06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

23 MART 2007 CUMA dizi T 28 Şubat’ı bu kez oylarıyla halk yapacak O. Doğu SİLÂHÇIOĞLU EHDİDİN KAYNAĞI SİYASAL İKTİDAR C E 28 Şubat sürecinde irticai yükselişi gösteren tablolar. (Emekli General Nevzat Bölügiray’ın 28 Şubat Süreci adlı kitabından alınmıştır.) 11 Şubat’la birlikte konumlarını ve çıkarlarını yitirenler, ya da sonradan bir şekilde konum ya da çıkar elde etmeyi umanlar, 28 Şubat’a “antidemokratik” yaftası yapıştırarak ona karşı tavır aldılar!.. Ama ileri sürdükleri savların kabul görmesini sağlayabilecek hiçbir gerekçe ortaya koyamadılar. Çünkü 28 Şubat, bir perdenin ardında değil; tüm halkın, tüm devlet kurum ve kuruluşlarının ve siyasal iktidarın gözleri önünde ortaya konmuştu!.. Her şey yasal zeminlerde yapılmıştı!.. 28 Şubat’ın gizlikapaklı hiçbir yanı yoktu!.. 28 Şubat anayasal bir kurulun Milli Güvenlik Kurulu’nun yasalardan kaynaklanan sorumluluğunu yerine getirdiği bir uygulamaydı!.. Siyasal yöneticiler inanarak ya da inanmayarak, kurul kararlarının altına imza koymuşlardı!.. Eğer 28 Şubat sonrasında ortaya çıkan sosyoekonomik sorunlar olduysa; eleştirilen uygulamalar yapıldıysa; bunların sorumlusu 28 Şubat değil, o dönemin siyasal yöneticileridir. Siyasilerin sorumluluğunu 28 Şubat’la bütünleştirmek; Türkiye’yi çağdaş, laik, demokratik çizgiden saptırmak isteyenlerce ve de çıkarları 28 Şubat’la zedelenenlerce yürütülen sistemli bir girişimdir!.. Bugün 28 Şubat’a karşı çıkanlar, yalnızca ikinci cumhuriyetçiler, ayrılıkçılar ve şeriatçılardır. Onlar, özgürlük ve demokrasiyi hedef alan uygulamalara karşı olanları “demokrasi karşıtı”, bu yoldaki eylemleri “demokrasi dışı” bulurlar. Aslında onlar “demokrasi” nin ardında gizlenen “demokrasi karşıtları”dır. Amaçları karşı oldukları cumhuriyet rejimini savunmasız bırakmaktır!.. 28 timesgut Zırhlı Birlikler Tümeni’ne verilen emir ile “Seçkin Birlikler” hazırlanır ve 5 Şubat 1997 günü 20 tank, 15 zırhlı araç Sincan Atatürk Caddesi’nden sabah saatlerinde geçit yapar. Arıza yaptığı gerekçesiyle Sincan merkezinde iki zırhlı araç gün boyunca, başında nöbetçilerle birlikte bekletilir. Kamuoyunu darbe korkusu sarar… Bakan ve milletvekillerinin darbe beklentilerine karşın aynı gün ilerleyen saatlerde Genelkurmay’dan kısa bir açıklama gelir: “Motorlu yürüyüş tatbikatı yapılıyor.” ‘Demokrasiye balans ayarı’ ubat 1997’de toplumdaki tansiyon iyice yükselmişti. Bazı etkinliklerde RP’lilerin üniformalar giydikleri yönündeki haberler gerilimi tırmandırıyordu. Kayseri’deki üniformalı kişilerin basına yansıması, bu dönemde pompalı tüfek satışlarındaki artış, yoğun olarak tartışıldı. 2 Şubat’ta, bu kez Ankara’nın Sincan ilçesinden gelen haberler, sürece damgasını vuracak olaylardan birini oluşturdu: Kudüs Gecesi. Düzenleyen Sincan Belediyesi RP’liydi ve başında Bekir Yıldız bulunuyordu. Filistin’deki gelişmeleri eleştiren piyesi izleyen ve daha sonra konuşma yapanlar arasında İran’ın Ankara Başkonsolosu Muhammed Bagheri de yer alıyordu. Bagheri, etkinliğe protokol davetlisi olarak katılıyordu. Hizbullah ve Hamas liderlerinin posterlerinin asıldığı salonda oynanan piyes, “Filistin’deki intifada hareketini” canlandırıyordu. Gösteriden sonra ilk söz alan RP’li Sincan Belediye Başkanı Yıldız, “Başörtüsü bizim için şeref sancağıdır. Biz kimliğimizi Kuran’dan almak mecburiyetindeyiz” diye konuştu. Ş YENİ KAZANIMLAR Türkiye’de 28 Şubat’tan 5 yıl sonra, geçmiştekinden daha büyük bir tehdit ortaya çıktı!.. Bu tehdidin kaynağı, 2002 seçimlerinde yasaların yarattığı boşluklardan yararlanarak Türkiye’de yönetimi ele geçiren “siyasal iktidar”!.. İktidarın Türkiye’yi bugün getirdiği nokta ise 1997’nin daha da gerisinde!.. Tehlikenin farkında olan Türk toplumu siyasal iktidarın yarattığı “çağdışı ideolojik” dayatmalara karşı yine arayış içinde!.. Bu alanda giderek yükselen bir başkaldırış var!.. Bu, 28 Şubat’la yaratılan bilincin ve onunla oluşan direncin bir sonucu!.. Türk toplumunda rejime sahip çıkma refleksi, artık geçmiştekinden daha güçlü!.. Bu yapı, yönetimdeki siyasal iktidarı “şeriat” yolunda korkusuzca adım atmaktan alıkoyuyor. Çünkü Türk toplumu rejimi koruyacak düşünce yapısına ve dinamizmine kavuşmuş durumda. Halk, cumhuriyete yönelecek tehdit ve tehlikelere karşı, artık devletin kurum ve kuruluşlarının ardında değil, o kurum ve kuruluşların önünde yürüyor. Bu resim Türkiye’de demokrasinin güçlenmesinde özendirici, korunmasında cesaret verici!.. Türkiye bugün karşı koymaya çalıştığı siyasal İslam ideolojisine ve dinsel rejim tehdidine karşı, belli ölçülerde de olsa eğer başarı elde edebilmişse, bunu biraz da 28 Şubat’la sağladığı kazanımlara borçlu!.. Türkiye’yi bugün getirecekleri noktayı önceden belirleyenler, 28 Şubat’ın benzeri bir uyarıyla karşılaşmamak için, Milli Güvenlik Kurulu’nun kuruluşunda ve yetki alanında değişiklik yapsalar da, onun bu yöndeki işlevini tümüyle ortadan kaldırsalar da değişen bir şey olmayacak!.. Etkisiz hale getirilen Milli Güvenlik Kurulu’nun 28 Şubat’taki işlevini bu kez oylarıyla halk yapacak!.. Halk, günü geldiğinde bu siyasal iktidarı yönetimden uzaklaştıracak!.. İRAN İLE KRİZ Daha sonra söz alan Bagheri, konuşmasında laik rejimi hedef aldı. Bagheri, “Bize köktendinci denmesinden korkmayalım. Köktendinci, şeriatçı, Hizbullahçı insanlar en akil insanlardır. Zafer Müslümanların olacaktır. Allah, Amerika ya da İsrail’le anlaşmalar yapanları cezalandıracaktır” şeklinde konuştu. Sözler İran’la Türkiye arasında ciddi sıkıntılara neden oldu. Türkiye, Bagheri’nin sözlerini protesto etti. Bagheri, döne Yurttaş Cumhuriyete sahip çıktı 28 Şubat süreci, o döneme dek alışık olunmayan bir halk hareketini beraberinde getirdi ’lilerin kamu kesiminde ve toplumdaki uygulamaları, toplumsal tepkinin de giderek yükselmesine neden oldu. 11 Şubat 1997’de Ankara’da çok sayıda kişinin katıldığı “Şeriata Karşı Kadın Yürüyüşü” gerçekleştirildi. Tepki süreci mart sonuna kadar gelişerek sürdü. 31 Mart günü “Ankara Müzik Festivali”nin açılışı da laiklik gösterisine dönüştü. Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde oluşturulan Batı Çalışma Grubu (BÇG), kamu çalışanlarına ve basına, Türkiye’deki irticai faaliyetlerin geldiği boyut ve alınması gereken önlemler hakkında brifingler vermeye başladı. Dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan’ın brifinglere katılımı yasaklamasına karşın, birçok yargı çalışanı bilgilendirmeye katıldı. BÇG brifinglerinde güvenlik birimlerinin tespitleri gündeme getirildi. Brifing haberlerinin basına yansıması, hükümet karşıtı gösterileri de yükseltti. 28 Şubat süreci, Türkiye’de o döneme dek alışık olunmayan bir halk hareketini beraberinde getirdi. 12 Eylül sonrasındaki politikalarla suskunlaşan yurttaşlar, 1997’de ardı ardına yaşanan iki olayla adeta “uykusundan uyandı”. Susurluk’ta ortaya dökülen kirli çamaşırların temizlenmesi için başlatılan “Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık” eylemi, bir süre sonra, ErbakanÇiller koalisyonunun laikliği tehlikeye düşüren uygulamalarının protestosu haline dönüştü. Her gece saat 21.00’de milyonlarca evin ışıkları tamamen söndürülüyor, karanlık pencerelerden toplumsal tepki yükseliyordu. Yurttaşlar, hep bir RP GELİNEN NOKTA Türkiye’yi çağdaşlaşmaaydınlanma yolundan alıkoyma girişimleri, 1997’de 28 Şubat’la engellendi!.. 28 Şubat, demokratik düzlem ve ölçülerde gerçekleşen bir hareketti!.. 28 Şubat’ın yarattığı sonuçlar, onun 2007’de de meşru bir hareket olarak tanımlanmasına ve anılmasına fazlasıyla yetti!.. 28 Şubat, rejimin tehdit ve tehlike altında olduğu her dönemde gündeme gelebilecek yasal ve demokratik bir uygulamaydı!.. 28 Şubat, “şeriat devleti” kurmayı amaçlayan siyasal iktidara karşı, devletin kurum ve kuruluşlarının, demokratik toplum örgütlerinin bugün de haykırırcasına yaptıkları uyarılardan farksızdı!.. 28 Şubat, sosyal ve siyasal yaşamımızda, “Atatürk ilke ve devrimleri”ni ve “anayasal rejimi” savunan “demokratik bir eylem” olarak yerini aldı!.. BİTTİ S Sincan’da gerçekleştirilen Kudüs Gecesi, yalnızca toplumu değil, Genelkurmay Karargâhı’nı da hareketlendirmişti. İkinci Başkan, 3 Şubat 1997 Pazartesi günü dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’ya kısa bir sunum yaptı. Ardından Genelkurmay Karargâhı’ndaki “J” Başkanı korgeneraller, Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Orgeneral Doğu Aktulga ve Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Erol Özkasnak ile bir araya geldi. DaAtatürkçü Düşünce Derneği tarafınha sonra basına da yansıyan topdan düzenlenen mitingde, on binlerce lantıdaki konuşmaların özeti yurttaş, “Türkiye laiktir laik kalacak”, şöyle: “İlk günlerdeki tahmin“Mollalar İran’a” sloganlarında buluşlerimiz bir bir çıkıyor. Siyasal İstu. lamcı hareket iyice gemi azıya almış durumda. Adım adım heSLIKLARLA PROTESTO defe gidiyorlar. Bütün toplum gelişmelerden rahatsız ve milAtatürk’ün, Kurtuluş Savaşı’nı başlet bizim bir şeyler yapmamızı, latmak için Samsun’a çıktığı günün yılyani müdahale etmemizi istidönümü olan 19 Mayıs, yurt çapında yor ve bekliyor. Gerekirse iş işgösterilere sahne oldu. Devlet zirvesiten geçmeden o da yapılır... Münin katıldığı Ankara 19 Mayıs Stadyudahale kaçınılmaz hale gelebimu’ndaki törenlerde, tribünleri doldulir...” ran binlerce yurttaş, Başbakan Erbakan’ı Yapılan değerlendirme sonuıslıklarla protesto etti. Dönemin Cumcunda Sincan’da yapılan göstehurbaşkanı Süleyman Demirel, TBMM riye ilişkin verilecek yanıt netBaşkanı Mustafa Kalemli ve Genelkurleşir: Tanklar yürüyecek… may Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı da törenler sırasında ErbaARBE KORKUSU... kan’la tokalaşmadı. Törende, Atatürk’ün Gençliğe HitaEtimesgut Zırhlı Birlikler Tübe’sinin okunduğu sırada da ilginç gömeni’ne verilen emir ile “Seçkin rüntüler yaşandı. Hitabenin, “İktidara Birlikler” hazırlanır ve 5 Şubat sahip olanlar, gaflet, dalalet ve hatta 1997 günü 20 tank, 15 zırhlı hıyanet içinde bulunabilirler” cümlearaç Sincan Atatürk Caddesinin okunduğu sırada, Kara Kuvvetlesi’nden sabah saatlerinde geçit ri Kurmay Başkanı Orgeneral Doğu yapar. Geçen birlikler, yol üzeAktulga, oturduğu yerden kalkarak, rideki gösteri yapılan çadırı yıköğrencileri alkışlamaya başladı. Akusurluk’ta ortaya dökülen kirli çamaşırların temizlenmesi için başlatılan “Sürek tulga’ya daha sonra, Orgeneral Karamak için arar ancak, tepkiler li aydınlık için bir dakika karanlık” eylemi, bir süre sonra, ErbakanÇiller koalis dayı ile kuvvet komutanları da katılüzerine kaldırılmıştır. Arıza yapyonunun laikliği tehlikeye düşüren uygulamalarının protestosu haline dönüştü. dı. Resmi törenlerin ardından akşam tığı gerekçesiyle Sincan merkezinde iki zırhlı araç gün boyunyapılan Zülfü Livaneli konseri de adeca, başında nöbetçilerle birlikta laiklik mitingine dönüştü. Konsere ağızdan, “Türkiye laiktir, laik kalacak” Adalet Bakanı Kazan, “Sürekli aydınte bekletilir. Kamuoyunu darbe katılan 100 binin üzerinde kişi, hep bir lık için bir dakika karanlık” eylemini sloganı atıyordu. 28 Şubat, büyük bir korkusu sarar… Bakan ve milağızdan, “Türkiye laiktir, laik kalacak” “mum söndürme” olarak değerlendirtoplumsal taban oluşturmayı da başarletvekillerinin darbe beklentisloganı attı. Ülkeyi ciddi bir rejim tehmiş ve zihniyetini tüm çıplaklığıyla ormıştı. lerine karşın aynı gün ilerleyen likesiyle karşı karşıya bırakan REFAHtaya koymuştu. Bu yaklaşıma Alevi yurtIşık söndürmeyle başlayan hareket, saatlerde Genelkurmay’dan kıYOL hükümetine yönelik tepki, yaltaşlar büyük tepki gösteriyordu. giderek neredeyse karnavalı andıran sa bir açıklama gelir: “Motorlu nızca yurttaşlardan değil, sivil toplum bir gürültüye dönüşüyordu. Yurttaşlar yürüyüş tatbikatı yapılıyor” örgütlerinden de yükseliyordu. RBAKAN’A YOĞUN TEPKİ tavalarla, tencere kapaklarıyla cadde ve Dönemin Genelkurmay İkinYaklaşık 7 milyon yurttaşı temsil eden sokaklarda toplanıyor, kulakları sağır edici Başkanı Çevik Bir, Sincan’da TOBB, Türkİş, TİSK, TESK ve DİSK ci bir gürültüyle RP iktidarını protesto MGK kararlarıyla birlikte gelen setankların yürümesiyle ilgili sobaşkanları tarafından hazırlanan ortak ediyorlardı. Trafikteki araçlar, kornalakiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitime karrulara verdiği yanıtla tarihe de bildiride, iktidarın bir an önce görevrıyla ortak sese katılırken, bir kısım şı başlatılan sokak gösterileri yurdun geçen bir değerlendirme yapden uzaklaştırılması isteniyordu. yurttaşlar da ellerindeki mumlarla dudört bir yanında gerçekleştirilen eylemmış oldu: “Demokrasiye balans SÜRECEK ayarı yaptık.” yarlılıklarını sergiliyordu. Dönemin lerle bastırıldı. 17 Mayıs’ta Ankara’da min Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ali Tuygan ile yaptığı görüşmeden çıkarken bir yandan kendini savunuyor, bir yandan Kudüs Gecesi’ndeki sözlerin benzerlerini söylüyordu. Bagheri gazetecilere, “Zaten biri gelip buraya şeriat getiremez, siz zaten şeriatçısınız. Türkiye’de İslam var. Camilere bakın, sokak lara bakın. Yarın Kadir Gecesi’ne bakın ve görün, kimler Müslümandır, kimler şeriatçıdır. Sizler de Müslümansınız, Türkiye’de şeriattan bahsedene yanlış iş görmüş demeyin. Çünkü Türkiye’de herkes şeriatçıdır…” açıklamasını yapıyordu. Bagheri’nin açıklamalarının yarattığı tepkiye bir diğeri de eklenmişti. İran’ın İstanbul Başkonsolosu Muham med Rıza Raşid’in, “Size ihtar ediyorum. İslamın yayılmasını kimse önleyemez” sözleri de Dışişleri’nce incelemeye alınmıştı. Gerilimin doruk noktasına çıktığı anda dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir, ABD’ye temaslarda bulunmak üzere gitmişti. Toplantılar sırasında kendisine yöneltilen soruları yanıtlayan Bir, “Bagheri ülkesine döndü” diyerek yeni bir gelişmeyi iletiyordu. Türkiye’de oluşan tepkinin ardından Bagheri ve Rıza Raşid, Türkiye’den ayrılmıştı. Bu gerilim, uzun süre İran’ın Türkiye’deki temsil düzeyini düşük tutması sonucunu da doğurmuştu. Günümüzde Bagheri, İran Dışişleri Bakanlığı’nda daha üst düzey bir görevde bulunuyor. Kudüs Gecesi’nin düzenleyicisi Bekir Yıldız ise olaydan sonra görevinden alındı. Bir süre Ankara Ulucanlar Cezaevi’de yattı. Dönemin Adalet Bakanı, mahkumların “Tevbe suresini ezberlemeleri durumunda ceza indirimi” öneren Şevket Kazan, Yıldız’ı cezaevinde ziyaret etti. Tutuksuz yargılanmasının ardından cezası Yargıtay’ca onaylanan Yıldız, yurtdışına kaçtı. Bulgaristan ve bazı Avrupa ülkelerinde bir süre kalan Yıldız, kamuoyunda “Rahşan affı” olarak bilinen Şartla Salıverme Yasası’ndan yararlanarak Türkiye’ye döndü. Halen Sincan’da oturan Yıldız, müteahhitlik ve halı saha işletmeciliği yapıyor. Yıldız, gazetecilerin, “Siyasete dönecek misiniz” sorularına, “Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer” yanıtını veriyor. SİNCAN’DA TANKLAR... I D E
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle