06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 CHP’li Şimşek, sadece Sanayi ve Ticaret Bakanı’nın kullanabildiği hesapta 2.8 milyon YTL biriktiğini belirtti Bakanlıkta örtülü ödenek Sanayi Bakanlığı’nın araçların imal ve montajiyla ilgili yetkilerini 2003’te imzalanan bir protokolle TSE’ye devretmesinin ardından açılan “Sanayi Hizmetleri Hesabı”nda bugüne dek 2.8 milyon YTL birikti. Örtülü ödenek yönteminin, Başbakan Erdoğan’ın belediye başkanlığından beri kullanıldığını, şimdi de bakanlıkta ortaya Berhan Şimşek. çıktığını savunan Şimşek, “Bu arkadaşların bütün uygulamalarında ibadetleri aleni, geri kalan her şeyleri gizli, örtülü. Cumhuriyet tarihinde, hiçbir bakanlığın böyle davranışı yok” dedi. İstanbul Haber Servisi Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’un bütün kullanım yetkilerini elinde bulundurduğu ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) gözetiminde açılan bir banka hesabı olduğu ortaya çıktı. Sanayi Bakanlığı’nın araçların imal ve montajiyla ilgili yetkilerini 2003’te imzalanan bir protokolle Türk Standartları Enstitüsü’ne (TSE) devretmesinin ardından açılan “Sanayi Hizmetleri Hesabı”nda bugüne dek 2.8 milyon YTL birikti. Örtülü ödenek kuşkusunu gündeme getiren CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek, “Bu arkadaşların bütün uygulamalarında ibadetleri aleni, geri kalan her şeyleri gizli, örtülü. Cumhuriyet tarihinde, hiçbir bakanlığın böyle davranışı yok” dedi. C haberler SÖZDEN YAZIYA GÜRAY ÖZ 23 MART 2007 CUMA Işık Aranıyor dan kaldırılan desteklerin yerine konulan mülkiyet esaslı, dönüme göre sabit oranlı “Doğrudan Gelir Desteği” de gizli amacına ulaşmış, tarım sektöründe eşitsizliği büyütmüştür. ??? Bu tabloda koalisyon hükümetleri IMF’nin gözünde sarsak, AKP hükümeti istikrarlıdır. Sonuç olarak Türkiye tarımı, Dünya Ticaret Örgütü standartlarına uydurulmuş, elde kalan son direnme noktaları da IMF/DB dayatmaları ve AB uyum paketiyle çözülmüş, tarım çökertilmiştir. İş bitmiştir. Operasyon tamamdır. ??? Türkiye dünyanın en başarısız emperyalist kurumlarından birisi olduğu kendi kaynaklarınca da teslim edilen IMF’nin elindeki son kozdur. Emperyalistler bu kozu iyi oynamak durumundadırlar. Latin Amerika’da başarısızlığı tescil edilmiş, Angola’dan kovulmuş IMF, bu nedenle Türkiye’de kök salmıştır. Ev sahibi AKP de elinden geleni yapmakta ya da başka türlü söyleyelim, ne yapacağını bilememektedir. Tarım politikaları, bu alanda çalışan nüfusun toplam istihdam içindeki payını düşürdü, düşürmeyi sürdürüyor. Kırdan kente göç üst boyutlarda. Sosyal eşitsizlik, sosyal kaosu besliyor. Zengin mahalleleri, çok katlı siteler, kalın duvarlarla korunmaya başlandı. İşte bu nedenle, Odalar ve Borsalar Birliği’nin Başkanı “Duvarların arkasında yaşamak istemiyorum” diye feryat ediyor. ??? Gerçek böyledir. Gerçek madde, gölge maddenin kanıtıdır. Gölgeyle madde ilişkisinin üçüncü ve en önemli ögesi ışıktır. Işık yoksa gölge de yoktur. Madde karanlıkta tek başına eylemsiz, işlevsiz, öfkesiz kalır. Maddenin, zorunluluğun gölgesi insan, eylemli insandır. Gerçeği gösterecek ışığa siyaset, siyasetin maddeleşmiş haline parti mi diyorlar? Öyle diyorlarsa, parti nerededir peki, siyaset nerede bulunur? Kapalı Çarşı’da mı? [email protected] Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun. HESAPTA 2.8 MİLYON YTL BİRİKTİ Sanayi Bakanlığı Müsteşarı Adem Şahin ile TSE Başkanı Kenan Malatyalı’nın imzaladığı protokolle bakanlık, Karayolları Trafik Yasası uyarınca yaptığı araçların, imal, tadil ve montajı ile ilgili bazı yetkilerini hükümetin Acil Eylem Planı doğrultusunda, TSE’ye devretti. Bakanlık, TSE’ye devrettiği işlemlerin tamamını ücretsiz olarak gerçekleştiriyordu. Hazine yardımı almadan ücret karşılığı hizmet veren TSE, bu işlemlere karşılık yeni bir tarife hazırladı. Yürürlüğe 15 Şubat 2004’te giren protokolün 10. maddesi gereği, bir ay sonra , “Sanayi Hizmetleri Hesabı” açıldı. Hesaba 300 bin YTL yatıran TSE, belgelendirme, inceleme, uygunluk, değerlendirme ve proje onay işlemlerinden aldığı ücretlerin yüzde 15’ini bu hesaba aktarmaya başladı. Milletvekili Şimşek, bugüne dek, faiziyle birlikte 2 milyon 755 YTL biriken hesabın kontrolünün doğrudan bakana bağlı olduğunu ortaya çıkardı. Bakanlığa yazılı soru yönelten Şimşek’e verilen yanıtta, hesabın TOBB’nin faaliyetlerini düzenleyen 5174 sayılı yasaya göre açıldığı ve bu yasa doğrultusunda hazırlanan yönetmelik çerçevesinde kullanıldığı ifade edildi. Şimşek ise yasadaki hesabın “İç Ticaret Hizmetlerini Geliştirme Payı Hesabı” olarak anıldığını, TSE’nin para yatırdığı hesabın ise “Sanayi Hizmetleri Hesabı” olduğunu kaydetti. oranında ayrılan tutarlardan oluştuğuna dikkat çekti. Yasa doğrultusunda hazırlanan yönetmeliğe göre de, paydan harcamaların birlik tarafından yapılacağının belirtildiğini, harcamalarda bakan onayının alınacağını, satın almalarda da birliğin yöntemlerinin uygulanacağının düzenlendiğini ifade etti. Kendisine verilen yanıtta, söz konusu hesaptan para harcama yetkisinin yalnızca bakana ait olduğu, hesaptan para çekmeye yetkilendirilmiş kimsenin olmadığınının söylenmesinin dikkat çekici olduğunu ifade eden Şimşek, “Bana hesaptan para çekilmediği sözlü olarak söylendi. Bu konu kamuoyuna belge ile açıklanmalı. Madem para harcanmayacaktı neden o hesaba aktarıldı? Bu paranın akıbeti ne olacak? Bu para devletin HESAP TOBB BÜNYESİNDE Bakanlığın, kısıtlı imkânları ile yürüttüğü hizmetlerin etkin olarak gerçekleştirilmesi için TSE’ye devredildiğini kaydeden müsteşar Şahin, “Protokol kapsamında belirtilen paranın kaynağı, mahiyeti ve kullanım öngörüleri birbirinden farklıdır. Bu nedenle, TSE tarafından yapılan ödemeler, TOBB bünyesinde ayrı bir alt hesapta izlenmektedir. Bu hesabın, İç Ticaret Hizmetlerini Geliştirme Payı hesabı ile irtibatlandırılmasının sebebi, hesaptan yapılacak harcamalarda, pay hesabı için düzenlenmiş yöntemin benimsenmiş olmasıdır” dedi. Şahin, sanayi hizmetlerinde kullanılmak üzere açılan bu hesap için yeni bir harcama tarzı belirlemek yerine, pratiği olan bir mevzuata atıfta bulunulduğunu da kaydetti. parasıdır ve Hazine’ye gelir kaydedilmelidir” diye konuştu. Örtülü ödenek yönteminin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanlığından beri kullanıldığını, şimdi de bakanlıkta ortaya çıktığını savunan Şimşek, “Bu yöntem, sanırım, fonların iptal edilmesiden sonra kullanılııyor. Biz bu paranın, bu hesabın ve bütün hukuksuzlukların, usulsüzlüklerin peşindeyiz” dedi. Protokolün milletin sırtına milyonlarca yük bindirdiğini, hem de 3 milyon YTL’ye yakın bir örtülü ödeneğin göstergesi olduğunu ifade eden Şimşek, uygulamanın dayandırıldığı yasanın, bakanlık ve bir sivil toplum kuruluşu arasındaki bu tür ilişkiye izin vermediğini vurguladı. BERHAN ŞİMŞEK ‘Para Hazine’ye verilmeli’ Bakanlığın açıklamalarını inandırıcı bulmayan CHP Milletvekili Berhan Şimşek, “İç Ticaret Hizmetlerini Geliştirme Payı Hesabı”nın odalar, borsalar ve birlik bütçelerinden her yıl binde beş ölge maddenin kanıtıdır. Madde olmasa gölge olmaz. Gölgeyle madde ilişkisinin üçüncü ve en önemli öğesi ışıktır. Işık yoksa, gölge de yoktur. Madde karanlıkta tek başına eylemsiz, işlevsiz, öfkesiz kalır. Maddenin, zorunluluğun gölgesi insan, ama eylemli insandır. ??? Türkiye Ziraatçiler Derneği’nin çarpıcı açıklamalarını okudunuz. AKP iktidarında mazot fiyatları yüzde 147, sulama yüzde 132, gübre yüzde 116 artarken, buğday fiyatları yüzde 63, şeker pancarı ise sadece yüzde 20 yükselmişti. Çiftçi kredilerinde faiz, enflasyonun çok üstünde kalmış, AKP’nin getirdiği borç affıyla yeniden yapılandırma da, çarpık girdiçıktı denkleminden ötürü bir işe yaramamıştı. 2006 yılında 1 milyon üretici tarlayı terk etmiş, tarım istihdamı 1.5 milyon kişi azalmıştı. Türkiye tarımının “elden geçirilmesi”, elden ayaktan düşürülmesi konusunda, Dünya Bankası ile IMF arasında sıkı bir işbirliği vardır. Tıpkı, önceki iktidarın en etkili yöneticisinin Dünya Bankası’ndan transfer edilmiş olması gibi, hem açık, hem gizli bir işbirliğidir bu. Bu iki kuruluş “tarımı yeniden yapılandırma” planlarını 1994’te Türkiye’ye dayattılar. Ünlü 5 Nisan kararlarının önemli öğelerinden birisi de buydu. Ama tam randıman alamadılar. Aralık 1999’da IMF’nin niyet mektubuyla yeniden gündeme getirdiler. Bu kez işi hükümetlere bırakmadılar, ayrıntılandırdılar. ??? Özetle, tarımda her türlü destekleme sisteminin tasfiyesini, bu alanda iş gören KİT’lerin, kurumların özelleştirilmesini ya da tasfiyesini, en önemli kurumlardan birisi olan Tarım Kredi Kooperatifleri’nin zaman içinde ortadan kaldırılmasını, Tarım Satış Kooperatifleri’ne her türlü devlet desteğinin sona erdirilmesini öngörüyorlardı. Tarım iç pazarının dünyaya açılmasıyla birlikte, ürün ithalatında koruma oranları aşağı çekilmiş, bu sektörün net ithalatçı konuma gelmesi de becerilmişti. Zevahiri kurtarmak için, orta G Erdoğan davet edilmedi skiden “dokunulmazlık dosyaları” denildiğinde özellikle seçimlerle ilgili yasalara muhalefetten açılan soruşturmaların dosyaları akla gelirdi. Bu dosyaların içerdiği suçlar da, ya “güneş battıktan sonra propaganda toplantısı yapmak” ya da “izin almadan açık hava toplantısı yapmak” gibi konulardaki tutanaklardan ortaya çıkardı. Bu suçlar seçime ve seçilmeye dönük olarak işlenmiş oldukları için de dosyalarının dönem sonuna bırakılması yadırganmazdı. 40 yılı aşkın bir geriye gidişle bu suçların dışında üç milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırıldığını anımsıyorum. Osman Bölükbaşı, Nuri Beşer ve Çetin Altan. Ustalarımdan Çetin Altan’ın Türkiye İşçi Partisi Milletvekili olarak siyasal suçlamalarla kaldırılan dokunulmazlığı da Anayasa Mahkemesi’nden dönmüştü. ??? Bugünkü dokunulmazlık dosyaları eskiye pek benzemiyor. 2002 seçimlerinin sonuçları belli olmaya başladığında, yolsuzluk sanığı olarak yargılanırken ya da haklarındaki ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB’yi kuran Roma Anlaşması’nın 50. yıldönümü dolayısıyla hafta sonunda Berlin’de düzenlenecek etkinlikler ve gayri resmi AB zirvesine davet edilmedi. Oysa Erdoğan, üyelik müzakerelerinin henüz başlamadığı 29 Ekim 2004’te Roma’da gerçekleşen Avrupa Anayasası imza törenine katılarak imza atmıştı. Avrupa Ekonomik Topluluğu’nu oluşturan 25 Mart 1957 tarihli Roma Anlaşması’nın 50. yıldönümü, Berlin’de çeşitli etkinliklerle kutlanacak. AB Dönem Başkanı Almanya’nın ev sahipliğini yapacağı etkinlikler çerçevesinde 2425 Mart tarihlerinde Berlin’de gayri resmi bir AB zirvesi düzenlenecek ve 27 AB ülkesi liderinin imzasını taşıyan bir siyasi deklarasyon yayım lanacak. Ancak Almanya Başbakanı Angela Merkel, Berlin etkinliklerine Başbakan Erdoğan’ı davet etmedi. Oysa, üyelik müzakerelerinin henüz başlamadığı 29 Ekim 2004 tarihinde Roma’da Avrupa Anayasası imza töreninde Erdoğan, diğer iki aday Bulgaristan ve Romanya liderleri ile birlikte Avrupa Anayasası’na imza atmıştı. Erdoğan, Cumhuriyet Bayramı’nın kutlandığı 29 Ekim’e denk düşmesine karşın Roma’daki töreni tercih etmişti. Hükümetin, gayri resmi bir biçimde Türkiye’nin davet edilip edilmediğini Berlin’e sorduğu öğrenildi. Ancak Ankara bu konuda bir açıklama yapmayarak sessiz kaldı. Dışişleri kaynakları da, adayların davet edilip edilmemesinin AB’nin inisiyatifinde olduğunu söylemekle yetindi. Alevilerden Gülen’e tepki Abant Platformu’nun düzenlediği Alevilik ile ilgili sempozyumu değerlendiren dernekler, Gülen önderliğinde yapılan toplantıyı kabul etmediklerini belirttiler İSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) Fethullah Gülen’in onursal başkanlığını yaptığı Abant Platformu’nun düzenlediği “Tarihi, kültürel, folklorik ve aktüel boyutlarıyla Alevilik” konulu sempozyumu değerlendiren Alevi dernekleri, Gülen önderliğinde yapılan toplantıyı kabul etmediklerini belirterek “Seçim öncesi Alevi yurttaşlardan oy alma ve Alevi yurttaşların yanındayız mesajı verme” ve asimilasyon amacı taşıdığını söylediler. Alevi Bektaşi Federasyonları Genel Başkanı Selahattin Özel, toplantının Fethullah Gülen, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Cem Vakfı üçgeninde düzenlendiğini ve samimi olmadığını söyledi. Gülen’in seçimler öncesinde Alevi yurttaşları kendine çekme amacının bulunduğunu belirten Özel, “Alevilerin birlik ve beraberliğini dağıtma amacı bulunuyor. Asimile olmuş birkaç kişinin Fethullah Gülen’e yakın olması, Alevilerin de yakın olacağı anlamını taşımaz. Alevi toplumunu yanlarına alma gibi bir şansları da olamaz” dedi. LEVİLERİ YILLARCA DÜŞMAN GİBİ GÖRDÜLER’ Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Genel Başkanı Turgut Öker, Fethullahçı kesimin Alevileri yıllarca düşman gibi gördüğünü, Alevilere yönelik katliamlarda suç ortaklığı yaptığını anımsatarak, şimdilerde gündemlerine almalarını “Alevileri asimile etme E GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Saydamlığı Beklerken... gazetesindeki köşesinde, bu durumun yarattığı olumsuz görünüme dikkat çekerek siyasal partilere bir çağrıda bulundu. Mutlu, çağrısını anayasanın 76’ncı maddesine dayandırmıştı. Madde, yüz kızartıcı suç olarak nitelendirilen suçlardan mahkum olanların affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemeyeceklerini belirtiyordu. Bu nedenle siyasal partiler, haklarında bu türden dosyalar düzenlenmiş milletvekilleri ile benzerlerini önümüzdeki genel seçimde aday göstermemeliydiler. DYP, ANAP, DSP ve BBP bu konuda söz verdiler. Başta AKP ve CHP olmak üzere diğer partilerden henüz bir açıklama yapılmadı. Bu öreriyi sahiplenenlerden biri de meslektaşım ve TBMM önceki başkavekillerinden Uluç Gürkan oldu. kovuşturma sürerken milletvekili seçilenlerle ilgili listeler internetten yağmaya ve elden ele dolaşmaya başlamıştı bile. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde iktidar ve ana muhalefet partisi olarak grup kurma hakkını kazanan iki partinin liderinin, televizyon ekranlarında verdikleri sözlerden biride “dokunulmazlığı yalnızca kürsü dokunulmazlığı ile sınırlamak” olmuştu. Ama olamadı. Yapılan açıklamaya göre 177 milletvekiline ait 277 suç dosyası, Anayasa ve Adalet Komisyonlarından oluşan karma koalisyonda bekliyor. Kendileri ile ilgili suç dosyaları için dokunulmazlıklarının kaldırılmasını isteyen milletvekileri bile başarılı olamıyorlar. ??? Meslektaşım Mustafa Mutlu, Vatan Hazırladığı metni imzaya açtı. İmza kampanyası sürüyor. ??? “Saydamlık” Türkiye’de hangi düzeyde olursa olsun siyasal partilerimizin önem verdiklerini söyledikleri bir kavram. Demokrasinin ancak saydam bir ortamda uygulanabileceği ve gelişeceği konusunda görüş azınlığı oldu. Ama gel gör ki “saydamlık” sözleri, kavramın bir hayalden öteye geçmesini sağlayamıyor. 1997 yılında Lima’da yapılan toplantıda 93 ülkenin temsilcileri bir bildirge üzerinde anlaşmışlardı. “Yolsuzluğun, toplumdaki ahlak sistemini yozlaştırdığına, fakir ve muhtaç grupların ekonomik ve sosyal haklarını ihlal ettiğine, demokrasiyi temelinden sarstığına...” olan inancı vurgulamışlardı. Çözüm önerileri arasında şu belirleme de dikkat çekiciydi: “Yolsuzluktan sabıkalı kişilerin politik makamlara ve kamu güvenliği ile ilgili yerlere atanmalarının önlenmesi.” Bakalım nasıl ve ne zaman saydamlaşacağız? ‘A oerinc?cumhuriyet.com.tr çabaları” olarak değerlendirdi. Hacı Bektaşıi Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Ercan Geçmez, “Fethullah Gülen gibi bir insanın Alevilik ile ilgili sempozyum düzenlemesi haddini aşmaktır” dedi. Hubyar Sultan Kültür ve Tanıtma Derneği Başkanı ve Alevi Bektaşi Federasyonları Yönetim Kurulu üyesi Ali Kenanoğlu ise toplantının amacının Gülen’in ABD’nin “ılımlı İslam” politikası içinde Alevileri belli pota içinde kendilerine çekme amacının bulunduğunu söyledi. Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri Genel Başkanı Avukat Kazım Genç, “Laiklik karşıtı çalışmalarıyla tanınan Fethullah Gülen, şimdi de Alevilerin asimilasyonuyla mı uğraşıyor” sorusunu yönetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle