06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

23 MART 2007 CUMA spor Erzurum 2011’e hazırlanıyor Ahmet YAZICI ürkiye’nin büyük bir bölümü dağlık olması ve kar almasına karşın kış sporlarında istenilen düzeye ulaşılamıyor. Bizim sporcularımız 4 ay kayarken dünyadaki sporcular 11 ay kış sporlarını yapıyor. 2011 Üniversite Kış Olimpiyatları’nın yapılacağı Erzurum Palandöken’de Bonus Card’ın sponsorluğuyla düzenlenen Türkiye Kayak Şampiyonası bizi gelecek için umutlandırsa da alınan dereceler Avrupa’dakilerin 10 saniye arkasında kaldı. Şampiyonada öne çıkan genç kayakçılarla konuştuk ve bu spor hakkındaki göreşlerini aldık. 9 yaşında başladığı kayağa 9 yıldan beri profesyonel olarak devam ettiğini belirten Erdinç Türksever, “Balkan Şampiyonası’nda 3, Türkiye’de genç ve büyüklerde de 6 şampiyonluğum var. Hedefim 2010 Olimpiyatları’nda ilk 3 içinde yer almak” dedi. Kayağa başlamasının nedenini Kars doğumlu olmasına bağlayan Türksever, “Türkiye’de halk kayağa beklenen ilgiyi göstermiyor” diye konuştu. 4 yaşında kaymaya başladığını, 12 yıldan beri de ulusal takımda olduğunu söyleyen Erkan Yeşilova ise “Sarıkamış’ta doğduğum için çok şanslıyım. Coğrafi koşullar nedeniyle kayaktan başka yapabileceğim spor yoktu. Hedefim 2010 Olimpiyatları’nda iyi bir derece elde etmek” ifadesini kullandı. Tuğba Daşdemir de 4 yaşında kaymaya başlamış... 11 yıldır ulusal takımda olan Taşdemir, “Babamın kayak antrenörü olması şampiyonluklarımda önemli rol oynadı. Hedefim 2010’da ilk 30 arasında yer almak. Niye ilk 30? Kayakta dünyanın gerisindeyiz. Antrenman Pedallar başarıya dönecek C 19 T NE DEDİLER? Özer Ayık (Kayak Federasyon Başkanı): Sadece Erzurum’un değil, Türkiye’nin olimpiyatı olarak görüyorum. Şu an yapılacak işler belirlendi. Sportif anlamda ise bugün olsa tarihe geçeriz. Ülkesinde şampiyona düzenleyip madalya almayan tek ülke oluruz. Levent Balaman (Ulusal Takım Antrenörü): Bu organizasyon sadece Erzurum’u değil, Türkiye’yi tanıtacak. Şu andan itibaren başlanması gerekiyor. 2011 Üniversitelerarası Kış Olimpiyat Oyunları’ndan alnımızın akıyla çıkarız. Atakan Alaftargil (Ulusal Takım Antrenörü): Türkiye’nin en büyük organizasyonu. 300 milyon dolar yatırım yapılacak. Yurtdışından da malzeme alınacak. 200 milyon dolar da Avrupa’ya akacak. Olimpiyatların ülkemize kazandıracağı çok şey var. Kış sporlarına bakış açısı değişecek. Elvan Bilge (Garanti Bankası Ödeme Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı): Kış Olimpiyatları doğal şartlar izin vermezse iptal olabilir. Kayağa yatırım yapılması kış turizmi açısından çok önemli. Biz Garanti olarak 2011 Üniversite Kış Olimpiyatları’nın ana sponsorluğuna talibiz. eksiğimiz var. Biz 4 ay kayarken dünyadaki sporcular 11 ay kayıyor. Yatırım olursa başarı da gelir” açıklamasını yaptı. 3 yaşından beri kaydığını kaydeden Zeynep Severge, önceleri hız ve zevk için bu sporu yaptığını söyledi. Severge, “Artık kazanmak için kayıyorum. 4 yıldır profesyonel olarak yarışıyorum. Ailemin katkısı çok büyük... Ancak şartlar yetersiz. Hedefim 2011 Kış Olimpiyatları...” dedi. Kayak sporunun gelişmesi için desteğe her zaman hazır olduklarını söyleyen Garanti Bankası Ödeme Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Elvan Bilge ise “Dünyada başarılı olmak için sporcularımız ve federasyonla sürekli iletişim içindeyiz. 6 yıldan bu yana kayağa destek veriyoruz. Gözle görülebilen bir ilerleme var. Örneğin 10 yaşındaki çocuğuma 6 yıl önce kar ayakkabısı bulamamıştım. Şimdiyse 2 yaşındaki çocuğa bile kar ayakkabısı var” diye konuştu. Bu yıl bizim olimpiyatlar için puan toplama yılımız. Ve bu sene takviminde en yüksek puanı Dünya Şampiyonası’ndan sonra Avrupa Şampiyonası veriyor. Ülkemizde yapılan bu organizasyonda sporcularımız alınabilecek en yüksek puanları toplaması çok önemli. Tarık ERYİĞİT T Ulusal futbolcu, İngiltere Futbol Federasyonu’nca suçsuz bulundu Emre’ye iyi haber Spor Servisi Maçlarda rakiplerine karşı ırkçı ifadeler kullandığı öne sürülen Newcastle United’ın Türk futbolcusu Emre Belözoğlu, İngiltere Futbol Federasyonu (FA) tarafından suçsuz bulundu. Ulusal oyuncunun formasını giydiği Newcastle’ın, Everton’la oynadığı maçta siyahi rakibi Joseph Yobo’ya yönelik ırkçı hareketlerde bulunduğu iddia edilen Emre yapılan duruşma sonunda aklandı. Emre özellikle İngiltere’deki Bulvar basınınca acımasız biçimde eleştirilmiş, genç Türk oyuncu hakkında he rgeçen gün yeni bir iddia ortaya atılmıştı. Türkiye Federasyonu’nun İngiliz disiplin komitesine verdiği savunma ve Ulusal Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim’in gönderdiği imzalı mektubun, Emre’nin ceza almamasında önemli rol oynadığı iddia ediliyor. Ayrıca Emre’nin Inter’den takım arkadaşı Hollandalı siyahi yıldız Clerence Seedorf’un da yine İngiltere Federasyonu’na mektup yollaması Disiplin Kurulu’nun “suçsuz” kararını vermesinde önemli rol oynadığı belirtiliyor. Emre bu karar sonrası çok mutlu olduğunu dile getirerek “Bana destek olan herkese çok teşekkür ederim. Özellikle Fatih Terim ve Haluk Ulusoy bu zor dönemimde hep yanımda oldular. Sadece destek de vermeyip önemli demeçler de verdiler. Onlara teşekkür ederim” dedi. Verdiği savunmada asla ırkçı olmadığını ve ülkesinde de böyle olayların asla olmadığını söyleyen Emre, “Türkiye’de ırkçılık hiç yoktur. Ben de zaten bu konuyu hep lanetlemişimdir. Çok adil bir duruşma oldu. Bunun için çok mutluyum. Doğru kararı verdiler” şeklinde konuştu. Emre’nin ulusal takım kampına katılması bekleniyor. merika Cumhurbaşkanı Bush’u sever misiniz? Çoğumuz sevmeyiz. Ben de öyle... Devlet büyüklerimiz seviyor ya! Bizimkilerin ne kıymeti harbiyesi olur? Neden severiz, neden sevmeyiz! Herkesin kendine göre bir değer yargısı var. Sözüm ona demokrasi var ya, buna saygı göstermek lazım. Nedense sevmek ile takdir etmeyi birbirine karıştırırız, birbirinden ayıramayız. Bir insan, bir insanı sevmeyebilir. Ama takdir de edebilir. Bazen takdir etmez de sever. Bunu doğal karşılamak gerekir. Nedeni, niçini sorulmaz. Sorulmasına da gerek yoktur. Benim sevmediğim fakat takdir ettiğim kişiler olduğu gibi, takdir ettiğim ama sevmediğim insanlar da çoktur. Yapı olarak bazı açmazlarımız var. Birisinin sevmediğini severseniz veya takdir ederseniz arada sorunlar çıkar. Hatta bazen tartışmalar kavgaya bile yol açar. Birbirlerini suçlarlar. Yukarıda söz konusu ettiğim Bush’u sevmek veya takdir etmenin ne anlamı var? Ne söylersek söyleyelim, bunlar Amerika’nın A GÖRÜŞ HALİT DERİNGÖR Sevmek veya Takdir Etmek Kim nasıl düşünürse düşünsün, Aziz Yıldırım’ın tesisleşmede rakiplerinden 50 yıl önde olduğu gerçeğini görmezlikten gelemeyiz. F.Bahçe 100 yaşında. Kutlama gecesi, Lütfi Kırdar Kongre Salonu’nda yapıldı, görkemli bir gece yaşandı ki, anlatmak imkânsız. Anlatabilmek için o geceyi yaşamak gerekir. Türkiye’nin her alanda kalburüstü insanları bu unutulmayacak gecede yer aldı. Dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say önce Beethoven ve Mozart şaheserlerini ortaya döktü, sonra da F.Bahçe Senfonisi’ni icra etti. Herkes, hepimiz çok duygulandık. Et Avrupa ülkelerinden gerek teknoloji, gerekse ilimde 50 yıl önde olduğu yadsınamaz. Gelelim F.Bahçe’ye; futbolda olmasa bile tesisleşmede altın yılını yaşıyor. 1999’da Aziz Yıldırım’la röportaj yapmıştım. O gün söyledikleri, düşündükleri kâğıt üzerindeydi. Konuşmadan sonra renkli rüyalar içinde olduğunu düşündüm, daha doğrusu söylediklerine inanmadım. Ne var ki bugün hepsi gerçekleşti. Değil Türkiye’de, dünyada bile gıpta edilebilecek tesisler oldu. Yalnız bunlarla kalmadı; müzikte, sanatta da Yıldırım yönetimi bir devrim yaptı. rafıma baktım, gözyaşlarını tutamayan gönül dostlarını gördüm. Bu anın sihrini anlatmak çok güç. Bütün bunlara karşın Yıldırım’ı sevenler de sevmeyenler de var. Örneğin, ben bazı konularda kendisiyle hiç anlaşamam. Zaman zaman sert eleştirilerim de olmuştur, ama ne olursa olsun hiçbir şey Yıldırım’ın tesisleşmede yeni bir Türkiye yarattığı gerçeğini gölgeleyemez. Dileriz diğer büyük takımlarımız da F.Bahçe gerçeğini görüp, aynı tesisleşmeyi yapsınlar. Kavgadan, dedikodudan, birbirini aşağılamadan veya küfür etmeden hiçbir ülke bir şey kazanamaz. İte kaka alınan şampiyonluklar da geçicidir, kalıcı değildir. Önemli olan yüzyıllara iz bırakmaktır. Aziz Yıldırım ve yönetimini ve de geceyi tertiplemede rol oynayan isimsiz kahramanları kutlar, hepsine teşekkür ederim. Var olsunlar. Fenerbahçe Senfonisi belki de bir Mozart, bir Beethoven gibi asırlar sonrası bile tazeliğini koruyacaktır. ürkiye bu yaz Avrupa Bisiklet Şampiyonası’na ev sahipliği yapacak. Kapadokya’da düzenlecek olan şampiyonaya yerli ve yabancı birçok sporcu ve ziyaretçi katılacak. Bu organizasyon öncesinde özerkliğini yeni kazanan Bisiklet Federasyonu Başkanı Emin Müftüoğlu, asbaşkan Abdurrahman Açıkalın ve Türkiye’deki ilk bisiklet takımına sponsor olarak destek veren F.Kerim Aydoğan ile bisiklet sporu ve bisiklet federasyonunun hedefleri hakkında konuştuk. Bisiklet Federasyonunun çalışmaları hakkında bilgi verebilir misiniz? Emin Müftüoğlu: Öncelikle olimpiyatla ilgili hedeflerimiz var. İlk olarak olimpiyatlara katılmak istiyoruz. Bu doğrultuda yaptığımız çalışmalarımız sonucunda da son iki yılda ivme kazandık ve iyi bir noktaya geldik. Olimpiyatlarda madalyayı konuşması gereken bir ülkenin, olimpiyatlara sporcu gönderme noktasında olmamız bizi üzüyor. Şartlar maalesef böyle. 12 yılda başarılacak işler değil. Ama önümüzdeki yarışlarda mutlaka madalya kazanma noktasına geleceğimize inanıyorum. Çünkü çalışma sistemimizi değiştirdik. Sistem değişince sonuçlar da mutlaka değişecektir. 