02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 H. Miray VURMAY TUSAM Ortadoğu Araştırmaları Masası [email protected] Önce umut oldu, sonra hüsran… C S TRATEJİ olmasının bir diğer nedeni de adaylık yarışında son derece çetin tartışmalara neden olan isim meselesi oldu. "Barack" ismi telaffuz olarak Arapça’da "yıldırım" anlamına gelen sözcükle büyük benzerlik gösteriyordu ve hatta kimilerine göre Obama’nın ismi düpedüz Arapçaydı. Her ne kadar kullanmamayı tercih etse de "Hüseyin" olduğu iddia edilen ve yine rakipleri tarafından "aleyhte delil" olarak kullanılan ikinci ismi de Araplar arasındaki Obama sempatisinin artmasına neden oldu. Tüm bunların üzerine romantik bir bağ kurdukları Obama’nın "değişim" sloganı ile adeta "yırtıcı bir şahin" olarak 8 yıldır görev yapan Bush yönetiminin tersine daha ılımlı bir görüntü vermesi daha da önemlisi Irak konusunda Arapların duymak istediği ifadeleri kullanması Obama’nın yıldızını Arap dünyasının nazarında iyiden iyiye parlatmıştı. Ne var ki, Arap dünyası ve Obama arasında her şey yolunda giderken, Obama’nın adaylığının kesinleştiği günün ertesinde AIPAC’de yaptığı ateşli, İsrail yanlısı konuşma Arap dünyasında tam anlamıyla hayal kırıklığı yarattı. Yapılan yorumların çoğunda artık Demokrat Parti’nin başkan adayı olan Obama’nın vicdanlara oynamayı bir taraf bırakıp yönünü tribünlere yani sandığa çevirdiği ve bu nedenle de başta İsrail ve Ermeni lobileri olmak üzere kendisine oy olarak geri dönecek unsurlara yatırım yapmaya başladığı yer aldı. Arap basını ve siyaset yorumcuları en baştan beri kamuoyunda oluşan aşırı iyimser hava yerine temkinli yaklaşmayı tercih etmişlerdi. Çünkü başta Ortadoğu politikaları olmak üzere ABD’nin küresel politikaları her daim uzun vadeler üzerine kurulurdu. Obama, vaat ettiği gibi bir şeyleri değiştirecekse olası değişim sadece politikanın uygulama safhasındaki stratejilerde olabilirdi. İzlenmekte olan politika ise uzun bir süre daha sabit kalmaya mahkumdu. uygusal karar verme" Arap toplumunda baskın bir şekilde kendini gösterir. Arap toplumu da tam bir "Doğulu" olarak, iyi ya da kötü her şeye duygusal yaklaşma eğilimindedir ve bu nedenle hem bireysel hem de toplumsal anlamda duygusal gelgitlere oldukça açıktır. Bu bağlamda Arap kamuoyunda duygusal merkezli, başka bir deyişle romantizm referanslı düşünsel dalgalanmalara rastlamak işten bile değildir. Bu durumun toplumsal ölçekteki örneklerine bir yenisi daha geçtiğimiz günlerde eklendi. Etkileri ve yarattığı tartışma ise üzerinden zaman geçtikçe hararetini yitireceğine halen ateşli bir şekilde Arap dünyasının gündemini meşgul etmeye devam ediyor. Söz konusu tartışma, dünya üzerindeki neredeyse tüm Arapların canı gönülden desteklediği ABD’nin Demokrat Başkan adayı Barack Obama’nın Hillary Clinton karşısında zaferini ilan eder etmez, yani Başkan adaylığı kesinleşir kesinleşmez, Ortadoğu özelinde yaptığı açıklamalar etrafında dönüyor. Adaylık yarışını kazanmasının hemen ardından Amerikanİsrail Kamu İşleri Komitesi (American Israel Public Affairs Committee) AIPAC’de yaptığı konuşmada "İsrail devletinin güvenliği kutsaldır ve Kudüs İsrail'in ebediyen bölünmez başkenti olarak kalacaktır" ifadelerini açık bir şekilde ve oldukça tutkulu bir biçimde kullanması çeşitli nedenlerden dolayı Arap dünyasının duygusal anlamda desteğini kazanmış olan Obama’nın Ortadoğu’daki parlayan yıldızını birden söndürüverdi. Zira ABD’nin "Demokrat partili Başkan Adayı" sıfatını kazanabilmek için aynı zamanda eski başkanlardan Bill Clinton’un eşi olan Hilary Clinton karşısında çetin bir mücadeleye girişen Barack Obama, seçim kampanyası boyunca "değişim" temasını işlemiş ve söz konusu "değişim"lerden birinin de başta Irak olmak üzere ABD’nin mevcut Ortadoğu politikalarında olacağını defalarca dile getirmişti. "D Babası Afrika kökenli olan Obama’nın ‘değişim’ sloganıyla ABD Başkanlığı’na aday olması duygusal Araplar için önce umut oldu. İsrail’e destek açıklaması yapmasının ardından ise beklentiler hüsrana dönüştü… başkenti Cakarta'ya yerleşen Obama’nın çocukluk yılları ise adaylık sürecindeki tartışmalara kaynaklık eden karmaşık olaylarla örülü. Çocukluğunu annesi ve üvey babasıyla birlilikte Cakarta'da geçiren Obama’nın burada bir süre Müslüman okuluna bir süre de Katolik okuluna gitmiş olması dini inancına dair kafaları karıştırmış ve geçmişindeki bu olay zinciri rakipleri tarafından Obama’nın aleyhinde kullanılmıştı. Ancak rakipleri tarafından kökleri ve geçmişi kaynak gösterilerek "gizli Müslüman" olmakla itham edilen Obama, her fırsatta bunu reddederek "United Church of Christ" mezhebine bağlı bir Protestan Hristiyan olduğunu vurguluyor. Ancak her ne kadar Müslüman olmadığını, Hristiyan olduğunu üzerine basa basa ifade etse de, hatta kimilerine göre bir zamanlar Müslümanken sonradan din değiştirip "mürted" olsa da Obama, kökeni itibarıyla "öteki" olarak algılanması nedeniyle Arap dünyasında son derece olumlu duygular uyandırmayı başardı. Obama’nın Araplar arasında popüler Arapların Obama ikilemi BEKLENTİLER FARKLI Görüldüğü üzere Barack Obama ismi Arap dünyasında değişen katsayılarla olsa da genel itibari ile olumlu anlamda beklentiler oluşmasına neden olmuş durumda. Duygusal beklentiler bir kenara bırakılıp gerçekçi bir düzlemde ele alındığında Obama’dan ABD’nin Ortadoğu politikasının değişmesine dair radikal beklentiler içerisine girmek yanıltıcı olabilir. Obama’nın ABD başkanı olması durumunda belli oranda, belli politikalarda yumuşama beklenebilir ancak söz konusu değişimlerin bir anda ve sınırsız olması pek mümkün değil. Ayrıca Bush yönetiminin tek taraflı, agresif politikalarının aksine Obama... kampanyasının başından beri karşılıklı diyalog ve doğrudan ilişki kavramlarını ön plana çıkaran Obama’nın söylemlerinin ne kadarını hayata geçirebileceği konusu ise soru işaretleri ile dolu. Zira Obama’nın kendisi de özellikle Ortadoğu politikaları bağlamında kökten bir değişim önerisinde bulunmuyor. Çünkü ABD’nin yeni başkanı her kim olacaksa onu oldukça kirli bir Ortadoğu sayfası bekliyor. Afganistan ve Irak işgalleri ile Ortadoğu’da oldukça kötü bir imaja sahip olan ABD’nin sahip olduğu bu negatif algılamaları Obama gibi "ılımlı " görünen bir isimle kısa zamanda silmesi de aslında çok gerçekçi sayılmaz. Bu yüzden Arap dünyası Obama konusunda net bir fikre sahip değil henüz. Kalpleri kırık da olsa halen gizliden gizliye Obama için atan Arapların Obama umuduna inat akıllarda halen sayısız soru ve şüphe cirit atıyor… OBAMA ROMANTİZMİ Arap Ortadoğu’sunda yaşayan milyonlarca insan için uzun zamandır "ABD ve Ortadoğu" sözcükleri çok büyük oranda nefret içerikli cümlelerde bir araya gelse de Arapların büyük çoğunluğu Obama gibi "aykırı" bir ismin başkanlık koltuğunda oturacağı olası bir ABD yönetiminin eskiye oranla daha ılımlı, yani Obama’nın vaatlerindeki gibi "farklı" bir çizgide olacağına dair güçlü bir inanca sahip. Çünkü başta ten rengi olmak üzere birçok açıdan klasik ABD başkanı profiline uymayan Obama’nın söz konusu aykırı özellikleri Arap dünyasında Obama’ya karşı duygusal bir bağ oluşmasına neden oldu. 1961 yılında ABD’ye bağlı Havai’nin en büyük kenti olan Honolulu'da doğan, KenyalızenciMüslüman bir baba ile Kansalsı, beyazateist bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelen Barack (Hüseyin) Obama, görüldüğü üzere çok kültürlü, çok etnili ve çok dinli köklere sahip. Altı yaşındayken anne ve babası boşanan ve Endonezyalı bir Müslüman ile ikinci evliliğini yapan annesi ile birlikte Endonezya'nın
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle