06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 EKİM 2007 CUMA haberler DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA C 3 Terör ve Gerçekler İşaret Fişeği... u bir kuşatmadır ve artık açıklanmalıdır: “Dinci ve tarikatçı, İslamcı faşist bir devlet modeli...” Dinci faşizmin ayak seslerini duyuyor musunuz? Ben duyuyorum!.. Köy Enstitüleri, Cumhuriyetin aydınlanma yolunu gösteren bir işaret fişeğiydi... O yılları düşünün... Kırk bin köyün 30 bininde okul yok ama cami var... Kırsal kesimde çocukların yüzde 8283’ü okula gitmiyor... O yıllar ne demişti Hasan Âli Yücel: “Köye imam yerine devrimci düşünce üreten, laikliği, Cumhuriyeti savunan öğretmenler gidecek...” Burada uzun uzun Köy Enstitülerini anlatacak değilim. Enstitülerin açılışı ve kapanışı çok yazıldı çizildi, kitaplar çıktı. Kapatılan Köy Enstitülerinin “modelini” sürdürecek okullar var bugün Avrupa ülkelerinde. Başta Almanya olmak üzere 150 ülkede bin civarında böyle okul var. “Steiner Schule”, yani “Rudolf Steiner Serbest Okulları” bunlardan bazıları... Köy Enstitülerini “komünist okulu” olarak niteleyenler ve İsmet İnönü’yü etkileyenler CHP’nin önde gelen adamlarıydı o yıllar... İsmet İnönü, 1946’da çok partili döneme geçince seçimlere biriki ay kala Köy Enstitülerini kapattı... Neden anlatıyorum bunları? Türkiye’de laik eğitimi savunan aydınlar, yazarlar, öğretmenler ve bilim insanları dinci faşistler, Soros’un çocukları ve Fethullah müritlerince “askercidarbecifaşist” olarak suçlandıkları için... 22 Temmuz seçimlerini “Kurtuluş Savaşı” olarak gören dönek ve satılmış “ülküdaşların lideri” Hadi ve “ülküdaşları” demokrasiyi bir kalkan olarak kullanıp AKP hizmetkârlığının yanı sıra ABD ve AB’nin taşeronluğunu üstlenmiş durumdalar. Türkiye’de eğitim sistemi tümüyle dinci faşizme kayıyor... Bakın eğitim kimlere emanet!.. ??? Antalya’da türbanlı kadınların rahatça girip çıktığı ve Kuran okuyup ibadet ettiği Özel Valide Sultan Ortaöğretim Kız Yurdu’yla ilgili soruşturma başlatacağını söyleyen Milli Eğitim İl Müdürü Osman Nuri Gülay, Antalya Bürosu’ndan Gürsu Kunt’tan olayla ilgili şikâyetçi olan kadınların adını istiyor. Gülay, Gürsu Kunt’a, “Bu kadınların adlarını bize vermen gerekiyor. Yoksa senin de başın derde girer” tehdidini savuruyor... Cumhuriyet’ten Can Hacıoğlu yazdı. Eskişehir Olgunlaşma Enstitüsü öğretmenlerinden Mine Yıldız, türbanlı öğrencileri açık lise sınavlarına almadığı gerekçesiyle Milli Eğitim Müdürü Ertuğrul Dindar’ın hakaretine uğruyor. Dindar diyor ki: “Sizin başörtüsüyle sorununuz ne? Ne istiyorsunuz? Türbanlı öğrenciler sınava da girecekler. Derslere de girecekler. Sizler dahil kimse türbanlı öğrencileri engelleyemeyecek. Sizin de kafanızı koparırım.” İşte İslam faşizmine iki örnek verdim, yetmez mi! Medya da onların eline geçiyor... Sabah ve atv’nin satışı kasımda ama kimin satın alacağı şimdiden biliniyor... Ergun Babahan’ın yerine kimin genel yayın müdürü olacağı saptanıyor. Merak etmeyin adlarını bir süre sonra açıklayacağım... Bugün Milli Eğitim’i, İçişleri’ni, yargıyı yönlendiren kişi, ABD’de CIA şemsiyesi altında yaşayan Fethullah Gülen değil mi? Antalya’ya dönüyorum yeniden... Üniversite sınavlarında 56 yıl önce en başarılı kent Antalya’ydı, şimdi alt sıralarda... Antalya’da evlerde 810 yaşındaki çocuklara din dersi veren aileler var... Toroslar’da, Elmalı’da, Finike’de, Demre’de, Alanya’da orman alanlarına taş ve maden ocakları ruhsatı verildi; ağaç katliamı yaşandı, köylüler ayaklandı... Peki CHP nerede? Baykal neden konuşmaz bu konuda? Belek ormanları, turistik tesis ve golf sahası yapılmak üzere peşkeş çekildi. Danıştay’ca durdurulan Tahtalı Dağı teleferik yapımı için tahsis edildi. Teleferik mayıs ayında çalışmaya başladı. ??? 100. Yıl Spor Tesisleri’nin bulunduğu yere plan değişikliğiyle stadyum ve spor salonu yapılması kararlaştırıldı. Arsa karşılığı yapılan ihaleyi Fethullahsever ve Tayyip Bey’in dostu Fettah Tamince aldı. Tamince buraya gökdelenler dikecekti ayrıca. Ancak Tamince sözleşmeyi imzalamayınca ihale 4 Ekim 2007’de geçersiz sayıldı. Çünkü çevreciler yargıya başvurup yürütmeyi durdurdu. Aynı durum iki yıl önce Lara’da yaşandı. Lara, Tamince’ye verilmişti... Kemer’de “Aşk Yağmuru” yontusunu anlatmaya hiç gerek yok... Dinci faşizmin ayak sesleri salt İstanbul’da, Ankara’da, Diyarbakır’da, Malatya’da, Trabzon’da değil, Antalya’da da duyuluyor... Antalya’dan İstanbul’a döndüm... Ertuğrul Özkök ve Sedat Ergin’den bir isteğim var... Hadi Şanlıurfa’ya, Hasan da Sultanbeyli’ye altı aylığına yerleşsin... Yazılarını oralardan yazsınlar... Altı ay yaşasınlar yeter!.. Şahin ve Cengiz’e gelince... İkisini de zaten Fethullah’a havale ettim!.. ABD’den başka yerde yaşayamazlar ama ben yine de önereyim: Şırnak ve Şemdinli!.. Altı ay kadar yaşayacakları yerleri kendileri seçsinler! Ş ırnak’tan gelip Diyarbakır’a kadar uzanan şehit haberleri, terörü yine gündemin birinci sırasına oturttu.Şehit cenazeleriyle birlikte gelen resmi açıklamaların üzerinde fazla durmak istemiyorum, çünkü “kanları yerde kalmayacak, hesabı sorulacak” gibi boş laflar, kayıp haberleri kadar, hatta ondan da çok sinirlendiriyor insanı. Türkiye bugün terörden en fazla etkilenen ülkelerden biri. Aynı Türkiye terör konusunda, politikayı yıllardır oluşturamamış bir ülke. Burada bir gerçeği bilmek gerek. Teröristle mücadele ayrı bir iştir. Daha çok polisye önlemleri içermekle birlikte, onun da sosyal ve politik yönleri yok değildir. Bu işi, siyasi iradeyle koordineli olarak, kolluk kuvvetleri ya da bu iş için özel oluşturulmuş birimler yürütür. Ama salt teröristle mücadelenin bile başarıya erişmesi için bu işe yönelmiş özel gücün arkasında güçlü, kararlı bir siyasal iradenin bulunması zorunludur. Türkiye’de böyle bir irade var mı? Sanırım ki aklı başında kişiler için bu konunun tartışılması bile abestir. Konunun askere ihale edildiği Türkiye’de, “hayır siyasi iktidarın bir terör politikası vardır” diyen çıkarsa kendisine hemen sorun: “Nedir anlatsana?” ??? Türkiye’de işbaşında bulunan iktidar, ülkemizdeki teröre kendi kuzey bölgesinden destek verdiği bilinen Irak ile, terör ile ilgili bir anlaşma imzalıyor. Anlaşmada, PKK lafta terör örgütü ilan ediliyor, ama terörün sınır ötesinden destek görmesine karşın herhangi bir önlem yok. Bırakın komşunun somut önlem almasını bir yana, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Şartını’nın 51. maddesinde öngörülen “sıcak takip hakkı” daha da sınırlandırılmaktadır bu anlaşmayla. Türkiye, Irak konusunda, ya kendisi gereken önlemleri almalı ya da konunun asıl muhataplarıyla konuşmalıdır. Asıl muhataplardan Kuzey Irak yönetiminden çok, Irak’ın her bölgesinin gerçek hâkimi ABD ile konuşacak çok şey vardır. ABD ile Türkiye’nin ortak çıkarlar konusunda, konuşup tartışacakları hususlar var. Bunu konuşmak illa posta koymak anlamını taşımıyor. ABD yarın Irak’tan çekilirken Türkiye’ye büyük ölçüde ihtiyaç duyacaktır. ABD’nin Türkiye’deki üsleri hâlâ önemlerini korumaktadır. Bunlar Türkiye’nin elindeki kartlardır. İran ile ilişkileri daha da gerginleşecek olan ABD’nin bölgede Türkiye’nin dostluğuna gereksinimi de eldeki başka bir önemli koz. Ama bütün bunları kullanabilmek için ABD’ye karşı bağımsız davranacak bir iktidar gerekli... Bugün Türkiye’de öyle bir iktidar var mı? ??? Kısacası AKP’nin bugün ne bir Kürt politikası var ne de terör. İhale etmişler TSK’ye teröristle mücadele işini, gerisi içinse yan gelip yatıyorlar. Yükü üstlenen TSK, hâlâ PKK’ye terörist demeyi reddeden DTP’yi ad vermeden eleştirince de karşı çıkılıyor. Oysa DTP’yi bu tavrı dolayısıyla eleştirenler haklıdırlar. PKK terörü kesmeden konuyu siyasallaştıracak bir ortamın varlığını gördüğü için cesaretlenmektedir. Bu tavır da sorunun çözümü önündeki engellerden biridir. Şimdi, şabloncu demokrat tavrıyla, “efendim DTP’liler oy alarak buraya geldiler, onlara karşı çıkmak demokratlık değildir” demenin anlamı yok. Unutmayalım, Hitler de ilk kez iktidara oy alarak gelmişti. Nitekim İspanya’da ETA’nın terörist niteliğini reddeden ve ona desteğini sürdüren Batasuna yöneticileri, mahkeme tarafından tutuklanmış bulunuyorlar. Ama Claudia Roth gidip İspanya’ya demokrasi dersi vermeye kalkamıyor. Konu İspanya’dan açılmışken bir yanılgıya daha değinmek istiyorum. Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Fikret Bila ile yaptığı uzun çok ilginç, yararlı söyleşisinde, “PKK sorununun AB üyeliği ile çözüleceğini” ileri sürüyordu. Bu görüşe katılamadığımı belirtirken, İspanya’nın AB üyeliğinden sonra da ETA’nın terörünün sürdüğünü, üyeliğin terör üzerinde caydırıcı bir etkisi olmadığını belirtmek isterim. Hatta, İspanya’nın AB üyeliği dönemindeki ETA terörü, nicelik itibarıyla, Franco dönemindekinden bile fazladır. B 1001 Belgesel Film Festivali Kültür Servisi 10. Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali başladı. Yeni Melek’teki açılış töreninde, festivalin yabancı konukları, yönetmen, oyuncu ve basın mensupları, ülkemizden sinemacı, sanatçı ve yazarlar buluştu. Festival Komitesi Başkanı Mustafa Ünlü, “bilgi akışının hızlı, manipüle edilebilir olduğu günümüzde, belgesel sinemanın ‘derin bilginin aracı’ olarak görüldüğünü’’ belirtti. Bu yıl yarışmayla seçilen festival afişini tasarlayan Derya Öztürk’e ödülünün ve gazetemiz Yazıişleri Müdürü Güray Öz ile etkinliğe destek veren diğer sponsor kuruluşların temsilcilerine teşekkür plaketlerinin sunulmasıyla süren tören, Bahriye Kabadayı’nın Zap Suyuna konu olan ‘Devrimci Gençlik Köprüsü’ adlı filminin gösterimiyle son buldu. (Fotoğraf: ALİ AÇAR) Sıvas’ın tarihini geri götüren tablet SIVAS (AA) Sıvas’ta Kayalıpınar harabesinde yapılan kurtarma kazısında MÖ 1800’lerden kalma Asur çivi yazılı tablet bulunduğu bildirildi. Daha önce ilde yapılan kazı çalışmalarında ele geçen buluntularla Hitit imparatorluk dönemi olan MÖ 1500’lü yıllara uzanan kentin yazılı tarihinin, Kayalıpınar’da bulunan bu tablet sayesinde 300 yıl daha geriye gittiği kaydedildi. Hititlerin Maraşantiya diye adlandırdıkları Kızılırmak’ın kıyısında yer alan Kayalıpınar harabesinde 2005 yılında kazılara başlandı. Tarihi KuşaklıSarissa’dan daha eskiye dayanan bu bölgenin birçok uygarlığa sahne olduğu biliniyor. Cumhuriyet Yayınları da Kitap Fuarı’nda FRANKFURT (Cumhuriyet Bürosu) Cumhuriyet Kitap Kulübü, bu yılki Frankfurt Uluslararası Kitap Fuarı’nda kitaplarıyla yer alacak. Cumhuriyet Kitap Kulübü yayınları, fuarın Türk yayınevlerine ayrılan bölümünde, 51, E 977 numaralı standda yer alıyor. Çok sayıda yapıtın sergileneceği standın konukları gazetemiz yazarlarından Hikmet Çetinkaya ile gazeteci Tuncay Özkan olacak. Okurlar, fuar süresince Tuncay Özkan ve Hikmet Çetinkaya ile bir araya gelme fırsatı da bulacaklar. Ayrıca fuarın son günü karikatürist Fevzi Kaşlı, aynı standda ziyaretçilerin portrelerini çizerek kendilerine hediye edecek. ETİNKAYA VE ÖZKAN’DAN KONFERANS Öte yandan, 59’uncu Frankfurt Uluslararası Kitap Fuarı’na Cumhuriyet yayınlarının konukları olarak Türkiye’den gelen Hikmet Çetinkaya ve Tuncay Özkan, 13 Ekim cumartesi günü, saat 18.00’de Frankfurt’ta düzenlenecek “Biz Kaç Kişiyiz / 2007 Türkiye Panorama” konulu konferansın da konuşmacıları olacaklar. Türkiye’nin içinde bulunduğu durum, sorunlar ve çözüm arayışlarının konu edileceği bu konferans, Frankfurt Johann Wolfgang Goethe Üniversitesi’nin Mertonstrasse 1721 adresindeki H IV amfisinde gerçekleştirilecek. renkli ilan Ç “LITERATURCA” ETKİNLİĞİ Frankfurt’ta kurulu Literaturca Verlag, 12 Ekim Cuma günü saat 19.30’da, Avrupa Türk Gazeteciler Birliği ve TürkAlman Dostluk Derneği’nin desteğinde müzikli bir okuma akşamı düzenledi. Frankfurt Şehir Kütüphanesi yöneticisi Sabine Homilius’un, “2008 Türkiye yılı için ilk toplantı” olarak tanımladığı bu okuma akşamında, Reşat Özerdem’in piyanosu eşliğinde Prof. Rita Rosen ve Özge Tuna Alman ve Türk yazarların yapıtlarından örnekler verecekler. Toplantı, Hasengasse 4 adresindeki şehir kütüphanesinde gerçekleştirilecek. asirmen?cumhuriyet.com.tr hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: +90 0212/ 343 72 69
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle