KKTC’den “Kıbrıs Cumhuriyeti” şemsiyesi altında iki öğretmen sendikasının yer aldığı toplantıya KKTC’nin Milli Eğitim Bakanı Canan Öztoprak, “gözlemci!” sıfatıyla katılmayı kabul etti. Yaklaşık 1 ay önce Kuzey Kıbrıs Türk Kızılayı’nın, uzun görüşmeler ve diplomatik mücadele sonucu kendisini Rum Kızılhaç Derneği ile aynı statüde, üstelik Atina’da yapılan bir toplantıya davet ettirmiş olmasına karşın KKTC Milli Eğitim Bakanlığı’nın “KKTC’nin müstakil bir devlet olarak kabul edilmesine” ilişkin ısrarcı olmaması dikkat çekti. Öztoprak’ın gözlemci olarak bu toplantıda bulunmayı kabul etmesi, toplantıya katılacak olan Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTOES) ile Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası’nın (KTÖS), Avrupa Eğitim Sendikaları Konfederasyonu’nun belgelerinde Kıbrıs Cumhuriyeti adına kayıtlı olmaları nedeniyle, KKTC Milli Eğitim Bakanı da “Kıbrıs Cumhuriyeti” içindeki Türk azınlığın eğitimden sorumlu yetkilisi konumuna indirgenecek. si (ETUCE), bir süreden bu yana yürütmekte olduğu “Sosyal Diyalog” projesi kapsamında, 28 Mayıs tarihinde Malta’da, üye ve aday ülkelerin eğitim sendikaları başkanları ile eğitim bakanlarının katılacağı bir toplantı düzenledi. Rumların AB’ye tam üye olmasından önce “Kıbrıs Cumhuriyeti” şemsiyesi altında söz konusu konfederasyona katılmış olan KTOES ile KTÖS de toplantıya davet edildi.ETUCE’nin, kayıtlara göre halen Rumlardan üç, Türklerden iki sendika, konfederasyonun üyesi olarak bulunuyor. Kriz de işte bu noktada çıktı. ETUCE, proje kapsamında hem sendika başkanlarını hem de eğitim bakanlarını davet edince, bakan olarak Türk sendikalarını hangi bakanın temsil edeceği sorunu ortaya çıktı. İlk aşamada Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nden (GKRY) Milli Eğitim Bakanı Pefkios Yeoryiades davet edildi. KKTC Milli Eğitim Bakanı Öztoprak görmezden gelindi. Yapılan biri dizi temas sonucunda Öztoprak’ın, KKTC Eğitim Bakanı olarak değil, ancak Kıbrıs Türk toplumunun eğitimden sorumlu kurumunun başındaki yetkili olarak toplantıya “gözlemci” statüsünde davet edilmesi görüşü ağırlık kazandı. Avrupa İşçi Sendikası Eğitim Komitesi’nin üç gün önce Brüksel’de yaptığı ön toplantıda, Rumlar Malta’daki konferansa Öztoprak’ın “gözlemci” sıfatıyla bile katılmasına karşı çıktı. ETUCE’nin 21 Mayıs tarihinde taraflar arasında bir uzlaşma toplantısı önerisine de Rumlar yine “hayır” yanıtını verdi. Ancak Avrupa Eğitim Sendikaları Konfederasyonu’nun toplantısında, Başkan Ronnie Smith, Malta toplantısına Öztoprak’ın “gözlemci” olarak katılması konusunda ısrarcı oldu. Rumların bütün itirazlarına karşın Smith’in önerisi kabul edildi. AB’NİN TOPLANTISI... AB, Avrupa Eğitim Sendikaları Konfederasyonu’nun Eğitim Komite Habipoğlu yeniden ABTTF Başkanı FRANKFURT (Cumhuriyet Bürosu) Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF), başkanlığa tekrar Halit Habipoğlu’nu getirdi. ABTTF, 8 Nisan’da Almanya’nın Giessen kentinde 131 delegenin katıldığı seçimler sonucu 11 kişilik yeni yönetim kurulunu belirlemiş, ancak görev dağılımı yapmamıştı. 21 Nisan’da gerçekleştirilen 15’inci dönemin ilk yönetim kurulu toplantısında, görev dağılımının yanı sıra ABTTF’nin 2007–2008 yılı çalışmalarına ilişkin önemli kararlar da alındı. Beşinci kez bu göreve getirilen Halit Habipoğlu yeniden başkanlığa seçilmiş olmasından büyük onur duyduğunu belirterek, “Azınlığımızın Avrupa’daki gönüllü elçisi ABTTF, zaman içerisinde çok büyük başarılara imza atmış ve artık azınlığımızla ilgili danışmanlık hizmeti verebilecek bir kurum haline gelmiştir. 2007 ve 2008 yıllarında gerçekleştireceğimiz faaliyetlerde uluslararası etkinliklere daha çok ağırlık vereceğiz. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, AKPM ve FUEN gibi kurumlik, din ve insan hakları gibi bir türlü çözülemeyen sorunlarının yanında, Yunanistan’da oluşturdukları kültürel değerleri de kamuoyuna taşıyacaklarını belirten Habipoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Azınlığımız kamuoyunda sürekli yaşadığı sorunlarla gündeme geliyor. Bir Avrupa Birliği ülkesinde insan hakları ihlallerinin yaşanması elbette ki çok üzücü, bunu hep dile getirmek gündemde tutmak gerekli. Fakat Batı Trakyalılar oluşturdukları kültürel değerlerle de dikkate alınması gereken bir azınlık. Gerçekleştireceğimiz çalışmalarla, Avrupa’ya azınlığımızın kültürel değerlerini de tanıtacağız.” ABTTF 15’inci Dönem Yönetim Kurulu’nda başkan yardımcılıklarına Sami Yusuf, Sebaytin Mümin ve Engin Ahmet, genel sekreterliğe Özkan Reşit, saymanlığa Mehmet Hüseyin getirildi. Yönetim kurulu, bölgeler, eğitim ve gençlik faaliyetleriyle ilgili sorumluları da belirledi. nsanlık yerleşik kültüre geçtiğinde, yani Tarım Devrimi döneminde, tek tanrılı dinler siyasetin doğrudan aracı oldu. Allah’ın emirleri, insanlara peygamberler ve onların takipçileri tarafından iletildi; insanlar dinlerine ve mezheplerine göre devletlere ayrıldılar. Tarımla uğraşan yani köylülerden oluşan halk, yöneticisinin dinine ya da mezhebine tabi oldu.Savaşlar, toprak edinmek ya da toprağı korumak için, ama Allah adına yapıldı. Galip gelenin inancı , bu inancın egemen olduğu devlet, güçlendi ve büyüdü. Din ya da mezhep, sadece devletlerin resmi kimliği değil, günlük yaşamın da düzenleyicisi oldu. Hükümdarlar, dinlerin ya da mezheplerin başı sayıldıklarından, onlara karşı çıkanlar, Allah’a da karşı gelmiş muamelesi gördü. Hıristiyanlıktaki ilk büyük bölünmenin Roma İmparatorluğu’nun parçalanması ile ortaya çıktığını, Müslümanlıktaki mezhepleşmenin ise Dört Halife dönemindeki Hz. Ali ile Muaviye arasındaki iktidar kavgasından kaynaklandığını herkes bilir. ??? AnadoluTürk Müslümanlığı, Arap Müslümanlığı’ndan değişiktir: Daha insancıl, daha hoşgörülü daha farklıdır Anadolu insanının inancı. Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen Türkler, yolda sadece Araplarla ve Arap İslamı ile değil, Maveraünnehir bölgesinde Hacı Bektaşı Veli gibi, Ahmet Yesevi gibi büyük din bilginleri ve düşünürler ile de tanışmışlar, hem bu nedenle, hem de Osmanlı’nın bir Cihan İmparatorluğu olmasının getirdiği zorunluluklarla, hümanizm ve tolerans çizgilerinde daha derin ve farklı bir yapı geliştirmişlerdir. ??? Bugün dünya üzerinde bir tehdit olarak algılanan İslamcı terör olgusunun, Anadolu İslamı ile uzak yakın bir ilgisi yoktur. Bu terörün kökleri, gerek eski İ ekongar?cumhuriyet. com.tr; www.kongar.org larla işbirliği içerisinde çalışmalar yapabilmek en büyük hedefimiz. Önümüzdeki günlerde bu alanda attığımız somut adımları kamuoyuna duyuracağız” diye konuştu. ABTTF’nin Batı Trakya’daki Türk azınlığın, kim Fehriye’nin tutukluluk kararı kalktı Elçin POYRAZLAR BRÜKSEL Belçika Yargıtay’ı, yasadışı örgüt DHKPC’nin “terör örgütü’’ olarak nitelendirildiği ve aralarında Sabancı suikastı zanlısı Fehriye Erdal’ın da bulunduğu üyelerinin hapis cezası aldığı geçen yılki kararını bozdu. Yargıtayın bozma kararının ardından tutuklu bulunan Bahar Kimyongür, Musa Asoğlu, Şükriye Akar Özordulu ile Kaya Saz tahliye edildi. Yargıtay’ın kararıyla firari Erdal hakkında verilen tutukluk kararı da kalkmış oldu. Tahliye olan Asoğlu, Erdal’ın nerede olduğunu bildiğini açıkladı. Belçika’da Gent Mahkemesi’nin, aralarında Fehriye Erdal’ın bulunduğu sanıklar hakkında verdiği hapis cezaları Belçika Yargıtayı tarafından bozuldu. “Adli hatalar’’ gerekçesiyle bozulan davanın ardından örgüt üyeleri için yeni bir yargılama sürecinin önü açıldı. Yargıtayın, örgüt üyelerinin Belçika’da işledikleri suçlardan aldıkları hapis cezalarını iptal etmesi sonucu, örgütün yargılanmasına Anvers Temyiz Mahkemesi’nde yeniden başlanacak. Belçika’da işlediği suçlardan dolayı Bruges Ceza Mahkemesi’nde 28 Şubat 2006’da yargılanan ve 4 yıl hapis cezasına çarptırılan Fehriye Erdal, kararın açıklanmasından iki gün önce firar ederek izini kaybettirmişti. Duruşmada Erdal’ın yanı sıra terör örgütü DHKPC’nin örgüt lideri ir Katolik yurttaş diyor ki: “Misyonerlik faaliyetlerini yürütenler Evangelistler. Arkalarında esas olarak ABD ve Güney Kore Evangelistleri var. Finansmanı oralardan karşılanıyor. Protestan misyonerlik etkinlikleri hızlı ve yoğun... Bunun zararı bizlere de dokunuyor...” Anadolu, din savaşlarının tezgâhında. Yüzyıllardır böyle değil mi? Bu tezgâhlarda tarihin her döneminde neler dokundu ve bugün neler dokunuyor? Sünniler Alevileri “dokuma” peşinde. Fethullahçılar, Milli Görüşçüler, Nakşiler, Işıkçılar... Anadolu’yu parsel parsel ayırıyor. İranlı Şiiler, Suudiler, Müslüman Kardeşler.. hepsi müthiş paralarla Anadolu’da kendilerine kaleler inşa ediyor... Sadece onlar mı? Irkçı dinciler, insanlığın en ilkelezeli ve biyolojiiksosyolojik yapısı ırkı ve dini, siyasi iktidar mücadelesinde “şiddet” aracıyla harmanlayarak ve kullanarak, Ankara’ya tırmanmaya çalışıyor... Parsellenen Anadolu kim? Şüphesiz baştaki gençler! Parsellenen, yoksulluk, cehalet... ilköğretim ve lisede sorarak ve gözlemleyerek bir şey öğrenmek hiç öğretilmemiş at gözlüklü beyinlerine.. tıpkı kalıplara çimento akıtılır gibi, hazırlop dogmaların ezberletildiği gençler... ??? Anadolu, din savaşlarının meydan muharebesinin sürdüğü bir dünya parçası! B CUMA YAZILARI ORHAN BURSALI Cinayet Pazarı çıdinci yapılanmanın, hangi feodal ağanın veya beylerin, hangi Kürt liderin, hangi yabancı ülke etkisinin hüküm süreceğinin savaşı veriliyor Anadolu’da. Şüphesiz ki bu topraklar, bu ortamıyla, her türlü din ve siyasi güçler için caziptir... ??? Yabancı güçlerin Anadolu’da sürdürdüğü din savaşlarının daha cazip ve daha “entelektüel” düzeydeki adı “akıllı tasarım”cılıktır. Bu da Amerikalı Evangelistlerin, buradaki “entelektüel” dincileri satın almasıyla, daha başka bir boyuttadüzeyde sürdürdüğü savaşın adıdır. Bunlar, ülkemizde, her biri 200 liraya yakın maliyette basılan büyük boy renkli “evrimi çürüten” kitapların binlerce dağıtılmasıyla da çıkıyor karşımıza. Bazı ünlü gazete yazarlarının çocuklarını da, Amerikalı Evangelist köktendincilerin bilime karşı sürdürdüğü dünya çapındaki bu savaşın dünya komitesinde rol alarak, ülkemizdeki derin kollarının askerleri olarak karşımızda görüyoruz! Güncel nedeni, Mustafa Kemal aydınlatmasının buralara uğramamış olması. Akıl ve sentezden yoksunluk. Daha doğrusu, bu aydınlatma girişimini, toprak ağalarının, eski feodal düzenin egemenliğinin yerle bir etmesi... Ve çok önemli nedeni: Devletin ulus devlet niteliğine kavuşma sürecinde çöktürülmesi; devletin yapı ve niteliğinin, 1945’lerden itibaren Pentagon’un, Beyaz Saray’ın, Avrupa’nın belirleyiciliğine teslim edilmesi ve uzantısı kılınması! Tamamen dışa bağımlı bir iktidar yapısının (askeri dahil!) sürekli ülkede işbaşında tutulması... Öncelikle kafadan bağımlılık: Kendi problemini, sorununu çözerek üreten değil, dışarıdan gelen yardıma, desteğe, hazır çözümlere, silaha, “stratejik değer”e bel bağlayan bir iktidar oligarşisi... Ve giderek bunun aynı zamanda “beslenme” bağımlılığına dönüşmesi... Türkiye, bugün ulus devlet değildir! Olamamıştır! Hangi dinin, hangi tarikatın, hangi, ırk İşe bakın ki, Amerikalı Evangelist köktendincilerinin Anadolu’daki öncüleri olan “misyonerlerin” başlarını bıçakla kesen kör kafaları... ... yine, Amerikalı Evangelistler, bilime karşı yürüttükleri akıllı tasarım teorileri ile besliyor! Arkasından dünyada kıyameti koparıyorlar: Türkiye’de kafalarımız kesiliyor! ??? Anadolu “cinayet pazarı”dır... Bu pazarda siyasette at koşturan, iktidar sahibi herkesin eli, ipi, desteği, katkısı, çıkarı, geleceği.. vardır. Bu iktidar dahil... Sadece Türkiye’nin bir çıkarı yoktur! Ankara’da toplanan yüz binlerin bir çıkarı yoktur! Türkiye’yi kuracak ve tamamlayacak olan da bu gerçek güçlerdir! Anadolu’da herkese ve her türlü amaca uygun binlerce cinayet konusu, cinayet elemanı, cinayet ortamı.. bulunur. Kör testeresinden tutun, boğma ipine, karın deşme bıçaklarına, toplu katliam araçlarına, din ve vatan uğruna her türlü işi yapabilecek beyinciklere, altinsan türlerine kadar her şey bulunur. Bol miktarda... Neden bağırıp çağırıyorsunuz? Neden şaşırıyorsunuz? Bu ortamı elbirliğiyle ayakta tutan sizler değil misiniz? Belçika yargıtayı DHKPC’lilerin davasını bozdu, sanıklar tahliye edildi Dursun Karataş 5 yıl, Musa Asaoğlu 6 yıl, Kaya Saz, Bahar Kimyongür, Zerrin Sarı ve Ş.Akar Özordulu 4’er yıl hapis cezası almıştı. Karardan sonra Belçika yurttaşı Kimyongür, Hollanda yurttaşı Asoğlu, Türk pasaportlu Özordulu ile Saz tahliye edildi. Asoğlu, tahliye kararını hiç beklemediğini, şaşırdığını belirtti. Asoğlu, örgütün Brüksel’deki “irtibat bürosu’’nun kapatıldığının anımsatılması üzerine bu büronun özellikle Erdal’ın güvenli bir ortamda korunmasına yaradığını, “güvenilir bir sığınak’’ olduğunu, artık gerek kalmadığını anlattı. obursali?cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle