Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 EKİM 2007 CUMA söyleşi KKTC’nin önceki ve şimdiki cumhurbaşkanları Denktaş ve Talat’la Kıbrıs sorununa çözümü konuştuk C 11 Denktaş: Egemenlikten vazgeçilemez Talat: Temel unsur siyasi eşitlik SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU Tam bir yıl aradan sonra KKTC’deyim. Yine KKTC’nin eski ve yeni cumhurbaşkanları Rauf Denktaş ve Mehmet Ali Talat’la konuşuyorum. Denktaş Bey’le Girne’nin batısındaki Yılan Adası’ndaki evinde söyleşiyoruz. Her zamanki gibi zinde. Büyük tutkusu Kıbrıs’ın sorunlarıyla uğraşıyor. Rum Yönetimi Lideri Tasos Papadopulos’a Türk askerine “işgalci ve düşman” dediği için ateş püskürüyor. “Papadopulos bu b..ku yemekle Türk askerini işgalci yapmaz” diyor. Ankara’yı ve Lefkoşa hükümetini de “KKTC’nin egemenlik haklarından vazgeçilmemesi” için uyarıyor. “KKTC yerine Kıbrıs Türk Devleti demek burayı eyalet haline getirir” diyor. Talat Bey ise rahat. “İsim önemli değil. Önemli olan temel unsur Rumlarla siyasi eşitliktir” tezinde ısrar ediyor. Siz Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Tasos Papadopulos’un, “Türk askeri en büyük düşmanımızdır. Kıbrıs’ta işgalcidir” biçimindeki sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? DENKTAŞ Ben bu konuda yazılar da yazdım. Kendisine saçma sapan saldırdıklarında Dr. Küçük’ün (Kıbrıs Türk toplumu eski lideri) söylediği, benim çok sevdiğim bir sözü vardı. Bunu söyleyeceğim için affedersiniz. “Köpek b..k yemekle deniz murdar olmaz” derdi. Papadopulos da o b..ku yemekle Türk askerini işgalci yapmaz. Mehmet Ali Talat ve Papadopulos bir araya geldiler ve çözüm arayışına girdiler. Sizce bu görüşmelerden bir sonuç çıkar mı? Bu 43 yıldır BM’nin, ABD’nin ve İngiltere’nin oynadığı ve oynattığı bir oyundur. Görüşmeler devam etsin... Görüşmelerin devam edebilmesi için iki tarafın eşitliğine önem vermeleri lazımdır. Taraflardan sadece birini meşru Kıbrıs hükümeti olarak tanımaya devam ettikleri sürece bu görüşmelerden hiçbir sonuç alınmaz; meğer ki biz teslim olalım. Biz teslim olmadığımız için uzlaşmaz olduk. Sayın Talat gerçekten Rum’un samimiyetine inanarak barış istedi. Türkiye’nin de istemi üzerine, “Madem Annan Planı’nı herkes istiyor, biz de kabul edelim. Bu iş bitsin” diyerek kabul etti ve ettirdi. Ama artık Rum’un ne oyun oynadığını kendisi de Sayın Soyer de görüyor. Dolayısıyla bu görüşmelerden bir şey çıkmayacağını kendisi de biliyor. Ama herkes ve Türkiye, “Aman masaya oturun” dediği için mecburen masaya oturuyor. Benim zamanımda da böyle oldu. Türkiye’yi kırmamak için masaya oturuyoruz. Ama masaya oturmak, bir şey vereceksin demektir. Bu da mevcuttan vereceksin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden vazgeçerek vereceksin demektir. İstenen budur. O noktada ABD Dışişleri Bakanlığı RUM OYUNUNA DİKKAT Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün KKTC’yi ziyareti ve açıklamaları konusunda neler düşünüyorsunuz? KKTC’ye ilk ziyareti yapması dünyaya da bir mesajdır; bir geleneği devam ettirmektir. Seçilen cumhurbaşkanları daima bunu yapmıştır. Dünyaya mesaj şudur: “Kıbrıs meselesinde biz varız. Stratejik, güvenlik çıkarlarımız ve buradaki Türk halkını koruma yükümlülüğümüz var.” P O R T R E Operasyon işi için son adaya geldiğinde ilk defa, “Kıbrıs’ta gerçekler vardır. Bu gerçekler iki eşit halk, iki demokrasi, iki 1924, Baf doğumlu. Hukuk öğrenimini devlettir. Türkiye’nin haklarıdır. İngiltere’de tamamladı. Bir süre avukatlık ve Bunları kale almak lazımdır” savcılık yaptı. 1955’te Kıbrıs’ın Yunanistan’la şeklinde yaptığı açıklamayı bu kez birleşmesi için terör hareketlerine girişen EOKA tekrar vurgulamıştır. Bizi de örgütüyle mücadeleye başladı. 1958’de hakikaten memnun etmiştir. Bizim arkadaşlarıyla birlikte Türk Mukavemet beklentimiz buydu. Ama Teşkilatı’nı (TMT) kurdu. 1960’ta Kıbrıs geçenlerde Star gazetesinde Sayın Cumhuriyeti kurulunca Kıbrıs Türk Cemaat Erdoğan’ın demecini okudum. Meclisi ve İcra Komitesi başkanlıklarına seçildi. Sayın Gül’ün beyanatını tekrar 1973’e kadar Kıbrıs Cumhurbaşkanı Muavini ve gözden geçirdiğimizde hâlâ, Türk Yönetim Başkanı görevlerini sürdürdü. 1974 “Annan Planı Kıbrıs Türk Barış Harekâtı sonrası 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni de yaratmıştır” Devleti’nin (KTFD) ilanının ardından görüşünde olduklarını görüyoruz. Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı oldu. 1983’te Bu çok yanlıştır. Annan Planı KKTC’nin ilanıyla Cumhurbaşkanlığı’na seçildi. Türk devleti yaratmış değildir. Var 17 Nisan 2005’te yapılan Cumhurbaşkanlığı olan, Türkiye’nin büyükelçi seçimlerinde adaylığını koymadı. 24 Nisan 2005’te teatisiyle tanıdığı, büyük görevi Mehmet Ali Talat’a teslim etti. fedakârlıklarla besleyip büyüttüğü egemen devleti, Rum tahakkümünde olan bu ülkede vilayete Müsteşar Yardımcısı Matt Bryza’nın çevirmekteydi; sistemini de sözlerinin ne anlama geldiğini size sıfırlamaktaydı. Onun için hükümetin sormak istiyorum... aklında, Annan Planı’nın öngördüğü Bryza’nın o sözlerini hiç kimse Türk devleti tatmin edici bir yaklaşımdır unutmasın. “Türkiye sorumluluklarını ve bir sonuç olur, inancı varsa çok yerine getirmelidir” dedi. Yani bu üzülürüz. Sonunda kendileri de çok sözler, Türkiye Rum’u tanımalıdır, üzülür. önerilerini Rum’un kabul edebileceği Yani açıkça KKTC’yi bir Rum şekle soksun demektir. Ama ona ne vilayetine mi dönüştürmek istiyorlar, buradan ne de Türkiye’den tek bir Annan Planı’yla? cevap verilmedi. Bunların hepsini Tabii. Devlet adını verdikleri o Papadopulos hep cebine koyuyor. vilayete razı olmak demek Türkiye’nin Diretiyor, direniyor ve daha da Kıbrıs’tan çekilmesine razı olmak, Kıbrıs silahlanıyor. Rum tarafının bugün bütün Türk’ünü de Rumlara teslim etmek hedefi Türk askerinin adadan demektir. çıkmasıdır. Acaba bu dediğiniz mi yapılmak Peki, Türk askeri adadan çıkarsa isteniyor? Rumlar ne yapar? Ümit ederiz ki Sayın Toptan’ın ve O silahlarla bizi becerecekler. Sayın Şener’in, Sayın Gül’ün hem Efendim, işgal sona erecekmiş. İşgalin Cumhurbaşkanı olmadan hem de sonucu olan göçmenlik ortadan olduktan sonra söylediği gibi TBMM’de kalkacak. Herkes yerli yerine de kayda geçmiş olan Annan Planı’ndan gidecekmiş. Yerleşik dedikleri önce konfederal yani iki devlete dayalı Türkiye’den gelenler, Anadolu’ya geri bir ortaklık esası üzerinde dursunlar. Adı dönecekmiş. Tek egemenlik, tek devlet, devlet olacak bir aldatmacaya, Annan tek ekonomi olacakmış. Bakın, AKEL Planı’nda olduğu gibi, yeniden onay lideri Demetris Hristofyas, vermesinler. Dediğim gibi açıklamalar, “Federasyonu kabul edebilirim. Türk yüzeysel bakıldığında bizi askerini adadan çıkarmak için başka sevindirmektedir. Ümit ederiz ki bunlar çare yok” diyor. Tabii bunun amacı da sadece yüzeysel beyanatlar değildir. Türkiye’nin garantörlüğünden Rumların Papadopulos’u Annan kurtulmak. Peki, biz, federasyon Planı’na evet diyecek diye bütün dünyayı konuşurken “Bunlardan vazgeçmeyiz” kandırdıktan sonra hayır diyerek AKEL diyor muyuz? “Bizim kırmızı çizgimiz aracılığıyla CTP’yi ve herkesi de budur. İki devlet arasında federasyon kandırmış olmasıyla bize vermiş olduğu olmalı” sözlerini söylüyor muyuz? hayati fırsatı yeniden heba etmeyiz. Zamanında biz ve Türkiye bunu Bakalım, gelecek günler ne gösterecek? söyledik. Dolayısıyla adamlar bizim Yıllar sonra KKTC Cumhurbaşkanı RAUF DENKTAŞ kırmızı çizgimiz diye Kıbrıs’ın meşru hükümeti olarak Kıbrıs meselesini 1974’te başlamış bir olay gibi dünyaya takdim ediyor. “İşgali kaldırın. Kıbrıs meselesi halledilir” diyorlar. Bütün dünya ve AB’nin baskısı bu. Bu politikanın yanlış olduğunu, kandırıldığını, karşı taraftan beklediğini alamadığını söyleyerek “Biz bu çizgiden artık vazgeçtik. Annan Planı öncesi çizgideyiz” demek lazımdır. İyi de bu neden söylenmiyor, sizce? Bunu Sayın Sezer (bir önceki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer) sürekli canlı tuttu. Sayın Gül gelince heyecanla, “Acaba aynı çizgiyi izleyecek mi?” diye bekledik. O da vurguladı. Ama bütün yaklaşımın içinde yeni bir anlaşmada “Kıbrıs Türk Devleti” diye bir isim geçerse buna fit olacaklarını anlıyoruz. Bunun böyle olmadığını ve olmayacağını Türk milletine ve bütün dünyaya söyleme zamanı şimdidir. Biz, “Egemen bir Türk devleti vardır. İsmi de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir” diyoruz. Güneydeki ise siz ne derseniz deyin ismi Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’dir. Artık bunu bütün Kıbrıs’ın, bütün halkın temsilcisi olarak kabul etmek yanlışından vazgeçmeniz lazımdır. Güneyin bütün Kıbrıs’ın hükümeti olarak tanınmasının nedeni BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarihli BM Barış Gücü’nün Kıbrıs’a gönderilmesi için alınan kararı değil mi? Olmaz olur mu? Sayın Dışişleri Bakanı (ÖRP lideri Turgay Avcı) BM’den yardım çağrısında bulundu. Kıbrıs meselesinin hallini 43 yıldır önleyen BM Güvenlik Konseyi kararlarıdır. Çünkü Rum’u meşru hükümet olarak kabul etmektedir. BM Güvenlik Konseyi 1960 antlaşmalarına uymayan bir sistemi kabul etmiştir. Adaya BM Barış Gücü’nü (UNFICYP) gönderirken Kıbrıs hükümetinin rızasını aldı. Evet, ama bu bakış devam ettiği sürece bize yardımcı olamaz. Kıbrıs’ta iki halk arasında iki ayrı referandum yapılmıştır. Ondan önceki bütün BM kararlarının yüzde 90’ına Türkiye itiraz etmiştir. Dolayısıyla o referandumlardan sonra o kararlar geçmişte kalmış, düşmüştür. Rum ise aynı kararlara dayanarak ısrarla, “BM kararları ve AB normlarına göre bir anlaşma yapalım” diyor. BM kararlarında bir Kıbrıs Cumhuriyeti var, biz de azınlık statüsündeyiz. Bugüne kadar ABD ve İngiltere sayesinde bizi idare ettiler. KIBRIS TÜRK’Ü ALDATILDI Annan Planı’nda Kıbrıs Türkü’ne verilen özel haklar vardı. Onlar ne oluyor? AB normları bunu kabul etmiyormuş. Biz AB’den derogasyon istedik. Bize, “Cevap veremeyiz” karşılığını verdiler. Yani vaziyet nezaketini korumaktadır. Peki, Kıbrıs’ın sadece Rum tarafını tam üyeliğe kabul etmek AB normlarının neresine sığıyor? Bak, Verheugen’in (AB’nin eski genişlemeden sorumlu komiseri) marifeti, Yunanistan’ın baskısı, garantör İngiltere’nin kalleşliğiyle Kıbrıs Rum tarafını üye yaptılar. Üçünün de inancı Rum üye yapıldığı zaman Kıbrıslı Türklerin “Aman üye oluyoruz” diye önlerine ne konulsa kabul edecekleriydi. Gerçekten de o değerlendirmede haklı çıktılar. Biz önümüze konulana ne getiriyor diye baktık. Ne götürdüğüne bakmadık. Özetle, seni bir karma vilayet olarak Rum’un insafına bırakıyordu. Ama bunlara hiç kimse bakmadı. Niye bakmadılar? Çünkü vaatler, paralar çoktu. ABD itiraf etti. Referandum sırasında 30 milyon dolar harcamış. “Onun ötesinde de var. Ama onları söyleyemeyiz” diyor. Ama kimlerin ne aldığını biz de biliyoruz. Mal meydanda. Bakın, Verheugen, “Seçimlerde Denktaş kazanırsa kabul etmeyeceğiz” demişti. O kadar da ileri gittiler. CTP’nin kazanması için de ellerinden geleni yaptılar. İyi oldu. Barıştan tamamen yana bir hükümet iktidara geldi. Ama üç yıldır barış yapamıyor. Herkes, arızanın Türk değil Rum tarafında olduğunu gördü. Bugün Rum basınında, “Yedi defa önümüze konulan çözüm önerilerine her seferinde biz hayır dedik” biçiminde eski Rum Dışişleri Bakanı Nikos Rolandis yazdı. Doğrusu da budur. Onlar hayır dedi. Uzlaşmaz ben oldum. Bugün sanıyorum Türkiye, petrol meselesi ve daha başka nedenlerden Kıbrıs’ın artık kolaylıkla vazgeçilecek bir yer olmadığını anladı. Ayrıca Türkiye’nin bölgedeki doğal kaynaklarına engel olabilecek bir konumdadır. Ama KKTC varsa onun bölgedeki hakları Türkiye ile birleştiğinde Türkiye’ye zarar değil büyük yarar gelir. o Kıbrıs Cumhuriyeti değilsin. görüşlerini savunur. Burada kimileri KKTC yaşamalı Kıbrıslı Türkler olmadan sen ahkâm Oysa iktidara gelince bütün devletin, diyor. Siz ise Kıbrıs Türk Devleti kesiyorsun. Bu politikanı bütün ülkenin sorumluluğunu söylemini tercih ediyorsunuz. İkisi değiştirmezsen biz seni Kıbrıs üstlenmiş olur. O nedenle de kendi aynı mı? Cumhuriyeti olarak tanıma düşüncelerini düzenler, koşullara TALAT Bir kere KKTC ölmeli, politikamızı gözden geçiririz” göre uyarlar. diyen yok. Sonuçta bir çözüm deseler Rum tarafı masaya oturur. Ama sonuçta ne tam olarak kendi şemsiyesi altında kurulacak olan, adı Ama bunu söylemiyorlar... düşüncelerini uygular ne de isterse KKTC isterse Kıbrıs Türk Tam tersine. “Bir tek seni bütünüyle kendi düşüncelerinden Devleti olsun, KKTC’nin daha ileri tanıyoruz. Vallahi de billahi de seni kopar. bir hali olacak. Dünyayla temas tanımaya devam edeceğiz” diyorlar. Dolayısıyla ikisinin ya da birçok kurabilen, dünyada sesi olan, Bunu yapamazlarsa ki başka etkenin de oluşturduğu bir dünyanın bütün ülkelerinden normal yapamayacaklar, başka şeyler politikayı izler. Bu çok doğaldır. devlet muamelesi gören bir yapıya yapabilirler. Buraya uygulanan Çünkü dünyanın her yerinde, her kavuşmuş olacağız. izolasyonları yavaş yavaş zaman böyle olmuştur. Burada önemli olan çözümdür. kaldırabilirler. Bu en kolay yol. Bir parti lideriyken söylenenle bir Çözümün şeklinden çok kendisi Üstelik de Rum tarafına ceza bakanken, başbakanken ya da önemlidir. vermeden yapabilirler. En gerçekçi cumhurbaşkanıyken söylenen tıpatıp Çözümün şekli müzakereyle, yol budur. Ama onu da yapmıyorlar. aynı olmaz. Mutlaka düzenlenir, karşılıklı kabul edilebilirlikle Biraz da iç politikadan söz edelim. uyarlanır ve ülkenin daha genelini belirlenir. O yüzden çözümün şeklini Muhalefet partilerinin mutsuz kapsayacak hale getirilir. tartışmaktan çok, ki tabii ki o oldukları Cumhuriyet Meclisi Rumların kırmızı çizgileri var. müzakereyle olacak ve tabii ki oturumlarını boykot etmelerinden Bunlardan ödün vermeyiz diyorlar... tartışacağız, bizim üzerinde anlaşılıyor. O zaman neden bir Bir kere kırmızı çizgi nedir? Kırmızı durmamız gereken karşılıklı kabul erken seçime gidilmiyor? çizgi, siz gazetecilerin çok sevdiği bir edilebilir ve bizim çıkarlarımızı Valla bilmiyorum. Ben tabii parti tabirdir. Rivayet muhtelif. koruyacak bir çözüme ulaşmaktır. politikası içinde değilim. Ama Amerikalılar da çok seviyor... Peki, ulaşabilecek misiniz? Çünkü boykotçu partilere de şunu söyledim: Onlar da seviyor işte... Kırmızı çizgi en son yine Tassos Papadopulos’la Mecliste 50 milletvekilinin 25’ini Amerikalıların sizlere ihraç ettiği bir bir araya geldiniz. Anladığım elinde tutan bir parti kolay kolay jargondur. kadarıyla o görüşmeden bir şey erken seçime gitmez. Bunu istemek Kırmızı çizgi o demekse asla çıkmadı. Nasıl olacak bu? gerçekçi değil. Başka formüller değiştirmeyeceği bir şeydir. Ama Doğru. Çıkmadı. Çünkü üzerinde durun. Doğru olan budur. kırmızının da tonu var. Hangi Papadopulos bizim anladığımız Ama bu benim tamamıyla kişisel anlamda bir çözümü öngörmüyor. görüşüm. Polemiğe de girmek Onun çözümü iki devlet istemiyorum. Ben sadece temeline dayalı ya da bir durumu teşhis ettim. Sonucun federal çatı altında bir yapı nasıl geleceği dünyada verilen filan değil. Federasyon birçok mücadelede ortaya çözümü diyor ama federasyon konmuştur. Ya uzlaşarak olur ya çözümünü istemediğini herkes gerginlik tırmandırılır ve biliyor. sonuçta boykot başka alanlara Papadopulos’un istediği kayar. Ancak o yollarla Türklere azınlık statüsü mü zorlanabilir. Onlar Meclis’e vermek? gitmediler. Ama o dönemde Hayır efendim. Yanlış bugüne kadar hiç çıkmadığı biliyorsunuz. Daha ileri kadar yasa çıktı. gidiyor. Osmosis istiyor. Bunu Ama bu sefer de “Bunlar BM Genel Kurulu’nda söyledi. CTP yasaları” denmeyecek Bu federasyon, eşitlik, hatta mi? azınlık değil. Ne olacak? Sonuçta yasa Kıbrıs Türkü’nü asimile geçiyor. Üstelik bunlar kilit ve etme amacını mı güdüyor? önemli yasalar. Yani Asimile etmek istiyor. O muhalefetin hedefi Meclis’te yüzden oturduğumuzda tabii iktidara kolaylık mı sağlamak? ki anlaşma olmadı. Ben Öyle olmamalı. “Zaman limiti koyalım, bir an Yine de saygı duyarım. Her önce tam teşekküllü P O R T R E eylemin kendi içinde tutarlılığı müzakereleri başlatalım, 2008 vardır. sonuna kadar bir çözümü hedefleyelim” dedim. “Hayır, ben zaman limiti kabul KP PARMAĞI etmem” dedi. Girne, 1952 doğumlu. Yükseköğrenimini Siz Papadopulos Bir de bu boykotlara neden Ankara’da ODTÜ Mühendislik Fakültesi’nde görüşmesinden çıktıktan olan yeni koalisyon ortağı yaptı. Üniversite öğrenciliği döneminde sol siyasal sonra şöyle bir açıklama hareketlere aktif olarak katıldı. Kıbrıs’a dönüşünde ÖRP’nin AKP tarafından yapmıştınız.... kurdurulduğu ve içinden hiç Kıbrıs Türk sendikalarının ve gençlik örgütlerinin Hemen söyleyeyim. Kıbrıs elini çekmediği iddiaları var. kurulması için çalıştı. CTP’ye girdikten sonra Rum tarafı mental olarak partinin gençlik kolları ve çeşitli organlarında görev Hatta bu partinin görünüyor ki hemen bir kuruluşunda Şaban Dişli’nin aldı. Bir dönem CTP’nin eğitim sekreterliğini çözüme hazır değil. Ben bunu de rolünün olduğu üstlendi. 1993’te kurulan CTPDP koalisyon gördüm. Çözüm onları hükümetinde Eğitim ve Kültür Bakanı oldu. Onun söylenmişti. Siz bu konuda ne korkutuyor. diyorsunuz? ardından kurulan yine CTPDP koalisyon Şaban Dişli’yi tanırım. Onun hükümetinde Başbakan Yardımcılığı ve Devlet UMLAR ÇÖZÜM bazı sorulara cevap vermekten Bakanlığı’nı üstlendi. 1996’da düzenlenen CTP İSTEMİYOR öte bilfiil parti kurma kurultayında genel başkanlığa seçildi. Şubat 2005 çalışmalarına katıldığını genel seçimlerinde CTPDP koalisyon hükümetini İyi de neden korkuyorlar? doğrusu ben görmedim. Benim kurarak KKTC Başbakanı oldu. Aynı yıl nisan ayı Şu anda mutludurlar. AB’nin anladığım kadarıyla Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de KKTC’nin saygın üyesidirler. Ama çözüm Türkiye’nin ya da AKP’nin bu ikinci Cumhurbaşkanlığı’na seçildi. başka bir rejim demektir. O işe katılımı böyle bir oluşuma rejimde başlarına neler Türkiye nasıl bir tepki koyar kırmızı? Onun için ben o konuyu o gelebilir? Bilemiyorlar. Her zaman biçiminde bazı kesimlerin kadar ciddiye almıyorum. herkes değişiklikten korkar. Kıbrıslı araştırmasına verilen cevaplar Hatta nasıl bir yapı içinde nasıl bir Türklerin içinde de çözümden endişe çerçevesinde olmuştur. çizgiye sahip olduğunuz da duyanların endişeleri aynı nedenle Örneğin, gelenektir, özellikle sağ önemlidir. değil mi? Bir politikacımız, “Annan eğilimli partiler bir adım Yani? Planı ölüm, felaket demektir” atacaklarında hatta bir bölünmeye Merkezi idarenin güçlü olduğu bir derken bir başka politikacımız da gideceklerinde böyle bir bölünmenin federal yapı içindeki kırmızı çizginiz şunları söyledi: “Annan Planı bizi Türkiye tarafından nasıl farklıdır. Merkezin zayıf olduğu, dünyayla buluşturacak, kurtaracak karşılanacağını merak ederler. Çünkü konfederasyona kaçan bir yapı plandır.” Aradaki farkı bir düşünün. Türkiye’nin isteği dışında hareket içindeki kırmızı çizginiz farklıdır. İki Ama ikisini de söyleyen insan edilirse engel çıkacağını bilirler. Bu ayrı devlet biçiminde bir örgütlenme oğludur. O nedenle değerlendirme eskiden beri böyledir. O çerçevede olacaksa o zamanki kırmızı çizginiz son derece önemlidir. Sonuçta da o sorulan sorular ve alınan cevaplar farklıdır. Onun için size, kırmızının belirleyici olur. olmuştur, diye düşünüyorum. Onun her tonu var, dedim. Diyelim ki 2008 Şubat ayında dışında, AKP’nin hükümetle ne Peki, bu tarafta da öyle mi? Rum tarafında yapılacak başkanlık sorunu vardı ki başka bir parti Her yerde öyle. Yani kırmızı çizgi seçimlerinde Papadopulos kaybetti, kurdurup hükümete ortak yapsın? abartıdır. Örnek vereceksem, Kıbrıslı Hristofyas kazandı. Ne değişir? Yani AKP, DP’nin engelleri Türkler için en temel unsur siyasi Onu bilemem. Çünkü nedeniyle mi hükümeti eşitliktir. O zaman bana, toprağın politikalarında nasıl bir değişiklik beğenmiyordu? Yok böyle bir şey. önemi yok mu, mülkiyet rejiminin yapacaklarına bağlıdır. Yani sorun CTP’yle DP arasındaydı. önemi yok mu, diyebilirsiniz. Peki, devlet politikaları değişir Seçim döneminde özellikle Bunların hepsi önemlidir. O yüzden mi? Lefkoşa Belediye Başkanlığı’nın zaten kırmızının çeşitli tonlarından Olsun, ama liderlik önemlidir. DP tarafından kazanılması CTP’de söz ettim. Bu benim bakış açım. Devlet politikaları değişmez değildir. ciddi bir rahatsızlık yarattı. Daha Başkasınınki farklı olabilir. Ama Çünkü devlet politikalarını belirleyen önceden de başlayan bir kavga, bir benim açımdan Kıbrıslı Türk’ün en sonuçta insanlardır. çatışma vardı. O da tuz biber ekti. temel hayati çıkarı siyasi eşitliktir. Liderler değişince devlet politikası da Hükümet onun için bozuldu. Siyasi eşitliğin zedelendiği herhangi değişir. Görevden alınan Din İşleri bir anlaşma Kıbrıslı Türkler için Ama ne yönde değişir? Olumlu mu Başkanı Ahmet Yönlüer’in şimdi anlaşma sayılmaz. olumsuz mu olur? Onlar bile de özellikle Türkiyeli göçmenlerin Rumlar hangi şartlarda Kıbrıs’ın tartışılıyor. Her kişi giydiği gömlekten bulunduğu bölgelere gidip Türktümüne sahip olma siyasetlerinden etkilenir. Ne pozisyonda? Nasıl bir İslam sentezi propagandası yaptığı vazgeçerler? politika izliyor? Ona bakmak lazım. haberleri var. Bu adam o kadar Bir sürü dış etken ya da bunların “İnsan muhalefetteyken başka şaibeli iken neden hâlâ bu toplamı bunu sağlayabilir. Bunun en söyler. İktidara gelince başka söyler” faaliyetleri sürdürmesine göz ağırını söyleyeyim. BM ve büyük lafları var ya, gerçektir. yumuluyor? devletler Rum tarafına, “Bana bak. Niçin? Yasaklanabilir mi? Sonuçta Seni bugüne kadar Kıbrıs Çünkü muhalefetteyken kendisini herhangi bir kişi siyasete atılır. Ona Cumhuriyeti olarak tanıdık. Ama sen oluşturan kesimin, tabanının değerini halk verir. MEHMET ALİ TALAT A R