Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 FUHUŞ BİNLERCE YILDAN BERİ GÖRÜLEN BİR SOSYAL FELAKETTİR; YÜZYILIMIZDA İSE FUHUŞ VE KADIN TİCARETİ BU FELAKETİ DORUĞUNA ÇIKARMIŞTIR C dizi EKİM CUMA Fuhuş ve kadın ticareti FUHUŞ, bir kadının, maddi çıkar karşılığı, sürekli olarak değişik kişilerle cinsel ilişkide bulunmasıdır. Kadın ticareti, bu ilişkinin çok daha boyutlarda örgütlenmesidir. Fuhuş, binlerce yıldan beri görülen bir sosyal felakettir; yüzyılımızda ise fuhuş ve kadın ticareti bu felaketi doruğuna çıkarmıştır. Tarihe baktığımızda gördüklerimiz neler? 20. yüzyıla kadar, fuhşun evriminin özelliği şu: Fuhuş yayıldıkça, yasaklar ve baskılarla karşılaşmış ama toplumlar önleyememiştir; sonunda devletler, inzibati ve sağlıksal önlemlerle iç içe, bir serbestliğe razı olmuştur. 19. yüzyılda, neredeyse bütün ülkelerde, fuhşa bir ‘‘gerekli kötülük’’ olarak bakıldı; ama onu durdurmak ve denetlemek boşa gitti. 20. yüzyılın başlarında, çoğu ülkede fuhuş evleri bulunuyordu ve oralara, çok kez denizdışı ülkelerden binlerce kadın fuhuş için gönderiliyorlardı. Bu ticarete de, vaktiyle siyahilerin ticaretine yollamada bulunarak, ‘‘beyaz kadın ticareti’’ dendi. Ancak o yıllardan bu yana olayların baskısı, fuhşa ve kadın ticaretine karşı mücadelenin yöntemini kökünden değiştirdi: Uluslararası yardımlaşma, köleliğin kaldırılması, çoğu ülkede yaşam düzeyinin yükselmesi, kimi ülkede sosyalist önlemlerin kabul edilmesi ve son olarak, cinsel ilişkilerle bulaşan hastalıkları antibiyotiklerle sağaltma, süreçte yerlerini aldılar. GÜNÜMÜZDE MÜCADELE YOLLARI Günümüzde, fuhuşla ve kadın ticareti ile mücadele eden devletlerin yasa ve mücadele yolları üç grupta toplanıyor: Bunlar da yasaklayıcı, düzenlemeci ve toptan kaldırma sistemleridir. YASAKLAYICI sistem, fuhşu açıkça yasaklama ve onu örgütleyen kişilere karşı bir baskı uygulamaktan ibarettir. Günümüzde, bir otuz kadar ülke bu yolu kabul etmiştir. Yüksek bir yaşam düzeyine sahip Avrupa’nın Kuzey ülkeleri (İsveç, Norveç, Danimarka); kimi eyaletler dışında Birleşik Devletler başta geliyor; vaktiyle komünist ülkeler (Arnavutluk dışında) bu sistemde yer alıyordu; son olarak, Pakistan ya da Güney Vietnam gibi Üçüncü Dünya ülkeleri bu sistemin içindeler. Bu ülkelerde, özellikle Kuzey devletlerinde, fuhşun temel nedenleri, başta sefalet ortadan kalktığı ölçüde; bir de büyük bir özgürlük sayesinde, sistem başarılı oldu. Aynı gerekçeler, Birleşik Devletler için de söz konusudur. Ne var ki, özellikle 60’lı yıllarla beraber işsizlik ve sefalet etkisini duyurunca, büyük merkezlerde, gizli kalmış geleneksel fuhuş gitgide örgütlendi. ‘‘Vahşi’’ bir kadın ticareti de yaygındır. Eski komünist ülkelerde, fuhşa karşı mücadele, çok daha göz alıcı başarılar elde etmişti; işin içine baskı girerken, yeniden eğitim de pek büyük sonuçlar alıyordu. KADINLAR BİR KAYIT SİSTEMİNE BAĞLIDIR DÜZENLEMECİ sistem, ‘‘gerekli kötülük’’ olarak baktığı fuhşu serbest bırakıyor; ancak aşırılıklardan kaçınma için, onu denetliyor ve yapılışını düzenliyor. Uygulanan yöntemler, önce fuhşu çevreden soyutlamaktır: Genelevlere izin veriliyor, ama bir sınır içine hapsediliyor. Sağlık ve asayiş adına, kadınlar bir kayıt sistemine bağlıdır ve bir kart edinme mecburidir. Ne var ki, düzenlemeci sistem, amaçlarına hiçbir zaman ulaşamamıştır: Başta, sokaktaki fuhşu ortadan kaldıramıyor; sonra, dönem dönem istenen tıbsal ziyaretler, zührevi hastalıklara karşı korunmayı sağlayamıyor. Asıl tehlikeli olan, bir tekelin ortaya çıkmasıdır. İşte, bu nedenlerle, neredeyse bütün devletleri günümüzde 150 kadar ülkede genelevleri yasaklamaya götürmüştür. TOPTAN KALDIRICI sisteme gelince... Bu sistem, fahişeleri kadın ticaretinin insafına, giderek bir tür köleliğe mahkum eden düzenlemeci sisteme bir tepki olarak ortaya çıktı. Söz konusu sistem, fuhşun sosyal ve iktisadi nedenlerine dikkat ediyor ve öncelikle de, kadın ticaretini elinde tutanlara karşıdır. 19. yüzyılın sonlarında, İngiltere’de ortaya çıkan akım, arkasına yığınla Avrupa devletini takarak, sonunda uluslararası bir başarıya ulaştı: 2 Aralık 1949’da, Birleşmiş Milletler’in Genel Kurulu, bir uluslararası sözleşme ile, kadın ticaretine karşı çıkıyordu. İmzacı devletler, fuhuşla ilgili bütün kurumları yasaklamayı; başkasının fuhşunu sömüren her girişimi cezalandırmasını üstleniyordu. Arkasından, fahişelerin kurtarılması ve yeniden sınıflandırılmasına ilişkin önlemler geldi. Bu yeni sistemi kabul eden devletler arasında şunlar var: Fransa, İtalya, İspanya, Lüksemburg, Almanya, Hollanda, Arjantin, Şili ve Üçüncü Dünya’nın çoğu devleti. Günümüzde, bu sistem, etkililiği yok diye, sık sık ama haksızca eleştiriliyor, ne var ki, ilerlemeleri de görülüyor. Fuhşun derin nedenlerine saldırmak, ancak uzun bir süreç içinde sonuçlarını verebilir. Kadın ticaretine karşı mücadelelerin yetersizliğine gelince, bunlar da, baskının zayıflığına bağlı ve düzenlemeci sistemden kalan pratiklerin sürdürülmesinin sonucudur. Konunun burasında, fuhuştan ‘‘güncel’’ bilgiler de vermeliyiz. FUHUŞ, bir kadının, maddi çıkar karşılığı, sürekli olarak değişik kişilerle cinsel ilişkide bulunmasıdır. Fuhuş yayıldıkça, yasaklar ve baskılarla karşılaşmış ama toplumlar bunu önleyememiştir; sonunda devletler, inzibati ve sağlıksal önlemlerle iç içe, bir serbestliğe razı olmuştur. ? 19. yüzyılda, neredeyse bütün ülkelerde, fuhşa bir ‘‘gerekli kötülük’’ olarak bakıldı; ama onu durdurmak ve denetlemek boşa gitti. 20. yüzyılın başlarında, çoğu ülkede fuhuş evleri bulunuyordu ve oralara, çok kez denizdışı ülkelerden binlerce kadın fuhuş için gönderiliyorlardı. Nedenlerin başı yoksulluk Ö BM’NİN RAPORLARINA GÖRE HER YIL DÖRT MİLYON İNSANIN TICARETİ YAPILIYOR Uyuşturucudan sonra kadın ticareti en büyük pazar Ç ağdaş dünyada, milyarlarca dolarlık uyuşturucu ve silahtan sonra, kadın ticareti en büyük pazardır; ‘‘küreselleşme’’ de, ona görülmemiş boyutlar kazandırdı. Birleşmiş Milletler’in raporlarına göre her yıl, dört milyon insanın ticareti yapılıyor ve yüz binlerce kadın, seks ticareti için dolaşıma sokuluyor. Uluslararası suç örgütlerine karşı uluslararası anlaşmalarla direnç gösteriliyor, ama yoksulluk arttıkça pazar da büyüyor. Bu pazarda yapılan yeni bir ‘‘köle ticareti’’dir: Yüz binlerce kadın, bu ‘‘modern köleler’’, tecavüzle, işkenceyle tehdit ediliyor; suç örgütlerine boyun eğmeyenler de öldürülüyor. Türkiye de bu vahşi pazara dahil. Bir de, Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) hazırlattığı ‘‘Hayatsız Kadınlar Dosyası’’ var elimizde: 19 Temmuz 2004 tarihli Hürriyet, üç büyük ilde fuhuş üstüne hazırlanan dosyadan bilgiler veriyordu; dosya, söz konusu illerden gerçekliği yansıtırken, Türkiye geneli üstüne de bir fikir ortaya koyuyor. Gerçekten ‘‘Hayatsız Kadınlar Dosyası’’ başlığı altında yapılan araştırmaya göre, Türkiye’de faaliyet gösteren 56 genelevde kayıtlı yaklaşık 3 bin hayat kadını çalışıyor. Türkiye’de tescilli hayat kadını sayısı da 15 bini geçiyor. Genelevlerde, hukuki sorun yaratmasın diye vesikasız çok sayıda kadının çalıştığı, çalışacak genelev bulamadığı için birçoğunun da gizli fuhuş yaptığı belirtiliyor. vesikaya sahip olmak, onca yoksulluk içinde sağlama bağlanmış bir kazancı da beraberinde getiriyor. Üç büyük ilde, yaklaşık 30 bin kadın genelevde çalışmak amacıyla vesika bekliyor. Türkiye genelinde vesikalı ya da gizli çalışan hayat kadınlarının sayısının 100 bine yaklaştığı kaydedilen raporda, Türkiye’nin kadın nüfusunun 35 milyon civarında olduğu hesaba katıldığında, her 350 kadınımızdan birinin fuhuş batağının eşiğinde olduğu belirtiliyor. Fuhuş yapma yaşının 1540 yaş arası olduğu, bu yaştaki kadınların 17 milyona yaklaştığı göz önüne alındığında da, korkunç bir yüzde ile karşı karşıya kalınıyor. Üstelik bu hesaba travestiler, transseksüeller, eşcinsel fuhuş dahil değil. Raporda fuhuş sektöründe bir yılda dönen paranın asgari 34 milyar dolar olduğu belirtiliyor. Bu paradan patron, bar, pavyon, disko, gece kulüpleri, otelci, taksici, eğlence yeri sahibi gibi on binlerce insan pay alıyor; yani fuhuştan yüz binlerce insan maddi anlamda nasipleniyor. Pasta bu kadar büyük olunca devreye fuhuş mafyası giriyor. Fuhuş mafyası, küçük kız çocuklarını kaçırmaktan tutun da zorla fuhuş yaptırmaya kadar her yola başvuruyor. Raporda, 18 yaşından küçük hayat kadınlarının ‘‘çocuk hayat kadını’’ sınıfına girdiği belirtiliyor. 2000 yılında Türkiye’de yapılan ‘‘1. Çocuk Kurultayı’’nda çocuk fahişe olayının korkutucu boyutlara geldiği kaydedilerek, ülkemizde fahişelik yaşının 15’e kadar düştüğü, bazı araştırmacılara göre ise bu yaşın 12’ye kadar indiğine vurgu yapılıyor. 2000 yılında, yalnızca İstanbul’da çocuk hayat kadınları sayısı 500 olarak belirtilmesine rağmen, resmi olmayan rakamların bu sayının çok üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Kadınların yüzde 30’u kocası, yüzde 10’u baba, anne, ağabey gibi diğer yakınları, yüzde 3.4’ü de beraber oldukları erkekler tarafından satılıyor. Para karşılığı cinsel ilişkiye girenlerin yüzde 63.4’ü resmi, yüzde 12.2’si ise imam nikâhlı olarak evli kadınlardan oluşuyor. te yandan, fuhşa yol açan nedenlerin başında yoksulluk birinci sırada geliyor. Kişi başına milli gelirin 100 dolara kadar düştüğü bölgelerde yaşayan insanlarımız, art arda yaşanan ekonomik bunalımların da etkisiyle dünyanın bu en eski mesleği ile tanışma tehlikesini yüksek derecede taşıyor. Sektörde sadece Türkler çalışmıyor. Büyük bölümü Ukrayna, Moldova, Gürcistan, Azerbaycan ve Beyaz Rusya’dan ülkemize çalışmak üzere gelen binlerce yabancı uyruklu hayat kadını, gece kulüplerinde, sokak başlarında, kadın satıcılarının iki dudağı arasında ekmek parası için vücutlarını pazarlıyor. Raporda, 2001 yılında ölen genelev patroniçesi Matild Manukyan’ın 1944 yılından başlayarak birçok kez vergi rekortmeni olduğu, bu örneğin bile fuhuş sektörünün parasal açıdan dev bir sektör olduğunu ortaya koymaya yettiği belirtiliyor. Buna karşın, bu sektörün vergi kaçağı diğer bütün sektörlere parmak ısırtıyor. Rapora göre genelev kadını olmak için 21 yaşını doldurmak, evli olmamak, Türk vatandaşı olmak gibi koşullar aranıyor. İşveren ile bir iş sözleşmesi imzalayan genelev kadınları için müebbet hapis işte bu imza ile başlıyor. Genelev kadınları, çoğunlukla senet imzalattırılarak, büyük miktarlarda borçlandırılıyor. ATO Başkanı Sinan Aygün’ün de rapora ilişkin yaptığı bir değerlendirmesi var. Başkan, değerlendirmesinde işyerlerinde kadın istihdamının arttırılması için, yasal düzenlemeler dahil her türlü tedbirin bir an önce alınması gerektiğini belirterek, öncelikle yoksul, cahil, işsiz ve sahipsiz kadınlarımıza yönelik sosyal güvenlik ve yardım mekanizmalarının hızla işletilmesini istiyor. Aygün, şu doğruları da ekliyor sözlerine: ‘‘Ortaya çıkan tablo, 10 yıldır kötü yönetilen bir ülkenin, bir ekonominin faturasıdır. Hayatın kadınları değil, kral çıplak! Türkiye’de halen 10 kadın sığınma evi, 11 yardım merkezi bulunuyor. Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun her yıl hazırladığı İlerleme Raporu’nda bu sayının azlığının altı çiziliyor. Uyum yasaları diye tutturduk. Her konuda AB’ye biraz daha yaklaştık, biraz da insanlarımızla yaklaşalım! AB kriterlerine göre her 7 bin 500 kadın ve kız çocuğu için bir sığınma evi açılması gerekiyor. Kadın nüfusunun 35 milyon olduğu hesaplanırsa, kadın sığınma evi ve yardım merkezlerinin ne kadar az olduğu ortaya çıkıyor.’’ İşte, ‘‘Hayatsız Kadınlar Dosyası’’nın ortaya koyduğu gerçekler! SOSYAL BIR GÖREV... Son olarak ne demeli fuhuş üstüne? Yeniden eğitim konusunda tekniklerin gelişmesi ve toplumun yoksullar karşısında görevlerinin bilincine vardığı düzeye bakıp fuhuş sorununu çözmekte daha hazırlıklı olduğumuzu söyleyebiliriz. Yaşam düzeyinin görece yükseldiği bir ortamda, meslekten fuhuş azalmıştır; gençler arasında gitgide artan özgürlük de, fuhşa başvurmayı gereksiz kılıyor. Buna karşın, ailevi ve sosyal kurumların gevşediği bir sırada, rastlantıya bağlı fuhuş gelişmiştir; uyuşturucu ihtiyacı, alkol, serserilik bu gelişmeyi etkiliyor. Geleneksel kadın ticareti de, ayakta durmak için devre uymaya çalışıyor; pornografik yayınlar daha da artmıştır. Bütün bunlar, toplumun yaşamında, gitgide yoğun biçimde yerini almıştır. Ne var ki, korkunç bir tehlikedir bu; çünkü ‘‘örgütlü suçluluğun’’ kökünde bunlar rol oynuyor. Böylece, fuhşa ve kadın ticaretine karşı mücadele, sosyal bir görevdir; suç ve cinayet salgınına karşı savaş için de zorunludur... B İ T T İ HER 350 KADINDAN BİRİ FUHUŞ BATAĞINDA Genelevde çalışmak için gerekli olan vesika, taksi plakasından farksız. Çünkü bu