50 yıldır uygulanan sistem artık değişiyor. Değişen dünyaya biz de yaptığımız değişikliklerle adapte olmaya çalışıyoruz. İlk kez bir bayan bisikletçimizi gönderme ile ilgili hedefimiz var. Şu anda bu konudaki çalışmalarımızı bitirdik.Dünya Şampiyonası’nda da mutlaka ilk beşte yer alıp, olimpiyatlara katılmak istiyoruz. Abdurrahman Açıkalın: Bütün çalışmalarımızı bir süre sonra paraya çevirmemiz gerekiyor. Yurtdışında ve Türkiye’deki birçok federasyonun yola çıkışı ve çalışmaları da bunu gerçekleştirmek içindir. Sadece 5 organizasyon yapalım, sonra çekilelim gibi bir düşüncemiz yok. Ülkeye ciddi şekilde turizm girdisi, spor kültürü getirmek istiyoruz. Bunun bir alışveriş olduğunu düşünüyorum. Başka türlü bir temele oturtmamız mümkün değil. Dünyada da bu böyle. Neden futbol bu kadar popüler. Çünkü en fazla para bu spor dalında dönüyor. Bizim amacımız işin içine para sokmak değil. Yanlış anlaşılmasın. Biz genel olarak bu spor dalını yaymak istiyoruz. Sadece organizasyon yapmak değil yani amacımız. Sistemin değiştiğinden bahsettiniz. Bu değişikliği biraz daha açıklayabilir misiniz? E. Müftüoğlu: Özerkliğimizi kazanmamızla ilgili bir değişiklikti. Özerklik dışında yıllardır alışılagelmiş bir organizasyon ve çalışma sistemi vardı. Uygulanan eski sistemde bazı değişiklikler yaptık. Antrenörlerimizi yurt dışına gönderdik. Antrenörlerimizin eğitiminde farklı bir anlayış oluştu. Şu anda ilk kez Türkiye’den bir sporcu Dünya Bisiklet Eğitim Merkezi’nde çalışıyor. Dünyaya adapte olmaya başladık. Bunların dışında federasyonlarda şahısların hiçbir önemi olmadığını ortaya koymaya çalışıyoruz. Geçmişte işler şahısların üzerinden yapılıyordu . Artık kurallarla işleyen bir sistem oturmaya başladı. Yani kişilere göre değil kurallara göre işleyen bir yapılanma sürecine girdik. Bu sistem oturunca da başarı kendiliğinden gelecektir. Bisiklet sporuna sponsor olmanızın nedeni nedir? F. Kerim Aydoğan: Abdurrahman beye kesinlikle katılıyorum. Baktığımız zaman Avrupa’da spora çok önem veriyorlar. Türkiye de son dönemlerde çeşitli spor dallarına yönelmeye başladı ama hâlâ çok büyük eksiklerimiz var. Ben triatlona sponsor oldum. Bu sponsorluğun çok büyük faydalarını gördüm. Sponsorluğun getirdiği tanıtım sayesinde insanlar sizi ciddi bir firma olarak görüyorlar ve bunun sonucunda firmaya olan güvenleri artıyor. Bize getirisini çok gördüm. Şimdi de sponsor olduğum bisiklet sporunun da getirisinin çok olacağına inanıyorum. Özerk bir federasyon olmanızın faydaları ve zorlukları nelerdir? E. Müftüoğlu: Federasyonların özerkliklerini kazanmaları bana göre Türk sporunda büyük bir devrim olmuştur. Çünkü geçmişte bir lastik almak için bile Kamu İhale Yasası’na uyacaksınız. Lastik patladı acilen lastik alınması lazım ama bunun için Kamu İhale Yasası’nda bunun için birkaç gün beklememiz gerekiyordu. Bu sistemin değişmesiyle birlikte işlerimiz çok kolaylaştı. Bu değişimle birlikte eminim ki başarı da gelecektir. Artık başarı ve başarısızlık federasyonlara ait. Bunun için şöyle oldu, şunun yüzünden böyle oldu gibi sözler söylemeye hiçbir federasyonun hakkı yok. Bir yumurtayı 5 kişinin taşıdığı devirler geride kaldı. Artık yumurtayı bir kişi taşımak zorunda. Bu nedenle federasyonlar yaptıkları işlerde daha dikkatli olmak zorundalar. hderingor?hotmail.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle