Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 GÜNCEL C haberlerin devamı 22 ARALIK 2006 CUMA CÜNEYT ARCAYÜREK Hükümete uyarı... Haber Merkezi KESK tüm yurtta meydanlara inerek AKP iktidarının emekçiden yana olmayan 2007 bütçesini protesto ederek, Meclis’ten geçirilmemesini istedi. KESK, kamu çalışanlarına grevli, toplusözleşmeli sendika hakkının verilmesi gerektiğini de bir kez daha yineledi. İstanbul Haber Servisi’nin haberine göre KESK’in düzenlediği miting için Unkapanı’ndaki Tekel binası önünde toplanan yüzlerce kamu çalışanı “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek”, “İşçi memur elele genel greve”,” IMF uşağı hükümet istifa” , “ Yaşasın örgütlü mücadelenmiz” ve “ Çankaya’da faşist istemiyoruz” sloganları atarak yürüdü. Emekçiler Saraçhane Meydanı’ndaki parkta AKP hükümetini ve politikalarını protesto ettiler. vam edeceğini” söyledi. Göyçe emekçilerin insanca ve güvenli bir gelecek istediğini anlatarak, “Eğitime, sağlığa bütçe ayrılarak nitelikli kamusal hizmet olmalı. Bunun dışında kamu emekçilerinin grevli toplusözleşme önündeki engellerin kaldırılarak, örgütlenme özgürlüğü sağlanmalı” dedi. Mitinge destek vermek amacıyla alana gelen DİSK Genel Sekreteri Musa Çam yaptığı açıklamada, 2007 bütçesinin emekçinin talebini karşılamaya yönelik olmadığını belirterek, “Eğitim ve sağlık başta olmak üzere bütçeden ayrılan payın 2008 ve 2010 yıllarında IMF’nin isteği ile ayrılmayacağını” ifade etti. tıldı.Sloganlar atarak Konak Alanı’na gelen KESK üyeleri, burada kortejde yer almayan diğer üyelerle buluştu. Alanda konuşan KESK Genel Sekreteri Abdurrahman Daşdemir, bütçede halkın ihtiyaçlarının yerine sermaye ve rantiyenin belirleyici rol oynadığını belirterek, “İnsanca yaşam için bugün hizmet üretmedik. Kulaklarını emekçiden gelen sese tıkayanlar, gözlerini alanlardan kaçıranların sonu, bundan önceki hükümetlerle aynı olacaktır. O gün IMF de onları kurtaramayacak” dedi. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Balık Baştan Kokar IMF Bütçesi... yılı IMF bütçesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi 2007 gündemine geldi, görüşmeler devam ediyor. Bütçe doğal olarak siyasi gelişmelerin gölgesinde kaldı. 2007 yılı bütçesinin genel rakamsal boyutu şöyle: Gelir 188 milyar YTL, gider 204 milyar YTL. Açık 16 milyar YTL. Aslan payı borç faizine ödenen para; 50 milyar YTL. Tablo tıpkı AKP döneminin önceki bütçeleri gibi... Yatırıma pay yok... Bütün gelirinin dörtte biri borç faizine... Yine alışık olduğumuz gibi bütçe görüşmeleri öncesinde IMF heyeti yurda döndü ve bütçe üzerinde son rötuşları yaptı. Yeri geldikçe şu vurguyu yapıyoruz: AB ile AKP Türkiye’ye karşı anlaştı. ABD ile AKP Türkiye’ye karşı anlaştı. Bu iki vurguya ekonomik anlamda şu eki de yapabiliriz: IMF ile AKP, Türkiye’ye karşı anlaştı! Siyasal anlamda geçmişteki koalisyon hükümetini yerden yere vuran AKP, ekonomik anlamda o hükümetin IMF ile yaptığı anlaşmayı yere göğe sığdıramıyor. Türkiye ile benzer zamanlarda IMF’yle zorunlu anlaşma yapan ülkelerin çoğu, çoktan bu kuruluşla bağını kopardı. Kendi ekonomik programını hazırlayıp, uygulamaya koyuldu. AKP hükümeti ise IMF’ye adeta yalvarıyor: “Ne olur bizi terk etme. Sensiz ne para yönetebiliriz, ne ekonomik program yapabiliriz...” ??? Madalyonun öteki yüzünde ise şu var: IMF Türkiye’den geçiniyor! Kara mizah yapmak için bu benzetmeyi sütuna getirmedik. Rakamları aktaralım, siz de hak vereceksiniz: IMF’nin tüm dünya ülkelerine açtığı kredi miktarı 21 milyar 985 milyon dolar. Türkiye’ye açtığı kredi miktarı 11 milyar 170 milyon dolar. Türkiye’nin IMF’nin bütün dünyaya açtığı kredilerdeki payı yüzde 50.8. Yarıdan fazla! Bu tabloyu hükümetin yorumlamasını istesek, şöyle derler: “Bakın işte IMF’nin en çok güvendiği ülke biziz. Dünyada bizden çok borç alma itibarı olan ülke yok...” Oysa sağduyulu herkesin paylaştığı gerçek şu ki, asıl maharet borç almakta değil, ülkesini borç almaya gereksinim duymayacak şekilde yönetmekte. Türkiye, dünyanın en yüksek oranda faizle borç alan ülkelerinin başında geliyor. Hükümet ne yazık ki IMF kredilerinin gerçek faizini açıklamaktan kaçınıyor. Güvenilir kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre, Türkiye’nin dolar bazında IMF’ye ödediği faiz yüzde 13 ile 15 arasında değişiyor. Ekonomi kulislerinde konuşulan şu: Türkiye olmazsa IMF borç verecek, dolayısıyla faiz geliri elde edecek ülke bulamaz! Ne dersiniz; IMF Türkiye’den geçiniyor demekte haksız mıyız? ??? IMF yüzsüzlüğüne çok oldu ama, madalyonun bir başka yüzü daha var: IMF Türkiye’ye borç verirken bir tefeciden daha acımasız davranıyor! Yeri gelmişken vurgulayalım. IMF’yi tefecilerle yan yana koyarken, tefecilerden özür dilemek gerek! Diyelim ki çok sıkıştınız ve bir tefeciden borç aldınız. Size iki temel koşul dayatacaktır: 1 Faiz şu kadar olacak, 1 puan inmem. 2 Borcunu şu gün ödeyeceksin, bir gün ödün vermem. Tefeciden aldığınız parayı istediğiniz yerde kullanır, ödeme zamanı gelince de hesabını görürsünüz. IMF öyle mi ya... Arkadaşlar, önce vereceği paranın miktarını, sonra bu paranın nerelerde kullanılması gerektiğini söylüyor. Öncelikle uyarıyor: “Bu parayı kesinlikle çocuğunun harçlığını artırmak için kullanamazsın... Eşin için harcamalara da göz yummam... Bir kuruşunu dahi evin içine yeni bir yatırım için kullanamazsın...” Bu uyarıların ardından paranın tümünü de vermiyor. Önce bir taksit gönderiyor, istediği yerde kullanıp kullanmadığımıza bakıyor. Onu gözden geçirdikten sonra bir taksit daha gönderiyor. Üçüncü dilimden önce yeni bir koşul dayatıyor: “Başta söylemeyi unuttuk, bundan böyle çalışma saatini 10’dan 12’ye çıkaracaksın...” Bu kurala uyup uymadığınızı birkaç turluk gözlemlerle denetledikten sonra dilimi serbest bırakıyor. Dördüncü dilimi verirken bunun nerede kullanılacağını söylüyor: “İlk üç dilimin faizi, vereceğim dördüncü dilime yakın. Bu dilimi al ve bana faiz olarak hemen geri ver!” İşte size IMF’nin çalışma düzeni... Bu düzen içinde IMF ile tefeci arasında ancak şu benzerlik olabilir: IMF, kıskacına aldığı ülkeyi kolay kolay bırakmaz, ‘tefe’ koyup oynatır! ankcum?cumhuriyet.com.tr E şinden haremim diye söz eden RTE’ye saldırılar gırla. Şaşılacak, eleştirilecek ne var bu sözde? Harem, Cumhuriyet Başbakanı’nın geçmişe dönük özlemlerinden sadece bir örnek. Ülkemizde geniş hareme sahip olan insanlarımız da var. Örneğin Muş’a bağlı Tabanlı köyüne giden AB Proje İzleme ve Değerlendirme Genel Müdürü, 60 yaşındaki Nevzat Demir’in 4 eşi ve 42 çocuğu olduğunu görünce neredeyse baygınlık geçirmiş. Şimdiye kadar böyle bir aileye rastlamadığını söyledikten sonra, “Tarihi bir gün yaşıyorum. Gördüklerime, duyduklarıma inanamıyorum. Şoktayım, biraz yalnız kalmak istiyorum” demiş. AB genel müdürü nereden bilsin; ulusumuz 2002’den beri bugüne dek görmediklerini, duymadıklarını dört yıldır ülkeyi yönetenlerden görüyor, duyuyor. Nasıl mı? Anayasanın dokunulmasını yasakladığı devrim yasalarını hiçe sayarak kılık kıyafeti Batı ölçülerinden uzaklaştıran... örtünmeyi, kadını erkekten soyutlamayı marifet sayan ve... eşinin Arap olduğunu iftiharla söyleyen bir Başbakanımız var. RTE’nin kimliğini anlatmak, varlığından söz etmek, her şeyi anlatmaya yetmez mi? ??? Eşinden haremim diye söz etmesine neden şaşıldığına, şaşırası geliyor insanın. Adam zaten eski yolun yolcusu, eskiye hasret! Bu Başbakan’ın partisinin kongrelerinde haremselamlık uygulattığı, kimi toplantılarda kadınerkek ayrımını onayladığı ne çabuk unutuldu. Yalnız parti kongreleri değil örnek. Daha başkaları var. Örneğin Erzurum’da Liselerarası Basketbol Şampiyonası’nı izlemeye gelen öğrenciler, tribünlerde haremselamlık oturtulmadı mı? Şanlıurfa Endüstri Meslek Lisesi’ne girişçıkışlarda kız öğrencilere ön kapı, erkek öğrencilere ise 50 metre uzaklıktaki arka kapı kullandırılmadı mı? Okullarda ve okul dışında öğrencilere, gençlere ve hatta öğretim kadrosuna yönelik dinsel baskı ve tutuculuk dozunu giderek artırıp, sözlü ya da eylemsel saldırganlığa, şiddete ve zorbalığa dönüşmedi mi? Örnekler gericiliğe koşar adım ilerlediğimizi gösteriyor. ??? Üniversite doçentinin (tanıklara göre seks hastası) eşi peygamberliğini ilan ediyor. Bir başka kentte testislerinden ameliyata girecek gencin ultrasonunu türbanlı uzman iki kadın doktor çekmeyi reddediyor. Eşi ve çocukları türbanlı TC hükümetinde Sağlık Bakanı bu hastaneye müfettiş göndermiş de, olayı inceletiyormuş da... Sonuç? Türbanlı doktorlar hakkında cezai bir işlem yapılacağını sanır mısınız? Güldürmeyin insanı! Bu iktidarda izlenen göstermelik örnek hareketlere bir yenisi ekleniyor. Zira balık baştan kokar. Sağlık Bakanı Hipokrat yemini eden iki kadın doktorun cinsiyet ayrımı uygulamasını ve kamusal alanda türbanla görev yapmalarını nasıl karşılayacak acaba? Cezalandıracak mı, görev sırasında türbanı çıkarın, diyebilecek mi? RTE’nin türbanı başörtüsü diye yutturduğundan beri hayli gelişme var. Meclis TV’den parti gruplarının haftalık toplantılarını izleyiniz. Liderlerin konuşmalarını (örneğin CHP grubunda) izleyen kadınların yüzde yüze yakınının başı sımsıkı kapalı! Oy derdinde olan partilerden örtünmeye karşı çıkmalarını bekleyebilir misiniz? Ülkeye demokrasi geldiğinden beri her alanda gericilik aldı yürüdü. Demokratik rejim galiba bizde uygulandığı ülkelerden başka anlamlarda uygulama görüyor: Türk demokrasisi ilericiliği, ilerlemeyi değil... gericiliği, geriye dönmeyi temsil ediyor. DAVULLU ZURNALI EYLEM Adana Cumhuriyet Bürosu’nun haberine göre Birleşik Taşımacılık Sendikası üyelerinin davullu, zurnalı eylemi nedeniyle Adana’da tren seferleri yapılmazken, KESK’lilerin yandaş sendika olarak suçladığı MemurSen üyeleri polis eşliğinde gelerek bir seferi gerçekleştirdi. TCDD yıllık bilet alan yolcularını kiraladığı minibüslerle taşımak zorunda kaldı. KESK’e bağlı sendikaların EğitimSen Adana Şubesi’nden Uğur Mumcu Alanı’na dek yaptığı yürüyüşe, DİSK, Türkİş, TTB ve TMMOB’ye bağlı odalar destek verdi. İZMİR’DE DE EYLEM Cumhuriyet Ege Bürosu’nun haberine göre kamu çalışanları, AKP hükümetini İzmir’de de emek üretmeyerek protesto etti. Binlerce emekçi, Basmane Alanı’ndan Konak Alanı’na dek yürüdü. Basmane’den Konak’a giden anayol, emniyet güçlerinin engelleme girişimine emekçilerin tepki göstermesi üzerine tek şerit olarak kullanıma açıldı.Yol eyleme katılımın yoğun olması nedeniyle daha sonra araç trafiğine kapa ‘ENGELLERİ KALDIRIN’ KESK Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Sevgi Göyçe yaptığı açıklamada, AKP iktidarının emekçilerin 3 yıllık geleceğini ipotek altına aldığını belirterek, “Gelir dağılımındaki adaletsizliğin artarak devam edeceğini, zenginin daha fazla zengin olacağını, işşizlik ve yoksulluğun derinleşerek de Filistinliler birbirine düştü Dış Haberler Servisi Filistin Başbakanı İsmail Haniye’nin Mısır’dan Gazze’ye girişinin İsrail tarafından engellenmesi ve girdikten sonra da konvoyuna ateş açılmasının ardından yaşanan gerginlik artıyor. Filistin’de taraflar birbirini suçlarken El Fetih ve Hamas arasında çıkan çatışmalarda onlarca kişi yaralandı. Haniye, Suriye, Sudan ve İran ziyaretlerinde topladığı 35 milyon dolarla Gazze’ye dönerken İsrail paranın Filistin’e ulaşmasını önlemek için sınırı kapattırmış, Mısır istihbaratının çabaları sonucu sınır saat 22.20’de açılmıştı. Haniye’nin konvoyunun girişi sırasında Hamas ve Refah sınır kapısının korunmasından sorumlu başkanlık muhafızları arasında çatışma çıkmıştı. Çatışma sırasında Haniye’nin 24 yaşındaki bir koruması ölürken oğlu, yardımcısı Ahmed Yusuf ile bir diğer koruması da yaralandı. Haniye’nin oğlunun çenesinden yaralandığı, durumunun ciddi olmadığı belirtildi. Hamas Sözcüsü İsmail Rıdvan ve meclis üyesi Müşir el Masri, Haniye’ye düzenlenen saldırının arkasında, eski Gazze Güvenlik Sorumlusu Muhammed Dahlan’ın olduğunu öne sürerek Dahlan’ı saldırıyı planlamak ve uygulamakla suçladılar. Rıdvan, milletvekili dokunulmazlığını kaldıracaklarını ve adalete teslim edeceklerini söyleyerek Dahlan’ın bazı “mücahitlerin öldürülmesinden de sorumlu” olduğunu öne sürdü. Refah geçiş noktasının güvenliğini de sağlamakla görevli, Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a bağ Hamas, El Fetih’in önde gelen isimlerinden Dahlan’ı, Haniye’ye suikast girişiminde bulunmakla suçlarken Dahlan da Hamas’ın bir oyun tezgâhladığı suçlamasını getirdi. El Fetih ve Hamas yanlıları arasında Gazze Şeridi ve Batı Şeria’da çatışma çıktı. lı cumhurbaşkanlığı muhafızlarını da suçlayan Rıdvan, muhafızların Başbakan’ın konvoyuna doğrudan ateş ettiklerini iddia etti. Rıdvan, “Güvenliği sağlamadıkları gibi, insanların üzerine ateş ederek birçoğunun yaralanmasına neden oldular” dedi. El Fetih Sözcüsü Mahir Mukdad, Hamas’ı akılcı olmaya ve bu tür suçlamalardan vazgeçmeye çağırdı. Dahlan da savları reddederek “Hamas, aç bıraktığı halktan korkuyor” dedi. Dahlan, Refah geçişinde güvenlik güçleri varken Hamas’ın Haniye’nin giriş için beklediği sırada camilerden, radyolardan “Haniye’yi kurtarın” çağrıları yaptığını, 500’den fazla Hamaslının Refah’a geldiğini belirtti. ‘HALKTAN KORKUYORLAR’ Dahlan, “Bu kendilerinin düzenledikleri bir oyun... Hamas düştükçe bu oyunlara sarılıyor. Hamas, aç bıraktığı Filistin halkından korkuyor. Beni suçlamaları da Hamas’ın sıkıştığını gösteriyor” dedi. Muhammed Dahlan, getirilen paraların Hamas’ın yöneticileri ile üyelerine gittiğini de öne sürdü. İsrail Savunma Bakanı Yardımcısı Efraim Sneh, Haniye’nin “vurulmamasına üzüldüğünü’’ söyledi. Sneh, İsrail’in, Haniye’nin topladığı 35 milyon dolarla girişini yasaklama kararını da destekledi ve “Bu para İsrail’e karşı terörü beslemek ve Hamas iktidarını güçlendirmek için kullanılacaktı” dedi. Hamas ve El Fetih’in karşılıklı suçlamaları, sokağa da yansıdı. Gazze Şeridi ve Batı Şeria’da öğle namazına doğru taraflar arasında silahlı çatışmalar çıktı. Batı Şeria’da, Ramallah’ta Cemal Abdülnasır Camii’nde barikat kuran Hamaslı militanlar, El Fetihli ve Filistinli güvenlik güçlerine ateş açtı. Çatışmalarda 30 Hamas militanı yaralandı. Gazze Şeridi’nde de Hamas ve El Fetih militanları arasında ölen korumanın cenazesi sırasında çatışmalar çıktı. Öğrencilerden örnek projeler... Evrim KAYA Özel İstanbul Çevre Lisesi ve TED İstanbul Koleji öğrencileri, Küresel Çevre Gençlik Konvansiyonu’nda (GEYC) Türkiye’nin gururu oldu. Özel İstanbul Çevre Lisesi öğrencileri tarım dalında “Mayın Tarlalarına Barış Getirdik”, TED İstanbul Koleji öğrencileri de enerji dalında “Türkiye’de İklim Değişikliği” adlı projeleriyle Türkiye’ye dünya birinciliği getirdiler. Yurda dönen öğrenciler, “Projelerimizi hayata geçirmek istiyoruz” dediler. İsveç Lund Üniversitesi Sanayi Çevre Ekonomi Enstitüsü tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen Küresel Çevre Gençlik Konvansiyonu 913 Aralık tarihleri arasında Dubai’de yapıldı. Aralarında İsveç, Kanada, İspanya, Yunanistan, Japonya, İrlanda’nın da bulunduğu 34 ülkeden 600 öğrencinin katılımıyla gerçekleştirilen konvansiyonda yedi ayrı kategoride 120 proje yarıştı. Dubai’de yapılan, 34 ülkeden 600 öğrencinin katıldığı Küresel Çevre Gençlik Konvansiyonu’nda (GEYC) Özel İstanbul Çevre Lisesi ve TED İstanbul Koleji öğrencileri Türkiye’nin gururu oldu. mayın tarlalarının temizlenerek organik tarıma açılması üzerine geliştirildi. Sınırdaki mayın tarlarının temizlenmesiyle dünya barışına katkı sağlayacak projeyle, tarlaların organik tarıma açılarak hem ekolojik fayda sağlanması hem de bölgede göçlerin durdurularak iş gücü ve istihdam yaratması amaçlandı. Proje; her yıl binlerce kişinin hayatını kaybettiği mayın ölümlerine getirdiği barışçıl çözüm ve sürdürülebilirlik teması ile büyük ilgi topladı. Çevre Lisesi’nin bir diğer takımı da ayrıca atık kategorisindeki projeleriyle de üçüncülük ödülü aldı. Konvansiyonun büyük beğenisini toplayan bir diğer ekip de TED İstanbul Koleji öğrencileri oldu. Dr. Itır Ay’ın koordinatörlüğünde enerji dalında “Türkiye’de İklim Değişikliği” adlı projelerini sunan 10. sınıf öğrencileri Mehtap Işık, Evren Şimşek, Ceren Öney ve Yağmur Yıldız, bu dalda birinci seçildiler. TED’liler, taşımacılık alanında da “Arabalar mı Kentler mi” adlı projeleriyle ikinci oldular. Bilimsel çalışmalarının yanı sıra Türkiye’yi halk oyunları ile de temsil eden TED İstanbul Koleji, toplantıya katılanların büyük beğenisini kazandı. İstanbul’a dönen öğrencilerden Mehtap Işık, “İnsan kaynaklı çevresel kıyameti önleyebileceğimizi biliyoruz. Dünyanın geleceği bizim elimizde” dedi. Türkiye’ye birincilik getiren bir diğer öğrenci Evren Şimşek de “Çevreci gençler olarak projelerimize devam edip küçüklerimizi eğitmeye, büyüklerimizi uyarmaya devam edeceğiz” diye konuştu. BARIŞ GETİRDİK’ ‘MAYIN TARLALARINA Özel İstanbul Çevre Lisesi Fen Bölümü Başkanı Ceyhun Vural’ın koordinatörlüğünde son sınıf öğren cilerinden Dalince Dikmen, Tuğçe Kılıç, Kübra Gürlek adlı öğrencilerin geliştirdiği “Mayın Tarlalarına Barış Getirdik” projesi, jürinin büyük beğenisini toplayarak tarım dalında dünya birincisi oldu. Proje TürkiyeSuriye sınırındaki Terör örgütü, barajda çalışan mühendislere gözdağı vermek istiyor Almanlara Ilısu tehdidi... BERLİN (Cumhuriyet) Alman Junge Welt gazetesinde yer alan bir habere göre PKK (HPG), gazeteye Güneydoğu’da yapılmakta olan Ilısu barajının silahlı saldırıların hedefi olacağını, bu projede çalışan Alman mühendislerin de tehlikede olduğunu belirten bir mektup gönderdi. Junge Welt gazetesine gönderilen ve HPG imzasını taşıyan mektupta, Ilısu baraj inşaatının çatışmaların yoğun olduğu bir bölgede yer aldığı, HPG’nin pek çok kez Hermes Projesi kapsamında Federal Almanya’nın katkısıyla gerçekleşen inşaata karşı olduğunu bildirdiği öne sürülüyor. Tehdit mektubunda, bu türden bir projeye karşı olmak için çok sayıda nedene sahip olduklarını öne süren terör örgütü HPG, inşaatın bölgenin 10 bin yıllık bir kültürünü yok edeceği ve ayrıca Kürdistan’ın coğrafi olarak böleceğini iddia ediyor. Türkiye’nin Dicle nehrinin sularını toplayarak, su kısıntısı yapma tehdidiyle Irak üzerinde bir baskı aracı elde edeceği belirtilen mektupta, baraj inşaatının saldırı hedefleri arasında yer aldığı vurgulanıyor. Terör örgütü HPG, gazeteye gönderdiği mektupta, baraj inşaatında çalışan yerli ya da yabancı işçilerin, mühendislerin büyük bir tehlike altında oldukları, zarar görmeleri halinde HPG’nin sorumlu tutulamayacağı da belirtiliyor. İnşaatın Avrupalı katılımcılarına, projeye destek veren bankalara tehditle sona eren mektup, baraj yapımına katılmaktan vazgeçmemeleri halinde Avrupalıların zarar ve kayıplarının kaçınılmaz olacağı vurgusuyla sona eriyor.