Katalog

öncesinde arkadaşlarla bir araya geldik. Ereğli DemirÇelik... Fabrikamızı, atölyemizi temizledik. Kullandığımız alet ve edevatın bakımını yaptık. Tezgâhlarımızı yağladık, sildik… Öyle greve çıktık" İşte Türk Metal’in çatısı altındaki metal işçilerinin zihniyeti bu… İşte üreten… İşte Türk sanayisini katletmek isteyenlerin karşısında haysiyetli bir şekilde duran, işte Türkiye’nin ihtiyacını duyduğu işçi bu… Hem imzaladığımız sözleşmelerle, hem de üyelerimizle birlikte sağlam temeller üzerinde tuttuğumuz fikri bütünlük ile 2000’li yılların büyük ve güçlü sendikalarından biri olduk… Bu duruma gelmemizde 1963’ten 2008’e sendikamızın her kademesinde görev almış arkadaşlarımızın saygıyla karşılanacak büyük emekleri olmuştur. Türk Metal, 45 yılının son 15 yılında sendikal anlayışını, dünyada yaşanan değişime paralel olarak yenileyen bir sendika olmuştur… işçi çocuğunu yurtdışındaki eğitim kamplarına Dünyada demokrasinin en temel gerekliliği olan göndererek onların ilk yurtdışı deneyimlerine sahip örgütlenmeyi karşısına alarak, sendikalaşmaya karşı olmasına katkıda bulunmuştur. Öte yandan 25 şubesini cephe alan, sendikalaşmayı ve sendikaları bitirmek kapsayan bir şekilde üye çocuklarına, bilgisayar ve isteyen çevrelere karşı Türk Metal, sendikalaşmanın yabancı dil kurslarını ücretsiz olarak sağlamıştır… kapsamını genişleterek, sadece üyelerine değil, onların Ayrıca halen faaliyette olan okullar ve öğrenci eş ve çocuklarına da hizmet veren bir sendikacılık yurtları ile Türk eğitimine, işçi evleri ve anlayışını ‘model’ olarak Türk sendikal hareketinin misafirhaneler ile üyelerine huzurevleri ile yaşlı vitrinine koymuştur… üyelerine hizmet veren Türk Metal, çeşitli bölgelerde 75 bine yakın metal işçisini eşleriyle birlikte özellikle SSK hastanelerinin ihtiyaçlarını gidermeye KKTC ve Didim’de düzenlediği tatil amaçlı eğitim de devam etmektedir. çalışmalarıyla donatarak, dayanışma alanına işçilerin Bunun yanı sıra 2001 yılında metal işkolundaki eşlerini de almıştır… Üyesi olan 20 bine yakın metal partneri olan Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası ile işçisini yurtdışı eğitimi kapsamında gezilere birlikte başlattığı eğitim seminerleri ile bugüne kadar göndererek, uluslararası gözlemde bulunmalarını 50 bine yakın metal işçisi, endüstriyel ilişkiler içinde sağlamıştır. Bunun yanı sıra sendika bünyesinde güçlü ve bilinçli durmalarını sağlayacak eğitim işçilerin çocukları için oluşturulan Metal Çocuk çalışmalarına katılmıştır. Bu projeyi inceleyenler, Arkadaş Kulübü faaliyetleri çerçevesinde 2 bine yakın C S TRATEJİ 5 bunun sosyal sorumluluk sahibi iki ciddi kuruluşun gerçekleştirdiği son derece kıymetli bir çalışma olduğunu kabul etmektedir. Türkiye’de ve dünyada sendikalaşma önündeki engellerin her geçen gün çoğaldığı bir süreçte Türk Metal, zor olanı başararak özel sektörde özellikle son 4 yıl içinde yaklaşık 50 bin metal işçisinin sendikalaşmanın nimetlerinden faydalanmasını sağlayan sendika olmuştur. Türk Metal, sendikal etkinliğini yurtdışında da göstermiş ve 1994 yılında faaliyete geçen Uluslararası Avrasya Metal İşçileri Federasyonu’nun kuruluşuna öncülük etmiştir. Bugün 21 ülkeden 84 sendikanın üye olduğu federasyonun çatısı altındaki üye işçi sayısı 21 milyonu bulmaktadır. Türk Metal’in bir önemli özelliği, bugüne kadar hiçbir siyasi partinin kanatları altına girmemiş olmasıdır. Türk Metal, hiçbir kişinin, hiçbir kurumun baskısına yenik düşmediği, himayesi altında olmadığı için bugün de inanılan ve güvenilen bir sendikadır… Türk Metal’in, geride bıraktığı 45 yılın her yılına, her ayına, gününe ve dakikasına bir nakış gibi işlediği haysiyetli ve bağımsız sendikacılığı onun en büyük değeridir. 45 yılın faturasına bakıldığında büyük sıkıntılar, büyük zorluklar ve bunların aşılması için verilen büyük mücadelelerin büyük yer kapladığı görülecektir… İşte Türk Metal, bu zorluklara, sıkıntılara rağmen 45 yıldır inançla kararlılıkla mücadele eden örgütlenmeye inanan, dayanışma içinde olan yüz binlerin içindeki üretme sevgisidir. Kazanma, kazandırma aşkıdır… Türk Metal bir hayalin değil, bir gerçeğin adıdır… İnsan sevgi, emeğe saygıdır… Barış DOSTER T ürkiye’nin bağımsızlığı, bütünlüğü ve egemenliğini savunmanın "gericilik", Cumhuriyet Devrimi kazanımlarına sahip çıkmanın "tutuculuk", dış baskılara karşı direnmenin ise "çağı yakalayamamak" olarak gösterilmeye çalışıldığı bir süreçte sadece saptama yapan değil, çözüm de öneren çalışmalara büyük ihtiyaç duyuluyor. Kurtuluşu yabancı ülkelerin buyruklarında ve ithal reçetelerde arayanların hayli etkili olduğu ülkemizde hem bilimsel, hem siyasal, hem de örgütsel düzlemde bu şart. Çünkü baskılara direnmek için güçlü bir politik duruş, güçlü bir politik duruş için de tutarlı bir ideolojik altyapı ve sağlam bir ekonomik yapı gerekiyor. Ülkemize uzun yıllar diplomat olarak hizmet ettikten sonra, kariyerini başarılı bir politikacı olarak sürdüren Onur Öymen’in beşinci kitabı "Çıkış Yolu", bu kaygı ve amaçlarla yazılmış bir kitap. Hem her açıdan durum muhakemesi yapıyor, hem de çıkış yolunu ortaya koyuyor. Dünyanın değişen koşullarından ekonomiye, uluslararası hukuktan terörizme, Ortadoğu’daki gelişmelerden Türkiye’nin ekonomik zaaflarına kadar pek çok konuda önemli bilgiler Çıkış Yolu gelişmeler ve TürkiyeAB ilişkileri masaya içeren kitabında Öymen, dış müdahalelerden de yatırılıyor. örnekler veriyor. Havai Kraliçesi’nin nasıl Atatürk’ün tam bağımsızlık konusundaki devrildiği, Küba’nın başına gelenler, ödünsüzlüğünü, Pantürkizm ve Panislamizm Nikaragua’daki dış müdahaleler ve çıkan savaş, konularına olan yaklaşımını, yabancı baskılara Şili’nin dramı, Orta Amerika’da yabancıların etkisi, karşı dik duruşunu ve yaptığı uyarıları anlatan Brezilya’daki dış müdahaleler ve Öymen, Atatürk’ün görüşlerinin Latin Amerika bu kapsamda ele güncelliğinin ve geçerliliğinin alınan ülke ve bölgelerden bazıları. Yazar: Onur Öymen altını çiziyor. Atatürk’ün izinden Uzak Doğu, Ortadoğu, Afrika, Remzi Kitabevi yürüyen milyonların savaş sonrası Avrupa, eski umutsuzluğa, karamsarlığa, SSCB’nin müdahale yöntemleri kötümserliğe kapılma hakkı üzerinde de ayrıntısıyla duran bulunmadığını vurgulayan Öymen, kitabının sonuç Öymen, sadece politikacıların değil, bilim bölümünde Türkiye’nin çıkış yolunu Atatürk yolu insanlarının bile "sömürü", "emperyalizm", olarak tanımlıyor. Öymen, şöyle diyor: "dış baskı" gibi kavramları ağızlarına "Türkiye’nin bugünkü durumunda yapılacak almadıkları bir dönemde, kültürel işlerin başında ülkenin siyasi bağımsızlığına gölge emperyalizmin, ekonomik baskıların, düşürebilecek engellerden kurtulmak geliyor. lobicilik ve kamuoyunu yönlendirme Örneğin; kriz zamanlarında kaçınılmaz olarak faaliyetlerinin üzerinde önemle ve IMF’ye başvurulmaktadır ancak kriz geçtikten ayrıntılı olarak duruyor. Dinin politik sonra da bunu sürdürmek, ekonomik bağımsızlık hayatta kullanılmasının ve Türkiye’nin anlayışıyla bağdaşmaz. Bugün AB üyesi ülkelerin çok partili hayata geçerken uğradığı hiçbirinin IMF ile standby anlaşması yoktur. baskıların da geniş bir özetini veren Türkiye kararını kendisi veren bir ülke olacaktır Öymen, yakın dönemin önemli ama bu kararları Türkiye’de kim verecektir? diplomatik konularını ve gelişmelerini de Cumhuriyetle birlikte milli iradenin üstünlüğü bir kez daha gündeme taşıyor. Bu kapsamda Büyük ilkesi kabul edildiğine göre en üstün güç halktır, en Ortadoğu Projesi, ABD’nin Irak’ı işgali, önemli kararları halk verecektir" TBMM’nin reddettiği 1 Mart tezkeresi, Kıbrıs’taki