08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

22 ARALIK 2006 CUMA spor Futbol Federasyonu F.Bahçe Başkanı’na 1 yıl hak mahrumiyeti verdi Yıldırım’a tarihi ceza İŞTE O SÖZLER Altın kız Binnaz Uslu SEVİL ARINAN talya’ da düzenlenen Avrupa Kros Şampiyonası’nda Türkiye, 23 yaş altı bayanlarda 1 altın ve 1 bronz madalya kazandı. Takım halinde başarı alamayan Türkiye, Binnaz Uslu ve Türkan Erişmiş’in ferdi klasmanda aldığı madalyalar ile sevindi. Ulusal takım sporcusu Uslu, “Zaten böyle bir başarı bekliyordum. Son aylardaki bütün çalışmalarımı bu şampiyona üzerine kurdum. Atletizm amatör bir branş ve yeterli ilgiyi bir türlü göremiyor” dedi. Bu yıl 13.’sü İtalya’nın Legnano kentinde gerçekleştirilen Avrupa Kros Şampiyonası’ na 30 ülkeden 234’ü bayan olmak üzere toplam 509 atlet katıldı. Şampiyonada Türkiye’yi 8’i bayan olmak üzere toplam 22 ulusal atlet temsil etti. Baybayan 5 ayrı kategoride pistlere çıkan ulusallarımız takım olarak derece alamazken, ferdi klasmanda sadece Uslu ve Erişmiş ile gülebildi. Dünya’da ilki düzenlenen 23 yaş altı kategorisindeki yarışan Uslu, 5 bin 975 metre mesafeli yarışta çıkıştan itibaren ön grupta koşan ve en yakın rakibi olan İrlandalı Fionnuala Britton’u son turda geçti ve 9 saniye fark atıp şampiyon oldu. Yine aynı klasmanda Türkiye’yi temsil eden ulusal sporcumuz Erişmiş ise İngiliz rakibi Aine Hoban’ın 1 saniye önünde yarışı bitirerek bronz madalya alarak 3.’lüğü elde etti. C FAVORİ SPORCU 19 ‘B u kadar pisliğe batmış bir ortamın altından Futbol Federasyonu kalkamaz. Çünkü işin içinde onlar da var. Onların olduğu bir yerde temizlik olmaz. Bu temizliği ancak devletin teftiş kurulları ile çözebiliriz. İ ŞİMDİ NE OLACAK? Y Spor Servisi F.Bahçe başkan Aziz Yıldırım’a verilen cezanın şokuyla sarsıldı. Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK), yaptığı toplantıda Aziz Yıldırım’a 1 yıl hak mahrumiyetiyle 20 bin YTL para cezası verdi. ları hedef göstererek toplum husumetine maruz bıraktığı ve kişilik haklarına ağır saldırı teşkil ettiği gerekçeleriyle Yıldırım’a 1 yıl hak mahrumiyetiyle 20 bin YTL para cezası verilmesinin kararlaştırıldığı belirtildi. OSTUROĞLU’NDAN TEPKİ F.Bahçe asbaşkanlarından Şekip Mosturoğlu ise kararın duyurulmasından sonra yaptığı açıklamada, PFDK’nin verdiği kararın emsal eylemlerdeki kararlarla uyuşmadığını belirterek, 1 yıl hak mahrumiyeti cezasının son derece ağır olduğunu savundu. Mosturoğlu FBTV’de yaptığı açıklamada, bir ıldırım, bu cezaya göre maçlar sırasında 1 yıl boyunca protokol tribününde yer alamayacak. Ancak Yıldırım, maçları protokol tribünü dışındaki yerlerde izleyebilecek. Aziz Yıldırım ayrıca Futbol Federasyonu’yla yapılan resmi yazışmalarda imza hakkını kullanamayacak ve federasyonda F.Bahçe’yi temsil edemeyecek. 1 YIL HAK MAHRUMİYETİ Kuruldan yapılan yazılı açıklamada, F.Bahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın 29 Kasım 2006’da yaptığı basın toplantısında sarf ettiği “Bu kadar pisliğe batmış bir ortamın altından federasyon kalkamaz. Çünkü işin içinde onlar var, onların olduğu yerde temizlik olmaz’’ sözlerinin federasyon ve mensuplarını küçük düşürücü olduğu, on M hukukçu olarak cezayı açıklamakta zorluk çektiğini belirterek “Salı günü yönetim kurulu toplantısı sırasında 3 maç seyircisiz oynama cezası verildiğini öğrenmiştik. Bu sırada da başkanımıza 1 yıl ceza verileceğini dile getirmişlerdi. Ertesi gün de basında bu yayımlandı” dedi. PFDK ve Tahkim Kurulu’nun 1 yıldır F.Bahçe aleyhine verdiği kararların benzerlerinden daha ağır olduğunu ileri süren Mosturoğlu, şöyle devam etti: “Bu, söylemleri teyit eden yeni bir karar. Bu eyleme bu cezanın son derece ağır olduğunu düşünüyorum. Sayın başkanımız bu açıklamasını adli suçla ilgili kamuoyunu bilgilendirme toplantısında yaptı ve adli suça ilişkin bir takım bilgileri kamuoyuyla paylaştı. Bu söylemi sırasında Futbol Federasyonu’nun görev ve yetki alanına giren herhangi bir söylemde bulunmadı. PFDK’nin nasıl bir bakış açısıyla kendisini görevli kılarak bu cezayı verdiğini anlamış değilim. Savunmamız da zaten bu yöndeydi. Avrupa uyum yasalarıyla ifade özgürlüğünün bu kadar genişletildiği bir ülkede Futbol Federasyonu’yla ilgili eleştirilerin ve yorumlara bu tip yaptırımlar uygulanması ifadenin cezalandırılmasıdır. Bu son derece düşündürücüdür. Futbol Federasyonu, kendi futbol hukuku kurallarının uygulamalarıyla ifade özgürlüğünü daraltıyor. Diğer ülkelerde bu denli ağır cezalar olduğunu sanmıyorum. Bunun yeniden gözden geçirilmesi gerekir.” Gençler Şampiyonası’nda birincilik, yine aynı yıl İzmir Dünya Üniversitelerarası Şampiyonası’nda ikincilik derecelerini aldı. Spor geleceği için yine birçok başarılara imza atacağının sinyallerini veren Uslu, şunları kaydetti: “Gelecek yıl 2007 Avrupa 23 yaş altı, Dünya Üniversitelerarası ve en önemlisi Dünya Büyükler Atletizm Şampiyonası var. Bu yarışmaların hepsine katılıp 1.’lik almak istiyorum. Son aylarda yaptığım bütün çalışmaların hepsi bunun üzerine kuruldu. Antrenörüm bu şampiyonları oldukça ciddiye alıyor ve önümüzdeki yılın müsabaka programının antrenmanlarını şimdiden yapıyoruz. Ben de bu planın dışına çıkmıyorum. Tüm müsabakalarda şampiyonluk başarılarına imza atmak istiyorum. Zor bir yolda yürüdüğümü düşünüyorum ve gücüm yettiği sürece de başarının peşini bırakmayacağım. İşimi severek yaptığım için de güzel gelişmelere şahit olacağımı biliyorum.“ ”Spor ile birlikte hayatım değişti” diyen Uslu, gelecek planlarını da bu doğrultuda yaptığını kaydetti. PİSTE İLK ADIM Ulusal atlet Uslu, 12 yıldır atletizm ile ilgileniyor. Atletizmin yanı sıra Gazi Üniversitesi Beden Eğitim ve Spor Yüksekokulu’nda da eğitimini sürdüren Uslu, 12 yaşındayken Ankara’nın Mamak ilçesindeki bir şenlik esnasında antrenörü Yahya Sevüktekin ile tanıştı. İlerleyen yıllarda spordaki başarısı nedeniyle ulusallık derecesine kadar yükselen Uslu, şimdi Enka Spor Kulübü’nde spor hayatını sürdürüyor. Birçok başarılara imza atan Uslu, 2003 Finlandiya Avrupa Gençler Şampiyonası’nda 2.’lik, 2004 Almanya Avrupa Gençler Kros Şampiyonası’ nda 1.’lik, 2005 Almanya Avrupa PRAKCIN: Ben sizden biri Cihan ÖZCAN adece Efes Pilsen’in değil, Avrupa’nın önde gelen pivot oyuncularından biri Hırvat Nikola Prkaçin... 2.08’lik boyuyla pota altını domine eden Prka, gerek hücumda gerekse de savunmada Efes’in en önemli kozlarından biri. Sırtı potaya dönük vaziyette aldığı toplarla, belki de iri cüssesinden beklenmeyecek çeviklikteki dönüşleriyle rakip potaya bıraktığı sayılar basketbolseverlerin hafızalarında yer eden klasik enstantanelerden. Lacivert Beyazlılar’ın Avrupa Ligi’nde Procom ile Polonya’da yaptıkları karşılaşmada ortaya koyduğu etkili oyun ve attığı 17 sayıyla takımını sırtlayan oyuncuların arasında yer aldı Prka. 2003 yılından beri Efes Pilsen forması giyen deneyimli oyuncu artık yabancılık çekmediğini belirterek, dili tam dönmese de sevimli Türkçesiyle, “Ben Türk gibi hissediyor. Sizden biri” diyor. S yabancılardan olan Prkacin, Türkiye’de artık yabancılık çekmediğini belirterek, “Türkiye’de beşinci yılıma giriyorum. Artık, ben insanları tanıyorum, onlar da beni tanıyor. Beni sevdiklerini de biliyorum, tabi ki ben de onları seviyorum. Takım kaptanı olarak görev almaksa benim için ayrı bir gurur. Ancak, sonuçta biz bir ekibiz. Herkes birlikte elinden geleni yapmaya çalışıyor. Parkenin üstünde hepimiz birlikte mücadele ediyoruz. Ben kaptan olarak sadece onlara deneyimlerimi aktarmaya çalışıyorum” diye konuşuyor. Avrupa Kros Şampiyonası öncesinde Avrupa Atletizm Birliği (EAA) tarafından favori sporcu olarak gösterilen Uslu, aldığı şampiyonluk ile bunu bir kez daha kanıtlamış oldu. Çok düzenli bir hazırlık dönemini geçirdiklerini vurgulayan Uslu, “Kafile arkadaşlarım ve benim beklentimiz vardı en azında iyi bir başarı alacağımızı biliyorduk. Çalışmalarımız hep bunu üzerine kurduk. Şampiyonluğa konsantre olduk. Nihayetinde de ferdi dalda şampiyon oldum. Kendime güvenerek ve rahat bir şekilde piste çıktım” diye konuştu. Spor müsabakalarında moral ve motivasyonun çok önemli olan unsurlardan birisi olduğun işaret eden Uslu, “Aylarca sıkı bir şekilde antrenman yaparsınız fakat gününüzde olmazsınız. Yarışmaya 1 gün kala aksilik yaşanabilir. İsteğinizi alamaya bilirsiniz. Bu şampiyona da bunu yaşamadığım için çok şanslıyım” dedi. İKİNCİ TUR GARANTİ Sezona pek de istedikleri gibi başlayamadıklarını belirten Prkaçin, “Kötü başladığımızı kabul etmek gerek. Olmaması gereken kayıplar yaşadık. Ben dahil hiçbir arkadaşımın beklenileni veremediği maçlarımız oldu. Özellikle Climamio maçı son derece aptalca bir yenilgiydi. Dinamo karşısında da konsantrasyon sorunu yaşadık. Ancak, Procom karşısında takım olarak oldukça iyi bir performans sergiledik. Herkes elinden gelenin en iyisini yaptı. Alınan kötü sonuçlarda gidenlerin ve gelenlerin de etkisi var kuşkusuz. Bir uyum süreci söz konusu. Özellikle Granger’ın olmaması bizim için büyük handikap. Eksikliğini hissediyoruz. Onun yerine oynayan 3 arkadaşımız var, ancak onun yerini doldurmak oldukça güç” diyor. SUTOPUYLA BAŞLADI Sporculuk kariyerine başlangıcı oldukça ilginç aslında Prkaçin’in. Basketbolun önemli isimleri arasında yer alan Hırvat oyuncu sutopuyla başlıyor spor hayatına. 12 yaşında Hırvatistan’ın HK JUG DUBROVNİK takımında sutopuna başlayan ve 15 yaşına kadar oynayan Prkaçin, bu deneyimin kendisi için yararlı olduğunu belirterek, “3 yıl kadar ufak takımda oynadım. Daha sonra basketbol yaşantım başladı. İki spor arasında karşılaştırma yapmak gerekirse su topunun çok daha zor olduğunu söyleyebilirim. Suyun içinde hareket etmek normalden güç. Ancak, bu bir sporcuya inanılmaz güç veren bir olay. Kasm gelişimi açısından çok daha yararlı. Her yeriniz aynı oranda çalışıyor. Çok daha güçlü oluyorsunuz” ifadelerini kullanıyor. Bir Türk takımında kaptanlık görevini üstlenen ender SON DURAK EFES PİLSEN Basketbol kariyerini Efes Pilsen’de sonlandırmak istediğini belirten Prkaçin, “Hırvatistan’da ağabeyimin ilgilendiği bir turizm şirketimiz var. Kariyerimi noktaladıktan sonra basketbola devam edip etmeyeceğimi şu an için bilmiyorum. Ancak, edersem de kendimi genç oyuncuları yetiştirmeye adayacağım. Kesin olan birşey var ki, Efes Pilsen son takımım olacak” ifadelerini kullanıyor. oplum olarak, çok değişik bir yapıya sahibiz. Üzüldüğümüz zaman iliklerimize kadar geçiyor, aksi olduğu zaman da adeta gerilim içine giriyoruz... Hırçınlaşıyoruz, hatta bir kavga ortamına bile giriyoruz. Bir anlamda, dünyamız kararıyor. Oysa bir insan, kimileri tarafından her zaman övülüyor ise bunda bir bit yeniği vardır. Hepimiz insanız. Övülecek yanımız olduğu gibi yerilecek tarafımız da vardır elbet. Komple insan olunamaz. Zaman zaman eleştirileceğimizin de farkında olmamız gerekir. Hayat hikâyeleri yazılan kitaplara bir bakın... Çoğu, konu olan insana övgüler ile doludur. Çoğumuz övgülü yazılar yazmak gibi bir yükümlülük içinde olduğumuzu hissederiz. Etki altında kalırız. Ve kolay kolay da bundan kurtulamayız. Ama benim böyle bir âdetim yoktur. Övdüğüm kişilerin, eleştirilecek yönleri olduğunu da hiç mi hiç unutmam. Düşünürüm ve de yazarım. Bundan ötürü de bazı kendini bilmezler karşısında pek sempatik olamam. T GÖRÜŞ HALİT DERİNGÖR Geçmiş Asla Geçmez rüm. Benim de babam fakirdi. Maddi durumumuz pek iyi değildi. Ortaokulda okurken ‘yer cambazlığı’ yaparak harçlığımı kazanmıştım. Bundan hiçbir zaman gocunmam. Kitabımda da açık açık yazmıştım. “Ben bunları yazıyorum da seni yazdım diye niye kızıyorsun?” dedim başkana... Geçen günlerde, Cumhuriyet Spor dergisinde, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük kaptan ve futbolcularını anlatmaya başlamıştım. Okuyanlar anımsarlar, Lefter’in yaşam hikâyesinin manşetinde, “Türk Futbolunun Mozart’ı” demiştim. Acaba çok mu abarttım? Gerçekte bu bir espriydi. Ve bir büyüklüğün ifadesiydi. Lef Fenerbahçe Cumhuriyeti ve Cumhurbaşkanları isimli kitabımı yazarken, başkanların iyi taraflarını da olumlu olmayan taraflarını da açık yüreklilik ile yazdım. Sevdiğim ve saydığım bir başkanın yaşamını yazarken; hayata şoför muavinliği ile başladığını belirtmiştim. Okumuş ve sinirlenmiş. Uzun bir süre sonra onunla bir derneğin açılış töreninde karşı karşıya geldim. Selam vermeden “Sen bana nasıl şoför muavini dersin?” diye adeta diklendi. Oysa ben, sıfırdan başlayarak, namus ve şerefi ile para kazananları çok takdir ederim. Geçmişlerinin de ortaya getirilmesinden hoşlanılır diye düşünü ter’i bu denli yüceltirken yazımın sonunda, bazı gerçekleri ortaya koydum. Örneğin insan anasından futbolcu doğar. Futbol bir zekâ oyunudur, gibi kalıplaşmış fikirlere de açıklık getirdim. İnsanlar ‘doğma futbolcu’ olmaz. Futbol da çok zekâ oyunu değildir. Günümüzde, geri zekâlılar bile futbol oynuyor. Ulusal takımda bile oynayanları gördük. Eğer futbol bir zekâ oyunu ise Lefter’in Pisagor olması gerekirdi. Veya şimdiki gibi Ada’da bir kafe önünde bir iskemlede oturmak değil de parlamentoda kanguru derisi ile kaplı bir iskemlede oturuyor olması gerekirdi. Lefter, bu sözlerimize çok kızmış ve benim kuşağımın büyük futbolcularına beni şikâyet etmiş!... Lefter’i anladık. Çoğu mürekkep yalamış insanlarımız da Lefter gibi düşünmüyor. Oysa tarihin bir anlamı vardır. Dünya kurulduğundan beri insanların pozitif ve negatif faaliyetlerini anlatır. Gerçek tarih yalakalık değildir! hderingor?hotmail.com Kürsüye çıktığım anı hiç unutamam ampiyonalarda kendisini sevindiren iki olayı anlatan Bİnnaz Uslu, şunları söyledi: “Zaten beni iki olay mutlu ediyor. İlki varış çizgisine birinci olarak bitirmek diğeri ise şampiyonluk kürsüsüne çıkmak. Bütün sporcular AyYıldızlı formanın sorumluluğunu taşır. Kürsüye çıktığım an o coşkulu atmosferi yaşamak, AyYıldızlı bayrağı göndere çektirmek, İstiklal Marşı’nı okutmak unutulmaz anlardı.” Ş
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle