Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 C kültür LONDRA’DAN MUSTAFA K. ERDEMOL EKİM CUMA İLK KEZ BIR TÜRK YAZAR BU ÖDÜLE LAYIK GÖRÜLDÜ Yaşar Kemal’den Orhan Pamuk’a silmelerini önleyici bir etki yapar. Yaşadığı trajedide İngiliz, Fransız, Alman, Rus rolünü göremeyen Ermeni halkı, kestirmeden bir ‘‘milli düşman’’ yaratılmasına önyargılı bir katkıda bulunmuş olur. Orhan Pamuk’un yanlışı bu yakıcı sorun üzerine söylediklerini romancı kişiliği üzerinden yapmış olmasıdır. Çünkü söylemleri Nobel’i politik gerekçelerle kazandığı kanısını yaygınlaştırmıştır. Trajedi ile ilgili vermiş olduğu rakamları sonradan ‘‘tahminen’’ dile getirdiğini kabul etmesi güvenilirlik açısından da sorunlu bir tutumdur. Söylediklerinin yanlış olması kesin bile olsa Pamuk’un bunları dile getirmiş olmasını, görüşlerine katılmayan biri olarak, cesurca bulduğumu belirtmeliyim. O görüşleri dile getirdiği için toplumsal bir nefreti hak etmiş oluşuna onay vermek, farklı görüşleri savunduğu için adeta gökkubbe başına yıkılmış bir kuşağın mensubu olduğumdan, benim açımdan mümkün değildir. Düşündüklerini Nobel’i almak için bile söylemiş olsa, toplumsal lincin sokaklara taştığı bir ülkede bunu dile getirmek cesaret isteyen bir tutumdur. Dolayısıyla Pamuk’un cesaretine itiraz etme hakkını bulmuyorum kendimde. Ödülün verildiği saatlerde BBC 24’de bir Pamuk değerlendirmesi yapan yorumcu (adı İkbal ama soyadını unuttum) Nobel’in Orhan Pamuk’a verilmesini kesin bir dille ‘‘politik bir karar’’ olarak değerlendirdi. Ama, Pamuk’un gerçekten çok iyi bir romancı olduğunu, eserlerini ‘‘mükemmel’’ bulduğunu da ekleyerek. Ödülün politik olduğuna kanıt olarak, yıllardır bu kadar genç birine ödül verilmemesi gösteriliyor. ‘‘Politik bir kaygı olmasaydı Pamuk’a Nobel verilişi aceleye getirilmezdi’’ diyenler de var. Ben ödülün Türk romanına verildiğini düşünerek seviniyorum. Yaşar Kemal’e verilseydi daha çok mutlu olurdum, saklayamam, ama görüşlerine katılmamış da olsam, Nobel ödüllerinin uzun zamandır ciddi bir itibar kaybı yaşadığını da düşünsem, buruk da olsa seviniyorum. Ermeni sorununa ilişkin görüşleri nedeniyle varsayalım ki Pamuk’u reddettim, romanlarını yazdığı dilim Türkçeyi de reddedecek halim yok. Pamuk’a Nobel Edebiyat Ödülü GÜRHAN UÇKAN STOCKHOLM Bu yılın Nobel Edebiyat Ödülü’nü Orhan Pamuk aldı. İsveç Akademisi’nin Sürekli Sekreteri Horace Engdahl, geleneklere uygun olarak (TSİ 14.00) akademideki çalışma odasının kapısını aralayarak salonu tıklım tıklım dolduran dünya basınına Nobel Komitesi’nin kararını açıkladı. Engdahl, komitenin Orhan Pamuk’u bu ödüle uygun görmesinin gerekçesini şöyle dile getirdi: ‘‘Orhan Pamuk, kendi kentinin melonkolik ruhunun izlerini sürerken kültürlerin birbirleriyle çatışması ve örülmesinde yeni simgeler bulmuştur.’’ Engdahl, salonda alkışlarla karşılanan bu açıklamadan sonra sorulara yanıt verirken ‘‘Bu yıl favori gösterilen bir adayı seçerek, az görülen bir şey yaptık ve böylelikle bir kez daha birçok kişiyi şaşırttık’’ dedi. İSVEÇ’TE YEDİ KİTABI YAYIMLANDI BAHİSÇİLERİN CEPLERİ DOLDU ngiliz bahis şirketi İ Ladbrokes.com’a göre Orhan Pamuk’un Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmasına sadece tartışılan yazar sevinmedi, çünkü özellikle Fransa ve Ermenistan’dan Pamuk’a bahis oynayanların da cepleri doldu... Daha çok spor bahisleri ve casino oyunlarıyla tanınan, ancak ekim başından beri 2006 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kimin kazanacağı konusunda dünyanın farklı ülkelerinden, farklı miktarlarda 7856 bahis oynanırken favori olan Pamuk’a oynanan 2652 bahsin çoğunlukla Fransa ve Ermenistan’dan geldiği dikkat çekti. Yankı uyandıracak bir başka bilgi ise Fransa’dan gelen bir bahisin miktarının 3000 Avro olması ve bu bahisçinin Pamuk 8.00 oranındayken parasını yatırdığı için toplam 24 bin Avro kazanması oldu. N Birçok dile çevrilmiş olan Orhan Pamuk’un İsveç’te 7 kitabı yayımlandı: Beyaz Kale (1992), Kara Kitap (1995), Yeni Hayat (1996), Sessiz Ev (1992), Benim Adım Kırmızı (2002), Kar (2005), İstanbul: Hatıralar ve Şehir (2006). Orhan Pamuk, kitaplarının çok okur bulduğu İsveç’e defalarca gelmiş ve sonuncusu geçen ayki Göteborg Kitap Fuarı olmak üzere birçok etkinliğe katılmıştı. Her yapıtı gazetelerin kültür sayfalarında geniş olarak tanıtılmakta ve eleştirmenlerin övgüsünü kazanmaktadır. İsveç’in en büyük ve köklü yayınevlerinden Norstedts’de haberden hemen sonra şampanyalar patladıldı. Yayınevinin genel müdürü Viveca Ekelund, ‘‘Orhan Pamuk’un Nobel’i kazanmasının yıllardır rüyasını görüyorduk; rüyalarımız nihayet gerçek oldu’’ dedi. ‘HÜNERLİ BİR YAZAR’ İsveç Akademisi’nin sürekli üyelerinden Peter Englund ise görüşünü şöyle dile getirdi: ‘‘Çok iyi bir karar. Pamuk, gayet hünerli bir yazar ve günümüzdeki fırtınaların tam ortasında kariyerinin doruk noktasına ulaşmış durumdadır. Kendisi, tarih ve politika gibi iki zorlu kavramı romanlarında başarıyla işlemiştir.’’ Pamuk’a ödül tutarı olan 1.7 milyon dolar ile ödül belgesini Alfred Nobel’in ölüm yıldönümü olan 19 Aralık’ta Stockholm’de yapılacak geleneksel törende İsveç kralı Carl Gustaf verecek. Kültür Servisi Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Orhan Pamuk, çok mutlu olduğunu ve ödülü kazanmaktan kıvanç duyduğunu söyledi. Amerika’da bulunan Pamuk, “Çok mutluyum. Ödülü kazanmaktan büyük onur duydum. Bu ödülü yalnızca şahsi bir onur olarak değil, temsilcisi olduğum Türk kültür ve edebiyatına layık görülmüş bir onur olarak değerlendiriyorum” dedi. Yaşar Kemal: Pamuk’a bir email gönderen Kemal, şunları yazdı: ‘‘Seni yürekten kutlarım. Hak ettiğin bu ödülü almana çok sevindim. İnandıklarının ardında da inatla durmaya devam edeceğine hiç kuşkum yok.’’ Doğan Hızlan: İyi bir Türk yazarın böyle uluslararası bir ödül alması hiç kuşkusuz hepimizi mutlu ediyor. Adalet Ağaoğlu: Fransız Meclisi’nden Türkiye aleyhine bir karar çıkmasının üzüntüsünü yaşarken böyle bir ödül beni sevindirdi. Ahmet Telli: Entelektüel açıdan önemli. Bu Orhan Pamuk’un bireysel çizgisinden çok daha önemli. Bu Türkiye’nin dış İlk ödülünü rhan Pamuk, 1952’de İstanbul’un tanınmış aileleO rinden birinin son çocuğu olarak Nişantaşı’nda doğdu. ‘Cevdet Bey ve Oğulları’, ‘Sessiz Ev’, ‘Beyaz Kale’, ‘Kara Kitap’, ‘Yeni Hayat’, ‘Benim Adım Kırmızı’ ve ‘Kar’ adlı romanlarıyla ilgi çekti. Romanlarının dışında, ‘İstanbul: Hatıralar ve Şehir’; yazılarından ve söyleşilerinden seçmelerle bir öyküsünün yer aldığı ‘Öteki Renkler’ adlı iki kitabı daha var. Romanı ‘Kara Kitap’ın bir bölümünden yola çıkarak yazdığı senaryoyu ise Ömer Kavur ‘Gizli Yüz’ adıyla film yaptı. Yazarın aldığı ödüllerden ’da almıştı bazıları ise şöyle: 1979 Milliyet Roman Yarışması Ödülü, 1983 Orhan Kemal Roman Ödülü, 1984 Madaralı Roman Ödülü, 1990 Independent Yabancı Roman Ödülü (Birleşik Krallık), 1991 Prix de la Découverte Européene (Fransa), 1991 Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Senaryo Ödülü, 2002 Prix du Meilleur Livre Etranger (Fransa), 2003 Premio Rinzane Cavour (İtalya), 2005 Alman Kitap Sanatı’nın Barış Ödülü (Almanya), 2005 Prix Medicis Etranger (Fransa) ve son olarak da 2006 Nobel Edebiyat Ödülü. ‘Ünü daha da yayılacak’ LONDRA / MADRİD (ANKA) Yazar Orhan Pamuk’un tahminleri haklı çıkartarak Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanması dünya basınında yankı buldu. GUARDIAN: İngiliz The Guardian gazetesi Orhan Pamuk’un Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandığına dikkat çekerken Pamuk hakkında “Türklüğe hakaret” suçlaması ile dava açıldığını ancak daha sonra düşürüldüğünü yazdı. Pamuk’un yapıtlarının Türkiye ve dünyada hem eleştirmenlerin hem de okuyucuların gözünde başarılı olduğunu belirten gazete, yazarın modern Türk toplumundaki değişimleri incelediğini, kimlik sorunlarını değerlendirdiğini belirtti. EL PAİS: İspanya’nın önde gelen gazetelerinden El Pais de, Orhan Pamuk’un Doğu ile Batı arasında entelektüel bir bağ olarak değerlendirildiğini belirterek Pamuk’un hakkında dava açıldığını da anımsattı. Pamuk’un Nobel Edebiyat Ödülü için önde gelen adayların arasında yer aldığını anımsatan gazete, Pamuk’un “özgür bir yazar olmak istediği” sözlerine yer verdi. ASSOCIATED PRESS: Çok az kişi bu karara şaşırdı. Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan ilk Türk olan 54 yaşındaki Orhan Pamuk hayatında bir Osmanlı ailesinin geleneksel çevresinden Batı odaklı bir hayat stiline geçişi yaşadığını söyledi. Bu temayı bir ailenin üç kuşağını anlattığı ilk kitabı ‘Cevdet Bey ve Oğulları’nda işlemişti. Pamuk’un zaten var olan ünü uluslararası alanda daha da yayılacak. obel’e ilişkin, Orhan Pamuk hakkında oluşmuş genel havadan bağımsız bir değerlendirme yapmak zor gerçekten. Türkiye kamuoyunun Yaşar Kemal’le özellikle edebiyat alanında yıllardır beklediği Nobel Ödülü’nün nihayet kazanılması, Pamuk’un edebi kişiliğiyle ilgisi olmayan değerlendirmelerle ele alınacaktır. Bunda, Orhan Pamuk’un bazı düşüncelerini dile getirirken, bunun, yapıtlarını, edebiyatın batıdaki onay merkezlerine tanıtma amaçlı olduğunu kendisinin de dile getirdiği söylemlerinin etkisi var. Ermeni sorununa ilişkin sert görüşlerini geçen yıl, Nobel Ödülü’nü kazanamadığı ortaya çıktıktan sonra yumuşatması bunun kanıtı sayılabilir pekala. Söz konusu ödülün sonuçları tartışmaya en açık olanını ‘‘barış’’ dalında verileni oluşturuyor. Camp David Zirvesi’nden el ele çıkan Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat ile İsrail Başbakanı Menahem Begin’in Nobel Barış Ödülü’ne birlikte layık görülmeleri, sadece barış alanında değil, tüm alanlarda Nobel ödüllerinin politik içerikli olduğu eleştirisini getirmişti beraberinde. Bu eleştiriler h?l? sürer. Ancak edebiyat alanında verilen ödüllerde genellikle ölçünün doğru tutturulduğu, Nobel’e layık görülenlerin bunu eserleriyle hak ettikleri genel kabul görür. Arap dünyasından Mısırlı Necip Mahfuz’un, ülkesindeki radikal dincilerin hedefi olduğu için Nobel verilerek bir tür ‘‘koruma altına’’ alındığı yolundaki iddiaların da dile getirildiği anımsanırsa, bu tartışmalı ödüllendirmenin gerçekten değerlendirmesini yapmak pek kolay olmaz. ??? Kişisel olarak Orhan Pamuk’un Ermeni sorununa ilişkin yaklaşımının ciddi bir terminolojik yanlışlık taşıdığına inananlardanım. ‘‘Soykırım’’ gibi, üzerinde hemfikir olunması pek de kolay olmayan bir tanımın kolayca dile getirilmesi başka sakıncaları doğurur. En büyük sakıncası da bölgede yaşanan trajik olayların sorumlularından olan emperyal güçlerin rolünün ikincil konuma indirilmesi tehlikesidir. Trajedinin sorumlularının tümüyle ortaya çıkarılması, bölgede birlikte yaşamak zorunda olan ErmeniTürk halklarının birbirine düşman ke Yazarın tepkisi: Büyük onur duydum dünyaya açılması için bir kapı olabilir. Ahmet Ümit: Çok gurur duydum. Her ne kadar Pamuk düzeyinde güçlü yazarlarımız olsa da onun böyle ödüller alması önemli. Özdemir İnce: Orhan Pamuk sıradan bir yazardır. Türk edebiyatı roman ödülünü kazanmadı. Orhan Pamuk’a Nobel Ödülü verildi. Nobel kazanmış olan Pamuk, Ermeni soykırımını kabul ediyor. Türk tarihi açık artırmayla satılmıştır. Açık artırmanın en sıfır noktasında satılmıştır. Bundan dolayı utanç duyuyorum. Murathan Mungan: Türkçe yazan bir romancı bu ödülü aldığı için sevindim. Pamuk’la ilgili, edebiyatıyla ilgili görüşleriniz ne olursa olsun onu savunmanız gerektiğini düşünüyorum. Zülfü Livaneli: Sevinçliyim. Hem Pamuk adına, hem Türk edebiyatı adına bu sevincim. Türkiye’nin çağdaş, güçlü bir edebiyatı olduğu bütün dünyaya tekrar kanıtlanmış oldu. Kişisellikten öte Türk edebiyatına verilen bir ödül olarak da algılamak gerekiyor. Kültür Bakanlığı Müsteşarı Mustafa İsen: Bakanlık olarak Pamuk’u kutluyoruz. Sevinçliyiz. Ödül Türkçeye verilmiştir. Ermenistan Yazarlar Birliği Başkanı David Muradyan, ödülün Pamuk’a verilmesiyle, ‘‘güçlü bir mesaj verildiğini’’ belirterek ‘‘Bu hem bir edebiyat ödülüdür, hem de ahlaki bir durumdur’’ dedi. Ermenistan’ın önde gelen yazarlarından Perch Zeitunsiyan da açıklamasında, ödül için, ‘‘Bu, Pamuk’u yargılamak isteyen Türklere bir derstir. Bu, Türkiye’de demokrasi için bir zaferdir’’ diye konuştu. Ermenistan’ın önde gelen edebiyat eleştirmenlerinden Aleksandır Topçiyan da ‘‘Bu gelişmeye çok çok sevindim. Bu, Türklerin hepsinin ‘soykırım konusunda’ inkârcı olmadığı anlamına geliyor’’ ifadesini kullandı. Deniz Baykal: Bu ödül, edebiyatımızın evrensel değerlerini gösteren ve uluslararası düzeyde kalıcılığını garanti altına alan bir ödüldür. Artık Türkiye ve Türk edebiyatçıları mutlulukla, ‘‘Nobel Edebiyat Ödülleri listesinde biz de varız’’ diyeceklerdir. Abdullah Gül: Böyle bir alanda bir Türk’ün böyle bir armağanı kazanıyor olması, hepimiz için büyük bir mutluluk kaynağı olmuştur. Birçok günlük meseleler unutulur gider ama bir Türk romancısının yazdığı romanlar, bir Türk romancısının Nobel’i kazanmış olması bütün dünyada çok büyük yankı yapar. Tanıtım için çok büyük bir olaydır bu. Olli Rehn, Pamuk’u arkadaşı ve hayranı olarak kutladığını belirterek ‘‘Nasıl ki yaşam için su ve hava gerekiyorsa sanatçılar için de ifade özgürlüğü kaçınılmazdır. Orhan, diğerlerinden daha fazla bu özgürlüğün ne kadar değerli ve kırılgan olduğunu bilir’’ dedi. Jacques Chirac: Nobel Edebiyat Ödülü’nün topluma bakışı özellikle akıllıca, güçlü ve liberal olan Orhan Pamuk’a verilmesine memnun oldum. Türkiye coşku duymalı BERLİN (AA) Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen yazar Orhan Pamuk, bu gelişmenin Türkiye’de kabul görmesi ve coşkuya vesile olması gerektiğini söyledi. Pamuk, Alman Der Spiegel dergisine verdiği demeçte, ‘‘Bana layık görülen ödül Türkiye’de kabul görmeli ve coşkuya vesile olmalı. Biz bunu, olağanüstü bir geçmişi ve büyük önemi olan Türk edebiyatı için bir şeref vesilesi olarak kutlamalıyız. Ben Türkçe yazıyorum, bu edebiyatın bir parçasıyım ve ödüle layık görülen bir kişi olarak da bunun bir temsilcisiyim’’ dedi. Bir yazarın görevinin sadece güzel eserler yazmak olmadığını, bazı tartışmaları da başlatması gerektiğini söyleyen Pamuk, kitaplarında Batı ile Doğu’nun bir araya gelmesi isteminin işlendiğini kaydederek ‘‘Barışta olsun, anarşide olsun, kesişme noktaları vardır. Doğu ile Batı, İslamiyet ile Avrupa arasında çatışma olmak zorunda değil. Eserlerim bunun içindir’’ dedi.Yeni bir eser hazırlamak istediğini belirten, ancak içeriği hakkında şimdilik bir şey söylemek istemeyen Pamuk, ödülü almaya kızı Rüya ile birlikte gitmek istediğini söyledi. ‘BENİM İÇİN BÜYÜK BİR RAHATLAMA’ Tüm arkadaşlarının bu ödülü almasını istediklerini, ancak bu konunun daha önce de sürekli gündeme getirilmesinin kendisini bir süre rahatsız ettiğini ifade eden Pamuk, ‘‘Artık hiç kimsenin bana ‘Nobel Ödülü’nü ne zaman alacaksın’ diye sormaması benim için büyük bir rahatlama’’ diye konuştu. Dergide ‘‘Hak Edilen Mutluluk’’ başlığıyla yer alan bir yazıda da, Nobel Ödül Komitesi’nin bu kez ‘‘güvenli’’ hareket ettiği ve Pamuk hakkındaki tercihiyle, dünyada sesi duyulan ve kendisinden daha çok şey beklenen bir yazarı ödüllendirdiği görüşüne yer verildi. B u haftaki yazıma, Uluslararası PEN Türkiye Merkezi’nin yaptığı basın açıklaması ile başlamak istiyorum: “İfade özgürlüğünün kararlı bir savunucusu olan Uluslararası PEN Türkiye Merkezi, son günlerde ciddi boyutlara ulaşan ifade özgürlüğü ihlalleri ve Fransız parlamentosunda kabul edilen yasa konusunda kamuoyuna aşağıdaki açıklamayı yapma gereğini duymuştur. Son bir yıl içinde, ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı hükümler içeren TCK’nin farklı maddelerinden, yüzü aşkın yazar, çevirmen, gazeteci ve yayıncı hakkında davalar açıldığı bilinmektedir. Haklarında dava açılan yazarlar arasında merkezimizin iki yönetim kurulu üyesi, İpek Çalışlar ile Ragıp Zarakolu’nun, Hrant Dink gibi pek çok gazeteci arkadaşımızın yanı sıra, Muazzez İlmiye Çığ gibi bilim insanları da bulunmaktadır. Merkezimiz, açık şiddet çağrısı içermeyen her türden görüşün serbestçe dile getirilip yayımlanabilmesini demokratik ülkelerde mutlak olan basın ve ifade özgürlüğünün olmazsa olmazı saymakta ve TCK 301. maddesinin – ve sansürcü bir anlayışın ifadesi olan diğer maddelerin yasalarımızdan çıkarılması için parlamentoyu göreve çağırmaktadır. Aynı doğrultuda, Fransa parlamentosunun kabul ettiği, Ermeni soykırımı tezine karşı KEDİ GÖZÜ VECDİ SAYAR görüş belirtenlerin cezalandırılmasını öngören yasayı protesto ettiğimizi belirtiyor ve Uluslararası PEN’i bu konuda tavır almaya davet ediyoruz. Dar ufuklu politikacıların oportünist yaklaşımlarının ürünü olan bu yasa, ülkemizin izolasyonunu hedefleyen güçlere hizmet etmekten başka bir işe yaramayacaktır. Bu izolasyon bölge halklarını birbirinden daha fazla kopartacak, şoven ve militarist politikalara zemin kazandıracaktır. Türkiye PEN’i, eşit ve özgür tarafların, devlet güdümünde olmayan hükümet dışı güçlerin katılımı ile halkların birlikte barış içinde yaşamaları için gerekirse ‘bellek ödevi’ dahil her türlü çabayı desteklemektedir.” ??? Fransız parlamentosunun saygınlığına gölge düşüren bu yasa ile aynı günde İsveç’ten gelen Nobel sonucu ise, kararan ufkumuzu aydınlatan bir haber oldu. Değerli yazarımız Orhan Pamuk’un Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmasını Bir Kötü Bir İyi Haber büyük bir sevinçle karşıladık. Bir Türk yazarının Nobel’i kazanmasının Türkiye adına büyük bir kazanım olduğu ortada. Ne var ki, Fransız parlamentosunun aldığı karar ile aynı gün gündeme düşen bu haberin Türkiye’de farklı yorumlara yol açması beklenebilir. Çünkü, daha ödül açıklanmadan bazı köşelerde, böyle bir sonuç alınırsa bunun Türkiye aleyhtarı güçlerin başarısı olacağı yönünde yazılar okuduk. Bu türden yorumlara alışkınız. Yılmaz Güney’in Cannes’da kazandığı Altın Palmiye ödülü de küçümsenmeye, Türkiye düşmanlarının verdiği bir karar olarak yansıtılmaya çalışılmıştı. Ama, bu tartışmalar Güney’in kazandığı ödülün sinemamızın altın sayfalarında yer almasını engellemediği gibi, bu ödül diğer yönetmenlerimizin de önünü açtı. Orhan Pamuk’un Nobel’inin de benzer bir süreci başlatacağına, Türk edebiyatının bundan böyle dünya medyasında daha fazla yer alacağına, edebiyat or tamının gündemini daha fazla meşgul edeceğine kesin gözüyle bakabiliriz. ??? Frankfurt Kitap Fuarı’ndan söz açmış ve konuya bu hafta devam etme sözü vermiştik. Ne var ki, iki haber gündemimizi değiştiriverdi. Yerimiz kalsaydı, bu yılki fuardan çıkarılması gereken dersleri sıralayacaktık. Şimdi sadece bir dileğimizi belirtmekle yetinelim. Gönül ister ki, Kültür ve Turizm Bakanlığımız önümüzdeki yılın fuarında bu yılki tutumunda ısrar etmez, sorumluluğu Uluslararası Yayıncılar Birliği üyesi Türkiye Yayıncılar Birliği’ne vererek, 2008’in onur ülkesi Türkiye’nin fuarda en iyi biçimde temsil edilmesini sağlar. Almancaya çevrilmemiş önemli eserleri tarafsız bir kurula seçtirir ve bunların çevrilerek, yayımlanması için çalışmaları vakit çok geç olmadan başlatır. Fuarda, bu yıl olduğu gibi ‘resmi’ bir temsil yerine ‘sivil’ bir temsilin gerekli olduğunu, bu yıl Frankfurt’a gelen Bakanlık mensupları da saptamış olmalılar. PEN, TYS gibi saygın edebiyat kurumları ile de işbirliği yaparak, edebiyatımızın fuarda en iyi biçimde temsilini sağlayabilirler. Nobel’i kazanmış bir ülkenin standının daha da çok ilgi göreceği kuşkusuzdur. vecdisayar@yahoo.com Şimdi de kokuyu kopyalıyorlar Çeviri Servisi Japon Profesör Takamiçi Nakamoto, ‘‘koku kopyalayan’’ bir cihaz geliştirdi. ‘‘Bu da ne işe yarar’’ demeyin, Nakamoto’nun cihazının parfüm endüstrisindn talipleri çıktı bile! BBC’nin sitesinde yayımlanan habere göre, geliştirilen cihaz parfüm endüstrisinde görev yapan ‘‘kokuların kalitesini tescil eden’’lerin işini elinden alabilir. Nakamoto’ya göre bu işi, bir şeyi kısa bir süre kokladıktan sonra kokuyu yeniden oluşturup salgılayabilen cihaz da yapabilir. Nakamoto’nun koku kopyalama cihazı şimdilik sadece muz, elma, limon ve portakal kokularını kopyalıyor. Ancak geliştirildiği takdirde sadece parfüm endüstrisinde değil, ürünlerin taze olduğundan emin olmak isteyen müşterilere hizmet vermeyi amaçlayan marketlerde, gıda sanayiinde, bazı hastalıkların teşhisi için tıp dünyasında da kullanılabileceği belirtiliyor.